02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lenır Böylelıkle oğrencı, bu gruplar ıçınde kendı yaşıtlanarkadaşlanyla tartışmava, kendı fikırlerım sa\unma\a \e onlarınkılerı de dınleyerek değer lendırme>ealışacaktır Burada soz edılen "ıletışım kurabılme >etısı"nı edınebılmelerı ıvın de oğrencı ierın kendı onbılgılerının, beklentılerının, oğrenme ısteklenmn ve ılgılerımn, oğrenme hızlannın fark lılığı uzennde önemle durulmalıdır Göruleceğı gı bı bu oğrenme surecınde aıtık kışı onemlı rol ovnamaktadır yanı ağırlık dersın ıçerığınden belırlı konulanı, oğretılmesı amaundan oğrencı grubu nun gereksınımJenne kavmaktadır Yanı gelıştırılen bu sıstemde eğıtımın odak noktası artık ogrencı'dır 7O'lı vıllarda valnız yabancı dıl eğıtımınde kalmayıp, Almanva'run tum eğıtım sıstemınde degışık. lıklere yol açan (orneğın "Gesamtschule" adı verı4en deneme okullarının kurulması bu >ıllara rastlar) oğrencı ağırlıklı eğınm bıçımının gundeme gel mesınde, hıç kuşkusuz öbıir Avrupa ülkelennın yam sıra Almanya'yı da köklu bıçımde etkıleyen 1968 öğrencı olaylarının payı buyuktur Yukarıdakı örneklerden de anlaşılacağı gıbı, yabancı dıl eğıtımınde hangı amaca vönelık çalışıldığı genelde eğıtımın amacını ve toplum ıçınde eğıtıme verılen değen beurlemektedır Gerçekten de 7O'lı yıllardan başlayarak gunumuzde Almanya'dakı yabancı dıl eğıtımınde etkın olan, oğrencı odaklı "ıletışımsel vaklaşım"ın jukarıda sıraladığımız ılkelerı doğrultusunda, Almanya'nın tum eğıtım bıçımı köklu bır değışıklığe uğramıştır Bu değışıklıkler şu ıkı temel noktada toplanabüır a) Öğrencının değışen rolu: Geleneksel eğıtımde öğrencıden beklenen, derstekı davranışlanyla öğ retune uyum sağlaması, dıkkat etmesı, kendısıne oğretılen 'doğru'ları ezberlemesıdır Oğrencı ağırlıklı yenı eğıtırn sıstemınde ıse ondan artık ezberlemek yerıne araştırması, konuları bırhkte düşünmesı, sureklı kafasında tartması, sorular sorması, okuduğunu olduğu gıbı kabul etmek yerıne gerektığınde karşı çıkmaktan çekınmemesı kendı gorüşlennı gelıştırerek dersın ılerlemesıne katkıda bulunması îstenmektedır b) Oğretmenın değışen rolo: Geleneksel eğıtım de öğretmen, her şeyın doğrusunu bılmesı gereken ve bılen, oğrencılerın de bu doğru bılgılerı almasını sağlayan, sınıf önunde sarsılmaz bır otonteyı tem sıl eden kışı olarak değerlendırılır Modern eğıtım anlayışma göre ıse oğrencılen yönlendıren, onların kışısel eğıhmlerı doğrultusunda ders konularında esnek davranmasına olanak tanınan, önemlı olanın ezberlemek değıl de araştırmak, duşünmek, tar tışmak ve karşıt goruşlere saygı beslemek olduğunu aşılamaya çalışan kışıdır Böyle bır eğıtım anla>ışında bınncı amaç, öğrencının "doğru"lan öğrenmesı değıl kışılığını gelıştırmesıdır Öğretmen de on ların, toplum ıçınde ezılmeyen, kendı ağırlığını ko>abılen bır kışılık gelıştırmesme yaıdımcı olan kı şıdır Öğrencının kışılığını hıçe sayan, onun kafa sını bılgı yığınıyla doldurmaya çalışan geleneksel eğıtım anlayışındakınden kuşkusuz daha çok sa> gınlık kazandıracaktır bu tutum öğreımene. 9 KASIM 1989 Çağdaş Eğitim i n Gerekleri Ortaöğretım Yasası'ndaöngorulen "temelamaç"akarşınbugun yurdumuzdauygulananeğitim, burada "gelenekseleğıtım"olarak nitelediğimiz veAvrupa ulkelennde çoktan aşılmış olan eğitim anlayışı doğrultusundadır. Böyle bir uygulama ıse çağdaş eğıtım anlayışından uzaktır. PENCERE 9> 8'inci Kitap Fuarı... Fuar nedır' Alışvenşı gelıştırmek amacıyla kurulan geçıcı pazar ya da serYeryuzunde alışverış gun geçtıkçe artıyor yayılıyor, yoğuı> lasıyor, kapalı pazarlar önce ülkelerın ıçınde yıkıldı, şımdı sınırlar kalkıyor Eskıden köylü, kasaba pazan ıçın üretırdı Ne uretırse yüklerdı eşeğıne, sebze, meyve, sut, yoğurt, peynırını köyde satacak değıl ya, kasabanın pazar meydanına yayılırdı tarım ürünlerı, akşama dek ne satılırsa satılır Ulaşım ve ıletışım ıştn rengını değıştırdı, tarıma dayalı sanayı gelıştı, demıryolu, karayolu, havayolu, telgraf, telefon artık ulusal pazarın emrındedır Batı Avrupa 1992'de tek pazara dönüşecek Gelecekte gezegenımız tek pazar olup çıkacak, ama, bugunden de bır bakıma tek pazar değıl mı 9 Japon Amerıkan, Alman malları başta olmak üzere sınırlar otesı alışverışın haddı hesabı yok, fuarları da saymak olanaksız Fuar adını Turkıye'de halk katlarına yayan ılk gırışım, Izmır Fuarı'dır Ancak 1980 lerde fuarcılık bır tur mesleğe dönuştü Kolay değıl, geçıcı bır pazar ya da sergı kurmak ıçın bılgı ıster, örgütçülük gerekır, gırışımcılık ruhu yol göstermelıdır Yıne de Turkıye'de sözgelımı otomobıl fuarı açmak rızıkosuz bır ıştır Çünku fuarda sergılenen son model bır spor araba gönüllerı peşınden sürükler Pırıl pırıl otomobılın kıçına bır de bıkınılı dılber oturttun mu, fuarın reklamını ertesı günkü gazetelerın baş sayfalarında görürsün Ya sılah fuan' Insanoğlunun yureğındekı sılah aşkı ne zaman soğumuş kı! Sabah akşam televızyonda sılah ve kavganın propagandası yapılmıyor mu' Hele Amerıkan dızılerınde ne sılahlar sergılenıyor, düğmeye ya da tetığe bastın mı booooom, düşman sızlere ömur Barışa değıl savaşa oncelık tanıyan bır toplumda sılah fuarı acarsan büyük ılgı görürsün Moda fuarı da albenılı gıysılerı sergıleyen güzeller yuzünden gazetelerın bınncı sayfalanndan renklı fotoğraflarla okurlara sunulur Banyo eşyaları fuarlarında ' yenı dızayn"lar sergılenır, altırv dan ve gumuşten musluklar oturaklar, ayakyolu takımları gözlen kamaştırır Halkımız bu konuyta ne ölçude ılgılenır? Bılınemez, ama, altın kaplamalı bır oturak, gazetecı açısından her zaman ılgınç bır haber değerı taşır Pekı, ya kıtap fuarı' TÜYAP 8'ıncı Istanbul Kıtap Fuarı Tepebaşı'nda açıldı Her yıldan daha canlı, daha cıvıl cıvıl bır bayram yerıne dönuştü Okuriar, yazarlar, çevırmenler, şaırler, sanatçılar, toplanhlar, kıtaplar, kıtaplar kıtaplar Insanlar, ınsanlar, ınsanlar Belırlı saatlerde, ığne atsan yere duşmeyecek, yoğun bır kalabalık Aydınlık bır kıtle TUYAP 8'ıncı istanbul Krtap Fuan'nın eşığınden ıçerıye adımını attın mı, benlığını mutluluk sarıyor, bır başka dünyadasın artık, kıtaplann yakıldığı, toplatıldığı yazarların gözaltına alındığı, zındana atıldığı Turkıye'de değılsın, kitapları "suç aletı" dıye televızyonda sergıleyen çağdışılıktan çok uzakta yaşıyorsun sankı Bılıme, sanata, ınsanlara saygısı olanların arşınladığı bır kıtap dunyasında dolaşıyorsun, bır kültur mekânında yürüyorsun, ışıl ışıl, pırıl pırıl bır gezegende mısın' Düş mü görüyorsun' Bır gerçeğı mı yaşıyorsun? * Ama, Babıâlı basını Cumhurıyet dışında kıtap fuarına ne kadar ılgısız, bızım gazetelerle kıtap dunyası bırbırınden ne kadar uzağa düşmuş' Ne yapmalı bu ılgısızlığı kırmak ıçın? Sanırım etkılı yöntem bırkaç bıkınılı dılberı kıtap fuarının ıçıne salıvermektır Çıplak hatunlar kıtapların arasında boy boy poz verdıler mı, seyreyleyın ertesı gunü Babıâlı basınındakı gümburtüyu Prof. Dr. NİLÜFER KURUYAZICI İst. Üniv. Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yenı bır eğıtım yılına başladık Yurdumuzda uy gulanan ılk ve orta (hatta yüksek) eğıtım sıstemını, Avrupa genehnde geçerlı çağdaş eğıtım duşuncesı açısından bır kez daha gözden geçırmekte yarar var kuşkusuz Ortaöğretım Yasası'nda öngörulen, "hur ve bılımsel düşünme gucune sahıp, yapıcı, yaratıcı, venmlı, dengelı gehşmış bır kışılığe sahıp" (*) öğrencıler yetıştırme ılkesı uygulamada ne denlı gerçekleşıyor acaba9 Avrupa ülkelennın eğıtım konusunda yıizyıl ortalanndan bu yana geçırdığı değışımden ülkemızdekı eğıtım sıstemınde de söz edılebıhr mı 9 Her yenı mıllı eğıtım bakanı ıle ya da yenı bır eğıtım yılına gırerken getırılen "yenılıkler" eğıtımımm çağdaş eğıtım duzeyıne ge tırme çabalan olarak nıtelenebılır mı' Ya da baş ka bır deyışle, yurdumuzdakı genel eğıtım anlayışı açısından köklu değışıkhkler sayabıhr mıyız bunları 7 30'lu yıllarda ülkemız yttksek eğıtım kurumlannda köklu bır eğıtımın temehnı atan Leo Spıtzer, Hans Reıchenbach, Fntz Neumark gıbı bılım adamlannı ve eğıtımcılen yetıştırmış Almanya'yı ele alırsak, yüzyıl ortalanndan bu yana her geçen gün kendını yenıleyen bır eğıtım anlayışı ve uygulamasına tanık oluruz Bunun vanı sıra bugün artık Almanya'da eğıtım bır bılım dalı olarak gelışmış, ortayükseköğrctımde dılyabancı dıl ve edebıyat eğıtı mının önemı ve nasıl olması gerektığı konusunda bırçok bılımsel araştırma yapılmaktadır 501ı yıllardan başlayarak Almanya'da yabancı dıl eğıtımının geçırdığı aşamalar ve öğretmenöğrencı üışkısındekı ağırlık noktasının değışımı, çağdaş eğıtım anlavışımn oluşmasına örnek olacak mtelıktedır 504ı yıllann Alman eğıtun sıstemınde öğretmen, öğrencılerıne doğruyuyanlışı öğreten, kesın doiruları kurallanyla gosteren ve öğrencınm bu kuralları doğnı uygulavıp u>gulamadığını denetleven kı şıdır Yanı kısaca oğretmenın gorevı kuralları açıklamak ve öğretmek, öğrencının gorevı ıse kuralları ezberlemek ve uvgulamaktıı Bu yonde yapılan eğıtım, kesın doğrulara dayanması açısından, ortaçağın dogmalara dayalı dın eğıtımıne benzer nıtelıktedır öğrencıyı bırey olarak gormeyen onun kendı duşuncelennı gelıştırmesme önem vermeyen, ondan yalnızca kendı öğrettığı doğruları ezberlemesım bekleyen bu eğıtım anlayışı bugun surdurulen eğıtım bıçımınden pek farklı değıldır Sonuç Ortaöğretım Yasası'nda ongörülen "temel amaç"a karşın bugun yurdumuzda uygulanan eğıtım, bu rada "geleneksel eğıtım" olarak nitelediğimiz ve Av rupa ulkelennde çoktan aşılmış olan eğıtım anlayışı doğrultusundadır Böyle bır uygulama ıse çağdaş eğıtım anlayışından uzaktır Almanya'da 5O'lı yıllarla 8O'lı yıllar arasında yabancı dıl eğıtımınden yola çıkılarak tum eğıtım anlayışı değıştırılmıştır Bu değışımın temelınde yatan en önemlı göruş hıç kuşkusuz, öğrencının gerek bılgı gerekse davranış ları açısından uzennde otonte ve baskı kurulması gereken bır nesne değıl de öznel bır "varlık" olarak de*erlendırılmesıdır Eğıtımı, öğrencıye bılgıler yığınının aktarılması olarak değıl onun kendısının kışı olarak önemını kavramasmı, duşüncelerım duzenlemesmı, dunya olaylarına, çevresınde olup bıtenlere eleştırel bıçımde yaklaşmasım ve toplum ıçınde ılışkı kurabılmesını sağlayan bır sureç olarak gormektır önemlı olan Eğıtım kunımlarının ışlevı ıse tek bır doğrunun bulunduğuna ınanan bağnaz kafalar yetıştırmek yenne, yakın çevreden başlayarak, tum msanlara bır yandan hoşgöru>le yaklaşan, ama bır yandan da eleştırel düşünmesını bılen öğrencıler yetıştırmek olmalıdır Bu doğrultuda ılk aşamada öğretmenlenmıze, hatta öğretmen yetıştıren kurumlara düşen görev büyuktür Yükseköğretım kurumlarında bu yönde yetıştınlen öğretmenlenn eğıteceğı orta eğıtım gençlığı de hıç kuşkusuz, Ataturk'ün öngörduğü gıbı, her tur bağnaz duşünceden uzak, araştırmasını, duşünmesını, eleştırmesını, tartışmasını bılen, aydınhk kafalı "kışıler" olacaktır (•) l~39 savıb M Eğıtım Temel Yasası 2 madde. Kişiliğe ulaştıran eğitim Göruleceğı gıbı, bu eğıtım anlayışında öğretmenöğrencı ılışkısındekı ağırlık oğretmen uzerındedır, öğrencı ıse yalnız "alan" kışıdır, yaratıcı vanı yoktur 70'h yılların ıkıncı yansmdan başlayarak ge lıştınlen ve "ıletışımsel >aklaşım" olarak tammlanan eğıtım anlayışında ıse bu durum değışmıştır Bu anlayış doğrultusunda yabancı dıl, öğrencının gündelık yaşamında karşılaştığı durumlarda ıletı şım kurabüeceğı, karşısındakıyle anlaşabıleceğı bıçımde öğretılmek ıstenır Artık öğrencıden bekienen, dogruluğu önceden kabul edılmış belırlı ka lıpları ezberlemesı değıl okuduğunu bılınçlı olarak anlaması, düşünmesı, uretken ve yaratıcı olmasıdır Çünku artık böyle bır eğıtımın kalıa olduğuna ına nılmaktadır öğrencının kendı yeteneklerı çerçevesınde öğretmenle ve arkadaşlanvla ıletışım kurarak çalışması ıstenır Başka deyışle, edılgen (pasıO öğ rencıler değıl sınıf ıçı çalışmalara kışısel katkıda bu lunan etken (aktıf) öğrencıler yetıştırılmesı öngö rülmektedır Bu amaçla da grup çalışmaları dılzen ARADABIR BURHAN ÖZBEY SEKA Başmüfettişi Dkokııl Türkçe Kitapları Czerine... Millı Eğıtım Bakanhğı, bu albenılı kıtaplarla çağ atladığını sanmamalı. Çağ atlamak ıçın, kıtapların ıçerığı de, yazımı da tutarlı ve çağdaş olmah. Turk İslam sentezı doğrultusu, daha bu kıtaplarda kendinı ortaya koyuyor. Bakanlık, bu kafaları değıştırmeli ve çağdaş Turk yazarlanndan, Turkçenın ustayazar ve ozanlarından korkmamalı. Onlardan seçılmış metınlerle Turkçeyı öğretmek, daha 1yı sonuçlara ulaştırır ulusal eğıtimimızı. Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nın hazırlayıp bu ders yılından başlayarak okutulmasını kararlaştır dığı ılkokul Turkçe ders kitapları yavımlan dı Bakanlık, bu kıtapların basımına olduk ca özen gostermış Çocuklanmızın elıne, ça mur gıbı kıtaplar >enne böyle ıç açıcı kıtap lar \ermek, güzel bır şey Mıllı Eğıtım Baka nı Sayın Avnı Akyol bır süre önce TV'de ya yımlanan bır ızlencede, bu kıtapların savfa duzenı uzennde durduğunu, ötekı yonlen üze rmde dunnaya zaman bulamadığını söylemış ve yazımda (ımlada) da şımdıkı Turk Dıi Kurumu'nun yazımına uyduklarını behrtmıştı cüğü yenne hep "çözümlemek" ("tahlıl et mek", "analız etmek") kullanılmış Örnek vereyım "Bu sorunlan çözümlemek ıçın, neler yapılması gerektığını sınıfınızda tartışınız " Hazırlayıcılar, "mam" (halk şıırı turü) sözcüğu ıle " m â m " ("engel") sözcüğünu de bılmıyorlar kı hep " m a m " yazımını kullanıvorlar "Yar" ("uçurum") sözcüğü ıle "yar" ("sevgılı") sözcuğünü de ayıramıyorlar "Buı bılsen de bır bılene danış" dıyen atasözümuzu kıtaba alıyorlar da, sözlüklere danışmıyorlar Bu gereğı duymadıkları ıçın, sözcük tanımlama yöntemmı de yeterınce bılmıyorlar Aynca, dılımızde bulunmayan deyımler de ortaya atıyorlar, "hor olmak" gıbı Türkçede "hor" sözcuğu var, Farsçadan gırmış dılımıze Onunla kurulmuş "hor görmek", "hor bakmak", "hor kullanmak" vb deyımlenmız var, ama "hor olmak" >ok Yalnızca Zara'da " h o r " sözcüğü "bereketsız" anlamına da geldığı ıçın, eskı TDK'nın anıtsal bır yapıtı olan Derleme Sozlugu'nde şöyle bır tümceyerastlanıyor "Toptan alınmayan yıyecekler, hor olur " Göruldüğü üzere, burada "hor olmak" açıkça "bereketsız olmak" anlamını venyor Bakanlığın, Turkçe ders kıtabı haarlayıcılan, buna "zor duruma düşmek" gıbı yakıştırmaca bır tanım getırmışler Şaşılası şey' Mıllı Eğıum Bakanı, bu lataplardakı yanmda (ımlada) şımdıkı TDK'nın yolunu tuttuklannı söyluyor Kıtaplardakı açıklamalarda da behrtılıyor bu Yazık kı, ne vazık1 Yıllardır uygulanan, bemmsenmış olan yazımımızı ıçınden çıkılmaz bır duruma getırmede, böylece, Mıllı Eğıtım Bakanlığı da " r o l " almış oluyor Ataturk'ün Turk Dıl Kurumu'nca gehştınlen, eğıtım öğretımde bunca yıl uygulanmış, durmuş oturmuş >azım düzenı, boylece karışıklığa suruklenıvor Şımdıkı TDK, önerdığı yazımı kendısı bıle uygulayamıyor Onların ereğı dılı de, yazımı da ıyıce karışıklığa atmak olmalı Bu çok yazıldı çızıldı Onların dıl tutumunu da, önerdıklen yazımı da toplumumuz bemmsemıyor Basınımıza, yazınımıza bakanlar bunu açıkça görebılır öğretmenlerımız de bemmsemıyor Ama şımdı, Mıllı Eğıtım Bakanhğı, bu kıtaplarla onlan bu yazımı uygulamaya zorluyor Kendılennın bıle uygulayamadığı bu yazım, ne kazandıracak eğıtıme, öğretıme'' Toplumumuzda Güven Bunalımı Bugun ülkemızde yaşanan en önemlı sosyal otgulardan bırı, bıreyler arasında bırbırıne karşı duyulan guven eksıklığıdır Toplumumuzda gıderek artan boyutlara ulaşan ve sosyal bır yara halıne geimış bulunan güven yıkıntısı bırçok alanda, çalışanları ıçten ıçe kemıren, yönetımde ast, üst ılışkılerını her geçen gun bıraz daha yıpratan ve bunun sonucu oluşan ruhsal bunalımların getırdığı ışyerı venm düşüklüklerının başlıca nedenlerınden bırıdır Oysa güven, sevgının kaynağıdır Cocuk dünyaya geldıkten bır sure sonra, annesını tanır ve onun engın, gerçek sevgısı karşısında, ona bütün benhğı ıle bağlanır Zıra, ne yaparsa yapsın annesının kendısıne, vazgeçemeyeceğı sevgı ıle bağlı olduğuna ınanmıştır Işte, böyle, çocuklukta anne ıle başlayan güven dayanışması, iş hayatında da çalışanlar arasında en büyük ıstek ve olgudur ,)ster deviet sektöründe, ıster özel kesım kuruluşlarında olsun, orgütte, çalışan personelın, en başta gelen beklentısı, hıyerarşık kademe ıçersınde, bağlı olduğu amırlerının, her türlu kışısel zayıflıklardan soyutlanmış, verdığı karar ve davranışlarda adaletlı guvenılır ve saygı duyulacak kımseler olrnalarıdır Örgut ust duzey yönetıcılerı, bu beklentı zıncırının ust noktasında olan kımseler olarak, bu açıdan, en ağır sorumluluk noktasını oluşturmaktadırlar 'Öğretmen nasılsa sınıf öyledır" sözünün getırdığı anlam, bu konuda sayfalarca yazılabılecek görüşlenn, kısa ve öz ıfadesıdır Nerede olursanız olun otobuste, yolda, lokantada ve ışyerınde kulağınıza ıstemeden ulaşan ya da bır dostunuzun taşan öfkesı olarak yansıyan konuşmaların bırçoğu, bıreylerın bırbırıne gerçek şekılde davranmadıklannın şıkâyetını olusturmaktadır Guvenın olmadığı hıçbır kuruluşta, devamlı başarı elde edılemez Çalışan bılecektır kı çalıstığı ve sırası geldığı zaman, kıvnsenın lutfuna ıhtıyaç duymadan, terfı edecek ve yukselecektır O zaman, ışıne kendını verebılır ve vargücü ıle çalışabılır On kışının çalıstığı bır bınmde, kıdem bakımından çok gerılerde bulunan bır personel, boşalan ustabaşı, teknısyen, şef ya da müdür kadrosuna, kendısınden önde gelenlerden once gerçek başarısı ıle değıl de nüfuz sahıbı bırının kartı ıle oturtulduğu zaman, artık o bınmde çalışan personelden venmlı ış beklemek hayalperestlık olur Mesleğımız gereğı, karşılaştığımız çeşıth olaylarda, gözlemlerımız örguttekı personelın en başta aradığı hususun kendısını teftışe, bır olayı soruşturmaya geimış müfettışın (denetım elemanı), tüm davranışlan ıle güven veren bır kımse olması ıstek ve beklentısı olduğunu ortaya koymuştur Yıne, her ne suretle olursa olsun Objektıf tutum ve davranışlardan uzaklaşmamış, kışısel hıçbır zayıflığa düşmemış denetım elemanlarının ınceleme ve soruşturmalar sonucu, verdıklerı en ağır cezayı gerektıren kararlarda dahı cezalandırılan personel hakkanıyetle venlmış karar karşısında olumsuz hıçbır düşünce ve davranış ıçer(Arkast /« Sayfada) ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU Özenli basılmışlar, ama... Bır bakanın onca ışı arasında, bakanlıkça yayımlanan kıtaplann sayfa duzenıne >a da ıçenğıne bakabılmesı beklenmemelıdır Üstelık bu bakanın gcrevı de değüdır Uzmanları vardır, onlar bunu gereğınce, bılgılıce yerıne getınrler Yanı bövleolmalıdır Bakanın, gö re\ı değılken, buna yönelmesıne de bır şey de nemez Ancak, dılerdık kı, Sayın Bakan bu kıtapların yalnızca sayfa duzenı>le değıl öte kı yönlerıyle de ılgılenebılmış olsun llgılenebılsejdı, ılkokul çocuklarına Turkçeyı öğretmek ereğıyle yazılan bu kıtapları "ders kıtabı" olarak sunmakta bıraz duraksardı bel kı Ders kıtaplannın çok ıyı hazırlanmış olması gerekır Ders kıtaplarındakı her bılgı doğru, vararlı, gerekb olmalıdır Öğretmen kendı bılgısınden çok "ders kıtabı"nın bılgısıneguvenmelı, bılgısını onunla denetleyebılmeh, "doğrulayabılmelıdır " Ders kıtabı, verdığı bılgıyı tartışılabılır bır duruma sokmamalı, çelışkılı ders kıtabından uzak olmalıdır Ders kıtabı, ulkenın bu alanda en vetkılı kurumu olan Mıllı Eğıtım Bakanhğı' nca hazırlanmışsa he le, bütun bunlar daha da önem kazanır Ba kanlığın hazırlayıp yayımladığı ders kıtabında dızgı yanlışı büe bulunmamalıdır düşunmezdınız Bakanlığın bu kitapları ınsanı şaşırtacak denlı yanlışlarla dolu îcerık tatsız tuzsuz, dıl ve yazım karışıkhk ıçınde Metın ler, dıhmızın bunca ustalan dururken adı saru bılınmeyen, Turkçevı kullanamavan kışılerden alınmış çoğunlukla Guze' olmadıklan gıbı bırçoğu "çocukça" "Benım guzel orma nım/Sana saygı duvarım" gıbı gulünçlen bıle var "Ormana saygı duymak" ne demek'' Mıllı Eğıtım Bakanı, gençlere, "Turkçeyı çok ıvı bılın önce" dıyor Daha ılkokulda "ormana saygı du>mak"lı bır Türkçeyle karşılaşırsa çocuk, nasıl bılecek Türkçeyı'1 Dılîmmn ustaıan "ormana saygı duymazlar" belkı, ama "ormanı severler" Turkçeyı sevdıklen gıbı' Onlardan seçılecek metınlerle Turkçe öğretı mının daha venmlı olacağına kuşku >oktur Mıllı Eğıtım Bakanhğı, dıhmızın usta yazarlarına ozanlarına hep kötu gözle bakar, onlan ders kıtaplanna almaz, yanlışlıkla aldık larını da sonradan çıkarır Kımse de, Bakanlığın buna hakkı olmadığını soylemez Bu kıtaplarda olduğu gıbı, Türk vazınında yerı olmavan, Turkçevı bılmeyen nıcelerı ıse baştacı edıhr, buna da kımse sesını çıkarmaz Bo>lece de kötu metınlerle Turkçe ve yazın oğre tımı surer gıder O vuzden de çocuklanmız Türkçeyı doğru durust öğrenemez, unıversıtede bıle Turkçe okumak zorunda kalır Su çu da bu sakat dıl öğretımıne değıl, onlara yuklerız Dil ve yazıma gelince... Bakanlığın bu kitapları valnızca metınler yönunden değıl, dıl ve yazım yönunden de ıçIer acısı bır dunımda Metınlerde olsun, açıklamalarda, sorularda olsun, pek çok dıl >an lışı, anlatım bozukluğu, yazım yanlışı ve tutarsızlığı var Onlan orneklendırmeye yer yetmez Bırçok sozcuğun anlamlannın bılınmedığı, bırbırıne karıştırıldığı, dolayısıyla yanhş kullanıldığı, açıklandığı goruluyor "Bırhk ve beraberlık", "coşku ve hevecan" gıbı Dilimizin ustalan dururken gulunç kullanımları şöyle bır anıp, daha "Bunlan Mıllı Eğıtım Bakanlığı'na anım onemlı olanlardan bırkaçına kısa kısa değınsatmak, tereaye tere satmak olur", dıye du mek ıstenm Kıtaplarda "çözmek" ("halletmek") sozşünebılırsınız Ancak, kitapları gorsenız böyle Terimsel kanşıkiık Mıllı Eğıtım Bakanhğı, Turk harflerıyle ılgılı yenı bır tenm öne surmuş bu kıtaplarda Bılındıgı üzere Turk abecesı 29 harftır ve bunlar, ılk elde, "buyuk h a r f ve "küçuk harf" olarak anılır Şımdı bunlara "buyuk temel (Arkası 19. Sayfada) Ru ı Tura 12 E}lul • Dt nır kuçııktndm •rarki>e Solu . Sam s,ın Surckli Dc«rim Kuramı . Sungnr Sa '••> Sottet Madcn cıfer Grcvi . & » « MMKLTI Pekın Komunu . . « \,a • k Sojltşı . },,suf < , C rjlar Sovyet Ekonomısı \t Kapıtalum . \Uuaffer Bol Slalın Gorba(o\ \t Kll lekr . £ guı Erdem SBK.P 19 Kongrtsı . Anlla karngo. Mosko\a Duru^malan . Orlum Dtiber Emttnıl kurk^ı Mımet Irol Taiju 4kad Sosyalısl Dtmokrası (Paml) . Oriıaı Dılbtr Mam'tan l\ Enttrnasvonal> Orgul Sorunu . tulh Aksel InkılapDal »t Hamdullah Erbıl DAĞITIM İLETİŞİM YAYINLARI Klodiarer Cd. lletişım Han Cağaloğlu / Istanbul 1979 YILI ICRA PL 467 TEDBIR UYARINCA SIGARA SAĞLIĞA ZAflARLICHR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear