25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 NtSAN 19R4 HABERLER CUMHURİYET/7 KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANI "ZAMAN" İSTİYOR Hızlan: Binamız yetersiz, özel görüşmeleri tuvalette yapıyonım BELEDİYE BİNASI YURDAGÜL ERKOCA Kadıköy, eskı iskelenın tam Erenköy'deki Bölge Zirai Mücadele Araştırma Ens karşısındaki tarihi bina. Kaymatitüsü binası, hazineye ait olan kaçak yapılmış bir kamlık, Emniyet ve Belediye aynı binada. Duvarlarında çatlakbina. Orası Vakıfarazisi değil. Biz o binanın hepsi lar, dış sıvalan yer yer dökülmeni istemedik. Zaten 56 bina var orada, bir kısmını ye hazır... Sabah saat 045.00'de çiçeği bumunda Belediye Başkaonlar, bir kısmını biz kuUanalım dedik. BAŞBAKAN'IN KIZI Yanlış anlama olmuş. Kültür, sanat ve spor konularında Kadıköy'e hizmet vermek istiyoruz. Zeynep hanıma bu işlerin organizasyonunu üstlenmesini önerdik, o da kabul etti. Osman Hızlan. nı Osman Hızlan'ın odasına girdığımizde, önundeki dosyalara gömülmüş buluyoruz. Kahveleı gehyor, ıçiyoruz. Çaycı dışan çıkmadan önce, "Başkanım bizim burda sular akmıyor" diyor. Hızlan, once duraksıyor. ardından soruyor: MALATYASPOR GECESİNDE ÖZAULA İNONÜ MARULDA BİRLEŞTİ Ne sağcıyız ne solcu futbolcuyuz futbolcu özal eşiyle birlikte gelmiştı. Inönü eşini değil Cezmi Kartay'ı getirince tnasada protokol pürüzü çıktı. Bayan özal pırlanta takmalı gözlüğü, ışıl ışıl siyah elbisesiyle gecenin en şık hanımefendisi idi. Aslında salonda şık olmayan bir hanımefendiye rastlamak olanaksızdı. AHMET TAN ANKARA Başbakan Turgut Özal ile "üveyana muhalefet lideri" Erdal Inönii, ilk kez buluşmanın heyecanı ile oiacak, nefes almadan konuşuyorlardı. Başkent Gazinosu'nda Malatyaspor'un gecesindeyiz. özal ile fnönu'nün oturduğu masanın ıki adım karşısında gazeteciler, "fıl kulağı" gibi büyümüş kulaklarla iki liderin ağzından bir tek sözcük bile kapamıyorlardı. Masada gazeteciler, böyle durumlarda, konuşulanları, dudak hareketlerinden cıkaran uzmanlarla birlikte çalışırlar. Ama özal'ın da İnönü'nun de dudaklanm "okumak" olanaksızdı. Çıinku ağızları marul ve salatalık dolu konuşuyorlardı. Özal, geç geldiği için, hayli acıkmış olacaktı, "şişmanlatmaz" diye habire salatalık uzerine çahşıyordu. İnönu ise, "şişmanlama korkusu" taşımadığı için mi, yoksa iktidarla her alanda boy ölçuşeceğini ispatlamak için mi, habire atıştırıyordu. Özal eşiyle birlikte gelmişti. Inönü ise eşiyle değil, "selefi" Cezmi Kartay'la birlikteydi. Bu yüzden masada bir protokol pürüzu oluştu. Sahnenin önundeki 8 kişilik masada, protokole göre, iki başta Bayan Özal ile Bayan lnönü oturacaktı. Yanlarında da çapraz olarak beyefendiler yer alacaktı. Ancak İnönu, eşi yerine Kartay'ı getirince, işler biraz karıştı. Daha sonra Başbakanhk Danışmanı Adnan Kahveci ve eşi geldiler. Kahveci Malatyalı değildi. Ama Malatyalı eşi Fıisun Hammın kontenjanından yararlandı. Oysa, doğma buyüme Malatyalı olan Tarım Bakanı Hiisnü Doğan'a masada yer verilmemişti. En son Özallar geldi. Gazinoya girdiklerinde kopan alkış, garsonların dediğine göre, gazino tarihınde hiçbir sanatçıya nasip olmamıştı. Bayan Özal, pırlanta kakmau gözlüğü, ışıl ışıl siyah elbisesiyle gecenin en şık hanımefendisi idi. Aslını ararsanız salonda şık olmayan bir hanımefendiye rastlamak olanaksızdı. Malatyalı hanımlar, Şahin Tepesi'nden, Dallas'tan kopup gelmiş gibiydiler. Tutucu bir il olduğu ileri sürülen Malatya'nın gecesinde ilaç için başörtulu tek hanım yoktu. "MALATYA'NIN SABANCI'SI" Özal, Inonü'nünyanıbaşına oturdu. tnönü'nün yanında Bayan Kahveci vardı. En sonda "bekâr vaziyette" Ankara Belediye Başkanı Mehmet Altınsoy yer aJdı. "Damsız girmek yasak" olan bu gazinoda Başbakanın masasında iki bayan beş erkektiler. Gecenin "anlam ve önemini belirten" konuşmayı, Malatyalı işadamı, müteahhit, Anavatan Malatya örgutü kunıcusu, mali destekçisi ve Malatyaspor'un Başkanı Ntırettin Soykan yaptı. "Malatya'nın Sabancı'sı" diye bilinen Soykan, "Kayısının erdemlerini ve Malatya için tasıdığı stratejik önemi" anlattı. Sonunda da "büyük konuklar''dan Başbakan Özal'a "hoşgeldiniz" dedi. Kopan alkış tufanındaki payını büyük tutmak için lnönü, ellerini hızla çırptı. Soykan, "Sayın Erdal lnönü, siz de hoşgeldiniz" deyince, Özal aynı şeyi İnönu için yaptı. Daha sonra da "en büyük Soykan" diye salonda tezahürat başladı. Bundan, Başbakanın alındığını söylemek haksızlık olur. Çunkü "en büyük" denirken, kastedi Kaç gundür akmıyor? Dun saat 12.00'den beri... Herkese söyledim efendım, bir sonuç alamadım. Kime söyledin?.. (...) Bey'e söyledim. Yalan sövliiyorsun. Ne zaman bildirdin?.. Beş gün önce. Yalan söyleme, o dediğin kişi 10 gundür izinli. Sense beş gün önce bildirdim, diyorsun... Çaycıyla Başkan arasındaki konuşmanın şaşkınlığını yaşarken, Hızlan telefona uzanıyor ve karşısındaki kişiye şu sözleri söylediği duyuluyor: "Kahve getiren adamın görevi ne?", "Sulan akmıvormuş, size bildirdi mi?", "Kaç gundür akmıyor?", "Teşekkür ederim." Çaycıya dönuyor sonra, "Tamam gidebilirsin" ardından bize dönüp, "göreve başladığımdan beri" diyor, "nelerie karşılaşmadım ki? Yalan ihbar mı ararsınız... Daha neler neler..." Bu konuşmanın ardından, son günlerde tartışmalara yol açan yeni belediye binası sorununa getiriyoruz sözü: Bakın öncelikle şunu soyleyejim. Erenköy'deki Bölge Zirai Mücadele Araştırma Enstitisu binası hazineye ait olan kaçak yapılmış bir bina. Orası Vakıf arazisi degil. Şimdilerde Sut Endüstrisi Kunımu satış yeri yapılıyor önune... Bu sorunun Osman Hızlan'ı yıprattığını anlamak güç değil. Masanın üzerinde duran bir dosyayı açıp bizi yanına çağınyor ve "Gazetenizde yazdığınız gibi bu resimler evimin camından çektiğim resirakr" diyor. Gerçekten de dosyada, aralarında yapımına yeni başlandığı anlaşılan ve Başkanın "Siit Endüstrisi Kunımu satış yeri" dediği yapının da bulunduğu Bölge Zi. ii Mücadele Araştırma Enstitüsü'nün çeşitli cephelerden çekilmiş fotoğrafları var. Bir süre sonra telefonla, bir dosya daha getirtiyor ve içinden bir belge çıkartıyor Hızlan, "işte" diyor, "bu belge oranın 1942'den bu yana Maliye Hazinesi'ne ait olduğunu gösteriyor." Ardından, "gelin" diyor, "size gizli konuşmalarunı yaptıgım yeri göstereyim." Başkan önde, biz arkada çıkıyoruz makam odasından ve sekreterlik odasının yanındaki kapıyı açıyor: Yaklaşık bir metre genişliğinde, üç metre uzunluğunda bir tuvalet... "Şimdi gelin bir de belediye personelinin yemek yediği yeri göstereyim size.." diyor, iki kat aşağıya iniyoruz. Zemin katta önceleri odunluk olarak kullanılan ufacık bir oda; penceresiz, havasız ve alabildiğine rutubetli bir yer ve birkaç masa.. "tşte biz yemeklerimizi burada ylyoruz..." Yeniden dönüyoruz başkanın odasına ve başlıyor yeniden anlatmaya: "Biz o binanın hepsini istemedik. Zaten beş altı bina var orada, bir kısmını onlar, bir kısmını biz kullanalım dedik." Ama Kadıköy çok geniş bir yerleşim bolgesi. Daha merkezi bir yerde olamaz mı belediye binası? Merkez dediğiniz neresi? Burasıysa ben kabullenmiyorum. Zaten buranın yükünü haflfietmek için çalışıyonız biliyorsunuz. Şu anda bir bina satın alabiliriz. Ya da yapımını başlatabiliriz. Ancak bunca sorun dururken belediyenin kaynaklannı bunun için harcamak islemiyorum. Bir de Kültür Sitesi konusu var. Başkanlığını Başbakan'ın kızı Zeynep Özal ustlenmiş... Yok böyle bir şey. Yanlış anlama olmuş. Kültür, sanat ve spor konulannda Kadıköy'e hizmet vermek istiyoruz. Zeynep hanıma bu işlerin organizasyonunu üstlenmesini onerdik, o da kabul etli. Beklemek yasak ama dinleyen y^Z^^ll^ktt kırköy Taşmektep llkokulu 'ndaki öğrencilerin çıkış yeri. Vt tam burada bir mlnibüs sırası göze çarpmakta; zaten çok dar olan yolun, neredeyse yansım kaplayarak.. Zeytinburnu'na çalışan minibusler bunlar. Vefotoğrafta da görüldüğü gibi burada ancak "indirme ve bindirme"yapmaya izin var. Oysa burası bir durak. Üstelik de tl Traflk Komisyonu 'nca minibüs durağı başka bir yere kaldmlmasma karşm. Yani, tl Traflk Komisyonu 'nun karanru uygulayan hak getire. Ve bu, üç aydır neredeyse, böyle. Üstelik de çevre sakinlerinin tüm başvurulanna, tum şikâyetlerine karsın, her an yolun tıkanmasına ve her an bir traflk kazasınayol açma olasılığına karsın. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) ONKOLOJTDE YENİ GELİ3MELER SEMPOZYUMUNDAN Türkiye'de her yü 2 bin çocuk kansere yukalanıyor Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Necati Küçüksu, yesinde, bazılannda ise onlann meme kanserlerinde ameliyatı izleyen bir yıllık sü sonuçlanna yakın şifa elde ettiğimiz açık re içinde uygulanacak ilaç tedavileri ile kanserin ye Kanserinolarak görulebilir." nedenlerinin bugün niden oluşma oranınm önemli ölçüde azaldığmı öne tam anlamıyla kesinlikle bilinesürdü. memekte olduğunu, belirten İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Organ nakillerinden sonra kullanılan ilaç tedavilerinin kanser gelişimine yol açtığı öne suruldü. "Onkolojide Yeni Gelişmeler" konulu sempozyumda Türkiye'de her yı! 2000 bin çocuğun kanser hastaiığına yakalandığı belirtildi. Sempozyumda kanser hastalığının buyüklerde olduğu kadar çocuklarda da sık olarak gönildüğunu öne süren Prof. Dr. Namık Çevik, 014 yaş grubundaki her 100 bin çocuğun 120'sinin kansere yakalandığını anımsatarak, "Ülkemizde dt bu yaş grubunda 16 milyon çocuk bulunmakta ve bunun 2 bini kansere yakalanmaktadır" dedi. Çocuklarda en çok görülen bobrek tümörünün yanında. yumuşak doku tümörünün de bulunduğunu belirten Çevik, "Bugün için ABD'de çocukluk çagında görülen maligh tümörlerin, çocuğu mutlaka ölüme götürur fikri terkedilmiştir. 25 yıl önce bu tümörlerden kurtulanların oranı yüzde 1030 oranında iken bugün yuzde 5095'tir." biçiminde konuştu. Hacettepe Üniversitesi'nde gerçekleştirilen ekip çalışmasıyla 11 yılda 3 bin 290 kanserli çocuğun tedavi edildiğini kaydeden Çevik konuşmasını şöyle sürdürdu: "Merkezimizde görülen lenf bezi kanserlerinde cinslerine gore yuzde 6595 oranında şifa, böbrek tümorlerinde yuzde 90, yumuşak doku tümorlerinde yüzde 50 oranında şifa elde edilmektedir. Bu sonuçlarla bazı tümörlerin tedavisinde ileri ulke seviDoç. Dr. Şevket Ruacan ise, kanserin gelişmesinde kahtsal faktörlerin rol oynadığmın eskiden beri bilindiğini bu konuyla ilgili yapılan çalışmalarla hücrenin kanserleşme basamağını önleme olasılığının doöduğunu söyledi. Meme kanserinde geliştirilen "mamografi" yöntemi ile meme kanseri tanısında oldukça olumlu sonuçlar elde edildiğini söyleyen Doç. Dr. Emin Ustün, "Türkive genelinde ve cinsiyet ayınmı yapılmaksızın en sık görülen kanser türkri arasında meme kanseri yüzde 12 oranı ile' dörduncü sıradadır." dedi*~ ^ Prof. Dr. Necati Kuçüksu da meme kanserlerinde ameliyatı izleyen bir yıllık süre içinde uygulanacak ilaç tedavileri ile kanserin yeniden oluşma oranının önemli ölçüde azalttığını öne sürerek, ilerlemiş ve ameliyat şansını yitirmiş meme kanserli hastalarda uygulanan ilaç ve hormon tedavileri ile olumlu sonuçlar elde edildiğini bildirdi. Bu arada, Hacettepe Üniversitesi oğretim gorevlilerinden Doç. Dr. Emin Kansu verdiği tebliğde, "Organ nakillerinden sonra kullanılan bağışıklığı baskjlayıcı ilaç tedavileri sonucunda kanser gelişimi daha çok olmaktadır" iddiasında bulundu. Kansu, insanda bağışıkhk sistemınde doğuştan ya da sonradan gelişen yetersizlik durumlarında kanser görülme oranlannda artma olduğunu belirtti. DURMADAN KONUŞTULAR Turgut özal'la Erdal tnönü, Malatyalıların gecesinde kendilerini masadaki yemeklere verdiler, ama buna rağmen arada fırsat yaratıp bol bol konuştular. (Fotoğraf: RIZA EZER) lenın para olduğunu herkes biliyordu. Daha sonra, sanatçılar sahneye çıkmaya devam ettiler. Ellerindeki gülleri ufalayıp Başbakanın başına dökenlerden, şarkırun "caanım" gibisinden uygun bir nakaratını özal'ın gözlerinin içine bakarak söyleyenlere kadar, türlü şarkıcı, türkücu oynadı, bağırdı çağırdı. Başbakanın önunde çömelerek saçlarını omuzlannı dalgalandıran bazıları ise, "devlet sanatçısı" olmaya adaylık koyar gibiydiler. Malatya gecesinde, Anavatan Partisi egemen görünuyordu. Ama Halkçı Parti, SODEP ve gerçek sporsever çevrenin de ağırlığı olduğu izleniyordu. ö n masalarda bir tartışma konusu şu idi: Malatyaspor öğesini, Özal Malatya seçimlerinde bir mühendise yakışır biçimde çok hesaplı kitaplı kullanmıştı. Malatyasporluluk bilincine Anavatan'cılığı ustahkla monte etmeyi becermişti. Konuşmalannda, "Biz iktidar turu atacagız, siz de Malatyaspor'a şampiyonluk turu attınn" gibi sözlerle Malatvahların en hassas yerlerine seslendi. Başbakan bu kez de Malatyasporlu maskesi altında değişik bir siyasal operasyon mu düzenliyordu? Özal, birkaç gün önce TBMM'de Halkçı Parti milletvekili Malatyalı Ayhan Fırat'tan, SODEP lideri Erdal tnönü'yü Malatyaspor gecesine getirmesini istemisti. Özal, aynca HP Genel Başkanı Necdet Calp'in de geceye çağnlmasmı söylemişti. Fırat, solun iki liderinin, Başbakan aracılığıyla, hele bir futbol gecesinde bir araya gelmesini uygun bulmadığından oiacak, bu istegi Calp'e iletmemiş, ya da iletmiş de Calp gelmemişti. "Biz birleştiriciyiz" diyerek iktidar olan Ozal, acaba solu da birleştirerek şöbretini arttırmak mı istiyordu? Bu ve benzeri yorumlar, sanatçı Filiz Özten'in saçları, Hülya Turna'nın gerdanı, gecenin başlıca gündemini oluşturdu. Birleştirici veya uzlaştıncı formül. öteden beri, "ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu" biçiminde formule edilir. Acaba Özal, Malatyaspor forması üzerinde Türkiye'de siyasete yeni bir boyut mu getirmek istiyor? ~r*h Basa: Almanya Türkler için eski cennet değildir BURSA (Cumhurivel) Çalışma \e Sosyal Guvenlık Bakanlığı muşaviri Necdet Basa, "Almanya Turkler için eski cennet değildir" dedi. Uludağ Üniversitesi tarafından düzenlenen "Federal Almanya'da vaşayut Turkler \e sonınlan" konulu seminere bir tebliğ sunan Ba^a Almanya'da oturma izninin idarı makamİarın takdiri ile gerçekleştiğinı belirterek bu durumun keyfiliğe yol açtığıra sfiytedı. Semıner bugun sona erecek. Federal Almanya yabancılar görevlisı Lisolette Funcke, duzenlediği basın toplantısında Alman Parlamentosu'nda yasalasması beklenen yabancılar yasası değışıkliğinı birçok yonden yabancılar lehine yumuşatmaya çalışacağını söyledi. 1990 yıllarma kadar vabancı ışgücune talep olabıleceğini belirten Funcke, bir soru uzerine "Geri donuş primlerindeki ağır koşullar Alman>a'da çalışan Turklerin varannadır" dedi. Yerinden sokülen asırlık kapı vinçte asılı olarak sahibini bekliyor. (Fotoğraf: ENDER ERKEK) Asırhk kapı vinçte asık hahh Yıldız Hamidiye Camii'nin dış avlusundaki tarihi kapı İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğü ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları tstanbul Bölge Kurulu'nu karşı karşıya getirdi. ŞENAY KALKAN Yaklaşık 100 yıllık Yıldız Hamidiye Camii'nin dış avlusundaki tarihi kapıların sokülmek istenmesi, tstanbul Vakıflar Başmudurluğu ile Kultur ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kultur ve Tabiat Varlıkları İstanbul Bölge Kurulu'nu karşı karşıya getirdi. Yıldız Üniversitesi yetkililerince dün sokülen kapıların nakledilmesi, anında durdurulurken, anlasmazlığı gıdermek için birbiri ardına toplantılar duzenlendi, ancak bir sonuca vanlamadı. Olan, kapılara oldu ve sokülen kapılardan biri vince asılı olarak avlunun ortasında bırakıldı. Yıldız Üniversitesi'nin Yıldız Hamidiye Camii'nin tarihi dokme demir kapılarını okul giriş yoluna nakletme isteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları İstanbul Bolge Kurulu'nun 30 Mart 1984 günkü toplantısında kabul edilmış, bunun uzerine universıte, söz konusu kapılann nakli için çalışmalara başlamıştı. Ancak dün başlayan sökme işlemı, camideki cemaat ve istanbul Vakıflar Başmüdürlüğü yetkilileri tarafından durduruldu. Yıldız Üniversitesi yetkilileri, konuya ilişkin olarak kızgınlıklarını dile getirirler ve "Biz eski eserlere yalnız mikrofon başında, sözle degil, gerçeklen değer veriyonız" derlerken, olayı şöyle anlattılar: "Bunun en giizel kanıtı okulumuzdaki eski eser onanmlandır. Bu kapılar da caminin dışında kalmış, iki kapı arasındaki parmaklıklar zamanla çalına calına vok olmuştu. Yakında kapılar da çalınabilirdi. Bunu önlemek için kurula başvurduk ve 30 Mart 1984 günlü toplantıda kapılann nakli kararını aldık. Amacımız yok olmava, çalınmaya terkedilen bu tarihi kapılan korumak, sahiplenmek. İJslelik çok uzaga da gotürülmeyecekler. Caminin asıl giriş kapısının karşısına dıişen okul yolunun başına yerleştirilecekler. Boylece daha giizel bir kompozisyon oiacak. Ancak söz konusu nakil karannın henüz Vakıflar Basmüdürluğıi'ne gitmediğini öğrenince, sökme işini durdurduk." istanbul Vakıflar Baş Müdürlüğü yetkilileriyse, "Böyle bir karar çıktığını, ancak kapıların Yıldız Hamidiye Camii Vakfı'nın malı olması ve kararın kendilerine zamanında bildirilraemesi nedeniyle sökme işini durdurduklarım" bildirirlerken, "Kapıların gerçekten harap durumda olduğunu" da kabul ettiler ve şoyle dediler: "Ancak oldukça kıt olan maddi olanaklanmızı oraya aktararak onarımı sağlayabiliriz. Şimdilik, biz izin verinceye kadar sökme işi dıırdurulmuşlur." Boylece, yaklaşık 100 yıllık Yıldız Hamidiye Camii'nin yazgısına terkedilen kapıları, bıri yerinden sökulmuş ve vince asılı olarak olduğu yerde bırakıldılar. onarılmayı, sahiplenmeyi, korunmayı bekleyerek. Söz konusu kapılar iki kurul anlaşınca, ya yerinde kalıp onarılacak, ya da yeni yerlerine taşınacaklar. Yargıtay: Belediye iddia etti Ekmek piştikten IstanbuTda bu hafta sonra 15 gram eksik gelebilir soıııma dek seyyar ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) Yargıtay, ekmeklerin piştikten sonra 15 gram eksik gelebileceğini kararlaştırdı. Yargıtay Dördüncu Dairesi bir temyiz davası ile ilgili olarak oluşturduğu kararında, "Numune ekmeklerin piştikten sonra tarlımında 15 gram eksik olması, gıda maddeleri tüzüğünde kabul edilen yüzde 3 fire oranına uygundur" dedi. ŞİPŞAK TEZGAH Zabıtagörevlilerinceellerinden arabaları alınan seyyar satıctlar, çareyi yere gazete kâğtdı ya da çaput sererek satışı surdürmekte buluyorlar. Fotoğrafta, 15 dakika önce zabıta ekibinin geçtiği Aksaray'da bir bölüm seyyar satıcı bir arada görülüyor. (Fotoğraf: YALÇ1N ÇAK1R) satıcı kalmayacak İstanbul Haber Servisi İstanbul Belediye Zabıtası, son haftalarda sayıları iyice artan seyyar satıcılarla başedemez hale gelirken, bu hafta sonuna dek tum kentin seyyar satıcılardan temizleneceği belirtiliyor. Yalnızca son üç günde 600 dolayında seyyar satıcının arabasına el konulduğu bildiriliyor. Ama arabası elinden ahnan seyyar satıcılar, zabıta gorevlileri köşeyi dönünce bu kez de yere serdiİcleri gazete kâğıtları ya da bez parçaları üzerinde satışlarını surduruyorlar. Ucretlerin alım değerinin giderek duşmesi, artan işsizlik ve peşı sıra gelen zamlar karşısında, son haftalarda ezeli düşman olarak bilinen zabıtaseyyar satıcı ıkilısının, yıllardır sonu gelmeyen koşuşturmacasının iyice arttığı goruluyor. Zabıta gorevlileri, yakaladıklan yerde arabalannı elinden aldığı sevyar satıcılara, tum ağlama ve yalvarmalarına karsın "ne yapalım, görevimiz" yanıtını verirlerken, her turlu engellemelere karsın koşe kapmacayı sürduren seyyar satıcılar da "Başka çaremiz yok. Aç mı kalalım yani.." diyorlar. Seyyar satıcıların sayısının giderek artmasından yakınan İstanbul Belediye Zabıta Mudurluğü ilgilileri, cadde ve sokakların seyyar satıcıdan geçilmez hale geldiğini belirterek, "Özellikle soyulmuş salatalık satanlar, lablalarında biriken salatalık kabuklarını gelişigüzel yerlere atıyorlar" diyorlar. Gerek sokaklarda sağlıksız biçimde yiyecek satılmasını. gerekse sokaklann kirlenmesıni onlemek amacıyla seri operasyonları arttırdıklarını, yalnızca son uç gunde 600 dolayında seyyar satıcının arabasına el konulduğunu bildırıyorlar. Doğratnacı: Ara sınavlar zorlaştırılacak İSTANBUL (THA) YÖK Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı, bir sureden ben universitelerde uygulanmakta olan vize sisteminden memnun olduğunu ve ara sınavların daha da ağırlaştmlacağını bildirdi. İstanbul'da yapılan rektorler toplantısı sonunda, THA muhabirinin sorularını yanıtlayan YÖK Başkanı Prof. Doğramacı, "Ara sınavlar kalkmayacak. Aksine, daha da zorlaştırılacak. Onceki yıllarda başarı ortalaması yüzde 12 idi, şimdi ise başan oranı ara sınavlar nedeniyle vüzde 80'e çıktı. Bu durumda sınavlann kalkmasına gerek kalmıyor" dedi. Yargıtay Dörduncü Dairesi, soz konusu dava ile ilgili olarak verilmiş hukümlülük kararını bozarken şöyle dedi: "500 gram gelmesi gereken numune ekmeklerin piştikten dört saat sonra tartıldıklarında I5'er gram noksanı ile 485 gram gelmelerinin gıda maddeleri tüzuğünün 310'uncu maddesinde kabul edilen yuzde üç fire nisbetine uydugu ve bu suretle suçun oluşmadığı düşünülmeden. sanığın beraatı yerine hukümluluğune karar verilmesi bozmayı gerektirmiş. sanıgın temyiz itirazı bu itibaria yerinde gorülmuşlür."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear