22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 OCAK 1987 DIŞ HABERLER :UMHUR/YET/3 Vanunu açlık grevinde Tfudus, (a.a.) îsrail'in J \ nükleer gücüyle ilgili olarak İngiliz Sunday Times gazetesine ifşaatta bulunduğu gerekçesiyle "vatana ihanetle" suçlanan teknisyen Mordekhai Vanunu'nun, tutukluluk koşullarmı protesıo etmek amacıyla açlık grevine başladığı bildirildi. Kudüs'te yayımlanan Haaretz gazetesinin haberine göre Vanunu, "kendisine, kopek gibi muamele edıldiği ve günün 23 saatinde tecrit edilmiş bir hücrede tutulduğu" için açlık grevine başladı. Gözler Afganistan'da Şevardnadze, "Afganistan'da başarılı bir ateşkes uygulansın ki, barış kurulsun ve Sovyet askerleri de yurtlarına, kendilerini hasretle bekleyen ailelerine dönebilsin" dedi. Gözlemciler, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'da diplomatik bir barış saldırısına geçtiğini belirtiyorlar. Mihail Gorbaçov Eduard Şevardnadze NecibuUah Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnadze, ateşkes çağrısında bulundu DUTYKADA BUGUN A U SIRMEN Kırk Yıllık Kâni... Sis ve pus görüşü bulandırır, gerçeği çarpıtır, nesneleri yanlış algılamamıza, olayları çarpık değerlendirmemize yol açar. Sisli ve puslu havalarda ya uçurumları, tehlikelerı göremeyiz, ya da nasıl olmayan tehlikeler vehmediyor veya gördüğümüz masum bir nesneden korkuyorsak, tehlikeli varlıkları da tehlikesiz, yıvışıkları vakur, müraileri dürüst gibi görürüz. Işte bunun içindir ki, kurt puslu havayı sever, sanırım tilki ve sansar da öyledir Çünkü puslu havada gizlenir gerçek yüzler. Türkiye 12 Eylül'den bu yana puslu bir havanın içinde. Puslu ortam altı yılı aştı, yedi yıla yaklaştı. Bu, kimilerinin de hoşuna gitmiyor değil. Kırk yıllık "Yani"ler, şimdi puslu ortamda yepyeni "Kâni"ler olarak çıkıyorlar ortaya. Süleyman Demirel, son zamanlarda sıkça görulüyor manşetlorde. Dört bir yanını geziyor yurdun ve nutuklar atıyor gereğinde Süleyman Demirel. 12 Eylül'ün başından beri, yok başından beri değil de, daha doğrusu 12 Eylül'ün sıkılığı tavsamaya başlayalıberi Türkiye'de bir demokrasi ve özgürlük havarisi olarak gezinıyor çevrede. Nitekim bakın pazar günkü Cumhuriyet'te yayımlanan demecinde ne diyor Süleyman Bey, arkadaşımız Yalçın Doğan'a: "Ben hür ve demokrat bir Türkiye istiyorum." İşte böylesine bir demokrasi ve özgürlük havarisidir artık Süleyman Bey. Nedir özgürlük ve demokrasi Süleyman Bey'e göre? Onun da yanıtı, DYP'nin manevi babası ve eski Başbakan Demirel'in konuşmasmda var: "Ulkeyi yönetenlerin hür seçimle işbaşma gelmeleri, ülkeyi idare edenlerin bu yetkiyi milletin hür iradelerinden almasıdır... Ben bir prizmanın çeşitli yüzlerine birden bakıyorum, aslında benim olması lazım dediğim şeylerden bazılarının bulunması önemlidir. Ama mesela bunlardan birçoğu bulunsa da, bir tanesi bulunmasa ona demokrasi diyemezsiniz... Millet iradesi yoksa, ne hür sendikalardan, ne hür başından, ne hür ilim müessesesinden bahsedilir." Doğrusu Sayın Demirel'in bu sözlerine bakınca, eğer geçmişini de bilmiyorsanız, kendisini neredeyse gerçek bir özgürlükçü ve demokrasi savunucusu sanabilirsinrz. Aman acele etmeyin! Rol karışımına ve işlev kargaşasına yol açan puslu havaya kapılmayın. Konuşmayı dikkatle okuyun ve o zaman görün bakın Sayın Demirel ne denli demokrat ve özgürlükçüdür. Şimdi Yalçın Doğan'ın Demirel'e sorduğu bir başka soruya gelelim: 141, 142 ve 163e dönersek... DEMİREL "Şimdi, cumhuriyetçiliğimin sınırtan var. Stnırsız bir cumhuriyetçi değilim. Türkiye'nin parçalanmasına karşıyım. Türkiye'de din, dil, ırk ayrımı yapılmasına karşıyım. Ben anti komünist, antifaşist, antimilitarist olduğuma göre..." İşte buyrun Sayın Demirel'in özgürlükçülüğünü, demokrasi yandaşlığım. Gördünüz mü, başı sıkışınca nasıl hemen "Yoo o kadar da değil" diyebiliyor. Doğallıkla Yalçın Doğan, orada bir gazeteci olarak bulunduğu ve yalnızca söylenenleri saptayıp yansıtmak, konuyu biraz da açmakla kendini sınırlı kabul ettiği ve tartışmacı olmadığı için gitmiyor Demirel'in üstüne. Bu yüzden de kendisine kendi sözlerindeki çelişkileri anımsatmıyor. Gerçekten de Demirel'in sözlerine bir daha bakınca kendisiyle nasıl çelişkiye düştüğünü kolaylıkla görmek olası. Nitekim, Süleyman Bey beşinci yanıtında şu sozleri söylüyordu demokrasi için: ".... ama bunların birçoğu bulunsa da, bir tanesi bulunmasa ona demokrasi diyemezsiniz." Acaba bunlardan hangileri bulunmazsa ona demokrasi diyemezsiniz? Bunun ölçütü nedir? Kim bulacaktır? Ölçüt olarak neyi alabileceğimiz konusunda da Süleyman Demirel'in yanıtlarına başvuralım. Bakalım ne diyor Süleyman Demirel, hür ve demokrat Türkiye'nin nasıl olacağını soran Yalçın Doğan'a: " Hür ve demokrat Türkiye... Herhalde bu demokrasiyi biz icat etmediğimize göre, bunun kaideleri var. Demokrasi, cumhuriyet, hürriyet kelimelerini insanlık uzun zamandan beri tanıyor. Bunların ülkeden ulkeye değişen şekilleri de yoktur." Peki, şimdi Süleyman Bey'e şunu sormak gerekmez mi? "Beyfendi, siz demokrasinin ülkeden ulkeye değişen şekilleri yoktur buyuruyorsunuz. Sonra diyorsunuz ki, 'bunu biz icat etmedik, bunu insanlık uzun süredir biliyor.' Peki şimdi söyler misiniz, demokrasiyi ilk uygulayan ve geiiştiren ülkelerden, bizim NATO'da, Avrupa Konseyi'nde, AET'de birlikte yer aldığımız veya almaya çalıştığımız ü'kelerden hangisinde TCK 140, 141142,163. madde benzeri maddeler ve yasaklar vardır? 140. 141142.163. maddeler oldukça, "hürbilim", "hür sendika", "hür basın olabilir mi?" Bunlar olmadan başka şeyler olsa da, özgürlük ve demokrasi olur mu? Siz antimilitarist olduğunuzu soylüyorsunuz. Hem sizin döneminizde hem de özellikle askeri yönetimler döneminde. Bilim adamları ders kitaplarından, sendikacılar sendikal eylemlerinden, gazeteciler gazete yazılanndan dolayı bu maddelere dayanarak baskı altında tutulup, kovuşturulup, soruşturulup, yargılanıp hapse atılmadılar mı? Militarizmin özgürlüklere karşı en büyük silahlarından biri bu maddeler olmadı mı? Yalnız hür seçimin artık demokrasinin göstergesi olmadığı, kişi hak ve özgürlüklerinin sınırlandığı bir yönetimin demokrasi sayılmayacağı bugün herkesin bildiği, gördüğü, uzerinde birleştiği evrensel bir gerçek değil mi? Sizi yasakl&yan maddeler ile öbür yasak maddeleri arasında ne fark var ki? Her düşüncenin özgürce katılamadığı seçim, özgür seçim olabilir mi? Özgür sendikanın, özgür basının olmadığı yerde özgür seçim olur mu? Sözünü ettiğimiz maddeler varken, özgür sendika, özgür basın, özgür bilim olur mu? Sayın Demirel'in bu sorulara verecek yanıtı yoktur. Çünkü o gerçekte ne demokrasiden ne de özgürlükten yanadır. O sadece puslu havadan yararlanarak kamuoyunu yanıltmaya çalışmakta, kırk yıllık Yani'nin artık Kâni olduğuna insanları inandırmaya uğraşmaktadır. Demirel'in gerçek düşünce yapısını sergilemek bir demokrasi ve özgürlük görevidir. Gelecek yazılarımızda da Demirelin vecizelerini açıklamayı sürdüreceğiz. lar verdiriyorlar. Son olarak, içeride reformlarla uğraşmak isteyen Sovyet lideri Mihail Gorbaçov için "ciddi bir sorun" niteliğini koruyor. Gorbaçov geçen yıl ekim ayında Afganistan'daki 115 bin Sovyet askerinden 8 binini geri çekti. Siyasal gözlemciler 11 şubatta Cenevre'de BM arabulucusu Diego Cordovez'in gozetiminde Pakistan'la Afganistan arasında yeniden başlayacak olan dolaylı göruşmelerde Moskova'nın, jestlerinde ne denli samimi olduğunun anlaşılacaeını belirtiyorlar. Cenevre gorüşmelerinde dort sorun uzerinde duruluyor: • 5 milyona >akın mültecinin yurtlarına dönmeleri, • Afganistan'la Pakistan arasındaki ilişkiler, • Afganistan'ın bağlantısız statusüne geri donmesi, • Ve Sovyet birliklerinin Afganistan'dan çekilmeleri. Geçen yıl Cenevre göruşmelerinin son oturumunda Sovyet birliklerinin çekilmeleri konusu çıkmaza saplanmış ve toplantı bir anlaşma sağlanamadan dağılmıştı. ABD helikopterine ateş açıldı Jl/'ashington, (anka) VV Körfez'de "rutin uçuş" yapan "SH2" tipi Amerikan helikopterine füzeyle ateş açlıdı. ABD Savunma Bakanlığınca yapılan açkılamada, hangı ulkeye ait olduğu henuz belirlenemeyen bir yük gemisinden ateşlenen füzenin helikopteri vuramadığı kaydedildi. Pentagon açıklamasında, olaym, helikopterin Birleşik Arap Emirlikleri'nin kuzeybatısmdaki bir bölgede seyreden yük gemisine yaklaştığı sırada meydana geldiği belirttı. Öte yandan, Körfez bölgesinden sorumlu ABD Merkez Komutanlığı'nın olaym soruşturulması için gerekli direkıifleri verdiği bildirildi. Dış Haberler Servisi Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze ile Merkez Komitesi'nin Dışişleri ile gore\li uyesi Anatoli Dobrinin'in onceki gun beklenmedik bir şekilde ansızın Afganistan başkentı Kabil'i ziyaret etmeleri ile Afganistan konusunda son haftalarda göze çarpan gelişmeler yeni bir aşamaya gelmiş oldu. AP'nin haberine göre Şevardnadze, Kabil'de pazartesi gecesi onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada, Afganistan'da "başaniı bir ateşkes uygulanmasını" ve böylece "Sovyet birliklerinin yurtlanna dönmelerinin olanaklı kılınmasım" istedi. Şevardnadze, konuşmasmda yılbaşında Afganistan lideri Ne cibullah'ın yapmış olduğu ateşkes çağrısına değinerek, "Ateşkes önerisi, önemli ve iyi niyetli bir jestti. Bu önerinin Afganistandaki tiim karşıt gnıplar tarafından destekleneceğini umut ediyoruz" dedi. Şevardnadze, konuşmasını şöyle surdürdu: "Ateşkes, silahlann susması ve mantığın konuşmaya başlaması için vazgeçilmez bir ön koşuldur. Afganistan'da bir ulusal uzlaşmayı Sovyetler Birliği kadar isteyen başka ülke yoktur. Ulusal uzlaşma, Afganistan ve bizim için banş anlamına gelir. Aynı zamanda, Afganistan'daki birliklerimizin, çocuklarımızın vatanlarına, kendilerini hasretle bekleyen ailelerine dönmeleri anlamına gelir." Afganistan konusunda son zamanlarda diplomatik bir hareketlenme olduğu açık. Ancak bu "hareketlenmenin" ne sonuç vereceği henuz bilinmiyor. Sovyetler Birliği dunyaya, Afganistan'dan çekilmek istediği mesajını iletmek istiyor. Bu konuda en son mesaj ise Afganistan lideri NecibuUah'tan geldi. Necibullah, 1 ocakta yaptığı açıklamada mucahitlere ateşkes onerdi ancak bu oneriyi, zaman kazanmaya yönelik propaganda girişimi olarak gören mucahitler, Necibullah'a olumsuz yanıt verdiler. NecibuUah, önerisinin reddedilmesinden iki gün sonra yaptığı açıklamada ise, 15 ocaktan itibaren Sovyet ve Afgan birliklerinin 6 aylık tek yanlı ateş kes uygulayacaklarını bildirdi. NecibuUah ayrıca bir "ulusal birlik" hukumeti kurulması için çağrıda bulunarak Afganistan'a dış mudahaleler sona erdiği takdirde Sovyet birliklerinin ulkeyi terk edeceklerini belirtti. Sovyetler'in Afganistan sorununa diplomatik çozum bulma çabalarını yoğunlaştırmalarının çeşitli nedenleri olduğu duşünulebilir. Sovyetler Birliği 7 yıldır süren savaşta askeri zaferi kazanamamıştır. Bir kaç büyük kentin dışında, ulkenin buyuk bölumü hâlâ mücahitlerin denetimi altında bulunuyor. Ayrıca mucahitler son zamanlarda Amerikan "Stinger" füzeleri dahil modern silahlar aldılar, Sovyet ve hükumet birliklerine ağır kayıp 500 Çinli asker öldü ondra, (a.a.) Vietnam ile Çin arasında meydana gelen sınır çatışmalarında yaklaşık 500 Çinli askerin olduğu bildirildi. Hanoi radyosu tarafından yapılan açıklamada, Çin pıyade birliklerinin dün u'ç kez smırdaki Vietnam kasabası Ha Tuyen'e saldırdıkları, ancak ağır kayıplar vererek geri çekildikleri belirtildi. Çin ise, sınır çatışmaları hakkında heniiz resmi açıklamada bulunmadı. Fransa'da grev, siyasalboyutkazanıyor Libya'nın iddiası Fransa Çad'a Zaire askeri indirdi PARİS, (Ajanslar) Çad'da Libya askerleri ile Çad birlikleri arasında çarpışmalar sürerken, Fransa"nın ulkeye Hissene Habre >onetiminı desteklemek uzere Zaire askerleri getırdiğı öne surüldu. Paris'te bir açıklama yapan Libya Buyükelçisi ulkesinin 16. paraleli aştığını kabul ederek bunun bir "misilleme" olduğu goruşunü savundu. a.a.'nın haberine gore. Libya haber ajansı JANA, Fransa'nın onceki gun N'Djamena'ya 4 Transall nakli>e uçağı ile Zaire askeri indirdiğini iddiaetti. Harekâtla ilgili başka ayrıntı vermeyen ajans, Fransa, ABD, Zaire ve Habre yonetimi arasında oluşturulduğunu öne surdüğü ıttifakı kınadı. Libya yonetimi, bu arada, Çad'ı Fransa'nın \e Libya'nın "koruması"nda kuzey ve guney olmak üzere ikiyeayıran 16. paralelin guney kesimine Libya birliklerinin saldırdığını ilk kez kabul etti. Ancak bu konuda açıklama yapan Libya'nın Parıs Buyükelçisi bunu bir "istisna" olarak niteledi ve Habre kuv\etlerinin de kuzeye saldırmış olmalarını gerekce aosterdi. Komünistlerle görüşme M anila, (a.a.) Filipinler'de hükumet le komünist gerillalar arasında dün yapılan ilk görüşmede, anlaşma sağlanamadı. Tarafların sözcülennm açıklamasına göre, komünist ayaklanmaya son vermek amacıyla hükumet temsilcileriyle komünist grupların temsikileri, birbırlerine sundukları önerilerde tartışılacak noktalan belirleyemediler. Sözcüler, bu hafta içinde yapılacak ikincı görüşmenin de iptal edildiğıni, ancak bunun, gorüşmelerin kesildiği anlamına gelmediğini . belirttiler. ReaganGorbaçov zirvesi M oskova, (a.a.) Sovyetler Birliği, Mihail Gorbaçov ile ABD Başkanı Ronald Reagan arasında olası bir doruk toplantısmın bu yıl yapılmasına itiraz etmeyeceklerinı bildirdi. Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı Sözcusü Gennady Gerasimov, "Bız, silahsızlanma sorunlannın çozümlenmesinden ve yapıcı sonuç verecek göruşmelerden yanayız. Bu görüşümüzde hiçbir değişiklik olmadı" dedi. Fransız hükümeti enflasyonu yeniden canlandırmamak için ücret artışlarını düşük tutmakta kararlı. Cumhurbaşkanı ise fedakârlığın tüm kesimlerce dengeli paylaşılmasını savundu. SABETAY VAROL PARİS Üç haftadır süren demiryolu grevine başkent Paris'te metro ve otobüslerde başlayan geniş çaplı iş bırakma eylemi eklenince kamu sektöründe başgösteren sosya] bunahmın ciddi boyutlara ulaşmakta olduğu varsayımı giderek guç kazanıyor. Trerderdeki grev, demiryolları işletmesi ve sağcı hükümetin talihsiz tutumu dolayısıyla "ölü nokta"da beklerken ücret anlaşmazlığı nedeniyle pazartesi günü başlayan metro ve otobüs grevi komünist eğilimli CGT (Genel Çalışma Konfederasvonu)'yi dun diğer sendikal kuruluşların izlemesi ile Paris'te kamu taşımacılığı tam anlamıyla felce uğradı. Bu grevin de trenlerde olduğu gibi "siiresiz" olacağı ve gunübirlik verilebilen grev bildirimleriyie tekrarlanabileceği ifade ediliyor. CGT'nin ucretli tabanının yüzde 50'sine egemen olduğu elektik ve gaz işletmelerinde de bir grev başlatıldı. Dün bütün Fransa'da yer yer elektrik kesintileri göruldü. Metro ve otobüslerde olduğu gibi ucret konusunda devam eden göruşmeler bir iki gun içinde anlaşmazlıkla sonuçlandığı takdirde elektrik ve gaz işletmelerinde de grevlerin yaygınlaşmasından korkuluyor. PTT çalışanları arasında da kaynaşma belirtileri olduğu ayrıca ifade edildi. Soz konusu tum kamu işyerlerinde çalışanların hukumetin ücret politikasına karşı tabandan gelen bir tepki gösterdikleri ve sendikal kuruluşların bu tepkiyi kanalize etme durumunda kaldığı gozleniyor. 1987 yılı için enflasyonun yüzde 2 civarında kalması umuldugundan hükumet. MitterrandChirac bîrbîrine düştü kamu işverenlerine yolladığı bir yazıda "ücret artışlannın bu oranı aşmaması, verim artışı güvence altına alındığı takdirde azami yüzde 3'lük bir zam yapılabileeeği" direktif olarak duyurulmuştu. Kamu işverenleri hükumetin talimatı ile sınırlı olduklarından ucret artışı talepleri karşısında elleri kollan bağlı, hükumetin karannı bekliyorlar. Başbakan Jacques Chirac ve Devlet Bakanı Edouard Balladour enflasyonu yeniden canlandırmamak için konan sınırdan geri donmeyeceklerini dün de yinelediler. Önceki gün, yılbaşı tebrikleri için duzenlenen toplantılar GREV GENÎŞLİYOR Demiryolu isçilerinin grevi tüm kamu ulaşımına sıçradu 48 saat içinde bir anlaşma olmadığı takdirde elektrik ve gaz işletmeUrinde çalışan işçilerin de greve gideceği belirtiliyor. (Foto: REUTER) Pekin uyardı: Burjuva liberalizıııi tehlikeli PEKİN (AP) Çin'de Komünist Parti'nin yayın organı "Halkın Gunlüğu" gazetesi, öğrencilerin giderek yaygınlaşan demokrasi gosterilerini kınayarak, bazı liderlerin bu protestoıara neden olan "burjuva liberalizm"ine karşı daha guçlu biçimde karşı çıkmaları gerektiğini yazdı. Hukumete bağlı diğer gazeteler de, Pekin Üniversitesi oğrencilerinin önceki gun Halkın Gunlüğu gazetesini yakmalarını eleştirdi. Olaylarm, oğrencileri eylemlerini sona erdirmeye çağıran Halkın Gunlüğu gazetesinin yakılmasına kadar buyumesi nedeniyle Pekin Üniversitesi yetkililerinin yeni birtakım onlemleı aldıkları bildiriüyor. Üniversite kampusune girmek isteyen yabancı bir gazetecinin, bu konudaki yasak nedeniyle içeri alınmadığı bildiriliyor. da Başbakan Chirac üstu kapalı bir biçimde Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın 1 ocak günü grevdeki demiryolu işçilerini evinde kabul etmesini eleştirdi. Bu eleştiriden birkaç saat sonra bir açıklama yapan Mitterrand, "Enflasyonun canlanmaması için yapılan fedakârlığın tiim kesimlerce dengeli şekilde paylaşılması gerektiğini" ifade etti. Kamu sektöründeki grevlerin Fransa siyasetinin iki başı arasında yeni polemiklere yol açtığı görulüyor. Öte yandan, sendikal kuruluşların ücretli tabanından gelen şiddetli baskılara maruz kaldıklarına işaret ediliyor. Demiryolu isçilerinin klasik sendikal orgütlenmeler dışında "koordinasyon" adını verdikleri örgütlerde toplanmalan, metro ve otobüs çahşanları arasında da yer yer benzer örgütlerin boy verdiği saptanıyor. MİTTERRAND Sıkıştınyor £>/£ BAŞINDAN Hcralb3£2ribunc Marcos Fılipinler'e dönmek istiyor Beagan konusunda basın görevini yupmadı bu kez sıradan ve hiç de komik olmayan bir işe kalkıştığım hisBu sutunun sı doğdu. H'ashıngton'daki tüm yazarı, heryılın gazetecılerın bildiği gıbu halk bısonunda geleze, Reagan yonetınuni iki aydır neksel olarak çalkalayan skandalda oynadığıgeride bırakılan mız rol hakkında ciddi sorular yılın bir değersormakıadır. Boyle bir zamanda, lendirmesini hatalarımızı esprilerle geçıştıreyapar. Bu arameyız. da, kendisinin Bana okurlarımdan iki tur atladığı konumekıup gelıyor. Bir kısım okurları ve yaptığı tar, Reagan gibi popüler ve sevihataları da len bir başkanı neden her gün zeokuyucuyu sıkhirlı haberlerte yıprattığımızı somayacak şekilde, esprili biçimde ruyor. Dığerlen ise Beyaz Saraysergilemeye çalışır. ın yetenekstzliğını açıklamak ıçın Ama, bu yazıyı yazmak için neden bu kadar uzun sure bekdaktılomun başına oturup, lediğımizi soruyor. 1986'dakı hatalarımı esprili biBırinci grup okurlara yanıt çimde st'rgilempye çalıstıî>;mda vermek kolaydır. İrangate skanDAVÎD BRODER dalındakı gelışmeleri tüm kaynaklanmızla izliyoruz ÇunKu bu, bizım görevımizdır. Aynı zamanda skandala karışanların ağızlarını açınadıklan bir ortamda, sorumluluğumuzdur da. Bu nedenle, zehirli bıle olsalar, haberleh gunu gunüne koymak zorundayız. Bu haberlerı öğrenmek istemedıklerıni soyleyenler, aslında Amerikan hükumetinin elındeki gucu nasıl kııllandığını ya da istısmar ettiğinı öğrenmek istemıyorlar. Böyle bir davranış ise vatandaşlık gorevine ters duşer. İkincı gruba yanıt vermek ise daha zor. ,\'ew York'un yazarı Elizabeth Drew'un da belirıtiğı gıbı, Reagan'ın populariiesınde Washıngton'un da önemlikatkısı olmuştur. Gazeteciler ve yavın organları, Beyaz Saıay'ırı korkutmalanna ve baştan çıkarnıalanna> karşı kendilerini yeterince koruyaınamışlardır. 1 Ancak, basının Beyaz Sarav ın yetersizlikleri konusunda taın bir gaflet içinde bulunduğunu söyleınek de doğru değildır. Aslında Başkan Reagan'ın gerçek dunyanın karmaşık sorunları karşısında duyduğu antıpati ve bunlara ciddi yaklaşımda bulunmakıan kaçınması, U'ashington Posı'ta Loıı Cannon gibi ıızak goruşlu gazeteciler tarafından yıllardır vurgulanıiıiştır. Loıı Cannon 1986 'nın başlarında şoyle yazmıştı: "Reagan yonetimi giderek daha sık biçimde reflekslerle işliyor. Işlerin çoğu, orta duzeydeki yardımcılar tarafından yapılıyor. Yonetim otomatik pilota bağlanmış durumda. Reagan ise, gerek yardımcılarından gerekse dış dunyanın sorunlanndan ıızak la. Bu durumun bir bedeli er geç ortaya çıkacaktır." Cannon bu yazıyı yazdıktan on ay sonra "bedel" ortaya çıkıı. Reagan 'ın, sorunların dışında kalnıasının geçınıştekı örneklerinı gozden kaçıran kamuoyıı İrangate skandalı ile şoke oldu. Ama bu, biz gazeteciler için bir mazeret olaınaz. olmadığına, populer ve şanslı bir başkana sahip olınanın yeterli olduğuna ınandırdık. Bu konuda pek ıviınser olmayaniarımız bıle, Reagan'ın sınırlı entelektuel yetenekleri uzerinde durarak amipatık olmaktan çekindiler. İşte bu nedenle suçlanabılihz ve suçlanmalıyız da. Duke Üniversitesi oğretım uyelerinden James David Barber, "Reagan'ın sözleri 'onun gerçek dunyayı yaşamadığını gostehrken' biz gazetecilerin bu noktayı yeterince vurgulamadıH'ashıngton'daki hemen ıııın ğımızı ve Başkan'dan hesap gazeıecıler, Reagan 'ın gımlıık ça sormadığımızı" vazıvor. lışmalan ve polıtıkusı ile fazla ılGerçek dunya şimdi sahneye gilenmeyı sevmediğını bılivordu. çıkmıştır ve ağır bir bedel odenAma kendimızı. bunun oneınlı ınckıedir. M anila, (anka) Filipinler'in devrik Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, Aquino yonetimince hakkında "ortaya atılan iddiaları çürütmek" üzere ülkesine dönmek istediğini söyledi. Marcos, ozel bir radyoda yayımlanan konuşmasmda, Aquino yönetiminin, New York'ta 5 gayri menkule sahıp olduğu iddiasının doğru olmadığını savundu. Ferdinand Marcos, davanın kendisi ve ailesinin ismini ve onurunu yok elmeyi amaçladığmı belirterek, "Bu nedenle Aguino yonetıminden, kendimi savunabilmek için ülkeme dönme ızni vermesıni istiyorum" dedi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear