25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/8 KAPALI KUTU: HENDIST&N Uç başlh, yedi koüu tanrıça henüz beş yaşında Delhi gerçek bir alışveriş merkezidir, bir kıta büyüklüğündeki Hindistan'ın dört bir yanından akan mallar buradaki on binlerce dükkânı doldurur doldurur boşaltır. Boşaltma işlemiyle yükümlü olanlar Hintlisi, Japonu, Avustralyalısı, Almanı, Amerikalısı, tüccan, gezgini, fakiri, zengini alıcılardır. Bombaylı film yapımcıları birkaç yıl önce tarihi ve dini bir filmde bir tanrıça yaratmış; bu selüloit yaratığa daha sonra sahip çıkılarak herhangi bir Hindu tanrıçası gibi tapınaklar yapılarak tapılmaya başlanmıştı. li'yi de orada kutlamak pek ıvı olurdu diye tutturursanız, buyDclhi, Yeni ve Eski Delhi olrun yolunuz açık olsun. îşte Homak üzere iki kısımdan oluşur. li, işte Eski Delhi, işte hayat, kim Hint'in başkenti olan yenisi, hatutturmuş da hayırh olmuş, kim ni şan olsun diye inşa edilmiş inat etmiş de haynnı bulmuş. Siz olup, adeta otomobiller değil dersini yaşaya yaşaya alacaklaruçaklar insin diye yapıltnış cad dansanız doğrusu Holi'yi Red deleri, fıskiyeli, binbir renk çi Fort'ta kutlamak pek çok oturçekli parkları, meydanlan, bah muş bir fıkirdir; peki bu Holi neçeleri, Büyuk Britanya Impara yin nesidir? torluğu'nun armağanı olan evleBu yıl martın on yedisine denkri daha doğnısu saray yavrulan gelen Holi, çok eski, hani topdükkânlan, otel ve lokantalany rakla uğraşıp gökyüzüne bel la tertemiz, pırıl pırıl, gıcır gıcır bağlayan, tepesindeki dağlan, dır. Hemen yanı başındaki Del güneşi, önünden akan nehri, elihi'yle, yani eski ve yaşlı, Moğol ni yakan ateşi, görüneni görünlardan yadigâr Red Fort'u (Kır meyeni tanrılarla donatan bir mın Hisar), Cama Carnii, çarşısı medeniyetin. yanı Hint'in baypazarı, döküntüleri, pisliği, ha ramı, bahara hoş geldin töreniinliği ve cazibesiyle orada bir tarih dersi verircesine duran Eski dir. Holi'de balonlar renkli sularDelhi'yle gerçek bir tezat oluşturur. Eh, Hint de bir Üçüncü la doldumlur, toz boyalar keseDünya ülkesi olarak tezatlarla kâğıtlarına, püskürtsün diye yadoludur ve çoğu zaman bu ko pılan türlü çeşitli cihazlara konunuda tüm dünya ülkelerini bas İup sokaklara dökülünür. Sontırdığı gibi ağzınızı açık bırakır. ra başlar bir kıyamet, aklın alaYenı Delhi'nin "östttme kaymak mayacağı renklilikte bir kargadök de yala" diye haykıran cad şa. Renkli bahar, birbirine renk deleri de orada doğup, orada ya ata ata karşılanır, karşılanır ki şayıp ölen "dokunulmazlar"la renklilikte, delilikte insanlar da doludur. Hint Merkez Bankası' doğadan aşağı kalmasın. nın o kocaraan, gururlu gövdeDaha adımınızı atınca görürsinin hemen köşesinde yemek pi sünüz ki, uçuşan gözler, en beşiren bir kadın, az öteye pisleyen lalı renklerle donanmış, gevşeçocuğu ve yere kıvnlmış uyu miş ve dellenmiş yüzler, dağınık makta olan baba, öyle pek de az yaka paça, çökmüş, dolanan ve rastlanan görüntülerden değil dans eden kişiler insanı iyice dir. kaygılandırmakta. Herkes kafayı sakıncalı bir bitkinin yaprakEski Delhi'nin lam göbeğinde larınm ezilip, yumuşatılıp top ki Red Fort'ta onca kargaşa, edilmiş haliyle yani iki tanesi bir renk, gurültü, kalabalık arasın rupiye satılan "bang"la bulmuş da dolanmalannız, pazar gunleri durumdadır. Uyuşuk bedenlerkurulan çarşıda anasını, babası den çıkıveren ani hareketler, konı kaybetmiş çocuklar gibi şaş şup koşup birbirlerine boya dökkınlık, korku ve yerinde dura tükleri gibi saldırgan bir tavırla mayan bir sevinçle sağa sola ko bır omıızu diğerinınkıne vura vuşuşmanız yetmiyormuş gibi, Ho ra öpüşüp kucaklaşma. Siz soka~ PERİHAN TUNA lenin zindanlannda doğmuş, zalim Kansa'yı öldürdükten sonra Yamuna nehrinin belli bir yerinde yıkanmıştır ve buraya gelen binlerce hacı, doğum yerini, Krişna ve diğer tannların tapınaklannı ziyaret eder. Krişna'nın yıkandığı kutsal sularda vıkanırlar. îşte bu nedenle Hinduizm'i pek kabataslak, pek ruhuna, derinliğine inmeden de olsa burada vermeye çalışmak boynumuzun borcudur. Bir Hint atasözü şöyle der: "Üç yüz milyon otuz tiç bin tannya üç yüz milyon mümin tarafından tapınılmaktadır." Hinduizmde >aız binlerce tanrı vardır ve Mathura'da gezdiğimiz bir tapınakta, beş yıl önce yaratılan yedi kollu, üç bacaklı bir tannca, hani neredeyse film artistleri gibi tapıhp yerini bir yenisine bırakacağmın mümkün olduğu hissini uyandırsa da, Hinduizm öyle kolayca yargılanıp, anlaşılacak bir din, bir inanç sistemi değildir. Nitekim bu film artisti benzetraemizin ne denlı doğru olduğunu, Bombaylı tılm yapımalannın birkaç yıl once tarihi ve dini birfilmdebir tannca yarattıklannı, bu selüloit yaratığa daha sonra sahip çıkıhp herhangi bir Hindu tannçası gibi tapınaklan yapılarak tapılmaya başlandığını öğrenince anladık. Birkaç Hindu tann ve tannçasından söz etmek istiyoruz. Hinduizmin üç ana, affedersiniz baba tanrısı yaratıcı Brahma, koruyucu Vişnu, ve yok edici Şiva'dır. Bedenin baş kısmı Brahma ya da katıksız bilinci, gövdesi Vişnu ya da her şeye nüfuz eden ruhu, belden aşağısı Şiva ya da dünyevi arzulan temsil eder. Yaratıcı Brahma, bugün Hint'te neredeyse unutulmuş her biri de dünyadaki tek Brahma tapınağı olan iki tane tapınağıyla ya dünyevi arzuların tatmini, ya da dünyanın son bağlanndan kunarmayı sağlaması için gerçek müminlerin kalbine itilmiştir. Vişnu daha çok dünyaya sekizinci gelişi kabul edilen Krişna'run şahsmda alaka toplamakta, dünyevi arzulan temsil eden Şiva'ysa karısı ve oğullanyle en popüler tann sıfatını hak etmektedir. Şiva, güzel eşi Parvati, Parvati'nin kendi elleriyle yarattığı oğlufilbaşh, tombul vücutlu Ganej ve Şiva'nın oğlu yürekliliğin bedenleşmiş hali olan ve özellikle Güney Hindistan'da büyük ilgi gören Kartiyaka tapınaklan her köşe başmda karşınıza çıkmaktadır Yann: Üç>üzbhı .vataklı fuhuç merkezt Bomhay MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Göç yolda düzelir... 9 TEMMUZ 1984 2 Dünyevî arzulan temsil eden tann Şiva, güzel eşi Parvati ve oğullan fll başk, kara bahth Ganej... ğın basında irkilir, eyvah ne yapacağız bu kadınsız, turistsiz, kuralsız sokakta diye telaşlanır, arkadaşınıza yanaşarak ağır ağır yürumeye başlarsınız. Birden bir el yüzünüze sertçe bir sarı çeker, bir diğeri başınızdan aşağı mavi döker. başkası "izninizle" deyip altın renkli tozu alnınıza bastıra bastıra sürer. Üstünüze balonlar atıhr, renkli sular süzülürken dayanamaz, bir de kucaklamak isteyen kişilerden koşarak kaçmaya başlarsınız. Yedi sekiz kişilik bir grup, uzun bir davulu çalıp ilkel danslar yapa yapa üzerinize yurilr, balkonlardan, camlardan üstünüze atılan renkli sıvılar, yetti be dedirttirir, siz koştukça yenileri karşınıza çıkar ve sokak bir korku tüneline dönüşur. Artık dişleriniz bile boyanmıştır ve siz en çığırtkan renklerle donanmış yüzünüz, batmış üst başınızla iyice korkmaya bu garip, bu tehlikeli aözlerden, kuralsız saldırgan devinımlerden tabana kuvvet kaçmaya başlarsınız. Bir Hintli artık sizi iyice hedef belleyen kalabalıklara karşı korumasına alır, koşar koşar meydana, Cama Mescidi'nin medivenlerine vanr, derin bir nefes alırsınız. Siz siz olun, Holi'yi Red Fort'ta görün. tıcılar sabırlı, akıllı, güleryüzlü ve işini bilen adamlardır. Sizi ısrarla davet ettikleri bir sari dükkânında renk renk, desen desen ipekler top top önunüzde açılıverir, aman yapmayın, etmeyin nasıl toparlanır bunlar istemıyorum, alamayacağım, inanın alamayacağun diye kızanp bozanp, sayıklamanız boşunadır. Hintli, bizde adet böyledir diyecek, beş yuz elli rupi istediği sariyi yalnız sizin için yüz yirmi rupiye vermeye razı gelecek, tüm yöreniz renk renk, desen desen sariden geçilmez halde ne edeceğinizi bilemeyeceksinizdir. Bir halk atasözune göre bir Hindu, on iki ayda on uç dini bayramı kutlar. Bu bayramlara ortak şarkılar, hac yolcuları, kutsal suda yıkanmalar ve tapınakları ziyaret eşlik eder. tşte Hindu tannlannın en önemlilerinden olan Lord Krişna, M.Ö. 3185 yılında Mathura'da bir ka Alışveriş cenneti Delhi Delhi, gerçek bir alışveriş merkezidir, bir kıta büyüklüğündeki Hindistan'ın dört bir yanından akan mallar, buradaki on binlerce dükkânı doldurur doldurur, boşaltır. Boşaltma işlemiyle yükümlü olanlar, Hintlisi, Japonu, Avustralyalısı, Almanı, Amerikalısı, tuccarı, gezgini. fakiri, zengini alıcılardır. Hınt'te el emeğıgoznuru ucuzdur, Hintlinin mahir elleri en kuçük mallan bile donatır, ışıtır, ille de al beni dedirtir. Hintli sa KTEAP SAHŞINDA ELEMAN Yayınlarımızın taksitli satış bölümunde maaş artı primle çalışacak pazartamacı elemanlar aranıyor. Başvuru: (saat 9.30 12.00) YAZKO Türkocağı Cad. İstanbul Tabib Odası Han No: 17 Kat: 2 Cağaloğlu Çeşme Şenliği sona erdi Paraşüt gösterileri şenliğin renkli yunlarındandı ÇEŞME, (CumhuriyeO Türk Deniz Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı tarafından düzenf \rg~ırnlnn çarpışması sonucu lenen 2. Çeşme Deniz Şenliği, tZ JUfof \rgırnlnn (\l Zeytmburnu sahil volunda iki taksinin çpş y j lll L * I W l l l l l d l fîk k d b k i i l d Di öl *J TMiŞl l j lll L * I W l l l l l meydanagelen trafîk kazasmda beş kişiyaralandı. Dim öğle dün gece geç saatlere dek süren halka açık "Kapanış eğlenceleib den sonra Zeytinbumu Ç i t Fabrikası yakınlarında 54 S1165 ve 55 DZ144 plakah otomobUlerin çarÇimento Fbik pışması sonucu önemli ölçüde hasar meydana gelirken, Ramazan Taylan, Zekeriya Kalaycı, Mehmet ri" ile sona erdi. 4 temmuz çarşamba günü başYeşilova, Şengül Aktaş ve HamdiAktaşyaralandılar. Sıksık kazalarm meydanageldiğisahilyolunda layan şenliğin son gününde Ilıyaralanan beş kişi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alındılar. Yaralıların tedavilerinin avakca körfezinde yelken yarışları, ta yapıldığı belirtildi. (Fotoğraf ASENA ÖZKASj paraşüt gösterileri ve deniz komandolarınm gösterileri gerçekleştirildi. Gece saat 22.00'de Çeşme Kalesi'nde yapılan "Kapanış Konseri"ne Atilla Atasoy, Nazan Berk, NU Burak, fstanbul Beledıyesi Pop Orkestrası, Sevim Tuna ve Tanju Okan katıldı. "Kapanış Konseri"nden sonra Çeşme alanında yapılan halka açık "Kapanış eğlenceleri"nde ise yerel sanatçılara ve folklor gösterilerine yer verildi. Önceki gün Çeşme'de yapılan paraşüt gösterileri sırasında bir paraşütün su yerine karaya innıesi, Tiirkan Şoray'ın çocuk düşüriip düşürmediği tartışması şenliğin renkli yanlanndandı. önceki gece Marina konserine Gazebo, Halit Kıvanç, MazharFuatÖzkan ve Zerrin Özer katıldı. Konseri sunan Halit Kıvanç, ise, sık sık sahneye gelerek espriler yaptı. Kıvanç, konser sırasında bu kadar sık sahneye çıkmasını "aslında TRT panosu Teşvikiye Caddesi 101 / 6 Teşvikiye İstanbul gibi böyle araya girmeyi bende istemiyornm. Ama sahne hazırlanana kadar ben de buradayım." biçiminde değerlendirdi. Konserin en büyük esprisi Kıvanç'ın anlattığı "Sütyen" fıkrasıydı. Kıvanç fıkrasında "aslında sütyenle öyle fazla uğraş1 Kuruluşumuz 100. Yıl Çay Paketleme Fabrikası (Rize) ihtiyacı aşağıda belirtilen ambalaj mak istemiyonım. Onla zaten malzemeleri teklifalma usulü ile satınalınacaktır. uğraşanlar var. Ben sadece şöyS.No: Malzemenln clnsl Mlktan le bir anlatayım" diye başladı. 900.000 Adet Kıvanç'ın bu esprısı Marina 1 Altın suzme çay kutusu 22.500 Kg. konserini izleyenler tarafından 2 Altın süzme poşet zarfı uzun uzun alkışlandı. 2 Bu ışe ait şartnameler ile numuneler; a) Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Satınalma MüdürlüğORize. 48 temmuz tarihleri arasınad b) Çay Paketleme Fabrikası MOdürlüğü ArnavutköyKuruçeşme/İSTANBUL, süren 2. Çeşme Deniz Şenliğine c) Bölge Stok ve Satış MüdurlOğu. Maliye ve Gümrük Bakanlığı E Bınası 7 Kat OperaANKARA, beş gün boyunca duzenlenen adreslennden temın edılebilir program gereği halkın geniş ka3 Ihaleye katılmak isteyen firmaların şartname esasları dahilinde hazırlayacakları teklif mektılımı sağlandı. Şenliğin olumlu tuplarını en geç 12.7.1984 gOnO saat 17.30'a kadar Çay İşletmeleri Genel MüdurlOgO, Satınalma yanlarından biri de bir yandan Müdürlüğo, RİZE adresinde bulunacak şekilde posta ile ladelitaahhütlu olarak göndermeleri vesatılan biletlerle Türk Deniz ya elden vermeleri gerekmektedir. Kuvvetlerini Guçlendirme Vak4 Postada meydana gelecek gecıkmeler ile telgrafla yapılacak müracaatlar kabul edilmez. fı'na gelir sağlaması, diğer yan5 Kuruluşumuz 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tâbı olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta, dan da halka açık eğlencelerle kısmen yapmakta veya dılediğıne yapmakta serbesttir. halkın en geniş biçimde katılımıBasın 19372 nın sağlanmasıydı. GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ÇATALCA İCRA MEMURLUGUNDAN 1984/45 Tal. Bir borçtan dolayı hacizli olup satılmasına karar verilen: TAŞINMAZIN DURUMU, ÜYMETI VE TAPU KAYDI: Çatalca, Büyukçekmece, Bağlar yolu mevkiinde kâin ve Büyükçekmece Upusunun pafta 10, parsel 2889 numarada kayıüı 517 m 1 miktanndaki taşınmazın 100/1000 arsa paylı 2. kat 7 nolu mesken satışa arz edilmiştir. Cayrimenkul üzerinde 4 katlı B.A.K. apartman inşaatının bulunduğu zemin kat 2 dukkân ve bir mesken dairesinden ibaret normal katlann her birinde üçer mesken dairesinin bulunması 100/1000 toprak paylı 2. kat 7 nolu mesken daıresi 2 yatak odası, mutfak, duş, WC salon ve 2 balkondan ıbarettir giriş hol'ü mutfak, dusWC ve balkonlann zeminleri renkli karo mozaik kaplı olup odalar ile salonun zeminleri P.V.C. kaplıdır. 2. suuf işçilik ve 2. sınıf malzerae ile inşaa edilen mesken dairesi Büyükçekmece turistik saha dışında ve denize uzak raesafede kalmaktadır. 70 m1 civannda bulunan mesken dairesine büirkişi tarafından 3.000.000. TL. değer takdir edilmiş olup bu değerle satışa arz edilmiştir. tMAR DURUMU: Büyükçekmece Belediye Başkanlığının 30.4.1984 tarihli yazüanna göre binalı gayrimenkuldür, 2 daire için bir otopark yeri aynlması gerekmektedir, inşaat nizanu ayrık, kat adedi 4 kat, bina yüksekliği 12.50 mt. On bahçe mesafesi 5 metre, komşu mesafeler min 3 metre. saçak parapet: saçak çan meyili %30 Im.Kd. 35. madde hükümlerine tabidir. Büyükçekmece Fatih Mahallesinde bulunmaktadır, olarak bildirilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 13/8/1984 günü saat 15.00' en 15.30'a kadar Çatalca tcra Dairesi'nde açık artırma suretiyle yaptlacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %75'ni ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını gecmek sartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıa çıkmazsa en çok aruranın taahhüdü bakı kalmak sartiyle 23/8/1984 günü aynı yerde saat 15.0015.30'da ikinci artırmaya çıkarüacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacagını ve satıs masraflannı geçmesı şartiyle en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştırak edeceklerin, tahnun edilen kıymetin %10'u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lâzımdır. Saüş peşin para iledir, alıa istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellâliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masraflan ahcıya aittir. Birikmiş vergiler satı; bedelinden Odenir. 3 tpotek sahibi alacaklüarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannj dayanaŞı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lâzımdiT, aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkca paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Saüş bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve tflas Kanununun 133. maddesi geregince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve <?• 10 faizden alıa ve kefillen mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsü edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatım kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgi almak isteyenlerin 1984/45 Tal. sayüı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmaları ilân olunur. 26/6/1984 ( + ) bgUiler (»birint Irtifak hakkı sahipleri de dahUdir. Basın: 8481 ReklamYazan. Reklam Grafikeri. Beyin, eğitim ve bilek yeterlidir. Görüşmek için lütfen 147 95 27'den randevu almız. SODEP Kurultayı nda, delegelerden biri, kolunda "görevli" yazılı Sevim Muştuluk'üan ığne iplik istedi. SODEP Ankara il sekreteri olan Sevim Muştuluk'un kurultayda iğne iplik isteneceği hiç usuna gelmemişti doğrusu. iğne iplik gereksinimi olan delege ile yanındakiler, eleştirdiler: Efendim, kurultayda hiç iğne iplik bulunmaz olur mu? dediler. Güleryüzlü Sevim Hanım, ertesi günü iğne iplikle gelmişti. Gazeteci Sofu Tuğrul'un başı ağnyınca, şıpınişi aspirini bulup getirdi Sevim Hanım. Kurultay'ın güleryüzlülüğü, karikatürcülerin akın etmesinden de belliydi. İsmail Gülgeç, Haslet Soyöz, Bedri Koraman oradaydılar... TRT'nin, kurultay haberlerini vermesi, tyî oldu. Erdal Bey, "Bu basının başarısıdır" dedi. Gerçekte TRT, yapması gerekeni, yani görevini yaptı. Eğriye eğri, doğruya doğru; kutladım TRT yetkilisini... Politikada da. politika yapacakların, liderlerin kendilerini sürekli yenilemeleri gerekiyor. Yıllardır gözden kaçan bir şey var. Tabandakı insanların. politikayı yukardakiler için yaptığı sani' lır. Bu, örnekleriyle ortaya çıktı ki, tabandaki ınsan politikayr kendisi için yapıyor. Yukardakıni gözlerine âşık olduğu ıçın tutmuyor, kendi ışine yaradığı için tutuyor. Yukardaki aşağıdakini değil, aşağıdaki yukardakini kuilanıyor. Biz yukarda oturanı gördüğümüz için hep, aksini sanıyoruz. Hani, "çarıklı erkaniharp" deriz ya, öyle. Ama benim "çanklı kurmay" demek geçiyor içımden... işte, bu çarıklı kurmaylar. yukardaki kafalarına yatkın biriyse, onu deniyorlar, hatta eski bir deyimle efsaneleştiriyorlar. Gördükleri yerde, sevgi çiçeklerine boğuyorlar. Ancak politika yapmanın başka bır iş olduğunu da biliyorlar. Özetle söylersek, tabandakiler yukardakileri ceplerinden çıkarryorlar.. Bu kurultay da, ilk "Ankara A/or/a/v"nda belirttiğim gibi geçti, kurultayın kilit adamı Erdal Bey'di. Kurultayda eski parlamenterler vardı, ama hıçbiri egemen değildi... İlk gün konuşmalarında, çok kimsenin bir şey gözüne çarptı; Kurultay Başkanlığı'na seçilen SODEP İzmir İl Başkanı Şeref Bakşık, başkandan önce, uzun bir konuşma yapmış, çok alkışlanmıştı. Kimileri içinden: Bu konuşma çok güzel, bakalım Erdal bey ne diyecek? diye düşünüyordu. Erdal Bey konuştuktan sonra da: Hımmm, Erdal Bey'le Şeref Bey konuşmuşlar, anlaşmışlar "Şurasınısen söyte, burasını ben söyteyeyim", gibisine pazarlık etmışler izlenimi uyandı. Bu doğru değildi. Bakşık da, Erdal Bey'de, hemen hemen aynı konulara değınmişlerdi; ancak deyiş bıçimleri ayrıydı. Yani üslupları . Erdal Bey, konuşmasında satır arasında: Ben sizi, sabırla engelleri aşarak, demokrasiye götürmek istiyorum. Sizin tümünüzü dinledim, ancak benim durumumu da anlayın, demek istiyordu. En önemli konulann üstüne, örneğin bir "af" konusuna bütün ağırlığıyla gidiyordu. Onu dinleyenler, belki çoğu yaşamlannda şok geçirmış insanlar. anlıyorlardı. Erdal Bey'in yolda sorun yaratmayacağını biliyorlardı.. Konuşmaların çoğunu dinledim, yerim geniş olsa, bunlardan alıntılar yapmak isterdım. Çok değişik gibi görünen konuşmalardı bunlar. Ama, ne Erdal Bey, ne delegelerden biri, "Böyle konuşan bizden değil" dedi. Düşünce özgürlüğü, konuşma özgüriüğü egemendi kurultaya. Mustafa Timisi'nm, Mardın'den Cemıl Aydoğan'm. İstanbul'dan Lütfü Mutlu'nun, Eskişehır'den Seyit Ali Özsu'nun, İstanbul'dan Kâmil Kartahn, Tokat'tan Hüseyin Kalkan'm konuşmalarını oturduğu yerden alkışladı Erdal Bey. Devrek eski Belediye Başkanı, Zonguldak delegesi Hasan Mekık, "Türk solunun parçalanmaması, SODEP'in çatısı altında toplanması için bu kongreden sağlıklı çıkmamız gerekir" dedi. Kemal Anadol, sözlerinin sonunda şunları söyledi: ...Bukurultay demokrasinin kaderiyieyakından ilgilidir. Eskisiyle yenisiyle, yaşlısıyla genciyle bu kurultayı başarıyla sonuçlandırmak zorundayız. Tüm dünyanın ve Türkiye'nin gözü bu salondadır. Demokrasiye ve insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve emeğin saygınlığına gönül verenler, bizden tek bir ses, tek bir yumruk olmamızı istiyorlar. Yaşadığımız olağanüstü koşullar, kısır çekişmelere, kariyer hastalıklanna, dar kadroculuk anlayışına izin vermemektedir. Bu kurultayda kuruimuş ve kurulacak sözde sosyal demokrat partilerin bize yönelttikleri "hızıpler koalisyonu" suçlamasının geçerli olmadtğım kanıtlamak zorundayız. ." Bır emeklı öğretmen, parası olmadığı için SODEP'in Dedeman'daki yemeğine gıdemediğini, olanaklarıyla ancak kurultaya katılabildiğinı söyledi. Satır aralarında, bu kurultayın çok değişik bır kurultay olduğunu sezmeye çalışıyorum. Kendilerinı yenileyerek gelmışler gibi insanlar oraya. Çarıklı kurmaylardan oluşan toplum ise, yukardakileri aşmış çoktan... İl başkanlarıyla yapılan toplantıda Erdal Bey, "Uste işine ben kanşmıyorum" demişti, ama çok kımse biliyordu ki, sonunda Erdal Bey'in dediğine yakın bır çözümde karar kılınacak. Komisyonlarda da tartışmalar oldu. "Ana İlkeler ve Bildiri Komisyonu'nda, "Program kurultayı toplansın, politika oluştura//m"önensinde bulunuldu. Öneri Erdal Bey'e gitti, Erdal Bey, "Olmaz" dedi. Önerge yırtıldı, bazı üyeler, orayı terk ettiler öfkeyle... Bildiriye, "emeğin yüce değer olduğu" ilkesinin konulması ise, çok üyeyi sevindirdi gerçekten. Kurultay kulisinde, Cumhuriyet okurlarıyla konuşabildiğimce konuştum. Denizli delegesi Mustafa Ekmekçi'y\e tanıştırdı Mustafa Gazalcı. Denizli delegeleri toplu halde basın bölümüne geldiler. İçlerınden biri, ikimize de bakarak: Benziyorlar da, dedi. Mustafa Ekmekçi, ilçesi olan "Guney"le ilgıli, bir araştırmayı armağan etti. "Mustafa Ekmekçi'den Mustafa Ekmekçi'ye saygılarımla" diye yazmış. Ozan Hasan Çelebi de oradaydı. Genç gazetecilere, "l'kiz Kuşku" adındakı kitabını imzalıyordu. SODEP'in ilk kurultayına gelen delegeler, kurultay aksaklıklarından o denli yakınmıyorlardı. Bir halk sözünü anımsadım. Halk: Göç yolda düzelir... der. Yankısı uzun süre belleklerden çıkmayacak bir kurultay izledik. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL BîRLESİK R E K I A M C I I A R LrD. ÇAY İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜÖÜ'NDEN "57 yaşındayım" SORU 1966 1977 yıllannda Sosyal Sigortalar Kunımu'nda sigortalı olarak çaltştım (4 yıl 3 ay). 19711983 yıllan arasında ise, Emekli Sandığı'na bağlı ve memur olarak çalıştıra. 1.8.1983 larihinde 1402 sayılı kanun hükümlerince memuriyetimden uzaklaştırıldım ve aynı tarihten itibaren de SSK sigortalısı olarak çalışraaya başladım ve bugüne dek de çalışmaktayım. Şu anda 57 yaşındayım. Yasada >apılan değişiklikten sonra SSK'dan ne zaman emekliye aynlabilirim? H.T. İZMİR T Çeşitli sosyal güvenlik kurumlannda geçen hizmet süreleri 2829 sa>nlı yasa uyannca birleştirilir. "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllıkfiilihizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet surelerinin eşit olması halinde ise eşıt hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir!' Tüm çahşmalarınız Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı olarak geçse idı 55 yaşını doldurmuş ve 15 yılhk sigortalılık süresi içinde 3600 gün prim ödemiş bir sigortalı gibi emekli olabilirdiniz. Ancak Haziran 1983'te ^ürlüğe giren 2829 sayılı yasa, "son yedi yılhk fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca" emeklilik işleminin yapılmasını öngörmüştür. Bu durumda SSK'dan emekli olabilmeniz için 1.8.1983 tarihinin üzerinden uç buçuk yıldan fazla bir sürenin geçmesi ve bu sürenin tümünün de malulluk, yaşhlık ve ölüm sigortalan primlerinin ödenmesi de gereklidir. AMBALAJIHIALZEMESİ SATIN ALINACAKTIR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear