24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 SPOR 6 TEMMUL Aknanya'da bir Türk boks hakemi Alman bayan seyırciyi yumrukladı Ankara boks karması ile Almanya'ya gidip maç yöneten boks hakemi Yılmaz Durgun maçtan sonra kendisine kural hatası yaptın diyen bir Alman bayan seyircinin yüzüne önce tükürdü, sonra da yumrukla vurdu. Olay güçlükle örtbas edildi. YILMAZ AKAR MÜNİH Dachau Boks takımının dayetlisi olarak özel maç yapmak için Münih'te bulunan Ankara Karması boks takımı çok kalabalık bir seyirci önünde yaptığı ve 55 berabere kaldığı karşılaşmada orta hakemlik görevini yapan Uluslararası Boks hakemimiz Yılmaz Durgun maçtan sonra kendisine kaide hatası yaptığını söyleyen bir Alman bayan seyircinin önce suratına tükürüp sonra da tokatlıyarak olay yarattı. Ankara takımı ile görevli olarak gelen Yılmaz Durgun 71 kilo müsabakasmda Dachau takımından döğüşen Ali Soyhan Lütfi Canbakış maçında gonk çaldıktan sonra rakibine vuran Lütfi Canbakış Alman takımından döğüşen rakibini nakavt etti. Bu durumda Lütfi Canbakış'ı diskalifiye etmesi gerekirken yerde yatan Ali Soyhan'a saymaya başladı ve maçı nakavtla bitirdi. Bu durum üzerine tüm seyirciler Yılmaz Durgun'un bu kararını protesto ettiler. Ve karan geçersiz saymasını istediler. Fakat Yılmaz Durgun Lütfi Canbakış'm elini havaya kaldırarak galip ilan etti. Ringten indikten sonra yanına yaklaşan 22 yaşında Elka Fischer isimli bayan seyirci Yılmaz Durgun'a yaptığınm teknik hata olduğunu ve bu durumda Lütfi Canbakış'ı diskalifiye etmesi gerektiğini söyleyince Yılmaz Durgun çok sert tepki göstererek ilk önce yüzlerce kişinin gözleri önünde bayan seyircinin yüzüne tükürerek ve arkasmdan tokatlıyarak bir skandala sebep oldu. Salonda annesi ve babası da seyirci olarak bulunan Fischer aijesi Yılmaz Durgun'u şikâyet için polis aramaya başladılar, önleri birkaç Türk ve Alman idareci tarafmdan kesilen aile dakikalarca ricadan sonra davalarmdan vazgeçtiler. Kendisi ile görüştüğümüz Alman bayan Elka, "Ben sadece kendisine teknik hata yaptığını söyledim, döğüşen her iki boksör de Türk, yani kendi vatandaşı, gongtan sonra yumruk vuran ve rakibini nakavt eden bir boksör dünyanın hiç bir yerinde galip ilan edilmez, diskalifiye edilir. Bunu ben söyler söylemez ilk önce suratına tükürdü ve ardından tokatladı, belki Türkiye'de kadın döğülüyordur. Fakat benim ülkemde değil, misafir olmasına ve lisan bilmemesine bağışlıyorum, umarım bir daha böyle bir şey yapmaz" dedi. Kafile Başkanı Çetin Şahiner, Yılmaz Durgun ve antrenör Bülent Kiter'in bir daha yırt dışına çıkacak takımlarda yeri yok, diyerek üzüntüsünü dile getirdi. McEnroe: Başarımın ardında sevgilim Stella var 3 yıl arka arkaya Wimbledon'u kazanan "Bay Raket" sinirliyim, maçta ne yaptığımı, maçtan sonra hatırlamıyorum. Beni sevin ya da nef ret edin. Ama şunu söyleyeyim kötü bir insan değilim diyor. HALİL ÖZER "Bugün şampiyon olduysam ve heykelim Madame Tussaud Müzesine dikiidiyse, bunu sevgilim Stella'ya borçluyum." Dünya'nın en büyük tenis turnuvası olan Wimbeldon'u bu yıl 3. kez kazanan ABD'li John McEnroe başansını bu şekilde özetliyor. İngiltere'de yayınlanan haftalık bir dergide hayatını ve maç esnasında izleyiciierin fark edemediği özelliklerini anlatan McEnroe, haksızlığa tahammül edemediğini, çok kızdığı zamanlarda bile diğer tenisciler gibi küfür etme gibi bir basitliğe düşmediğini de belirterek tenis yaşamının sevgilisi Stellaya bağlı olduğunu anlattı. John McEnroe Stella için "O, benim herşeyim. Antrenörüm, yardımcım. Eger Stella'yı terk edersem tenis yaşamım biter. Stella'yı terk etmeyeceğim.." dedi. Evet bir şampiyonun gizli kalmış fakat ilginç bir açıklaması bunlar. Inancın ve sevginin de başarısı McEnroe'nun özeleştirisi. Bir şampiyon ki duygusalhk üçgeninde. Tenis, sevgilisi ve çocuklar.. "Sevgilisi varsa tenis de var, sevgilisi yoksa tenis de yok." Çocuklara karşı oldukca sevecen olan şampiyon küçük bir anısını şu şekilde aktarıyor. "Bir gün beni izlemeye gelen çocuklar fazla gürültü yapınca onlara bağırdım. Sonra çok üzüldüm. Hepsine hediyeler alarak kendimi affettirmeye çalıştım." Başarıya ulaşmanın tek yolu çalışmaktır diyen McEnroe, "Saatlerce tek başıma çalışırım, çünkü biz Amertkalılar, kazanmak, kazanmak, kazanmak deyimine sıkı sıkıya bağlıyızdır" diyor. Kendisi hakkında ikiyüzlü diyenlere ise hak verdiğini söyleyen McEnroe, maç sırasında çok sinirli olduğunu oysa günlük yaşamında sakin ve kimseyi kırmadığını söyleyerek, "Maçtan sonra yaptıklarımı anlattıklarında gerçekten çok üzülüyorum. Bu elimde değil. Belki beni sinirlendiren hakemlerin ters, tıatta komik kararlarıdır." şeklinde yorumluyor. Oldukca ilginç açıklamaların bulunduğu McEnroe'nun gizli yönleri şu şekilde devam ediyor: "Bazen diğer teniscilerin müsabakalarını seyrederken öyle olaylara tanık olııyorum ki gerçekten çok şaşıyorum. Kendilerini milyonlarca televizyon izleyicisinin seyrettiğini bildikleri halde ağıza alınmayacak sözler söylüyorlar. İnanın onların adına ben utanıyorum. Ben nıttsabaka esnasında hiç bir zaman küfür etmeın. Gerçekten kendimi her zaman kontrol etmeye çalışırım. Eğer müsabakada ağzınızı bozduğumuz an bilin ki maç tehlikeye girmiştir. Eğer buna dikkat etmezseniz hiç bir zaman mani olamazsınız. Ağızımdan çıkacak kötü bir söz bir anda bııtün dünyaya yayılacak hatta lı olabilirler. Ben müsabaka esnasında kendimi daima oyunun daha kaliteli geçmesi için de birşeyler katmaya çalışınm. Kanımca bütün bu sözlerde komik olaylara tek sebeb bazı dikkatsiz hakemlerdir. Benim iki göevimden bile duyulacak işte be ni frenliyen en büyük etkenler zim var. Kesinlikle topun nereye düştüğünden eminim fakat tam den birisi de bu. Müsabaka esnasındaki kızgınlı bu anda hakem ters bir karar veğım nedeniyle yaptığım hareket rirse o andan iübaren ne yaptıler bazı izleyiciierin çok hoşuna ğımı hatırlıyamıyorum. Ben hiç gidiyor. Onlar için gerçekten 8U" bir zaman haksızlığa tahammül zel bir eğlence olabilir fakat be edemem. tşte böyle yalan yanlış nim için asla. tzleyiciler hiç bir kararlar beni çileden çıkarıyor. Eğer bu kararlar devam ederse zaman benim niye kızdığımı düşünemezler sadece hareketlerime benim itirazlarım da devam edegülerler. Ashnda bir yerde hak cektir." Bay raket kendini anlattı Payaza banko YÜKSEL ERÜÇ l.Koşu: 2 yaşlı tngilizlerin Maiden koşusunda Kanş yarışı kazanacaktır. İkincilik Emir'indir. 2.Koşu: Altılı ganyanın ilk ayağıdır.Düzelen Çayıralan, jokeyi iyi idare ederse yarışı kazanabilir. Tek rakibi Murateîe'dir. 3.Koşu: C grubu Arap atlarına mahsus olan bu yarışta Feryal ve Gurur birincilik için mücadele edeceklerdir. Meylo ise yarışın stirprizidir. • 4.Koşu: 4 yukarı yaşlı tngilizlerin bu koşusunda Delikanlım kaçacak, ötekiler kovalayacaklardır. İdmanları düzelen Dadalı ile jokeyi iyi idare ederse Dirimlili yarışın şanslı öteki atlarıdır. SiKoşu: 3 yaşlı İngilizlere mahsus zor bir yarış... Sezenuşhan klasını göstermeye başladı. Yarışın favorisidir. Daha önce Tılsım'ı geçen Bedir yarışın şanslı öteki atıdır. Altılı ganyancılara Tılsım'ı sürprizde tutmalarını tavsiye ederiz. 6.Koşu: A grubu Arap atlarına mahsus olan bu koşuda Şansımız çok formunda. Mesafenin de tam istediği gibi olması kazanma şansını arttırıyor. Cannır ve Uğurlu yarışın şanslı öteki atlarıdır. 7.Koşu: 3 yaşlı Arap atlarının bu koşusunda Payaza idmanlarındaki derecelerle yarışın bankosudur. Baskette Haigler F.Bahçe, Erman da Beşiktaş ile anlaştı Spor Servisi Transferin birinci gününde Fenerbahçe Gaziantepsporlu tsmaü'i renklerine kattı. Fenerbahçe kulübünde imzaladığı sözleşme ile 2 yıl süreyle SarıLacivertli renklere bağlanan Ismail'in transferi için Fenerbahçe kulübü Gaziantepspork'a 6 bin Ismail'e de 4 bin lira ödedi Gaziantepspor'un satış listesine koyduğu Ismail, Fenerbahçe'nin satış yoluyla aldığı tek futbolcu oldu. Gaziantepspor, Ismail için 30 milyon istemişti. Fenerbahçe öte yandan Eczacıbaşı'nın ABD'li basketbolcüsü Ron Haigler'i 125 bin lira aylık karşıhğmda transfer etti. Kulüpte yapılan sözleşmede Haigler, basketbol şubesi sorumlusu Mete Has ile bir süre görüştüktenı sonra Fenerbahçe adına fiş doldurdu. Fenerbahçe kulübü Haigler'e transfer için 125 bin lira aylık, ev kirası ve ABD'ye ucakla gidiş dönüş yol masraflarını ödeme şartını kabul etti. ECZACI'NIN AÇIKLAMASI Haigler'in Fenerbahçe'ye transferi ile ilgili olarak Eczacıbaşı yönetim kurulu üyesi ve hukuk müşaviri Sağlam Dalam'an, dün bir basın toplantısı düzenleyerek ABD'li oyuncularının Eczacıbaşı kulübünde 1980818182 ve 198283 dönemlerinde üç yıl tescilli olarak yer aldığını belirterek, konuşmasını şö>le sürdürdü: "Bir amatör sporcunun başka bir kulübe transfer olabilmesi için, 4 yıl aralıksız olarak bir kulüpte oynaması gerekir. Fakat Haigler, üç yıl tescilli olarak uynadığından transferinin hukuken gerçekleşmesi olamaz. Bu konuda sporcu lisans yönetmeliğinin aktarma şartları başlıkh 13. maddesinin (A) fıkrasının 2. bendi şöyle diyor: "Amatör bir spor dalında bir spor kulübünde tescilli olduğu en son tarih üzerinde aralıksız 4 yıl geçmeyen bir sporcu, kulübü tarafından büyüklcr kategorisi takım listesine alınmış ve 30 yaşını doldurmamış ise başka bir kulübe transfer yapamaz." 30 milyonluk HAFTALIK Abdülkadir Yücelman Ismail 10 bin liraya Antrenörlük aslanın ağzında Izmir'de bir antrenör semineri da fikir bhiiğine vardıklarını de "lanet olsun" deyip eşofmayapıldı. Hem de Uluslararası ni söylemek olası. O da antrenör nını çıkanp kendine bir başka F.Bahçrfde telikte. Yabancılar geldiler, ko lük mesleğinin giderek dar boğa ekmek kapısı arıyor. Çünkü bu nuşmalar yaptılar. Bizimkiler kendi fikirlerini söylediler. Ama sonunda her zamanki gibi yine bir sonuca varamadan dağıldılar. Pardon bir sonuca varamadılar derken hiç kuşkusuz antrenörlük bilimi üzerinde demek istedik tabi. Yoksa seminere katılan antrenörlerimizin, Türk futboluna yön verecekleri bir konuza girdiği. Yine bu sütunlarda çoğu zaman dile getirdiğimiz gibi antrenörler arasındaki gizli çekişmenin yanı sıra şimdi ikinci ligden düşen 20 takımın çalıştıncısının işsiz duruma düşmeleri antrenörlerimizj derin derin düşündürüyor. Kimisi "artık antrenörlük aslanın ağzında" derken kimisi tlginç bir özür düeme şekli. Bizde böyle cesaretli antrenör var mı? Söz hazır Teknik Direktörlükten, antrenörlükten, onların hataları ya da sevaplarından açılmışken lngiltere ikinci liginde bir antrenörün öyküsünü anlatmak isteriz. İngiliz ikinci liginde \Vatford takımının çalıştırıcısı Graham Taylor takımının başarısızlığında kendisinin büyük payı olduğunu kabul ederek son maçta sahaya taraftarlardan Özür dileyen bir pankartla çtkmıştı. Taylor bununla da yetinmemiş ve gelen haberlere göre kentin sokaklarında da "I'm Sorry" yazılı bu pankartla dolaşarak özür dileme büyüklüğünü göstermiş, taraftarlarının sevgisi ve sempatisini yeniden kazanmış. Var mı bizde hatasım kabul eden antrenör, alnından öpeyim! işin iyice suyu çıktı. Çünkü bu iş artık iyice riyakarlığa, sahteciliğe, aldatmacaya, eyyamcıhğ^ dönüştü. Bir antrenör dört gö; le bir meslekdaşının bir kulüpten "• kapı dışarı edilmesini adeta sevinerek gözlüyor. Bir başkası en yakm arkadaşının kulüpten kovulması için türlü kulislere giriyor. Son seminerde antrenörlerin birleştikleri tek konu işte buydu. Aklı başında olanlar "bugün sana, yarın bana" deyip önlem almmasım isterken sahtecilerle, eyyamcüar "ne kopanrsam kâr" deyip yine saman altında su yürütüyorlar. Geçenlerde Fenerbahçeli Engin'e "Almanya, Belçika ve Fransa'da yabancı antrenörleTle çalıştın. Yabancı antrenörlerle bizimkiler arasmda bir ayrıcalık var mı?" diye sormuştum. Engin'in yanıtı aynen şöyleydi ' "Aslında fazla bir fark yok. Fakat bizim antrenörlerin en büyük dezavantajı Türk futbokuları ile çalışmak." Yani Engin bir antrenörün daha başında bir handikapla işe giriştiğini anlatıyordu. Doğrudur bu düşünce. Ama antrenörlerimizin gerçek sorunu futbolculardan çok yöneticilerle çalışmalarıdır. Kim ne derse desin Türkiye'de futbolun ne federasyon, ne futbolcular ne de antrenörler değil, doğrudan doğruya yöneticiler yönetiyor. Işi bilen bilmeyen, futboldan anlayan anlamayan sadece ve sadece cebindeki paraya güvenerek spor kulüplerinin başına geçenler transferi de yapıyor, takımı da kuruyor, hatta maçlardan so«^ ra teknik demeçler bile veriyc tşte bu sorun antrenör seminerinde dile getirilmiş. Gerçek sıkıntmm, gerçek tıkanmanın ve futbolumuzdaki gelişmeyi önleyen gerçek engelin ne ve kimler olduğu ortaya konulmuş. Futbol Federasyonu seminerde belki antrenörlerimize bilgi yönünden bir şeyler verilmese bile onları bir araya getirip gerçek sorunlarda bir konuda fikir birliğine varılması açısından büyük yarar sağlamıştır. Bu da bugün için yeterlidir sanınz. ERMAN 25 MİLYONA ECZACIBAŞl'NDA Beşiktaş'ın milli basketbolcüsü Erman Kuter 25 milyon lira karşıhğında dün Eczacıbaşıh oldu. Eczacıbaşı kulübü Erman'a transferi için 5 milyou nakit, 2,5 milyon senet, ev kirası, benzin giderleri, 100 bin lira aylık maaş, Vitra bayiliği ile yeni çıkacak bir mamülün Türkiye dağıtıcılığını verdi. SABAHATTtN BUGÜN G.SARAYLI OLUYOR Transferi Altay'dan B.Mustafa'yı alarak açan Galatasaray yarın Galata'dan Sabahattin ve Alibeyköyspor'dan Selim ile sözleşme imzalayacak. Galatasaray Genel Sekreteri ve Basın sözcüsü Ersan Feray'dan edinilen bilgiye göre, Galata'da sağaçık ve santrafor mevkilerinde görev yapan 24 yaşındaki Sabahattin ile Alibeyköyspor'da stoper oynayan Selim'in sözleşmeleri yarın saat 10.30'da imzalanacak. F. Bahçeli Muharrem'den Beşiktaşlı Bülent'e Geçen hafta HAFTALIK'ta bir okurumuzun mektubunu yayınlamıştık. Bu kez o mektuba bir yanıt geldi. "Fenerbahçeli Muharrem" diye imza atan okurumuz Beşiktaşlı Bülent'in görüşüne katılmıyor. Mektup aynen şöyle: "Kendi kendime sordum acaba bu Beşiktaşlı dostum neden Miliç'e böylesine takılnuştı. Sonra yine kendi kendime şöyle dedim. "Beşiktaşlı Bülent takımını şampiyon yapamadığı için Miliç'in gitmesini istiyordu." Ancak bu arkadaş şunu bilmeliydi ki Türkiye liglericıde yalnız bir teknik direktör şampiyonluğu tadabilirdi. Peki ama ötekiler ne yapmahydı. Her takımın taraftarı eğer Beşiktaşlı Bülent gibi takımını şampiyon yapmayan Teknik Direktörün şitmesini isterse antrenörlerin vay haline. Bir Teknik Direktörü takımını şampiyon yapamadığı zaman kötü, şampiyon yaptığı zaman da iyi olarak görmek hatalıdır. Eğer onları böyle değerlendirirsek antrenörlere hem haksızlık etmiş hem de nankörlük etmiş oluruz. Yerli de olsa yabancı da olsa futbolumuzun mimarlan olan Teknik Direktörlere rahat ve huzurlu bir çalışma ortamı hazırlamak her futbolseverin görevi olsa gerek..." İşte Fenerbahçeli Muharrem de böyle düşünüyor, böyle yazıyor. Belki başka görüşte olanlar da vardır, bilemeyiz. Ama futbolsever Muharrem'in bazı noktalarda hakkı da yok değil. Tişört Yine antrenör seminerinde heı şey bir yana tişört olayı tar^ışjldu Yok efendim tişörtleri faİanca giymişmiş, f>lanca giymemiş miş. Neden giymişmiş, nedeı giymemişmiş. Biz oldu olası hep dış görünü şe bakmışızdır. Tişörte baktığı mız gibi... "Kardeşim tişöı önemli mi? Sen içindekine baV sana" diyen yok. Ha sahi bu tişörtleri kim f nanse etmiş? Yok canım, merak ettik de. Haftanın demeci "Takımla sahaya cıkmak gol atmak istiyoruz. Gol atam: sak ligden düşeriz." Fazilet Par kurucı Alpaslan Dem Not: Bu siyasi bir demeçt TAHMİN l.Koşu: F.Kanş (1) P.Emir (3) 2.Koşu: F.Çayıralan (1) P.Muratefe (5) 3.Koşu: F.Feryal (1) P.Gurur (2) 4.Koşu: F.Delikanhm (2) P.Dirimlili (l)Dadah (5) 5.Koşu:F.Sezenuşhan (6) P.Bedir (3) 6.Koşu: F.Şansımız (2) P.Canzur (l)Uğurlu (3) 7.Koşu: F.Payaza (3) P.Seklavi (1) Özarı'nın "spor yapamaz" dediği futbolcu genç ıralli takım kalecisi çıktı ÎZMtR, (THA) Ulusal tutbol takımları tek seçicisi ve başantrenörü Coşkun Özan'nın "Böyle bir genci takıma almak yerine tedavi etmek gerekir" dediği futbolcu genç takım kalecisi çıktı. Izmir'de, 28 haziran 2 temmuz tarihleri arasında düzenlenen 6. uluslararası futbol antrenör seminerine danışman olarak katılan ruh ve sinir hastalıkları uzmanı ve spor hekimi Dr. Ergun Başer'in yaptığı testlerin sonuçlarına göre, ad vermeden, tanıttığı futbolcunun ulusal genç takım kalecisi çıkması üzerine de Coşkun Özarı şaşırdı. Dr. Ergun Başer, seminer sırasına 17 teknik adama dörder bölümlük test kartları dağıttı. Sporcu kontrol kartı, doktor kontrol kartı, futbolcu değerlendirme kartı ve takım değerlendirme kartı olarak dağıtılan test kartlannı değerlendiren Dr. Ergun Başer, daha sonra bir futbolcunun durumunu ve test sonuçlarını Coşkun Özarı'ya yansıttı. Test ile ilgili olarak düşüncelerini "Bilgiler genelde güzel seçilmiş... Kanımca da yeter" şeklinde yorumlayan Coşkun Ozarı, Dr. Başer'in adını vermediği futbolcu için de el yazısı ile aynen şu görüşlere yer verdi: " Böyle bir genci takıma almak yerine kendisi ile bir hasta ile uğraşıyormuşcasına tedavi etmek gerek... Tabii o da mütnkünse." Dr. Ergun Başer ise bu futl cvnun ulusal genç futbol tak kalesini koruyan Hulusi oldı nu açıklayınca da ulusal fü takımları başantrenörü Coş Özarı, yorum yapmadı. ALTILI GANYAN MCENROE: Tenis hayatımı Stella'ya borçluyum. Italyan falcıya göre F. Bahçe, Roma ile eşleşecek CENEVRE (Cumhuriyet) 198384 Avrupa Kupalarının ilk tur maçlarının ad çekimi, bugün Cenevre'deki "tntercontinental Oteli"nde, Avrupa Futbol Birliği (U.E.F.A)nm yapacağı toplantı sonunda çeküecek ve her üç kupada mücadele verecek toplam 128 takım, eşlendirilecek. Bir İtalyan falcısı, 41 yıllık |uzun bir aradan sonra İtalya lig t şampiyonluğunu kazanan Fal' cao ve Prohaska'nın takımı Roma'nın, ilk turda Fenerbahçe',ye rakip olacağı kehanetinde bulunmuştu. İtalyan falcısının kehanetinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, ad çekimi sonunda anlayacağız. Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında Türkiye'yi temsil edecek olan Fenerbahçe'ye 32 ülkenin şampiyonlan düşebilir ilk turda. Bunlar arasmda, 198283 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasını kazanan Almanya'nın SV Hamburg takımı da bulunmakta. Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında Fenerbahçe'ye rakip olabilecek öteki takımlar da şunlar: Liverpool (Ingiltere), Standard Liege (Belçika), Partizan Belgrad (Yugoslavya), Nantes (Fransa), Roma (İtalya), Atletico Bilbao (lspanya), Dinamo Mins (S.S.C.B.), Rapid (Avusturya), Vlaznia (Arnavutluk), Olimpiakps Pire (Yunanistan), Raba ETÖ (Macaristan), Dinamo Berlin (D.Almanya), Dinamo Bükreş (Romanya), Grasshoppers (Isviçre), 1FK Göteborg (Isveç), Benfica (Portekiz), Ajax (Hollanda), Viking Stavanger (Norveç), Jeunesse d'Esah (Lüksemburg), Hamrun (Malta), Vikingur (Izlanda), Linfield (K.trlanda), Athlone (S.lrlanda), Omonia (Kıbrıs Rum Kesimi), C.S.K.A. Sofya (Bulgaristan). Fenerbahçe'nin özkaynak sorunu... HALİT DERİNGÖR Fenerbahçe profesyonel takımının yeni bir idari meneceri eski Altayh sonra Fenerbahçeli daha sonra da Ad. D. Sporlu Erol.. Hayırlı olsun. Fenerbahçe'de ister istemez bu uygulama bir takım söylentilere yol açmıştır. Bu yüzden de sevilen bir sporcu olan Erol, şimdiden yıpratılmaktadır. Gerçeği söylemek gerekirse bu atamayı bizler hiç yadırgamadık. Bilindiği üzere Fenerbahçenin bir yüz yıla yakın geçmişi içinde binlerce sporcu gelip geçmiştir. Eğer Fenerbahçe büyükse onun büyüklüğünde bu kişilerin katkısı da büyüktür. Düşünüyoruz; Fenerbahçe'ye büyüten veya Fenerbahçe'nin büyüttüğü insanlar acaba. Hepsinin yerinde yeller esiyor. Yıllardan beri yapılan kulüpiçi savaşımlarında dışardan gelen ve Fenerbahçe'nin sırtma bir kene gibi yapışan kişiler zamanla taraftar da toplayarak kulüpte egemen olmuşlardır. Bu kişiler, spordan gelen kişileri şu veya bu nedenlerle kötüleyerek öğütme makinesine koymuşlar ve onların kulüpten kaçmalanna yol açmıjlardır. Zaman zaman yönetime gelen kimseler dahi Fenerbahçe üyelerî dışından seçilmiştir. Düşünün büyük Fenerbahçe'yi, içinden 10 kişilik bir yönetim getiremiyor. Yine düşünün böyle büyük bir Fenerbahçe, içinde bulunan binlerce futbolcu bir teknik direktör, bir saha içi antrenörü çıkaramıyor da, Niş, Enver Kâtip ve bunun gibi daha birçok F. Bahçe'nin dışında spor adamlarını getiriyor. Onun içindir ki Erolun da tepeden inme tayinini yadırgamadık. Ancak bildiğimiz kadarı ile kendi öz kaynaklarına dayanmayan ve ondan kuvvet almayan bir toplumun büyüklüğü sadece sözde kalır. Zabolotnov 200 m. sırtüstünde Avrupa rekoru kırdı EDMONTON (KANADA) (a.a) Kanada'nın Edmonton kentinde yapılan Üniversite Oyunları Yüzme Yarışları'nda, Sovyet yüzücü Vladimir Zabolotnov, 200 metre sırtüstü Avrupa erkekler rekorunu kırdı. Zabolotnov'un derecesi 2 dakika 00 saniye 42. Eski rekor, yine Sovyet yüzücü Vladimir Çemetov'a aitti. Alman su baleriııleri gösteri yaptı *£«£•; Gençler Sutopu Şampiyonası'nın açılışından önce yaptıkları göslerilerle seyredenlerin hayran zandı. Beraberliklerini ve çalışmalarını küçük yaştan beri sürdüren su balerinleri, müzik eşl metri ve estetiğe dayanan hareketler yapıyorlar. Fotoğrafta önümüzdeki günlerde ttalya'nın Roma'da yapılacak Dünya Şampiyonasına katılacak olan senkronize yüzme ekibi yaptıkları rin bir bölümünde görülüyor. (Fotoğraf: Ugur G
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear