28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EKİM 1989 KÜLTÜRSANAT Bakırköy Belediye Tıyatrosu • İSTANBUL (AA) Bakırköy Belediye Tiyatrosu, 11 kasımda perdelerini Haldun Dormen'in "Zilli Zarife" oyunuyla açıyor. Bakırköy Belediye Başkanı Yıldırım Aktuna, yeni oyun hakkında bilgi vererek oyunu ve sanatçıları tanıttı. Aktuna, 1991 yılına kadar bölgesel nitelikli 11 kültürevini açmayı planladıklannı, bu kültürevlerinde sağlık ocağı, kreş, kütüphane, halk danışma ve hizmet bürolannın da bulunacağııu söyledi. "Zilli Zarife" adlı oyunun yönetmeni ve oyuncusu olan Taner Barlas ise tiyatro kurslan da açarak bölgenin bir kültür ihtiyaanı daha karşılamak istediklerini bildirdi. Aralannda Tuluğ Çizgen, Taner Barlas, Suna Selen'in de olduğu 18 kişilik oyuncu kadrosu bulunan "Zilli Zarife", cuma, cumartesi, pazar günleri haftada 5 kez sahnelenecek. Oyunu, büyükler 4 bin, öğrenciler 3 bin lira ödeyerek izleyebilecekler. Kültür Merkezi'nde aynca, kasım ayından başlayarak "HeMen ile Nasrettin Hoca" adlı çocuk oyunu da sunulacak. Q 2. ULUSLARARASI İSTANBUL BİENALİ CUMHURİYET/5 Çağdaş kültürle bütünleşirken Bizi çağımızın sanatsal değerleriyle karşılaştıran İstanbul Bienali bu kez daha zengin ve daha kapsamlı. Başanlı ve aksayan yanlanyla ay sonuna kadar sürecek olan bienalden, gelecek yıllar için sonuçlar ve dersler çıkarmakta yarar var. PROF. DR. İSMAİL TUNALI, Eylül ayı, sanat etkinlikleri yönünden doyurucu bir ay olmuştur diyebiliriz. 16 eylülde açılan "Iznik Çinileri Sergisi" ve 25 Eylül'de başlayan 2. İstanbul Bienali, bu etkinliklerin iki doruğunu oluşturuyor. Biri, kültür dünyamızda büyük bir geçmişe pencere açarken, öburü de çağdaş kültür ile olan bütunleşme eylemini yaşanan bir gerçekliğe dönüştüruyor 2. istanbul Bienali, bizi çağımızın sanatsal değerleri ile karşılajtınyor. Bienallerin her yerde aman budur ve bu olması gerekir. Adından da anlaşıldığı gibi bienal sergilerinde, son iki yıl içinde ortaya konan sanat yapıtlan, en yeni sanat anlayışlannı yansıtan sanat yapıtlan sergilenir. Bir bakıma bienal, yeninin peşindedir ve yeniyi var olan kültürlere kazandırmak isler. Bu nedenledir ki tüm dünyada yapılan bienaller, uluslararası olma özelliğine sahiptir. Işte, her bienal, bu ortak, üniversal dilin en çağdaş ürunlerini sergilemek amacını güder ve.onun varbk koşulu da budur. İki yıl önce, çağdaş sanat değerlerini kururasal olarak onaya ilk kez koyan İstanbul Bienali, iki yıl sonra bu doğrultuda, ama bu kez daha kapsamlı ve daha zengin olarak karşımıza çıkıyor. 2. İstanbul Bienali sergilerini düşünce olarak değil, ama organik olarak üç ana gruba ayırabiliriz. Birincisi, geleneksel yapılarda ve geleneksel çevrede sanat ve sergiler; ikincisi, herhangi gele Meşgııliyede tedavi • Kültür Servisi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Rehabilitasyon Çalışmaları Sergi ve Kermesi, Kadıköy Kalamış'taki Time Club Sanat ve Kültür Merkezi'nde açıldı. Sergide, hastaların rehabilitasyon, meşguliyetle tedavi çalışmaları içinde üretmiş olduklan seramik, resim ve el sanatlan ürünleri yer alıyor. Time Club'deki sergi 28 ekim gün üne kadar açık kalacak. Faruk ve Pala'nın sergileri • Kültür Servisi Garanti Bankası Yonca Sanat Galerisi'nde açüan Neslihan Palaömer Faruk ortak resimheykel sergisi 27 ekime kadar görülebilecek. İlk kişisel sergisini gerçekleştiren ve yapıtlannda "ya$amın yan etkisini" yansıtmaya çalıştığını söyleyen Neslihan Pala hale, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencisi. ABD'de görsel iletişim dalında öğrenim gören ömer Faruk ise ilk kişisel sergisiyle ilgili olarak "resimlerinde görülen farklı renk ntlıklannın hiçbir zaman belirsizlikten kaynaklanmadığını" belirtiyor. ömer Faruk 1962, Neslihan Pala ise 1964 doğumlu. Türk müziği konseri • Kültür Servisi İstanbul Devlet Klasik Türk Muziği Topluluğu, 25 ekim çarşamba günu saat 19.30'da Yıldız Sarayı Tiyatro Salonıfnda bir konser verecek. Necdet Yaşar yönetimindeki topluluğun konserine solist olarak Asuman Aslım katılacak. Konserin ilk bölümünde klasik eserler, ikinci bölümünde sazlarla tasavvuf müziği, son bölümünde ise solo eserler sunulacak. lenmesı gereken cıddı bir etkinliktir. Bir avuç özverili insanın böyle bir etkinliği, ülkemizdeki bürokratik güçlüklere ve kişisel engellemelere karşın yaratabilmiş olması bir başarıdır ve övgüye değer. Ancak bu, 2. tstanbul Bienali'nin pratikte bazı aksayan yanlarının olmadığı anlamına da gelmez. Bunlardan biri, bienalin etkinliğini çok dağıtmış olmasıdır. Bienal sergileri, tstanbul gibi ulaşım sorunu olan bir kentte birbirinden çok uzak mekânlara dağılmış. Bu dağümarun iki negatif sonucu doğuyor: Birincisi, bienal organik bütünlüğünü yitiriyor. İkincisi de bu birbirinden çok uzak mekânlara gidebilmenin seyirci için doğurduğu guçlük. Oysa, bienalin bir eğitsel amacının olması ve bunun da her gösteriyi çok sayıda insanın kolayca izlemesini sağlamak olması gerekir. Umarız ki gelecek bienal, bu konuda daha dikkatli davramr. 2 Özel galerilerin durumu. Burada büyük bir sorun ortaya çıkıyor. Şöyle ki, bir yandan galerilerle bienal duzenleme kurulu arasındaki ilgiler koordine edflemediği gibi, bienalin amaçlan yönün4en de galeriler arasında bir birlik ve uyum sağlanamamıştır. Öte yandan, duzenleme kurulu ile olan bu ilgi kopukluğu galeriler arasında hoşnutsuzluklara neden olduğu gibi galerilerin büyük emek, para ve zaman harcayarak yapmış olduklan düzenlemeler, ilgisizlik nedeniyle heba olup gitmektedir. Bu nedenle, gelecek bienallerde galerilerin bienal kapsamı dışında tutulması, hem bienal yönetimi hem de özel galeriler için çok daha hayırlı olur sanırız. 3 2. İstanbul Bienali ile ilgili eleştirilere bakacak olursak, bunların geneide seçici kurula yönelik olduklan görülur. Burada, bienalin yapısında bir yanlışlığın varlığına işaret etmek istiyoruz. Şöyle ki, duzenleme kurulu aynı zamanda seçici kurul olarak görev yapıyor. Başka türlü söylersek, birbirinden ayrı olarak oluşturulması gereken bu kurullar, bienalde aynılaştınlmış bulunuyor. Oysa, bunların aynlması, daha doğrusu, mevcut duzenleme kurulunun dışında, ondan bağımsız bir seçici kurulun oluşması gerekir. Çünkü duzenleme kurulunun görevleri başkadır, seçici kurulun görevleri başkadır. Yukanda dile getirdiğimiz başanlı ve aksayan yanlanyla ekim sonuna kadar devam edecek olan 2. tstanbul Bienali'nin Türk sanatçısına ve Türk seyircisine yararlı olmasını dileriz. Cornel Wüde öldti • LOS ANGELES (AP) 1940'lar ve 1950'lerde Hollywood'un önde gelen oyunculan arasında yer alan Cornel Wilde, dün CedarsSinai Tip Merkezinde öldü. Lösemiye yakalanan ve 2 eylülde hastaneye kaldırılan Wilde 74 yaşındaydı. "Unutulmaz Şarkı" adlı filmdeki Chopin rolüyle üne erişen Cornel VVilde, sonralan serüven filmlerinin gözde oyuncusu olmuştu. Chopin rolüyle Oscar adaylan arasına da giren sanatçı, yönetmenlik ve prodüktörlük de yapmıştı. Yönetmenlik yaptığı filmlerinin çoğunda sanşın ve güzel kansı Jean Wallace'ı oynatan Wilde'ın oynadığı serüven filmleri arasında "Örmanları Kralı", "Şeyten Ruhlu Kadın", "Harikalar Sirki", "Çöl Yıldızı", "Ateşli Kan", " ö m e r Hayyam", "Fırtına Korkusu"ve"KanbSahil" de yer alıyordu. Tarfhsel mekâıriar ve çağdaş yapıOar 2 İstanbul Bienali'nin tanhse! ve anıtsal mekânlardakı sergılerı arasında Aya Inni'dekı çalışmalar öne çıkıyor Çalışmalarını Federal Almanya1 da surdüren heykeltıraş Mehmet Aksoy'un (üstte) yapıtlan ve karı koca Fransız sanatçılar Anne ve Patrıck Poıner nın (sağda) "Geçmış Kulturün Sanatsal Yorumu" başlıklı işlen, Aya Irini'nin anıtsal mekânı ıçindeki örnek yapıtlar arasında. (Fotoğraflar: Yıldız Üçok) neksel bir yapıdan bağımsız olan şanlı olarak çözümlenmiş oluyor sergiler ve üçüncüsü de özel gale ve sergilenen yapıtlarla, örneğin rilerin oluşturduğu sergiler. Birin Mehmet Aksoy'un plastikleri cisi, Ayasofya, Aya Irini, Yereba AnnePatrick Poirier'nin "Geçtan Sarayı, Süleymaniye Kültür miş Kültünin Sanatsal Yorumu" Merkezi gibi tarihsel anıtsal me yapıtı ve Neşe Erdok'un pentürkânlarda açılan sergileri içine alı leri, Aya trini'nin anıtsal mekânı yor. tlkin hemen şu noktaya işa içinde kaybolmuyorlar. Tersine, ret edelim ki bu adı geçen yapılar o anıtsal mekâna sanatsal bir katgeleneksel değil, tarihi yapılardır. kıda bulunuyorlar. Bienal Duzenleme Kurulu'nun Ikinci grup sergilere gelince, anladığı anlamda, bunlara "gete bunlar arasında Askeri Müze saneksel yapı" denmez. Sanat tari lonlarındaki sergi, sanatsal bahinde, mimarlık tarihinde "gele kımdan en ilginç olanıdır. Çağdaş neksel yapı" kavramının tama tspanyol, İtalyan sanatçılannın men başka bir anlamı vardır. yanında Türk sanatçılannın yapıtBu yapılardaki sergilere gelin larına baktığımızda, bazı ulusal ce: Bu yapılar arasındaki en ka ton farklılıklannın dışında, yazırakteristik sergi bizce, Aya îrini' mızın başında söylediğimiz gibi deki sergidir. Daha 1. İstanbul Bi onlarda aynı ortak dili, aynı orenali'nde düşünülmüş olan, çağ tak beğeniyi görürüz. Hepsinin daş yapıtlar ile tarihsel anıtsal ortak beğeni doğrultusunda, aymekânlar arasında ilgi, ancak nı estetik düzeyde birleştiğini söyşimdi 2. İstanbul Bienali'nde ba leyebiliriz. Burada, örneğin Halc Arpacıoğlu, Komet, Şenol Yorozlu, Bunyamin Ozgultekin ve Özer Kabaş'm ulaştığı değer skalasını işaret etmek isteriz. 2. İstanbul Bienali'nin bir üçüncü sergi gnıbunu özel sanat galerilerinin sergileri oluşturuyor. 25'e varan sayısı ile tstanbul'un çeşitli bölgelerine dağılmış olan bu galeriler, düzenledikleri özel bienal sergileriyle bienal etkinhğine katılıyor. Ancak görduklerimiz, kimisi gerçekten bienalin amaçlan yönunde uygun sergiler düzenlerken, kimisi çağdaş sanatın pek çok gerisinde çırpınmaktadır. Şimdi, yukanda küçük bir kesit içinde dile getirdiğimiz gözlem ve düşüncelerimizden 2. tstanbul Bienali ile ilgili bazı sonuçlar çıkarmak istiyoruz. 1 Bienal, teorik olarak hiç kuşkusuz çağdaş sanat adına destek Nevzad Adığ yönetiminde • Kültür Servisi Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Nevzad Atlığ yönetimindeki tstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, mevsimin ilk konserlerini 22 ekim ve 5 kasım günleri saat 11.30'da istanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde verecek. tlk konserde birinci bölüm Dede Efendi'nin ferahfeza makamındaki eserlerine ayrıldı. İkinci bölümde Refik Fersan'a ait nikriz makammda saz semaisi ve sirtoyu solist Meral Uğurlu'nun söyleyeceği segâh makamındaki eserler izleyecek. Konserin son bölümünde ise kürdili hicazkâr makamından eserler yer alacak. \azar Rizzi Ankara'da • ANKARA (AA) Italyan asıllı tspanyol yazar Jorge A. Livraga Rizzi'ye göre, dünyada engizisyon nıhu henüz ölmedi. "Simyacıözgürlüğü öldüren Engizisyon" adıyla Türkçe'ye çevrilen ve Bilgi Yayınevi'nce yayımlanan kitabının piyasaya çıkması nedeniyle Ankara'ya gelen Rizzi, "Ortaçağdan günumüze teknoloji değişti, ama insanlar o kadar değişmediler" dedi. Yazar Rizzi, kitabının tanıtımı için düzenlenen basın toplantısında soruları»yanıtlarken, guzel bir dünya için, önce insanların kendilerini tanımaJarı gerektiğini, bu nedenle de, yeni bir eğitim sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi. Yıldız Üniversitesi'nde 2 Yugoslav sanatçı IstanbulBelgrad hattı LALE FİLOĞLU Son yılarda çağdaş Yugoslav sanatçılar arasında dikkati çeken Jasna Tomiç ve Evgenia Demnievska. geçenlerde lstanbul'daydılar. 2. Uluslararası İstanbul Bıenali'ne katılan ve yapıtlannı Yıldız Üniversitesi Sabancı Kütüphanesi'nde sergileyen sanatçılar, aynı salon içinde birbirinden hayli uzak işler gerçekleştirdiler. Paris'te yaşayan Yugoslav sanatçı Evgenia Demnievska, çalışmasında telefaks, fotoğraf, video kamerası gibi 20. yüzyılın "teknolojik nimetleri"nden yararlanırken, Jasna Tomiç, teknolojiyi bir kenara itiyor ve geçmişi simgeleyen sade kilimlerle kendi dilini oluşturuyor. "Postmodern sanatçılarda oldugu gibi gelenege dönü>orum" diyen Tomiç, sergide, yüzyıllardır üretimi suregelen kilimler üzerinde kendi motiflerini oluşturuyor. Sanatçının yapıtında beyaz ve kırmızı renkler önemli bir yer kaplıyor. Uzun zamandır psikolojik ve antropolojik analizler uzerinde araştırmalar yapar Jasna Tomiç, "Kınnızı hayat verir, beyaz ise onu nötr yapar. Bu renkler antropolojide ve psikanalizde de onemlidir. Ben de çalışmalanmda kırmıayı one çıkardım" diyor. Sanatçı, geleneksel kilim desenleri uzerinde kendi öznel beğenilerini sunduğunu ve beyazı kendi düIkl keırtte birden sergileniyor Evgenia Demnıevska'nın Sabancı Kütüphanesı duvarlarında kâğıtlardan oluşan "Hat" adlı calısması aynı anda hem Istanbul'da hem Belgradda sergileniyor. Sanatçının amacı Istanbul'la Belgrad arasında bir iletişim ağı kurrnak şunce karmaşasıru nötrleştirmek için kullandığını soylerken, farklı motiflere sahip işler arasındaki görünmez bağlardan da söz ediyor. Teknolojiyi sevmeyen ve "Teknoloji dünyamızı çökertmektedir. İnsanlığa ve kendimize dönmemiz gerek" goruşunde olan Jasna Tomiç için tstanbul Bienali çok önemli. "Çünkü" diyor Tomiç, 'Bu ülkenin insanlan aile bağlarını, insan ilişkilerini kaybetmedi henüz. Bu yiizden bu ülke insanlannın benim işlerimle iletişim kuracagına inanıyorum." "Iinija/Hat" projesiyle bienale katılan Evgenia Demnievska'nın aynı mekândaki duvar çalışması ise teknoloji sayesinde hayat kazanıyor. Sanatçının amacı, îstanbul ile Belgrad arasında bir iletişim ağı kurmak. Sanatçının Yıldız Üniversitesi'nde yer alan kâğıt çaltşmalaıi aynı zaman içinde Belgrad'daki Kolektif Galerisi'nde de sergileniyor. İstanbul ve Belgrad'da ekim ayı sonuna kadar sergiyi görmeye gidenler, duvardaki tuğla desenli, hareket edebilir kâğıtların yerlerini istedikleri gibi değiştırerek çalışmaya katılabilecekler. Bu arada Belgrad ve Istanbul'daki galerilerin duvarlarında oluşan farklı goruntuler telefaksla bir kentten oburune gönderilecek. Bu iletişim serginin açıldığı ilk gün başladı ve Belgrad'daki galerinin fotoğrafları İstanbul'a, Istanbul'daki Sabancı Kitaplığı'mn fotoğrafları da Belgrad'a gonderilerek sergilendi. Gıda ve çevre sergisi • ROMA (UBA) Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütu (FAO), gelişmekte olan ülkelerde düzenlenen çevre programlan içia pju» ",i\£ sağlamak amacıyla sana^ p eserlerini açıkarttırmaylâ • satacak. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım örgütü'nden yapılan açıklamada, Avrupa, Afrika ve Amerikalı 160 ressamın 199 eserinin 2 hafta süreyle ltalya'nm başkenti Roma'da sergilenmesinden sonra 23 ekimde açıkarttırmaya çıkanlacağı bildirildi. Açıklamada, duzenlenecek olan serginin FAO'nun 16 ekimdeki Dünya Gıda ı Günü'yle aynı günlere denk geldiği için konusunun, "gıda ve çevre" olduğu kaydedildi. Tarihi eserlerimiz toplanacak • ANKARA (ANKA) Bir gazetede yayımlanan "Osmanlı Eserleri Haraç Mezat satılıyor" başlıklı haber üzerine Kültür Bakanlığı harekete geçti. Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek bir tarih profesörü, genel müdür ve Londra Büyükelçiliği'nden iki uzmandan oluşan bir heyetin müzayede için görevlendirilerek, Londra'ya gönderildiğini söyledi. Bakan Zeybek yaptığı açıklamada bu müzayedede satışa çıkarılan eserlerle ilgili çeşitli katologlann uzmanlarca incelendiğini ve Türkiye*ye ait eserlerin geri alınmasının kararlaştırıldığmı bildirdi. Zeybek bu müzayedede alınması gereken eserlerin finansmanlarının sağlandığını da belirterek, "Hiçbir tarihi eserimizin dışarda kalmasına gönlumüz razı degildir. Bunun için de imkânlar nispetinde gereken her şey yapılacaktır" dedi. Bilgisayar şenligi • Kültür Servisi Avusturya'nın Graz kentinde düzenlenen güz festivalinde bilgisayarlar önemli bir rol oynuyor. 19 kasıma kadar sürecek olan şenliğin ana konusu "Düzen ve Kargaşar Festivalde gerçekleştirilen sempozyumlarda ve laboratuvar çalışmalarında bilgisaların yaratıcı olanaklan araştınlıyor, tartışılıyor. "Kargaşadaki Güzellik" adlı bir sergide ise bilgisayarla oluşturulan sanat ürünleri gösteriliyor. SANAT KULİSİ Uçtu uçtu tstanbul Bienali'nin açılış sabahı erken saatlerde ressaın Behçet Safa telefona sanldı, Meteoroloji yetkililerini aradı. Safa'nın bütün derdi, o gün Istanbul'da havanın rüzgârlı olup olmayacağmı öğrenmekti. Meteorolojidekiler "Karayel" deyince yüreğine su serpildi Safa'nın. Çunkü öğleden sonra Sultanahmet Meydanı'nda "Şeytan Üçlemesi" adını verdiği uçurtmalannı uçuracaktı. Öğleden sonra vakit geldi, Safa yardımcılanyla birlikte uçurtmalannı hazırladı, ama bir türlü ruzgâr çıkmıyordu. Safa uçurtmalannı çevfenin, doğanın kirletilmesine karşı bir simge olarak uçurmak istiyordu, ama doğa sanatçıya yardımcı olmuyordu. Doğa yardımcı olmuyordu, ama iki küçük çocuk uçurtmaları çok sevmişti. Bir tanesi, kuyruğu sankırmızı uçurtmayı aldı, setin üstüne çıktı. Ama çocuğun bütün çabasına karşın uçurtma uçmak bilmiyordu. Bu arada çocuğun arkadaşı biraz bozulmuştu. "Ulan" dedi arkadaşına. "Sen Fenerbahçelisin. O sarıkırmızıh uçurtmayı neden uçurmaya çalışıyorsun?" Galatasaray, Fenerbahçe derken, sonuçta Safa'nın uçurtması uçmadı. hlt>c . Adası'nda yaşayan rcssam, rüzgârlı bırgünü kuilamaya başiadı... Su Yücel, Ortaköy Artisan'daki sergisinde, Birgi'deki eski Türk evlerinin renk cümbüşünü, dinamizmini "insansız" bir dille anlatıyor. Kiillur Servisi Birgi evleri, renkleri ve caalılığıyla Su Yücel'in resimlerinde yaşıyor. 2. Uluslararası İstanbul Bienali kapsamında Ortaköy Artisan'da açılan sergide, İzmir Ödemiş'e bağlı Birgi'deki eski Turk evleri dışavurumcu bir tavırla betimleniyor. tlk kişisel sergisini 1984'te açan, son olarak yapıtlannı Aynalıçeşme'deki eski bir evde "Anlikalardan" adıyla sergileyen Su Yücel, yeni sergisinde ise eski Türk evlerinin renk cümbüşunu, dinamizmini "insansız" bir dille anlatıyor. Birgi Evleri'ni seçmesinde Bienali duzenleyen tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın danışmanlarından Prof. Dr. Doğan Kuban'ın önerilerini dikkate alan Su Yucel, Birgi evlerinin önemini şöyle açıklıyor: "Pera Palas gibi bir mekânı ek almaklansa bizim kültiirumüze has bir yerde çalışmak isledim. Birgi evlerinde iç ve dı$ denge çok ivi kurulmus. Bu evler sadece inşaat konumunda değil. Doğayla örgutsel bir bağı var. Doğatla kurulan bu ilişkide insan psikolojisi bir bakıma doğa larafından şekillendirilijor." Yaşayan gelenekten resme hiçbir çalışmasında mekânın aslına bağlı kalmadığını vurguluyor. Halen içinde yaşanan evler olması nedeniyle mekân içinde uzun süre çalışmadıgını, bu yüzden fotoğraf malzemesinden yararlandığını söyleyen Su, çalışması boyunca aynı mekânı farklı renkler ve farklı perspektif açılanyla birden çok resimledi. 31 ekime kadar süren sergiyi gezenler, sanatgmn aynı mekândan elde ettiği farklı göruntuleriyle karşılaşacaklar. Bu arada yore halkıyla da ilişkiye geçtiğini belirten Su, çalıştığı mekânlardan özellikle unlü Çakır Ağalar'ın Tahir Bey Konağı uzerinde duruyor. Su, Çakır Ağa'nın biri İstanbullu, diğeri İzmirli olan iki hanımıyla birlikte Ödemiş'teki Birgi Evleri, Su YüceVin resimlerinde Kent Oyuncıılan perde açıyor • Kültür Servisi 28 yıllık bir geçmişe sahip olan Kent Oyunculan, sezonu 20 ekimde 'Şafak Yıldızları" adlı oyun ile açıyor. Çağdaş Sovyet yazarlarmdan Aleksandr Galin'in yazdığı oyunu Belgi Paksoy dilimize kazandırdı. Geçen yıl 1. İstanbul Uluslararası Tiyatro Şenliği'nde sahnelenen .oyun, 1980 yılında Sovyetler Birliği'nde sansure uğramış, "glasnost"tan sonra serbest bırakılmıştı. Oyun, 1980 Moskova Olimpiyatları sırasında Moskova'daki bütün sokak kadınlannın kentten uzaklaştırılmasını konu alıyor. Kent Oyunculan bu sezon ayrıca Güney Afrikalı yazar Athol Fugard'ın "Sarı Sabır Çiçeğinden Alınacak Ders" ve Adalet Ağaoğlu'nun "Çok Uzak, Fazla Yakın" adlı oyunlarını da sahneleyecek. yaşadığı bu konakta Izmir'i, Üsküdar'ı ve Galata'yı betimleyen resimlere rastladığını belirtiyor: "Çakır Ağa'nın bu resimleri eşlerinin memleket özlemlerini gidermek amacıyla duvarlara astırdığı so>leni\or. Nostaljik bir duram soz konusu >ani. Ama benim resimlerim nostaljik değil. Çunkü bu eski evlerin hepsi halen kullanılan ve geçerliliğini koruyan değerlerimiz." Schoenberg'in operası • Kültür Servisi Fransa'da Lyon Operası'nın yeni müzik yönetmeni Kent Nagano, Arnold Schoenberg'in bıtmemiş operası "Musa ve Aaron"u yönetecek. Schoenberg'in ender sahnelenen yapıtlanndan biri olan "Musa ve Aaron"da Musa'yı David PittmanJeninngs, Aaron'u ise VVolfgang Neumann oynayacak. Schoenberg operasmda Londra Filarmoni Korosu da yer alacak. '\argi' beşinci yılında • Kültür Servisi Bizim Tiyatro, yeni sezon etkinliklerine beş yıldır sürdurdükleri "Yargı" adlı oyunla giriyor. 400'den fazla oynanan oyun, 20 ekimden itibaren Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde izlenebilecek. Barry Collins'in yazdığı, Enver Özen'in dilimize çevirdiği • ve Zafer Diper'in oynadığı "Yargı" cuma gunleri saat 19.00*da, pazar günleri ise saat 14.15'te sunulacak. Oyun, Ikinci Dünya Savaşı'nda tutsak düşen yedi Sovyet askerinin çırılçıplak, yiyeceksiz ve susuz olarak kapatıldıklan bir hucrede verdikleri yaşam savaşımlarını konu alıyor. Bizim Tiyatro, Bertolt Brecht'in yazdığı, Zafer Diper'in kurgulayıp yönettiği "Halkm Ekmeği"ni ise kasım ayından itibaren sergileyecek. UGUN • FİAP Bienali 5. FİAP Doğa Bienali Sergisi'nin açılışı ve ödııl töreni 18.00'de yapılacak. Tören ve açılış Yıldız Üniversitesi Kitaplığı, Barbaros Bulvan adresinde gerçekleşecek. • Duygu Asena söyleşisi Duygu Asena serbest konulu bir soyleşi yapacak. Saat 2O.3O'daki söyleşi, MaariflileT Evi'nin Dr. Esal lşık Cad. Kesteci Aziz Sok. No: 20 Bahariye"deki adresinde gerçeklesecek. Bırgı evlerıni once fotoğraflayan, daha sonra fotoğraf uzeriııden çahşan Su Yucel, perspektifi Fotoğraftan taMoya Su Yücel. Odemış'e bağlı Birgi'deki eski evleri önce fotoğrafladı sonra fotoğrafların üzennkendi kafasında kurduğunu ve den perspektıflerı kendi kalasında kurarak yapıtlannı oluşturdu. (Fotoğraf. Lale Filoğlu)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear