25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET/ w HABERLERİN DEVAMI 27 MA YIS 1986 Onemli Bir Aşama: SHP Kuraltayı... (Baştarafi 1. Sayfada) gerçekçi çözümler bulabilecek bir partinin, heie sosyal demokrat iddialı altematif bir partinin, geçmişteki deneyimlerden de dersler çıkartarak çok hazırlıkJı olması gerekir. Kamuoyunun karşısında inandırıcı ve güven verici bir gorüntü sergilemelıdir. Bu alanda binnci adımın atılacağı yer, cuma ve cumartesi günleri yapılacak olan Olağanustü Kururtay'dır. Bu Kurultay'la birlikte SHP'de geçıci uzlaşma yönetiminin sona erip tek yönetımli, tek bir partinin kesin olarak oluşturulması gündemdedir. Artık HP ve SODEP, tartışmalanyla birlikte geçmişte kalabilmelidir. Kurultay aşamasına gelinceye kadar SHP'de gerçekten demokratik bir partııçi yanşmaya tanık olunmuştur. Genel Merkez'in (bir iki istisna dışında) müdahalesinin söz konusu olmadığı kongrelerde seçilen Kuruttay delegeleri. genellikle genç ve yeni bir politikacı kuşağının tabandan tavana doğru yükseldiğini vurgulamaktadır. Bu, Türk siyaset hayatı açısmdan umut verici bir gelişmedir. KadroJardaki gençleşme, partinin dinamik bir yapıya kavuşmasını da sağlayabilecektir. Bunun gibi, sosyal demokrat bir partiye dinamizm kazandırabilecek bir başka faktör, böyte bir partide, makul bir yelpaze içinde, değışık görüşlenn birlikte var olmasıdır. Değişik kanatlardan tedirginlik duymaya gerek yoktur. önemli olan parti liderliğinin, bu kanatların ustürtde kalarak polrtika üretmekte onların dinam'ızminden yararlanması ve şu ya da bu kanatla kendini özdeş kılmaktan özenle kaçınıp tepede kalabilmesidir. Kurultay, SHP'ye bir genel başkan, bir de merkez yonetimi seçecektir. Bu iki organın birbıriyle uyumlu çalışabilir özellikler taşıması, kuşkusuz çok önemlidır. Partinin, laf değii, somut çözüm üreten, ülke sorunlanna tutariı, gerçekçi pditikalar getiren bir yapıya, kısacası iç ışlerlığe sahip olabilmesi, ancak Kurultay'da akılhca bir seçım yapılmasına bağlıdır. Bu konudaki yerınde tercihler, daha sonra bütün parti kademelerinin poiitika üretme sürecine katılımlannı sağlayacak yolu da açabilecektir. Ülkenin iç ve dış sorunlarına dönük politikalann belirlenmesinde, SHP'nin bırşansından daha söz edilebilir. Bu şans, 12 Eylul'ie "dışlanan" bir uzman kadronun variığıdır. SHP, bu enteilektüel potansiyeti harekete geçirme becerisini gösterebilirse, çok yarahı bir iş yapmış olacaktır. Bu konuda sorumluluk en başta parti lideri olmak üzere, merkez yonetımine düşmektedır. Olağanüstu Kururtay'a gtderken, herkesin, neyin ne olduğunu gayet lyi düşünmesınde yarar vardır. Bir "sosyal demokrat parti" nedir, ne değildir? Türkiye'nin güncel koşullannda sorunlann öncelikleri, sonralıklan nelerdir? Gerçekçi olanla hayalci olan nedir? 12 Eylül öncesinden bugüne ve geleceğe ışık tutacak ne gibı dersler çıkarılmalıdır? Askeri müdahaJeterle rejimin kesıntiye uğramaması ve demokrasinin sürekli gelişiminin sağlanması için neter yaptlmalıdır? Salt emeğiyie geçinen krtlelere soluk almalarını ve mutlu bir yaşam kurmalannı sağlayacak ekonomik büyüme nasıl gerçeklestirilecektir? Ülkemizin sağlam bir ekonomik temel üstünde yükselebilmesinin koşullan nelerdir? Sorular daha da çoğaltılabilir, çoğartılmalıdır da. Siyaset adamlan içın yerinde sorular üretmek önem taşır, ama gerçek işlevleri, doğru yanrtlar bulabılmelerinde yatar; somut ve yapıcı bir muhalefet de bu özden geçer. Bu yanıtlann genel çerçevesinin ve ilkelerinin bir bildırge halınde bu Kurultay'ın sonunda yayımlanması yararlı olabilecektir. SHP Kurultayı'nın, ıktıdara aday bir sosyal demokrat partiye yaraşan bir hava ve olgunlukta geçmesini dileriz. Sözleşmeli işçiye Özal katsayı bayram hayul için Kamu kuruluşlarmda sözleşmeli işçi sayısı çığ gibi büyümeye başladı. Herhangi bir iş yasasmın güvencesinde bulunmayan bu işçiler, hazırlanan tek tip sözleşmelerle hafta tatili, bayram gibi genel tatil imkânlanndan yararlanamadan ve ek ücret de talep edemeden çalışmak zorunda bırakılıyor. ŞÜKRAN KETENCİ Hukumet sözleşmeli personel statusu içinde, ne memur ne de işçilik haklanndan yararlanamayan yenı bır çalışanlar kitlesini hızla yaygınlaştırdı. Kamu kuluşlarında , hazırlanan tek tip sözleşmlerde, Anayasa'nın angar>a çabştırmayasağı tıükrnü de çiğnenerek, vönetımin istediği kadar fazla mesai ve bayramlarda çahştırmanın, ek ödeme ofc maksızın zorunlu yapılacağı hükme bağlandı. Yoğun işsızlik nedeni ile, iş bulanlann zorunlu imzaladıkları her bır kamu kuruluşu ıçin benzer ilkelerle ayn ayn hazırlanan tek tip sözleşmelerde çok ağır hukumler yer alıyor. Sözleşmeli personel içın, sıgortalılık dışında ne ışçi ne de memurların yasalarla var olan haklarından yararlanma söz konusu değıl. Çalışma koşullan, iş guvencesı tumden yönetimın keyfine bırakılmış durumda. Tek tip sözleşmelerde yer alan en ağır hükumlerden biri, Anayasanın angarya çalıştırma yasağı ile çelişen çalışma saatleri ıle ılgili. ANGARYA ÇALIŞTIRMA örneğin ehmızde bulunan Turk Hava Yolları'nda sözleşmeli personel statusunde çalışanlar için hazırlanmış ve işe gıren her çalışanın altına imza atarak uymak zorunda kaldığj sozleşme hukmunde aynen şöyle denıyor: "Sözleşmeli personel, hizmetini tam gun esasına göre ve çalıştıgı işverinin şarllanna uygun olarak vurutecektir. Ayrıca çalışılması planlanmış bayram \t tatil gunleri ile gunluk çalışmayı aşan fazla çalışma da gerektiğinde kendisine vaptırılacaktır. Bu çalışmalar karşüığında sözleşmeli personele ek bir odeme yapılmayacaktır." Demıryollarında sözleşmeli personel statusunde işe alınanlann altına imza attıklan tek tip sozleşme hukmü daha da ağır: Demiryollarında çalışanlann iş gruplandırmasına göre (ABC) statüsundekı işlerde çalışıyor olmalarına bağlı olarak, 176 saat olan normal aylık çalışma suresine ek olarak 1368844 saat eklenerek A stutüsunde ayda 312, B statusunde 264, C statusunde 220 saate kadar ek ödeme yapılmaksızın çalıştınlmalan ongörulüyor. Sozleşme hukmunde ayrıca çalışanlann tatil ve bayram gunlerinde de aynı şekilde ek ucret almaksızın çalıştınlacaklan, kendilerine verilen görevleri, çalışma saatleri bitimine bağlı olmaksızın sonuçlandırmak zorunda olduklan, tüm bu ek çalışmalar için herhangi bir ücret ödenmeyeceği hukme bağlanıyor. Tum kamu kuruluşlarının sözleşmeli personel için hazırladıkları tek tip sözleşmelerin ortak niteliğı, ışyerinin özelliğıne göre, sözleşmeli personel statusunde olanlann, istenilen işlerde ve istenilen sureler için, ek hiçbır ücret odenmeksizin çalıştırılabılmeleri doğrultusunda. Sözleşmeli personel statusunde işe girenler, bu fazla çalıştınlmalar, bayram ve tatil gunlerinde çalıştınlmalar için hiçbir ek ucret isteme, ya da ılerde dava açarak yargı yolu ile hak arayabilme olanağına sahıp değiller. Oysa anayasanın 18. maddesinde açık olarak "Hiç kimse zorla çalıştınlamaz. Angarya yasaktır" diyor. Yani Anayasanın söz konusu hükmune göre, çahşan bir insanın normal çalışması karşılığı aldığı ucretten başka, ek çalışmalan, bayram ve tatıl gunlerinde çalışmaları için, belirlenen ilkelere göre ek ucret almasi gerekıyor. Ayrıca da fazla çalıştırma ve bayram tatıl gunlerinde çalıştırmada, çalışanın onayının alınması, zorla çalıştınlamaması gerekiyor. Sözleşmeli personele ımzalatılan yukanda orneklerını verdığımız sozleşme hukumlerine gore ise, yoneticının istediği fazla çalışmayı yapmayan sözleşmeli personel, altına imza atmış olduğu sozleşme hükmunü çiğnemış ve otomatik sözleşmesı geçersiz duruma duşmuş oluyor. UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) gerekir. 27 Mayıs 1960 irrtilalıne "keske olmasaydı" marrtığı ile bakamayız. Çünkü ıhtilal olmuş; yaşanan yaşanmış; 27 mayıs "gunahı ve sevabı ile" şimdıden tarihe mal olmuştur. öyleyse, bu ihtilalı elden geldiği ölçüde serinkanlı ve duygularımızdan arınarak değerlendırmek zorundayız. Her ihtilal belirli koşulların ürünüdür. Beş albay, ıkı general ve üç binbaşı istedi dıye ihtilal olmaz. Abdülhamit zulmü olmasaydı 2. Meşrutiyet, BayarMenderes baskılan olmasaydı 27 Mayıs da olmazdı. Her ihtılalin bir öncesi, bir de sonrası vardır İhtilallerin nedenlerini gözardı edip, yalnızca sonuçları üzerinde değerlendirme yapmak ve bu değertendirmelerle "keşke olmasaydı" türünden yorumlar getirmek yanıltıcı olur. Tarihi oluşturan koşullar, çoğu kez bireysel istençleri aşar. Ortaya nesnel koşulların yarattığı sonuçlar çıkar. İhtilalın ne getirip ne götürdüğü bu sonuçlara bakarak değerlendirilir. Bugün artık iyice biliyoruz ki, 27 Mayıs ıhtilalini yapanlar, aynı siyasal göruşten yola çıkmamışlardı. Boyle olduğu 13 Kasım 1960 günu ihtilalı yapan gruplar arasındakı çatışma ve Türkeş grubunun "tasffyBsi" ile daha o gunlerde anlaşılmıştı. Her ihtilalde, ihtilalciler arasında çeşitli görüş ayrılıkları çıkar. 1789 Fransız devriminde nasıl köktenci olanlara "jakoben" tutucu olanlara da "jironden" denmişse, 27 Mayıs ihtilalinde de yollar, ilericiler ve tutucular olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu çatışmada "ilerici kanaf kesin bir yengi kazanmış ve çağdaş bır anayasa hazırlatarak yonetimi sivillere bırakmıstır. ihtilalden öncesine de bakarsak şu sonuca ulaşırız: 27 Mayıs yalnızca bır 'tunta eytemr değtldir. DP baskısına karşı dırenen gençlık ve halk kesımlerınin demokrasi özlemleri, silahlı kuvvetlere de yansımış bu özlem, ordu içinde "hiyerarşi dışı" bir müdahaleye yol açmıştır. 27 Mayıs ihtilalini, bugün, getırdiği anayasa ve özgürlükler ile savunuyoruz. 27 Mayıs'ın bır askeri ihtilal olduğu unutulamaz, ancak aynı 27 Mayıs'ın Türkiye'de sivilleşmeyı sağlayacak olan özgürlükcü bir anayasa getırdiği de yadsınamaz. "Tepeden inmeciliğe" karşı olanlar; antidemokratik iktidarlann, silahlı kuvvetleri bir baskı kurumu olarak, demokratik hak ve özgürlükleri kısrtlamak amacıyla kullanmalarına da karşı çıkmaları gerekir. 27 Mayıs'tan önce yaşanan buydu: DP iktidarı silahlı kuvvetleri, anayasa dışı "fiili rejim" kurmak ıçın bır baskı aracı olarak kullanmak ıstıyordu. Silahlı kuvvetler, iktkJann bu baskılanna "hayır" dedi. Ve bu "tepeden inmecilik", ordu içinde, aşağıdan yukarrya doğru gelışen tepkılerle gerı çevrildı. Her ihtilalın öncesi ve sonrası vardır. 27 Mayıs'ın örtcesirtde de, bu "tepeden inmed" yöntemlerie oluşan "baslacı" iktidar modeli yatmaktadır. Tepki, bu modele karşıdır. 27 Mayıs ihtılalinden sonra 12 Mart ve 12 Eylül "müdaha/eteri" de yaşandı. "27 Mayıs'a karşı olanlar" karşı olduklarını söyleyenler, 27 Mayıs ihtilalinde de yer almış bir kısım çevrelerle birlikte, aynı "tepeden inmeci" yöntemlerie 27 Mayıs anayasasını önce zorla değıştirmişler, sonra da büsbütün kaldırmışlardır. Bugün 27 Mayıs'ı savunmak, Batı türü çoğulcu demokratik düzenı savunmak demektir. 27 Mayıs, bir "özgürtuk fcavgas/"ydı, öyle oluştu, öyle gelişti. 27 Mayıs'ı yapıp, ihtilalin özgürlükcü felsefesini o günden bugüne inançla ve dirençle savunanlara yürekten saygılar sunuyoruz. GOZLEM Başbakan, tüketici kredisi ile ilgili bir sonıya "Kaynak olursa verilır, tüketici kredisi verilmemesi için hiçbir neden yok" yamtını verdi. ANKARA, (Cumhunyet Burosu) Başbakan Turgut Özal, ek katsayı amşı ıçın umut verdı. özal bir sonı uzerine de, "Tüketici kredisi vennememiz için hiçbir neden yok" dıye konuştu. özal dün tş Bankası'nın büyuk ödullerinin dağıtüması nedeniyle duzenlenen torende gazetecilerm sorulannı yanıtladı. Başbakan katsayı konulu bir soru üzenne, "Bakalım. Hemen mujde vermek istiyorsunuz degil mi? Bakalım" dedi. Tüketici kredisi konusunda bir soruya da Özal, "Kaynak olursa tüketici kredisi \erilir. Tüketici kredisi verilmemesi için hiçbir neden yok" yanıtıru verdi. özal, daha sonra İş Bankası Genel Müduru Burhan Karagoz'e dönerek, gazetecılere bilgi vermesini istedı. Karagöz, "Önce üretim diyoruz. Kaynak birikirse kredi verebiliriz" diye konuşunca, Özal "zaten ikisi birbirini finanse eder" dıye söze kanştı. Başbakanhk tarafından hazırlanan ve bayaz eşya, mobilya, dayanıklı tuketım malları gibi ürunlerde tuketıcılere kredi açılmasını öngören bır tasarı Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem tarafından ıncelenıyor. Tasan, kredınin bankalar tarafından açıiması ile hem ureticı üzerindeki finansman yukunu, hem de buna bağlı olarak tuketicıye yansıyan faiz yukünu hafifletmeyı amaçlıyor. Ozal, kamuoyunda Fakırler Fonu olarak bilinen fona ilişkin sorulan yanıtlarken "Bu fonda suistimalin miımkun olmadıgını" kaydetti. Özal, "Yerel vakıflarda, miDi egitim müdüru, kaymakam, belediye başkanı ve eşraftan biri olacak. Fakir fukarayı kim bunlardan daha iyi bilir" dedı. 'bakalım' dedi İnönti Kurultay'da liste çıkaracak mı? fBaştarafi 1. Sayfada) dunden ıtıbaren ıl başkanlan ıle göruşmeye başladı. tnonu, gazetecılerın kurultay ıle ılgilı sorularını yarutlamayarak. "Yok, yok, soyleyecegim bir şe> yok. Kunıltaydan once konıışmayacagım" dedı. Genel meTkezde bazı ıl başkanlannın yanı sıra bazı mılletvekıllen ve MKYK jlyelen ıle de goruşen Erdal lnonu, •daha sonra kunıltay konuşması ıçin özel çahşma yaptı Kurultaydan sonra sade bir uye olacagını açıklayan, ancak il başkanlannın görev almasi konusunda ısrarlı oldukları Genel Başkan Aydın Guven Gurkan da dun çalışmalannı evınde sürdurdu. Hafta sonu gıttığı Istanbul'dan donen Gurkan. Federal Alrnanya Cumhurbaşkanını karşılama törenine katıldıktan sonra parti genel merkezıne uğramadı Gurkan, evınde, kurultay konuşması ıle ılgilı çalışma yaptı. Kurultay ıçın Ankara'ya gelmeye baslayan ıl başkanları \e bazı delegeler nedenıvle SHP Genel Merkezı de dunden ıtıbaren hareketlenmeye başladı. Gruplar kendı aralannda kuLs çalışmalarımn >aru sıra ıl başkanları üe göruşmeler yaptüar. Il başkanları yann Balın Otel'de kendı aralarında bır toplantı >apacaklar Gurkan ve Inönü de perşembe günu genel merkezde yapacaklan toplantıda il başkanlannın goruşlerını alacak1ar Bu toplantıva Inönu ve Gurkan dışında partı yonetıcısı katılmayacak Pazar gununden ıtıbaren SHP Genel Başkanhğı görevını yüklenecek olan Erdal tnönü'nün, ıl başkanları ya da genel merkezde etkınlık sağlamak ıçın çaba harcayan "sendikacılar" ve "26'lar" gruplan ile >aptığı goruşmeleıde kendı düşuncelennı dıle getırmek >renne, karşısındakılenn göruşlennı dınledığı öğrenıldı İnönu'nun kurultay ıçın bır MKYK lıstesı hazırlamak yerıne kararı delegelere bırakrnak eğılımınde olduğu belırtıldı Ancak, "261ar" gmbundan b a a MKYK uyelennın, Inönü'nün bır lıste hazırlaması ve kurultaya sunması ısteğınde oldukları öne suruldu. Adının yazılmasını ıstemeyen bır genel merkez yönetıcısi de, Genel Başkar Gurkan'ın da Ino nü'nün liste hazırlaması göruşunde olduğunu bıldırdı Genel merkezdekı gruplann Erdal Inönü ile yaptıklan görüşmelerde, İnönu'nun MKYK'da bır tasfiye hareketıne gırışılmesı eğılımlenne karşı olduğu \e mılletvekıllerıne MKYK'da yer verümesı göruşunü savunduğu ortaya çıktı. Kulis çalışmalannı surdüren ıkı grup da, kurultayda seçimlere gırecek MKYK listesını il başkanlaruun hazırlaması göruşünü benimsedıler. Bu duruma göre, ıl başkanları her ıkı grubun onsrılerını de kapsayan genış bır "karma liste" hazırlayacaklar Bu lısteye MKYK uyelığı ıçın aday olan otekı ısımler de eklenerek, seçımlerde kullarulacak "çaışaf liste" oluşturulacak Ancak gruplar, sandıktan kendilerine yakın bır MKYK listesı çıkması ıçin secımler sırasında anahtar lısteler ıle çalışma yapacaklar Sendikacılar grubu, 33 MKYK uyesının seçıleceğı seçımlerde deiegelere, kendı ısteklennı de yansıtabıleceklen bıçımde bır anahtar lıste sunulmaii göruşunü benimsedıler. Buna göre, sendikacılar grubunun hazırlayacağı anahtar lıstede 2025 ısım yer alacak, delegeler bu sayiyı 33'e tamamlamak ıçın kendı dıledıklerı adayları da lıstede işaretleyebılecekler "26Mar" grubunda da aynı eğılım behrlendı. Bu nedenle kurulıaydan hıçbir grup tumüyle kendı ısıeklerı doğrultusunda bır MKYK çıkaramayacak. Ancak, çekışme MKYK'da daha etkın olabılmek ıçın yurutulecek. 80 kişılik MKYTC'nın 33'e ındırilecek olması ve "261ar" grubunun mevcut MKYK'da sayıca fazla olması da bu grup ıçin çözulmesı guç bir sorunu ortaya çıkardı. Mevcut MKYK'da görev yapan bu gruptan kımlerın anahtar lıstede yer alacağı henuz kesınhk kazanmadı Her ıkı grubun kesın egılımlen, önumuzdekı gunlerde ıl başkanları ıle yuruteceklen temaslar ıle lnonu ve Gurkan'ın ıl başkanları toplantısından sonra ortaya çıkabılecek Bu arada Cumhunyet Ege Burosu'nun habenne göre Izmır Kurultay delegejerı yaptıkları ortak açıklamada, "Ülkemize ve halkımıza davatılan yüdıncı koşullar karşısında emekçi halkımızdan yana olan SHP, gerici iktidan ve yandaşlannı uzaklaşbrarak halk iktidanna yurumevi tarihsel gorev saymaktadır. Ovlelikk ulkemizde gerçek halk iktidarı kurulacakür" dedıler Kimyasal (Baştarafi l. Sayfada) lama yapan Dışışlerı Bakanlığı soztusu Yalım Eralp, soz konusu süahların barış zamanında yalnızca ABD'de depolanmalarının ongorulduğunu soyleyerek, "NATO kararına gore barış zarnanında bu süahların ABD dışında herhangi bir muttefik ulkede konuştandınlması soz konusu olmavacaktır" dedi. Eralp, bu konuda Cumhurıyet'ın sorulannı cevaplandırırken sozlerini ş6\le surduıdu: "NATO kararında bu silahlann savaş zamanında hangi ülkelere gonderileceği konusunun ise daha sonra karara bağlanacagı belirtilmiştir." a.a!ya gore "Der Spiegel" dergısi de haberınde ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger'in NATO savunma bakanlanna geçen hafta Bruksel'de bu konuda bılgı verdiğıni kaydederek Pentagon'un bu karanna karşı Avrupalılar'ın "veto hakkı" bulunmadığını da ıleri surdü. Der Spiegel'e gore, ABD'nin 1988 yılında uretmeye başlayacağı kimyasal silahlardan 760 bin gaz bombası, 155 mm. çapında toplar ve bunlann taşıyacağı kımyasal nitehkb 28 bın bombanın büyuk bir çoğunluğu ilk planda Turkiye ve Federal Almanya'ya yerleştınlecek. Alman dergisı, bu arada Bruksel'de bir araya gelen Danımarka, Norveç, Hollanda, Luksemburg, Yunanistan ve Izlanda savunma bakanlannın, 18 yıllık aradan sonra kimyasal sılahların uretımıne tekrar başlanması yolundaki ABD teklıfinı prensipte olumlu karşıladıklarını belirtti Dergı, aynı ulke savunma bakanlannın, bu sılahların krız donemlerınde veya savaş anında Avrupa'ya yerleştırılmesı yolundaki ABD onensını ise kesinlikle reddettıklerini yazdı. Suriye'ye NATO takibi (Baştarafi 1. Sayfada) gı olur, ama koordine muttefik tepkisi beklemek de hakkr. ABD'dekı CBS televizyonu geçen perşembe Amerikan ıstihbarat uzmanlannın İsrail'ın Surıye1 ye karşı bır saldırı hazırlığı kanısında olduğunu bıldirrnıştı. Ancak Israil Başbakanı Şimon Peres İsrail radyosuna verdiğı demeçte, "Böyle bir niyetin kesinlikle bulunmadığını" açıklamıştı. Bu ıddıalar ve yanıtlar Surıye1 yı Türkiye'nin de mensubu bulunduğu ıttıfakta gundeme getirince Devlet Başkara Hafız Esad, VVashıngton Post'un uç yıl once yaptığı mulakat başvurusunu kabul etti. Esad Parıs'teki Suriye misyonu aracılığı ıle Washington Post'a gonderdiğı mesajda Post 1 un Genel Yayın Muduru Benjamin Bradlee, Yazı Işlerı Mudur Yardımcısı Jim Hoogland ve gazetenin Ortadoğu uzmanı Jonathan Randal ile goruşeceğıni, ancak goruşmede Avrupa'da Ingılizce yayımlanan International Herald İrıbune temsilcisinin de bulunmasını arzu ettiğini bildiriyordu. Esad'ın bu ilginç isteğine, IHT'de bir yardımcısı tarafından şu gerekçe gosterılıyordu: "NATO'nun gorüşlerini okumasını arzu ediyor." NATO NASIL BAKIVOR? Esad'ın goruşlennın bilinmesını arzu ettiğı NATO çevrelerı Surıye'ye nasıl bakıyor? Bu soru NATO'nun BruksePdekı merkezinde Ittıfakın Siyaset Planlama Dairesı'nin Ortadoğu uzmanlannca şoyle tartışıldı: "tsrail'in, Filistinlilere ve Lubnan'daki Şii hareketine Libya1 dan daha fazla deslek verdiği bilinen Suriye'ye, lerorizm gerekçesiyle saldınsı her zaman var olan bir ihtimal. Surivelikr zaten ABD'nin LJbya operasyonunu aslında Hafız Esad'dan da kurtulmayı amaçlayan geniş perspektifli bir bakışın kısa \adedeki uygulaması olarak gorüyorlar. Suriyelilerin bir başka endişesi de Sovyetler'in Libya'ya arka çıkmamasının Suriye^ ye de arka çıkmayacağı şeklinde yaniış izlenim uvandırması. Suriye'nin Sovyetler'den kuşkusu yok, kesin destek alacağını biliyor, ancak bunun denek taşına vurulması, test edilmesi girişimlerinin İsrail tarafından akılda tululmasını da kaygı verici olarak buluyor. Esad'ın İsrail'e verdigi açık mesaj şu: "Bızi denemeyin, test etmeye kalkmayın". israUiiler ise SSCB'nin Suriye^ ye gelişmiş hava savunma silahlan vermekle birlikte Sovyet teknisyenlerini çekmiş olmasını, Moskova'nın bu gunku konjonkturde Ortadoğu'da Amerika ve muttefiklerine karşı açık saldırgan bir politika ızlevemeyeceği anlamına geldiğini soy luyorlar." NATO'YA TEHDİT Mİ? NATO'nun askeri kanadı SHAPE'den vüksek rütbelı bir yetkili, "Suriye NATO topraklannı ne kadar tehdit ediyor?" sorusuna "Suriye NATO'ya tehdit degildir, ama bu dunyada yaşadığımızı da unutanıayız" yanıtını veriyor ve şoyle devam ediyor: "NATO'nun AntiEspiyonaj ve AntiTeror Komitesi bu meseleye bakıyor. Esad'ın bolgedeki en akıllı lider olduğunu gozden kaçırmamak gerekir, eğer bolgedeki her felaketten kazançlı çıkan birisi varsa o da Esad'dır. Ancak Sovyetler'in, İsrail'in Suriye'ye son saldırısında kayıtsız kalmış olması bazı analistlere sinyul veriyor olabilir. ıttifak içinde terorizm konusu o kadar çok tartışıldı ve son 68 ayda yapdan yoğun tartışmalar o kadar verimsiz oldu ki, Amerikan kanadında şimdi ıttifak teronzme gerektığınden daha fazla tolerans gosterdı' şeklinde bir hava var." Söz konusu yetkılı sorulan da şoyle yanıtlıyor: ABD Suriye'ye karşı tek yanlı bir harekete girişebilir mi, >a da girişilmesini teşvik eder mi?" ABD'den Suriye'ye karşı tek yanlı bir hareket beklemek yanılgı olur. ama koordine muttefik tepkisi beklemek de hakkı. Suriye konusunda ittifak içinde danışmalar ne aşamada? Terorizm konusunda genel tartışmalar kapsamında uç hafta once bu konuda da konuşuldu. Bılgı alışverişinde bulunuldu 16 NATO ulkesinın istihbarat servıslerının verdiğı bılgiler değerlendırildı. Bızim izlenimımiz odur kı muttefiklerın Amerıka 1 nın Lıbya saldırısı karşısında Amerika'ya karşı gosterdikleri tepkı, aslında bu harekete karşı olmalanndan değıl, daha ılen bır hareketı onlemek amacından kaynaklamyordu AFSOUTH'un Napoli'dekı karargâhında verilen brifingte "Ortadogu'nun NATO için giderek daha fazJa endişe kaynagı olduğu" vurgulanırken, Surıyenın bu kaygı ıçındekı yen Bruksel'de verilen brifingte şoyle anlatılıyor: "Suriye giderek güçleniyor, hem nicelik hem nitelik açısından guçlenivor. Ancak tehdit hali şu anda daha ziyade hipotetik. Yani muhtemel bir kriz halinde guneye inecek Sovyet birliklerine kopru vazifesi yapması. Ancak Doğu Anadolu askeri istihbarat açısmdan bundan 5 sene oncekinden daha guvenli bir bölge. Suriye NATO'nun bilgisi dışında tek bir fuze dahi yerleştiremez". Bu çerçeve içinde Türkiye'nin savunması konusunda şu bılgiler verıhyor"Sav unmanız için çok para ve çaba harcıyorsunuz. Bunlar acı ve zor karariardır. ama içinde yaşadığınız cografya gozonune alınırsa nihayetinde siyasi karariardır. Onun için acısı ve yuku kaldırüabilir. Türkiye'nin NATO'>a kalkısından gunır duyuyoru/. Ama mesela Türkiye'nin asker sayısını indirime tabi tutmasını arzu etmeyiz. 0>le bir karar ancak NATO'da danışmalar sonucunda ahnabilir. Çunku indirime gitmek, ordunun yapısını değiştirmek demektir. Bir uye ulkenin ordusunun yapısını değiştirebilmesi için de NATO'da danışmalarda bulunması gereklidir. Ancak SHAPE olarak degil boyle bir olay, bunun konuşulmasını dahi istemeyiz. Bizler askeriz ve asker gozuvle baktığımız için istemeyiz." Ecevit '3 idamı' eleştirdi (Baştarafi 1. Sayfada) şoyle sürdurdu: "Ama hareket 27 Ma>ıs mudahalesiyle. gençligin ellerinden başka ellere geçince, bazı bakımlardan nitelik degiştirmiştir. Gençligin başlattığı barışçı evlem, başka ellerde, kanlı bir sonla noktalanmıştır. Banşcılığın yerini şiddel almıştır. Halkın ozlediği demokrasi yerine Ulku ve Kulturfiırliği' projesiyle koyn bir tolaliler rejim kurulması ise ancak CHP'nin açtığı mucadele ile onlenmiştir. tdamların ardından çok partili rejime geçilmesi de guçleşmiş ve bu guçluk ancak partilerin sağduyulu dayanışması ile aşılabilmiştir. Fakat şiddetin şiddeti dogurması onlenememiştir ve Turkiye kısa surede. bir barış iılkesi durumundan çıkarak, bir iç kavgalar ulkesi durumuna gelmiştir. Barışçı gençligin bir bolumu de, o sureçte, iç kavgalann ve şiddet eylemlerinin içine çekilmiştir." BAŞBAKAN İKEN DE DESTEKLEDİM 27 Mayıs ıdamlarını önlemek için tsmet İnönu'nun var gucüyle çalıştığını, ancak sonuç alamadığını, şımdi aradan bir kuşak boyu zaman geçtıkten <onra bir tarıhsel yanlışlığı ve hukuk devleti kurallanndan bır sapmayı duzeltmenın yerınde olacagını dıle getiren Bulent Ecevıt, şöyle dedi: "Sayın Burhan Apaydın'ın girişimi de yalnız geçmişe doniık degil, geleceğe yonelik bir yararı da içermektedir. Çunku eğer bu girişim bir vasal yolu bulunur da, TBMM'den onaylanırsa, 27 Mayıs doneminden sonra da zaman zaman, degişik olçulerde ve biçimlerde suren hukuk devleti kurallarının dışına çıkma alışkanlığı belki sona erebilir ve oylelikle saglıkh ve kalıcı bir demokratik hukuk devletini de gerçekleştirip kokleştirme yolunda ileri bir adım atdnuş olur. Bu girişimin, idam cezasını kaldırma yonundeki kamuoyu egilimini yaygınlaştırmaya da katkıda bulunmasını dilerim". Adnan Menderes, Hasan Polalkan ve Fatin Ruştu Zorlu'nun mezarlarının uygun bır yere taşınmasının da doğru olacagını kaydeden Bulent Ecevıt, "Kendi başbakanlığım doneminde. bu konuda gelecek bir isteği karşılamaya hazır oldugumu açıklamıştım. Şimdi, boyle bir olanak ortaya çıktığında, desteklemek, benim için vicdan borcudur" dedi. Ecevıt son olarak konunun, o donemde gore% yapmış savcı.yargıçların kararlarmı ırdeleyıp, eleştirmek biçimınde ele alınmaması gerektığinı de vurgulayarak, "Zaten Sayın Burhan Apaydın da, değerli bir hukukçu olarak, konuya yargı gorevlileri açısından degil, o donemde uygulanan yargı sisieminin hukuk devleti kurallanna ve gerek 1924 gerek 1961 anaya.salarına aykırüıgı açısından yaklaşmaktadır'' dedi. Bulgar (Baştarafi 1. Sayfada) taet. Koyucular'dan Rıdvan Ratnazan ve Molla koyuriden tsmail Gulistan, Bulgaristan ıle Yunahistan'ı a>ıran sırurdakı dıkenlı telleri aşarak Yunanistan'a gırış yaptılar. Gumulcıne Muftuluğu tarafından Yunan makamlarına teslim edilen 4 Turk polise verdıkleri ifadelerinde Bulgaristanda kendilerine yapılan baskı ve zulümden, isimlerınin \e dinlerinin zorla değışürilmek istenme# sinden dolayı kaçışı seçtiklerını anlattılar tKİ KİŞt DE tSKEÇEYE öte vandan aynı gece, 31 ve 27 yaşlannda olduklan bıldırılen \e adlarının Hayri ve Nurettin olduğu tespit edilen iki Turk de İskeçe yöresinden Bulgaristan sınırını geçerek Yunanistan'a sığındılar. Uzun ve maceralı bir yolculuktan sonra Yunanistan'a ulaştıklarını anlatan Hayrı ve Nurettin adlı iki Turk de adlarının zorla değıştırildiğıni, zorla Bulgarlaşürılmak istendiklerını kaydederek, sığındıkları Yunanislan'da resmı makamlardan kendilerının anavatana gondenlmelerinı ıstediler. İSTANBUL Yassıada tartışması Ermeni (Baştarafi 1. Sayfada) pılacak. ^ Belçıkalı parlamenter, Vandemeulebroucke'un Ermenıler hakkındaki raporunun ertelenrnesı kararı, parlamenterın toplantıda bulunamaması nedenı>le ahndı Sı\ası komısyon dunku toplantısında Avrupa ozel ışbırliğı fonundan Turkiye'ye verılmesı duşunulen 10 mılyon ECU'luk kredı konusunu da goruşmeye ba^ladı Toplantıda bu konuda ıkı a>n goruş ortaya çıktı. Komısyon başkan >ardımcısı Alman bosyalibt parlamenter Hansch'ın "Türkije'de demokrasi\e donuş eğilimi gozonune alınarak, kredinin verilmesi gerektigi" şeklındekı goruşu, komısyonun dığer Alman \e Hollandah uyelerı tarafından desteklenırken, Yunanhlar loplu halde bu goruşe kar^ı viktıİar. Fransız parlamenter Cosle Fleuret \e Ingılız Balfe da yardıma karşı goruş belırttiler Kredinin \erılmesıne karşı olanlar bu >onde alınacak olumlu bır. kararın Turkı>e'ye açık çek \enlmesı anlamına geleceğını sa\undular Kredinin sonunda, bugun >apılacak oşlamanın sonucunun ortada olduğunu belırten bır AET yetkılısı, bunun toplantıya kımlenn katıhp kımlenn o>lamavı beklemeden Hoılandd'dan avrılacağma bağlı olduğuıu soyledı Huvıyetımi, TCDD banliyö kartımı, seyahat primımi, emeklı saglık karnemı kaybettım. Hukümsuzdur. ZEYNEP AKKUŞ Karaduman: Başkanlık re'sen bir işlem yapamaz ANKARA, IANKA) TBMM Başkaıu Necmettin Karaduman, Yassıada davalannın ıptalıyle ılgilı ıstek karşısında. kendısme boyle bır ıstek gelmedığını, bu konuda Kanunlar Kararlar Daıresı'ne haber verdiğıni belırterek, "Gelince incelevecegım. Ancak bir kanunun ıptali yine bır kanunla olur" dedı. Karaduman, ANKA'nın bu konudaki sorusunu şoyle yannladı "Gazeleierden okadugum kadanyla Sayın Burhan \paydın. Milli Birlik Komitesi zamanında çıkmış bu kanunun iptalini istivor. Gazelelerde okudugum gibiyse, bir kanunun iptali ancak diğer bir kanunla mumkundur. Yeni Meclisimize hukumctten tasan veya milietvekilierinden bu volda teklif gelirse. Meclis Başkanlıgı bunu ilgili koımsyonJara havale eder. Karan Genel Kurul verir. Ba>kanlığımızıtı re'sen yapacağı herhangi bir işlem mevzuu bahis olamaz." Milli Birlik Grubu'ndan eski senator Selabattin Ozgur, bu gınşımlenn "ovuna gelme" tehlıkesını taşıdığmı soyledı. Ozgur, "Bu girişımin, orduyu bolme, ordu)la solun arasını açmaya neden 1olabilecegi" goruşunu savundu \e 2 Mayı>'ın toplumun ıhtıyaandan doğduğunu. toplumun birikımının ıfadesı olduğunu kaydetti 27 Mayısçılardan Suphi Karaman da. 27 Mayıs'ın Ataturk çızgısı doğrultusunda ılencılığın, ozgurluğun \e gerçek demokrasinin ozlemının ıfadesı ölduğuna ı^aret ettı SHP Genel Sekreten Mustafa Timisi. Yassıada davalarının ıptalıyle :1gılı ıstekle ılgilı olarak, "Gecmişin tarlışılması. gelecekte aynı yanlışlan yinelememek açısından onemudır" dedı. DYP Genel Başkanı Husameltin Cindoruk. 27 Mayıs'ın mıll: ıradeye karşı vapılmış bır hukumet darbesı olduğunu bıldırdı ve "Onemli olan 27 Mavıs'ın bir ornek olmaktan çıkmasıdır. Turk siyasi hayatında 27 Mavıs'ın »onuçlannı ve tesinni yok elmek zorundayız" dıve konusu Bayram GAZETESI Bayram gunlerl yurdumuzun her yerinde okuyaUlecağlnlz gazate İSTANBUL BAYRAM GAZETESl'dlr. llan vsrerek yOksek tlrajından yarartanabil«cejlnlz yegâne gazete, ofa«t baskılı İSTANBUL BAYRAM GAZETESİdlr. fidms Gazet&cıler Cemıyetı CağahğtutSTANBUL 522 $4 08 526 80 46 Ankara Temsılcılığı Tunus Caa 53^5 Te, 26 62 77 Te' 522 12 22 • TRIKOYA OVERLOKCU we EL IŞCISI ARIYOR îr ve CdJ Nu 30 D 3 (Baştarafi 1. Sayfada) konudaki en şon ornek Başbakan Turgut Özal tarafından verilmiştir," dedı. Bu arada, Ege'yı boydan boya kesen G18 sıvil hava kondorunun J60 olarak değıştirilmesi ve yon değiştirmesine de karşı çıkan Türkiye'nin tepkısıne karşı, Yunanistan resmı bir açıklama yapmadı. Ancak, "hukumet çevrelerine" dayalı açıklamalara gore, soz konusu hava kondorunun 1 hazırandan ıtibaren J60 olarak değıştirilmesi yolundaki karar Yunan hukumetıne değıl, Uluslararası Sıvil Havacılık Orgutu tCAO'ya aıt. G18 hava korıdoru, Kuzey Yunanıstan'dan başlayarak Lımru uzerınden, Rodos ve oradan Akdenız'e açılıyor. 1 hazıranda açılacak J60 hava korıdoru ise, yine Lımni uzerinden ve Sakız Adasf ndan geçeceğı içın, Turkiye buna karşı çıkıyor. Yunan gazetelerı, Türkiye'nin buna "bolgedeki askeri eğitimlerini engelle>eceği için" tepkı gosterdığıne dıkkatı çekıyor. Atina Hafız Esad Atinada (Baştarafi 1. Sayfada) Başbakan Andreas Papandreu ıle de bir goruşme yapacak. Yunan hukumet çevTelerine gore, Esad'ın Atina zıyaretı çerçevesınde, Yunanıstan'ın Suriye ıle Avrupa Ekonomik Topluluğu ve NATO arasında "kopru" rolunu oynaması olanakları aranacak. Esad'ın, Başbakan Andreas Papandreu ile yapacağı göruşmede, ulkesı ıle Yunanistan arasındaki işbirlığinin genışletılmesini isteyeceği de oğrenildi. AtinaŞam ilişkilerı, anımsanacağı gıbı, Papandreu'nun 1984 kasımında Suriye'ye yaptığı ziyaretle gelışmeye başlamıştı. Papandreu, bu ziyaretinde, Yunarustan'la Suriye arasında ozellikle tıcaret ve sanayı alanlannda çeşıtlı anlaşmalar imzalamıştı. Bu yondekı anlaşmaların şımdı de Atina'da ele alınacağı ve genışletılmesi yolunda çalışmalar yapılacagı bıldırıliyor. Ancak Hafız Esad'ın Atına zıyaretinın başka bir yönu de var. Atına'dakı Batılı diplomatık çevrelere gore, Suriye Devlet Başkanı Atina zıyareti sırasında, "Suriye'nin Libya gibi, terörist bir devlet olmadıgını Avrupa ulkelerine anlatmay^ çalışacak." Esadın Atına'yı Avrupa ulkelen içın bır "sıçrama tahtaa" olarak kullanmaya çalışaca6ını belirten aynı kaynaklara gore, Esad bu konuda, "Papandreu'nun desteğini" ısteyecek. Papandreu hükumetı, bılıridiğı gıbı, AET ulkelerinin Lıbya'ya karşı aldıkları onlemlerle ılgili ortak bıldıriyı ımzalamış, ancak "somut kanıtlar gösterilmedikçe, hiçbir vaptınma yanaşmayacağım" da açıkça belırtmıştı. Libya'nın, Washıngton'un bır '"savaş hedefi" olduğu sırada, Surıye'nın de "Libya'dan sonra sırada biz vanz" şeklindekı kaygısı, Hafız Esad tarafından defalarca dıle getirilmısti. KIRALIKTYAZLIK BAHÇEL1, MUSTAK1L, DÜBLEkS, EŞYAL1, OTOPARK1LI, TENIS KORTLU Selımpa^a. Bızımkoy'de 25 1 Tel: 528 53 09 Kıtaplarınızı \enmzden dcğenne alırım. Tel. 345 10 79
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear