22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ER CUMHURİYET/7 Bütçe enflasyonist DSP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, dün lstanbul'da düzenlediği basın toplantısında 1987 bütçesini eleştirirken, işçinin feryadma, iflas ve icra girdabma düşen sanayicinin feryadmın eklendiğini söyledi. Basın toplantısma Rahşan Ecevit'in yanı sıra Prof. Asaf Savaş Akat, maliyeci tlhan Ersen ve ekonomist Seyfettin Gürsel ile DSP tstanbul adayı Murtaza Çelikel de katılıp, sorulann yanıtlannda Ecevit'e yardımcı oldular. Haber Merkeri DSP Genel Baş ve devtet yönetiminin ne denli sağlıkkanı Rahşan Ecevit, "uzman arka sız bir duruma geldiğini göstermeye daşlan" ile birlikte dün tstanbul'da iyi bir örnek olduğunu belirtti. Bütdüzenlediği basın toplantısında 1987 çede eğitim ve sağlık için aynlan paybütçesini eleştirdi ve DSP'nin "gön lann kUçttlduğüne de dikkat çeken luk polemikler ve catı çekişmeleri ile Prof. Akat, yaygınlasan iflas ve icuğraşmaksızın halk iktidanna hazır raların gündeme getirdiği kurtarma sorunu ile ilgili olarak şu uyanda bulandığını" söyledi. Rahşan Ecevit, dolaştığı her yer lundu: SORULAR YANTTLAR "Batma noktasına gelen ozel sekde^abrikalann kapandığnu gördüğüAETye nü. işçilenn feryatlarını dinlediğini lör kunıluşlannın tahvil çıkararak iç birSon gunlerdebaşlatmışkarşı yoğun kampanya olan Milli belinerek, "Şimdi de iflas ve icra gir borçlanma yoiuna gitmeleri şeklinde Gazete yazannın AET konusundaki dabına sünıklenen sanayicilerin fer bir öneri vardır. Birtakım kapkaççı sorusunu DSP'nin uzman yadı bunlara eklenmiştir. işçiye de is finnalar, banka ve devlet tahvili fa dan üniversite eski öğretim kadrosunüyesı ekovetene de yaramayan bir sanarileşme izieriyle ynnsa girerek vatandaslann nomist Dr. Seyfettin Gıirsel yanıtlaefsanesinin ciddiye aiınması herhal parasını lopladıktan sonra ya gerçek dı. Gürsel, Türk ekonomisinin AET ya da hilelî iflas yoiuna gidebilir ve de beklenemez" dedi. Rahşan Ecevit'in basın toplantısı kendileriyle birlikte vatandaşın da na Prof. Dr. As»f Savas Akat, sana parasını batırabilirier. Bu da yeni bir yici ve DSP'nin Istanbul milletvekili bankerlik faciası demek olur. Tehliadayı Murtaza ÇeJikel, maliyeci tlhan keli duruma duşmuş şirketlerin hisErsen ve ekonomist Dr. Seyfettin se seoedi çıkararak halka açılmalan Gürsel, uzmanlar kadrosu olarak ka önerisi de gerçekçi olamaz, çiinkö tıldılar ve bütçe ile ilgili teknik eleş aklı başında hiç kimse, batması söz konusu olan şirketlerin hisse senet0 hareketli, cıvıl cıvıl alanı, serin son tirüerle basın mensuplannın sonın lerine itibar etmez." larına yanıt getirmede Rahşan Ecektmsesiıliğiniyaşıyordu. Ara sıra göAkat, hızlandığı iddia edilen kaltyerlardı. Körfez vapurlanndan inen vit'e yardımcı oldular. Rahşan Ecevit kısa açış konuşma kınmadan ve sağlandığı iddia edilen •diyenin temizlik görevlileri bir günün sında, 1986 yılında tanmda sıkıntıh ekonomik mucizeden kımlerir. yararamyorlardı. Oysa zaman o kadar geç bir yü yasandığını, çiftçinin yoksul landığı sorusunun yanıtsız kaldığını diği hareketin dinlencesi yaşanıyordu lastığuu, sanayileşmenin gerilediğini, vurguladı ve işçi, memur, sanayici, OTANJ GAP'ın durma tehlikesi ile karşılas esnaf, sanatkâr ve köylünün buguntıgını, grevlerin başladığını belirterek kü ekonomik politikadan yararlanaşöyle devam etti: madığını belirterek şöyle dedi: Grev hakkındaki agır luantıla"Geriye bir avuç aracı vt spekülasra karşın başlaysm NETAŞ grevi, iş yoncu ile iktidann bazı yakınlan kalDSP'NİN KURMAYLARI Rahfan EcevtCin, Ozal hükümetinin çinin tahammtal gucunün asıldığını maktadır. Sadece boylelerini yararbütçesini eleştirdiği basın toplantmna DSP'nin yeni kurmayUm, gösteren işaretlerden biridir. DSP, de landııan bir ekonomi potitikasuun da siyonlann durumuvla ilgili somut bil mokrasiyie bagdaşmayan bu kısıntı berbalde ulkeyi kalkındırdtgı ve top bilitn adamları da katılıp, Ecevit 'e yurdımcı oldular. giler anyoruz" demekle yetindiler. lann kaldınlması için mucadete edeOenizli Valisi Necati Bilican olayla cektir. Dünku konuşmasında, Sayın . soruşturma raporlarının kendi Başbakan, işçi haklan ve sendika ozsine henüz ulaşmadığını belirterek el giırlugu uzerinde durmavı. 1980 öndeki delillere göre hareket edileceğini cesi kargaşaya ozlem duyulması gibi gosteımiş. Bu. işcilere karşı buyük açıkladı. hakazhkür. O dönemin şiddet eyiem Elektrik teknisyeninin Amerikan Kültiir Derneği'ne Amerikan Kültür Demeği'nin OLAY MECLİSTE lerinde işcilerin, sendikalann sorum bırakılan çantası bomba sanüarak, bomba uzmanları elektrik teknisyeni, çantanuı ken Denizli'nin Tavas ilçesi Kızılca lulugu yoktur. Enflasyondan da işçi disine ait olduğunu söyledi. tarafından uzaktan kumanda ile patlatıldı. bölük kasabasmda Kurs ve Okul Ta haklannın sommlu oimadıgı, o hakANKARA, (Cumhuriyet Bıigörevlileri, çantayı ağır bularak Gökkurt, hasta olduğunu, bu nelebelerine Yardım Pansiyonu'nda ka lar kısüdıktan yıüar sonra enflasyon durumu Emniyet Müdürlüğü'ne denle bir arkadaşından çantayı lan ortaokul öğrencisi Bekir tkiz'in iş hızının hâlâ kesilememiş olmasından rosu) Amerikan Kültür Derneği'nde elektrik teknisyeninin bildirdiler. Emniyet Müdürlü derneğe bırakmasını istediğini, kence ve baskı sonucu intiharıyla il bellidir. ğü'nden gelen bomba uzmanla arkadaşının ise çantayı dernek Rahşan Ecevit'ten sonra 13 sayfa çantası bomba sanılınca, çanta gili olay, TBMM'ye getirildi. rı, çevrede birikenleri ve deraekte girişinde bulunan müracaat ma; SHP'li Halil lbrahim Şahin, ük yazılı basın konferansı metnıni fünye ile uzaktan patlatıldı. Patbulunan yurttaşlan çevreden sasına koyduğunu belirterek, T)BMM Başkanhğı'na, Başbakan ta okuyan Prof. Asaf Savaş Akat, 1987 latma işlemi, çevrede heyecan bütçesinin buyükluğüniln uzaklaştırarak, uzaktan fünye ile "Çantaya yaak oldu. Çanta için rafından sözlü olarak yanıtlanması is yılı olduğunu vurguladı ve "Bualda yarattı. tıcı butAmerikan Kültür Derneği giçantayı patlattılar. Patlatılarak çok ugraşmıştım" dedi. temiyle verdiği soru önergesinde De çe yapısı üe 1987 ydımn enflasyon hıaçılan çantadan ise teller, tornanizli'de kaç adet pansiyon bulundu zının yuzde 40 dolaylannda olmas rişindeki başvuru masası yanına bırakılmış, kahverengi Bond bir vidalar, kerpetenler ile çok sayığunu, alınan öğrencilerde aranan kıs kaçuulmazdır" dedi. Gökkurt daha sonra ifade verda elektrik malzemesi çıktı. Sa mek üzere Emniyet Müdürlüğutasın ne olduğunu sordu. Şahin, BaşKonsolide butcenin üçte bırının çanta dün sabah dernek çalışanat 12.45'te emniyet görevlilerin ne götürüldü ve ilk ifadesini yibakana şu soruları yöneltti: Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı lan tarafından görülerek, dernek ce tutanak hazırlanırken, adının neledi. Emniyet görevlileri, tek' " Pansiyonlarda kalan oğrenci nın harcamalanna aynldığına işaret önünde nöbet bekleyen emniyet Özer Gökkurt olduğu belirlenen nisyeni uvardılar. ler aileleriyle ayda kaç defa göriiştü eden Akat, bunun kaynak dağılımı görevlilerine bildirildi. Emniyet riilmekte, pansiyon programı nasd olmaktadır? • Bu pansiyonlarda özellikle Sü" leymancı tarikatı eğitimlerinin yapıldığı büinmektedir. Bu tarikat nedir? Atatürk ilke ve devrimleriyle nasıl bağdaştınyorsunuz? Kızücabölük Dernek Pansiyonu Sanayi ve ihraç ürünlerimızı tanıtmak ıçın kapatılacak nudır?" Inm yaranna olduğu duşünülemez." Akat, DSP'nin "iklidara geldiginde" nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğini de ana maddeler halinde özetledi ve bu konudaki çözüm önerilerinin yakmda aynntüı bir bıçımde açıklanmaya başlanacağını söyledi. DSP'nin iktidara geldiginde fonlar uygulamasına son vereceği, adaletli bir vergi düzeni kuracağı, KİTlerde çalışanların yönetime ortak edileceği, kooperatifçilik hareketinin yaygınlaştınlacağı, ücretler arasında hakça dengenin "toplurasal anlaşmalar yoluyla sağlanacağı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin parasız hale getirileceği DSP'nin iktidar vaatleri arasında yer ahyordu. ile entegrasyona müsait olmadığını belirterek bu entegrasyonu, "tmkânsız ve olanaksız da görnediklerini, ancak ne pahasına olursa olsun entegrasyon" şeklinde duşünmediklerini söyledi. Eğitimle ilgili açıklamaları üzerine tarikatlann yaptığı eğitim ve Kuran kurslan ile ilgili son gelişmeler karşısında, "Tarikanare karşı olmadığını açıklayan bir parti olarak nasıl degerlendirdikleri" yolundaki bir soruyu da Murtaza Çelikel ve Seyfettin Gürsel birlikte yanıtladılar. Çelikel, eğitimde anayasanın öngördüğü eğitim buıünlüğünu savunduklannı, tarikaüan savunmadıklannı, ancak halkın dinsel duygu ve duşünceleri üzerine ipotek koymaya kalkısanlara karşı olduklarını belirtti. Dr. Gürsel ise, Kuran kurslan adı altmda uygulanan baskıci rejimlere karşı olduklarını belinerek. "DSP'nin bunlara tolerans gostermesi imkfinsızdır. Konu devletin kolluk kuvvellerinin salıasına girecek kadar vahimdir" dedi. Rahşan Ecevit ve DSP'nin uzmanlanndan eleştiri: DUYDUK/GÖRDtK YALÇMl PEKŞE1% "Yaşamın anlamı" Dün "Öğretmenler Günü" kutlandı. Yurdun çeşitli yörelerinden bana gönderilen mektuplar "hiç olmazsa yılda bir gün" oğretmenlerin sorunlarına yer verilmesi doğruttusundaydı. Ben de bir yazı hazırlamıştım aslında. Fakat sonradan gördüm ki, ortaya çıkan yazı, geçen yıl yazdığımdan, geçen yıl yazdığım da bir önceki yıl yazdığımdan farklı deflil.. Olayı bir cümle ile özetlemek yeterli aslında: Geleceğımizi emanet ettiğimiz öğretmenler parasız, mutsuz, işlevsiz ve çağdışı koşullarda sürünmektedirler.. Bu sözter çeşitli şekillerde söylenebilir. Ama riangi şekilde soyierseniz söyleyin, aynı kapıya çıkar. "Havanda su döver gibi" yapılan bu iş hem yazanlar hem de okuyanlar için tatsız bir duruma geldi Bilinen şeyieri, bunlan bilen insanlara bir kez daha anlatmanın anlamı yok gibi geliyor bana.. Bugün oğretmenlerin müzminleşen sorunları yerine bir öğretmenin duygularına yer vereceğim. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oiacağım: Hem değerli YÖKzede profesör Emre Kongar"ın "Yaşamın Anlamı" adlı denemeler kitabını tanrtmış oiacağım hem de "öğretme işlevi" elinden alınmış bir hocanın duygularına sizi de ortak edeceğim.. Universiteden ayrılmak zorunda kalışım, o büyük aşkımı,, öğrencilerimi terk edişim "beni ruhen sakat bıraktı" desem yeridir. "...Sanırım soyut aşklar, somut aşklardan daha umarsız oluyor. Somut »şkta vuslat var çünkü. Yani (öğrencim olmamışlar için, vuslatın anlamını bilmeyenler için) "kavuşma" var. Oysa soyut aşkta vuslat olanaksız. Benim "öğrenci aşkım" da böyle idi.. Öğrenci benim için esin kaynağı idı. Öğrenme sürecinin sonsuzluğu içinde, kendisinden sürekli öğrendiğim ve öğrendiklerimi sürekli yine kendisı ile denetlediğırn bir kitle idi.. Ayrıca öğrenci benim için "yaşamın anlamı" idi. Çünkü sevgi de, üretim de onunla paylaşıldığı zaman anlam kazanan kavramlardı.. .. "Kalp kalbe karşıdır" derler. Oğrencilerim de beni seviyorlardı." Emre Kongar bundan sonraki bölümde öğrencilerinin kendisini sevdiğini nasıl anladığını da anlatıyor. Her yarı yıtın sonunda öğrencilerine isimsiz olarak hazırlanmış değerlendirme formlan dağrtıyor. Bu kâğıtta sorduğu sorularla bir tür kendini sınava çekiyor. Ve "isimsizliğin" ardına sığındırdığı öğrencilerinden kendisini kıyasıya eleştirmelerini istiyor. Işte bu yolla vardığı sonuç, öğrencilerinin de kendisini sevdiğidir... Kitaptan okumayı sürdürelim: "...Kalp kalbe karşıdır" sözünün doğruluğuna bu formlara verilen yanıtlara bakarak inandım. Oğrencilerim de beni, benim onları sevdiğim kadar seviyorlardı.. Sanmaym ki bu yargıya formlann isimsiz olmasından cesaret alarak sansürsüz sevgi sözcükleri yazanlara dayanarak vardım. Hayır.. Bu yargıya doğrudan doğruya, soğuksuratlı, "kapalı uçlu" sorulara verilen yanıtlann işaret ettikleri doğrultuyu çözümledikten sonra eriştim. Kendimi, geçmiş yaşamımı ve "cabadan yasadığım" yılları değerlendlrdiğim şu anda, üniversite ile ilgili bir soru beynimi kurcalamaya başladı. Kâöıda dökmeden edemeyecegim; üniversite öğretim üyelerinin kendilerini yönetecek kişileri bile secmelerine izin verilmeyen, yani kendilerine normal bir vatandaş kadar bile saygt ve güven duyulmayan bir düzende kalan hocaların kaç tanesı acaba kendı başarısını öğrencisine ölçtürecek kadar namusludur. Bu soruyu universiteden ayrılmayanları kınamak için sorduğum sanılmasın. Çünkü tam tersi düşüncedeyim. Gerçek hocalar universiteden aynlmamalı, orayı birtakım yeteneksizlerin eline bırakmamalıdır. Yukarıdaki satırlan sadece şu andaki YÖK düzeni ile kendi aramdaki "uzlaşmaz çelişkinin" yalnızca bir sakal sorunu olmadığını vurgulamak için sordum.." Hâlâ "gururia" taştdığı sakalı yüzünden (aslında sakalla uğraşmanın ciddi deviet kavramıyla bağdaşmadığına inandığı için) universiteden, dolayısıyla "asıl dünyasından" ayrılmayı göze alan Kongar'ın kendi kendine konuşurcasına yazdığı "Yaşamın Anlamı", aydın bir hocanın iç hesaplaşması gibi.. Yaşamın anlamı nedir? Bir bilim adamı, bir aydın Türkiye'de nasıl yetişir? Sonra başına neler gelir? Türkıye'nin geleceği nelere gebe?" türünden sorular verilmiş içten yanıtlarla dolu.. a gözaltı Çantayı bomba sanddar Ben bilmiyordum. "Yaşamın Anlamı" kitabından öğrendiğime göre Kongar, ağabeyinin erken ölümü üzerine kendini en fazla 30 yaşına kadar yaşayacağına inandırmış.. O yüzden 45 yaşını asınca "cabadan yaşadığına inanmaya başlamış. Sonrasını kendisinden dinleyelim: "Cabadan yaşamanın maliyeti de var pek doğal olarak: ANKARA TASI Güzel'in sinirleri de güzel mi? Geniş çerçeveli gozlüklerin soğuk çehresi ile çevreye biraz da tepeden bakarcasına konuşan eski Hükümet Sözcüsü Mesut Yılmaz'a alışan gazeteciler, Hasan Celal Güzel'in Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olması sonucu yeni bir "kişilik" ile tanıştılar. Gazeteciler gün geçtikçe, eski Başbakanlık Müsteşan Hasan Gelal Güzel'in çevreye yayıldığı gibi "sakin ve sinirlenmeyen" bir kişiliğe sahip olmadığını öğrenmeye başladılar. Geçen gunlerde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ertesi günü bir basın toptantısı düzenleyen hükümet sözcüsü Güzel, alınan kararlan açıkladı. Güzel, basın toplantısında özellikle Bakanlar Kurulu'nun TBMM'ye sunmayı kararlaştırdığı "il özel idare yasa tasarısı"nı anlattı. Bakanlar Kurulu'nun son gunlerde Türkiye'nin en önemli ve güncel sorunları durumuna gelen "iflaslar" ile "TürkABD Savunma ve Ekonomik İşbiriiği Anlaşması'nda varılan uzlaşma" konularını görüşmediğini sorular üzerine gazetecilerin hayret dolu bakışları arasında açıklayan Güzel, il genel meclis üyelerinin ücretlerinin arttırılacağını söyledi. "Yerel yönetimlere büyük önem verdiklerini" anlatan Güzel'in açıklamaları üzerine bir gazeteci, "Yerel yönetim :Muhtar Yaşar Reis: TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRÜĞİ'nce Başkent Ankara'da kurulan T İ C A R E T MERKEZİ'nı hızmete açan Bir tarikat kampı da bizim Çagîayartda Cumhurbaşkanımı Sayın Trabzon'un merkez ilçesine hağlı Çağlayan bucağındaki rs ve Okul Talebelerine )ardım Derneği'nde '. Şüleymancılık faaliyeti ".yürütüldüğü ileri süruldü. t>MER GÜNER I; İTRABZON Trabzon'un merkez Sçjesine bağlı Çağlayan bucağında açı•bn "Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Deraeği Pansiyonu"nun çevrede Şüleymancılık faaliyetinde bulunarak, ;liöy halklannın bölunmesine yol aç•up ileri sürüldü. Çağlayan bucağı 'lyferkez Mahallesi muhtan Yaşar Re'S&', 70 öğrencisinin banndığı Çağlayan ;fcurs ve Okul Talebelerine Yardım •Derneği Pansiyonu'nda kalan yöne"tici ve öğrencilerin köy camiine gelip namaz kılmadıklannı söyledi. Çağlayan bucağı Merkez Mahalleşi muhtan Yaşar Reis'in yardım der& İ pansiyonu ile ilgili açıklamaları & :"Ça|layan bucağı Kurs ve Okul /îâlebelerine Yardım Derneği kursun4* mevcut 70 ögrencinin ancak 20'si yore çocuklan. Digerleri nereden gelmistir bilinmiyor. Kurs yöneticüeri ile . ügrenciler, camilere gelip namaz kılmazlar, kahvelere de çıkmazlar. tşin ilginç yönii giderek yaygınlaştırdıklan Şüleymancılık propagandası ile kendtteri gibi düşünen köylükrimiz de camilere ve kahvelere gelmiyorlar. Pansijoo degil, sanki kapalı kutu. Kimden para alıriar, kimler yardım eder bilinmez. Kurban Bayramında oluşturduklan ekiplerie geceleri köylerden kurban derileri (opladıklannı duyduk. En buyük düşmanlan da köy camimirin imamı Mehmet Çiftçi. tmam, onlan gerçek Islam dinine çağınyor. GeBn biıiikte namaz kıialım diyor. Onhır, imamı köy halkı istemiyor diye &"••* imza düzenleyerek valiliğe dilek• , erdiler. Bunu ögrendik, şimdi Ç haklannda soruşturma açtırdık." • .Trabzon'da birsüreönce deAkçaabat ilçesine bağlı Yıldızh köyünde . kurs ve okul talebelerine yardım der. Beği pansiyonunda Şüleymancılık faaliyeti yapıldığı ileri surülmüş, köy .^halkı ikiye bölünerek, meydana gelen . olaylardaki çatışmada 9 kişi yaralan,nu§, 70 kişi de gözaltına alınmıştı. Da. ha sonra Yıldızlı'daki olaylar, pansi.yonun kaymakamlıkça boşalulmast sonucu durmustu. KENAN EVREN' varlıkfarıyla bizierı onuriandıran Sayın KONSEY ÜYELERİ' Başbakanımız ne Nasan Celal Gtoel Yuzu neden kızardı? lere verdiğiniz önem nedeniyle daha önce belediye meclis üyelerinin ücretlerini arttınyorsunuz. Yerel yönetimlerin çok önemli bir unsuru olan muhtar ödeneklerini arttırmak için de bir çalışmanız var mı? Hükümetiniz bu konuda ne düşünüyor?" diye sordu. İşte ne olduysa bu soru üzerine oldu. Güzel'in zaten kırmızı olan yüzü daha bir kızardı. Adeta kan beynine hücum etti ve sinirli bir şekilde "Bu sorunuzu cevaplamayacağım" diyerek kestirip attı. Güzel ardından da çantasını toplayarak basın toplantısını yaptığı Bakanlar Kurulu salonundan adeta "hh şımla" ayrıldı. Güzel'i sinirlendiren soruyu yönelten de dahil basın toplantısını izleyen tüm gazeteciler bu durum karşısında şaşırıp kaldılar. Aslında soru sahibi gazeteci hükümetin önemli bir konudaki tutumunu öğrenmek istemişti. Ama ne çare ki, 2 gün önce TBMM'de, muhtar ödeneklerinin arttırılmasını öngören bir yasa önerisi ANAP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmişti. Hükümet sözcüsü Güzel, "Muhtar ödeneklerini arttırmayı düşündüklerini" söyleseydi, bu kez kendisine ANAP oylarıyla reddedılen öneri hatırlatılabilecekti ve doğal olarak Güzel de gerçek nedenini, "Öneri muhalefetten gelmişti. Muhalefetten.gelen ne olursa olsun biz kabul etmeyiz" diyerek açıklayamayacaktı. Ya da Güzel, "Muhtar ödeneklerini attırmayı düşünmediklerini" söyleseydi, bu kez bütün muhtarları karşısma alacaktı. Gazeteci dün bu olasıiıklar ile, "Ben görevimi yapıp sorumu sordum. Bakana çanak tutacak değildim ya" diye düşünerek bakana yönelttiği soru gibi aklına gelen bir başka soruya daha yanıt bulamad', "Bir hükümet sözcüsü bakanın, soru sordu diye gazetecilere sinirlenmeye hakkı var mı?" Gazeteciler bu sorunun yanıtını önümüzdeki gunlerde yeni hükümet sözcüsü Güzel e yönelteceklen sorular ve alacakları ya da alamayacaklan yanıtlar ile ve Güzel'i tanıdıkça bulmaya çalışacaklar. Sayın TURGUT ÖZAL' Malıye ve Gunrük Bakanı Sayr A. KURTCEBE ALPTEMOÇİN', Sanayi ve Ticaret Balcanı Sayın CAHİT ARAL'a Kültür ve Tunzm Bakan: Sa\n«i MESUT YILMAZ', Aıkara Vatıa Sayın Ankara Bjyukşehır Beiedıye Başkari! Sayın CAHİT BAYAR'a MEHMET ALTINSOY f a Mülkf Erkâna, dost ulkelerin Büyükelçiierıne ve dığer temsrfcslerine, Bastmmiza, Türkiye RadyoTelevizyon Kurumu'na, Ankarali saygıdeğer hemşehrtlerimize «.VE TİCARET MERKEZİ'mızde ürunlerini sergileyen DEĞERLİ İŞ ADAMLAR1MIZA, KURULUŞLARIMIZA işletme sorumluluğunu alan U M A T A . Ş . ' n e ve tüm emeği geçenlere ŞÜKRANLARIMIZI SUNARIZ. TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BIRLİĞİ YÖNETIM KURULU Başbakanın Başdanışmanı Adnan Kahveci bu aralar ismini kullanarak çıkar sağlamaya çalışanlara diş biliyor ve kendi "usulleri" ile intikam planları yapıyor. Geçenlerde aradığımızda söze "Nedendir bilmem, son zamanlarda benim ismimi kullananların sayısı arttı" diye başlayan Kahveci, derdini şöyle aktardı: "İstanbul'da genç işadamlarının yemeğindeydim. Bir tanesi yanıma geldi, 'Bugün bana Kuranı Kerim satmak için telefon ettin mi?" diye sordu. 'Ne Kuranı Kerim i, üstelik sen benim sesimi de tanırsın' dedim. 'Öyle, zaten ben de benzetmemiştim' diye karşılık verdi. Sonra Ankara'ya döndüm. Trakya Birlik'ten aradılar. 'Talimatınız gereği 10 davetiye aldık' dediler. 'Anlamadım, ne davetiyesi?' diye sordum. Anlattılar. Meğer birisi yıne aramış, 'Turizm Haber Ajansı 29 aralık günü Palet Restaurant'ta yemekli bir tanıtım toplantısı düzenliyor, Ad Kahveci usulü intikam nan Bey rica etti, 10 davetiye alacaksmız' demiş. Onlar da 600 bin lirahk 10 davetiye alrnış, ama parayı vermemişler. İşi öğrenince hem davetiyeleri, hem de faturayı istettim. Şimdi tahsilatı benden yapsınlar diye bekliyorum. Ayrıca davetiyeler için de tanıdıklara başvuruyorum. Bildikleri köprüaltı serserisi varsa davetiyeleri onlar? dağıtacağım."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear