28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 KASIM 1986 CUMHURİYET/7 Baykal: Başkan değil, karargâh değişmeli CÜNEYT ARCAYÜREK SHP'deki son gelişmeler üzerine Deniz BaykaVın Cumhuriyefe özel demeci ı ANKARA Ara scçim sonuçlarıyla SHP'de başlayan çeşitli değerlendirmeler sürüp gidiyor. SHP bünyesinde yer alan belli başlı isimlerle ilgili çeşitli varsayımlar, araştırmalar kamuoyuna yansıyor. Adı çcvTesindc çeşitli savlann öne süruldüğü Deniz Baykal, günlerdir sürdürdüğü suskunluğunu "Cmnhuriyef'e verdiği aynntılı bir demeçle bozdu. Baykal, bu demecinde ara seçimlerini ANAP, SHP ve öteki sağ partiler açısından genişlemesine değerlendirdi. Fakat Baykal, özellikle bir iki gundür yanp çizilenlerin tersine partide "yapısal bir degişikUgi zonınhı gördügünü", partideki öteki sorunun sosyal demokBAYKAL Evet, ne yazık ki ilk kez bu seçimde gerilemekte, bir rat bir bakış açıa perspektif saptamak olduğunu açıklarken, SHP'de sağ partinin karşısında ona alternatif durumunda ikinci buyük parbir lider sorunu gönnedigini, hatta liderliğe oynamakta olduğu gibi ti olarak yine bir sağ parti yer almıştır. Bunun da üzerinde dumlsavlann geçerli olamayacağını vurguladı. ması gerektiğine ınanıyorum. Baykal, yapısal değişikliği anlatuken, "karargâhtaki İnönü'ue ihtiyaç var: İnönü, partide ikame edilmesi mümkün olmayan bir noktada bulunuyor. Yetenekleriyle, nitelikleriyle, kişiliğiyle, bugüne kadar sergilediği yaklaşımıyla ve uygulamasıyla Sayın İnönü, yerini doldurma imkânına sahıp olamadığımız bir kimlik sergilemiştir. Partinin tüm unsurlarını etkin bir biçimde geleceğe dönük çalıştırma şansına sahip böyle bir genel başkana bizim ihtiyacımız var. de, ülkenin kuruhnası ve guçlenmesi girişimleri içinde, daha sonra bir hukuk, devletinin yerleşmesi ve çağdaş bir anayasaya kavuşması, defrioKiasîye geçmesi aşamalarında büyuk halkçı hareketin hizmetlerı olmuştur. Daha sonra demokratik rejimin bir toplumsal ve ekonomik içeriğe kavuştu.ulması, toplumsal yaşamın sosyal demokrat bir çerçeveye oturtulması konusunda da yine önemli adımlar sosyal demokratların çabaları ile atılmıştır. Bütün bu oluşumlarda biz çoğu kez iktidarda, zaman zaman da ana muhalefette görev yapmışızdır. Şimdi ise, 28 Eylül ara seçimleri, bırakmız iktidarı, ana muhalefet partisi konumundan da uzaklaşmakta olduğumuz işaretini bize vermektedir. Bunu da çok önemli saydığımı ifade etmek isterim. Ara seçimler bizim için gerçek mermilerle yapılan bir tatbikat olmuştur. Eksiklerimizi, aksaklıklarımızı görduk. Kimse bizi bir daha böyle dağınık yakalayamayacaktır. Sosyal demokrasiyi, sağ partilerin bir katkı maddesi gibi kullanmasına artık izin vermeyeceğiz. Sözlerinizden, sosyal demokrat oyların bölünmeyip bir arada olsalar da, yeterli olmayacağını vurguluyorsunuz. Sosyal demokrat o> potansi\elini daha yuksek gormenizdeki mantık nedir? BAYKAL Haklısınız, ben kesinlikle 28 Eylül ara seçimlerinin ortaya koyduğu tabloyu yeterli saymak bir yana, kaygı verici olarak göruyorum. "SHP yuzde 23.5, DSP yüzde 8^, toplam yüzde 32 eder, bu da bizim olağan oy oranımızdır" anlayışına yer yer rastlıyorum. Bu değerlendirmeyi geçerli kabul etmem kesinlikle mümkün değildir. Şu nedenle: 1983 seçımlennde bilindiği gibi ANAP yuzde 45 oy almıştı. Bu oy oranı büyük ölçüde CHP'ye destek vermiş bölgelerden sağlanmıştı. Sosyal demokrat duşüncenin egemen olduğu büyük kentler, gecekondu bölgeleri, kırsal kesimler 1983'te ANAP'a oy vermişlerdi. seçim, ANAPin bir varhk bunalımıyla karşı Bu tablo, yani sağın seçeneğinin de bir başka sağ parti olması, hem ülkenin demokratik rejimi açısından hem de sosyal demokratkarştya olduğunu, 12 Eylül planlaması içinde ların geleceğe bakışlan açısından pek çok sorun doğuracaktır. Turkikendisine verilen işlevi bir noktadan sonra ye'de bir sağ partinin seçeneğinin bir başka sağ parti olması, Turkigötürmesinin artık mümkün olamayacağım ortaya ye'deki demokratik siyasal rejimin iki sağ parti salmcağına dayalı koymuştur. 12 Eylül siyasal şablonunun aşılabilmişbır niteliğe büriinmesi demokratik rejimin etkin işleyişi açısından kaygı olması, krvançla karşüanması gereken bir tablodur.vericidir. Turkiye, gelişme yolunda olan bir ülkedir. Çok hızlı ve düzenkmelerden" söz ediyor, bu degişikliğin nasıl yapılması gerektiği üzerinde "kişisel görüşlerini ve önerUerini" anlatıyor. Deniz Baykal'la yapılan görüşmenin soru ve yanıtlan şöyle: Ara secimlerin öoemli siyasal yansımalan sizce nedir? . BAYKAL 28 Eylül'de yapılan ara seçimler, ülkenin siyasal tablosunu gözler önüne sermiştir. O günden bu yana geçen 1 ayı aşkın süre, coşkulu ya da duygusal bir değerlendirme eğüimini denetirn altına alrnak için yeterlidir. Şimdi yapılması gereken, seçim sonuçlannın soğukkanh bir biçimde yorumlanması ve gerckli siyasal sonuçlann çıkarılmasıdır. Sanıyorum, bu seçimin en belirgin sonucu iktidardaki ANAP ile ilgjlidir. Bu seçimin en büyük kayba uğrayan partisi ANAP olmuştur. Aynca gelecekteki varhğı da artık tartışma konusudur. Büindiği gibi ANAP 1983 seçünlerinde oyların yuzde 45'ini almıştı. 3 yıldan az bir süre geçmiş olmasına rağmen bugün oy oranı yüzde 32'ye düşmüştür. Yani 1983'te ANAP'a oy veren her üç seçmenden biri bu seçimde ANAP'a karşı oy kullanmıştır. Yuzde 45'ten yüzde 32'ye doğru oy gerilemesi, yerel seçimlerin de kanıtladığı gibi dogrusal bir eğim göstermiş, düzenli bir biçimde azalan bir grafik çizmiştir. Bu grafiğin yuzde 32'lik noktada artık durduğunu varsaymak için bir neden yoktur. 12 EyIAI şabUmu «*tl»y*r: Son ara Sağ ve sol partili model önemli bir toplumsal vapı değışimı geçirmektedir. 14 yıl sonra Türkiye'deki her dört insandan uçu kentlerde yaşayacaktır. Yine nufusun yarısı 20 yaşın altında olacaktır. Bu, Türkiye'nin yeni yerleşme, yapılaşma sorunları ile karşı karşıya kalacağını gösterir. Bu hızlı değişme, ister istemez, kaçınılmaz bir biçimde, önemli geriUmler ve ger Sosyal demokrat özlemler Başbakan Özal ara seçimlerini irdelerken siırekli olarak artık sosyal demokrat hareketin hiçbir başanya ulasamayacağını soyluyor, hatta gelecek seçimde SHP'nin daha duşuk başanya gideceg^ni vurguluyor. Sizce durum nedir? f icl partili model: Jki sağ partiye dayalı bir rejim modeli Turkiye'de ciddi sorunları gündeme getirir. O nedenle Turkiye'de siyasal partiler sistemini dunyanın her yerinde görülmüş olan sağlıklı doğal yapısına, yani ortanın sağında ve solunda iki büyük siyasal parti sistemine dayalı bir modele doğru tekrar dönüştürme gereğı, Turkiye için oncelikli bir konu durumundadır. Yani o yüzde 45 oyun içinde önemli miktarda sosyal demokrat oy vardı. 3 yılda ANAP'ın izlemekte olduğu politikalar seçmenin kendisine tepki göstermesini gerektirir bir noktaya gelmiştir ve ANAP'a 1983'te oy vermiş her üç seçmenden bin, ona karşı oy kullanma tercihi içine girmiştir. Böylesine hızlı bir çözülme sürecine ANAP girdiği halde, ANAP'tan boşalan seçmen kitlesinin doğal bir seçenek olarak sosyal demokrat hareketin içine değil, bir başka hareketin içine yönelmiş olması üzerinde durulması gereken asıl sorunu ortaya koymaktadır. Sorun budur. Yani iktidardaki partinin hızla gerilediği bir dönemde bile, biz ancak asgari taban ovumuzu iki parti olarak almayı başardık diye avunmak mümkün değildir. Demek oluyor ki iktidardaki sağ partiden çözulen kıtleler, çözümü sosyal demokrat harekette aramamışlardır. Sorun budur. 1983'te büyük oranda bir sosyal demokrat oy toplayan ANAP'tan oylar koparken, bu sosyal demokrat oylar bir sosyal demokrat harekete dönme tercihi içine girmemişlerdir. Konu budur. O nedenle bu secimlerde oy oranının yuzde 30'lar civarında olduğunu söyleyip bununla yetinmek saruyorum çok yanhş olur. Kaygı verici huzur Bir diğer nokta şudur: Kendimizi, bu oy oranlarına, ana muhalefet konumundan duşmuş olmaya alıştıracak olursak, bunu haklı, kabul edilebilir, doğal karşılamaya kendimizi ikna edebilirsek, işte en tehlikeli noktaya o zaman ulaşmış oluruz. Çünkü bunun sonucu, yarın, bugün ulaştığımız noktayı da aramak olur. Bu giderek sıkışan, giderek daralan bir tunel durumu yaratmaktadır. Kesinlikle yapılması gereken ilk şey oy oranlarını reddetmektir, bu oy oranlan ile yetinmeyi kabul etmemektir. Olaya bu anlayışla yeniden güçlü bir şekilde bakmaktır. Seçim sonuçlarını yeterli saymayan bu yaklaşımın, parti içinde bir tartışmayı, bir arayışı hatta bazı surtüşmeleri başlatabileceğinden kaygı duyulabilir. Zaman zaman basında buyük ölçüde mubalağah olarak yer alan haberler bu çerçevede yorumlanmalıdır. Bu açıdan, tartışma ve yeni arayışlardan korkmamak gerektiğini düşunüyorum. A N A P daha fazla sıkışacak Çünkü bu seçimde ANAP herhangi bir genel seçimde kullanamayacağı olağanüstü yöntemleri denemiştir. Iktidann ne de olsa değismeyeceği teması işlenerek, devlet olanaklan oy baskısı amacıyla siyasal hayatımızın hiçbir döneminde görulmemiş etkinlikte kullanılmıştır. Yerel yönetimler, muhtarlar oy toplama aracı halinde baskı altına alınmıştır. Ancak, bütün bu olağandışı uygulamalarla oylann yuzde 32'sinin toplanabildiğini unutmamak gerekir. Üstelik büyük bir oy kaybı süreci içine girildiğinin artık görülmüş olması, önümüzdeki bir seçimde ANAP'ın daha da sıkışmasına neden olacaktır. p zorfamalart reddettU Toplumumuz, siyasal partiler sistemimizin kendi doğal ve organik gelişmesini bozmaya dönük tüm dış zorlamaları ve o zorlamalara uyum gösteren etkinlik arayışlarını reddetmiş, bağımsızlığını korumuştur. Siyasal tarihin ve siyasal bilincin kara tahta üzerinde yazı siler gibi silinemeyeceğini herkese göstermiştir. Bütün bunlar bizi şu noktaya getiriyor ki, 12 Eylul 1980 müdahalesinden sonra ohıştumlan siyasal partiler sisteminin üç unsurundan şu ana kadar ayakta kaimayı başarabilmiş olan yegâne parti dummundaki ANAP, artık ciddi bir varhk kavgası içine sürüklenmiş durumdadır. 12 Eylül'de belli bir siyasal maketi geliştirerek, Türkiye'nin siyasal geleceğini denetleme arayışına yönelen çevrelerin bu durumu önemle değerlendirmesi gerekecektir. Bilindiği gibi 12 Eylül askeri müdahalesi bundan önceki askeri müdahalelerden farklı olarak sadece anayasal ve yasal sistemde değişiklikler yapmakla yetinmemiş, ülkenin siyasal geleceğini de belirlemek istemişti. Bu amaçla parlamento kapatılmış, siyasal partiler kapatılmış, denetim altında yeni siyasal partiler oluşturulmuştu. Fakat cam fanus içinde, özel koşullar altında yeşertilmek istenen siyasal partilerin demokratik sistem işlemeye başlayınca varhğını sürdüremeyeceği, daha önceki iki örnekle görülmüştür. ANAP'ın durumu bu açıdan özel bir dikkatle fr izleniyordu. OY ORANLARI REDDEDtlMELt Baykal secimlerde sosyal demokrat oy oranının yuzde 30 channda olduğunu söykyip bununla yetinmenin çok yanhs olacağmı beUrtenk şöyle diyor. Kendimizi bu oy oranlan ve ana muhalefet konumuna duşmuş olmaya ahştuvsak, en tehtiketi noktaya ulasnuş oturuz. KeanUklt yapüması gereken ilk sey, oy onmüuvu rtddetmektir. Karara&h sorunu: Genel Başkan'ın partiye kattıklanndan vazgeçme hakkına, lüksüne sahip değiliz. Genel Başkan'ın yanında etkin bir karargâhı da partinin hizmetine sokmak zorundayız. Sayın tnönü'nün kişiliği ile bütünleşen bir karargâh etkinleşmesini sağlayabilirsek, partideki yapay aynmlan bir yana iten, tüm partilileri kucaklayan bir demokratik oluşumla, yeniden canlanıp gelişme ve güçlenme yolunu bulacağımıza kesinlikle inanıyorum gınlikler uretmekte, ortaya koymaktadır. Üstelik, yeterince hızlı olmayan bir ekonomik kalkınma karşısında bu sorunlar daha da ağırlaşacaktır. Böylesine büyük yapısal gerginliklerin, geriümlerin ortaya cıkmakta olduğu bir dönemde siyasal sistemin iki sağ partinin karşıhklı dönuşüme dayalı bir duzen içine girmesi halinde bunahmlar yoğunluk kazanacaktır. Bu nitelikte bir demokratik rejimi işletmek ve onun demokratik nitelığini surdurmek sanıyorum mümkün olamaz. Böyle bir panileşme yapısına dayalı bir rejimle Ülkenin iç barışını, iç duzenini korumak varolan gerilimleri, gerginlikleri toplumun kendisini aşmasına yardımct olacak bir şekilde sısteme aktarmak, sanıyorum yine mümkün olamaz. Bütun bunlar, iki sağ partiye dayalı bir rejim modelinin Turkiye'de demokratik sistem açısından, ülkenin iç barışı, iç dengeleri açısından ve giderek ulusal bağımsızhğı ve korkarım ulusal butünluğu açısından ciddi sorunların gündeme gelebileceğini gösterıyor. O nedenle Turkiye'de siyasal partiler sistemini dunyanın her yerinde gorulmuş olan sağlıklı doğal yapısına yani ortanın sağında ve solunda iki buyuk siyasal parti sistemine dayalı bir modele doğru tekrar donüşturme gereğı, Turkiye için oncelikli bir konu durumundadır. 28 Eylul ara seçımleri, bu ihtiyacı ilk kez karşımıza çıkarmıştır. Tabıi bu durum, halkçı sosyal demokratlar olarak bizlerı doğrudan ilgilendirmektedir. Sosyal demokratlar Turkiye'de çok parlak bir geçmişe sahiptirler. Ülkenin bağımsızhğını kazanma mucadelesı içınBAYKAL Hayır, çünku Türkiye'nin tarihsel ve toplumsal gelişıminde içinde bulunduğumuz aşamada toplum, sosyal demokrat özlemleri giderek artan bir biçimde paylaşmaya ve bu özlemleri siyasal alana yansıtmaya başlamış durumdadır. Yani sosyal demokrat açılımlar için, sosyal demokrat politikalar için, sosyal demokrat düzenlemeler için toplumsal yapıdan olağanustü etkinlikte, ağırlıkta talepler gelmektedir, Özlemler ifade edilmektedir. Hızh toplumsal ve ekonomik yapı değişimi Türkiye'nin kentleşmekte oluşu, Turkiye1 nin sanayileşme bakımından ulaştığı aşama, uluslararası ilişkilerin ve etkileşimin Turkiye'de yaygınlaşması.. Butun bunlar sosyal demokrat nitelikte politikalara, Ozlemlere çok elverişli bir zeminin oluşmasına yardımcı olmaktadır. Zaten o nedenledir ki sağ partiler bile sosyal demokrat açılımlara kendilerini zorunlu hissetmektedirler. ANAP'ın oynak merkez teorisi adı altında aramaya çalıştığı şey budur. Son> zamanlarda Sayın Demirel'in denemekte olduğu sosyal devlet özlemini dile getiımeye dönük açılımlann altında yatan budur. BUtün bunlar göstermektedir ki, Türk toplumu sosyal demokrat talepler içindedir, özlemler içindedir. Çelişki şuradadır. Türkiye'nin toplumsal bir talep ifade etmekte olduğu sosyal demokrat özlemler bir yanda dururken, sosyal demokrat hareket Türk tarihindeki en bunalımh, en sıkıntıh dönemini yaşamaktadır. Bu bir temel çelişkidir ve biz sosyal demokratların ciddi bir durum değerlendirmesi yapmak zorunda olduğumuzu gösteriyor. Fakat bunu gelecekle ilgili bir umutsuzluk nedeni saymıyorum. Büyük çelişki: Çelişki şuradadır, Türkiye'nin toplumsal bir talep ifade etmekte olduğu sosyal" demokrat özlemler bir yanda dururken, sosyal demokrat hareket, Türk tarihinin en bunalımh, en sıkıntıh dönemini yaşamaktadır. Bu bir temel çelişkidir ve biz sosyal demokratların ciddi bir durum değerlendirmesi yapmak zorunda olduğumuzu gösteriyor. Asıl kaygı verıci olması gereken, böylesine düşük bir başarı gösteren bir hareketin içindeki insanlann, huzur içinde kaimayı başararak, bunu içlerine sindirip, doğal karşılayıp sükunetle hayatlannı sürdurmeleridir. Bu daha kaygı verici bir tablo olurdu. O nedenle, bu noktada tartışmamız gerektiğı kanaatındeyim. Tartışmahyız, ama birbirimizi suçlamak birbirimize saldırmak amacıyla değil, karşı karşıya bulunduğumuz tablonun nedenlerini kavramak ve onu aşmak için neler yapılabileceğini düşünmek için tartışmalıyız. Bugün tartışmak yarın ağlamaktan daha iyidir. tzin verirseniz, bu degerlendirmelerin arasında güncelligini koruyan bir konuya geçelim. Sosyal demokrat oy potansi>elinin güçlü olduğunu soyluyorsunuz, ama bir de merkezdeki duzenleme istekleriyle ashnda doğrudan genel başkanlık konusu tarüşıhyor, bu yönlü haberler giderek yofunlaşıyor. Bu konudaki düşünceleriniz? BAYKAL Karşı karşıya bulunduğumuz sorunun bir genel başkanhk, bir liderlik sorunu olmadığına inanıyorum. Genel Başkan Sayın İnönü partide ikame edilmesi mümkün olmayan bir noktada bulunuyor. Sayın lnönü'nün partide bulunduğu nokta işgal ettiği genel başkanlık mevkiinden gelmiyor. Yetenekleriyle, nitelikleriyle, kişiliğiyle, bugune kadar sergilediği yaklaşımıyla ve uygulamasıyla Sayın İnönü yerini doldurma imkânına sahip olmadığımız bir kimlik sergilemiştir. O kimliğe partinin şiddetle ihtiyacı olduğu kanısındayım. Partinin tüm unsurlarını etkin bir biçimde geleceğe dönük olarak çalıştırma şansına sahip bir genel başkan durumundadır. Böyle bir genel başkana bizim ihtiyacımız var. Sorun kesinlikle genel başkanla ilgili değildir. Karargâhla ilgilidir. Genel başkanın partiye kattıklanndan vazgeçme hakkına, lüksüne sahip değiliz. Genel başkanının yanında etkin bir karargâhı da partinin hizmetine sokmak zorundayız. Sayın lnönü'nün kişiliği ile butunleşen bir karargâh etkinleşmesini sağlayabilirsek, partideki yapay ayınmlan bir yana iten, tüm partilileri kucaklayan bir demokratik oluşumla, yeniden canlanıp gelişme ve güçlenmenin yolunu bulacağımıza kesinlikle inanıyorum. 1 2 Eylül şablonu aşıld Tüm siyasal partilerin katılabildiği bu son ara seçim, ANAP'ın da bir varhk bunalımıyla, bir varlık sorunuyla karşı karşıya olduğunu, 12 EylUl planlaması içinde kendisine verilen işlevi bir noktadan sonra götürmesinin artık mümkün olamayacağım ortaya koymuştur. Bu önemli bir siyasal sonuçtur. Böyle bir noktaya gelinebilmiş olması, yani 12 Eylül siyasal şablonunun aşılabilmiş olması, kıvançla karşılanması gereken bir tablodur. Bunun iç barış korunarak, ülkede özel bir gerilim yaratılmadan, toplumun ana dengeleri sarsılmadan gerçekleştirilebilmiş olması ve gerçekleşen bu tablonun giderek kendisini tüm çevrelere kabul ettirmekte oluşu demokratik gelişmemiz acısından memnuniyet vericidir. Benim bu seçimlerde gördüğüm önemli bir olay budur. Böylece toplumumuz, siyasal partiler sistemimizin kendi doğal, organik gelişmesini bozmaya dönuk tum dış zorlamalan ve o zorlamalara uyum gösteren etkinlik arayışlarını reddetmiş, bağımsızhğını korumuştur. Siyasal tarihin ve siyasal bilincin kara tahta üzerinde yazı siler gibi kolayca silinemeyeceğini herkese göstermiştir. Peki ama, ara seciminin sol açısından önemli bir yani yok mu? DICA86 MODERN TIP GEREÇLERİ & İLAÇ SANAYİİ SERGİ VE SEMPOZYUMU 48 KASIM 1986 ODAKULEISTANBUL StRECEK T.C. LÜLEBURGAZ SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1985/977 Karar No: 1986/3 Sanık: ömer Fuat Dedeoglu: Kâmıl oglu Şükriye'den olma 1933 d.lu Luleburgaz Kocasınan Mahailesi nüfusuna kayıtlı olup, aynı mahalle Kuş Sokak, No: 11'de oturur, çiftçılik yapar, SUÇ: Gıda maddelen luzüğune muhalefet. SUÇTARİHİ: 8.5.1985 Yukanda suçu ve snç larihı yazılı sanık ömer Fuat Dedeoglu gıda maddeleri tüzuğune muhalıf ımal tanhi yazılmadan un piyasaya çıkardığından mahkememizden verilen 14.1.1986 tarihli kararla TCK. 398, 402 \e 647 sayılı kanunun 4 ve 6. maddeleri gereğince neticeten 32 000 hra ağır para cezası ve curme vasıta kaldığı meslek ve sanatının hapis cezasına musavı 3 ay müddetle meslek ve sanattan ve ticaretıen tatiline, yedi gün ışyerinin kapatılrnasma, karar özetinin, kapaıma suresi kadar kalmak üzere kapalılan ışyerinin göze çarpan bır \enne yapıştınlmasına ve cezalann ertelenmesine karar venlmiştir. Keyfıyet ilan olunur. ECEBAR HER AKŞAM TUNA ÖTENEL NUKET ARUCA KEMAL K.ADİR İKİLİSİ Tel: 164 16 86 169 41 40 ORK. TERS ADAM Barlas Özarıkça 1500 Lira (KDV dahil) Habora Yayınları Basın: 30535 RÖNESANS l Il SLARARASI PAZARLAMA HIZMETLKRI A.«?. . MALATYA 4. KİTAP SERGİSİ 116 Kasım 1986 Kerem Kitabevi Turan Emeksiz Cad. No: 3.208 Ali PüsküNuoğlu'nun bu çok aranan sözlüğünün sekizinci basısı çıktı: 2500 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları, Türkocağı Cad. 39/41 Cağatoğlutstanbul OZ TLRKÇE SOZLUK İSTANBUL 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1986/89 Vasi. 16.7.1982 doğumlu, küçük Mustafa Şansal Koçak'a annesi Nurdan Akım'ın vasi tayinine 22.10.1986 tanhinde mahlcememizce karar verilmiştir. İlan olunur. 27.10.1986 Basın: 12048 SEKRETER çalışması da yapabilecek. bilir deneyimli sekreter aranıyor. 146 41 39
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear