23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Buna karşılık son 4 yılda verilen trafik ehliyet miktannın, ondan önceki yıllann çok üstünde olduğu söylenmektedir. Ehliyet vermedeki bu aceleliğin yanında motorlu taşıtların niteliklerine uygun yük yükleme zorunluluğu da ortadan kaldırılmıştır. Örneğin, tek dingilli motorlu taşıtların yük taşıma kapasiteleri önce II tona, sonra 13 tona çıkarılarak, taşıtların fabrika çıkış kapasitelerinin üstünde yük taşımalarına izin verilmiştir. Bu yeni uygulamaya göre, 1 tonluk bir kamyonet, rahatlıkla 23 ton yükleyebilmektedir. Fabrika çıkış tonajı 5 olan bir kamyon ise, 10 tona kadar yük taşıyabilmektedir. Gereğinden ağır olan yük, sadece taşıta zarar vermemekte, kullanmayı da zorlaştırmakta, yolların üst yapılarını da bozmaktadır. Tüm bunlar motorlu taşıtların karayolunda seyir güvenliğini ve konforunu tehlikeye düşürmektedir. Ağır yük, yorgun sürücü ve bozuk yollar can pazarı konumundayken, elbette canlar trafiğe yenik düşecektir. 1 ARALIK 1987 rayolu düşerken, bu oran Avrupa'da 1500 metredir. Ülkemizdeki toplam karayolu uzunluğu (otoyol, devlet yolu, il yolu, köy yolu, orman yolu) 260 bin kmldir. Kara yolu Fransa'da 700 bin km., Almanya'da 500 bin km. uzunluğundadır. Bizdeki toplam taşıt sayısı, gelişmiş ülkelerin büyük kentlerindeki toplam taşıt sayısından azdır. Trifik her yönü ile bilgisayara sokulmalıdır. Bilgisayara sokulmayan Örneğin New York'ta 5 milyon motorlu taşıt, Toktrafığin izlenmesi ve yönlendirilmesi olanaksızdır. Trafık hem dururken yo, Londra, Paris gibi kentlerde 2.5 milyon dolave hem de yürürken denetlenmelidir. Her trafik kusuru yakalanmalıdır. yında motorlu taşıt bulunmaktadır. Dikkatli bir Liözle bu sayısal verilere baktığımızda, yolumuzun Sürücü yakalanacağım, bilincinden ve belleğinden çıkarmamaîıdır. ;ok, motorlu taşıt sayımızın az, trafik kazalarının Sigorta sistemi zararın çoğunu karşılayacak boyuta ulaştınlmalıdır. ise olabildiğince fazla olduğunu görürüz. Bu çeTrafık eğitimi, ilk ve ortaöğretimde zorunlu ders olarak okutulmalıdır. lişkili durumun temel nedeni az gelişmişliktir. Çünkü bizden daha az gelişmiş ülkelerde trafik kazalarının oranları, bizdeki değerlerin çok üstündeŞERAFETTİN UZUNER Eski Karayolları G.Müdürü iir. Hiçbir gelişmiş ülkede okul önünden ya da ruk dinlemez trafik terörünün yanıtlanmayan so okul taşıtım geçerken hız yapılmazken, azgelişmiş Bu sütunlarda 1982 yılında trafikle ilgili yazdınuçlarıdır. Tüm olanaklarımızla bu terörle savaş ülkelerde bu kuralın varlığından kimseler haberli ğım bir yazımda, trafikteki düzensizlik düzene dömak zorundayız. nüşüyor demiştim. O günden bugüne değin değibile değillerdir. Geçer ezer, öldürür. şen, trafiğin daha çok can alarak, düzensizliği katHızlı nüfus artışı ve hızlı kentleşme, gelişmekte Disipline sokma geregi... merleştirmesidir. Geçen yıl 100 bini aşkın trafik olan ülkelerde trafik kazalarını arttırmaktadır. Bu kazasında 8 bin insarumız ölmüş, 80 bin insanıÇağdaşlaşmanın ve sanayinin bir ürünü olan nedenle ülkemizde de trafik kazalarının artması mız yaralanmış ve 500 milyar TL'lik maddi zarar motorlu taşıttan vazgeçmeyeceğimize göre, yapı doğal olmakla birlikte, düze>rinin yüksek olması meydana gelmiştir. lacak işlem ne pahasına olursa olsun, trafiği di dogal değildir. Bilindiği gibi trafik; sürücü, mosipline etmektir. Bugün 2.5 milyon motorlu taşıt torlu taşıt, yol üçlüsünün meydana getirdiği bir olGörüldüğü gibi, giderek daha da azgınlaşan traülkemizde seyretmektedir. Bunun 1.3 milyonu oto gudur. Trafik akışında bu üçlüden birinin, işlevifik canavarmın zarar verme eğilimî kısılamamakmobil, 400 bini traktör, 300 bini kamyon, 200 bi ni tam olarak yerine getirememesi halinde, kaza tadır. Trafık bu görünümü ile yedikçe iştahı açıni kamyonet, 150 bini minibüs, 100 bini otobüs, meydana gelmektedir. lan bir deve dönüşmüştür. kalanı ise öbür motorlu taşıtlardır. Bu miktar geAzgelişmiş ülkelerde, bu üçlünün işlevlerini tam Ülkemizdeki. trafîk kazaları nedeniyle meydana lişmiş ülkelere göre çok azdır. örneğin ABD'de iki olarak yerine getirmesi olası değildir. Sürücüyü gelen ölümler İranIrak savaşındaki bir yıllık ölkişiye bir motorlu taşıt, Avrupa ortalamasına gö eğitmez, motorlu taşıtın niteliklerini korumaz, fidürülmeleri aşmaktadır. Önümüzdeki yıllarda da re 4 kişiye bir motorlu taşıt düşerken, bizde 20 ki ziki ve geometrik standartlarına göre yolu inşa etartış hızını sürdureceğe benzeyen bu ulusal yıkım, şiye bir motorlu taşıt düşmektedir. mezseniz, trafık kazalarını elbette önleyemezsiniz. 10 bin aile ocağının sönmesine neden olacaktır. Bu ABD'de 100 milyondan fazla, Avrupa'da 40 mil Bu üç etmenden ülkemizde en çok savsaklanan süolgu, insan fiziğinin zor dayanacağı acımasız bir yon dolaymda motorlu taşıt bulunmaktadır. 2000 rücünün eğitilmesidir. Bu hususu saptayan yasa koolgudur. yılında ülkemizdeki motorlu taşıt sayısının 8 mil yucu, son trafik yasasıyla, trafik ehliyetinin belli Artık her gün trafik kazalanndan dolayı 2530 bir eğitimden sonra verilmesini öngörmüştür. Anyona ulaşacağı sanılmaktadır. insarumız ölecek, 250300 insanımız sakat İcalacakÜlkemizde her kilometre kareye 400 metre ka cak bu buyruk 4 yıldır ertelenmektedir. tır. Nedeni ise, trafık terörüdür. Bütün bunlar, buy Agır Yük, Y orgun Sürüca ve Bozuk Yollar... PENCERE Marquez, çağımızın en büyük romancılarından biridir. En unlü iki romanına da eş yapıda iki tümceyle başlaması, kişiliğine ve başarısına ilişkin sırrın anahtarını belki bize verebilir. "Yüzyıllık \alnızlık" romanının birinci tümcesi: "Aibey Buendia, yıllar yıllar sonra, idam mangasıyla yüz yüze geldiginde, buz denen şeyi babasıyla kesfe çıkttğı o ırak ikindi vaktini birden hatırlayacaktı." "Kırmızı Pazartesi" adlı romanına da Gabriel Garcia Marquez şöyle başlıyor: "Santiago Nasar, öktürulduğü gün, piskoposun geldiği vapuru beklemek için sabah saat beş buçukta kalkmıştı." Geçmişi ve gelecegi bir anda iç içe geçirip bütünleştirmek, edebiyattan başka hiçbir sanatın dilinde bu denli gerçekleşemez. Gerçi sinemada yönetmenler sık sık geriye dönüşler yapabiliıier ya da olağanüstü bir resmin tuvaide saptadığı anın içine çeşitli zamanların sığdırıldığı sezilebilir; ama insan düşüncesi kadar eski olan dilin olanaklan tümünden çarpıcıdır. Çağımız insanı, yalnız anı yaşamayan, daha başka deyişle, anı yaşarken yaşanan olayı diyalektik süreci içinde kavrayıp değertendirmesini bilen kişidir. 8u tür düşünmenin yetkinliğine ulaşabilmek, hayatın mutluluğunu olusturan bir yaklasımın yanı sıra, güçlüklerle savaşımın sihirli şifresini insana sağlar. • Adnan Menderes'in acı sonu, zaman geçtikçe daha iyi algılanan bir olay. 1957 seçimlerini Demokrat Parti iktidarı kıl payı kazanabilmişti. O geceyi gerilim içinde geçiren rahmetli Menderes, sonradan dedi ki: •^'Allah bana bir daha öyle bir gece yaşatmasınl..." iktidar hırsı, insanların iliklerine işliyor, mantığını körietiyor. Aradan dört yıl geçtikten sonra Menderes idam edildi. Olaya biraz Gabriel Garcia Marquez gibi yaklaşmak isteyen diyebilir ki: 'Menderes yıllar sonra darağacında sandatyenin üstüne çtktığmda, 1957 genel seçiminde geçirdiği o gerilim gecesini anımsayacaktı." Artık herkes çok iyi anlıyor ki, BayarMenderes ikilisi "ille de ikMarda kalacağız" diye bütün yöntemleri sonuna dek zorlamasalardı, sonuçları değişik olabilir, Türkiye'de demokrasi doğal yörüngesine oturabilirdi. Bugün bile 12 Eylül askeri darbesinden sonra gelen dengesizliği yaşamıyor muyuz? 29 Kasım gecesinin sabahında gördüğümüz sonuç nedir? iktidar partisi ANAP, iktldarda bir beş yıl daha kalabilmek için olağanüstü zorlamalara girerek, sandıkta oylann üçte birini toplamış, ama Mecliste üçte iki çoğunluğu sağlamış. Peki, bu işin sonu ne olacak? • Sanırım Sayın özal, bu soruyu hiç düşünmüyor; aynaya baktığında bir zafer çelenginin başını taçiandırdığını görerek, sıriı cama gülümsüyor. işte Türkiye'ye çağ atlatacak ve 21'inci yüzyıla adını yazacak lider ortaya çıktı. Türk halkına armağan olsun diye gökten zembille indirildi özal; kırk yıllık çok partili rejimde kimsenin akıl edemediği sihirli formülü keşfederek azınlık oylarıyta büyük çoğunluğu sağladı; daha başka deyişle sivil darbeyi gerçekleştirdi. Artık her şey onun iki dudağı arasında:1989'da istediği cumhurbaskanını Çankaya'ya oturtabilir; anayasayı dilediği gibi değiştirebilir. Değil mi? Bir anda geçmişi ve gelecegi düşünmek insanın elindedir; ama gelecegi kestirmek arpakçıların işidir. Marquez gibi bir tümce kurmak isteyen, Sayın özal için diyebilir ki: Turgut Bey, iktidardan düştükten sonra, parlamentoda bir azınlığın lideri olarak sandatyesinde otururken, yıllar önce üçte bir oyla Mecliste üçte iki çoğunluğu sağladığı o güzel 29 Kasım gecesini düşünmekten kendisini alamıyordu. Sanınm bu tümce gerçekleşmeden Türkiye'de demokrasi de gerçekleşemeyecek. Bunun içindir ki, en kötü günde kolları sıvamak, işe neşeli başlamak demektir. Haydi, görev başına!.. Sivil Darbe!.. Trafik genel müdürlüğü kurulmalı Tüm yazılan ve çizilenlere karşın, bugün ülkemizde trafık seyri sahipsizdir. Trafik kazalarını aşağıya çekebilmek için önce bu sahipsizliğin giderilmesi gereklidir. İkincisi, trafik her yönü ile bilgisayara sokulmalıdır. Bilgisayara sokulmayan trafiğin izlenmesi ve yönlendirilmesi olanaksızdır. Üçuncüsü, trafik hem dururken ve hem de yürürken denetlenmelidir. Her trafik kusuru yakalanmalıdır Sürücü yakalanacağım, bilincinden ve belleğinden çıkarmamaîıdır. Dördüncüsü, sigorta sistemi zararın çoğunu karşılayacak boyuta ulaştınlmalıdır. Beşincisi, trafık eğitimi ilk ve ortaöğretimde zorunlu ders olarak okutulmalıdır. Tüm bunların yapılabilmesi için İçişleri Bakanlığı'na bağlı "Trafik genel müdürlüğü"nün kurulması kaçınılmazdır. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN Gezi tazminotı cdcunıyvruz Bizler Kayseri Sağlık Müdürlü&ü'ne bağlı olarak çahşan sağlık personeli ebe ve hemşireleriz. Haftamn beş günü çalıştığımız gibi, cumartesi pazar da tatll yüzü görmeden ocaklarda nöbet tutanz. Mahalle mahalle, köy köy yaya dolaşarak aşı yapar, bebe, çocuk, gebe takip ederiz. Aşı kampanyası süresince hasta da olsak görevimizin başmdan ayrümadan ödevimizi yaparız. Tüm bu çalışmalanmıza karşın gezi tazminatımız ödenmiyor Yurdumuzun her yerinde ödenen gezi tazminatı bizlere verilmediği gibi, kimseye derdimizi anlatamıyoruz. Herkes başmdan kovuyor. Tazminatımızın ne olduğu hakkında da hiçbir bilgi verilmiyor. Daha fazla mağdur olmamamız için Sayın Sağlık Bakammızm durumla ilgilenip mağduriyetimizi gidermesi dileğiyle saygılarunızı sunarız. HÜLYA SAVAŞMAZ / Kayseri ki köylerdeki eğitim düzeyi şehirlere nazaran daha da kısıtltdır. Yine bu kısıtlı eğitim alan çocuklanmız şehir okullanna geldiği zaman başarı oranlan düşmektedir. Bu kararın şehirde okuyan çocuklar nazarında daha da kötü yönleri vardır. Şöyle ki: Yurdumuzun batıgüney ve güneydoğu illerinde mayıs ayından itibaren iklim şartlan hava sıcaklığının korkunç bir düzeyde olması okulun sınıfındaki pencerelerde perde dahi bulunmayan smıflardaki çocuklann durumunu hiç mi göz önüne getiremezler. Eldeki mevcut programı mutlaka tatbik etmek açıstndan ise bu karar bu programlar ancak kâğıt üzerinde kalmaktadır. Bir öğrenci velisi olarak mayıs sonlarına doğru çocuklarımın okula o sıcaklarda gitmemek için ne çocukça vesileler bahane ettiklerini bizzat bilenlerdenim. Mayıs aylarında bu bölgelerde hava sıcakhğı 30 üzerine çıkmaktadır. Bu kararın alınmasmda bu bölgede yaşayan yavndarın sağlık durumlannın da gözönüne almması yetkilüerce nasıl unutulabilir? Alman bu kararın hiçbir yönden iyi neticeler vermeyeceğinden eminim. Bu sadece Avrupa'da uygulanan sistemler nazarı itibare almmakta ise, bu örnek de yanlıştır. Zira 18 yıl oralarda kalan bir insan olarak onların neden yaz tatillerini kısalttırmalanndaki gaye yaz aylarm iklim koşuUannın bizim bahara benzediği içindir. Çocuklanmız üzerinde sadece olumsuz etkiler bırakacak bu kararın ilgililerce tekrar gözden geçirileceğinden emin olarak endişelerimi sizlere ve kamuoyuna aktarmayı kendime görev saydım. Ümit ederim ki: '"Adatn bana ne" diye düşünen bütün benim çocuklarımın durumunda olanlar, hislerini topluma ve ilgililere duyursunlar..." MERAL YAN'TIR Ceyhan/ADANA "Sumeriıank'ı Çok Seviyonınf Televizyon reklamlarında uzun süredir iştttiğimiz bir reklam sloganının gizi çözükJü. Sümerbank pay ortaklığı yoluyia satıldı. ANAP Başkanı ve Başbakan özal'ın deyimiyle, Sümerbank, gerçek sahiplerine verildi. Nedeni televizyon reklamlan diliyle açıklandı: "Sümerbank'ı çok seviyorum!" Bu reklam olayı, KİT'lerin kaçınılmaz alınyazısını gösteriyor. . Kurtuluş Savaşı'nı kazanmakla yetinmenin yetmeyeceğini kavramış bir yonetimin başardığı o büyük savaşımı elteri titremeden harcayanlar Sümerbank'ı sevedursunlar! Altmış yıl gerilerden günümuze seslenen kimi gözlemleri sıralryorum. Ticaret Okulu dersleri arasında bir 'Ticari Neşriyat ve Muhaberat" vardı. Hiç ısınamamıştım. Ticaret okulunun öteki derslerinin hemen hıcbirine ısınmış değildim. Dersin öğretmeni Husnu hoca (soyadı kanunundan sonra Hüsnü Yaman) kimi günler içkili gelir, konu dışına çıkarak tartışırdı. Onun dersinden aklımda kalmış tek bir konu vardır Etiket hileleriyle müşteri kandırmak. Sözgelişi bir malın ederi 6 liraysa, etikete beş doksan beş yazmak. Beşi çok büyük rakamla ve doksan beşi küçücük harflerte yazmak. Alıcıyı, kandtrma yoluyta da olsa çekmek gerekirdi! Alım satımın püf yanı buydu. Müşteri kandırma yolları, ders diye öğretilirdi! Okulun Ticari Hesap dersinde bir 'Hal'rta' vardı. Halis sade yağa kalitesiz mal karıştırarak kazanç oranının yükseltilmesi hesabı öğretilirdi. Okulda genel bilgiyle ilgili dersler de vardı elbette! Fakat o günlerden artmış yıl sonra Ticaret Okulu'nu düşündüğümde hemen Neşriyat ve Halita konuları aklıma gelir. Ticaret denilen alıp satıcıltğın bir çeşit kandırmacılık olduğunu sonralan günlük hayatta yavaş yavaş öğrendim. Ticaret Okulu'nda şimdi neler okutuluyor, bilemiyorum ama, Neşriyat dersinin ad değiştirerek yeni bir görünüşle "Halkla İliskiler" diye sunulduğunu soyleyebilirim. Özel ya da tüzel kuruluşlarda "halkla iliskiler" görevi yapanlar bu görüşüme karşı çıkabilirler! Fakat, "halkla iliskiler" görevinin, eninde sonunda, özel bir iş ortaklığının, ya da tüzel bir kuruluşun çıkarlarını ustalıkla savunmak olmadığını söyleyebilirler mi? 1930'lu yıllarda bu işler belki çok ilkeldi.. etiketlerde kimi sayılan küçük yazmak gibil Ya da o yıllann 1020 bin basımlı gazetelerine paralı ilanlar vermek gibi sıradan işler! Günumüzde ilanların biçimi de, düzenlenişi de değişti. Yıllardır unutamadığım üç ilan örneğin: Sarıyer sırtlannda kimi tariaları imar durumu verilmiş yapılaşma arsalan diye satışa çıkaran bir aracının buluşuyla: Cinsel iktidarsızlığa ve menapoza paydos! Anadolu zenginlerine kelepir emlak Lüküslü ticaret! Reklamcılık gerçi bir abartmacılık zenaatidir. Belirli bir çekirdeği aşırrya kaçmamak koşuluyla öne sürmek, olduğundan daha çarpıcı yapmak! Ne var ki, dünya kapitalist düzeni çarklannın işleyebilmesi için tüketim olanaklarının sonuna değin zortanması, yeni tüketi malanlan sağlanması gerekiyor. Anadolu ajansının Frankturt kaynaklı kısa bir haberi ilgincti: Federal Almanya'da bir yıl içinde basın ve yayın organlanna verilen ilan ve reklamlar için 18 milyar mark (yaklaşık 10 trilyon Hra) harcandığı açıklandı. Federal Alman Reklamcılar Derneğirf ce yapüan açıklamada, ilan ve reklam harcamalannda geçen yrta göre 1987de 700 milyon maridık artış kaydedildiği belirtildi. İlan ve reklamlann yüzde 36'sınm günlük gazetelere verildiğini kaydeden yetkililer, haftalık ve aylık yayın organlanna yjzde 52, radyo ve televizyon kurumlanna ise yüzde 12 oranında pay düştuğünü söylediler. Her şeyin başı ilancılık. Sevgiler, iliskiler, yakınlıklar bile ilancılık kapsamında! Toplumun gidişini kökten yıkacak değişiklikler! "Sümerbank'ı çok seviyorum." 198788 öğretim yilı takrimi Geçenlerde Milli Eğitim Bakanlığı 19871988 öğretim yılı takvimini açıklarken şehirlerde ilk ve ortaöğretimin 17 haziranda sona ereceğini açtkladtktan sonra bu neye dayandığı belli olmayan ilk protesto edeceklerin bu meslekte olanlann olması lazım geldiğini düşündüm. Ama her alanda olduğu gibi bu alanda da aanan kararı reaksiyonsuz karşılamaya alışmış bir toplum içinde düşüncelerimi yazmayı gerekli buldum. Neden köylerde öğretim süresi şehirlere nazaran 1 ay kısa? Bu her yönü ile düşündürücü. Eşitlik yönünden hareket edersek acaba köylü çocuklanmız 1 ay eksiği ile yeterli eğitim mi alıyorlar? Hepimiz biliyoruz r TEMİZ HAVA ''A Mikroelektronik Endüstrisi İlaç Endüstrisi Hastaneler Bilgisayar Odaları Oto Boyahaneleri Havalandırma Santralları Gıda Endüstrisi Mensucat Fabrikaları Temiz hava ihtiyacı olan tüm mahaller için yerli ve ithal her tür hava filtresiyle hizmetinizdeyiz. • • • • • MADENİ FİLTRE SENTETİK FİLTRE TORBA FİLTRE KASET VE RULO FİLTRE HEPA FİLTRE Gelin c «YENİ KARAMÜRSEL'e Sevdiklerinizin yılbaşı hediyelerini seçin. Mağazamız YKM'nin de sizler için hazırladığı KUMAŞ HEDİYE paketlerinden yorarlanın. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Arahk ayında 20.000 TL.'nin üzerinde alışveriş yapan bütün müşterilerimize alışverişleri nispetinde kumaş hediye vermeye devam ediyoruz. Konfeksiyondan ayakkabıya, elektrikli ev aletlerinden saatlere, parfümeriden züccaciyeye, mobilyadan perdeye kadar herşeyin en iyisini, en elverişli fiyatlarla ve hediyenizle birlikte alın. Ve de isterseniz Peşin fiyatına taksitle...' HEDIYE AYIDIR Üstün kalite, uygun fiyat, derhal teslim. Kurvlus 1952 FitaTeknik IENVAIR Ahmet Vefik Poşa Cad. Nc: 36 Capa 34280 Telefon: 586 32 U 586 46 13 585 57 58 istanbul Tetefax: 523 50 92 BİLGİSAYAR KURSU KAYITLARIMIZ DEVAM ETMEKTEDİR TMMOB Elektronik Mühendisleri Odası istanbul şubesi Cumtauriyet Cad. No: 303 Kat: 2 Harbiye Tel: 14« 50 5253 5ÜDIN ER< aramızdan ayrıldı ılnerkan zühlüerkan cem usa! nasuh barın levend bktetn nihai i sevgili do ELEKTRİK tŞLERİ ETÜT İDAREŞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE MÜHENDİS ALINACAKTIR ldaremLrin ihtiyacına binaen, 657 sayıh kanunun 48. maddesindeki şartlan haiz, Teknik Hizmetler Sırufına tabi olarak, 58. dereceli kadrolara, üniversitelerin mühendisük bölümü mezunlanndan inşaat, makine, meteoroloji, jeoloji, elektrik, elektronik, bilgisayar yüksek mOhendisi veya mühendisi olarak toplam 26 eleman açıktan sınavla abnacakur. Idaremizde çalışan personele senede iki aylığı tutannda ikramiye verilmekte olup, işyerine geliş ve gidişlerde servis aracı tahsis edilmektedir. Adaylann 30 yaşından (14.12.1957'den sonra doganlar) büyük olmaması, inşaat, jeloji ve meteoroloji mühendislerinin gerektiğinde her tttrlu arazi ve iklim şartlannda çabşmayı kabul ctmesi, aynca meteoroloji mühendisinin eıkek olması şanı aıanacaknr. Tüm adaylar için lngilizce bilmek ve askerligıni yapmış ohnak tercih sebebidir. Sınava katılacak adaylann en geç 11.12.1987 günü saat 17.30'a kadar, 3 adet fotograf, tahsil belgesi ve nüfus cüzdanı ile birlikte tdaremiz Personel Şube Müdürlüğüne (Eskişehir Yolu 7. km. Ankara Telefon: 222 53 60/556) şahsen müracaat ederek fonn doldurmalan ve sınava giriş belgesi almalan gerekmektedir. Şartlan haiz olup, daha önce idaremizden dilekçe ile iş talebinde bulunanlar ile yeni isteklilere duyurulur. Nof. Genel Müdürlüğümüze, Ankara Belediyesi'nin 54 nolu Etimesgut ve 90 nolu Ümitköy otobüsleri ile gelinebilir. Basın: 33179 HALKIMIZADUYURULUR TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK 6 ARALIK 1987 Saat 13.0017.00 arasında BAYRAMPAŞA MEYDANI MİTİNGİMİZ TAYAD Tuiuklu ve Hukâmlü Mleleri Yart. Derneği 3. ŞAHISLARA DUYURU Şirketimizde pazarlama elemanı olarak çalışan Saitpaşa Akbıyık, gördüğümüz lilzum üzerine şirketimiz adına hiçbir surette ticari ilijkide bulunamaz. 3. şahıslara duyurulur. PÜR YAY1NCILEK LTD. ŞTİ. GMK. BUL. 12/170 KIZILAY ANKARA YENl . cRARAMÜRSEL Not: • Kredili müşterilerimiz dc kumaş hediyeli satışlarımızdan aynen yararlanırlar. • 1986 yılı Arahk ayında dağıtlan kumaş hediye miktarı 60 milyon TL'yi aşmıştır. İSTANBUL: Şişli Sultanhamam Kadıköy Üsküdar Yeni Levent Sıracevizler Unkapanı Pendık Büyükçekmece ANKARA : Kızılay Ulus İ2MİR, BURSA, ADAPAZARI, ADANA, MERSİN, GAZİANTEP, İSKENDERUN, KDZ. EREĞLİ, SAMSUN, AYVALIK, EDREMİT, MALATYA, ELAZIĞ, KONYA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear