26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 EKİM 1989 HAVA DURUMU flfleteorolojı Genel Müdüfiügü'nden alinan bilgiye göre; yurdun kuzey «esımleri çok buluttu, Orta ve DoSu Karadeniz ile Ooflu Anadolu'nun kuzeyı yajmur, yer yçr sajanak yağışlı, diğer yerler az buluttu ve açık geçece^ HAfo SICAKUĞI: Yağış alan yerterde bim azalac*. Oiğer yerienle ise artacak HÛZGAR: Kuzey ve dogu yönlerten haffl, ara sıra orta kuvvette esecek. DeAdana Adapazan Adıyaman CUMHURİYET/17 TÜRKIYE'DE BUGUN A 28° 18° Dıyartator A 20° W Edırne A 26° 14° Erancan A 20° 8°Emfum B 15° 6° Eskışehir A 21° 6°Gaaantep A 27° 19» Gıresun A 28° 17° Gümuşhane Y Y 20°10°Ha*Mri Y A 26° M» Isıarta A A 22° 7°İstanbul A 0 A 20° I* İzrrar A Y 22°10°Kare B Y 20° 8° Kıstamonu B B 20° 7°Kaysen A A 22" 8° KırMareH A A22°i2°Konya A Y 20° 8°Kutaftya A A 25°12°U»laiya Y 25° 11° Mansa 22° 8°KMaraş 20° 9 ° M « s n 14° 4°Mu0ta 21° 7°Muş 25° 13° Nıjde 20°M°0nlu 16° 8°Rue 20° 11° Samsun 22° 7°S«rT 20° 11° Stnop 26°14°Snas 16° 6°WortaO A A A A Y A Y Y Y A B A A 19° Tfaban Y 22° ftmn* Y 21° 9°Uşak A 22° 9°\ftn Y 22° 8°Yuzgat A 22° 10° ZonouUak B 25° 13° 26° 16° 28° 19° 23° 11° 20° 8° 22° 8° 20° 14° 20° 15° 20° 14° 26° 14° 19° 13° 18° 6° 20° 11° 20° 15° 21° 9° 22° 8° 18° 6° 19° 5° 19° 12° ' c\c\n f \ Hölsınkı USlQ f 1 ^ . DÜNYADA BUGÜN J Amstenlam Y 18° Y 10° Amman A 28° Londra Y 14° A 26» Madnd Atına B 20° A 30° Mlano Bajdaı A 19° Bârcelona A 20° Montreaı B 11° B 14° Moskova Y 10° Base! A 19° Munıh Y 14° Beigrat A 18° Berlin Y 14° Boon Y 13° OsB Y 6° Bru»W B 17° Y 16° Pa/ıs Y 15° Budapeş* Y 17° Png B 14° A 35° Cenevre A 27° Roma A 22° Cezayır A 35° Sofya A 17° Cidde A 35° Şam A 31° Duıayı B 27° FnnUurt Y 14° HdAMv A 29° A 26° Tiınus Sme Hetsnkı Y 5° Y 14° A 29" Vknedk A 20° KaMre A 15° Kopenhag Y 12° Viyana KMl Y 13° Vfeshıngton A 19° Urtto^ A 27° Zurih B 16° tfw •, t JJ ^ ^ * Lenıngrad **. MosKova ' j Kopenhag / j ^ p J MEHMED KEMAL POUnKA VE OTESI Gelip Bulmuş... £** denizaçıMannda 2833 deniz mili tala esecek. Bırrtni da*ga yuksetdtOi 051 i m., Ege ve Akdenizaçüdannda254 m Oö r tş M C Ci O lf d l d b i cak. Van Gulü'nde hava parcalı btüulkı **™.* Aaç* BbukıOu 6günes* Ktarlı Ssıst YyaOmuriu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ tlk örnek. 2/ Kertenkele derisi... Püskürtü. 3/ ödün... Denizcüikte yanm serenleri sağa sola ya da ortaya çevirmek için bunlann ucuna bağlı bulunan donanım. 4/ Genellikle bir çiftçinin yanında çalışan işçi. 5/ Bir sayı... Üst görevlinin yanında bulunan kimseler. 6/ Depremle ilgili... Tavlada bir sayı. 7/ Karşı cinsten birine ilgi göstererek onun gönlünü kazanmaya çalışma... Altın. 8/ Sıvı durumuna getirilmi; ha\adan elde edilerek ışık araçlarında kullarulan bir gaz... Rıhtımın su üstünde olanbölümü. 9/ Türkiye1 nin plaka işareti... Bal peteğini oluşturan altı köşeli gözeneklerden her biri. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Üçüncü jeolojik çağın en son dönemi. 2/ Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı... Bir gıda maddesi. 3/ Halk şairi... Bir maçın sayısal sonucu. 4/ Kapsama, içine alma. 5/ Miistahkem yer... Ozan. 6/ Hatay ilmde bir göl ve ova... Asker. 7/ Dil devriminin ilk yıllarında vali anlamında kullanılan sözcük... Argoda çok sarhoş. 8/ Renkli televizyon sıstemlerinden biri... Mantık.9/ Agaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı. TABTIŞMA lanmıştır. tnsanoğlu çevre ile ilişkilerinde onu geliştirerek, yenileyerek, gelecek kuşaklan da düşünerek kuüanmamış; yok edip tüketerek ' ve zararlı hale getirerek kullanmıştır. Çevre sorunu artık sadece Insan doğada var olan dengeyi değiştirebilme becerisine sahip hava, toprak, su kirlenmesi ve klasilc anlamda güniltü gibi kirolmasını bazen iyi baztn de kötü yolda ve yönde liliklerden öte şeylerdir (Radyasyon, nükleer reaktörler, silahlaruna). Bugün konvansiyonel, kullanabitmektedir. nükleer ya da kimyasal silah çöplüğü haline "tnsanı etkileyen ve ondan elkilenen dış ve diğer doğal kaynaklann yok olması, bitki getirilen dünyanın bu hali belki de çevre soşartlann tamamı" olarak tanımlanabilen çev örtüsünün tahrip olması, canlı nesillerinin tü runlarının en korkuncudur. Az gelişmişlik, bare, fıziki ve kültürel olarak çok geniş anlanı kenmesi, hava kirlenmesi, su kirlenmesi, gü rınma şartları, kurakhk, sıtma benzeri hastada ele alınmalıdır. rültü gibi pek çok konuda çevre kirlenmesine lıklar, kısaca Üçüncü Dünya ülkelerinin sorunlan diğer çevre sorunlarıdır. Yaşamın başlangıcından endüstri devrimi neden olmaktadır. Çevre sorunlanmn kaynağı tek başına sane kadar olan zaman dilimınde insan ile çevSanayileşme dolaylı olarak da pek çok soresi arasındaki iüşkiler bir uyum içerisinde ge runa kaynaklık etmektedir. Büyük yerleşiın nayileşme ya da teknolojik gelişme değildir. lişmiştir. tnsan doğaya hâkim olmaya başla merkezlerinin meydana gelmesi sanayi sonu Tek başına bir düşünce sistemidir. Mevcut kirdıkça bu uyum sarsılmaya başlamıştır. En cundadır. Sanayüeşme, şehirleşmenin hızlan letici düşünce sadece bir ekonomik veya siyadüstri devrimiyle beraber ekolojik denge in masında başlı başına bir sorun yaratıcı ola sal sistemde görülmekte iddiası da tutarlı desan tarafından bozulmuş ve çevre tahrip edil rak gösterilmektedir. Şehirleşme doğnıdan ha ğildîr. Tıpkı faydalı bir ilacın yan etkisi gibi meye başlanmışur. Çevrenin kullanımı va kirliliği, yeşil alanlann yaidış kullanımı, ve teknolojinin de yan etkileri bulunabilmektesürecinde insanlık kısa dönemli ekonomik kâr rimli tanm alanlannın yerleşime açılması, katı dir. Bu yan etkileri yüzünden sanayileşmeden sağladıysa da uzun döncmde zarar görrnüş artıklann zararlı gazlara dönüşümü, gecekon vazgecip bir tanm toplumu olarak kalmayı düşünemeyiz. Çevrenin korunmasının maliyeti tür. dulaşma gibi ciddi sorunlan ortaya çıkarmak sanayi olamaz. Teknoloji tarafsızdır. Aynı tekÇevre sorunlarının esas nedeni, insançevre tadır. noloji ile dünyayı mahvetmek ya da cennet ilişkilerinde insamn çevreye hâkimiyeti ve onu Ancak bütün bu sonuçlara bakarak sanasorumsuzca kullanımıdır. Insanoğlu yaşam yileşmeyi kendiliğinden bir çevre sorunu sa yapmak mUmkündür. Sorun, toplumsal kudüzeyini yükseltmenin yolunu çevreye egemen yan bir anlayışa sahip olmak ve teknolojiden rum ve kuruluşlar ile mekanizmjüardır. Kimolma ve çevre şartlarmı kendi İehine değiştir vazgeçmek görüşünü savunmak çıkar yol de lerin ve hangi süreçlerde kararları alacağı ve faturanın toplumda nasıl paylasılacağıdır. Tekmekte aramıştır. Onyedinci yüzyıl sonlannda ğildir. noloji bize bugün çevreyi korumak için gerekli sağladığı egemenlığini gelecek kuşaklan düSanayileşme ve teknolojik gelişmenin ver tüm araçları da vermektedir. Çevreci bir haşünmeden hep kısa dönemli amaçlar için kuldiği güçle insamn çevreye egemenliğinin çev reketin bir teknoloji düşmanlığına dönüşmelanmaya başlamıştır. re sorunlanna yol açtığı gerçektir. Insan do si, başarı şansını da azaltacaktır. Sanayi keKirlenmenin görünümleri ve boyutları in ğada var olan dengeyi değiştirebilme beceri siminin çevre korumacı olamayacağmı düşüncelendiğinde çevre sorunlarının nedeni ilk ba sine sahip olmasını bazen iyi bazen de kötü mek, bu davayı baştan kaybetmektir. kışta karşımıza sanayileşme olarak çıkmakta yolda ve yönde kullanabilmektedir. Çevre bu dır. Sanayileşme; fabrika atıkları, ormanların kötü kullanım sürecinde tahrip edilmeye baş SÜLEYMAN KOÇBAŞ Çevre Uzrauı Sanayi ve çevre ilişkisi 60 YEL ONCE Cumhuriyet Millet Mektepleri 14 EKİM 1929 Millet Mektepleri talimatnamesinin esaslan belli olmuştur: Millet Mektepleri A ve B dershaneleri ile şehir yatı dershanelerinden mürekkeptir. A dershanelerinin vazifesi hiç okuma yazma bilmeyenleri okutmaktadır. B dershanelerinin vazifesi ise A kursunu bitiren vatandaşları hayat bilgisile techiz etmektir. Millet mekteplerinde yaslan on altıdan 4S'e kadar olan kadın, erkek her vatandaş okutulur. Teşkilatın umumi reisi ve Başmuallimi Gazi Hazretleridir. Millet Mekteplerinin teşkili ve tesisi, Maarif Vekaletinin vereceği veçhe dahilinde valilere mevdudur. Valiler her sene ızalc cık i Millet Mektepleri idare Ea mflkettnnei muudı heyetleri reisi sıfatile laaHfindar mekteplerin faaliyeti hakkında Slhhjlını. ıınj'.j* senede iki defa Maarif samimi d»t J.ıVekaletine rapor gönderirler. /chırlı .u., ı!ı. • Maarif dcpolarivk n •k ı Müdürleri idare heyetlerinin katibi umumileridir. Her muallime dört aylık okutma bedeli olarak en az elli lira ücret verilir. Mekteplerinde iki dershane açılan başmuallime 50, ilk tedrisat müfettişlerine 60, Maarif MüdÛrlerine 90 lira verilir. Dershaneler üç türlüdür: Münhasıran kadın veya erkek veyahut kanşık dershanelerdir. Millet Mekteplerinde haftada altı saat, ders yapılır. 1 teşrinisanide tedrisatın başlangıç gttnü tesit edilir. Devlet müesseseleri, Şehremanetleri, belediyeler, hapishaneler, ticarethaneler müstahdimini okutmak mecburiyetindelerdir. Mazereti olmadan mekteplere devam etmeyenlerden idare heyetleri tarafından takdir edilecek miktarda nakdi ceza alınır. Her sene nisanda merkezi idare heyeti Başkanvekilin davetile toplanarak raporları tetkik ve mukarrerat ittihaz eyler. Eski Millet Mektepleri talimatnaraesi mefhustur.' Bu talimatnamenin icrasına tcra Vekilleri Heyeti memurdur. tnsana \ atınnı Güdümlü, siyasal çıkarların yatırım aracı haline getirilmiş eğitimöğretim, kısa bir süre sonra Türkiye'de kaos yaratacaktır. Teknoloji ne denli gelişirse gelişsin, ürünleri ne denli carpıcı olursa olsun, temel araç olan insan, önemini korumuş ve koruyacaktır. Çünkü her şeyi yaratan, yönlendiren, geliştiren odur. O halde insanımızı yetiştireceğiz, ama nasıl? Kapı komşusu olmak için çırpındığımız Avrupa ne yapıyorsa biz de onu yapacağız. Eğer yapmazsak onun ortağı değil, ancak "kiracıs»" oluruz. lstediği zaman kapıyı göstevir. Ne yapmış Avrupalı? Eğitimi okullarda, ailede," meslekte ve toplum yaşamında gelenek ve göreneklerin mıknatıs alanından çıkarmış, gerçeklerin bileşkesine yönlendirmiştir. Gelenek ve görenekler, bir başka deyişle ahşkanlık ve tutkular zamanla yok olur veya nitelik değiştirit. Bunlar her an ölçü otamazlar. Olur dersek devrim yasasını yadsımış oluruz. Avrupalı, toplumun eğitimini bu gerçek üstüne oturtmuştur. Bunu gerçekleştirmek için de araç ve gereçleri saptamıştır. Genel bütçelerinden bizim yadırgayacağımız ölçüde pay ayırmıştır. Hakhdır, çünkü araçları yönlediren tek el insandır. Pahah da olsa ona yapılan yatınm, elde edilmek istenen sonuçları gerçekleştirecektir. Türkiye'de ne yapılmalıdır? Bunun yanıtını vermeden önce bir parantez açalım; Türkiye'yi, "büyiik"lerin konuştugu, "küçük"lerin dinlediği bir ülke olmaktan çıkaralım. Toplumun konuştugu bir ülke haline getire lim. Bundan zarar gelmez. Başta öğretmen olmak üzere toplumda görev almış memur ve işçiye yeterli maddi olanak sağlayalım. Bunu kıskançlıkla kısmayalım. Unutmayalım ki; ona teslim ettiğimiz araç ve gereçlerin maliyeti çok yüksektir. Türkiye'de yıllardır var olan bu gerçek görmezlikten gelinmiştir. Görevliye sorumluiuk ve buna koşut yetki verelim. Önerisi, hoşa gitsingitmesin dinleyelim. Unutmayalım, işi yapan ve yaşıyan odur. Öğretmen sorununu çözeüm. Öğretmen için toplumdaki "hiçbir şey olmazsa öğretmen olnr" yargısı üzüntü verici bir olaydır. öğretmeni, öğretim sırasında çok iyi donatmak, bilgi ve beceri yarışına sokmak, zorundayız. Her bakanlığın bütçe istemi kısılabilir. Milli E^itim için paranın kısılması düşünülmemelidir. Elbette para tek başına araç değildir. Yıllardır uygulanan eğitim sisteminın yetersizliği ortadadır. Güdümlü, siyasal çıkarların yatırım aracı haline getirilmiş eğitimöğretim, kısa bir süre sonra Türkiye'de kaos yaratacaktır. Eğitim ve öğretimde monolog değil diya\ log, ezber değil düşünce üretmek esastır. Konuşan öğretmen, dinleyen öğrenci değil, tartışan öğretmenöğrenci ortamı yaratılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı'nı siyasal iktidarların kadrolaşma hareketinin dışında tutmalıyız. Elbette ki her siyasal kuruluşun bir felsefesi vardır. Ama kimi gerçekler her görüşün karşısında somuttur. Nitelik değiştirmez. Demokrasi uzlaşmayı, uzlaşma da hoşgörüyü gerektirir. Eğitimde ne Türklslam sentezi ne de ithal malı formatif reçeteler yer almalıdır. Bunu gerçekleştirmek, parti lider ve kadrolannın partilerüstü vatansever tutumları ile olasıdır. Demokrasinin gerçek boyutlarıyla Türkiye'ye yerleşmesini sağlamaları ve Avrupa'nın Türkiye'ye ikinci sınıf ülke gözüyle bakmasım, ikide bir ikaz etmesini önlemeleri gerekir. önemli olan bir olayı bütün olarak alıp incelemektir. Beğenelim veya beğenmeyelim, ama olaylan önyargılarımızın etkilerinden sıyrılarak inceleyelim. BEDtl SEVİNÇ Emekli Kurmay Albay Evren Paşa'nın gezip dolaşmaları ayrılış gezileri değil mi? Bu geziler ne kadar sürer? Ayrılışa yakın bu geziler de sona erecektir Evren Paşa bu ayrılış gezilerinden sonra çekilip gidecektir. Paşa çekildikten sonra ardında neler bırakacaktır? Şöyle bir sıralama yapacak olursak kalanların sayısı çok kabarıktır. İktidarı döneminde 'insanları besleyecek değiliz, asacağız' dememiş midir? Asılanların sayısı kaçı bulmuştur? Sayıları milyona eren insan gözaltına alınmamış mıdır? Doksan günlük gözaltılar bile yetmemiştir. Bu gözaltılarda kaç binlerce insan işkence görmüştür? Demokrasi on yıllık kesintiye uğramış, bir daha yerine gelmemistir. YÖK uygulamalan unutulacak mıdtr? Ûniversitelerde görevden yoksun bırakılan genç ve yaşlı hocalar üniversite dışı kalmıştır. Aydınlar Dilekçesi'ne imza verenler "vatan hainr olmuşlardır. Bugün kimin vatansever olduğu yeniden değerlendiriliyor. Bunları kim yapmıştır? Hangi cunta ülkeyi bu hale sokmuştur? Bütün bunlann tartışması zaman içinde, ilerde yapılacaktır. Bir baskı makinesi birden bire tepeden inmiştir. Baskı mekafiizmasının başında bulunan Evren Paşa ayrılış gezilerinde ne diyor? "$unu bütün samimiyetimle söyteyoy/m ki ben bu göreW değil, görev gelip beni buldu." Kalın kapılar, kapalı pencereler ardında bu işi kotaranların arasında Kenan Paşa yokmuş... Görev bir yerlerden çıkıp gelmiş, onu bulmuş... Oysa 12 Eyiül gecesi karargâhta toplanıp harekâtı hazırlayanlar arasında Kenan Paşa yokmuş. TRT eski genel müdürterinden Doğan Kasaroğlu'ndan dinlemiştim. O gece karargaha alınanlar arasında PTT Genel Müdürü ile TRT Genel Müdürü vardı. Her ikisi de karargâhta olup bitenleri içinde izlemişlerdir. Darbelerin kaderi böyledir. Başarırsan tepede oturursun, beceremedin mi Albay Talat gibi olursun. Talat Aydemir'in suçu becerememek miydi? Evren Paşa gezip dolaşmalarında okullar açıyor, okullann temelini atıyor. Onun döneminde bırçok okul açıldı, ama birçok da hapishane yapılmadı mı? Okullara birer ad aranırken söyledikleri de şudur: "... Benim ismimi birçok okullara, yollara, parklara, oraya buraya verdiler. Ama yarın silinebilir. Kimmiş bu Kenan Evren diyebilirier. Gelir bir belediye başkanı meclis üyelerinin karanyla değiştirebilir." Görevin gelip kendini bulması gibi, adı da birkaç okulu, meydanı, yolu bulabiiir. Ama bunların gunün birinde silinmesi gözden ırağ değildir. ismet Paşa'nın adı İnönü Stadyumu'ndan kaç kez silindi, kaç kez tondu? Ankara'da bir cadde kaç kez Mithat Paşa oldu, kaç kez İsmet Paşa? İsmet Paşa da darbeyle işbaşına gelmemişti. Kendine özgü seçimle iktidara gelmiş, kendine özgü seçimle iktidardan çekilmişti. Bugün, 'ben görevi değil, görev beni buldu' demek yetmez. Demokratlık, ayrılmadan önce demokrasiyi tıkayan yolların açılmasına yardımcı otmayı gerektirir. Ülkede komünist partisinin kurulmasını istediği için hapiste yatanlan dinlemeyi de. Yabancı ülkelere giderken uçakta başka türlü konuş, ülkeye gelince başka türlü davran... Bunlar demokratlığa sığmaz... Adların konmasına, adların çıkarılmasına gelince, toplum bunları benimserse geçerlidir. Benimsemıyorsa, ağzıyla kuş tutsalar yerine oturmaz. Bir de Beyazıt Meydanı'nı düşünelim. Kaç kez Hürriyet Meydanı oldu, kaç kez Beyazıt... Ama halkın ağzından Beyazıt hiç düşmedi... Taksim Meydanı da öyle değil mi? CALISANLARIN Y1LMAZ ŞİPAL SORULARI/SORUNLARI "Kıdem Tazmiııatının Tavanı" SORU: Bazı yerierde kıdem tazminab Uvanının 1 milyon 151 btn 750 lira oldugu. bazı yerierde de 1 milyon 192 bin 750 olarak hesaplandığını duyuyorum. Bu farkın da devlet memurlanna uygulanan en yiiksek ek göstergeden kaynakJandığını öğrendim. Bazılan en yiiksek ek göstergeyi 3.800, bazıları da 4.000 olarak almakta ve farklılık da bnradan kaynaklanmaktadır. Böylece kimileri kıdem tazminatııu 1.500 + 4.00 = 5.500 toplam gösterge üzerinde n, kimileri de 1.500 + 3.800 = 5.300 toplam gösterge ttzerinden besaplamaktadır. Bu dunım karşısında, kıdem tazminatı tavanı hangi ek göstergeye göre ve nasıl hesaplanacaktır? YANITi 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Memurlan Yasası'nın "Göstergeler"e ilişkin 43. maddesi değiştirümiş ve 1987 yıhndan geçerli olarak Başbakanhk Müsteşarı'na 3.300 ek gösterge verilmesi öngörülmüştür. Bu kez 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3.300 olan ek göstergeler, 15 Temmuz 1989'dan geçerli olarak 3.800'e yükseltilmiştir. Ancak 30 Haziran 1989'a kadar 3.300 olarak beürlenen Başbakanlık Müsteşan'mn göstergesi 3.800 olarak değil, 4.000 olarak saptanmıştır. Bilindiği gibi kıdem tazminatı tavanı Devlet Memurlan Yasası kapsamındaki en yüksek devlet memuruna ödenen emeklilik ikramiyesine eşittir. En yüksek bir yıl karşılığı emeklilik ikramiyesi de 1.500 genel gösterge + 4.000 ek gösterge = 5.500 toplam gösterge üzerinden Başbakanlık Müsteşarı'na ödenmektedir. Böylece, Başbakanlık Müsteşarı'na bir hizmet yıh karşılığı 5.500 toplam gösterge üzerinden ödenen emeklilik ikramiyesi, kıdem tazminatı tavamnı oluşturmuştur. Buna göre kıdem tazminatı tavanı: (1.500 genel gösterge + 4.000 en yüksek ek gösterge) = 5.500 En yüksek toplam gösterge x 205 katsayı = 1.127.500 Genel aylık ikramiyesi 200 en yüksek kıdem aylığı göstergesi x 205 katsayı = 41.000 TL. Kıdem aylığı ikramiyesi 1.000 taban x 220 taban aylığı katsayısı = 220.000 TL. Taban aylığı ikramiyesi 1.127.500 TL. Genel aylık ikramiyesi 10.250 TL. Kıdem aylığı ikramiyesi (1989 yıh için 41.000 X 0.25) 5.500 TL. Taban aylığı ikramiyesi (1989 yüı için 220.000 X 0.25) 1.192.750 en yüksek devlet memuru toplam emeklilik ikramiyesi. 1.192.750 TL. aynı zamanda kıdem tazminatının tavanıdır. OKURLARDAN Avni Akyol'a eleştiri Haftada bir yayımlanan "Gençlik Forum" program dizisinin esasen sürekli izleyicisi olmamama rağmen, 23 eyli' pazar günkü konunun eğitim olması (ki ben de bir öğretmen adayıyım) ve program konukları arasında Milli Eğitim Bakanı Sayın Avni Akyol'un da bulunması benim için konunun çekiciliğini bir kat daha arttırmıştı. Zira, göreve geldiği günden bu yana Sayın Bakan'ın söze değil eyleme dayalı eğitim politikalannı yaşama geçirme yolundaki atılımlan kamuoyunda olumlu puan toplamasına, meslekten gelmiş bir kişi olması açısından da eğitimle ilgili çevrelerden destek bulmasına neden olmuştu. lşte böyle bir umutla programın akışı içindeki açıklamalarını pür dikkat izlediğim Sayın Bakan, konuşmasının bir yerinde: 1"Nazariye" sözcüğünü kullamp, stüdyodaki çoğu öğrenci olan arkadaşlara da ısrarla "Nazariye nedir biliyorsunuz değil mi? Yoksa siz buna kuram mı diyorsunuz?" şeklindeki sözleri o ana kadar demokratik ulusal eğitimden dem vuran açıklamalarına gölge düşürmüştur. Eğitimin sorunlarının tartışıldığı bir programda, Sayın Bakan'ın Türkçe eğitimin esasinın Türk dilinden geçtiğini göz önüne alması gerekirdi. Bu anlamda Sayın Bakan'ın sözleri bir talihsizlik örneği olarak algılanabilir. Çünkü bu sözler, Milli Eğitim müfredatı çerçevesinde bastınlan kiuplardaki ArapçaFarsça kökenli sözcüklere dört elle sarılma zihniyetini yansıtmaktadır. 2 Sayın Bakan'ın "... dersi Doğu Bloku ülkelerinde ikinci sınıftan itibaren, demokratik ülkelerde ise dördüncü sınıftan itibaren okutulmaya başlanıyor" diyerek demokratizmi sadece Baıının tekelinde gören anlayışını da yadsımamak olanaksızdır. Aynı program içerisinde sık sık demokratik eğitimden söz eden Sayın Bakan'ın bu eleşlirıyi demokrasinin gereği olarak algılayacağını düşünerek yeni ders yılında tüm eğitimcilere ve öğrencilere başanlar. ALTAN ÖZCAN H.İ). Febefe Bölümü 3 0 YIL ONCE Cumhuriyet AÖF Dekanlığı'na 19891990 öğretim yılından başlamak üzere Açık Öğretim Fakültesi'nin Iktisat ve İş İdaresi bölümlerinde okuyan öğrencilerine sonsuz sınav hakkı tanınması ve sınıfta kalan öğretmen öğrencilere yeni bir imtihan hakkı verilmesi yönünde alınan kararları takdirle karşıhyoruz. Okulumuz sayın yetkililerinden bir üst sınıfa geçme şartının en az 3 dersten kalanlara da tanınması yönünde alacağı yeni bir kararın büyük bir öğrenci kesimini ilgilendireceğini ve etkileyeceğini söyleyebiliriz. HAYRETTİN KOÇYİGİT Bayındır İnönü'nün mesajı 14 EKİM 1959 CHP Genel Başkanı Ismet lnönü pazartesi günü yapılan Çorum CHP Gençlik Kolu kongresine bir rnesaj göndermiş ve bu mesaj bugün Genel Merkez taraftndan basına dağıtılmıştır. tnönü bu mesajında Radyo Gazetesi'nin neşriyatına temas etmekte vatandaşın . . bundan kızgınlık ve kırgınlık duyduğunu Ismet Inonu belirttikten sonra: " Bunlar gelecek nesiUerin, kitaplarda bugünkü mütecavizlerin vasıflannı mütalaa etmek için delil ve vesika hizmeti göreceklerdir. Medeni bir tescil hizmeti görmek için radyo tecavüzlerini Çorumda muntazam olarak kaydetmek tavsiyeye değer" demektedir. Çorumda muhalefetin aldığı oylann iktidar oylarından çok fazla olduğunu ifade eden lnönü, hükümetin seçim neticelerini ilan etmediğini, Çorum'da da seçim şikâyeti olduğunu, Meclis tahkikatı açıldığı zaman bunların anlatılacağını, seçimler sırasında ve son üç gün içinde propaganda yasağının ihlal edildiğini ve devlet vasıtalarının kullanıldığını söyledikten sonra seçimlerde ne şekilde çalışmaları lazım geldigini izah etmekte ve "Istırap içinde bunalan vatandaşlanmızın gördükleri kurtuluş ve selamet yolu, çoklukta olan muhalefetin seçimi kazanmasma bağlanmıştır. Insan haklan bu şekilde kurulacak, vatandaşın haysiyeti radyoya söğmekten kurtulacak" demektedir. GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI ANTALYA MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN Esas: 1989/76 Antalya Ahatlı mahallesi 6488 ada 7 parsel, Antalya I. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1988/1492 esas 1989/445 sayılı karan geregince satılacaktır. Sausa konu parsel tapu kaydına göre 695 metrekare genişliğinde olup boş arsadır. Kat adedi, inşaat alanını geçmemek şartıyla serbesttir. Parsel mezkur sahada ohıp mahallı rayiçlere göre m"si 40.000 TL'den rauhammen bedeli 27.800.000 TL'dir. 1. Satış: 14.11.1989 günü saat 14.0014.15 arasında Antalya özel idare binası kat: 5 no: 11'de açık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerinin %75'ini bulmadığı takdirde 24.11.1989 günü aynı yerde ve r saatte ikinci arttırma yapılacaktır. Bu saüşa ise değerinin o4O'mı bulduğu takdirde ihale yapılır. Satışa katılan değerin ^020'si oranında teminat yatınlması, baskaca bilgi almak isteyenlerin memurluğumuzun 1989/76 esas sayılı dosyasına başvurması, ihaleye iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları ilan olunur. GEÇEN YIL BUGÜN C f mmk ^ ^ • k ^ ^ K ^ ^mr m ^ H V M " M ^ V / JKLtl^m ^ • / ^ • H İ ^ H ^^•^^£1. J ^ ^ ^ P ^m ^ ^ ^ H H H M f ö ^ ^ ^ H r ^ ^ H AHMET KAYA 2 1 ^•Sonbahar Konserleri^^B 0Ekim'denBa;layarak,ESKİŞEHİRANKARAADAPAZARI BALIKESİRBANDIRMAADANAMERSİNİSKENDERUN ANTAKYAGAZİANTEPKAYSERİ MALATYA SİVAS ÇORUM SİNOP SAMSUN ORDU TRABZON RİZE ZONGULDAK İZMİT İSTANBUL B R A DENİZLİ AYDIN US İZMİRMUĞLAANTALYA v.b... Arap diline ilk ödül 14 EKİM 1988 1988 yıh Nobel Edebiyat ödülü, Mısırlı Yazar Necip Mahfuz'a verildi. Isveç Akademisi Sözcüsü Sture Allen, "Gerek keskin görüşlü bir realizmin, gerek ısrarlı bir çok yönlülüğün belirlediği, aynntı zenginh'ği ile dolu yapıtlanyla, bütün insanJık için geçerlilik taşıyan bir Arap anlatı sanatını biçimlendirdiği" gerekçesiyle ödülün roman ve öykü yazarı Necip Mahfuz'a verildiğini açıkladı. Dünyanın üzerinde en çok konuşulan edebiyat ödülünü ilk kez Arap diline ve Mısır'a kazandıran Mahfuz, 77 yaşında ve yaklaşık 50 yıldır yazıyor. Mahfuz'un 40'tan fazla roman ve öykü kitabından hatırı sayılır bir bölümü, önde gelen Batı Avrupa dillerine çevrilmiş durumda. Yazarın ayrıca birkaç oyunu ve 30 kadar da senaryosu var. ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ T ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H F ^^Hj ^^M YapımOrganize İMGE (KARTAL) 353 37 78 ^KU^^K^jMKm NOT: Sonbahar Konserlerinde Tekyetkili İmge Organizasyondur. Diğer kişi ve kuruluşların ilgisi yoktur. Duyurulur. Esas: 1988/331 Karar: 1989/29 Davacı Hadiye Özel vekili Av. Kaya Korcan larafından Hatic Çakmak ve diğerleri aleyhine acılan evliliğin tescili davasının yapılan açık yargılamalan sonunda: Eskişehir ili, merkez Cunudiye mahallesi, 152 hane 009/03 cilt ve 24 sahife noda nüfusa kayıtlı bulunan Mehmet Ali oğlu Ayşe'den olma, 1332 doğumlu, Süleyman Benlikaş'm Eskişehir ili İnönü ilçesi, Erenköy köyu 56 hane, 8 cilt ve 167 sahife noda nüfusa kayıtlı bulunan ölü halil kızı, Ümmügül'den olma Î3Î8 doğumlu, Emine Canseven'in 1923 yılında evlendiklerinin tespitine ve bu evliliklerinin 1923 yıh olarak nüfus kayıtlarının tescil edilmesine dair verilen karar: Da\ahlardan yapılan tüm zabıta araştırmalanna rağmen adresleri tespit edilemeyen Mehmet Cenker ve Zeynep Çek'e ve Nazife Sülez'e karar lebliğ edilememiş olup: Karar: Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra kesinleşeceği, bu sure icerisinde cevap verilmesi, aksi takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 43633 ESKİŞEHİR ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNDEN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear