14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 HAZİRAN 1986 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 İSMAÎL GÜLGEÇ Besteci Ilhan Mimaroğlu ve piyanist Meral Güneyman söyleştiler Çağdaş müzik engellenmesin nedenle aklıma Meral Güney man geldi. O>rsa Meral bu parçaların adlarını dahı duymuş değildi o güne değin. Frank Bridge'in sonatının ingiltere'de yapılmış bir plağı vardı. İyi bir yapıt olduğu ortaya çıkıyordu, ama anlamsız bir çalıştı. Oysa Gune>'man çaldığında sonuç olağanustü oldu, hem teknik, hem de müziğin ozu açısından." KLAStKLERLE ŞARTLANMA Güneyman bu başarısını çaldığı yeni parçaların saptanmış yonım olçülerine sahip olmamalarına bağlıyor. "Onceden hiç dinlemediğim, hiç duymadığım şeyler bunlar. Halbuki klasik repertuardaki parçaların çoğunu duymuş ve onlarla şartlanmışız. Oysa yeni muzik söz konusu olduğunda kendimi ozgur sayıyorum. Olçu ölçü öğrenerek çalıyorum. Ve böylece her şe>' yerine oturuyormuş gibi geliyor bana!" Piyano sınıflanndaki eğitiminde yeni müziğin sınırlı oluşunu eleştirmesine rağmen Güneyman, klasik temelde bir eğitim yerine yeni muzik temelinde bir eğitim almış olsaydı bugunku rahatlığına ve başarısına sahıp olabilir miydi sorusunu olumsuz cevaplandırıyor: "Eski müzikier için bir duzey var, iyi bir yorum düzeyi saptanmış, yorumlar bu düzeyle karşılaştırılıp eleştiriliyor. Bu nedenle surekli bir rekabet var ve yorumcu da bunu goz önunde tutuyor. Yeni müzikleri öğrenmek ise çok daha kolay, daha az zaman harcıyorum, belki diğer türden bir yargıyla karşılaşmayacağımı bılmenin rahatlığı içinde oiduğumdan." HORLANMIŞ LİSZT Güneyman, ayrıca Liszt'deki zorluklarla daha kolay başettiğini belirtince, Mimaroğlu giriyor araya: "Beethoven ve Chopin soz konusu olduğunda, bu bestecilerde daha buyuk bir kultür ağırhğı, kültür baskısı var. Liszt bu bakıma hor gorülmüş. Bu yıl Liszt yılı, uınarım bu yarılış kanının değişmesi için bir \esile olur. Öteki taraftan görduğüm şu ki, Liszt'in muziğinin bir ozelliği var, her iyi çalışta Liszt ortaya çıkabiliyor. Bugün Beethoven, Chopin piyanisti diye kavramlar var. Aynı ağırlıkta bir Liszt piyanisti kavramı var mı? Bence her iyi çalan piyanist Liszt çalabilir, doğru etkisini de yapar, oysa bu Chopin için geçerli değil" diyor. Çağdaş müzik eğitiminin klasiklere değil de yeni müziğe dayandırılması soz konusu olsaydı, bunun doğuracağı sonuçlar ne olurdu sorusu için Mimaroğlu bir başka açıdan paylaşıyor Guneyman'ın gorüşlerini: "Müzik eğitiminin çeşidine bağlı. Bence müzisyene verilmesi gereken eğitim ve halka verilmesi gereken eğitim ayrı şeyler. Müzisyene verilmesi gereken eğirirnde şüphesiz yeni muziğin çok daha büyük bir yer alması gerekiyor. Oysa halka verilmesi gereken müzik kültürunde ağırlığın yuzde yuz yeni muziğe verilmesi kanaatiny deyim." Mimaroğlu, herkesin ilk mektepten itibaren yeni müzik oğrenmesinin şart olduğunu belirtiyor. Ancak daha sonra, gitgide uzmanlaşmak gerektiğinde geçmiş yıllara yönelmenin doğru olduğuna inandığını söyleyen Mimaroğlu, "Ilkokuldan başlayarak bu çağın muziği genel kültur durumuna getirilmeli. Beethoven, Mozart, Bach ise uzmanlaşrna konusu olmalı" diyor. Çoğunluğun yalmzca bugunku sanatı bilmeleri gerektiğinin önemini vurguluyor: "Gerçi insanlar bugünün müziğini biliyorlar, ama yanlış müziği biliyorlar. Rock, pop gibi şeyler dinliyorlar. Büyük bir çoğunluk ciddi çağdaş sanat müziğini tanımıyor. Ozellikle Amerika'da, gjderek dünvanın her yerinde böyle." YAŞAYAN ÖLÜLERİN GECESİ HAYVANLAR Çalışmalannı ABD'de sürdüren besteci Ilhan Mimaroğlu ve ABD'den tstanbul Festivali'ne katüacak piyanist Meral Güneyman, iki ayrı eğilimi temsil ediyorlar. Ama birlikte başarılı plak çalışmaları sürdürüyorlar. Mimaroğlu, "Yaş söz konusu olduğunda Meral'e göre eski kuşak olabilirim, ama müzik açısından bu böyle değil" diyor. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK Besteci İlhan Mimaroğlu ve piyanist Meral Güneyman iki apayrı kuşaktan, iki ayrı eğıtimden olmalarına rağmen, yaptıklan plaklarla ya da konserlerde bu farkhlığı bir araya getirmiş iki sanatçı. Üstelik beklenmedik bir karşıtlık içinde. "Yaş söz konusu oldugunda", diyor Mimaroğlu "Meral'e göre eski kuşak olabilirim, ancak müzik söz konusu oldugunda bu böyle değil." Meral Guneyman'ı 14. Uluslararas! lstanbul Festivali'nde 17 temmuzda Atatürk Kultür Merkezi'nde dinleme olanağı bulacağız. Güneyman, İstanbul'daki resitalintlhan Mimaroğlu de Mozart, Chopin, Bartok, Liszt ve Strauss'un yapıtlarını yorumlayacak. Güneyman ile Mimaroğlu'nun şimdiye kadarki plak çalışmaları arasında en önemlisi, çok se>rek çalınan parçalan ele aldıkları bir program. VVebern'in yakın yıllarda bulunmuş piyano parçalan. Frank Bridge'in piyano sonaiı ve Decau.\'nun "Oair de Lu ne"u yer alıyor bu ilk plaklarında. Ayrıca geçen kış Güneyman New York'ta verdiğı konserinde Mimaroğlu'nun "Valses Ignobles Meral Güneyman et Sentencieuses" adlı valsler dizisini yorumladı. Güneyman, pek çok yeni besteciyi Mimaroğlu'ndan öğrendiğini belirterek, "Biz bir kapsülün içinde yaşamışız, bunun dışına çıkmak gerek" diyor. Mimaroğlu ıse kimsenin adını dahi duymadığı Fransız besteci Abel Decaux'nun eserlerini bir ölçüde yeniden keşfettiğini belirtiyor: "Bu plakta ilginç ve değişik bir program sunmak is>tedim. Kim en iyi çalar bunlan diye düşundum. Herhangi bir PIKNIK PtYALE MADK4 HIZU GAZETECI SECDET Satyajit Ray yeniden kamera ardında Bu kez en alttakileri anlatıyorum îlnlü Hintlifılm yönetmeni Ray, kalp rahatsızhğı dolayısıyla çalışmalarına ara vermişti. Bugünlerde yeni film tasarısı üstünde çahşıyor. Ray, bu kez Hindistan'ın en alt kesimini, bir tür sözleşmeli köle olan köylüleri işliyor. Kiiltür Servisi Satyajit Ray, dünvanın onde gelen film yönetmenlerinden birı. 65 yaşında olan Ray, 1955'te gosterilen ilk filmi "Pather PancbaliVbl Tiırküsü"nden bu yana hemen bütün uluslararası sinema ödullerinı kazandı ve birçok film şenliğinin seçici kurullarında görev aldı. Ray, ülkesi Hindistan'da aynı zamanda çok sevilen bir çocuk kitapları yazarı. Gençler için aylık bir dergi çıkarıyor. Kısa öykülerindefı bir seçme, önumüzdeki sonbahar ABD ve İngiltere'de yayırnlanacak. Son yıllarda sinema etkinliklerine bir kalp rahatsızhğı dolayısıyla ara veren Satyajit Ray, bugünlerde henuz adı belirlenmemiş yeni bir film tasarısı uzerinde çalışıyor. Film, Hindistan'da bir tür sözleşmeli kölelik olan köle emeğini konu alacak. Geçenlerde "Newsweekin Hindistan muhabiri Sudip Mazumdar, Ray'la Kalkuta'da konuştu. Şimdilerde TV fîlmleri uzerinde caiışıyorsunuz. Bu iletişim aracını nasıl degerlendiriyorsunuz? RAY TV için film yapmaya pek bir itirazım yok, çunku sinema filmlerinin dağıtımı ve gosterimi konusunda guçlüklerie karşı karşıya>iz. Ama yine de beyazperdeyi yeğ tutuyorum, çünku seyircinin tepkisini alabiliyorsunuz. TV'de filmlerinizi kimin seyrettiğini ve neler duyduklarını hiçbir zaman anlayamıyorsunuz. Kimi eleştirmenler, filmlerinizjn Hindistan'ın zoriayıcı sosyo ekonomik sorunlarını ele almadığını söyluyorlar. Ne diyorsunuz? RAY Filmlerimin yüzde 3040'ının bu sorunları işlediğini söylemek isterim. Tasarlamakta olduğum filmler sınıf çatışmasıyla yakından bağıntılı. Sözgelimi, köle emeği gibi sorunları güçlü bir biçimde işliyorlar 1970'ten sonra filmlerimde günümüz kırsal sorunlarına daha çok eğildim. Bugune kadar tam anlamıyla işlemediğim tek sınıf, en alttakiler, yani köylüler. Yeni filmimde bu boşluğu kapatacağım. EZİLENDEN YANA Hayal felsefeniz nedir? RAY Felsefe yürutmek istemiyorum. Neler duşünduğumü filmlerimden ve öykülerimden çıkarabilirsiniz. Belli bir ahlaksal tutumum var ve filmlerimde yansıyor bu. Dürustlük gibi bazı temel değerlere inanıyorum. Ikiyüzlülüğün insanlarda var olan talihsiz bir nitelik olduğu kanısındayım. Aynı zamanda ezilenlerden yanayım ve bu tutumum kendini bazı filmlerimde gösteriyor. En gözde Amerikalı yönetmenleriniz kimler? RAY Şimdikiler arasında gözdem yok. Ama öğretmenim saydığım bir kaç yönetmen oldu. Örneğin, NVilliam Wyler, George Stevens, Frank Capra. Dev yonetmenlerdi onJar. Sinemaya bütünüyle egemendiler. Onlann filmlerini defalarca izleyerek çok şey öğrendim. Ford'un filmleri de ustaca yapılmış filmlerdi, ama Ford'un Amerikalı yerlilere karşı tutumuna katılmıyorum. Günümüz yönetmenleri arasında bence Woody Allen buyüleyici bir yönetmen. Son derece ilginç ve yetenekli bir yönetmen. Sinemada cinsel serbestliğe karşı lutumunuz nedir? RAY Serbest bir sahnenın bir mantığı varsa. hiçbir diyeceğim yok. Orneğin bir İngmar Bergman filmi seyrederken hiçbir zaman onun aşırı serbest olduğu izlenimine kapılmadım. Bergman'ın sevişme sahneleri bana her zaman mantıklı ve konunun doğal bir gereği gibi gelmiştir. Son filmim "Ghare BaireyYurt ve Dünya"da ilk kez bir opüşme sahnesi çevirdim. Hint sınemasında devrim gibi bir şey oldu bu, çunku son zamanlara kadar beyazperdede öpuşmek bir tabuydu. Ama konunun boyie bir sahneyi gerekli kıldığını duşundunı. Bazı örneklerde de serbestliği keyfi buluyorum. Toplumsal degişim açısından sinemanın rolü nedir sizce? RAY Sinemanın toplumu değiştirebileceğini hiç sanmıyorum. Hiç bir film bir devrim başlatmamıştır. Gerçekleşmekte olan değişime katkıda bulunabilirsiniz ancak. Örneğin, Sovyet sınemasının ilk günlerinde Ayzenştayn \e Pudovkin gerçekleştirilmiş olan devrime yardım ediyorlardı. Sorunları ele alan filmlere ilgi duyuyorum, ama bu sorunlara çozüm önermekten yana değilim. Bence bir film insanları toplumun, insan ilişkilerinin ve her gun yüz yuze geldikleri sorunların farkına vardırmalı.. ÇİZGİLİK KÂMİL M4S4RACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHA\ TARİHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAA 17 Haziran DEN/ZALTfOAN Ç/K4N UÇAKI 1943'TS 8USÛU,P£NIZALTI GEMİSİHCBN ÇlKAM g/R JAPOtJ UÇAGIYLA ILGlLİ OLABAK AVUSffZALY/t'M &İR AÇlKLAMA YAPlLPI. İKİNCİ DÜUVA SAVAŞI IÇlNDE, MÜTTEFılCLERİU S4FINPA YER ALAM AVLIsmALYA, PUŞMANI JAPONYA'NIM SALDlRI OLASILl&NA ZAeşi PIKKATTİYPİ. Bıü süce öNce AVUSTRALYA Kiy/LAgiMA YAKlN Bi£ YB&DE &ÖZ.UEMLEUEN OLAY, 7EHLIİCEYİ O£6lptC &'& BOYUT* GET'&/ YO&DU'• JAPOKJ DEtJİZALTt£/AJ/M U2£/S.lMOeKl Ç.IKARILAN DEUlZ UÇAĞl, KATf KAMATLA&t DÜZELTİLE&EK. SUHAVALAKJrYOeOU. HANGAH KAPAĞIKJI KAPATAN D6NIZALTI ıSE DALAgAfC GÖ7U>EK) 1978 'DE YAPMIŞTI Papa 11. Jean Paul tarafından düzenlenen Dua Günü'nün afişi. Avcunda bir güvercinle Aziz Fransuva'yı betimleyen aflş, Türk ressam Rasin'in 1978'deyaptığı ''Yüce Aşk" adlı tablodan gerçekleştirildi. Papa'nın Dua Günü'nü Rasin'in tablosu simgeliyor Papa II. Jean Paul, Barış Yılı dolayısıyla îtalya'mn Assisi kentinde bir Dua Günü düzenledi. Din ve mezhep ayrımı yapılmaksızm bütün din adamlanmn katılacağı Dua Günü'nü simgelemek üzere Rasin'in tablosu seçildi ve afiş Mimaroğlu şoyle devam ediyapıldı. yor: "Bundan onceki konuşmaKüllür Servisi Dunya barışı için "Dua Günü"nde butun din adamları İtalya'nın Assisi kentinde bir araya gelecek. "Dua Günü"nü, Türk ressam Rasinin resminin yer aldığı afiş simgeleyecek. Papa II. Jean Paul, Barış Yılı dolayısıyla 27 Ekim 1986 günu gerçekleştirilmek üzere bir "Dua Günü" düzenledi. Dünyada ilk kez din ve mezhep ayınmı yapılmaksızın ust düzeydeki bütün din adamlanmn çağnldığı "Dua Günü"nü simgelemek üzere, Türk ressam Rasin'in "Yüce Aşk" adlı tablosu seçildi ve afişi basıldı. Hukuk oğrenimi görmesine karşın 1950'li yıllardan bu yana yalnız resim sanatıyla uğraşan, ilk sergisini 1954'te Ankara'da Helikon Galerisi'nde açan Rasin'in "Yüce Aşk" adlı yapıtının böyle bir günü simgeleyen tek resim olarak seçilmesinin öyküsünü ressamın kendisine sorduk: "Aziz Fransuva'nın, avcunda bir güvercinle yaptığım resmidir bu. 1977'de bir Italyan dostum bana Aziz Fransuva'nın bir şiirinden söz etti ve bu şiirin bugüne kadar gerçek anlamı verilerek resimlenemediğini, Aziz'in doğumunun sekiz yüzüncü yıldönümü dolayısıyla bunu benim yapmamı istedi. Bu isteğe olurnlu ya da oiumsuz bir yanıt vermeden önce, Fransuva'nın yaşamını incelemem gerekiyordu. Bunu yaptığımda, kendisinden yuz elli yıl kadar sonra yaşamış olan Yunus Emre'yle derin bir akrabalığı olduğunu gördum. Yürekleri sevgi dolup taşan bu iki insan, halklanna ulaşmak için onlann diliyle yazmışlardı. Dahası var. Fransuva da Y'unus'un hayranı olduğu Mevlana gibi dans ederek dua edermiş. Ve nihayet, bu iki ozandan birer dize var ki, kelimesi kelimesine aynı: 'Bana seni gerek seni.' Bu çağnşımlar ışığında coşkuyla işe koyuldum. On beş resim yaptım. Bunlar İtalya'nın değişik kentlerinde sergilendi ve hepsi bir Italyan koleksiyoncu tarafından satın alındı. 1979'da Italya'da album olarak basıldı. O zaman için ilk kez bir Türk ressamın yapıtlan başkalan tarafından bir albümde toplanmıştı. Gerek sergiler, gerek albüm, Italya gibi sanatın büyük ağırhğı olan bir ülkenin belli başlı yayın organlarında çok olnmlu eleşti1 riler aldı. Banş Yılı Dua Gunü nü düzenleyen yetkililer, o zaman yaptığım resimlerin etkisinin hâİâ canlı olması ve 'Yüce Aşk'ın bugünü en iyi biçimde simgeleyeceği duşüncesiyle onu seçip afiş yaptıklarını bildirdiler. Tabii benim için büyük bir onur oldu 50 YIL ONCE CUMHURİYET Telefon ücretleri İstanbul telefonunun devlet eline geçmesı hakkındakı kanun Meclısien geçtikten sonra telefon ıdaresinde yapılacak ıslahat ve ucret/erın indinlmesı hakkındakı projenin hazırlanrnasına başlamlmıştır. Telefon ıdaresinde telefon idare heyetı azalan dün toplanarak telefon ücretlerinın ucuzlatıtması, ıdarenin yeni kadrosunun son şekli ve yapılacak ıslahata ait son hazırlıklarla meşgul olmuştur. Yeni ıslahatta baştıca göz onünde tutulan cıhet, telefonun bir luks olmaktan çıkanlarak bütün dünyada anlaşıldığı şekilde rnedeni bir ıhtiyaç aleti haline getırılmesıdir. Bunun için evveia telefonun tesis masrafı ucuzlatılmaktadır. 59 liralık tesısat ücretleri 40 liraya ve 39 liralık tesısat ücretleri de 30 liraya indirilmiştir. Telefon mükaleme ucret/erinden umumiyetle 7.5 kuruş almacak, fazla mükalemelerin ucreti beş kuruş olacaktır. Telefon nakil ucretlerinde, munzam telefonlarda yuzde elli tenzilat yapılmıştır. Umumi yerlerdekı telefon mükaleme ücretlerinden esasen 5 kuruş almakta olan idare, umumi konuşma yerleri kurulunca buralara da 5 kuruş atmak suretile işleyecek olan otomaük makineler koyacaktır. tstanbulda meccanen verilen 17 Haziran 1936 telefonların ekserisi kaldırılmış ve mevcudlar yüzde altmış nisbetinde azaltılmıştır. Yeni tarife ve şekil 1 temmuzdan itibaren tatbik edilecektir. 19361986 gunünden itibaren Beyoğlunda, Kartal sokağında, perşembe, cuma, cumartesi olmak uzere haftada üç gün açık olacaktır. rruzda Beethoven, Bach, Mozart, yasaklanmalıdır dediğimde bu durumun kaygısı içindeydim. Tekrarlıyorum, yasaklanmalıdır. Tamamen yok edilmelidir demiyorum, ama bugun nasıl modern müzik yasaklanıyorsa o şekilde yasaklanmalıdır. Yasaklama sozcüğünu gören, faşizmi duşunuyor. Duyduğuma gore, beni bu yolda suçlayanlar da olmuş. Unutmayalım ki, Nazi Almanyası çağında öncü çağdaş muzik yasaklanmıştı. Bugunün kurumlaşmış muzik eğitiminde de durum başka değildir. İyinin, guzelin, doğrunun, ilerinin karşısına ne çıkıyorsa o yasaklanmalıdır diyorum. Bu ara faşizm de yasaklanmalıdır diyorum. Özgürlük eşitliğinin engelleri de yasaklanmalıdır diyorum. Bir yandan, rock ve pop muziğinin, öte yandan geçmiş gunlerin yüceltileduran müzik anıtlarının yukselttiği o aşılmaz görünen duvarların ötesine sesini ulaştıramaz duruma duşürülen, arka sokakların karanlık köşelerine sığınmak zorunda bırakılan çağdaş sanat müziği bestecisinin yaşama, çalışma ve yaratılarını yayabilme özgürlüğünun yoluna dikilen butun engeller kaldırılsın, yasaklansın diyorum. Bitsin şu yaşayan ölülerin gecesi, çıksınlar yeryüzüne diri diri mezarlara gömulenler:' Erenköy sanatoryunıu Verem Mucadele Cemiyeti tarafından Erenköy sanatoryumunda yaptırılmakta olan 40 yataklı paviyonun ınşaatı bir iki aya kadar bıtecektir. Cemiyet müsaid bir gelir membaı temin ettiği takdırde Üskudarda da bir dispanser açmağı duşünmektedir. Beyvğlunda açılan çiçek pazarı Belediyenın Beyoğlunda bir çıçek pazarı açmağa karar verdiğini yazmıştık. Pazar Esas No: 985/750 Davacı Fatih Belediye Başkanlığı vekili tarafından davalı Ali kıa Bahriye varisleri Hasan Basri Ursavaş, Zehra Ursavaş, Halise Ursavaş aleyhlerine açılan tescil davası sırasında: Hatip Muslahattin Mah. Sultan Selim Caddesi Şcvkrt Bostan Çıkmazı No: 48 Fatih / Ist. adresinde ikamet eden davalılar Ali kızı Bahriye varisleri Hasan Basri Ursavaş, Zehra Ursavaş, Halise Ursavaş'a duruşma günunün tebliğ edilemediği ve zabıtaca yapılan araştırma da netice vermediğinden duruşma gunünün ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla adı geçenlerin duruşmanın bulunduğu 20/6/986 saat 11,30'da mahkememizde hazır bulunmalan, bulunmadıklan takdirde HUMK.'nun 509., 510. maddeleri geregince duruşmanın gıyaplannda devam olunacağı hususu davetiye yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 26/5/986 Basın: 6896 İLAN FATİIJ 2. ASLİYE HUKUK HAKİMLtĞİ'NDEN T.C. ŞİŞLİ 3. İCRA MEMURLUĞU 1986 esas P.T.T. Kod: 801414 31986/1112 Abdulcelil Musa Semkan Cevatpaşa Sokak, Dutluk tçi Adakent, Teşvikiye Sitesi E Blok 15/16 Şişli 3. tcra Memurluğu'nun 986/1112 Tal. dosyası ile 15/5/986 tarihli haciz zabıt varakası ile haczedilen cem'an 1.310.000 TL. kıymetindeki istanbul 2. İcra Memurluğu'nun 986/5514 sayılı dosyaiından venlen talimat uzerine satışa çıkarılmışıır. 1. satış 19/6/986 tarihinde saat 16.45 ile 17.00 arası Şişli Izzetpaşa Mahallesi Yeniyol Sokak 8'de icra edilecektir. 2. satış 20/6/1986 günü aynı yer ve aynı saatte icra edileceğinden satış ilanı yerine kaim olmak uzere tebliğ olunur. 5/6/1986 Basın: 6839
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear