02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ONİKÎ CUMTIURîYET 8 AGUSTOS 1379 Sovyetler Birliği'nin ünlü Yenidçn Canlandırma,, uzmanı Dr. Negovsky'ye göre, "însanlar doğal olarak 150 yıl yaşayabilirîer^ (Dlf Haberler Servisi) Insan yaşamınm doğai olarak 150 yıl kadar sürebileceği ve çoğu insanların «Zamarunda müdahaleyle duzeltilebilecek fiziksel bozuklukların ihmali yüzünden» çok erken ölüp gittikleri savunuimakta. Omrünün 40 yılım bu konudaki çahşmalara adamış olan ve dünyaca tanınıp sayılan Sovyetler Birliği Yeniden Canlandırma (Reanimasyon) Merkezi Başkanı Dr. Vladimir Negovsky; bulgularını. bugnne dek elde ettiği gelişmeleri ve bazı beklentilerini sonunda açıkladı. Moskova'daki dev Yeniden Canlandırma Merkezi, ilk kez 1936 yılında çalışmalarına başlamış. Dr. Negovsky de konunun ilk önderi durumunda. Dr. Negovsky: «İnsan gerçekten 150 yıl kadar yaşayabilir. Ne var ki çoğu kere. küçük ihmaller, ya da zamanında müdahale olanaklannın bulunmaması. pek çoğunun zamamndan çok önce ölüp gitmeleriyle sonuçlanıyor. Bizler çahşmalarımızda, insanın tıbben kabul edilen ölümden sonra da diğer bir deyişle kalbi durduktan sonra da yaşayabildiğini. ya da yaşatılıp yeniden canladırılabileceğini kanıtladık» diyor. Gerçekten de araştırma merkezi daha kuruldugu yıl, insanların kalbi durduktan sonra yeniden canlandırılabilmeleri için yararlanılabilen sureyi uzatmayı başarmış. Şöyle kl. Dr. Negovsky'nin bulduğu yöntemlerle, kalbin çahşmadığı, ama kesin ölumün de gerçekleşmediği bu 'kritik sureyi" 5 daJcikadan 10 15 dakikaya hale edilmemış olsa şımdj çoküuı öluler arasında olmalan gereken pek çok Kişinin h ü â yaşayabilmesi gibi; onbinlerce kişinin daha yaşamlannın kurtanlması sağlanabilecektir.» Bu amacla bugün Sovyetler Birliğinin çeşitli büyük yerleşme: merkezlerinde ve hatta bazı kırsal kesimlerde. sayılan 200'ü aşan Yeniden Canlandırma Merkezleri kuruîmuş bulunuyor Dr. Negovsky'nin uzerinde durduğu ikinci bir konu daha var. O da. ölümden dönen ya da öldükten sonra yeniden dirilen insanlann hemen tümünün. kalplerinin çahşmadığı süre içinde çeşitli ilginç» şekiller gormuş olduklannı söylemeleri. Sovyetler Birliğinde olsun, Amerika Birleşik Devletlerinde. ya da Latin Amerika. ya da Asya'da olsun. ölümaen dönenlerin anlattıklan hemen tümüyle birbirlerinin aynı • Aslmda. ınsan öldüğünde. beyni de ölür. Ama anlaşıldığı kadarıyla beyinîer ölümden sonra bile olağandışı. belirsi7 ve ürkutücü bazı izlenimler varlıklannı sürdürebiüyorlar. Nitekim pek çoğu; ölüm uykusu sırasında tanrısaJ varhklan. korkunç şeytanlan. ya da hayaletleri gördüklerini ileri sürerler Oysa. tum bunlar. öteki dünyada var olduğu sanılan şeyler değil. bu dünyada yaşamımız sırasında beynimizde izleri. izlenimleri kalan kişl olay ya da olgulardır, görüşünu savunuyor bu konuda. DR. NEGOVSKY, YENİDEN CANLANDIRMA TEKNİĞİYLE. İNSANLARIN PEK ÇOK FİZİKSEL BOZUKLUĞUNUN GİDERİLDİĞİNİ VE ÖMRÜN YENİDEN UZATILDIĞINI SAVUNUYOR Dr. Negovsky mn süogoı omur» oıürck tanımladığı 150 yaşa ulaşmayo calışan bır intiyar. yuks<Mtebilmek mümkün olmuş Üstelik. beden ısısının düşürülmesiyle, gerçek ölumün' ikı ya da hatta üç saat bile geciktirilebilmesi olanağı doğmuş Bu süre içinde: Yapay solunum. kalp masaiı. elektrik şoku gibi yöntemlerle hastanın ölümden döndurulmesi mümküD oluyormuş. Ustelik Dr Negovsky. bunun bir eylem degil. «Bir îüreç nem de doğal bir sureç olduğunu savunuyor • Kuşkum yok ki» diyor. «Zamanla teknik gelişecek ve benimkilere yeni buluşlar eklenecek Böylelikle tıpk) müda FRANSA'DA "YENİ SAĞ,, AKIMI, HER KANATTAK! SİYASAL PARTIYI FAZLASIYLA RAHATSIZ ETMEYE BASLAHI 1 «YENİ SAĞ»ÇILAR, IRKLARIN ÜSTÜNLÜĞÜ VE EŞİTSİZLÎK GİBİ, HITLER'DEN BU YANA PEK ENDER DUYULAN. AMA DUYULUNÇA DA TÜYLERİ ÜRPERTEN GÖRÜŞLERİ SAVUNUYORLAR.. Franso, dünyada demokrasinln en geliskln duzeylere cıkabıidiği ve insanlann demokrosi icin yüzyıllardır savaşımlarını onurlu bicimde verebildikierı bır ülke olarak bilinir. Gerçekten de. 1789 Burjuva Devrlmi'nin ardınaan, Meciis uyelerinin parlamentodaKi oturuç yerierıne göre «sağ» ve csol» kavramlarının ilk kaynağı da gene Fransa olmuştur. Ve. Fransızların gelenekse! bir özdeyişi vardır: cSol duşünür. sağ vönetir» şeklinde. Ne var ki son zamanlarda, bu özdeyişin da etk.smi yıtırmeye boşladığı gorülmekte. Şöyle ki, kendilerinin de düşünebileceklerını ileri süren ve dahası en coskuiu şek.!de scvuron bazı «sağı duşünürieı ortayo cıkmaya boşladı Fransa'aa... Kendılennı «Scotlor KulObu» adlı bır cevreda toployon bu «duşünürler» ırk oynmının gecerliliğınden. üstün ırk kuramlonno eşıtsizl'ğin yarananndan pogan toplumların Cıstünlüğüne dek, NAZİ Alrnanvosı ndon bu yana pek ender duyulan ve duvuldiiğurdo do tüvler ürperten gorüşıeri «sol düsununün» 'karşısında savunmaya başladılar Geneii'kie genc «düşünurlerden» oluşon bu orup lemsı >lke olarak: «Bizim gerçek duşmonım\ı ne sol ne de komünızmdır. Korsımi7dokı gercek düprron vcrKicşık 2000 yıidon bu yana, msanlığı kemıren eşıtlıkci düşünürier'dir» görüşünu benirrsemis bulunuyor. Ouşünü okulunun kurucusu ve baş savunucusu, 35 yaşındcki Alain de Benoıst adlı bır tdüştınür». Savunusuna göre: «trksal ve bireyse! eş'tsızl kier. büyük ölcude kalıtımsai nıteliktedırier. Bu yüzden de toplumlan, kesinlikle, en yetkin v« aydın kişilerin yönetmeleri gerekmektedir.» Kendilerinin tıpkı Marksizm gibi, kapıtalizme kes.nlıkle karşı o'duklarını ileri surmekte ve buna secenek o'abıiecek toplumsal yapıları bulabılmek icm de bir yandan paganist toplumlan, öte yandan do Hint Avrupa grubunun kültürel kökenlerin ırcelemeye calışıyoriar. Cünku inamşlarıno göre: «Tarihsel oogan kultürleri, yarattıklan Pror.^eteus va öo Fnust gibi görkemli kahramanlarla, insanın dünvayı fethedebıleceğini ortaya koymuşlardır.ı Şimdilik her ne kadar, fYalnızca düşünü alanında kalacaklannı» ve «Politikayla kesinlikle ilgilenmek dOşüncesinde olmodıklcnnı» ocıklıyorlarsa da, Fransa'da cok büyük bir tedlrginlık uyandırmakta bu Yeni Soğcılar. Cünkü, Nietsche'nın erdem görüsünü savunon ve onun ilke erını tıc<<ı Nazi önde r leri gibi benımsediklenni belirtn^ekten cekinmeven bu Yeni Sağcıların gelecekte poiitik örgütlenmelere girmeleri de olasıdcn uzak değil. Cünkü, gectığimiz yıl: «Her aydın görüsünü acıkca ve rahatlıkla açıklavıp savunobHmeüdir» savından yola cıkarak. 85 bin bcsan bir hcftalık derginin kendüerini desteklemes^i sağlovıvermısler. Bu nedenle de valnızca Fransa'daki sol parüler degil, fakot aynı zamanda geleneksel scğ ya da orta oortiler bile. Yeni Sağa kesinlikle karşı cıkıyorlar. Soldüki partiler onian kesin olorck «faslsîlik>le suclarken; sağdakiierie oriadakıler: «Bunlar dinsizliği, hatta giderek Tanrı tanımaz'ığı savunuyoriar. Üstelik. ırklann vc da genlenn sağlam olabilmesi icin, cocuk aldırîmoy do vnsallaştırmadan yanalar» diyefek, Yeni Saö|9 n s c uyuşulamayacağım vurgulamaktan geri katmıvorlar. Frcnsız kamuovunun akhbasında düşünür!«sriyse, bu Yeni Sağ akımını söyle tanımlıyor ve belkf de gerceği en vakından yansıtmayı hnsarıyorlar: sjar Jocques Rousseau'rlan bu vona, diğer bir deyişle 1789 Devnminden bu vana, kcrşıdevrimci. hatta gerc. b'r cok tepki ak'mı ortaya cıkmıştır. Şımdiük Yeni Sağ. oolit'kodan uzak. salt bir düşünü okuiu gortınümunrle. Ama ne var kı dusünü ve poıitika. er vo da gec. amo mutlaka bır gün bır noktado kesisirier. Bu nedenle. Yeni Scğın oercek vüzü de ortava cıkacak ve onların da bu korsıdevrımcı akımlardnn bin olduğu kanıtıanacaktır.» Türkiye ile Romanya'nın ilişkilerinde büyük gelişme var Romanya'nın dışsatım mallan içinde kimyasal ürünler ve makineler ön sırada yer alirken, Türkiye'nin Romanya'ya yaptığı dışsatımı ise başlıca pam.uk, turunçgiller. zeytin, zeytinyağı ve bazı mineraller oluşturuyor Pars TUftLACî Romanslar. guzel sözler ülKesıdır Roman ya. Diliyle, ozuyle Latin kokenlı olan Rumenlerin tarih boyunca her ulus şıbı bir takım unsurlarla Kaynaşıp prüarla uzun sure ortak yaşamış. olmalan. ulusal varlıklannı bugüne dek korumalarını engellememiş. aksine kültürleri daha da geüşerek gunümüze dek süregelmiştir. Bir zamarüar Osmanh Türklerınin yönetimi altında Eflak, Boğdan ve Erdel voyvodalanyle yönetilen "Romany"a~, daha sonra zaman zaman Macarların, Almaniarın işgaline uğranuştır. Tarih boyunca Türk Rumen ilişkilerinı incelemek, bu konuda geruş araştırma yapmak amacıyla Romanya Sosyalist Cumhuriye ti Sosyal ve Siyasal Bilimler Akademisi Başkanı Sayra Prof. Dr. Mathei Gheorgiu'nun özel konuğu olarak bu komşu ülkenin çeşitli kentlerinde bulunduk. Hem buralarda edin diğimiz izlenimleri. hem de özellikle son yıllarda olumlu yolda gelişmekte olan Türkiye • Romanya ilişkilerini daha da geliştirmek için harcanan iki yanh çabalar uzerinde kısaca durmayı ülkelerimiz açısından yararlı görüyoraz. IL Dünya Savaşı sırasında önemli ölçüide toprak kaybına uğramış ve bu yüzden de oldukça etkilenmiş olan Rumen haJkı. artık savaş istemiyor, tum dünya halklan gibı iyi ve barışsever duygular taşımakta ve herkesle dost geçinme eğilimini sürdürüyor. Rumenlerin gerek dünya, gerekse Osmanlı Türk uygarlığına katkıda bulunmuş. her alanda yetiştirdiği ünlü kişiler arasında Dimitrie Caniemir (Tarihçi. bilgin. Klasik Türk Musikisi bestekan, 16731723). Janos Bolyai (Oklid kuramını çürüten geometrinin kurucusu. 1802 1860). Victor Babeş (Çağdaş mikrobiyolojinin kurucusu ve dünyada ilk bakteriyoloji kitabının yazan, 18541926). lon Cantacuzino (Çağdaş mikrobiyoloji ekolünün ve deneysel hekimliğin kurucusu. 18631934). Emil Racovita (Biyospeleolojinin kurucusu, 1868 1947), Nicolae Jorga (Almanca Osmanlı Tarihi yazarı ve siyaset adamı, 18711940). Anghel Saligny (Betonarmenin mucidi. 18S4 • 1925), Mihai Eminescu (Rumenlerin en büyük şairi. 18501889), Traian Vuia (Dünyada kendi kendine havalanan ilk uçağın mucidi. yapımcısı ve pilotu. 18721953). Constantin Brancusi (Çağdaş heykeltıraşlığm babası, 18761957), George Connantinescu (Sonisite kuramuıın hazırlayıcısa, 1Ö31 1965) Ceorges Enescu (Çağdaş Rumen müzik ekoiünün kurucusu, 18811955), Aurel Vlalcu (Havacıhğın öncüsu, 18821913). Henri Coanda (Dünyada ilk tepkili uçağın mucidi 1886 1972) Türkiye CumhurbaşKanı Mustafa Kemal Ataturk, «Rcmanya ile ittifak, Turkıye ıcin surekli bir mutluluk nedenidir» diyordu. gibi isimler vardır. 1967 yıhndan berl Romanya'nın lzlemekte olduğu dış poütika, soayalizm esaslanna dayalı eşit haklar, karşılıklı bağımsızlıgın tamnması. içişlere kanşmama. antiemperyalizm ve ekonomik bakımdan da 'Kendi yağıyla kavrulma* tlkelerini kapsamaktadır. Büyük komşulan ve muttefikleri Sovyetler Birliği ile olduğu gibi. diğer dunya ülkeleriy!e de dostça ilişkiler kurarak onlarla ekonomik işbirliğlnde bulunmak yolunda adımlar atılmıştır. Bu arada. Avrupa'da askeri güçlerin azaltılması, Balkanlann nükleer silahlardan annması, NATO ve Varşova Paktlarının tedricen lağvedilmesi ve böylelikle dün ya barışının sağlam temellere oturtulması konularında Başkan Çavuşesku'nun ve yoldaşlannın çabaları dikkate değer. TÜRKİYE ROMANYA İÜŞK1LER1 Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan başlayarak Türk Rumen ilişkileri dostane oldu. Ozelükle Carol U (19301940) devrinde ilişkiler daha da sağlamlaştL İki devlet, Balkan Antantı ve Paktı ile geleceklerini gu••ence altma almak istediler. 1930da Atinada toplanan konferansa iki devlet de katıldı. 1931de İstanbul'da bu konferanslar yinelendi. Bu devrede Bükreş Sefiri Hamdullah Suphi Tannöver'in telkiniyle Romanya'ca yaşayan pek çok Gagavuz Türkiye'ye göç etti; fakat çok geçmeden bir bölümü geri döndü. Carol II. 1938'de Erzincan'da meydana gelen deprem sonunda zor durumda kalan felaketzedelere yakın ilgi gösterdi, pek çok kereste göndererek yardımda bulundu. 1930 1937 yıllan arasında Türkiye'yi ziyaret eden Rumen ileri gelenleri arasında Rumen Ana Kraliçesi Mari (8 nisan 1930), Dışişlen Ba kanı Tıtulescu (26 ekim 1934) Dışişleri Bakanı Grafencu. Romanya Bafbakanı Tatarescu (27 ekim 1937) gibi kişiler bulunuyordu. 17 Ekim 1933 tarihınde Türkiye Cumhuri yeti ile Romanya Krallığı arasında bir Dost luk, Ademi tecavüz. Hakem ve Uzlaşma Ant laşması imzalandı. 18 Mart 1937de Türkiye Curfthurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK; Romanya'nın Dışişleri Bakanı V. Antonescu' nun Türkiye'ye yaptığı ziyaret dolayısıyle veruen yemekte Türkiye'nin Romanya ile olan yakınhğına değinerek şöyle dedi; •...Ben ve Türkiye gıderek daha da güçlenen bir Ro manya görmeyi yürekten istiyoruz. Romanya ile ittifak Türkiye için süreklv bir mutluluk nedenidir. Romanyanın gücünün kendi gücü müz kadar bizi sevindirdiğini belirttim. her zaman belirteceğün ve sözlerime hep sadık kalacağım. Tüm dunya benj tanır ve benim sözümun bir bildiri olmadığını, bir Pakt olmadığını ama benim sözüm olduğunu bilir Paktlann ustünde bizj birleştiren duygulardır. Romanya yüreklerimizde değerli bir dosttur.» Bükreş'te 29 Ağııstos 1975 tarihinde Tur kiye Cumhuriyeti ile Romanya Sosyalist Cum huriyeti arasında dostluk ve işbirliği konulannı içeren 15 maddelik bir ortak deklaras yon imzalanışından yaklaşık bir yıl sonra, Türkiye Cumhurbaşkam Fahri Korutürk'ün çağnsı üzerine. Romanya Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı Nicolae Çavuşesku 22 25 Hazi ran 1976'da ikinci kez Türkiye'ye resmj bir ziyarette bulundu. İkj taraf arasında vanlan ekonomik ve kültürel işbirliği dolayısıyle taraflar. aynı zamanda. Bükreş'te 1976 Nisan ayında toplanan Türk • Rumen Ekonomik Karma Komisyonunun 3. oturumunun çalışmalarından memnunluklannı belirttiler. Uluslararası ilişkiler alanındakj önemli sorun lann da gözden geçirildiği bu ziyaret sonun öa bir ortak bildiri imzalandı. Bunlardan baş ka CHP Başkanı Bülent Ecevit. 23 28 Temmuz 1975 günleri arasında. Romanya Komünist Partisi Genel Sekreteri Nicolae Çavuşesku'nun çağnhsı olarak Romanya Sosyalist Cumhuriyeüne bir dostluk ziyaretı yaptı. 1971 yıhndan bu yana iki ülke arasında ki ekonomik işbirliği gelişme kaydetti. ticari alışveriş oldukça hızlandı. 1976'da Roman ya dışsatımını başlıca olarak kimyasal ürünler (gübre, kâğıt, soda ve sodyum hidroksid, sentetik elyaf vb.) ve makinalar (petrol çıkarma donatımı. cip, traktör, makina aletleri, bilye, dizel hidrolik lokomotifleri. elektronik donatım vb.) oluşturmuştur. Türkiye'nin Romanya'ya yaptıgı dışsatımj ise başlıca pamuk, turunçgiller. zeytin, zeytinyağı. bazı mineraller oluşturmuştur. Ekonomik işbirliği çerçevesi içinde gerçekleştiri len ortak projelerden Samsun'da kurulan Asit Sülfürik fabrikası (kapasitesj yülık 215. 000 tondur), Elâzığ'da kurulan Kimya Kompleksi. Afyon'daki Eber Gölü'ndeki sazlardan yararlanarak kurulmakta olan Selüloz Kâğıt fabrikası. anılmaya değer. 1976 yılım izleyen görüşmelerde Romanya'nın kredj temeline da yanarak, gerek Merkezî Anadolu Rafinerisi" nin kurulmasında gerekse Türkiye'de gerçek leştirilecek diğer projelerde, Romanya'nın donatım teknoloji ile katkıda bulunması kararlaştırılmıştır. Son yülarda gelişmekte olan Türkiye Romanya kültür ilişkileri de her iki taraf için yararb oldu. İki ülkenin bilim adamları, araştırmacılan, yazarlan karşıhkh zıyaretlerde bulundular. Özellikle araştırmacılara dev let arşivlerinde çalışma olanağı saglandı. Tür kiye Yazarlar Sendikası ile yaklas.tk 1300 üyesi bulunan Rumen Yazarlar Birliği arasın da surekli işbirliği anlaşması imzalandı (18 Haziran 1978). Önümüzdeki Mayıs ayı içinde her iki kuruluş da Sofya'da toplanacak olan uluslararası Balkan konferansına katılacaklar. Bu konferansın amacı, Balkan devletleri arasında siyasi * ve kültürel birliğin ve beraberliğin sağlanmasıdır. Türkiye'de 1958den bu yana Lucian Bla ga, Bratescu Voinesti. lon Luca Caragiale. Panait Istrati. Liviu Rebreanu. Ioan Sla\ici. Marin Sorescu, Zaharra Stancu. Werner Sölner gibi Rumen yazarlarının eserleri Türkçeye çevrilip Türkiye'de yayınlandı Buna karşın. Romanya'da da Yaşar Nabi Sait Faik, Necati Cumalı, Halide Edib. Yaşar Kemal. Sabahattin Ali, Aziz Nesin vb. Türk yazarlarının eser leri 1955 yılından beri yayınlanmaktadır. 1977 yılında Rumen Yazarlar Birliği tara fından yaymlanan edebi eserlerin sayısı 1070 dir. Bu kitaplann toplam baskı sayısı ise 23 milyrn beşbin olarak saptanmıştır. Son yarun yüzyıl içinde TürK dili ve tari h; u/enne araştırma yapmış v e eserleri yayınlanmış en önemli Rumen yazarlan şöyle sıralanabılir; Nicolae Iorga. H. Siruni, lon îonescu la Brad. Mustafa Mehmed, M. Guboğ!u. Ajrc? Dscet (DIŞ HABERLER SERVİSİ) Fransız Kent Taşımacılığını Gercekieştırme Kuruluşu SOFRETU'nun temsilcilerinin hâlâ İran'ın başkenti Tahran'da bulundukları bıidirilmektedir. Devrık Şah zamanında Tahran metrosunu yapmo görevini üstienen kuruluş, metroyu yapmaktan vazgecmemıştır Fronsız Le Monde gozetesinln haoerinde, kuruluş temsılcüeri, yapım tasorısı, islam devrimınden sonro askıyo alınan ancak sürüncemede bırokılan metro /apımı ic'n ginsimlerini sürdürmektedirıer Bu arada yeraltı caiışmalarını yurütecek bir makinenin de yakında. ısmarlandığı bir Amerikan fiTnasından geimesi beklenmektedir. Tahron kentı 1970 yıiındo SOFRETU'yo boşvurarak kendileri ıcin taşımocıiık calışmaları yapmosmı istemişti. Colışma 1972 yılında sona ermıs ve 7 hotton oıusacak bır şebekenin ortaya çıkarılmasına karar veriimışti Topiam 145 Kmiik hatlordan dördünun W. bunioı 63 km tutmaktavd». ilk aşomado vapılması planianmıştı Bu Işlemi yönetmeyj soğlamak Icin Tahron ve Banlıyösü Kent De mlryollan Kuruluşu SCFUTB İle SOFRETU arasında 14 mart 1976 yılında bir aniaşma imzalanmıştır. Anlaşmo ilk dört hattın vapım ve garcekleştirme calışmalannın ortak mühendislik hizmetlerinf öngörmekteydi. SOFRETU'nun yerine getireceği vukümlülükler sadece, şebekenin calışmasım sağiayacak gerek'i donatımları değil ama inşaat mühendisliği hizmetini da tçeriyordu. Farkiı hatlann hizme'e sokulmosı ise 1981 ve 1984 yıliarında olacak bicimde planlanmıştı. Kentin tam merkezinde ve yeraltında yapılmas: öngörulen ilk dört hattın yapım calışmaları kı teknik malzeme kadar inşaat rnöhendısliğinl de Içeriyordu, programo uygun olarak 1976'dan 1979 a dek sürdürulmüştür. 4 nattın ınşaot muhendisiic' hizmetleri dışındo tum natlann calışmaları son: erdırilmiştir. Ancak 13 mayis 1979'da SCFUTB Boskanı projenin gercekieştiriimes1 hedefieri konusun. do Iranlı yetkililer tarafından duzenieme yapılacagımn beklendıgi gerekcesiyle SOFRETU'dan çoı şmalann durdurulmasını istemiştir. FRANSIZLAR İSLAM DEVRİMINDEN SONRA ASKIYA ALINAN TAHRÂN METROSUNUN YAPIMINDAN VAZGEÇMED! VİETNAM HÜKÜMETİ, A5D KOMGRE HEYETİNJN ÜLKEYE GEîMESl İÇİN YAPTIĞ! DAVETİ GERİ ALDI KUAIA LUMPUR (a. a) V e!nam hükümetl, 9 kışıden oıjşan ABD Kongre hrvnt'mn vietnam'l ziyaret etrnesyte itg'ii davet;m gen almışiır. Haberl veren ABD'dek: Vıeînorr Büyukelcılik sözcüsij, Benjamin S. Rosenthai'in boşkanlık ettığ. heyetın bazı uyeıar'nın müitecı meselesi ile ılgıü o'arck v eînarn'ı ınsan hakıjnm ciğnemekle sucladıktarını soytemıştır Sozcü. Vieınom'/n. müitecı nneselesındekl gergm havay> yok edeceği ümıdiy'e .oz konusu davett yaptığını söylernış. oncok. ABD'I delegelerin llgii^nr) ği ?ek konuiur Vi9tnn;n'ı sieştirmek ortaya çıktığmı one surmuştur. :
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear