02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kurma olanağına sahip olabılır miydi? • Atatürk sağ olsaydı, yabancı şirketler veya yerliyabancı şirket ortaklıkları ülkenin doğal ana kaynaklarına yeniden el atabilir miydi? • Atatürk sağ olsaydı, dış borçlar korkunç biçimde çoğalarak, O'nun tasfiye ettiği "Düyunu Umumiye"ye benzeyen bir konsorsiyum kurulması zorunluluğu doğar mıydı? • Atatürk sağ olsaydı ülkede okuryazar oranı ortalama % 40 olarak kalır mıydı? Yeni yazıların büyük hocası buna müsaade eder miydi? • Atatürk sağ olsaydı, büyük sermaye kodamanlan din okullarında gösterişli iftar sofraları kurarak ülkenin sosyal hayatında bu yönden de egemen olmak yolunu izleyebilirler miydi? • Atatürk sağ olsaydı, kentlerde nurculuk, nakşibendilik, köylerde süleymancılık tarikatları alabildiğine yayılıp genişleyebilir miydi? Binlerce Kuran kursunda ve yüzlerce imam hatip okulunda Türk çocuklannın kafası ümmetçilik ve şeriatçılık ilkeleriyle yıkanabilir miydi? Bu "Kimi sorular vardır ki, bun körpe kafalar, Atatürk ve devlar, yöneltildikleri kişilerden alı rim düşmanlığı düşünceleriyle nacak cevaplarla o kişilerin ger beslenebilir miydi? çek Atatürkçü olup olamadıkla• Atatürk sağ olsaydı, yüzlerrını hemen ortaya koyar. Bilin ce Türk gencinin Arap medresediği gibi, altın madeninin katık lerinde ya da gerilla kamplarınsızını katıklısından veya kalpın da Türklük duygusunu yitirmedan mihenk taşı (öz Türkçesiylc sine ve sonra ülkeye geri dönüp denektaşı) denilen bir taş kulla birçok Türk evladına da bu duynarak ayırt ederler. Gerçek Ata guyu unutturacak ve anarşi yatürkçü ile sahtesini birbirinden ratacak faaliyetlerde bulunmasıayırt edebilmek için, Atatürkçü na göz yumulabilir miydi? olduğunu ileri süren kişiye şu so• Atatürk sağ olsaydı, Türk rular yöneltilmelidir: vatanını bölmek, parcalamak ve • Toprak reformunun en kı sonunda sol yönde veya sağ yönsa sürede gerçekleştirilmesinden de uçan bir uydu durumuna geyana tnıdır? tirmek isteyenlerin ülkede bu • Anayasamızdaki "sosya! denli geniş biçimde örgütlenmeadalet" ilkesinin, ölü doğmuş lerine imkân ve fırsat bırakılır çocuk durumundan kurtanlıp, mıydı? (...). Yukanki sorular daha da çobu ülkede büyük çoğunluğu teşkil eden yoksul yığınların mut ğaltılabilir. Yüzeydeki gardrop luluğuna hizmet eden bir ilke Atatürkçüleri ve Atatürkçülük olarak, özgürlük içinde uygula karmanyolacıları böyle sorular ma alanına konulmasından ya karşısında açık cevap veremeyecekler, irkilecekler, kaçamaklı na mıdır? konuşacaklar ve sonunda ya sı• Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın vışıp gidecekler, ya da işi safsailk gününden beri "İstiklali ta ve mugalataya, hatta şirretlitam" prensibini kendine şaşmaz ğe dökeceklerdir. İşte o zaman ülkü edinen büyük Atatürk sağ yukardaki soruların, Atatürk olsaydı, Türk vatanının herhangi devrimciliğinin denektaşı görevibir noktasında herhangi bir ya ni yerine getirmiş olduğuna inabancı ülke " ü s " veya "tesis" nabilirsiniz"(Atatürk Devrimrınden kolayca ayırt edemezler. Zaten amaç da budur. Bütün yurtta Atatürk'ü yalnız bir asker. Türk ulusunun Kurtuluş Savaşına önderlik etmiş bir başkomutan olarak tanıımak, halka ve yeni kuşaklara: "Atatürk işte bu büyük adamdır" demekle yetinmek, böylece O'nu bu aşamada bırakıp O'nun devrimciliğinin izlerini yavaş yavaş yok etmek istiyorlar(...) Böylece Atatürkçülük konusunda yıllardan beri bir karmanyolacılık faaliyeti sürüp gidiyor. Bir kimseyi ıssız bir yerde kıstırıp zorla kimlik kartını alarak onu kendisi kullanan karmanyolacı ve sahtekânn durumu ne ise, gerçek Atatürkçülere çamur atarak kendileri Atatürkçü geçinen düşünce ve politika karmanyolacılarının durumu da odur. Atatürkçülüğü. Atatürkçü kılığına girerek yok etmek istiyor bu kişiler. "(...) Bütün devrimcilerin görevi, Atatürk karmanyolacılarının yüzlerindeki kara maskeyi çekip indirmek, onlann mütareke artığı kara çehrelerinin ve kara ruhlannın gerçek görünümünü ortaya çıkarmak olmalıcUr". (Karmanyola, Cumhuriyet 11.8.1972). ciliğinin denek taşı, Cumhuriyet 20.8.1972». • • * Benim eski yazılanmdan yapbğım alıntılan burada keserek izin verirseniz eski ögrencim, genç dostum ve bu gazetede son yirmi yıldan beri sütun komşum, inanmış Atatürk devrimcisi İlhan Selçuk'un bir gözlemini, o'nun 1981'de Çağdaş Yayınlannca basılan "ATATÜRKÇÜLLĞÜN ALFABESİ" adh her Türk milliyelçisi tarafından okunmasım dilediğim özlü kitabından alıp buraya aktarayım: "Çok partili düzene girdiğimizden bu yana karşıdevrim, Atatürk'ü çürütmek için bilinçli bir mücadele vermektedir: Atatürk DevTİmleri halk katlannda özümsenmediği için elverişli bir ortam bulmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı'nın sinesinde devlet parasıyla Atatürk ilkelerine aykın öğretim >iırümektedir." (İlhan Sdçuk, Atatürkçülüğün alfabesi, 1981 sh. 115). Uzun yıllardan beri bezginlik duymadan. yılmadan Atatürk Devrimini savunan sanatçı dostum Oktay Akbal'ın en son yazılanndan da bu "Yorumsuz Derleme"ye bir alıntı aktarmak istiyorum. Şöyle diyor Akbal: "Yanlışlarla, saptırmalarla, yozlaştırmalarla dünyanın büyük devrimci atılunlanndan, ihtilallerinden biri olan Atatürk devrimi, karşıdevTİmcilerin oraya buraya sızması sonucunda genç kuşakların gözünde tarihsel anlamından, öneminden kopanlmak, bambaşka bir biçimde gösterilmek isteniyor. Bütün bunlar da hepimizin gözü önünde oluşuyor" (Oktay Akbal, Bu Kadan Yeter mi, Cumhuriyet 2. Nisan 1984). Sayın Akbala: "Atatürk Devrim sözcüğünü kullanmadı" diyenlere, belgelere dayalı ömeklerle gereken yanıtı verdiniz. Şunu da ekleyebilirsiniz: Atatürk bu sözcüğti yalnız, kullanmakla kalmadı, kendi sağlığında yasalara da geçirtti: Resmi Gazete'nin 13 Haziran 1936 gün ve 3329 sayılı nüshasında ya>ımlanan 8 Haziran 1936 gün ve 3002 sayılı yasanın adı: "İstanbul'da Yapılacak Devrim Anıtı Hakkuıda Kanun" dur. Bu yasanın görüşmeleri, TBMM'nin (V. dönem) tutanak dergisinin 11 ve 12. ciltlerinin, sırasıyle 60,322 ve 15, 86/87. sayfalanndadır. 29 NtSAN 1984 Yortıııısıız Bir Derleme HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Cumhuriyet'in 25 Mart 1984 tarihli sayısında "Atatürk'ü Anlamak" başlıklı yazıda, daha çok, Atatürk'ün kişiliğini tanıma konusu üzerinde durmuştuk. Bugün O'nun yalnız kişiliği degil, düşiinceleri, ideolojisi üzerinde son yirnıi yıldan beri bu siitnnlarda çıkan kimi yazılarımdan derlediğim alıntılan hiçbir yorum yapmaksmn sunmak istiyorum. Bunlann yorumunu. sentezini ve anlamını okurlanma bırakınm: "Gerçek Atatürkçülük" deyimini belki yadırgayacaksınız. Para ve sanat eserleri başta olmak üzere, maddi, artistik değer taşıyan pek çok şeyin sahtesi olduğu gibi, milletlerin hayatında büyük manevi değeri ve hayatta kaiabilmenin şanı olan bazı ideolojilerin de sahtesi olabiliyor. Türk toplum hayatının son yirmi yıllık devresinde Atatürkçülük ideolojisi üzerinde yapılan spekülasyon ve sahtekârlıklar hetnen her gün yeni bir misaile gözümüzün önüne serilmektedir( ) Esefle görüyoruz ki, biz yirmi yıldır devrirnlere gangsterlerin musallat olraasına ve onlan kıyısından köşesinden kemirmesine göz yumduk: Atatürk ocakları olan Halkevleri'ni kapadık. Milletin topyekün fikrî kalkınmasını sağlayacak olan Köy Enstitüleri'ni yıktık. Geleceği hazırlayan bu ışık merkezlerini yok ettik(...) Gerçek Atatürkçü müesseseler ve gerçek Atatürkçü kişiler çok azınlıkta da olsalar bunu yapanlara karşı koyanlardır." (Gerçek Atatürkçülük Nedir, Cumhuriyet 29.10.1962). "Memleketin "yüksek menfaatleri"nden bahsederken iktidar sahiplerinin çok dikkatli olması lazımdır. Midecilere fırsat vermemeleri lazımdır. Stoik Yunan filozoflanndan, bir müddet Roma'da köle durumunda kaldıktan sonra hürriyetine kavuşan ve sonra öbür filozoflarla birlikte Italya'dan sürülen Epiktetos'a ait bir söz vardır: "ÖkiizJerie domuzlar konuşabilselerdi, konulan bep ot ve yem üzerinde olurdu. Ya yalnız mideleri için yaşayan insanlar onlardan daha mı başkadır?" Atatürkçülüğün geleceği, Türk halkını yalnız mideleri için yaşayan sömürücülerden kurtarıp anayasanın sosyal adalete dayanan devletini bütün şartlarıyla gerçekleştirmektedir. Biz eskiden beri bu kanaati taşımakta, Atatürkçülüğün ilerisini memlekette sosyal adaletin gerçekleşmesinde görmekteyiz(...). Öyle yapılmadığı takdirde aşırı ve geniş^ fukaralık yanında mahdut zümrelerin aşırı lüks ve serveti ve bunun neticesinde de toplumu oluşturan fertler arasında zıtlaşma, ikilik, düşmanlık ve kinler doğar. Böylece nizam bozulmaya ve toplum bir bozguna doğru gitmeye başlar(...) Ancak yurdumuzda sosyal adaletin gerçekleşmesi şöyle dursun, diğer sosyal inkılâplar da zedelendi ve durmadan zedelenmektedir. Şimdilik çıkarcılar ve sömürücüler daima üst plandadır. Bununla beraber iyimserliğimizi Alman filozofu Johann Gottlieb Fichle (17621814)'nin ünlü bir sözü içinde belirteceğiz: "İdeallerle menfaatler daimi bir savaş halindedirler. Çoğu defa menfaatler üstün gdir, fakat son zafer ideallerindir". Atatürkçülük ülküsü elbette galip gelecek ve bu vatan yükselecektir. Yeter ki savaşı terİc etmeyelim" (Atatürkçülüğün ilerisi, Cumhuriyet, 29.10.1963). "Daha Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk açılış gününde başkanın kısa açış söylevinin içinde iki kez "tstiklali tam" bir kez de İstiklal" kelimesinin bulunduğuna işaret etmek isterim. Osmanlı Devleti, değil mağlup olarak biten ve elinde hiçbir güç bulunmayan savaş sonrası döneminde, Birinci Dünya Savaşı öncesinde bile "Istiklali t a m " sahibi değildi. Başta kapitülasyonlar olmak üzere birçok zincirler ve Düyunu Umumiye denilen devlet borçları, devletin birçok gelir kaynağına yabancılar tarafından ipotek konulması, Osmanlı tmparatorluğu'nu gerek siyasi, gerek iktisadi yönden sımsıkı bağlamış bulunuyordu. tşte böyle bir durumda Atatürk'ün. Türkiye Büyük Millet Meclisi"nin ilk gününde "Istiklali tam"dan söz ettirmesi, O'nun Türk Ulusuna ve bu ulusun geleceğine olan inancını ve kendisinin de ne denli güçlü bir ruh taşıdığını gösterir (Atatürk'de bağımsızlık ide»"! rnmhuriyet 29.10.1969). "Şu cümleler Atatürk"ün ulusal bilincinin, ulusal bağımsızlık ve özgürlük anlayışının birkaç örneğidir. Kırk asırlık Türk vatanı yabancı elinde esir kalamaz", "Ben yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evladı kalmalıyım", "Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın var olabilmesi ve ulusun ayakta durması onun hürriyet ve istiklaline sahip olmasıyla mümkündür." "Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından altı ay sonra, 16 Mart 1923 günü, Adana esnafıyla yaptığı konuşmada da Atatürk şöyle diyordu: "Bu ulkenin halkı üzerinde kimsenin egemenlik kurmaya hakkı yoktur. Bu ülkeyi başkalanna el açmadan geçindinnek ve yaşatmak da bizc düşen bir ödevdir." ilk Izmir İktisat Kongresinde de şöyle konuşmuştu: "Siyasal bağımsızlığı yaşatmak için ekonomik bağımsızlığa sahip olmak şarttır." "Çok daha gerilere gidelim: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk açıldığı günlerde, 28 Nisan 1920 günkü toplantıda, İstanbul'daki padişaha gönderilmesi kabul edilen yazının sonlannda şu cümle yer almış bulunuyordu: "Kendi hükümetimizin idaresi altında bedbaht ve fakir yaşamak, ecnebi esareti bahasına nail olacağımız huzur ve saadete bin kere müreccahtır" (Ata'nın özü ve sözü, Cumhuriyet 11 Kasım 1973). " Atatürk 'egöre devrirn ve reformlar gerçekleştirilmedikçe büyük Türk ulusunun kendi gerçek kimliğini bulmasına, devletler topluluğunda itibarlı bir yer tutmasına, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasına olanak yoktur. Çağdaş bilim, müsbet bilimdir ve gerçek aydınlatıcı odur. Bilimin yolundan şaşmamahdır.(...) Yıllardan beri ortalığı öyle bir Atatürkçülük furyası kapladı, öylesine bir kavram kargaşası bürüdü ki, bu durumu yaratanların asıl niyetini görüp sezemeyenler, gerçek Atatürkçülerle sahte Atatürkçüleri birbi Yeni Seçmeler Di/isi GEIVEL KONTLAR Promete'nin Ateşi Çağlar Boyu Yanıyor • İnsan İcin Banş • Nükleer Savaş Tehdidi ve Çocuklar • Bir Uzun Alacakaranlık (denemel • Avdınlar Üzerine Birkaç Gözlem (değinme) • Tanrı Önünde Eşitlik Y a Da Milton Friedman'nın Eşsiz Olmayan Görüşleri (eleştiri) • Chicago Boys • Son Zamlar ve Alternatif (ekonomik voruml • İki Sporcu Portresi • Koşullandırma Biçimlerinden Ornekler linceleme) • ABD'den Vietnam Görüntüleri lanı) • 19801er Türkiyesi'nde Toplumsal Kültür Sorunlanmız (inceleme) • Zorunlu ve Güzel Gevezelik Ustüne (deneme) • Güzin Abla Penceresi'nden (incelemel • Toplumsal Değişmeler ve Edebiyat Akımlannın Doğ^uşu linceleme) * Sürgün Karadüşünün Bitişi lanı) • Orta Amerika'run '"Büyük Birader"i • Şiir Boşuna Söylenmiş Olmayacak (konuşmaj • ŞİİR Can Y ücel • Cemal Süreya • İlhami Bekir Tez • Ali Cengizkan • Seyyit Nezir • Orhan V'eli • Yannis Ritsos • OVkt Kullanılmayan Kapı (Julio Cortazar) • Lanetliler (Erendiz Atasül • TİYATRO Galile'nin Yaşamı İçin Önsöz * Galile Üstüne * Şolohov • Cortazar • Sait Faik • Muhsin Ertuğrul • SÖYLEŞİ Haldun Taner • Afşar Timuçin • Picasso • İlhami Bekir Tez • KİTAP Dinamo'nun Anıları • Tarih Bilinci ve Edebiyat Bilimi • ...VE Sinema Günleri 84 • Satranç • Briç... 1984 Mayıs Seçmeleri YAY1NKVİ: Vilâ\el Han( agaloglıı İSTANBl I. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yirte geldiler. Yine balkonun köşesinde yuva kurdular. Yine tek tek yaprak, dal taşıyarak. Yine ürkek. Yine ilk çıtırtıda kaçmaya yeltenerek. Yine gözleri tetikte. Yine yine yine!.. İki güvercin. Geçen nisanda da gelmişlerdi. Arka balkonun köşesindeki boşlukta bir yuva kurmuşlardı. Önceleri istememiştik. Getirdikleri çalı çırpıyı atmıştık. Sonra yine taşıdılar. Yine attık. Yine taşıdılar. Balkonun kapısını açınca göz göze geliyorduk. Bir şeyler anlatıyorlardı bakışlarıyla... Dokunma bize, ne istiyorsun, şuracıkta yumurtamızı büyüteceğiz, dünyaya yeni bir kuş daha kazandıracağız dercesine... Olaylara kaptırdık kendimizi. Unuttuk gittik kuşları. Balkon kapısı da bir süre açılmadı galiba! Sonra bir de baktık ki o köşede, çalı çırpı içinde iki ufacık yumurta duruyor. Anne baba gitmişler karınlarını doyurmaya. Dokunmadık bir daha. Geldiler yumurtanın üstünde oturdular, gece gündüz. Bir gün baktık bir yavru var orada. Tek bir yavru. Öteki yumurta ne oldu bilmem. O yavru insancıldı, anne baba gibi ürkek değildi. Bizi tanıdı. Yabancı saymadı. Oysa anne baba balkon parmaklığına gelip konuyorlar, bizi görünce gerisingeri kaçıyorlardı. Yavru büyüdü. Kısa sürede yetişti. Sonra bir gün balkonun parmaklıgında gördük onu. Yanında annesi ya da babasıyla... Yepyeni, tertemiz bir dünya yaratığı... Tepeden seyrediyor kenti, yeşilliği, otobüsleri, insanları. Uçtu uçacak... Bir sabah baktım yuva boş. Uçmuş o küçük güvercin. İterlermiş anne baba yavruyu boşluğa... Once düşer gibi olurmuş, sonra açarmış kanatlannı, birden duyarmış gücünü, kuş olmanın olanaklannı... Bir süre yok oldu yavru kuşumuz. Bir akşam üstü tanıdım onu. Ön balkonda yürüyordu. Gençti, yeniydi, diriydi. Tüylerinden belliydi. Bizden korkmamasıyla belliydi. Bizim kuşumuzdu. Kapıyı açtım, öteki kuşlar kaçıştılar. Ama o kaçmadı. Durdu baktı, baktı, baktı. Ekmek ufaladım yaklaştı, gagaladı. Tutsam, avcuma alsam! Yanı başındaydım. Göz gözzeydik. Bakışıyorduk. Tanışıyorduk. Elimi uzattım, pırrr dedi uçtu. Büyüklerinden öğrenmişti insanoğlundan korkmayı. İyiydiler, hoştular, ama güven olmazdı yine de!.. Uzaktan sevmeliydi insanları. Onlardan yararianmalıydı. Karşıdan bakışmalıydı. Ama el sürdürmemeliydi. Venedik'teki kuşları anımsadım. Gelir masanıza konarlar, kadehinize yaklaşırlar, tabağınıza çıkarlar, omzunuza konarlar. Korkmazlar, ürkmezler. Sanki Venedik'te ya da Paris'te, New York'ta parkların yapay birer süsüdür onlar. Canlı değildirler... Bizdeki kuşlar gerçek kuşlardır! Duyarlıdırlar, ürkektirler, insanlanmıza benzerler. Her an bir tehlikenin kapılarını çalacağını düşünürler. Her an bir şey beklerler. Hiç de iyi, güzel olmayan bir şey!.. Balkon kapısı açıksa içeri girerdi. Gezer dururdu halının üstünde. Kanapeye, koltuklara tırmanırdt. Pencereden dışarısını seyrederdi. Sanki bir yakınımız, bir dostumuz. Garip duygular verirdi. Hani derler ya, ölümden sonra bambaşka bir yaşam varmış, başka biçimlerde yeniden dünyaya gelinirmiş! Belki de bu bir yakınımdı, bir yitik sevdiğim... Mutfağa kadar gelirdi kimi zaman. Anlardık, karnı acıkmış. Biraz ekmek alıp balkona doğru gidince daha çabuk yürürdü dışarıya... Bir köşeye çekilir beklerdi. Derken, alıştı yaşama. . Öteki kuşlarla dostluk etmeye. Belki de aşk denen yaşamsal duyguya kaptırdı kendini. Büyüdü, başka kuşlar gibi bir kuş oldu. Ayrım yapmaya olanak yoktu artık... Nice kuşlar gelirlerdi giderlerdi. Birbirleriyle döğüşürlerdi birazcık ekmek kırıntısı için... O da içlerinden biriydi. Ama hangisi? Bizi de unutmuştu. Belki de belleğinden silmişti... Şimdi yeni bir yuva daha var balkonun o köşesinde. Bir anne yumurtasının üstünde bekliyor. Kapıyı aralıyorum. gözlerini dikiyor hemen. Elimi uzatsam ya da dışan bir adım atsam kaçıp gidecek. Yumurtasını çaresizlikle bırakacak... Ama kuşumu hiç ürkütür müyüm? Varsın yumurtasını korusun, yavrusunu çıkarsın, büyütsün, beslesin, sonra da balkonun üst parmaklığına çıkanp itsin... Onun ister istemez uçacağını btlerek... Her yavrunun kendi başına yaşam savaşı vermesinin kaçınılmaz olduğunu içgüdüsüyle düşünerek... İLAN Torunum Jale Gizem'i yetenekli elleriyle bizlere kazandıran, hastalarımn güven ve şifa kaynağı eşsiz hekim, Jinekolog Operatör Doktor TEŞEKKUR Kuş Masalı... İş Bankası için Bilgi İşlem programcıları Bankamız Ankara ve İstanbul Bilgiİşlem kadrolarında görevlendirilmek üzere yazılı sınav ve "görüşme"ile alınacak Programcı adaylarının; • Bu konuda \urt içinde ya da yurt dışında \ükseköğrenim görmüş, • İngilizcesi çok iyi derecede, • 30 yaşını aşmamış, olmaları ve, • Üst düzeyde en az iki programlama dili bilmeleri, gereklidir. Yazılı sınav 12.5.1984 Cumartesi günü saat 10.00'da Ankara'da Kavaklıdere'deki Genel Müdürlük ana binasında, İstanbul'da ise 4. Levent'te bulunan İstanbul Otomas\ron Müdürlüğü binasında, İngilizce olarak yapılacaktır. ttt Sınav, bilgisayar genel kültürü ve problem çözümü konularını kapsamaktadır. Yazılı sınavda başarılı olan adaylar, aynca saptanacak bir günde "görüşme'ye alınacaktır. İlgilenenlerin sınava girecekleri ili de belirtecekleri dilekçelerini, bir fotoğraf ve özgeçmişlerini ekleyerek en geç 4.5.1984 tarihine kadar; Türkiye İş Bankası AŞ Genel Müdürlük Organizasyon ^Müdürlüğü Atatürk Bulvarı 191 Kavaklıdere Ankara adresine teslim etmeleri ya da aynı tarihe kadar belirtilen adre se ulaşacak biçimde postalamaları gerekmektedir. LAPSEKİ SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Esas No: 1983/102 Karar no: 1983/388 Davacı Yahya Fevvar Bozdağ Ay. M.İadi Yılmaalara, fından LapseRi Çardak köyünden Kubilay Üstüner aleyhine Mahkememizde açılan tahliye davasının yapılan açık duruşması sonunda: Yukanda açık adresi yazılı davalı Kubilay Üsıüner'in adresine çıkarılan tebligata verilen meşruhattal2Eylül 1980 senesinden beri adresinin meçhul olduğu vechile gerekçesi ile Hakimliğimize bila tebliğ edilmiş ve gıyabında yapılan duruşma sonunda davacıya ait Çardak köyündeki 36 nolu dükkânda 1.8.1979 tarihinde kiracı olarak girdiği bilahare 12 Eylül 1980 tarihinde dükkânı kapayarak ticareti terk ettiği bu larihten itibaren kira bedelini ödemediği anla$ılmış olmakla: HÜKLM: Davahnın 30.7.1979 tarihli kira sözleşmesinin feshine, davahnın kirasında bulunan Lapseki ilçesi Çardak köyü No: 36'da bulunan dükkânın boşaltılarak davacıya teslimine, 5295. TL. yargılama gideri ile 1600. TL ücreti vekaletin davalıdan tahsiline, dair 23.12.1983 tarihinde verilen karar temyizi kabil olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda ilan tarihinden 15 gün sonra başlamak üzere 8 gün içinde temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur JALE DEĞER SABAHAT ARABOĞLU ile hastalarına sevecen bir anne sevgisiyle yaklaşan değerli hekim, Anestezist Doktor ve sıcak ilgilerini gördüğümüz GÜZELBAHÇE Kliniği'nin tüm seçkin hekim, hemşire ve öteki çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım. Dr. TURHAN BOZKURT A1İLLA ŞOPÖR OKULU Disiplin, ciddiyet, iyiniyet. Eğitimle ehliyet Fatura verilir. Şubemiz voktur. 523 79 11 GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ĞEBZE İCRA MEMURLUĞUNDAN Sayı: 983/844 Ta. Bir ipotekli borçtan dolayı satılmasma karar verilen, Gebze Darıca Bayramoğlu mevkiinde kain tapunun 1960 sayfa 38 pafta 1972 ! parsel sayılı 404 m mikıarlı kayden arsa vasıflı gayrimenkulün taraamı 5.54O.0OO.OO lira muhammen bedelle açık arttınna suretiyle satışa çıkarılmıştrr. EVSAFI: Gayrimenkul Gebze ilçesi Danca bucağı Bayramoğlu Sahil mahallesinde Plaja giden Mehtap caddesi üzerinde. Şarken Mehtap Caddesi Garben Yunus Sokak Şimalen 1973 ve Cenuben 1971 parsel! ile çevrili olup Gayrımenkulün Garba bakan Yunus Sokakta 45 m miktarlı yığma lek katlı iki odalı. içerisinde su ve elektrik tesisatı bulunan bekçi binası ve cenup hududunun boydan boya 1.25 metre yüksekliğinde 1,25 metre eninde su deposu ve jeneratör koymaya mahsus yer olup Mehtap caddesine bakan kısmında da boydanboya hududun I metre yüksekliğinde sarı yontma taştan yapılmış bahçe duvarı olduğu ve bu yerin halen bahçe olarak kullanılmaktadır. İMAR DURUMU: Dosyada mevcut Danca Belediyesi İmar dairesinin 13/9/983 gün ve 1349 sayılı imar yazısına göre 1972 parselin imar planında Aynk inşaat nizamına tabi bina vüksekliği H6.50 metre 2 kat bina derinliği 15 metre yoldan çekme mesafesi 5 metre komşulardan çekme mesafesi 3 metre ve çatı meyli %25 olduğu bildirilmiştir. Satif Şartlan: 1 Satış 4/6/1984 Pazartesı günü saat 14'den 15.00'e kadar Gebze Icra Dairesi'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada lahmin edilen kıymetin Vo75'ni ve rüçhanlı alacakhlar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartiyle 14/6/1984 Perşembe günü aynı yerde ve saat 1415 de ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflannı geçmesi şartiyle en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin ^olO'u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek uzere mehil verilebilir. Dellâliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 Ipoıek sahibi alacakhlarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır: aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve İflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacel kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği iakdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 983/844 Ta. sayıh dosya numarasiyle memurlueumuza başvurmaları ilân olunur. (lc.lf.K.126) 17/4/1984 ( + ) llgililer tâbirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 5035 i Basm: 15504 ILAN İSTANBUL ASLİYE 6. HUKUK HAKİMLtĞİNDEN 1983/165 Davacı Evamiye Bucim (Bucin) tarafından murisi Andon Fotiyadis'in gaipliğine karar verilmesi için açılan davanın; yapılan muhakemesi sonunda: 1916 İsıanbul doğumlu Konstantin ve Ekaterini'den olma An | don Foliadis'in GAİPLİGİNE { Yargılay yolu açık olmak üzere 26/3/1984 tarihinde karar verildiğinden işbu ilamın gaip Andon Fotiadis'e tebliği yerine geçmek üzere ilan olunur. 9/4/1984 Basın: 5174 TÜRKİYE İŞ BANKASI AŞ ILAN I BASIN REKLAMLARI ETÜDÜ j TV VE RADYO REKLAMLARI ETÜDÜ ı MART 1984 SAYILARI ÇIKTI i ' i | Gazetelerde Sayfalara ve Bovutlara eore Reklam Analizi İstanbul ve Ankara Radyolanndaki Reklam Dökümü TV REKLAMLARI ' ODEM1 I.i GÖNDF.RİLİR. Basın 4.500 TL. Radyt 4.000 TL. TV 4.000 TL. (Aylık) PE\ A İstiklal Caddesi, İmam Sokak No: 1 Beyoğlu Isıanbul Tel: 145 66 47 KİM? NEREDE? NE KADAR REKLAM YAPTI? BEYOĞLU 1. SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Uosya No: 983/3*» Davacı Ester Nufusi vekili larafından davalılar tlya Levi vs. aleyhine açılan izalei şuyu davasında: Davalılardan İlya Levi mirasçılarına çıkan davetiyenin bila ikmal iade edildiği, yapılan emniyet tahkikatı ile de adreslerinin lespit edilemediği anlaşıldığından mirasçılar Sepalya Le\i, Klara Levi ve Yako Lev.'ye ilanen tebügata karar verilmişlir. Dava dilekçesi ve duru$ma günün, tebliğine kaim olmak üzere adı geçen mirasçıların dunı^ma günü olan 6.6.1984 saat 10.05'le duruşmada hazır bulunmalaıı veya kendilerini bir vekillc temsil ettirmeleri ilan olunur. Basın: 5132 İLAN BEYOĞLU 3. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN 983/311 Davacı Ayşc Tanuğur tarafından davalı Erdek Atalürk Mah. Itfaiye Fınnı adresinde ikamet eden Demir Ali Tanuğur aleyhine açılan boşanma davasında nüfus sicilinde Erdek, Alaaddin Mah. Cili: 002/02 sayta 29 hane 63'ie kayıtlı tarafların boşanmalanna müşterek çocukları Hikmel Deniz'in velayetinin davacı anneye verilmesine karar verilmiş oldüğundan isbu hüküm özelinin davalıya ilanen tebliğine karar verilmis olmakla ilan larihinden itibaren bir ay içinde temyiz edilmesi, edilmediği lakdirde boşanma kararının kesinleşeceği davalı adına hükum özeıi yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 26.4.1984 Basın: 5162 YAZLIKKIŞLIK Çiçekler, meyve ve çamlar arasında, GEBZE'de şahane kapanmaz nıanzaralı satılık ev. Tel: 523 77 51 Akşam: 356 99 16 DİŞ TABİBİ Levent, Güvercin Durağı, Gazeıeciler Yapı Kooı^eratifi C/3 Blok. Daire 7 Saat: 913 Tel.: 164 57 25 Randevu alınması rica olunur. ORHAN TUZUN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear