13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet 14 4 EKİM 1982 Öğretim yılina başlama tarihleri belli oluyor Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı öğrenci yurtları 11 ekimde açıhyor. Ankara ve İstanbul'daki 16 yurda 4997'si kız, toplam 14 bin 601 öğrenci yerleştirilecek. Haber Merkezi Istanbul, Hacettepe ve Akdem'z Üniversitelerine bağlı bazı fakülte ve yüksek okullarda 1982 83 öğretim yılina başlama tarihleri belirlendi. Çukurova Üniversıtesi'ne bağlı Tıp Fakültesi'nde öğretim yılfna 18 ekimde başlanacak. Bu konuda daha önce yapılan açıklamada öğretim yılınm bugün başlayacağı duyu rulmuştu. İSTANBTJL ÜNİVERStTESt İstanbul Universitesine bağlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde ek sınavlar bugun başlayacak v e 15 ekim cuma günü sona erecek. Bu fakultede 1982 1983 öğretim yılina 18 ekim pazartesi günü başlanacak. İstanbul Üniversitesi Pen Fakültesi guz dönemi sınavları da 427 ekim günleri arasında yapılacak. Bu Üniversitede ek sınav hakkı 1526 kasım günleri arasında kullanılacak. 15 kasımda da 19821983 öğretim yılina girilecek. 19821983 öğretim yılma istanbul Universitesine bağlı İstanbul Tıp Diş Hekimliği, Eczacüık, Mühendislik, İşletma, Hukuk, Edebiyat, Orman Pakülteleri ile Adalet, Tütün Eksperleri ve Yabancı Diller Yüksek Okullarında 18 ekim, İktisat ve Siyasal Bilimler Fakülte leri ile Nightingale Hemşirelik ve Basın Yayın Yüksek Okullarında 1 kasım, Fen Fakültesinde ise 15 kasımda başlanacak. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesinin 12 sömestre sinde 15 kasım, 3i sömestresinde 1 kasım, &78910 sömestresinde 18 ekimde yeni öğretim yılina girilecek. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ Hacettepe Üniversitesi Kektörlüğü'nden alınan bilgıye gore, Üniversiteye bağlı Sağlık Idari Yüksek OkuUarı 1 kasım pazartesi, Diş Hekimliği ve Ec zacılık Fakültelerı de 18 ekim pazartesi günü yeni öğretim yılina başlayacaklar. Bu arada, Hacettepe Üniversitesi'ne bağlı Tıp Fakültesı, Sosyal ve Ticar* Bilimler, Mühendislik, Fen, Zonguldak Muhendislik Fakültelen ıle Zonguldak Meslek Yüksek Okulu, Zonguldak Ereğli Meslek Yüksek Okulu, Ankara Meslek Yük sek Okulu, Ankara Devlet Kon servatuvarı, Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu, Fizik Tedavi ve Behabilitasyon Yüksek Okulu, Hemşirelik Yüksek Okulu, Ev Ekonomisi Yüksek Okulu, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Öğ retmenlik Sertifika Programı ile hazırlık programı bölümle ri ise, 11 ekim pazartesi günu yeni ders yılina girecekler. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ Ek bütünleme sınavları, Akdeniz Universitesine bağlı Tıp Fakültesinde 48, Isparta ve Burdur Meslek Yüksek Okullarında 414, Burdur Eğitim Yüksek Okulunda 418, Isparta Mühendislik Fakültesinde ise 1124 ekim günleri arasında yapılacak. 19821983 öğretim yılı, Ispar ta Mühendislik Fakültesi ıle Isparta ve Burdur Meslek Yük sek OkuUarı ile Burdur Eğitim Yüksek Okulunda 1, Tıp Fakül tesinde 11, Antalya Meslek Yüksek Okulunda ise 15 kasım da başlayacak. (Arkası 9. Sayfada) • özcan Kıldız (ODTÜ Müh. Fak.). Eğer YÖK mensuplarımn bu kararlan çıkartmaktaki atnacı, geleoeğin çağdaş toplumunu, yetiştirmekse, soran m onlara, çağdaş olmak çağdaş kafa mı taşunaktır? Yoksa, 20. yüzyılda yaşayan bir nesne mi olmaırtır? • Mustafa Malgır (İÜ Hukuk Fak.): Kalkmma çabası içinde olan çalışanlarmı, bilim seferlerini, eğilim sıstemimizin somut gerçeklerinden kopuk soyut ve tepeden intne tek düze kararlaria yönlendirmeye çalışmak, Çağdaş Atatürk Türkiye'sinln eğitim felsefesi ve doğumunun 100. yıl hatırası ile çelişki değll midir? • Orhan Abacı (Gazi Üni. tk. ve td. B. Fak.): Okula 1981 ÜSYM sınavlan sonucunda girdim. Oku!a devam edersem işi bırakmak zorundayım. Ailem maddi yönden dsstek saglayacak güçte değil. Bizler güçlükle kendi kazancımızla ancak okuyabiliyoruz. Bizim gibi zor durumda olan binlerce öğrencinin mağduriyetinin gözönünde bulundurularak gerekli önlemlerin alınmasını ilgililerden bekliyoruz. • B. Murat Top (EÜ Ziraat Fak.): YÖK, bize bir smav hakkı verirken en a/ altı smav hakkrnıızı, yüzlerce arkadaşın en az bir yılını elinuen almış oluyor. Bir yandan her yü bir kaç misli kontenjan artırılıp herkese yüksek öğrenim hakkmın venldiği söylenirken, öte yandan bir çok Horluklar ile yüksek okula gelmiş gençliğe jüle güle diyen yönetmeliklenn çıkanlması ile ne yapılmak istendiğine bizim aklımız hiç er. mıycr. Sayın büyüklerimiz lütfen bunun mantıksal toir açıkiamasını yapımz. • Devrlm Sönmez (AÜ Veteriner Fak.): YÖK beynimiz!, yüreğimizi ve bileklerimizi paslı zincirlerle bağlamayı düşlüyor. Ama unutmamalıdır ki, paslı zincir ne kadar sıkı bağîamrsa bağlansın, gittikçe çürüyerek kopmaya mahkumdur. • Fevzi Engin (İÜ tkt. Fak.): Urelinun ve buna bağlı olarak da eğitimin çok farklı dallarda ihtisaslaştığı dünyamızda özellikle sosyal bilim lerde tek tip öğretime geçılmesi, ulusumuzun sorunlarına ne ölçüde oevap verecektir? Öğrencinin başansmı büyük ölçüde etkileyen, kredi, yurt, kitap v.s. sorunlara aranmazken, belli yasal zorlamalarla eğitimi sürdürmeit, üretimden kopuk, çağdaş olmayan eğitim sistemimlzi çok daha geriye götürecektir. • Atanur Yıldı?: (Atatürk Ünl. Tıp Fak.): YÖK her seferinde yüksek öğretimde kargaşa yaratan kararlar alıyor. Alman son kararlar üniversiteye yeni giren'eri kapsamalıydı. Eski öğrenciler bu kararlardan muaf olmalıydı ki, mtiktesep haklann çiğnenmesi gibi bir hukuksal hata yapılmamış olurdu. Sokağa atılan bu gençler ne olacak? • Erol Karakoç ( t . Ü. Cerrahpnşa Tip Fak.): YÖK'ün müktesep Ink kaldırıldı mantığı ile belirledigi yeni yrîietmelık, üniversite Öğrencilerinin sorunlannı çözmek bir yana, daha da artırmıştır. öğrencilertn özgürce düşünebilmest, gazete, şiir. roman okuması, biUmsel ve sanstsal yayınlan izlemesi, sinemaya, tiyatroya ve eğlence yerlerine gidebilmesi olanaksızlaşacaktır. Böylece toplum sorunlanndan uzaklaşan, topluma hizınet edemeyen. toplum ile ılişkisi kesilen, sadece iktidardaki siyasâl güçlere hizmet veren, doktorlar, hukukçular, mühendisler, kimyaşerler v.b yetiştirilmek lsteniyor. • Serdar Dağtaş (9 Eylül Ünl. Ikt. ve td. BU. Fak.): Biz bu okullara geleceğin sütverenleri olmak için ml girdik? Ülkeınize yaranmiz bol süt vermekle ml olacak? Yoksa yumruk büyüklügündekl beyinlerimizi uzmanlık «Jallanmızda çahştırmakla mı? Sayın Doğramacı lütfen kendi uzmanlık dalmızla ilgilenin. Biliyorsunuz, siz çocuk doktorusunuz ama biz n s hastayız ne de çocuk. • Afunet Ayla (Zonguldak Müh. Fak. Mak. Böl.): Biz bazı nedenler yüzünden vizesiz ve devamsız kalmıs durumdayız. Eskl Üniversite yasalarına göre. dördüncü sınıfa geçmiş bulunmaktayız. Yeni YÖK lcararlanna göre tekrar UçUncU sırufı okumak zorunda kalıyoruz. Bu da bizim, bu kaıarlar yüzünden hayattan bir yıl kaybetmemize neden olacaktır Bizim dileğımiz, halen tiniversitelerde okuyan öğnîncilerin eski haklannm devam etmeSl veya ek sınavdan vizesiz, devamsız öğrencilerin de yar&rlandmlmasıdır. • Okan Bıyık (Yıldız Üni. Müh. Fak.): Şu snda nasıl uygulanacağı tajn olarak bilinemeyen ve bu nedenle bir çok kanşıklıklara ynlaçan diizenlemeler, geçmişte verilen hakîann geri alınması olarak görülüyor. YUksek öğrenimin paralı olmasıyla yalnızca ekonomik durumu rabat olan ailelerin çocuklanna okuma şansı tanmmıştır. Sayın Doğramacı, Tiirk halkınm yansmdan çoğunun Jorsal kesimden geldiğinl ve halkm çoğunluğunun orta halli olduğunu gözönünde tutarak. bunlarm çocuklarınm casıl okuyabileceği konusunu ve YÖK düzenlemelerinin gerçek amacını biziere açıklayarak aydınlatmalıdır. • Çağdaş A. Kılıç (A. Ü. Hukuk Fak.); ÖYS ile 120 bin öğrencinin Üniversite ve yüksek okullara aJmması lş olanaklannın olmaması nedeniyie doğal olarak diplomalı işsizler ordusunun daha da fazlalaşmasına neden olacak. Çerçeve yönetmeliğinm diplomalı işsizler enflasyonunu önlemek için çıkanldığı açıktır. YÖK bu kararıyla tutarsızdır. • Coşknn Selçuk (G. Ü. Egitim Fak.): YÖK üniversitelere yeni kararîardan önce giren bOtün Öğrencüerin kazamlmış haklanm ortadan kaldınyor. Bu kararlar lnsan haklan ile de bağdaşmaz. Okullardaki öğrenci kapasitesini artırmakdaki amaç, TUrkiye'de lşsiz bulunan 10 binlerce lise mezunu genei bir süre de olsa sevindirmek ve Kendilerini bu duruma getiren eğitim sisteminin bozukluğunu unutturmaktır. • Ercan Aydın (H. Ü. Sosyal ve td. B. Fak.): Bütün başarısjzlığına karşm, zaten kör topal ilerleyen eğitim sistemi bu işi üstlenenlerin büyük gayretleri sonucunda kansere dönüştürülmüştür. îçinde yüzdükleri gerçeklerin ötesirde uçanlar adaletsizlikleri ile Üniversite gençliği üzerine ağır bir sis gibi çöktuler. Bazı ciğerler bu zifiri teneffüs etmeye alışmış olabtlirler, fakat üniversite gençliğinden bu alışkanlığı bekJeyemezler. • Ayşe Ergen (ÎTÜ Kimya Fak.) Eğer önlem alınmazsa, yüksek öğrenim kurumları sadece maddi durumlan lyi olan öğrencilerin yararlanabileceği kurumlar olacaktır. Borçlu sınıf geçmenin kaldırümasma ilişkin karar da yaniızca yeni giren öğrencileri kapsamalıydı. Bu kararın uygulanması nalen okuyan öğrencilerin uzun süre karmaşalar içmde kalmasına neden olacaktır. TASS'a göre boru hattının yüzde 15i tamamlandı • SOVYETLER'E MALZEME GÖNDEREN FRANSIZ ŞİRKETİNE ABD'NİN UYGULADIĞI AMBARGO SÜRECEK. Diş Haberler Servlsl Sovyetler Birliği. Sibirya Doğai Gaz Boru Hattı'nın yüzde 15'inin tamamlandığını belirtirken, ABD'nde Fransız firmasına uygulanan ambargonun kaidırılması reddedildi. Sovyet Besmi Haber Ajansı TASS'ın yavmiadığı bir rapora göre Sibirya'dan Batı Avrupa*ya dogal gaz taşıyacak olan ooru hattı mşaatının vüzde 15'i tamamlandı. Baporda eylül ayı içinde 300 kilomülrelik bir bölümün tamamlandığı belirtildi. Böylece bovu hat tının biten kısmı 700 kilometreyi buldu. Boru haHının toplam uzunluğu <M40 kilometreyi bulacak. Boru hattı Sibirya'daki doğal gaz yataklarından Sovyet Çek sınırına kadar uzanacak. Projenin 1984 yılma kadar tamamlanması planıanıycr. AMBARGO SÜRECEK ABD'de bır yargıç Scvyetler'e malzeme gönderen Fransız şirketine uvgu lanan ambargonun Itaidırıl masım reddetti. Eyalet Var gıcı John Penn önceki gün yapılan duruşmada Ftansız çirketi Creusot • Loire'ye uygulanan ticari »mbargonun sürdürüleceğini belirtti. Creusot • Loire ABD'nin ticari ambargo uyguladığı dört Fransız şirketinden biri. BUindiği gibi. ABD Sovvetler'den Batı Avrupa'ya doğal gaz tasıyacau olan boru hattının yapımım önlemeye çalışıyor. Bu amaçla projeye yardım eden ABD kökenli şirketlera anı bargo uygulanıyor. APO Avrupa arasında önemli bir sorun haline gelen ambargo uygulanan sincetler karara uymayacaklannı, Sovyetler'e malzeme satışlarıru sürdüreceklerinî açıklıyorlar. İşsizlik başta olmak üzere bircok ekoncmik sorunlarla yüzyüze olan Avrupa ülkelerl için boru hattı projesi istihdMn yaratacak ve ekonomik sorunlan blra* olsun hofifletecek bir olanak oluştunıyor. Iskence ile öldürülen sanık için istenmisti • * Bakanlık 2 milyon liralik tazminatı "fahiş,, buldu Erbil TUŞALP lü yargılama gideri ile avukatlık ücretlerinin davacıya bırakılması da» istendi. Hasan Asker Özmen'in yakın larının Danıştaya verdikleri dilekçede, îçişleri Bakanlığı'nca «Fahiş bulunan» tazminatm fahiş olmadığı belirtildi. Dilekçede, Özmen için istenen 2 mıl yon liralik tazminatm «semboHk» bir miktar olduğu belirtılerek şöyle denildi: «Her iki kasığına, sağ şakağına. penisine, skotrumuna ce. reyan tatbik edilerek. Vücudunun çeşitli kısımlannda yanıklar meydana getirilerek, Vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri bırakarak, Askıya (Çantıılıa) asılarak el bileklerinde mo rarma husule getirilerek öldürüldüğü, incelenen fotoğradardan açıkça çörülen bu olgular duruşmada da tekrarlandığı için kamuoyu ile birlikte yakınlanna ria yansıyan bir iş ANKARA Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde işkence ile öldUFülen Hasan Asker Özmen için yakınları tarafından ıstenilen tazminat İçişleri Bakanlığı'nca «fahiş» bulundu. Fizik mühendisliği son sınıf öğrencisi Hasan Asker Özmen' in Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan işkence sonucu öldürülmesinin mahkemede ispatlanmasından ve üç emniyet görevlisi hakkında hüküm veril mesinden sonra Özmen'in yakın ları tarafından Danıştay'a mad di ve manevi tazminat davası açılmıştı. İçişleri Bakanlığı'nca Danıştay Başkanlığı'na verilen savunmada. davacının birinc: ve ikinci dilekçelerinde ileri sü rülen savların tekrarlandığı be lirtilerek «Birinci savunmanuza ilave edilecek bir husus bulunmamakla beraber istenilen 'i milyon lira maddi ve manevi tazminat miktarı fahiş olduğu düşünülmektedir» denildi. İçişleri Bakanlığı 2. Hukuk Müşaviri Ahmet Sezai Aydm imzasıyla yapılan savunmada «Da vanın esastan reddi ile her tür Hasan Asker Özmen'in işkence üc öldürülmesinin mahkemece saptanmasından sonra İçişleri Bakanlığı a^eyhine Danıştay cto maddî ve manevî tazminat davası açılmıştı. kence ile öldürme olayından ötürü istenen bu tazminatm fahiş değil sembolik olduğu da ayrıca apaçıktır. Fizik mühendisliği son sını1 fında okuyan gepegenç bir oğu lun 2 milyon liıaya değişilemeycceğini de vicda.n taşıyan her ana her baba her kardeş ve her yakın sanıyoruz ki inkar edemez.» Hasan Asker Özmen'in yakın larmın verdıkleri dilekçede, Içişleri Bakanhğı'nın «Yerinde olmayan cevabmuı» reddedilmesi, «Sembolik tazminata hükmedilmesini» ve% «Masraf ve vekalet flcretinin davalılara yükletilmesi» istendi. Danıştay'a yapılan ilk başvuruda İçişleri Bakanlığı'na tazminat konusunda yapılan başvurunun olumsuz yanıtlanması üzerine Danıştay yolu seçildiği belirtilmişti. Danıştaya yapılan ilk başvuruda Hasan Asker özmen'in cürümlerinın söyletümesı için işkence yapıldığının Askeri Mahkemece saptandığı ve bu nedenle Enver Göktürk, Niyazi Porç ve Serdar Kerem isimli üç emniyet görevlisinin tutuklanarak hüküm giydikleri belirtilmişti. Başvuruda Hasan Asker Özmen'in öldürülmesin den «Devletin sorumlu olduğu» görüşü şu gerekçelerle ileri sürülmüştü: «Fizik mühendisliği son sınıfında öğrenci olan ve kısa bir süre sonra ülkesine fizik mühenclisi olarak verimli hizmetlerde bulunacak olan genç bir insan tüm dünya anayasalarının, anayasamızın ve yasalarımızın yaptırını altma aldığı ve bir insanlık suçu saydığı işkenceler sonucu öldürülmüştür. Devlet .organlanna organik bir bağla bağlı olduğuns göre, bu organlar tarafından yapılan işlemler doğrudan doğ ruya bizzat devlet tarafından yapılnuş gibidir. Emniyet görevlüeri de devlet organı oldukları için faaliyetîerinin sebep olduğu zararlardan dolayı devletin sorumluluğu da doğaldır. Yasal olmayan uygulamalara maruz bırakılan kimselerin uğrayacaklan zararlar devletçe ödenir. Tüm yurttaşla n n can ve mal güvenliklerini korumak ve koHamakla görevII olan emniyet mensuplaruıdan banlannın insanlık dışı, yasal olmayan uygulamalan mahkomece saptanınış ve subuta ermlştir. Verilen ceza karan da kesinleşmfsthj» Din dersi kitapları yeniden incelenîyor ANKARA (Cumhuriyet Bıirosu) Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Ku rulunda incelenen din ders lerl kitaplan, düzeltmeler yapılması için yazarlanna geri verildl. Bu arada MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanvekilliğini altı ay yürüttükten sonra Izin alarak görevinden aynlan etnekli Albay Burhan Göksel'in yerine emekli Tümgeneral Mustafa Arda getirildi. Arda'nm göreve başlaması bekleniyor. Talim Terbiye Kurulunda, bazı üyeler de görevlerinden alındılar. Buna İlişkin karar, dünkü Resmi Gazete'de yayınlandı. Görevlerinden alınanlar şunlar: Talim Terbiye Kurulu üyesi Ayşe Demirkıran, Meh tnet Halil üzansoy. Daire başkanlanndan Vahap Cepe, Program Dalresi Başkaru Ömer Ünal, Bilgl Işlem Dalresi Başkanı Şaban Dede. Görevinden alman Halil Ozansoy'un, bir stireden be ri Talim Terbiye Kurulu üyeliğinden ayrılmak istediği, üniversiteye geçmek içîn hazırlıklpr yapmakta olduğu öğrenildi. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında ayrıca, 22 öğretmen ve idareci, ikinci sınıf Milll Eğitim Bakanlığı müfettişliklerine getirildi. Müfettişliklere atananlar şunlar: Nevzat Kulu, tbrahim Ka radeniz, Burhan Özkan, Ejder Tezcan, Mehmet Kaçar, Mehmet Erdal Tur.Şenay Talay, Zafer Kahraman, Selami Altay, Nihat Alkan, Arslan Ergiiç, Necati Demirtok, Hasan Gençtürk, AÜ Erkal, Hasan Kırılmaz, Şükrii Tonoz, tsmet Sönmez, Arlf Ülker, Rahml Bağlur, Aydın Çoruh, Atilla Özgfin ve Hasan Okursoy. Okullarda okutulacak din derslerl ile ilgili kitapların Talim Terbiye Kurulunda incelenmekte olduğu, bazı kitapların düzeltmeler yapmaları için yazarlanna geri (ArkMi 9. Sayfsd»» Merkezi sistemde son 10 yılın degerlendirmesi En düsük oranda yerleştirme bu yıl yapıldı tînîversitelerarası seçme ve yerleştinne sınavına kaülan her 5,5 öğrenciden l'i üniversite ve yüksek okullara girebildi. ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) Son 10 yıl içinde üniversite sınavına katılanlann sayısı 3.7 oranında artarken, üniversiteye yerleştirilenlerin sayısının artış oranının 2.3 olduğu belirlendi. Merkezi yerleştirme sistemine göre, smava girenlerden üniversitelere yerleştirilenlerin oranının en yüksek olduğu yıl 1973 1974 öğrenim yılı. Bu yıl için ise yerleştirme oranının en düşük yıl» olarak kaldığı belirlendi. Buna göre 1973 74 öğretim yıhnda smava giren 117 bin 932 öğrenciden ' 30 bin 272'si merkezi sistem. le üniversiteye yerleştirildi. Bu durumda smava giren her 3.9 öğrenciden biri üniversiteye girdi. Bu öğretim yılında sınavlara 408 bin 573 öğrenci ahndı. Çeşitli kısıtlamalarla bu yıl sınava girenlerin sayısınm azaltılmasma karşın, sınava girenlerden 73 bin 516 kişi merkezi sistemle çeşitli okullara yerleştirildi. Bu durumda sınava giren her 5.5 öğrenciden sadece Yıllar 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 Aday 111.691 117.932 224.492 271.195 308.542 345.505 358.691 410.403 443.339 420.855 408.573 3.421.218 l'ini üniversiteye kayıt yapabildi. 197273 öğretim dönemin de merkezi sistemle smava 111 bin 691 kişi girdi. Bu öğretim yılında ise sınava girenlerin sayısı 3.7 oranında artarak 408 bin 573 oldu. 10 yıl önce sınava girenlerden yüzde 24.6'sı üniversiteye girerken bu yıl üniversiteye yerleştirilenlerin oranı yüzde 17.9 oldu. İstatistiklere göre üniversite sınavlarına giren öğrenci sayısı da azalmaya başladı. 1979 yılında 410 bin olan ÜSYM sınavına girenler. 1980'de 443 bine yükseldi. 198l'de bu sayı 420 bine, bu yıl ise 408 bine düştü. Son 10 yıl içinde sınava girenlerin sayısı ise 3 milyon 421 bin 218'i buldu. Bun lardan 491 bin 848'i üniversitelere yerleştirildi. Buna göre son 10 yılda sınava giren her 6.9 öğrenciden biri, başka bir deyişle smava girenlerden yüzde 14.3'ü üniversitelere yerleştirildi. Son 10 yıllık merkezi sistemle smava alınanlar ve yerleştirilenler şöyle: Yerleştirilen 27.489 30.272 37.271 68.498 40.525 36.294 37.435 39.118 41.571 59.859 73.506 491.848 yüzdesi 24.6 25.6 16.6 25.3 13.1 10.5 10.4 9.6 9.4 14.2 17.9 14.3 Kaybettigi kimliği basına dert oldu Faruk BİLDİRİCİ ANKARA Bir sanığın sahte kimlikle mahkum olduğu belirlendi. Mahkumiyet kararından sonra ceza, kimliğin gerçek sahibi hakkında infaza başlandı. Ancak durumun anlaşılması üzerine infaz 19 gün sonra durduruldu. Talip Karakoç, 1976 yılın da Kars'tan îzmir'e çalışmak için gitti. Izmir'de kim liğini kaybeden Talip Ka rakoç, daha sonra Kars'ta yayınlanan «Halkm Sesi» isimli gazeteye kayıp ilanı verdi. Bu gelişmelerden sonra îz mir 3. Asliye Ceza Mahkemeslnde yapılan bir yargıla mada Talip Karakoç lkl ay hapis cezasma mahkum edildi. Davada Talip Karakoç'un 19 şubat 1977 tarihinde «Yankesicilik suretiy le hırsızlık» yaptığı iddia edildi. Davaya konu hırsızlık olayında Karakoç'un İz mir otobtis garajmda Hüse yin Ünlü Kaçan isimli kişinın cebindeki 2100 lirayı al maya çalıştığı, ancak başkaları tarafından görülünce kaçmaya başladığı belirtil di. Yakalanan sanık, adının Talip Karakoç olduğunu söyledi ve 20 şubattan 18 mart 1977'ye değin tutuk lu kaldı. Sanık tutuksuz olarak yargılandı. Mahkeme. sanığı önce beş yıl sü re ile hapis cezasma mahkum etti, ancak olayın teşebbüs halinde kalması ve hafifleticl nedenlerle cezayı 2 aya indirdi. îkl ay hapse mahkum olan ve admm Talip Karakoç olduğunu söyleyen sanık, aramalara karşm yaka lanamadı. Bu gelişmelerdefı habersiz olan gerçek Talip Karakoç 12 Eylül'den sonra Glresun DevrimciYol davası nedeniyie tutuk landı. Erzlncan cezaevlnde bulunan Karakoç DevrlmclYol davasmda sahverillnce olay ortaya çıktı. Başka bir mahkumlyeti olduğu be lirtilince Talip Karakoç «dolandıncüık» suçundan verilen mahkumlyet cezası nı 20 ağustos 1982 tarihinden itibaren çekmeye başla di: kum olan kişi ile ilgisinin bulunmadığını bildirdi. Bu gelişmeler üzerine îzmir 3. Asliye Ceza Mahke mesi fotoğraflar ve parmak izleri üzerinde yaptığı ince leme sonucunda Talip Karakoç ile mahkum olan kl şinin aym kişiler olmadıkla rmı kararlaştırdı. Mahkeme 9 eylül 1982 tarihinde Talip Karakoç hakkındaki Infazm durduruhnasına ve beraatine karar verdi. Böylece Talip Karakoç, sahte kimlik kullanan kişi yüzünden 19 gün tutuklu kalmış oldu. Bu arada Talip Karakoç'un kimliğini kullanan kişinin kim olduğu da anlaşılamadı. Kimliginl kaybeden Talip Karakoç, başka bir yan (Arkası 9. Sayfada) Dil bahğı avcıları dertli Mustafa Reis barın köşesinden lokantayı izliyor. İçki ve müzik insanları masaların üzerine çıkarmış. Şaşılacak bir kıvraklıkla oynuyorlar. îlginç olan, bu kadar insan bu masalarda oynarken ne bardak ne de tabak kırmamış olmalan. Bir lnsan azmanı yüıelliyi bulan kilosuyla masa üzerinde Nesrin Topkapı'yı kıskandıracak hareket ler yapıyor. Marangoz Ali'ye soruyoruz, «ınasalan nasıl buluyorsun?» diyerek. Ne demek istediğimizi anlıyor. «Bu kadar sağlanum klmse yapanıaz. Bunlar dünyamn en sağlam masalan» diyor. Son beş yıllık masalar Kurban Bayramının, yüküne de aldırmıyor olmalı. Han restoranda insanlar boşalmanın, unutmanın savaşı içindeler. Ne oturacak ne ayakta auracak yer kalmamış. Yer istiyenlerden yaka sıru zor kurtaran yönetici Kayhan Ytunak da firar etmiş. Kendin doldur kendin iç yönteml uygulanıyor. Bu yıl Bodrum özlemini giderenlerde bir artış var. Her yer dolu'. Boş tekneler pansiyon olarak kıülanılıyor. Akşam Uzerleri sokaklar bir insan seli. Yürümek bir sorun ama, Bodrum geceleri renkli mi renkli. Güzel mi güzeı. Doyumsuz bir iklim yaşanıyor. Tüm bu güzellikler içinde, üzgün olanlar, geleceği düşünenler de var. Bunlann başında Dil balığı avcıları gelıyor. Bodrum' un tophanesi sayılan balıkçılar çarşısında tartısıyorlar. Karşı köşede asılı gömlekleri Sakıp Sabancı inceliyor. Kısa kollu yazlık Bodrum imalatı, Şile bezinden gömlekler hoşuna gitmiş olmalı. Dükkancının hemşehrisi olduğunu ögrenince da durmadan müşteri taşıyor. Bir iki beş... Belıkçı, parmağıyla Sakıp Sabancı'yı gösterirken şöyle diyor: «Onun gömlek sorunu var. Alır ys da alamaz iş btter. Bizunki öylemi ya, ne alı rar, ne satüır, biz yasamımra ortaya koymuşıız. Bizi balıkçı saymıyorlar. Teknelerimiz ufak, gücümüz küçük. Büyükler bizi ezip geçiyorlar. Seldz on metrelik teknelerle Dil bahğı svhyoruz. 15 kasım 15 şubat tarihleri arasında Mandalya körferi Dil bahğı akuuna uğrar. Kuzeyden güneye doğru körfeze giriş yaparlar. Ege'de Dil balıgının merkezi Mandalya körfezidir Gfillük körfezidir. Herkes avlansın ama, biri ötekine ziyan vemesin. "îüyük küçttğfi eziyor. O vakit bu yasalar ne lş* yanyor?...» Balıkçılar gerçekten heyecanlı, bunun da ötesinde endişeliler. GUndoğan koyü ba lıkçılan «bu gün Dil bahğı takımı yirmi postadan oluşuyor. Her posta altmış kulaç. Bir postası yirmi bin lira civarmda. Bu ağ> lan geriyonız, toplamaya gittiğimizde bir de bakıyornz kl yerinde yeller esiyor. Trolier parçalayıp götürmüşler. İsrailin Bey BODRUM MEKTUBU tauîstaîaYESİLOVft rut'a girişi gibi körfeze giriyorlar. Sonunda derdimizi anlatmak için bir makam anyoruz, onu da bulamıyoruz...» diyorlar. Bu kez sözü başkası alıyor: «Devlet üç mllin içinde, trollerin avlaif masını yasaklamış. Vasaklamış işte nepst bu. Başka bir şey yapılnuyor. Bodrum'da trollerin parçaladığı ağlan ödetene daha raslıyamazsınız. Jandarmaya gidiyoruz. Savcüığa diyorlar. Savcılığa gidiyoruz, Kaymakamhğa diyorlar. Kaymakaınlığa gidiyoruz, 1380 sayıu yasa gereğince Su Ürünlerl MüdürlUğüne gidin diyorlar. Oraya gidiyoruz. Bir memura havale ediyorlar. O memur da koUuk görevlisi değil. Daha ileri giderse troUerdekiler basıyor sopayı. Biz ağlannuzı, memur dövüldüğünü ispat edemiyor. Çoğu kez de bu olaylar açık edilmlyor. Biz de sopa yersek bunu İspat edemiyoruz. TroUerdeki çalışanlar şahitllk edemez. Denizde bahklann sahitliği kabul olnuız. Olmaz, olmaz, olmaz...» Ystkililere soruyoruz, «DU bahğı avcılığı bir sorundur. Bu sonnıun çözUmü için Güney üeniz Saha KomutanliRi na gereklt rapor verilmiştir. Komutanlık bunu olumlu bulmuş, bir kez de Bölge Müdürlüğünden sormuştur. Bölge Müdürlüğü bizim görüşümüze uymamış olacak ki?...» diyor. Yetkililer susmayı daha geçeni buluyorlar. Dil balığı üretimi istenilen noktaya varamıyor. Oysa Dil balığı Önemli Dlr ihrac ürünUmUz. Anlaşılan en doğrusunu gene küçük balıkçılar söylüyorlar: «Trolierle küçük tekneler, birblrlerlnln haklarına saygılı olarak çalışmabdırlar. Bu ekonomimîz için de geçerll bir kuraldır. Haksızhk karşısında kimin ne yapacağuu, yetkililer balıkçılara açıklamalıdırlar. Devlet bu konuda ağırlığını koymau, öncülüğiinii yapmahdır. Vatandaşuı devlete olan RÜvenl sarsümamahdır. Gerçek şudur. Bir Dil balığı sorunu vardır. Bu sorun oluruna Dolandıncılık suçuyla nlçin mahkum olduğunu an layamayan Talip Karakoç avukaü Aydın Erdoğmn ara' cüığıyla kendlıtaıln i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear