Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER önemli boyutu da tekelleşme olgusu nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu olgu yeni anayasanıızda da hüküm altına alınmıştır. Buna göre deviet, piyasaların denetimini sağlama ve tekelleşmeyi önleme ödevini üstlenmektedir. Ayrıca tüketicilerin ve esnafın (küçük işletmelerin) ve tarımla uğraşanların korunmasına ilişkin hükümler de yeni anayasamızın "Ekonomik Hükümler"i arasında düzenlenmiştir. Başka deyişle piyasa denetimi ve tekelleşmeyi önleme eksenine koşut olarak ekonomik bakımdan güçsüzlerin korunmasına ilişkin kurallara da yer verilmiştir. Anayasanın bu kurallanna bakılarak ekonomik gelişmeler karşısında hukuki amaçlann denge oluşturduğu, dolayısıyla hukukun ekonomik amaçları gerçekleştirmede sadece bir araç olarak düşünülmediği ortaya çıkmaktadır. Ne var ki bu yorum, gereken düzenlemeler yapılmadıkça. iyimserlikten ötede anlam taşımaz. Gerçekçi olmak gerekirse piyasaların denetiminde ve tekelleşmenin sakıncalannı önlemede ne gibi etkin hukuki araçlara sahip olduğumuzu ortaya koytnamız gerekir. Bugünkü durum özetle, belirli malların üretim fiyatlannın saptanması yetkisinin merkezi yönetime ait olduğunu sadece alış fiyatını gösterme zorunluğunu belediyelerin denetleme yetkisine sahip olduğunu göstermektedir. Tekelleşmenin önlenmesi ise henüz uygulanmaya konmamış bir önlemdir. Öte yandan tekelleşmeye karşı önlemler almanın sadece merkezi yönetime tanınmış "politik'" niteliği ağır basan bir yetki olduğu da unutulmamalıdır. Bireylerin bu olguyu önleme amacıyla kullanabilecekleri bir hukuk yolu rnevcut değildir. DEĞİŞKENLİK, ESNEKLİK VE BELİRSİZLİK Ekonomik hukuk gelişmelerinin bir özelliği de "değişkenlik, esneklik ve belirsizlik" tir. Değişkenlik kolayca gözlemlenebilir. Pek çok düzenleyici işlem, hatta yasa, "ekonomik konjonktüre" uyarak belli süre sonunda değiştirilmek veya kaldırılmak durumundadır. Esneklik göze daha az çarpan bir durumdur. Anlaşmazlıkların çözümünde yargı yerinin ve daha önce uygulamada yönetimin karşılaştığı bir olgudur. Ekonomik mevzuattaki kavramlar, duruma göre yorumlanır bir esneklik taşımaktadır. Kısaca, ekonomik mevzuat hükümleri, mevcut ekonomik duruma göre anlam taşırlar. Örneğin "ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorunlukların" her olaya göre değişen bir anlamı vardır. Böylece klasik "istikrar' neredeyse unutulmuştur. Bilinen bir başka örnek de Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Kanun'dur. Kimilerinin ekonomik faaliyetlere ayakbağı olduğunu öne sürdükleri bu kanun, kimilerine göre de yürütmeye açıkça belli bir yetki vermemektedir. Esneklik bu yönüyle belirsizliğe dönüşmektedir. Ancak belirsizliğin, yetkilerin kaynakta iyice tanımlanmamış olma anlamı yanında bir başka önemli anlamı da vardır. Bu anlamda belirsizlik ekonomik olayların sonucuna gore önlem alma biçiminde görünmektedir. Bilindiği gibi, serbest faiz politikasının yol açtığı bankerler olayının sonucunda önlemler alınması yoluna gidilmiş ise de bu önlemler önceden belirlenmiş olmayıp olayların sonucuna göre ortaya çıkmıştır. Böylece vatandaşların hukuk kurallarının önceden belirlenmiş olmasından dolayı duyacakları güven, sonradan sağlanmaya çalışılmıştır. Son olarak bir başka önemli özelliğe değinmek gerekirse, ekonomik hukuk bir kamu hukukudur. Bu özelliği yadsımak olanaksızdır. Nitekim kimi yazarların ekonomik hukuk yerine ekonomik kamu hukuku deyimini kullanmaları anlamlıdır. Gerçekten günümüzde "liberal ekonomi" devletin giderek daha fazla karışmak zorunda olduğu bir alandır. Önemli olan, karışmanın nedenlerini ve ölçütlerini belirleyebilmektir. Bu sorun özel hukuk teknikleriyle çözümlenir nitelikte değildir. Sorunun çok yönü vardır. Son çözümde özgürlükleredeğinen yanı önemlidir. Genellikle deviet karışmasının ilk anımsattığı konu özel girişim özgürlüğüdür. Ancak bunun bir özgürlük defil, sınırlandırılması gereken bir güç olduğu söylenebilir. Önemli olan bu sınırlandırma yoluyla bireysel özgürlüklerin korunmasıdır. Kanımızca yukarıda değindiğimiz anayasa kuralları bu konuda ilk defa açıkça yol göstermiş olma niteliği taşımaktadır. 13 MART 1984 Ekonoıtıik Hukuk ve Anayasa Lkonomik hukuk, bir kamu hukukudur. Bu özelliği yadsımak olanaksızdır. Nitekim kimi yazarlann"ekonomik hukuk"yerine "ekonomik kamu hukuku" deyimini kullanmaları anlamlıdır. PENCERE Parası pul olan, yabancıya kul olur... Babaerkil bir ailede kız nasıl evlendirilir? Damat adayları arasında seçımı aile reisi yapar. Kızın geleceği babanın iki dudağı arasındadır. Kimbilir kaç kuşaktan beri kullanılan birde atasözü var: Kızı kendi başına bırakırsan, ya davulcuya varır, ya zurnacıya... Hayatın çoğu alanında insanın geleceğini düzenleyen kararlar kendisinin dışında verilir. Kimi zaman toplumların yaşamında benzeri durumlar görülür; özgürce karar vermek olanakları kısıtlanır. Kaç yıldan beri ülkemizde Friedmancılık, Şikago Okulu, monetarizm (parasalcıhk), Özal politikası, ya da bir başka adla karşımıza çıkan ve üç beş kaba kalemde özetlenen formülün seçeneği (alternatifi) olmadığı ileri sürülmüyor mu? Sözde aydınlar, uzmanlar, yazarlar, politikacılar bir koro oluşturuyorlar: Başka seçenek yok! Yazık... 1919'un Türkiye'sinde bile üç seçenek vardı: İngiliz uşakltğı, Amerikan güdümü, bağımsızlık. O kapkaranlık günlerde yurtseverler bağımsız karar verme seçeneginin gücünü yüreklerinde nasıl duyabiliyorlardı? Bugünkü Türkiye'de kimi okumuş yazmış insan, "ekonomide ABD gudümünun dışında seçenek yoktur" diye tepinirken niçin ve nasıl utanmıyor? Monetarizm (parasalcılık), doruk noktasında ABD bulunan kapitalist sistemin hiyerarşisinde bütün Üçüncü Dünya ülkelerini bunalım ekonomisinde hizaya getirmek için kullanılan bir formüldür. Doların egemenliğinde kurulan bu emrü kumanda zincirinde Türk lirasına da pul olmak düşüyor. Paran pul oldu mu, sen kul olursun. Türk aydınına, ekonomi uzmanına, profesörüne, bilim adamına düşen görev; bu gerçeğin anlamını bütün boyutlarıyıa ortaya dökmektir. Parasalcılığın (monetarizmin) kapitalist dünyanın egemen ekonomik ideolojisi durumuna neden girdiğini kökenleriyle araştırmak zorundayız. Parasalcılık, IMF örgütü eliyle borç tuzağına düşmüş toplumlara uygulanıyor; uluslararası bir sistem nitelığine dönüştürülüyor. IMF'nin patronu ABD'dir. Parasalcılık Amerikan ekonomisini bunalımdan kurtarmak için bir dünya ekonomi politikası içeriğini kazandığından bu yana neler olmuştur? Uluslararası para hiyerarşisinde sanayileşmemiş ülkelerin paraları pul olmuştur. * Ne demektir bu? Yoksul emekçi halklartn alınterini zenginlere daha ucuza satmak demektir. Türkiye'de bu süreç çarpıcı biçimde yaşanıyor; memurların aylıkları, işçilerin ücretleri, tarım ürünleri fiyatlart gün gectikçe düşüyor. Dört yılda bir Amerikan dolarının 47 liradan 320 liraya tırmanmasının ve işçi ücretinin 6 dolardan 3 dolara gerilemesinin anlamı nedir? Paramızı pul ederek dünya somürü sistemine çalışryoruz. İki makas gittikçe açılıyor: Bunlardan birincisi zengin sanayi ülkeleriyle Türkiye arasındaki makastır; ikincisi Türkiye'deki sermaye çevreleriyle halk arasındaki makastır. Dört yılda işçi ücretinin 6 dolardan 3 dolara; kişi başına ulusal gelirin 1100 dolardan 800 dolara düşmesinin bir başka anlamı yoktur. Ekonomide seçenek, siyasal gücün ulusallaşmasıyla doğacaktır; yabancı odaklarda alman ekonomik kararlarla Türkiye bataktan kurtulamaz. İlk görevimiz: Parasalcılık siyasetinin bir ulusal seçenek değil, dışardan dayatılmış bir sömürü siyaseti olduğunu Türk halkına anlatmaktır. Doç. Dr. TEKİN AKILLIOĞLU A.Ü. SiyasalBilgilerFakültesi Kimilerine göre ekonomik hukuk, ekonomiyi düzenleyen hukuk kurallarmın incelenmesinden oluşur. Bu bakımdan ekonomik hukuk, konulara göre adlandınlan öteki hukuk dallannda farklı değildir; toprak hukuku, iş hukuku. aile hukuku, vergi hukuku gibi... Bu anlayış ekonomik hukukun özelliklerini açıklamada yetersizdir. Zira ekonomik hukuk konusu nedeniyle değil, fakat hukuk ekonomi ilişkilerine yaklaşımı bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle yeni bir hukuk dalıdır. Gerçeİcten bu hukuk dalının konusunun ekonomi olması fazla bir anlam taşımaz. Son çözümde ekonomiye ilişkin yanı olmayan bir hukuk sorunu bulunmamaktadır. Öte yandan bu hukuk dalı, ekonominin tanımı ile de bağlı değildir. Bir anlamda ekonomi sayılmayacak pek çok konu ekonomik hukuk kapsamına girmektedir. Özellikle Ikinci Dünya Savaşı sonrasmda hemen bütün Batı ülkelerinde ve bu arada ülkemizde bu hukuk dalı gelişmeler göstermiştir. Soyut bir tanım yerine, bu gelişmeleri kaba çızgilerle vurgulamak daha uygun görünmektedir. HUKUKUN ARAÇSALLIĞ1 Ekonomik hukuk gelişmelerinden ilkini hukukun araçsallığı düşüncesi oluşturmaktadır. Bir bakıma bu anlayış, hukuku ekonomik amaçların gerçekleştirilmesinde bir araç saymaktadır. Bu düşünce Dördüncü Beş Yıllık Kaikınma Planında açıkça ifade edilmiştir. Buna göre "mevzuat" ve onu uygulayan "idare" ekonomik kalkınmagereklerini engelleyici, geciktirici bir öğe olmaktan çıkarılmalıdır. Böylece hukuk, ekonomi ilişkilerinde ekonomik gerekler başat duruma geçmektedir. Son olarak yeni Hükümet Programında "bürokrasi'"ye karşı öngörülen "tedbirler" de bu anlayış doğnıltusunda yorumlanır nitelik taşımaktadır. Bilindiği gibi hukuk ekonomi ilişkilerinde birinin ötekine başat durumda olması değil, fakat karşılıklı etkileşme ve denge durumu asıldır. Bununla birlikte uygulamada bazı zorunluklar, özellikle ekonomiyi üstün ve egemen duruma sokmaktadır. Örneğin hukuk kurallarının öngördüğü önlemler. ekonomide "maliyet" sorunu nedeniyle uygulamaya geçirilememektedir. Kirletici artıkların temizlenmesi, duman arıtma gibi... "Maliyet 1 "in bir başka göriinümü daha da "ciddi"dir. Gerçekten hemen bütün kentlerimizin hâkim rüzgârlar yönünde kurulmuş olan sanayi kuruluşlarının yol açtıkları kirlenme içinde oldukları bilinmekıedir. Bu durumun "çevr e " ve "sağlık" haklarına aykırı olduğu açıkıır. Ancak bu kuruluşları bulundukları yerden kaldırmak "ekonomik" bakımdan olanaksızdır. Araçsallığı zonınlu, neredeyse "otomatik" hale sokan bir başka neden de büyük kaikınma girişimleridir. Enerji alamndan bir örnek vermek gerekirse, nükleer elektnk santrallarının kaikınma için "hayati" gerçek, hayat için ise "yıkıcı" olduklanndan söz etmek mümkündür. Çağdaş toplumlarda bu sorunu siyasadan daha önemli sayanların hatırı sayılır bir siyasal ağırlık kazandıkları görülmektedir. Araçsallığın bir başka ve HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Faşizme ve Savaşa Uyarı Anıtı Avusturya Cumhuriyeti'nin nüfusu yaklaşık yedi miryondur. Alpler Cumhuriyeti diye sözü edilen İkinci Avusturya Cumhuriyeti, Doğu ile Batı, kapitalist sistemle sosyalist toplum düzeni arasında çok dengeli bir yan tutmazlık politikası uygular. Avusturyalılar, bu başarılı politikaya, çileler ve acılarla dolu 19181955 arası girdabından geçerek ulaşabilmiştir. Değişik milletler ve ırklar mozayiği Habsburglar imparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı sonunda parçalanmış, çoğu başkent, Viyana'da yaşayan Alman kültürü kökenli Avusturyalılardan oluşan 1. Avusturya Cumhuriyeti kurulmuştur. Endüstrisi, liman şehırleri, zengin doğa kaynakları başka ülkeler sıntrtan arkasında kalmış, Avusturya, yoksulluklar, toplum çalkantıları, ayaklanmalar, baskılar arasında sadece bir yirmi yıl ayakta kalabilmiştir. 12 mart 1938 günü sınırı aşan Nazi Almanya ordusu, Avusturya'yı III Reich'ın sınıriarı içine katmıştır. Avusturya'nın Almanya'ya katılması, yani Anschluss, gerçekleştirilmiş, bağımsız ülkenin adı Ostmark olmuştur. 12 mart 1938'den günümüze 46 yıl geçmiştir. Nazi Almanya yönetimi, Anschluss'un ilk günlerinden başlayarak gerçek yüzünü hemen açığa vurmuştur. Baskı ve soygun başlamıştır. Avusturya deviet hazinesi, aitın ve dövizler yağma edilmiş, kültür ve sanat değerlerine el konulmuştur. Alman gizli polisi Gestapo ve Nazilerin silahlı saldın biıiikleri SS'ler ve SA'lar, her inançtan ve politika görüşünden 70.000 kişiyi hemen tutuklayıp Dachau toplama kampının dikenli teller, arkasına atmıştır. "Avusturya halkının 19381945 yılları özgürlük mücadelesi sergisi" için eski Cumhurbaşkanlarından Jonas'ın sözleri ilginçtir: "Avusturya'nın Avrupa haritasından silinmiş olduğu o korkunç yıllarda, direnci gerçekleştiren erkekler ve kadınlar, sadece vicdanlarının sesine uymuşlardır." "Avusturya direncinin belge arşivi'nce düzenlenmiş olan o sergide, faşist Almanya yönetiminde geçen yedi yılda, 100.000 Avusturyalının Gestapo zindanlarında ve toplama kamplarında öldürüldüğü ayrıntılarıyla gösterilmiştir. Fakat, Avusturyalıların çilesi Hitler'den kurtulduktan sonra, daha bir on yıl sürmüştür. İkinci Dünya Savaşı'm kazanarak, Viyana'ya giren ve Nazi ordularıyla sokak sokak, ev ev çarpışan Soyyet askerieri, Batı'dan gelen Amerikan, İngiliz ve Fransız birlikleri, II. Avusturya Cumhuriyeti'nin gerçek bir barışa kavuşmasını, dolayısıyla da olsa, bir süre engellemişlerdir. Gerçi 'Dörtler', Bertin ve Federal Almanya'ya göre Avusturya'da daha yumuşak hatta dostça davranmışlardır. İsviçreli rejisör Lindberg'in, 'Jipte 'Dörtler' filmi bir bakıma bunun simgesidir. Beıiin'de hemen her gün çatıştı çatışacak bir atmosfer sürerken, dört deviet askerieri Avusturya başkentinde küçük bir jipte dört ülkenin bayrağını dalgandırarak, dolaşmakla yetinmişlerdır. 1955 yılı mayıs ayında Viyana Belveder sarayında 'Dörtler ve Avusturya Başbakanıyla Dışişleri Bakanının imzaladığı barış antlaşması gereği, en son yabancı asker ülkeden 26 ekim günü ayrılmıştır. Bundan ötürüdür ki, her yılın 26 ekim günü milletçe bayram olarak kutlanır. İkinci Avusturya Cumhuriyeti insanlan, mutlu, güleryüzlü, şakacı, ölümlü dünyanın tadını çıkarmasını bilen kişilerdir. Şaraplarını, müziği, tiyatroyu, sahne sanatçılannı, güzelim ülkelerinin renkli ve dinlendirici doğasını ictenlikle severler. Ama bu dış görünüşün altında, iç dünyalannın derinliğinde yatan bir başka yanları vardır. Bu güzelim günleri, faşizme karşı ve barıştan yana savaşımlara borçlu olduklarının bilincindedirier. Bunun çok iyi bilirler: Çöken imparatorlukla yitirdiklerini, I. Cumhuriyet'in karanlık günlerini, 1934 yılında diktatör Başbakan Dolfuss'un buyruğuna uyan topçu birliklerinin emekçilerin yoğun yaşadığı Viyana semtlerini bombardıman odişini, unutmamışlardır Viyana Belediyesi, geçen eytülde bir karara vardı. Acı ve karanlık geçmişi unutmamak için, "faşizme ve savaşa uyan anıtı" yapılması, ünlü mimar Alfred Hrdlick'e ısmarlandı. Büyük bir olasılıkla Opera ve Resim Müzesi Albertina arasında şimdi bir park bulunan alana yaptlacaktır. Beş metre yükseklikte ve mermerle granrtten yapılacak anıtta, faşizmi ve savaşı unutturmayacak bronzdan heykeller de bulunacaktır. Avusturyalılar, mutlu insanlar toplumu olabilmek için, sadece şarap, müzik ve kaygısız günlerin yetmediğini çok iyi biliyorlar. Gerçek mutluluk için faşizmden ve savaştan arınmış bir dünyanın gerektiği bilincindedirier. "Faşizme ve savaşa karşı uyarı anıtı" bu bakımdan dünya çapında bir anlam taşıyor. bilmece bildirmece susadıkça içmece AaKAYBIMIZ 9 Mart 1984 günü kaybetmiş bulunduğumuz değerli meslektaşımız Maden Yüksek Mühendisi NEVZAT YERDEL'i (19061984) saygı ile anıyoruz. Kederli ailesine, maden mühendisleri topluluğuna ve yakınlanna başsağhğı dileriz. TMMOB MADEN MÜHENDtSLERİ ODASI AQ KAYBIMIZ 11 Mart 1984 günü kaybetmiş bulunduğumuz değerli meslektaşımız Maden Mühendisi HAYDAR ESEVi (19561984) saygı ile anıyoruz. Kederli ailesine, maden mühendisleri topluluğuna ve yakınlanna başsağhğı dileriz. TMMOB MADEN MÜHENDtSLERİ ODASI Piar'ın Omnibus Pazar Arastırması 20 Mart1984'te Başlıyor. Pazar araştırmaları dünyasının en yaygın yöntemlerinden biri, ilk defa Türkiye'de. Tüketicilerle ilgili bütün bilgileri. her ay. ekonomik fiyatlarla, Türkiye'yi temsil eden bir örnekten öğrenebilirsiniz. PİAR'ın düzenlediği ilk devamlı Omnibusa katılmak isteyenlerin ayrıntılı bilgi almak için broşür veya eleman istemelerini rica ederİ2. öıel otobtk, tam panayon korariüuna, Orttn Senris 8ARBARÖSBULVAK1, 3SBESİKTAVİST TEL I6110T416182Î6I612M1 KADIKOY }37WO7 DOĞUM Oğlumuz ONUR'un dünyaya geldiğini dost ve akrabalarımıza duyururuz. SunaSinan YANARDAĞ K1RKLARELİ bizim tiyatro üsküdar/ttf 333 06 18 IARAŞTIRMA LİMİTED ŞİRKETİ Gazeleciler Mahallesı. Sağlam Fıkır Sokalc No 19 Esentepels.anbul Tel : 167 55 66 • 67 mİHime/dufıual Dünya uygarlığmı yaratan büyük insanların mahalle bakkahna yazdıkları bir kuçuk pusula bıle, bütün dünya insanlarına gonderümış bir mesaj, bir mektup demektir. Düşün Yayınevı, uygarlığımızı yaratan kişılerm sızlere yazdıkları bu mektupları kıvançla sunuyor. Yerli TARZAN c.t**ip«z»r 11.00 küçüktore de/büyüklere cJe Sanat Galerisi Sunar: TABAR Göstert T vazan yoneten zater dıper BER1N KUÇUKA resim sergisi ABC Reklam Ajansı (Mehmet Ceylan) TabelaBezafiş (ucuz ve hesaplı) Nuripaşa Mah. 62 Sokak Zümrüt Pasajı No: 11/30 ZeytinburnuÎSTANBUL Tel.: 582 12 61 5 I8mart TAKSİM SANAT GALERİSİ "AltınFırçaÖdülleri^ sonuçları sergisi Saat 10.00 18.30 Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. 74/4 Beşiktaş OPERATÖR VEFATLAR İÇİN Yurt içi, yurt dışı, cenaze nakledilir. Cenaze ilaçlama. malzeme. tabut, büıun işlemler hassasiyet ve suratle yapılır. Goethe'nin Mektupları Mikelanj'ın Mektupları Rilke'nm Mektupları Stefan Zvveıg'm Mektupları Heine'nin Mektupları Baudelaıre'in Mektupları James Joyce'un Mektupları Kafka'nm Ailesine Mektupları Tucholski'nin Mektupları Rimbaud'nun Mektupları ClllYaratıcıların, kültür üreticılerınin mektuplarını okuyanlar, kendılerı de içlerinde yaratıcüık, ureticüık ve yapıcılık ıstegı duyacaklardır.^fc Genel Dağıtım: YADA Yayın Dağıtım A.Ş. Doktor Şevkı Bey Sok No. 6 Dıvanyolu. IstanbulTel: 5207472 Dosttar Buro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şiriceti • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri saiış • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri tamiri • Yazar kasalar satış ve tamiri ADRES: Kemankes Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizrîlik Bankası Genel Müdürlüğu Meydanı Citizen maiazası) Tel.: 144 79 82 145 51 08 Tel: 147 20 06 140 68 86 mevcuiıur. Cenaze ilanlanndan hizmet bedeli ahnmaz. acı gunlerinizi paylaşır, günün her saalinde emrinizdeyiz. İSI.AM CENAZE İSLERİ Işleımedc ayrıca 18 ambulans Dr. KÂZIM SARI Mua.: Mecidıyeköy, Kervangeçmez Sok. No. 5 Mua.: 166 47 48 Keramet Apt. (Keçeciler Garajı yanı) Ev : 167 39 17 Genel Cerrahi Uzmanı • Nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. MUHABET ÖZCAN. DUSUO 2,5 lıralık posta pulu gonderenlere Duşun Yayınevı nın broşunı parasız olarak yollanır.