24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/6 DİZtRÖPORTAJ 27 EKİM 1989 Zülfü Livaneli, ülkeyi saran Güneydoğu müziğinin çok sesli ve çok renkli Türkiye'yi kısırlaştırdığı kanısında Kara kültürüne karşı ıııavi kültür Zulfü Livaneli ile yaptığımız röportajın düıtkü böltimıindesanatçı "Sis"filmmde karmaşık bir toplumda aılenın ve bireylenn kannaşık psıkolojik dünyasmı anlatmayı amaçladığmı belirtiyordu. Bugünkü bölumde, Livaneli'mn gelecektekifîlm lasanlan ve müzik çahşmalarına ilişkın görüfleri yer alıyor. 2 Bundan sooraki film tasanlann neler? Daha kişisel şeyler mi var? LtVANELİ Daha kişisel şeyler var. Ve sanırun gitgide fılmJenm daha kişiselleşecek. "Yer Demir Gök Bakır"da anımsıyorum, çok hoş bir muzik partisyonu vardı. Ancak zaman zaman fazla öne çıkıyordn. Bn fîlmdc ise muzik çok ekonomik kullanılmış. Hiç öne çtkmıyor. O kadar ki sonuç olarak akılda da pek kalmıyor. Çagdas bir film mıiziğine çok yakın... LİVANELİ Bu pek bilinçli olmadı. Çok sayıda fılme müzik yapüm. Orada hep yönet Güneydoğu kültürüne karşı değilim elbette, ama Türkiye'de çok sesli kültürün yaşaması gerektiğine inanıyorum. Türkiye Akdeniz ülkesi kimliğiyle bir çıkış yolu, nefes alma yolu bulabilir. menin filme bakışını anlamaya, benimsemeye çahştım. Şimdi yönetmen benim. Birçok sahnede sessizliklerin müzikten daha etkili olduğunu gördüm. Ve şimdiye kadarki film mü D M İ n t t a i k Bu sezon yaz konserlennde 600 bın dınleyicıye seslenen Zülfü Livaneli, Türkiye'nın denıze ve yasam sevıncıne donuk yanını seslendirmeye ziklerinden yan yarıya daha az süre ortaya vermeden yapmakta olduğum müzik, çok büArtık Samsunlu Orhan Gencebay'm değil, ler "Biz Hıristiyanız" diye... Ama biz Ortaçıktı. yük bir kitleye ulaştı. Bu çok sevindirici. Bu Mezopotamya kökenli Güneydoğu Anadolu doğulu da değiliz. Türkiye'nin bir Akdeniz ülkonserlerin havası da çok farklı. Arkadaşla müziği egemen oldu. Bu öylesine egemen ha kesi kimliğiyle bir çıkış yolu, bir nefes alma Mtirikte model deneyişi nyla, sevgilileriyle gelmiş bir gençlik var. Şar le geldi ki Istanbullu bir genç kız, sahneye çık yolu bulacağına inanıyorum. Bu Akdenizli Zülfü, biraz da muziginden konuşalım. kı söylüyorlar, dans ediyorlar. Sanki bir şö tığında harfleri onlar gibi söylemek veya Ege liğe doğnı ilerlediğimiz ölçüde kurtuluş olaradyosunun sanatçılan, türkü söylerken o cağı kanısındayım. Müzfginin bugiın geldiği noktadan memnun len yaşaruyor. Bo içine kapalı bir toplum olan Türk gırtlağı kullanmak zorunda kaldılar. Ege'nın musun? Deniz kiiltiirü LİVANELİ Ben Türkiye'ye müzikte topluraunun gitgide dışa donmesiyle de ilgili tüm balıkçı lokantalan da kebapçıya dönüştü. Ben bunu çok büyük bir tehlike olarak Benim parçalarımda sürekli deniz, ada, kendimce yeni bir model getirmeye çalıştım. bir olay... gökyüzü gibi sözlerin geçmesi, sevdaya, aşLİVANELİ Ama özellikle bizim konser gördüm. Benden önce, Ruhi Su'nun yaptığı çok önemli bir şey vardı: Türk aydınıyla Türk halkının lerde bu çok belirgin. Demokratik özlemleri Bu kültüre karşı değilim elbette, ama Tür ka, yasama dönük şarkılar, karşıhğmı bulmamüzik bağıni kurmak... Bu Türk müzik tari olan, ama fanatik olmayan, beUi örgutsel bağ kiye'deki çok sesli kültürün yaşaması gerek ya basladı. "Gökyunı Herkesindir" sözünü hinin en önemli işidiı. Ben, sonra bunun baş ları olmayan bambaska bir kuşak. Turkiye' tiğine inanıyorum. Zaten levanten kültürle politik bir slogan gibi alkışlıyorlar. "Deniz ka bir boyutunu oluşturmayı denedim. ye son yıllarda Güneydoğu Anadolu kultürü rini dışlayarak kendimizi kültür açısından bı Olunmalı Oğlum" da öyle... Ben Türkiye'de Türkülerimizi söylemek yerine beste yapmak diyebileceğimiz bir kultür egemen oldu. Ye raz yoksuüastırdık. Bir de Ege'si, Karadeniz'ı, kulturlerin bir ayrışma noktasına geldiği ve ve halkın müzikalitesınin özünü alarak, çağ raek, giyimkuşam, bıyık, konuşmajargon ve Çerkez'i, Gürcü'sü, Laz'ı, bunlann ortaya çı iki temel, büyuk kanala doğru gittiğini düşükardığı mozaiği de tek boyutlu bir Güneydo nüyorum. Ve ben çok bilinçli olarak, Türkıdaş müzik formunda işlemek, yenı parçalar de müzik... Her şey o tarz oldu. ğu Anadolu'ya indirgersek, o zaman çok yok ye'nin deniz coşkusuna ve yaşam sevincine döyapmak... Bu yeni bir modeldi. Çok kuşkuyla Güneydoğu kiiltiirü sul bir Türkiye oluruz. Aynca bu bir kara kul nük yanını temsil etmeye başladım galiba... karşılandı. Oysa kimi sanatçılar örnegin geçenlerBu yaz, biliyorsun, çok kalabalık halk kon1980 öncesinde nasıl Türkiye genelinde so türüdür. serleri verdim. Birinde 600 bin kişiye seslen lun değerleri gündeme geldiyse, 80 sonrasınO kültürün hüznünü, hatta, Erich Fromm'a de bir konuşmasiDda Banş Manço, arabeske dim. Bu dünya çapında büyük bir sayı. Gül da Güneydoğu Anadolu'nun değerleri günde dayanarak söyleyeceğim, ölümseverliğini, çok daha büyük bir boşgönıyle bakıyorlar? LİVANELİ Attıla Özdemiroğlu da öyhane Parkı'nda 130 bin kişiye seslendim. Bu me geldi. Ve son yıllarda gerçekten konuşu "kara toprağa döniiş"nihilizmini taşıyan, bida dünyada büyük sayılardan biri. Bu insan lan, Tatlıses'ten Yılmaz Güney'e, Ahmet Ka raz da "maço" bir kultürdür. Türkiye'nin bü le... Bence bu arkadaşlar yanılıyorlar. Ve aylar tek bir yürek gibi, tek bir ağızdan söylü ya'dan Emrah'a, bütun ınsanlar oradan gelir yük kimlik sorunlan var, biliyorsun. Avru rıca biraz geç kaldılar. Bugün arabeskçile» de, yorlardı parçalanmı... Demek ki benim, ödün oldu. Arabesk denen şey de biçim değiştirdi. pa bizi istemiyor. Geçenlerde açıkça söyledi Lnkapanı çarşısı da biliyor, arabesk bitmek yük zevki konserlerimden alıyorum. Şu son yaz konserlerimden aldığun zevki, yasamımın başka hiçbir anında almadım. Sinemada böyle bir haz anı yok. Bir film yapmak, elbette çok zor, çok sancılı bir iş. Aynca şunu söyleyeyim: Ben konserlerimden kazandığımla film yapabiliyorum.. Filmlerin kâra geçmesi, zor ve zamana bağli bir olay. Ben niye sinema yapıyorum? Kitleye daha fazla ulaşmak için değil. Müziğimden fazlasına ulasamam. Ün için de değil, para için de... Acaba niye? Ben edebiyatla başladım, çocukJuk/gençlik dönemimde yazmak, okumak tutkusu vardı. Rastlantılar sonucu müziğe başladım. Ama içimde hep o ilk özlemler kaldı. Müzikte yapılacak, en fazla yapüabilecek şey, birtakım duygulan abartmak: Sevgi, acıma, kahramanlık, coşku, sevinç, vs. Ve insanlan duygularda birleştirebilmek. Bir dönem analizi, bir ailenin çözülüşü, aşkm o çok çaprasık görünümleri, karmaşık bireyler ve onlann psikolojileri. Yani sanatın ilgi alanında olan her şey. Bunlan anlatmak çok zevkli. Aşk/nefret, dostluk/düşmanlık ikilemleri, bunlan ve baska şeyleri müzikle anlatmak kolay değil. Onun için sinema yapıyorum. Edebiyat, müzik, sinema... Galiba tüm sanatlar içinde anlam zenginliklerine, ç a | n sımlara, yonımlara en açık olan 3 sanat. En azından bana gore... Senin de bu 3 sanatta birden bir şeyler yapmaya çalışman, baaa çok ilginç geliyor. Yeni filmler LİVANELİ Ve bu 3 sanata yaklaşımımda koşutluklar var. örneğin ben mOziğimde halk müziğine ne denli mesafeli duruyorsam, insanlara illa da "şimdi agla, şimdi güi" dernekten kaçınıyorsam, sanırım kı sinemamda aynı şeyi yapıyorum. Insarun kişiliği, çeşiüi biçimlerde yaptığı seylere benzer biçimde yansıyor elbette. Aynca müzikten sinemaya geçmis pek fazla insan da yok. LİVANELİ Müziklerini kendisi yapan sinemacılar var. Chaplin gibi. Ama müzikten sinemaya geçmiş kimler var, şu anda bilmiyorum. Peki, sinemamızın gelecegindea umutlu musun? LİVANELİ Evet, hem de çok. Türkiye, kimi ülkelerin tersine, iyi, kaliteli bir yerü filmin kendi ülkesinde parasını çıkarabileceği bir ülke. Henüz öyle... Bunun üzerine biraz da dış satışlar eklenirse, filmler rahatça kâr edebilir. Yalnız yapılacak olan, Amerikan sinemasının ustası olduğu türden filmler yapmak yerine, bize özgü, daha basit, daha sade, daha "minimal" filmler yapmayı, özgün ve taze bir ses getırmeyi denemek olmalı. Belki daha az kişılı, daha az gösterişh', ama yeni bir şeyler anlatacak, yeni bir ses getirecek filmler yapmalıyız. örnegin bir Türk "Raşomon"u... Bir ttalyan sineması, bir Japon sineması nasıl varhklannı duyurup başarüı olduysalar, Türk sineması da aynı şeyi yapabilir. Bu alanda da en büyük eksiğımizin konu ve senaryo olduğunu düşünüyor ve bu alanda çaba gösterilmesini diliyorum. uyor. (Fotoâraf: Muharrem Avdırt) üzere. Satışlar düştü, yeni arabesk yatınmı yok. Arabesk kendi içinde biçim değiştiriyor ve gördüğüm kadarıyla, yeniden halk müziğine dönüş başlıyor. Türkiye'nin bir Doğuya, bir de Batıya bakan yanı var. Sakallı Celal'in dediği gibi, "Biz Doguya giden bir gemide, Batıya koşuşan insanlanz.'' Aydınla halk arasındaki çelişki de bundan kaynaklanıyor. Batıya bakan yüzumüz de iyi verildiğinde ona halk sahip çıkıyor. Bir zamanlar Batılı saçlan ve şarkılarıyİa Ajda Pekkan vardı. Pekkan ve Tathses Dunyanın hiçbir yerinde tbrahim Tatlıses ve Ajda Pekkan, aynı topluma, aynı kultüre ait olamaz. Bunlar ikisi birden Türkiye'yi olusturuyorlar. Bu arada Türkiye'nin kimlik arayışı üzerine bir kitap yazıyorum. Adı "Arabesk ve örobesk" olacak. Bu çelişkileri işlemeye çalışıyorum. Peki, senin gibi raüzigiyle geniş kitlelere ulaşmış bir sanatçı, şimdi kitlesel bir medya olan sinemayı deniyor. Hangisi daha Uginç, daha doyurucu? LİVANELİ Şunu itiraf edeyim: En bü BİTTİ Merhum Ali ve Rahime Cemalcılar'ın değerli oğlu, Dr. Burhan Cemalcılar, Türkân Cemalcılar ve İhsan Cemalcılar'm kardeşi, Ali Naci Cemalcılar, Yrd. Doç. Dr. Ali Cemalcılar, Gülçin Uluaşk ve Metin Cemalcılar'ın sevgili amcalan, Prof. Dr. Özgül Cemalcılar'ın değerli eşi, Mehmet ve Zeynep Cemalcılar'ın biricik babaları VAKFIMIZ YÖNETf M KURULU ÜYESİ DEĞERLİ BİLİM ADAMI VE BÜYÜK İNSAN Prof. Dr. Prof. Dr. İLHAN CEMALCILAR Elim bir trafik kazası sonunda hakkın rahmetine kavuşmuştur. Allah rahmet eylesin. İLHAN CEMALOLAR'ın Vefatmdan duyduğumuz üzüntü sonsuzdur. Merhuma Allah'tan rahmet, acılı ailesine başsağlığı ve sabırlar dileriz. (İÇEM) İŞİTME VE ENGELLİ ÇOCUKLAR EĞİTÎM VE ARAŞTIRMA VAKFI VE İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLER İLE AİLELERİ AÎLESÎ FAKÜLTEMİZ DEKANI ve DEĞERLİ MENSUBUMUZ Prof. Dr. VAKIFLARIMIZ YÖNETİM KURULU £AŞKANI VE ANADOLU UNİVERŞİTESİ İİBF DEKANI Prof. Dr. İLHAIV CEMALCILAR Geçirdiği elim bir trafik kazası sonunda aramızdan ayrılmıştır. . ACIMIZ SONSUZDUR. ANADOLU UNİVERŞİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ MENSUPLARI İLHAN CEMALCILARV Elim bir trafik kazası sonunda kaybetmiş bulunuyoruz. Acımız büyüktür. Merhuma rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. EĞİTİM TEKNOLOJİSİ VEYAYGENEĞİTİM VAKFI ESKİŞEHİR EĞİTİM VE ÖĞRETİM VAKFI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear