24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÎCUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM TELEVIZYON 20.00 İftara doğru Kur'anı Kerim Vakıa suresi 7596'na ayetleri Ibrahim Peker okuyor. Ayetlerin Ttirkçe açıklamasından sonra Ankara Üniversitesi tlahiyat Fakültesi öğretim Üyelerinden Prof.Dr.Süleyman Ateş Peygamberimizin yüce ahlakı üzerine bir konuşma yapıyor. tlahi ve seçme hadisle devam eden program ezan ve iftar duasıyla son buluyor. Bkelliğin TRTcesi Mtl.Uluslararass İstanbul Festivali GüherSüher PekineFden "Bahar Ayini" bundan başkası değil Amerıka, Afrika, Avrupa turnelerinin yanı sıra, Lor.dra'da Coventry Katedrali'ndeki ve Lahey, Spoleto ve Montreux şenliklerindeki konserleriyle de ün yaptı. 1981'de Fransa'nın Lyon kentinde kurulan "Les Rotatives" Tiyatrosu, bugün saat 21.30'da Racine'in "Andromaque"ını Rumelihisan'nda son kez sergileyecek. Carlo Boso'nun sahneye koyduğu oyunun giysilerini Emanuel Peduzzi, makyaj ve peruklannı Gabriel Pelardy, ışık düzenini Philippe Pelardy, ses düzenini Andre Serrehazırladı. "Sinema Günleri 8 3 " programında bugün Emek Sineması'nda Mısırlı yönetmen Yusuf Şahin'in "Merkez Gan" adh yapıtı gösterilecek. Ünlü yünetmenin en başarıh filmlerinden sayvlan "Merkez Garı" 1958'de gerçekleştirildi. Film, çok kişili bir öykü içinde, hem toplumsal oluşumları, hem cinsel bunalımları o zamana kadar Mısır Sineması'nın şark\U melodraınlarında gbrülmedik bir biçimde veriyor. Kent Sineması'nda gösterilecek film, Manuel de Oliveira'nın "Benilde ya da Bakire Ana" adlı yapıtı. "Benilde", Portekiz'de Salazar döneminde toplumun yozlaşan çevrelerine, ikiyüzlülüklerine ışık tutmayı amaçlayan bir film. Atatürk Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda ise Frederic Rossif'in yan belgesel "Brel"ini izleyeceğiz. Kültür Servisi 11. Uluslararası tstanbul Festivali'nde günün en ilginç etkinliği, Giiher ve Süher Pekinel Piyano Ikilisi'nin saat 18.30'da Atatürk Kültür 20.30 Haberler Merkezi Biiyük Salonu'nda ve20.55 Hava Durumu receği konser. Geçtiğimiz mevsim içinde de İstanbul'da bir 21.05 San Fransisko Sokaklan konser veren Giiher ve Süher ^Dizinin Leş Kargası adlı bölümti ekrana geliyor. Kentte üstüste ciPekinel Kardeşler, bugünkü nayetler işlenmekte, benzer yapıdaki kadınlar öldürtilmektedir. Gör konserde, Mozart'ın "tki Piyagii tamkları katilin hava kuvvetlerinden olduğunu söylerler. Stone no İçin Sonafım, Rahmanive Keller hava kuvvetkrinde bir araştırmaya girişirler. Kuşkular Al nov'un "Süit No. l"ini veStrabay Abel ve Johnson üstünde yoğunlaşır. Daha sonra ikisi de temivinski'nin "Bahar Ayini"ni ze çıkacak,gerçek katil yakalanacaktır. seslendirecekler. Ilk konserlerini 6 yaşındayken 21.50 Türk Hafif Müziği: Selçuk Ural veren Giiher ve Süher Pekinel'Sanatçı şu eserleri sunuyor: Neler neler, Affet, Şarkı kahve, Seni ler, 9 yaşında Ankara Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası'seviyorum. nın soüstleri olarak konsere çık22.05 tstanbul Mücevherleri II (Renkli) tılar. 1963'deFrankfurt'taYüksek Müzik Okulu'na girerek, Japon Mainkhi Televizyon Kurumu tarafından TRT'nin yardımıyla Prof. Leopolder'le çalıştılar. yapılan fdmin ikinci bölümünde Anadolu Medeniyetleri biryaban1972'de bu okulu en yüksek decı gözüyle tanıtılıyor. receyle bitirdikten sonra, Fila22.50 Haberler delfiya'da Curtis Enstitüsü'nde eğitimlerini tamamlayıp New 23.00 Kapanış York Juilliard Müzik Okulu'nda master derecesi aldılar. Avrupa ve ABD'de birçok şenliğe katılan, birçok konser veren bu iki seçkin piyanistimiz, Boston Senfoni, Suisse Romande, Sovyet Bir spor karşılaşmasında Yunanlılara üstiin gelmeyelim, bazı gaFilarmoni, Hamburg Filarmoni zetelerimiz başlar yaygaraya. Oysa sporda yenmek de yenilmek ka gibi tanınmış orkestralar eşliğindar doğaldır. Aynı gazeteler, Ege nüshalarmda verdikleri Yunan Te de çalıştılar. Solist ve ikili olarak levizyonu'nun programlarıyla TRTprogramlarmı kıyaslasalar ya. pek çok ödül alan Pekinel'ler, tsterseniz, bu televizyonu izleme fırsatı bulamayan okurlara birkaç son yıllarda ünlü Deutsche Graörnek verelim. Papandreu'nun "sosyalist" Yunanistan'ında, bir mofon firması için plaklar giinde iiç Amerikan TVdizisi var. Kıyamet kopuyor mu, bilmiyodoldurdular. ruz. Ama gezdiğimiz kadarıyla, temelde izleyici hoşnut. Üstelik bu Fransız çağdaş dans toplulutelevizyonun en önemîi özelliklerinden biri de çeşitliliği. Macar TV'sinin programlanndan A vustraiya dizilerine, Fransız dizilerinden (ör ğu "Ballet Theatre du Silence", öugun saat 21.30'da Atatürk neğin besteci Berlioz'un yaşam öyküsü) Kanada yapımlanna kadar 77 ulustan örnek var. Bırakaltm yaygaracılığı da, adamlarm iyiyan Kültür Merkezi Büyük Salon'da ikinci ve son gösterisini yapacak. larını örnek alalım. Hatta ülkemizle onlar arasmda ekonomikyönGuardian, Stage, Times ve Sunden kıyaslamalar yapahm ki gerçekler kafamıza dank etsin. Yayday Times gibi yayın organlarıngaraahkla ve kabadayılıkla biryere vanlamayacağmı bir türlü öğda hakkında çok olumlu eleştirenemedik gitti. riler çıkan topluluk, müziği, koKERİM ALTILAR/tZMtR regrafisi ve sahne düzeniyle bü ÇETİN ÖNER ~ İZLEYİCİ GÖZÜYLE Yunan TV'sinden ne haber? BÜYÜLEYİCt tKtLİ GüherSüher Pekinel kardeşler, geçtiğimiz 1 kış İstanbul da verdikleri iki konserle dinleyicileri büyülemişlerdi. tki kardeşin bu akşamki konseri 11. tstanbul Festivali'nin doruk noktalarından birini oluşturuyor. yük ilgi topluyor. Zenci şarkv ve ilahileri söyleyen "Stars of Faith" topluluğu da bugün son konserini saat 21.30'da Açıkhava Tiyatrosu'ndaveriyor. 1975'deTürkiye'ye de gelerek konserleriyle büyük ilgi toplayan topluluk, Güney TV denen Devekuşu'na sormuşlar: "Neden boynun eğri?" diye. O da, süklüm pükîüm yanıt vermiş: "Nerem doğru ki?" İki haftadır izlediğimiz yayın akışı içinde, izlencelerin toplu bir değerlendirmesini yapsak Devekuşu'nun yanıtının doğruluğu kanıtlanmış olur. "Ramazan Eğlence Programı" denen soğukluk başta olmak üzere, tüm izlencelere egemen olan anlayış süre doldurma çabasıdır. TEK'in bu durumda yapacağı bir iyilik daha vardır: Açılış ve kapanış haberlerinin dışındaki izlencelere bir enerji ambargosu koymak. Böylece hem biz ızleyiciler, hem TRT'nin amatör yöneticileri, hem de ülkemiz kurtulur bu işkenceden. Enerji ta1 sarrufu da cabası . Böylece "Fazilet Eczanesi" denen ilkellikten, "tstanbul Kaldırımları" denen toplu müzik müsameresinden, "Ramazan E|lence Programı" denen resimlı bayat fıkralardan, kurtulunmuş olunurdu. Verirdin Uğur Dündar'a bir tNG kamera ve iki bin kişi, tüm kurum ve kuruluşların da yakın desteğini sağlardın, sana fıstık gibi olaylı izlenceler üretirdi üç beş ayda bir. Olmadı mı, çıkar Dr. Atilla'yı Boğaz Köprüsü'nün tepesine; yüreği ağzına gelsin izleyenlerin. Ya da, kanat takıp uçur kuşlar gibi, rahmetle anım 5 0 yıllık bir sinema adaııu: De Oliveira Kültür Servisi "Sinema Günleri 83"ün hoş sürprizlerinden biri de Portekizli sinemacı Manuel de Oliveira'nın "Benilde ya da Bakire Ana"sı. Batı'da geç keşfedilen, ama keşfedilince adı öteki ustalarla birlikte anılan Oliveira'yı tek filmiyle tanımak olanaksız kuşkusuz, ama en azından tanışmış oluyoruz. Yarım asırhk sinemasıyla ülkesinin sancılı yakın tarihine tanıklık eden Oliveira 1908 ya da 1910'da Oporto'da doğmuş. Önce babasının fabrikasında yöneticilik yapmış. 1931'de kısa filmlerle sinemaya başlamış. Sinemanın yanıstra atletizmle ve araba yanşçıhğıyla ilgilenmiş, birçok ödül kazanmış. Elli yıldır sinema yapmasına karşın Oliveira'nın şimdiye dek verdiği ürünler bir düzlne kadar kısa filmle altı uzun filmi geçmiyor. Kuşkusuz bunda Salazar döneminin siyasal koşulla«yla Portekiz ekonomisinin kötü durumunun büyük etkisi var. TANIMLANMAS1 ZOR BİR SİNEMA Oliveira'nın temaları ve biçemi çok değişken. Bu yüzden belli bir tanımlama içine sokulması güç bir yönetmen sayılıyor. 1931'de yaptığı ilk kısa filmi "Douro Nehrindeki Zor Çalışma Koşulları" (Douro, Faina Fluvial), Hollandalı belgeselci' tvens'in ilk filmlerinin izlerini taşıyor ve içerdiği gerçekçilik yüzünden yetkililerin tepkisini çe kiyor. Sonraki yirmi yıl içinde tek başına yaptığı ve uzun filmleri için bir tür hazırlık olan kısa filmler ise kaybolup gitmiş. 1959 tavihli kısa filmi "Ekmek" (O Pao) Oliveira'nın kurgu yeteneğini gösterdiği, zorlama didaktizmden uzak, şiirsel bir belgesel. Bunu, 5 yıl sonra yaptığı ve insan doğası üzerine Bunuelvari çözümlemeler içeren ve Bunuel'in biçemini anımsatan "Av (A Caça)" izlivor. lıştığını beürtiyor. Teatral bir havada başlayan ve Kutsal Hafta sırasında Curalha halkının yaptığı gösterilerin belgesel çekimleriyle biten film, eleştirmenlerce Portekiz'in ilk politik filmi sayılıyor. Ama, Vicente Sanchez'in oyunundan uyarladığı "Dün ve Bugün"ü (O Passado e o Presente) gerçekleştirebilmesi için dokuz yıl daha beklemesi gerekiyor Oliveira'nın. Kararsız bir malimi "Francisca" izliyor. Oliveira'nın sınemasının bir özelliği kurgusal olanla belgesel olanı kaynaştırması. En önemli, özelliğiyse, dış çekimlerde düz natüralist bir anlatım yeğlemesine karşın ışığı çok hassas bir biçimde kullandığı iç çekimlerde dışavurumcu anlatımın özgün örneklerini vermesi. Aynaları, kapıları, pencereleri ve özellikle gölgeleri plastik birer öge olarak kullanışıyla ve ayaklarının ucuna basarcasına dolaşan alıcısıyla, sıkışmış bir toplumun gerilimlerinin derinliklerine iniyor Oliveira. EN ZOR FİLMİ Sinema Günleri 83 içinde yer alan "Benilde ya da Bakire Ana" (Benilde ou a VirgemMae) ise Oliveira'nın en zor filmi sayılıyor. Jose Regio'nun üç perdelik oyununun uyarlaması olan film, edebi yanının ağırlığı nedeniyle sınırlı bir uzamda geçiyor. Ayrıca alıcı hareketleri oldukça sınırlı ve temposu yavaş. Oliveira için önemli olan, Regio'nun İbsen'i anımsatan metni. Gebe kalan bir kadının bunu tanrısal nedenlerle açıklaması üzerine dehşete düşen tutucu ailesinin soruna çözüm bulma girişimlerini anlatan film, Oliveira'ya göre, eskinin ahlâk değerleriyle belirlenmiş ve çelişkikri ayrılamaz bir biçimde içiçe girmiş bir toplumu gözler önüne seriyor. RADYO TRTI 05.00 Açılış program ve kısa haberler 05.05 Ezgi Kervanı. 05.30 Solistlerden biret şarkı. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydm. 01.30 Haberler. 07.40 Günün içinden. 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa Haberler. 11.05 Hafif müzik. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve Radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Bölgesel Yayın ve reklamlar. 14.45 öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Türkülerden bir demet. 16.25 Şarkılar. 16.40 Hafif müzik. 17.00 Olayların içinden. 17.30 tJfclgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Cocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çccuk şarkısı. 18.20 Fasıl. 18.50 Hafif müzik 19.0021.00 Bölgesel yayın ve iftar programlan 21.0001.00 TRT2 ile ortak yayın. 21.00 Haberler. 21.30 Beraber ve solo şarkılar. 22.00 Türküler. 22.20 Küçük konser. 23.00 Haberler. 23.15 Oecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0005.00 Gece yarısı. 02.304W.00 Sahur programı. yosu Tür halk müziği topluluğu. 18.30 Bilim dergisi. 18.50 Çocuklar şarkı söylüyor. 19.00 Solistler geçidi. 19.30 Türkçe sözlü hafif mtizik. 19.50 Türküler ve oyun havaları. 20.15 Beraber ve solo şarkılar. 20.45 Hafif müzik. 21.0001.00 TRT I ile ortak yayın. Festivalde bugtin Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon 18.30 GüherSüher Pekinel piyano ikilisi 21.30 Ballet Theatre du Silence Açıkhava Tiyatrosu 21.30 Stars of Faith Caz Topluluğu Rumelihisan 21.30 Fransız "Les Rotatives" Tiyatrosu'ndan Racine'in "Andromaque" adlı oyunu. Sinema Günleri 83 Emek Sineması: "Merkez Garı" 15.00, 18.00, 21.00 Kent Sineması: "Benilde" 15.00, 18.00, 21.00 AKM Salonu: "Brel" 15.00, 18.00 TRT III 06.58 Açılış ve program. 07.00 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Barok müzik. 09.30 Joe Cocker söylüyor. 10.00 Hafif müzik dünyasından. 11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Caz müziği. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Haftanın topluluğu. 19.00 Haberler. 19.12 Bir konser. 20.45Saz eserleri. 21.00 Yeni TınıYeni Müzik. 22.00 Haberler.22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Çarşamba konseri. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. sansın, Hazarfen Ahmet Çelebi. Bizler de arada bir Uğur'u, arada bir Dr. Atilla'yı överek rekabet ortamını da yarattık mı, al sana liberal bir yayıncıhk anlayışı. Ne gereği var "Modern Folk Üçlüsü" ve "Beş Yıl Önce, On Yıl Sonra" gibi ince elenmiş sık d o ^ kunmuş tek tük yapımların.. Sonra, verirsin kimi yönetmenlere milyonlarca lira ve sonsuz bir süreyi; çekiliyor, çekildi, banyoda, kurguda, denetimde, gözetimde diye de yılda bir iki haber attırırsın gazetelere, üretkenliğini de kanıtlarsın. Sonra paşa gönlün isterse yayınlarsın, istemezse yayınlamazsın. Bahane mi yok all'asen? Haa, sahi nooldu beş yıldır hazırlıkları, araştırması, çekimi, kurgusu, seslendirmesi süren "Yorgun Savaşçı?" Ya "Atatürk ve Çagı"belgeseli? Siyah/beyaz mı çekilmiş? Yaa? Vah, vah! Siz renkli'ye mi geçtiniz? Ondan mı yayınlanamtyor bi türlü? Tuh, tuh, tuh... Peki şimdi noolucak? Kaldırıp atacak mısınız onca filmi çöpe? Peki renkli kalemlerle kimi eski fotoğraflarda yapıldığı gibi kare kare boyasanız olmaz mı? O aygıtı henüz alamadınız mı? Ya! Bayılıyorum sizin şu teknik bilginize bu konudaki.. Allah nazardan saklasm! Bir de geçenlerde yayınlanan bir izlencenin Japon TV'cileri ile ortaklaşa gerçekleştirildiğinden söz ediliyordu? Biz yayvnı izledik ama, izlencenin yapımı, yönetiminde bir tek TRT'cinin adıns rastlamadık. Japonca mı yazıld isimler? Haa, öyle mi? Hay Al lah biz de o yapımı salt Japon lar gerçekleştirdi sanmıştık, ya nılmışız. Bağışlanmamızı diliyo ve o yapımda görev alan TRT'ı Anjinsan'ı kutluyor ve bu ya* mın gerçekleştirilmesine izin ren TRT'nin, Efendi Toronag, sını da saygı ile selâmhyoruz. Olmuyor efendiler, olmuyc Güdemiyorsunuz şu TRT dem Devekuşu'nu ilkelliğin destan yazdınız yıllardır ekrana. Zanu gelince çekilmek gerek diyor b yüklerimiz. Siz ne düşünüyor; nuz bu konuda? Yoksa "kay hayat" koşuluyla mı geldiniz görevlere? Kıpırdayın bikaz, 1 fen. tTÜ RADYOSU 06.58 Açılış ve program. 07.00 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havaları. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Türk büyükleri. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 THM Toplu programı. 10.40 Kadın ve çevresi. 11.00 Kadınlar topluluğu. 11.30 Türkçe sözlü hafif müzik. 11.45 Türküler. 12.00 Dünya folkloru. 12.20 Şarkılar. 13.00 Haberler. 13.15Saz eserleri. 13.30 Şarkılar. 13.45 Bir roman/Bir yazardan hikâyeler. 14.00 Bir albüm. 14.30 Yabancı dil ögrenelim. 15.30 Ankara Oda Orkestrası.16.00 Şarkılar. 16.20Arkası yarın. 16.40 Türküler geçidi. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Çeşitli sololar. 18.00 Erzurum Rad BULMACA 19.00 Açılış ve program. 19.01 Hafif müzik. 19.40 RIMSKİ KORSAKOF: "Le Grande Peque Russe" Uvertür, Op.36. J.Fournet yön. Viyana Senfoni Ork. 19.50 BORODtN: Poloveç Danslan (Prens Igor'tZMtR (Cumhuriyet Ege Büdan). H.Hollreiser yön. Viyana Senrosu) Ünlü savaş fotoğrafçısı foni Ork. 20.06 POULENC: Org, Yaylılar ve Davul için Konçerto, Sol Robert Capa'nın İspanya Iç SaMinör. A. Beliaev (Org) ve M.Tcri vaşı'nda çektiği ve daha sonra an yön. Ork. 20.30 VtLLA LOBOS: •kaybolmuş olan görüntüleri PaBachianes Bresileiras, no.5. F. Slatrisli bir fotoğrafçı tarafından 30 kin yön. Viyolonsel Topluluğu. yıl sonra bulundu. Bernard Ma20.52 FALLA: "Sihirbaz Aşkı" Bale Süiti. V.de Los Angeles (Soprano) ve tussiere adındaki fotoğrafçı tarafından bulunan görüntüler araC.M. Giulini yön. Filarmoni Ork. 21.08 SENFONtK VALSLER: Gosında 147 adet negatif de var. unod, Delibes, Berlioz... H. Krips Bulunan görüntülerin büyük yön. Ork. 21.30 Hava raporu, erte bölümü İspanya İç Savaşı'na ilişsi günün programı ve kapanış. kin görüntülerle ÇinJapon Savaşı ve Fransız Halk Cephesi'ne ait resimler. Resimlerin otantik yanı bir tarafa, savaş içinde insan görüntülerinin egemenliği resimlerde çok belirgin. Bu tür fotoğraf çekme sanatı dünyada ilk kez Capa tarafından geliştirilmiş ve o tarihten sonra yaygınlaşmıştı. Büyük dönüşümlerin insana yansıması olarak tanımlanan bu görüntü sanatı Capa tarafından ekol haline getirilmiş ve 1947 yılında bu konuda bir fotoğrafçı grubu oluşmuştu. Capa katıldığı beş savaşla bu alanda çok büyük bir başarı elde etmişti. trvin Shaw'ın nitelemesiyle bu görüntüler poetik olanla insan öğesini birleştiren görüntülerdi. Capa'nın bu yanında büyük bir dil yetisi olduğu biliniyor.Bu dili büyük beceriyle konuşan Capa'nın bunlan kendine özgü biçimde konuşması yakmlan tarafından "Capagese" olarak nitelenvyordu. Capa'yı tanımlayan en güzel deyişlevden biri de kendisinin savaş değerlendirmesi. Capa ünlü bir savaş fotoğrafçısı olarak savaş konusundaki düşüncelerini, "Savaştan para kazanıyorum. ki. 5/ Madun... Bayan. 6/ Şöhret... SOLDAN SAĞA Ama işsiz kalma pahasına savaş 1/ Iş. 2/ Fotoğrafçı... Elma, ar Baryumun simgesi. 7/ Zodyakta bir istemiyorum" sözleriyle dile mut gibi meyvelerin kurutulmuşu. 3/ burç... Korku. 8/ Kemer... Hicap. getiriyordu. Köy lşleri Bakanlığı'na bağlı bir ge 9/ Izgarada pişirilen kemiksiz et. nel müdürlüğün kısaadı... Halk ezgileriyle bestelenmiş şiiı. 4/ Büyük Rus şehirlerinin yakınlarındaki tatil evlerine verilen ad... Bir soru. 5/ Bir renk... Samaryumun simgesi... Ingiliz birahanesi. 6/ Gaye... Tantalın simgesi. 7/ Sovyetler Birliğinde bir şehiı... tsim... Erkek sesinde bir perKültür Servisi Rıfat Ilgaz'de. 8/ Altın... Bolu yakınlarında bir ın yeni şiir kitabı "Kulağımız Kigöl ve dinlenme yeri. 9/ Camilerde çıkarılan ayakkabılara bekçilik eden rişte" yakında piyasaya çıkıyor. kimse. Uzun yıllar kitaplan değişik yaVUKAR1DAN AŞAĞ1YA yınevleri tarafından yayımlanan 1/ Yapraklan lezzet vermek için Hgaz'ın bütün yapıtları, bundan bir çok yemeklere katılan küçük bir sonra oğlu Aydın flgaz'ın girişibitki. 2/ Topal... Gece. 3/ Çoğu radmiyle yeni kurulan Çınar Yayınyo için yazılmış kısa piyes... Eski bir ları arasmda çıkacak. tanrı. 4/ Bir nota... IJzüm veren bit TRT II Robert Capa'nın Ispanya Iç Savaşı fotoğrafları bulundu 1908 ya da 1910 yılında doğan Portekizli sinemacı Manuel de Oliveira, sinemaya kısa filmle geçmiş bir sanatçı. Elli yıldır sinemayla uğraşmasına karşın verdiği ürün, bir düzine kadar kısa filmle altı tane uzun filmi geçmiyor. Kuşkusuz, bunda Salazar döneminin siyasal koşullanyla Portekiz ekonomisinin kötü durumunun büyük etkisi var. Bugün gösterilecek olan "Benilde" ile Oliveira adını Türk sinemaseveri ilk kez duyuyor. Oliveira'nın ilk uzun filmi, 1942'de yaptığı çocuk filmi "AnikiBobo." Yeni gerçekçiliğin izlerini taşıyan film, bu akımın İtalya'yla zamandaş olarak başka ülkelerde gelişmiş olduğunu göslermesi bakımından da ilginç. "tsa'nın Tutkusu" (O Acto da Primavera 1963) ile yirmi yıl sonra uzun filme dönen Oliveira bu filminde, belgesel olanla kurgusal olanı birleştirmeye çakane sahibesinin, öldüğü sanılan ilk kocasıyla karşılaşması için ikinci kocasını intihara zorlayışını anlatan film, İberik insanının iç gerilimlerini dışavurumcu bir anlatımla perdeye getiriyor ve Oliveira'nın Bunuel'le en çok buluştuğu yapıtı sayılıyor. "Dün ve Bugün"ü, Oliveira'nın 1975'de yaptığı "Benilde ya da Bakire Ana" ve 1978'de TV için çektiği dört buçuk saatlik 'Kötü Yazeıh Ask" ile son fil Mtişfik Kenter Bolu'da 44 Nalınlar"ı sahneye koydı BOLU, (Cumhuriyet) * Kültür Merkezi'nde tiyatro < malan büyük bir özveriyle ı yor. Kültür Merkezi Sanat 1 rosu, mevsimin ikinci oyunı rak Necati Cumalı'nm "b lar"ını 2425 haziran 1983 leri kalabahk bir seyirci to] ğu önünde başanyla sergil ayakta alkışlandı. "Nalınl Döndü rolünü Bolu Meslı sesi öğrencisi Sema özkan, tar rolünü Idari Bilimler Y Okulu öğrencisi Fikret V. Osman Yavaş rolünü M Gürman, Esma rolünü Altun, Seher rolünü Melte te, Ali Kınalı rolünü Yalçı soy, Ömer rolünüyse Ali rak canlandırdılar. MUşfik Kenter yönet sahnelenen oyunun yö yardımcılığını Fahrettin yaptı. Bu amatör top' masrafları Türk Kütüph Derneği Bolu Şul karşılandı. Uygarlıklar yumağındaki girift: Bodrum JAK DELEON Troya savaşının tükeniminde kurulduğu söylenegelen Halikarnassos'u (ki kamalarla kalkanları inci ve sedefle bezeyen kakmacılar ve alınlarında gümüş gül yaprağı taşıyan kadınlar yeşertmiştir) görenin gözü önüne Malik Aksel'in "Anadolu Halk Resimleri" derlemesindeki "Adem'den Önceki Cin Sureti" gelir: İnsan içinde insan... Marcus Tullius Cicero'nun iki bin yıl önce "yazgının gizemine bırakılmış kent" diye andığı kasaba bugün Jean Cocteau'nun "İki Başlı KartaV'daki kimi sözlerini doğrular gibi: "Ben bir tragedya olmayı aklıma koydum." Shakespeare'in "Kış Masah " n d a Hermione, "Kehanete başvurulsun, yüce Apollon yargdasın beni!" diye haykınr; Petronium, Petrum, Bodrum ya da sözcük anlamıyla Petro'nun Yeri'ndeki (akılcılığın imbiğiyle sağduyunun süzgecinden yoksun) "anason kuşağı" artık tek dikili güzelgölge (bellasombra) ağacı gösteremeyen, dörtbin yıl öncesinin Girit çizimlerine göre tasarımlanmış Ege kasabasını durduğu yerde sürgüne zorlamış... Aaemoğiu hep yazar; papirüs, ağaç, kemik, fildışi, kiremıt, sedef, taş, kil, bakır, deri, ipek üstüne yazar... Binbir tür yaprak üstüne binbir uçla binyülardır yazar. Deniz üstüne yazılmış yazıların, anlatılmış Öykülerin, söylenmiş dizelerin, çağnlmış ezgilerin, işlenmiş söylencelerin ve oytılan kabartmalarla yontulann doğum yeri, doğal konumudur Ege'yle Akdeniz. Ege için "Deniz kıyısındaki güneşin bahçesi" diye yazı kazıyan Sümer'lerden Akdeniz'i "Denizlerin en yüreklisi" sanıyla taçlandıran Mısır'lılara, düzyazının ilk ustası ve uygarlıklar söylemcisi bilge/gezgin Herodotos'dan Bodrum'lu testici, balıkçı ve neyzen Barba Paho'ya (ki Halikarnas Balıkçısı'nın yaşamında yeni çevrenler açmıştır), "Salmalannız saban Rıfat Ilgaz'ın yeni şiir kitabı çıkıyor dır, sürün suları, ürün versin," diye seslenen tarihçi Triptolemus'dan "Hiçbir uğraş sünger avcılarınınki denli korkunç olamaz!" diyerek mermer kucaklamış dalgıçlann Güney Anadolu sularındaki derin tarlalara inişlerini anlatan Küikya'lı Oppianos'a, Salmakis'in büyülü suları başında açılan ilk meyhaneyi anlatan Kapadokya'lı coğrafyacı ve kılıçbahğı avcısı Strabon'dan söykşi sofralarında doksan bir tür üzümle elli tür şaraptan sözeden Plinius'a ebemkuşağının gizini çözmeyi amaçlayan Âristoteles'den "Timaus" ve "Critias" başhkh denemeleriyle Atlantis adh düşeli (ki Datça yarımadasından koptuğu sanılır) günışığına sermeye uğraşan Plato'ya, günlük (buhur) ağaçlan kuytuluğunda filizlenmiş, uygarlıklar yazıtında adı, denizler mitologyasında yeri olan Karya'nın başkenti Halikarnassos'lu Herodotos'dan Knidos'lu Eudoksos'a, Herodotos'un amcası ozan Paniasis'den aynı kentli düşünür Dyonisios'a, ünlü mausoleon'un doğu duvanna yeryüzünün en güzel insan ve at kabartmalarıyla sikke vurmuş yontucu Skopas'dan Knidos örenin deki uzun dilli aslan yontusuyla yonca kulaklı pars başlarına övgüler düzen Sinop'lu Diogenes'e, yumurta kabuğu inceliğinde Karya kandili üstüne yunus, ahtapot ve zambak işleyen Polykleitos'dan fildişiyle sedefi alınbklarla bezeklere nakışlayan Phidias'a, Troya atına yele cakan Epeos'dan cinsellik tanrısı Eros'u yunus selesine oturtan dökmeci Lyssipos'a, duru yeşil mermerden kuşUzümü salkımı yontan Euthidikos'dan amfor yüzüne çizdiği diri yeşil üzümlere kuşların geldiği söylenen Zeuksis'e, "Dionysos yalazdır!" diyen Efes'li Herakleitos'dan nat çekirdeklerinden Zeus'a tapınak örmeye kalkan Silifke'U yapı ustasma, "Denizciler tannçası kırk goğüslü Artemis en güzeldir!" diye çığıran mimar/yazar SatyrosPythios ikilisinden "Denizler tannçası kırk gözlü Amphitrite daha da güzeldir!" diye çırpınan tarihçi/yazar Vitruvlus*la Pausanias'a, bugün Bodrum kalesini içeren yanmadacığın zamanöncesinde Zephyriön adlı boncuk boylu bir kent taşıdığını yazan incelemeci Loukianos'dan andızotuyla akhuş ağacının sağaltıcı nektarım ölüm süzleştiren Istanköy'lü Hippokrates'e, Myndos'un (Gümüşlük) üzüm, zeytin ve mandalin bağlannı anlatan adsız sansız ozandan evrensel kütüğe künye çakmış Homeros'a, "Dervişler gezer kuşlar / deniz kenarın kışlar," diye not düşen Yunus Emre'den Evliya Çelebi'ye, yazma üstüne ana nakış benzeri balıkları kayalara işleyen Bedri Rahmi'den "İnsancılığı yalnız sevgide gördüm," düşüncesiyle yazan Azra Erhat'a, "Güneş mavinin Haber Merkezi mangahdır," diyen Sabahattin Eyüboğlıı'dan "San ışık kanat Barosu Başkanı Orhi lı bir değirmendir güneş!" hay dın'a Uluslararası De kırışıyla arehipelago'ya can ka Hukukçular Derneği t tan Halikarnas Balıkçısı'na, uy Pierre Cot Ödülü veri garlıklar yumağındaki giriftle lararası DemokratikH ri çözmeye gönül adamışların Derneği'nin eski başk Cot'nun anısına kon izini sürer gider... "inançları nedeniyle Ya madalyonun insanları savunmakta öte yüzü? leri mesleklerine ada "Söylenceler Kitabı"nda an cesaretle seçkinleşen tik mitologyayı işleyen Nathaniel halklan arasmda dah Havvthorne, Ege kıyılannda ya layışın yerleşmesine 1 rı/tanrı Bellerophon'la kapışan lunan" avukatlara v Chimaera'yı "bedeni aslan/keçi, alaşımı kuyruğu ejderha kırMerkezi Brüksei'ı ması, soluğu kanlı yalaz, yeryü kuruluş 28 Ekim 19i zünün neredeyse en çirkin, en Başkan Joe Nordma ağulu yaratığı" olarak tanımlar. Sekreteri Amar Ben Halikarnassos çok Chimaera fından imzalanan bi gördü. Mavi gözlü fırkateyn ku erre Cot Ödülü'nü 1 şunun, bindalh orkinosla keskin rosu Başkanı ve gaz< yeleli kılıçbalığınm uğrak yeri kuk danışmanı Orru Karya suları Oppianos zamanın vermeyi uygun gön da çöpbalığı salgınma uğradı. Flavius Arrien tarihinden Iskender'in kasabadan boran benzeri geçtiğini anlıyoruz. Venedik'li ve Rodos'lu korsanlar saat başı taResim Serg lana geldiler; yirmibir yüzyıl önBodrum Ka ce korsan Verres'in harmandu720 Temrv man savurduğu kent Augustus devrine dek belini doğrultamadı. Ünü kırk bucağı tutmuş mausoleion sereninden Uzengisine NESRİN A parçalanıp St. Jean athlarınca bugünkü kalenin yapımında kulİLE lanıldı. Herakleitos istediği kaHÜSE1 dar "Aynı zaman dilimi yeniden yaşanmaz!" diye söylenedursun. ÇETİNK Bodrum/Chimaera kilitlenmesi evlendi çağlar boyunca yinelenir; inanmayan bu yaz gider, gözleriyle 5 Temmuz 1983 görür... Orhan Apa; "Pierre Cot Ödülü"nti kazandı DENİZ Ç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear