Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/8 3 HAZİRAN 1984 Röportaj: YİLÇtS PEKŞE\ Çizpi ve fotoğrnflar: BEYSl\\ GÖKÇİ\ GORMEYENLEREV AYDEVLIK DUNYVSI Avukat Olgun Uyun görmeden üniversiteyi bitirdi POLmKA VE OTESI MEHMED KEMAL Yüzüyor, koşuyor, dans ediyor, sinema, tiyatro, TV seyredîyor rak "Yüzümle ve kulağımla dışarıyı hissedebilirim. Ne varsa kullanılabilecek hep bulundu. lgun Uyun, şimdi evinde yesini kullanma durumundayız. Bizim duyularımız görenlerin duyulanndan kuvmek yapıyor, kitap okuyavetli değil ama siz kullanmıyorsunuz, biz kullanıyoruz. Fark burada." biliyor, sinemaya, tiyatroya gi Şair öğretmenler vardı Edebiyat öğretmenlerinin cılasını azıcık kazıdınız mı, inanın altından toz pembe şairlik çıkar. Bizim öğrencilik yıllarımızda şair olmayan edebiyat öğretmenı hemen hemen yok gibiydi. Necmettin Halil Onan, Orhan Şaık Gokyay, Şükrü Kurgan, Cevdet Kudret, Feyziye Abdullah Tansel (öğrencisı ıken bana şiirlerini okumuştu), Vasfi Mahir Kocaturk, Arif Nihat Asya... Daha adlarını anımsayamadığım niceleri bu listeye girer. Geçende, İstanbul Erkek Lisesi'nde de uzun yıllar edebiyat öğretmenliği etmiş olan Salım Rıza hocamızla oturduk konuşuyorduk. Her zamanki gibi söz dönüp dolaşıp edebiyata gelrji. Üstad çok güzel şiirler okur. Hemen şundan bundan unutulmuş, kolay kolay hatıra gelmeyen dizeler, beyitler okumaya başladı. Bu arada söz Nazım Hikmet'ten açıldı. "Ben", dedi. "1932de öğrencilerıme Yahya Kemal, AhmetHaşim okuturken, bir yandan da Nazım Hikmet'in Denize Donmek Istiyorum'unu okurdum. Düşun, yıl 1932 ve Nazım daha yeni yeni pahıyor." Gemiler gider Aydın, beyaz ufuklara gemiler gider Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder Bir gün olsun gemılerde Ömrüm nöbete yeter Ve madem ki ölüm bir gün mukadder Ben sularda sönen bir ışık gibi Sularda sönmek istiyorum Denize dönmek istiyorum. "Üstad" dedim. "O yıllarda da Nazım yasaklar listesinde miydi?" "Yasaklar listesinden ne zaman çıktı ki?" Hakkı vardı, Nazım'dan her zaman korkulmuştur. Bu yüzden de adı bir türlü yasaklar listesinden silinememiştir. Neyse geçelim Nazım'ı, adı bugünlerde de yeniden güncele dolandı. Baktım üstadın iyi bir günü cosuyor, taşıyor, bundan cesaretlenerek dedim ki: Üstad, acaba hiç sünuhat vâki oldu mu?" Haşim Nezihi hocamızdan arada sırada üstadın bir şeyler karaladığını duymuştum. Bu arada Haşim Nezihi hocamızın da şairliğini unutmayalım. Onun için soruyordum. Biraz sıkılarak, biraz da gizli bir şeyden söz ediyormuş gibi, yüzüme baktı, "Hele birsigara verbakalım" dedi. Sigarayı çoktan bırakmıştım, hemen arkadaştan alarak kibritini çaktım. "Olmaz olur mu?" diye sorumu yanıtladı. "Olmaz olur mu? Hem şiir öğreteceksin öğrencılerine, hem de bir şeyler karalamış olmayacaksın..." Hele bi tane şöyle bir şey.." "Uzunca bir gaze/dir ama ne olsa gene birkaç dızesi vardır. Bak sana ondan şu dizelerı okuyayım". Okumaya başladı: Belki Allah bile esmerleri çok sevmemedir Belki Kuran'da da esmer diye âyet vardır Ben gazelın tumünu yazmaya davrandıysam da, bu iki dizeyi yazdırmakla yetindı. Biraz daha kurcalamak istedimse de kaçınıyordu. Bekledim. Söz içkıden, şaırlerin ıçki sofralanndan, nasıl içtiklerınden açıldı. Yahya Kemal'le çok dostluğu sıkıydı. Sorduk: "Çok içer mıydi" "Belki çok içmezdi. ama çok yerdi. Hiçbirimiz onunla yemekte baş edemezdik." "Hesabı kim görürdü?" Güldü, gülerken gözleri küçülür gibi oluyordu. Bir sır verirmışçesine: "Hesabı ortak görürdük, herkes kesesine göre bir şeyler katardı. Ayrımız gaynmız yoktu. Yalnız Yahya Kemal hepimizden çok yemek yediği için, paranın biraz çoğunu verirdi. Mesela bir balık mı geldi ortaya. Yahya Kemal, hemen yansını kendine ayırır, öteki yansını bizlere bırakırdı. Bir şey diyemezdik.'' Daha soracaklarım vardı ama üstüne varmadım. Benim bir şeyler öğrenmek için kıvrandığımın farkındaydı. "Bak" dedi. "Sana bir beyit okuyayım, içki üstünedir, seveceksin. istersin, ben okurken sen de bir yandan yaz!" Haydi ihvanı safa vakti kerahet geldi Pür tebessüm kadeh ismindeki afet geldi "Kimın?" diye sordum. "Benim" dedi. O 3 A vukat Olgun Uyun, Sirkeci / \ Hamidiye Caddesi Nafiz Bey Han 53 nolu yazıhanesinde, yanında çalışan stajyer avukat înci Hanım'ın getirdiği dosyayı inceledikten sonra "dilekçeye beş liralık pul yapıştırmamtşsınız, dedi, bunu tamamlayın liitfen." Genç avukat adayının yüzü kızardı. "Affedersiniz, görmemiştim" diye karşılık verdi. Oysa görmeyen Olgun Uyun'du. 9 aylıkken, babaannesi tarafından mangala duşurülmüştu. Yüzünun yanan yerleri sonradan iyileşmiş fakat gozleri kör kalmıştı. Anadan doğma kor sayıIıyordu. Bu eksikliğine karşın önce Vefa Lisesi'ni, ardından lstanbul Hukuk Fakultesi'ni birincilikle bitirmiş, I967'den beri başarılı şekilde avukatlık yapıyordu. Yaşamını şoyle özetledi: "Yedi yaşında Ankara Körler Okulu'na başladım. Liseyi Vefa Lisesi'nde okudum. Bu okula girerkcn hiç unutrauyorum, oku) miidürü burada görmeyen biri okuyamaz diye karşı çıktı. Zamanın Milli Eğitim Müdürii'nün yazılı emriyle okula kaydoldum. Lise l'e başladıgım zaman sadece kimya ve coğrafyadan kabartma yazılı iki kitabım vardı. Diğer dersleri arkadaşlar bana okuyordtı. Birlikte çalıştyorduk. Fakat bir yıl içinde ben arkadaşlanma yardımcı duruma gelmiştim. Bütiin derslerde başanlıvdım çiınkü. Mesela uzay geomelrisinde tahtadaki çtzimi kafaraın içinden takip edebiliyordum. Üç yıl içinde lisoi birinci olarak bitirdim. Halla gümüş bir şekerlik verdiler. Evde durur." evimin düzenli bir evden tek farkı konuklanmın gelmesi dışında gece gündüz hiç ışık yanmamasıdır." Bir görmezin 24 saati likte geçirdik. Saat 9.00'a O lgun Uyun'la bir günü birdoğru evden çıkıyor, Harbiye otobüs durağına kadar bastonu aldığı dosyalarını ya tek başına inceliyor veya yardımcısı lnci hanıma okutuyordu. Sonra Adliye'ye gidiyordu. Sirkeci'den durakiarı sayarak tam Adliyenin onünde inebiliyordu. Adiiye binasının karmakanşık koridorlarında hiç şaşırmadan yolunu buluyor, duruşma sırasında gOze dayanan bazı bilgileri elinin al debiliyor, televizyon seyredebiliyor. Bir görmeyen için şaşırtıcı gelen bu uğraşları nasıl yüriitebildiği konusunda Olgun Uyun'la konuştuk: Alışverişlerinizi nasıl yapıyorsunuz? aracıhğıyla rahatça geliyordu. Durakta bulunan kişilere otobiıslerin numarasını soruyor ve Sirkeci 'ye giden ilk otobüse biniyordu. Sirkeci'deindikten sonra ezberlediği yollardan yazıhanesinin kapısına ulasıyordu. Birçoğunu kabartma harflerle not tında kabartma notlar halinde bulunduruyordu. Bizim de izledediğimiz bir duruşmada, Asliye 3. Ticaret Mahkemesi hâkiminin kalm dava dosyasmda göremediği bir evrağı, dosyanın neresinde bulunabileceğine kadar tarif etti ve bu tarif üzerine ev Yiyecek, giyecek gibi maddeleri alırken, yalnız gitmemeye dikkat edenm. Aslında tek başıma da alışveriş yapabilirim ama estetik açıdan davranışlarıma dikkat etmek istiyorum. Giyecek konusunda mutlaka zevkine güvendığim kişilerle alışverişe çıkanm. Renk ve estetik açısından önem taşıyor çunkü... Nasıl olsa göraıiiyorsunıız. Renk \c estetik neden önem taşısın? Karşındaki kişiye iyi göriinmek, rahatsız edici olmamak.. Bu duygu herkeste vardır. Benim ayrıca yaptığım iş iyi olsun gibi bir iddiam var. Belki sakatlıgın getirdiği bir duygudur. Hatta iyi giyime düşkün sayılınm. Evde elbiseleri seçerken. renklerini nasıl ayırt ediyorsunuz? E>okunarak.. Kumaş yapısından.. Bazılanna işaretler koyanm, rozet gibi.. Cebinde mendil gibi.. Hangi elbise olduğunu anlarım.. Dikiş biçimi, astan da belli eder.. Çok benzeyen kumaşlar varsa uzerine rengini belli eden bir işaret diktiririm. Mesela benzer kumaştan iki kravatım var. Bordo olanının arkasma " b " harfi diktirdim. Ayakkabılar zaten şekillerinden bellidir. Renklerin birbirine uyumunu nasıl anlıyorsunuz. Renk kavramı olmadıgına göre... Renk bilgilerini teorik olarak öğreniyoruz. Şu renk ile şu renk birbirine uyar şeklinde bilgiler var... Sinema, tiyatro, televizyon DURUŞMADA AvukatOlgun Uyunsavunmamakamında» Götleri bağlı adalet heykelinin canlı bir örneği gibi... seyrediyorum dediniz.. Bu nasıl oluyor? Dinleyerek.. Eğer yanımda biri varsa konuşmasız bolümleri banasöylüyor.. Yoksa jestler, mimikler, ince nüanslar kaçıyor tabii.. Renkli televizyonunuz var mı? Var. Arkadaşlar geliyor çunku.. Bunun dışında eğlence ha\alınız nedir? Hayli hareketli yaşadığımı soylerler. Jçki kullanırım. Daha zıyade müziksiz veya hafif mıizikli bir yere giderim. Konuşmayı sevdiğim için... Disko gibi yerleri sevmem, ama bazen arkadaşlar la gidiyorum. Diskoda konuşulmuyor.. Göze dayanan bir iş.. Göz zaten devrede yok.. Kulak da devreden çıkınca hem kör hem sağır gibi oluyorum.. Taverna tipi yerleri seviyorum.. Dans ediyor musunuz? Slov dansları severim. Yaparım.. Hızlı danslarla ilgilenmedim. Tutunmadan yapıldığı için denemedim. Gezilere gidiyorum.. Gezilerde bir şey göremeyince alınan zevk nedir? Hava alıyorum.. Yeme içme, dinlenme oluyor. Görme dışında her zevki alıyorum. Muntazaman Belgrad ormanlarına giderim. Bir arkadaşımla 7 km. kadar koşanm. Haftada bir iki kere.. Denizi çok severim. Denize girince yönüniizü nasıJ buluyorsunuz? Özellikle geri donerken... Seslerden.. İnsan sesleri, dalga sesleri.. Girerken güneşin dunımuna bakanm. Guneşin yerini sıcaklıktan hissediyoruz. Aynı yönden çıkanm. Görmediğiniz için diger duyularda bir kııvvetlenme oldu mu? Kulak, koku, elle dokunma gibi... Hafıza kuvvetleniyor, ama sonra yükü çoğaldıkça yeniden zayıflıyor. Artık her şeyi not ediyorum. Eskiden akljmda tutabilirdim. Yüzumle ve kulağımla dışarıyı hissedebilirim. Siz dikkat etmiyorsunuz, fakat ha\a akımı ile ses dalgalarından birçok şey anlaşılabiliyor. Ne varsa kullanılabilecek hepsini kullanma durumundayız. Bunlar belki sizin duyularınızdan kuvvetli değil, ama siz kullanmıyorsunuz, biz kullanıyoruz. Fark burada.. Riiya göriiyor musunuz sayın Uyun? Rüya gorürüz. Riiya şuur altına yerleşen birtakım sembollerle görulur. • Ne göruyorsunuz rüyanızda. Hiç şekil tanırnadıgınıza göre.. Rüya sembollerden oluşuyor. Uykumuzda rüyada bir görüntıi olmuyor. Göruntüsuz.. Aynı yasamdaki gibi.. Ses var. Rüyada tanıdığımız bir ses duyduk mu, onu gormüş oluruz. Beyin tanımadığı sembolleri rüyada da ortaya çıkaramıyor. Peki dokunduğunuz eşyaların şekli konusunda bir fikriniz var mı? Yok.. Dokunma ile şekil anlaşılmaz. Bir kere gormüş olsa idim canlandırabilirdim. Göruntüyu tanıyamam. Şimdi g o züm açılsa, her zaman elimin altında olan bir şeyi gösterseler tanıyamam herhalde.. Ellemem gerekir. Paralan kullanırken, yanlışlık yapmamak için ne gibi >öntemler kullanı>orsunuz? Cıizdanımda paralann yeri bellidir. Beş ve on bin liralar ayrı a>Ti yerlerde durur. Para verirken, para üstıi almayacak biçimde vermeye çalışınm. Paralann şeklinden anlıyoruz. Ama bazj paralann boyutlan birbirinin aynı. O zaman zorluk oluyor. Hiç yanlışlık yaptınız mı? Yapmadım sayılır. Bir kere dolmuşta şoför diye parayı yanımda oturan müşteriye vermişim. Adam da inmiş. Ben paranın üstünü beklerken dolmuş şoforü "para vermediniz" deyince anladım. Sayfası 10 kuruştan i çr T ukuk Fakültesi'ne kay1 1 dolduğumda, para sorunu ortaya çıktı. Fakir bir aileden geliyordum. KızıJay'dan ve Altı Nokta Körier Vakfı'ndan 150'şer liralık burslar aldım. Tek torpili de öğrenci yurduna girmek için kullandım. Bu üç yuz liranın büyük bir kısmı kalın hukuk kitaplannı okutmak için gidiyordu. Sayfasını on kuruştan arkadaşlara okutuyordum. Ders çalışmam böyle oluyordu. Daha sonra bir teyp alındı, dersleri yine parayla bu kasetlere kaydettirdim. "Yazılı imtihanlarda bana sözlü imtihan uygulanıyordu." Böylece hiç sene kaybetmeden, hatta bütiinlemeye bile kaltnadan 1967 haziranında üniversiteyi birincilikle bitirdim. Şunu da söyleyeyim. Yaz aylarında akordeon çalarak kazandıgım parayı da egitim için kullanıyordum." CAUgANLAREV SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Ayakta dııramıyor ve iş yapamıyorum" SORU: 61 yaşındayım. Küçiik bir berber dükkânım var. Yaşlılığımm yanı sıra bir bacagım sakat oldağundan, çaiışma giıcümü çok kaybetmiş durumdayım. Sakatlığım 1972 tarihinden öncelere ait bulunmaktadır. Emekli olmak için yaptığım başvuruya verilen yanıtta "10 yılük belgenizde eksik kalan 675 günü borçlanmayı taabtaüt" etmedigim ve tutannı da yatırmadıgımdan dolayı belgemin "geçersiz" sayildığı bildirilmiştir. Bu nedenle yaşlılık aylığımın bağlanamavacağı, bağlanabilmesi için 15 tam yılın doldurulması gerektiği bildirilmiştir. Şimdi kime gittimse. eski hizmetimi belgeleme süresini kaçırdığımı ve bu sürenin süre yonunden dava konusu da olamayacağını soylediler. Malulen de emekli olmak islemiyonnn. Fakat şimdi ayagımın sakatlığı dolayısıyla ayakta duramıyor ve iş yapamıyorum. İşimin azlıgı nedeniyle de yardımcım da yok. Malulen aynJabiiir miyim, ayrılırsam emekli aylığımın az olacağını sövlüyorlar. Haklarımın kaybolmaması için ne yapayım. Dört yıl bu taalimle çalışmaya bedenimin dayanacagım sannuyorum. M.A. ANKARA YANIT: BağKur Yasası'nın, borçlanmaya ilişkin Geçici 2. maddesini değiştiren 4 Mayıs 1979'da yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa "10 yıldan daha az hizmetin belgelenmesi halinde, belgelenmeyen süreler" için borçlanmayı da öngörmüş ve hesaplanacak "borçlannı defaten veya üç yıl içinde eşit taksitler halinde" ödeyen BağKur sigortalılarının bu süreleri de sigortalılıktan saymıştır. Bu borç ödenmezse, durum ne olacaktır? Bu konuyu iki değerli hukuk adamının Sayın Mustafa ÇENBERCÎ ile Sayın Turgut UYGL'R'un ortak yapıtı olan "BAGKUR KANUNU ŞERHİ"nden izleyelim: "Lâkin, sigortalı, prim borcunu ödemekten kaçınırsa, belirtildiği biçimde eski ve yeni hizmetlerini birleştirme hakkından yararlanamaz. Burada her halde borçlamlan prim alacağmın adi alacak durumuna dönuştüğü söylenemez. Bununla birlikte, Kurumun bu alacağını ödeyeceği aylıktan kesmesi suretiyle borcu antması (: tasfiye etmesi) en uygun çozümdür. Kuşkusuz, sigortalının, hak sahibi kimselerin böyle bir işlemin haklannda yapılmasmı Kurumdan istemeleri gereklidir. Kurumun da bu kişileri bu konuda aydınlatmaları, ustlendiği gorevin doğal sonucudur." Belgeleme süresini kaçırmış olsaydınız sizden eksik kalan 675 gunün priminin de istenmemesi gerekirdi. Malulen ayrılabilmeniz için, çaiışma gucunüzun en az üçte ikisini yitirdiğinize ilişkin, BağKur Yasası'nın örgördüğü sağlık kurumlarından alacağınız raporlarla belirlenmesi gerekir. Malul olarak ayrılanlar, sigortalıya "son defa prim ödediği gelir basarnağının ^0 70'i oranında" aylık bağlanır. 61 yaşını doldurmuş ve 15 tam yıl prim ödemiş bir BağKur sigortalısına bağlanacak emekli aylığı oranı ise ^»66 olacaktır. İş hayatına giriş < < O onra 30 bin lira kadar ı J borca girerek bu yazıhaneyi açtık. Fakat gelen ve durumu gören bir daha gelmiyordu. Görmeyen bir avukata gıivenilmiyordu. Beş ay geçti, hiç iş gelmedi. Oysa dünya kadar masrafımız oluyordu. Yazıhane kirası, çaykahve parası, telefon... Hiç unutmam ilk aldığım dava bir tahliye davasıydı. 250 lira kazanınca çok hoşuma gitti. Sonra yavaş yavaş işler yoluna girdi." "Önceleri bir arkadaşla birlikte oluruyordum. Para kazanmaya başlayınca tek başıma bir ev tııttum. Evin içinde kendime göre bir diizen kurdura. Son derece memnunum. Şimdi benim 3LÜL NOKTALARA DOKUNÜP İZLEV6 REK OKURM6 R NOKTA AN LAMUDıR. ,..&AZI NOKTALAR HARİC. nnr VARI.\: HEM KÖR HEM SA6IR T.C. HENDEK İCRA DAİRESİ MENKULÜN AÇIK ARTIRMA tLAM Dosya: 1983/337 Ta. Bir borçtan dolayı hacizli ve a^ağıda cins, miktar ve kı>TO«Jeri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. Birinci artırma 13/6/1984 günü saat 12.10 12.20'de Mahmutbey Mah. Veni Çarşı No: 36'da yapılacak ve o günü kıymetlerinin %75'ine istekli bulum.ıadığı lakdirde 14/6/1984 gunu aynı yer ve saatte 2. artırma yapılarak en çok fiat verene satılacağı ve satış şartnaraenin icra dosyasından görülebilecegi raasrafj verildiği takdirde sartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bılgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla icra memurluğuna başvurnıaları ilân olunur. 16/5/1984 Muhammen kıjmeti Lira 300.000 100.000 100.000 krş. Adedi (1) (1) (1) Cinsi FemSan Çelık Beko (Mahiyeti ve önemli nitelikleri) Marka 70'lik şerit tezgahj Makina sanayıne aiı Daıre Marka kalınlık makınası İSTANBUL ASLtYE 4. TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN Dosya No: 1982/1238 Huseyin Civanoğlu vekili A\. Salih Serpil San tarafmdan. Bakırko>, Bahçehevler, Bağcılar Cad. Ferhat Sok. No: 5'de mukim MUSTAFA DfNÇER aleyhine konkordato şartlan ifa edilmemesi nedeni ile muvekkili hakkında konkordatonun feshıne karar verılmesı ile açılan davanın duruşması sonunda: KARAR: Borçlu konkordaıo şartlanna uygun olarak borvlannı kendiliğinden yerinegeıirmek zorundadır. H.Ü.M.K.'nun 176'9maddesınegore basıl usulu muhakemeve labı olan ışbu davada borcluya meşruhatlı davetıve lebliğ edilmesıne rağmen konkordato şartlan ^ereğince odeme yaptığını belgelendırmediği gibi bu tur bir defıde dahi bulunmamışdır. Davacı konkordaıo şartlanndan istifade eltığı celp edılen dosya ile sabit olduğundan l.İ.K.'nun 30^ nci rnaddesine ıstınaden Ist. Aslıye 4 Ticaret Mahkemesi nin 20.5.1981 tanhlı 1981/277 1981/229 sayılı kararı ile tasdik edılen borelu MLSTAFA DİNÇER hakkında konkordatonun alacaklı HUSEYIN CIVANOĞLU yonunden KONKORDATONUN FESHINE, 5 000. TL. vekalet ucreti ile 4170 TL. mahkeme masral'ının davalıdan tahsiline, 500 lira harç alınmasına, temyızı kabıl olmak uzere 14.12.1983 tarıhinde oy birliğiyle karar verılmıştır. Karar ilânen tebliğ olunur. 17'2'I984 Basın: 6 9 P I İLAN BEVOĞLU 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1984/222 Davalılar: 1 Fatma Ceyda Ikdamcı, 2 Şemsettm Mardin Rumelihisarı Taşkonak Hisarüstu Kalebahçe sokak no: 18 Istanbul'da iken halen ikameteahı meçhul Davacı Mehmet Gurkan tarafından aievhınize açıian aiacak davası sebebıyle: Tum aramalara rağmen adresirız meçhul bulunduğundan mahkemece ılanen tebligat yapılmasına karar verilmıştir. Duruşmanın bırakıldığı 2".6.1984 gunu <;aat: l!.55'te mahkemede hazır bulunmanız, ve\a bir vekil ile kendinızi lemsil ettirmeniz hususu da\a dilekçesi ve davetiye tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur 28 51984 Bas1n:6839 İLAN 1984/114 E. Davacı Sdiıa Utku vekili Av. Gülay L\tum tarafından davalı Selahattin Ulku aleyhine açılan boşanma davasında: Davalıya ilanen yapılan tebligata rağmen duruşmaya gelmediğinden ilanen gı>ap kararı tebhğine karar verilerek duruşma 22.6.1984 gunü saat ll'e bırakılmıştır. Belırtilen gün ve saatte davalı bizzat gelmediği veya kendisini bir vekılle temsil ettirmediği takdirde dava gıyabında yürutülecektir. Gıyap kararı yerine kaim olmak uzere ilanen teblıf olunur. 29.5.1984 Basın: 6823 İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN İLAN Basın: 6847 SATILIK YAZLIK EV Silivri Murat Suyunda mustakil, sahibinden. Tel: 571 48 10 Yazılarıyla T.Uyar, S.Berfe, K.Sülker, Ş.Tekeli, M.Buyrukçu, A.Önel. Günümüzde Kitaplar, Haziran'84