22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MABT 1982 ~talyan yönetmenl Michelangelo Antonioni' | nin «Yolcu» filmi. çok yanlış bir gösterim politikası sonucu îstanbul'da bir hafta oynadıktan sonra or talardan kayboldu. Sinema sanatıyla hiç bir ilişkisi ol mayan en bayağı filmlerin haftalarca oynadığı (sözge limi «Geceyarısının ötesi» nin 7. haftasına girdi*i) «Türkiye'nin Kültür Merkezi» bir kentte bu durum. herhalde sinemacılanmız adına da. seyircimiz adma da pek ytiz agartacak bir olay olmasa gerektir. Filmln Istanbul'da Takslm Sa nat Evi'nde ve diğer kentie rimizde gösterilmeslni bek lerken. yaratıcısı ile film üstüne yapılmış bir konuşmayı yayımhyoruz. «öyle gözüküyor ki, anekdotun dışında gerçpk le yeni tiir bir ilişki aradınız..» Yapıtırn üstüne eleşti rel bir konuşma yapmai.ıı istiyorsunuz. oysa ben bu nu htç beceremem. Sözcüklerle değil. filmlerle ko nuçuyorum ben.. Yine de deneyeyim. Tcmelde. belki de, biz insanların, nesneler, olaylar (bizim de bazen tanığı, bazen kahrama nı olduğumuz olaylar). top lumsa) ilişkiler, giderek du yular üstüne, geçmişte oldu gundan degişik bir yorum getirdiğimiz kuşkusu var. Bunun bazen sıradan, ba zen kaygılandıncı işaretlert görülüyor. örnpks*» can seslerine. bir silah gürültüsüne veya bir cinayete es kiden oldıığu gibi değit tep ktmiK.. Zamanında dingin. kendini bırakmış gözükpn bazı «atmosferler», gerçefcle belli türde bir ilişkisi oîan konvansiyonlar, sıradsn şeyler, bugün trajik bir ba kışı gerektiriyorlar. Sözgelimi güneşe geçmişte oldu Şundan değişik biçimde ba ktyoruz. Çok şey biliyoruz. Onun tistune. gereğinden çok.. Ne oldugunu. üstünrle neler olupbit.tiğlnl hiliyoruz artık. bilimsel bulgular güneşle iliskimizi değiştirdi. Bir süre önce Newyork'ta olaganüstö bir küçttb telesljop aldım. Yıldızları çok yakından görmeye olanak veriyor. Evrenden öylesine kaygılandıncı bir flzîk görfinüm elde ediyorum ki. ilişki değişiyor. Kuşkusuz güneşli bir güntin veya mehtaplı bir geeenin keyfine varmahiızı engellemez bu.. Ama. blllmsel nltelikte bazı kavramlar. bi7,\ de, bîzim davranışımızı, dolayısıyla pstkolojtmizi, hayatımızı düzenleyen mekanizmalan da degiştirecek bir değişim süreeinl başlatmışlardir. «Yolcu»da buna nlaştıfcınız söylenebilir, çiinkü klasik gözüken şemalar hfle seyirciye alışık olınadıgı bir kaygı duygusn veriyor.» Bilmiyorum. Bana ait anlatım çözümlerinin de dışında birsey aradım bu filmde. içgüdüsel olarak.. Doğru, temel şema bilinen birşey ams. klasik kahpla ra saplandığımı her düşün KÖLTÖR YAŞAM Cumhuriyet 5 Italyan yönetmen Anfronioni "Yolcu,,yu anlatıyor sinema Günes üstüne artık gereğinden çok şey biiiyoruz Buldozer (The Longest Yard.) % Yönetmen: Robert Aldrich / Oyuncular: Burt Reynolds, Eddie Albert, Ed Lautcr. Michacl Conrad / Paramount filmi (Sitc, Sine Pop, İpek, vs.). •|obert Aldrich'in değişik PStürdeki filmleri arasmöa • Bözellikle 1965 • 66'lardan, «Anka Kuşu • Fligfht of the Phoenix>.\ «12 Kahraman Haydııt Dirty 12». «Kahramanlar Alayı • Too Late the Hero» gibi filmlerden beri önemli bir yfir futan bir tür var: Yalnızca erkeklerin olduğıı bir çevrede. en katı ve se.rt kurallar içinde, g<;nellikle başka bir seçoneği olmnyan bır gurup ınsa nm çok zor bir işi başarması tema'sını işleyen filmler... Eıı kapah çevre. bir tutukevi («12 KKhranıan Haychıt» ve «Buldozer»). orclu (Kahramanlar Alayı) veya doğa koşullannın elverişsiz biçimde etkin olduğu bir çevre (Anka Kuşu»ndaki çöh olabıüyor. Yapılması ff3reken iş, sava?maK, zor bir görevi başarmak veya uygunsuz koşullara karşm hayatta kalmak çabasıdır. Ama sonunda bu bir ölüm/kalım soruaiudur ve karşıdaki düşmamn (doga koşullan, savaştaki düşman ve ya tutukevindeki yönetim'» mut laka yenilmesi gereklidir. Filmin ' kahramanlan klasik anlamda olumlu ki?i)er dpğildır. giderek «12 Kahraman Haydut» veya «Buldo7Pr»d° olduğu gibi ipten kazıktan kurtulma. analannı veya kanlarını doğramış azılı katiller, suçlulardır bunlar .. Ama film. onları, "ezilen, lulüm gören' bir gurup olarak gösterir, özel koşullar^ toplumun yargıladıgı bu kişileri ezilen insanlar durumunda ele alır. Karşıda otoriteyi, bask;yı temsi! eden bir yönstici smıfı vardır: Tutukevi yrineticileri. gardîyanlar aracılıgıyla rnahkumlan kendilerine şan ve aikış getirecek bir işte kullanmak, isterler, bunun ıçın on ların hayatını tehlikeye atmakt.an bils çekinmezler. Ortada bır yöneten / yönetilen, ezen / ezilen diyalektigi vardır. Aldricb, bu diyalektiğe yaslar sırtmı. kendine özgü anlatun ustalığıyla gerilimmi kurar, tem posunu sağlar. kişilerini yaratır... Ve rahatça izlenen bir s? rüven filminin kalıplan içinde. en olumsuz koşullarda bile ezı len insanın can havlıyle kendi nı savunması, giderek saldırıya geçerek yengiye ve başanya ulaşmasj tema'sı açık biçimde beliriverir... Aldrich kuşkusuz üginç bir sinemacıdır, filmierinde. her özgün sanatçı gibi belli bir tema birliği bulundugu da yadsınamaz. Ne var kî artık yaşlan atilla dorsay rasında, olaylara karşı yaşıyan, olayların kahramanı değil. tanığı olmaya mesleği açısından zorunlu biri.. Olaylar ondan bağımsız olarak, ondan uzakta oluşur, o bunları anlatmaya, yayınlamaya çalışır. Bu mesieğe özgü yapay bir nesnellik zorunlulugu içinde.. Bu temel mes leksel çelişki içinde. bir de insan. filmin kahramanı gi bi kişisel sorunlar içinde olursa (başarısız bir evlilik. evlat edinilmiş bir ço cukhı saglıksız ilişkiler, vs.) onun. bir başkasının kimliçini almaya çahşması normaldir. «Filmlerinizde genelde siyasal boyut üstukapa lıdır. Oysa burda..» Burda da üstükapalı olarak varolduğunu sanıyorum siyasetin.. Politikay la yakından ilgileniyorum ashnda. Özellikle günümüzde, nasıl yönetildiğimi zi ve nasıl yönetilebileceğimizi herkesin yakından denetlemesi gerektiği gö rüşündeyim: tek bir haya tımız var. bir ikincisi olmayacak, bu hayatı biçimlendirenleri yakından izlemelt. kendimiz ve başkala ri için en iyi biçimde yaşamalıyız.. Benîm politikayla ilişkim. kuşkusuz bir poiitikacı düzeyinde de ğil. film yapan biri düzeyindedir. Filmlerimle küçük çapta kişisel bir devrim yapmaya, bazı sorunlan, çelişkileri deşmeye. seyircl de bazı duygular uyandırmaya. ona belli bir deney yaşatmaya çalışıyorum. « Filmlerin anlaşılma sı degil, duyumsantnausi ye terlidir diyorsunuı. Bu yal Rizca sanatsal ürün için mi geçerlidir. yoksa genelde gerçek için de söylenebilir mî?.. Yanılıyor olabilirim. ama, insanların olayların nedenint sormaktan vazgeçtiği kanısındayım: Bel ki de yanıt alamama korkusundan. însanlar. içgüdüsel olarak. artık güvenll dayanaklar. değerler, temel alabilecekleri birşeyler kalmadığmı anlıyorlar. Bilime bile güvenemiyorlar, çünkü bilimsel sonuçlar kesin değil, geçici. eğreti.. Elektronik beyinler satm ahnmıyor, kiralanıyor, çünkü kısa sürede daha ileri ve çağdaslan ya pılıveriyor. Makineye sahip olmayı gereksiz kılan makinenin bu sürekl! ilerlemesi, insanlan, bir elektrik beyinin ne olduğu, nasıl çalıştıgı sorusunu unutmaya itiyor. Sonuçlar yeterli sayılıyor. Bu şema, belki de hayatımızın her aalanmda geçerli. Cinema 1975 dergisinden Burt Reynolds «Buldozer» filminde makta, ffcari ısterlere aşırı ödün vermekte, kendi kendini ymelem3ktedir. Bırakınız Aldrich'in kızılderili sorunundan militarist disiplin anlayışına birçok şp.yi yüreklice eleştirdigi «.Vsi Cengaver Apache» veya «Hüeunı • Attack), gibi ilk filmlerini, ama bi r «12 Kahraman Haydut»un özgün yapısına bile ulaşamıyor «Buldozer». Aldrich'in tam 8 yıllık bu filmi, yarı açık bir Amerikan cezaevinde mahkumlardan bir futbol takımı kurması ist'?nen eski futbolcu «Buldoüer Faul» un bu işi nası] başardığını anlatırken kaçınılmaz biçimde bu yıl izlediğimiz başka bir filmi. John Huston'un «Zafere Kaçış»ını düşündürüyor. Ne yazık ki sporla sinemanm bire simi berikinde olduğu gibi bu filnıde de olumlu bir sonuç vermiycr. Bir dizi klişenin geçit yaptığı film, üstelik «Ameri kan futbolu»nun (yani beyzbolun) bizde hiç büinmemesi na deniyle çekiciliğinden ayrıca yitiriyor. «Yorgun usta» Aldrich'i temize çıkaracak bir film değil, «Buldozer», her na kadar rahatça izlenen, belli öl çüde sürükleyici bir kurd^la sayılırsa da... Aldrich'in dışarda ilgi uyandıran son filmlerini bekJemek gerekir sanıyorum... Gırgıriye'de senlik var Kartal Tibet / Senaryo: Sadık Şendil / Gö rüntü: Çetin Gürtop / Müzik: Hurşit Yenigün / Oyun cular: Gülşen Bubikoğlu, Müjdat Gezen, Adile Naşit, Şener Şen, Perran Kutman, Münir Ozkul, Ayşen Gruda, Şemsi İnkaya. Bilge Zo bu, Nevzat Açıkgöz, Yüksel Gözerı / Erler b'ilm yapımı (Lale, Yumurcak, Reks, vs.), «Bülent Ersoy olayı»nı alaya alan «Gırgıriye» filmini görememiştim. O filmin büyült ticarî başarısı üstüne yapılan devamı sinemalarda ikinci haftasını dolduruyor. Film, Erler Filmin (Arzu Filmin bir zamanlar öncülüğünü yaptığı bîçimde> birçok sevilen, popüler güldürü oyuncusunu biraraya topladığı kalabalık kadrolu komediler çığırını sürdürüyor. Sadık Şendil 'in senaryosu, bu verimli ve esprili yazarımızm bir yorgunluk dönemi ürünü... Bilinen tipler, espriler, durumlar yineleniyor, bir kez daha... Gerçi Şendil, olaylan. güncelliği izlediğini göstermiyor dağil. Filmin olumsuz kahramanınm «Banker Dursun» kimliğini taşıması, bunun ilk akla gelen göstergesi... Ama yine de, bunca sevilen ismi biraraya getiren, bunca kozu olan bir filmde taze bir güldürü yaklaşımı, daha güncel, çagdaş espriler, güldürü denen sanatı/olayı şu veya bu biçimde bir yenilema çabası beklenmez mi? «Gırgıriye'de Şenlik Var»da böyle bir yenilik yok. Tüm oyuncular, sayısız filmden veya TV skecinden bildiğimiz ki» şiliklerini yineliyorlar, kendile»; rinden beklenen oyunu, mimüKş leri veya esprileri yapıp gidi • yorlar. Bu kadan halkın rağ, betine yetiyorsa, sorun yok.; Ama biz sinemadan ve önemli 1 bir tür olan güldürüden başka şeyler beklemekte özgür, aradı' ğımızı bulamaymca bu ve benzeri filmleri alkjşlamamakta da mazuruz sanıyorum.» Italyan yönetmen Michelangelo Antonioni kameranın başında. düğümde. yön degıştirmeye, öyküye yeni açılımlar getirmeye çabaladım Bunu farketmem de ilginç oluyordu: birden anlattıgıma ilgisiz kaldığifnı farke diyordum, bu dâ yön degiştirmem için bir uyarı oluyordu. Kuşkular. kaygı lar, ani aydınlanmalarla bezeli bir zemin üzerindeyiz. Geriümi en aza indir geroek gerekiyordu. ama onu tümüyle yoketmeden: nitekim etmedik. ama dolaylı, aracı biçimde kaldı. «Filmin başından be ri müziğin yoklugu dikkati çekiyor: Ama ba yokluk tarafımzdan müzikal bir perspektif içhıde hullanılmış gibi: ' "Seyircîyi ftir böş in&a sokuyor, seytrcintn duygnlarında da bir boşluk boigesi .yaratıyor..» Evet, bıı «boşluk bölKesi»ni tstedirn. Pilmln bel 1 anlarının altmı çizmek 1 Için müzik kullanımına ka tilmıyorum. Görüntüler bence müzikle desteğe gerek dııymazlar, kendikendilerine gerekli etki gücü nü taşırlar. Bu filmin roilziksizligi 2 ttirlü açıklanabi Hr: önce. görüntü, tek ba şma, bir boşluk ve tedirginlik duygusunu, bu ikianlamlı ve hafif duyguyu vermeye yeterliydl. îkinclsi, diger fllmlerdeki müziğe alışkm kulaklar, şaşkm lığa düştü ve bu. görüntü nün içerdiği boşluk duygu sunu oekiştirdi. Bir bakınıa bir «serüven filmi» bu, bu seçimin kökeni nedir?.. Serüven ögesi bana yabancı değil. «Zabriskie Point» da böyleydi. tümüyle hazırlayıp bir türlü çevirme olanağı bulamadıgım «Tecnicamente Dolce» projesi de.. Bu filmlerin kişileri aracılıgıyla, yaşadışım ve bu kişilerin de yaşadığı tarihsel çevreden çıkmak gereksinmesini ve buntın getirdigi belirsiz doygunluğu yaşadım: Yanl fcentsel, uygar bir çevreden çıkıp. orman veya çöl gibi değişik bir çevreye girmek, ve böylece daha özgür " ve kişisel bir hayat sürme dti şiine kapılmak.. «Serüven» yanı, kişiliğinden kurtulmak isteyen muhabir motifi, bu gereksinmeden do ğuyor.. Belli bir tip öyküden kurtulmak isteği de, kuşkusuz... « Filmin,'<>%olarak ana tcmaîarından hirinin. öyküden kurtulmanın olanaksızlıgı oldugu söylenebilir mi?.. Çünkü Sykü. ken disinden kaçmayı deneyenleri enindesonunda tut sak alır..» Böyle yommlanabillr. Ama bir sorun daha var. Başkişiye bir bakalım. Bu bir muhabirdir: Sözcükler. görüntüler a Gazeteci sorumluluğuna değinen ve basın da günün konusu oîan filmde Paul Newman bir iş adamını canlandırıyor. • Sidney Pollack'ın son filmi «Absence of Mallce», Amerika'da basın cevresinds büyü'< yonkıiar yaptı. Sinema eleştirmenleri, filmi gök'ere çıkarıyorlar, omö aynı gazetelerin başyazı veya koşe yazıst bölümlerlnde film, profesyonel açıdan eleştirillyor. Konu. şımarık bir kadm gazetecinln (Sally Pield), Mafya İİB ilişkisi oldugunu sandığı bir iş adamını (Paul Nevvman) izlemesl ve özel hayatını altüst etmesiyle llgili. Gazeteci sorumluluğuna değinen film, basında gü nün konusu olmosı nedenlyle yılın en cok iş yapan filmleri arasında 3. sıraya yükseldi. % Fransa'nın ünlü yapımoı / dağıtımcı şirketl Gaurnont, son aylorda hamle üstüne hamle yapıyor. Gaumont. tonınmış haftolık aktüalite dergisi Le Point'in hisse senetlerinin çoğuna sahlp olduktan sonra, şimdi de Amerika'nın ünlü Colum sinemadan kısa kısa bia şirketi ile ortaklık kurdu. «Triumph Films» adını alan ortaklık ürünü şirket, özellikle Fransız filmlerinin Amerika'da da ğıtımmı yapacak. Fransız filmlerinin Amerika içinde ilk kez bu denli geniş biçimde dağıtılacağı bildiriliyor. Şirket, ayrıca bazı Avrupa yapımlarına sermaye sağlayacak: ilk aşamada Wa|da'nın Donton»u ve Etlore Scola'nm yeni filmi finanse ediliyor. • Yine Sidney Pollack, yeni filmi «Tootsle»de, bir İş elde etmek İçin kadın kılığına girmek zorunda kalan bir adamın öyküsünü anlatacak. Başrolde Dustln Hoffman var, Pollack şöyla dlyor: «Film, clnsel önyargılar üstüne kurulu olacak, Kahramanım kadın olunca erkekllğln ne demek oldugunu • anlıyor...» 82 yaşındaki sinema ustası Luis Bunuel'in anıları bu hafta kitap halinde Franşo'da yayımlanıyor. Bunuei'in gözde senaryocusu Jean Claude Carriere'e anlattığı anılarda, yüzyılımızın birçok ünlü kişisinin, sanatçısının adı geciyor. Bunuel, özellikle gercek üstücülerle, Breton, Aragon. Elsa Triolet, Lorca, Dali gibi kişiierle olan ilişkilerini, dinsel eğitiminin deneylerini anlatıyor kitabında... İtalya 'da sinema bunalımı artarak sürüyor. Sinemanın 6 yılda seylrcislnin yarısını ve salonlarının da % 20'den fazlasını yltirdiği açıklandı. Denetimslz bir özel TV akımının yol açtığı sonuçlar, İtalyan sanat cevrelerinde büyük kaygıyla karşılanmaya başlandı. Birkac yıl önce 230 civarında dolaşan film sayısınm bu yıl 100 kadar olması bek lenlyor. • BASIM YAYJN pAĞITIMveKlTABEVI . TÜM HUKUK İKTİSATMÜHASEBÇ VERGI Yayınlarıyla Hİzrnetinize Girmiştit Türk Ticaret Kanunu Şerhi Sermaye Piyasası Kanunu Yılmaz Utusoy tsmail Doğanay 1981 Baskı Vorum ve Acıklaroası 1981 Baskı 3. Glt Töplam 3275 Sayfa 364 Sayfı '750.Taknt 5000." • »Türkiye Cumhuriyeti Kanunlan Vergi Usul, Ticaret Kooperatifler ve m. Sadi Kazancı Özel Kanunlarda. Tıcari Defterler 8FöylQCilt 1981/1 , Ticarî Belgeler Ekteriyte birlikte 12.525,. YılmazUlusoy Türkiye Cumhuriyetî TüzıiJderi 1981 baskı SöOsayra 750Av Sadi Kazancı 4. Föylü Cilf.1981'1 Açıklamalı Sermaye ŞirketJeri ekleriyle birükte 6075 . Anasözleşme Öraeklen • Kazaı ve Ilmi İçtihatlarla lcra ve . Yılmaz IJlusoy tflas Kanunu En Son Şeküyle Holding, Anonlm, Senai Olgaç. LimJted. Komandit Şirketier 1978 Baskı 2 ayn Cilt; 610 Sayfa 500.3150 Sayfa Takımı 2 S 0 0 Mukayeseli Şahıs Şirketleri Borçlar Kanunu Yılmaz lllusoy Senai Olgaç Ticari Olarak Şahıs. Kollektif, 4 ayn Cilt 1977 bask) Toplam 434T Komandit, Sahis Şirketleri Hesaplan Sayfa. Takım 5000.En son Baskı 616 Sayfa 300 Ceza Muhakemeleri Usuiü Kanunu Kooperatif Teşekkuüer Muhtar Çağlayan Yılmaz (üusov En Son Baskı 690 Sayta ö00. üç Ayn Cilt 1981 bask) Son değişikliklerî ile 4000 Sayfî Kooperatıncr Kanunu ve ıl«^ilji Mevzuat Takım 5250 • Türk Ceza Kanunu Yasar Ispır En Son liaskı 5.S6 Sayfa . 600.| Muhtar Çağlayan En Son Değışıklıklenyle En Son Değişikliklerî De 4600 Sayfa ANtAŞlL0(..f KACILARJN : tLAN Gün Doqarken BülbülSusar /MELiHCB/DET ŞİŞLt 2. STJLH HTJKÜK H.4KİMLİĞİNDEN 1981/73 ves. Eakırköy Akıı Hastanesinde tedavi gören Hatice Eti hastalığı nedeniyle hacir altma alınarak kendisine kızı Zübeyde Kalyancu vasi tayin edilmiştir. llanla duyurulur. 5.3.1982 (Basın: 2703) 202Iİ 3 Cilt Takım Rehin Hukuku Tahir Ögütçe M. Edip Dogrnsöa 1982 Baslu 836 Sayfa GaynmenkuJ Veraiieri Hanıfı Yıhnaz 456Savfa.. . >^v^r?v=^. ..*.. 650/1000J Hukuk Usalu Mahkemeleri Kanunu Celal Erdoean t n Son Şel;üyie 1982 Bask: 960SayfaCilta 1500 4500 : ; Ltste haricinde.kjtap isteyebilirsiniz. ÖDEMELİ İSTEME VE GENEL DAĞITIM OLGAÇ BASIM YAYIN DAĞITIM ^ e r ^ Vavuz Sowâk Nd.7/2 P.K. 276 KızılayANKAP^ SATILIK degetfi kitaplar yaytnüaar. degerü kitaplar yaynniar Çiftehavuzlarda kaloriferii daire. Tel: 27 66 00 den ENGİN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear