29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DÖRT CUMHUIÎİYET 3 MAYIS 1379 POLJTİIC4 VE ÖTESİ MEHMED KEMAL. HAVANA GÜNCESÎ Plaza de \a Revoluclon, yanl Devrim Alanı'nın. o algbildiğine geniş uzanan alanın tam karşısında Küba Komünist Partlsl'nin merkez bınası, alanın ya nındakl caddeyi öte yakaya ge clnce de. ünlü Granma Gazetesi'nln binası görülür. Partinin resmi yayın organı Granma Ga zetesi İle parti binasının uzaktan da olsa, birbirlerine bakmo ları, aralarındakl özdeşliğin bir yansıması sanki Adını ünlü Granma gemislnden, (Fidel ve arkadaşlorını 1956 kasımında P/.eksika'dan Küba kıyılonna getiren gemiden) alan partinin resmi yayın organı Granma Gazetesl üc ay rı düde yayımlcnıyor. Şu önün de durduğunuz beş katlı ve yi ne bahce içindeki yapı gazetenin yönetildlği merkez. Matbaası da biraz ilerde. Yönetim merkezinde dunyanın ünlü yabancı ajanslarının bağ'ı bulunduğu dış haberler bölümünden başlayın da, tüm Küba'yı kopsayan ve hemen her yerleşim yerinde birer muhabirin bulunduğu ic haberler bölümü, cok geniş bir orçiv. fotofirafpılar Yalçm DOĞAN Bundan yıllarca önce hapia damında birlikte yattığımız bir mafia şefi ile konuşurken, «Blz ikl şeye karışmo/ızs demişti. «Biri siyoset, birl ticoret. Onun dışınao her şeye varız.» «Siyaset?» diye sormuştum. «Yani parti, pırtı dalgası... Saflcılık, solculuk... Hukumot işi senin anlıyacağınl..» «Peki, ticaret?» «Ticarct de buvuk zenglnlerln Isl... Paralı ndamlar yor ya, nanl siz kopltolist dersinlz... Ona da korışmoyız...» Bugürt adına maflo dediğlmiz yeraltı örgütlerl blr zcmonlar ış alanlarını cizmişlerdl. Zaten mafianın da boşkalorı i!e uğroşacak pek gücü yoktu. Eti neydl, budu neydi? Bira? karı kız, b.raz kumar mumar, az buCJk esrar. beyaz zehir, birar da kacakçılık... Başka işlere karışmozlardı, karıştırılmak istenseler de korışmoztordı. Mafianın bdyie geler.eği vardı. 12 Mart ara rejiminden sonradır ki, hapisanalerda sağcısı, solcusu, mafiası birlikte yatmaya başladılar, çok kışinin gözü açıldı. Anfatmışlordı, blr sllâhlı genciik örgütü liderin© bir mafia şefi blr gün şöyle diyor: «Yahu. siz ne kadar gözü pek adamsınız? Slzin odamiarınızdan üc. beş tanesi bizde olso bize kimsa dcyonamaz. Dünya kadar para veririz de slzlrt odomlarınız gıbi birısini zor buluruz.» 12 Mart denemeslnden 6ortradır kl, maflo polisin de, hükümetin de, devletin de ne kador gevşek oiduğunu öğrendi. Hapisanelerde görüldü ki devlet, gözü pek birkaç çocukla başa okamıyordu. Mafianın adamlan da bundan cesaretlendiler, hem d« kendilerl Için yenl Iç alanları buldular. Bugün hükümetler üstüne oynuyorlarsa. o gunlerde edindlklerl deneylerdendir. Mafia elemanlarının çoğunu da hopistekl gencler eğltmlşlerdlr. Bugün ülkemlzde 2.5 mllyar dolorlık kaçakçılığın denetimıni mafianın tekelindedlr. Bunu biz s6ylesek belkl inanan olmaz. Ünlü işadamımtz Vehbl Koç. Otosan'ın bayiler toplantısında diyor kl: «Başta slgara olmak üzere, Içkl, tlcori hammadd*. mücevherat kacakcılıâ1 " e Kıbrıs'tan memlekete sokulan mallann değeri 1978'de İkl bucuk milyar dolar olorak tahmın edilmektedir.» Silâh kacakçılığı buna dahll değlldlr. Silâhlann n«reden geldiği, kimlerln getirdlğl, paralarının nereye verlldiği henüz bilinmiyor. Vehbl Koç, konuşmasında tllâh kacakcılığma da dikkati cekmektedir. Bundan otuz yıl önce bizim yeraltı örgütO olon mofio bunları bilmezdi. Bunlorla uğraşmayı da göze aiamazdı, devletten korkardı. Nitekim mafia Iş alanını da ötekilsrle bulaşmamak icin ayırmışti. Bugün öyle mi? Bugün mafianın vurgun ve soygun olanı geniştemt»tir. Mafianın vurgun ve soygun alanı. adına ticaret burjuvazisi dediğimiz dövlz ve dövlz karaborsasını yön«tenierle karışmıştır. Kimbilir, belki de içli dışlıdırlar. Demirel. Türkiye icin «yoklar ulkesiı diyor ya, İstanbulda parayı bastığmız zaman «yok, yoktur», her şeyi bulabilirsiniz. Türkiye'yl bir karaborsa pazarma cevirenler bugün meydanlarda doloşarak bundan yakınmaktadırlar. Halka anlatılamadıflı icindlr ki, karoborsayı yaratanlan halkın önünde 6ergileyemtyorsunuz. Ortada dönen para 2.53 mllyar dolardır. işbaşında olanlar bunun onda biri icin yaban bankalarına yüz suyu dökmektedırler. Görülüyor ki, mafia artık sgddce kacakçılık yoluyla döviz ekoncmısınl denetlemiyçr^Üştüna, ^yuründüğü/ıde ., hükümet devirmeye de yeltenmektedir. Işboşındaki hükümet, sıkıyönetim aracıiığıyla 3 milyar doları denetim) altında bıılunduran mafianın üetuns yürüdü. N« oldu, bir de bakt.k catlama Ankara'da görüldu. Söylentileri aktarıyorum. istanbul'da da, Ankara'da da Altılann çatiaması. uc mebusun hükümet tabanından kayması mafiaya boğlanıyor. Tüm öyle mldir, değil midır. bilemem ama, 6öylentiler bu doğrultuda yoğunlaşıyor. Ecevit hükümetinl gücsüzlendirmeye yönelik eytemlert Ortadoğu'dakl olaylara bağlayanlar var. doğrudur. icerde mafiaya da bağlayanlar da var, vonlıs mı? içadamı Vehbl Koc'un mafıadan yakınması yabana otılmamalıdır. Maficyı kim doğurmuştur? Mafiayı bu sistem uretmiş, bu sistem doğurmuştur. Bunu salt bir hükümet sorunu Ronmak aldatıcı olur. Güclü bir hükümet kurulursa, bütün bunların çözüleceğini önerenler var Bu hükümet gidip, başka bir hükümet gelınce sanki mafia gücunu yltlrecak mi? Bu hükümet gidip, başka bir hükümet gelincs. Iktidarlorı dışardan denetleyen ve büyük ekonomik güclere sahip olanlar duracaklar mı? Sistem böyte kaldıkca mafia da, ıktıdorları dışardon denetleyen ekonomik güçler de yerlennde sayacaklardır. Bazı guclü görünen çevreler boşuna güclü hükümet sakızı ciğnemesinler, Türkiye'deki rahatsızlığın kaynağında yatan güclü ya da zayıf hükümet sorunu değil, sistem sorunudur. Sistem değişmedikce sorun da cözülemiyecektir. Türkiye'ye nice güclu sayılan hükümetler geldı, askerli askersiz, partili partisiz, cok partill, çok sayılı. tabanı geniş, tabansız, ne oldu? Sistem varoldukça scrunlar da olduğu yerde dondu. Türkiye öyle blr noktaya getirildl ki. holdinglerie Mafialar yeraltı oyunları cevirerek hükümetlerle uğraşırlarken holdingler de yer üstünda «güclü hükümet» oyunlarıyla hükümetlerle uğraşıyorlar. Zincirin haikalarma bakarsak; holdingler mafialarla uğraşırken. mafialar da soluğu Ankara'da alıp hukümetlerın tabanını deşiyorlar. tSomut belge göster?» diyeceksinlz. Kimsa göstaremez. Ama görünen bir şeyler var, sezintiyle onların nereden kaynaklandığını bıliycruz. Şair, tBir şey var, görüyorum amo. söyliyemiyorum.» diyor ya. tıpkı onun oibı... MİT diyoruz. Işte MİT, gucü ve ulusal cıkarlan gözeîme alışkonlığı varsa bunları ortaya cıkarır, rapor eder Ama bızim MİT, soicu sağcı avlamoktan so! tehlike, sağ tehiıke kovalamoktan öteye gecemez. MİT öteye gecemezse. atı olan Üsküdarı gecer... «Vay, efendim îktidarın tabonı ile oynuyorlar?» Oynayon da o/natan da belli ama neylersin! Görülüyor da Söylenemiyor Küba'nın kültürü nedir? «Amerikan ve İspanyol sömürgeciliği altında ulusal kültürden söz açmak zaten olanaksızdı. Küba'da devrim öncesi kültür, devrime yön gösterecek güçte değildi. Eylem ağır bastı.» HAVANA LİMANI OTOBÜS DIŞINDA EN UCUZ ŞEYLER KiTAP, SiNEMA VE TiYATRO BiLETİ İcin bir bolüm. epor bölümü v« benzeri oda ve bolümlerden 0luşan birimlere dek, cıvıl crvıl içleyen, o gazeteciliğin biteviye temposunu insanın iliklerinde hissettiği olağan bir gazete yapısı Granma nın yönatildiği yer. Kâğıt ve mürekkep kokusu sinmiş yopıya. Yokao, on onba$ gün o mürekkep kokusundan uzaklaşınca. bir özlem ml bu?... Gazeteciliğin insanı icine ceken o garip temposu. o şaşılası tutkusu, o zamana knrşı yarış, halko her gün mutlaka yeni bir şeyler ulaştırmo so rumluluğu aslında dunyanın hicbir yerinde değişmiyor. Gazateciliğin kuralları her yerde oynı. Değlşen, bakış açısı ve dağerlendirma yöntemlerl. Günluk yayımlanan Gran*jmj'rorr resmi dilde, yanl Ispanyolca'da günlük tlrajı beşyüzbin. Küba Komünist Partisi ne düşunüyor, olayiarı nasıl değeriendirlyor, dünyaya nasıl ba kıyor, icerde sorunları çözümle mede hangi yöntemlerl kullanıyor... Bu ve bunun gibi soruların yonıtlarını her gün Granma'da bulmak olası. Gazete pa ketlenlyor ve her gün ucakla Küba'nın en uzok köşelerins dek dağıtılıyor. Küba'da herhangi bir kırsal ya da kentsel yerlesme biriminde Granmo'nn buiunmasından. Gronmo'nın herhangi bir yerleşme blrimine gunu gününe ulaşmo6indan da ha doğal bir şey yok. Gozetede coğunlukla birlncl sayfada Fidel'in bir gün önce yaptığı konuşmo ya da çjszi ya da lidere llişkin herhongi bir haber ve de bir resim görmek de aynı ölcüde doğal. Örneğin, 1978 aralık sonundakl Granma gazetesintn yayınları genelllkle Küba'ya dönmek isteyen Amerlka'ya yerleşmiş Kübalı ailelerin cocuklarıyla Castro'nun yaptığı görüşmelere llişkindl. Devrim sırasında Amerika'ya kacan «beyin gücüsnün çocukları bugün. oradan yirmi yıl gectikten sonra, Küba'ya dönmek istiyor lar. Aileleri cocukların bu baskı ve isteği karşısında doha fazla direnememişler. O nedenle de cocuklarıyla biriikte Havana'ya gelereK bir dizi görüşme yaptılar. Granma aralık sonunda bu görüşmeleri uzun uzun yayımlodı. Sonunda, sabahın saat 3'unde Fidel'in düzeniediği basın toplantısı da büyük bir resimle sansasyonel blr blcimde verildl. Belli koşullcrla cocukların dönmesine izin veriliyordu. Gazete ayrıca Küba'ya dönmek isteyen genclerle yapılon röpor tajları yayımladı. 12 sayfa olarok yayımlanan Granma'nın altı sayfası ic haber ve yorumiara. kalan altı sayfası de özellikle dış haber ve kültür olayiarı olmak üzere, ceşitli konulara ayrılmış. Granma dısmda Küba'da se kiz günlük gazete. iki de haftalık dergl yayımlanıyor. Dergiler daha ;ok kuramsal tartış malara yer veriyor. Günluk se kiz gazetenin içinde Granma'don sonra en önemllsi «Juvan tud Rebelde», yoni Genc Komü nlstler Birliği'nin yayın organı olan gazete geliyor. Günlük tira|ı 200 bın. Özellikle üniversite genclerl tarafından okunuyor. Onun icin de, gazetenin yorum ve makalelerınde gerek sayısal yoğunluk gerekse niteliksel ağırlık hemen göze carpıyor. DEVRİM ÖNCESİ VE SONRASI BASIN Küba'da basının llglnç blr öyküsü var. Devrim önceslnde basın coğunlukla karçı devrimcilerin yanında yer almış. Bunun da nedeni cok açık. Ga zetefer genelllkle çeker kamtfi tarlası sahipierininmlş. Ya da önemli sanoyicllerin. Bir boşka deyimle. basın devrim öncesinde kesinlikle va mutlak olarak yerli ve yabancr sermgyenin egemenliğindedir, Oikeyl yönetenier basını da yönetmak tedirler o torihlerds. Yine 0 günlere ilişkın ilginc bir yon, imiş. Sadeca Latin Amerika'da değil, hemen tüm dünyodo yabancı ssrmayenın egemenlibasında yabancı sermayenin en yoğun bulunduğu ülkeiarden biri 1960 öncesinde Küba ğinde onemli boyutlar taşıyan bir «yabancı» basın. Halka yabancı. ülksys yobancı, devrime cok yabancı. Onun İcindlr kl. Fidel ve orko daşlarınm yaptığı devrima holkın geroek kotkısını yansılan cok az yayın organı bulunmu* devrim sırasmda. Ya da aynı olgunun öteki yüzunden bokıldığında basın, devriml hemen hiç tutmamış ve şlddetie karşı Cikmış. Basındaki bu şiddetli muhalefeti engellemek Fidel'in ikl yılına mal olmuç. Cunkü. şe ker kamışı ağalarını yo da bilmem ne endüstrisi patronunu suBturmak İcin, önce o tarlayt ya do fobrikayt komuiaştırmak gerekmiş, Ancak, ondan eonra sıra onlann yayın organlarına gelebilmiş. Ama, bu iki yıl ic'm de de hem gazeteler, hem rad yo ve televizyon yapacağını yapmış. Hoberler sörekll corpıtılmıs. yorumlor sürakli ters ve kasıtlı verilmiş. Baeında özel mülkiyetin tümüyle kalkma sı icin Küba iki yıl bekiemiş. Kübalılar tdavrlmde ottıflımız en güc adımlardan biri basınla ilgili olan:dır.» dlyorlar. Gronma günlük İspanyolca yanında, haftada bir «özet yayın» türünde İngilizce ve Fransızca yayın yapıyor. «Granma VVeekly», yani haftalık Granma'da son haftanm gelîşmeierinl ve önemli yorumlarını buirnak olosı. Gazetelerin dıvında bugün KCiba televizyonunun yedi ayı istasyonu var. Radyo istasyon sayısı ise 50'yi buiuyor. Kitle haberleçmesi acısından on milyonluk bir ülkede oiağanüstü rakamlardır bunlar. Ns <^ar ki. bir televizyon alıcısının fiyaîı 400 ils 600 pezo arasmdo deöişiyor. Ancak, halkın topluca bu lunduğu yerlerde. sendikalordo, fabrikalarda, komiteierde mutlaka hem radyo, hem televizyon var. Evlere televizyon atnrıak aCikça pahalı. BASIN ÖZGORLOĞO lacıldı kl, Kubo televlzyonunda iik kez bir Türk yazarın öyküsü okunuyormuş. Azlz Nesin'in bir öyküsünü dramatize etmişler, iki klşi korşılıkiı okuyordu. Hangl öyküsü olduğunu ne onlar anlatabildi. ne de ben an layabüdim. Yalnız, iki kez bir Türk yazarı Küba televizyonuna gelmişti. Bu gercek anlaşıldı. Bir başka gece İse, e!e a!ınan konu «basın özgürlüğü» idi. Kü balı gazetecller «basın özgürlüğünü» son derece farklı bir bi lunduğunu bilmezler. Bunun Wlincine varamazlar. Küba'da İse, gercek iktidar proleteryadadır. Dolayısıyla tüm Kübalı gaze teciler proleteryanın hlzmetlndedirler.» HEMİNGVvAY'İN EVİ Gece sabaha karşı gazeteelier klübünden cıktık. Tartışma hayli yoğundu. Meslekdaşlardan Benitez'ln sâyladiği cüm le «basının iktldarı ellnde tutanların hizmetinde oiması» üze rinde durulan ve tartıçılan dü DU.. ;^v,..::..;,^.. KÜBA TELEVIZYONUNDA İLK KEZ B!R TÜRK YAZARIN, AZİZ NESİN'İN BİR ÖYKÜSÜ OKUN . HEMİNGWAY'IN EVİ AYNEN KORUNMUŞ... TEK KATLI, KlLOMETRELERCE ORMANIN OR TASINDA BİR VİLLA. EVİN HER YERİNDE KİTAP DOLU. TUVALETTE BİLE KÜÇÜK BİR KİTAPLIK VAR. DUVARLARDA KENDİ AVLADIĞI HAYVANLARIN BOYNUZLARI, TIRNAKLARl; YERLERDE POSTLAR VAR. cimde algılıyorlar. Bizde varolan yaygın anlayıştan oldukca uzak. Basın özgürlüğüne yönelik düşünce:erin ortaya cıkardiğı senîez şöyîe: «Basın özgürlüğü mü?.. Proleteryaya dayanan bir hükümeti eleştirmek için, böyle bir hükümete saldırmak icin basın 6zgürlüğü mü?.. Böyle bir şey yok bizde. Ve bunun clmayışından da son derece mutiuyuz. Basın özgürlüğü burjuvazinin kötüyu, kabayı, kural dışını iyl gösterme aracıdır. Gerçeği göremeyen sadece aptcllardır ki, bosının iktidarı, gercek iktıdarı eünde tutonların hizmetinde buşöncelerden blrfydl. Ertesl sabah tam turlstik bir prcgram. Yine birkac gazetecl arkadaşia Havana'nın yirmi kl lometre ötesinde bir villaya doğ ru yol olıyoruz. Eski Havcna'yı selamladık. Limanı geride bıraktık. Havana'nın Amerika kt» yısına doğru gidiyoruz. Bu yöreda tarım yerına endüstri ağır bcsıyor. Fabrikalar, kamyonlar, vinçler. An gibi. Derken yirmincl kilometrenin sonunda geniş blr kopıdan gırdik. Bir ormana. İlerde de ağac lardan, palmlyelerden ancak ca tısı görülebilen bir villa. Ünlü Amerikalı yazar Hemingway'in uzun süre yaşadığı ev. Tek kat lı. Kim bilir ne kadar kilometrekare uzanan bir ormanın orta sında bir Wlla. Ünlü yazar «İhtiyar Adam ve Denizı kitabını bu evde yazmış. Böyle evde de yazıiır hani böyle bir kitap. Her yer kitap. kitop, kitap. Tuvalette bile kücük bir kitaplık var. Bu kadar kitabı okumoya nasıl vakit bulmuş?.. Bu kadar cok şeyi ycşamına sığdırmayı na8il boşarmıç?.. Tüm duvarlarda kendi aviadığı hayvanların boynuzlcrı. tırnakları. Yerlerde yine kendi avladığı hayvan postlan. iki ayrı çalışma masası. Ostünde son ku'landığı mermiler. Hemen arkasındakl duvorda o ünlü tüfeği. Maeanın karşısında cizmeler, diğer ayakkabıtarı. Salonda blr büyük bu"tada çeşltli içkiler. Kösede tcş bosma plâkalar. Sade, ama insanı büyüleyen bir ev. Kim biMr hangi aşkları yaşamış burada?.. Hangi yaşanmışlık, han gi dsney kim bilir ona hangi düşünceleri armağan eîmiş?M O da insanlığa. Bahcede geniş bir yüzme havuzu. Onun ilerisinde de dört köpek mazarı. Köpeklerlyle birlikte yaşamasını severmiş Hemingway. DEVRİMİN KÜLTÜRÜ Istemeye fstemeye evden oy» rıhyoruz. Br yandan arabada sohbet koyulaşıyor. «Juventud Reoelde» gazetesinden Enriqe kulture ilişkin ilginc Görüşler koyuyor ortaya: Amerikan ve İspanyol sömürgeciliği altında bir kültürün boy atmasını düşünmek, bir ulusal kültürden söz etmek olanaksız. Bizim devrimimizin carpıcı yönlerinden biridir bu. Dev rim bir kültür birikimi ister, denir coğunlukla. Burjuva devrimi de olsa, Fransa'da 18. yüzyıl sonunda olduğu gibi, Sovyet Devrimınde de olsa, bir kültür birikimi vardır arkalannda. Oysa, Küba'da böyle bir birikim yoktur devrim öncesinde. Yani devrime yol gösteren, onu yönlsndiren bir kültür. Küba1 da devrimin geriüa hareketina bağlı oluşu ve öyle gercekleşmesi, bu acıdan, külîür birikiminin yokluğuna bağlanabilir. Kübo'da en cok geiişen sanat dalı hangisi? Sinema. Edebiyat icindo de, siir. Cünku. elnema eğitim aracı olarak kullamlıyor. Tiyat ro da öyle. Şu cnda gerçi dün ya sinemasına va tiyatrosuna Küba önemli bir katkı yapmış durumda değıl. Ancak, ülkede en cok getişen ve önümüzdeki yıllarda dünyada sözünden çok edüecek olan İkl sanat dalıdır buniar. SİNEMA Hovana'nın ana caddeierine cıktığınızda tiyotro ve sinema sayısının hlc de az olmadığını görürsünüz. Çoğunlukla 6osyalist ülkeler yöneticilerinin filmleri gösteriliyor. Ama, işta şurada köşebaşındcki Karl Marks Binemasında gösterilen bir Amerikan filmi de \ıar. Filmin adı «Harlem'deki Adam». Amerikan toplumunda cbeyazzenci» celişkısini anlatan bir fiim. Yeniden söyleşiye dönuyoruz: Edebiyat lcinde neden şiir; öykü va romana göre doha cok gelişmiş? Enriqe sürdürOyor konuşmaBinı: Cok bosit. Çünku. beşon satıriık bir şiir kitleleri ononbeş sayfciık bir öyküden ya da yüzlerce sayfalık blr romandan cok daha kolay ve cok daha cabuk etkiler. ŞiirFn ğu buradan gelır. Şiir denlllnce de, czellikle politik şiiri anla.ngk gerek. Halka bilınç gö» türen vs halkı ayağa kaldıran şiir. işte devrim kültürünü yani yeni kültürü bu noktada yoratmaktadır. Edebiyotm diğer daliannda da, Küba özgün yopıtlarım yeni yeni vermeye boş lamıştır. Devrim sonrası eğltim homlesi bugün yerinl kültür hamlesine bırakıyor artık. Folkloruncan balesine, plâstlk sanatlara değin... Küba folklörü var mı, My I0 sömürge dönemlndan aonTa?. Aslında devrim öncesinde ispanyol Afrika Amerikan kanşımı blr dans vardı. Folklor değil bu. Şlmdi gidarak bu etkiden sıynlıyor, Harşay yeniden birikiyor Küba'do. Ya plastik sanatiardd?.. Plast'k sanatlar belki Küba'da en az gelişmş olanı. Çünkü. doğrudan kitleye seslenmiyor. Yani şöyle. Diyelim ki, bir heykel. Halkın ondan etkilenmesi icin, o heykel devrlmi de simgelese, heykelin kendlslni görmesi gerek. On mllyon insan gelecek, heykeli, gd recek ve bundan etkilenecek... Dolaylı bir yol galiba. Kitleya aynı anda ve yoğun bir bicimde seslenmeyen sanatiarın Küba'da gelişmesi cok guc. Kaldı ki, biz boya, fırca. tual ve benzeri malzemeleri buroda üret miyoruz. Dışardan satın alıyoruz. Döviz değerlidir cok. Piâstik sanat'ar icin aldığımız malzeme oldukca ki6itlı Orneğin, boyalar doğruca Ressamlar Sendikası'na gsiir ve orada paylaşılır. Plâstik sanatlar dışında ha men her sanat dalının halka cok ucuza sunulduğunu söytemeye gerek yok. Küba'da oto» büsün dışında en ucuz olan, kl tap: sinema vo tiyotro biletleri. Marksist klasiklerin ispanyol ca koca koca boylannı 7030 cente satın olmak olası. Sinema bileti de mutlaka bir pezo» njn altında. Sürekli bir cdevrim külturüt nden söz edilir. Daha cok bir «proleter kültürü»nden. Bunun ayrıntılarını En:qe onlattı. A' ma, proleter kültürün genel bir tanımı yok mu?. Onu da zoyıf, gözlüklü, görünüşüyle celebi bir öykü yazarı Jose Reguera dile getiriyor: «1975 yılmda yenl bir ham le başladı. Bu okumayazmo hamlesinden, 1960'da başlamış ve amacına ulcşmış hgmleden sonra. Burada amac blr yanda cağaaş bilimlere ulaşmaktır. Tekniği. araştırması ve uygulamasıyla. Ama. bir yanda da amac halkın demokratik katılımını sağlayarak sosyal yaşamın tüm yanlarında bir kültür oiuşturmaktır. Biz bugün K0ba'dc tyeni bir insanı yetiştirmek amacını taşıyoruz. Tüm tutkularından annmış, bencillikten uzak, sürekli toplum acı sından duşünebilerı insanîar. Herhangi bir inscnın sorunlarını düşünebüecek ınsnnlardan söz edıyorum. Ve bunu sadece Köbo Toplumu icin değil, tüm in scniık icin isteyebilecek insanların yetişmesidir önemli olan. İşte. proleter kültür budur. Bunun lcindir ki, sokakta gördüğünüz genc blr insan göğsünü cere gere «ben sosyalistim» diyebilir, dlyebümektedir. Ondaki kültür kişlsel tutkulordan arınmanın, ama blr yandan do dünyaya acılmanın sentezidlr. Toplum ancak proleter kültürle ayakiarını yere basobillr.» YARIN: DEVRİMİN İDEOLOJİSİ VE SONUO ÇAĞDAŞ YAYıNLARl Ç1KTI Demırtas Ceyhurt T.C. ZİRAAT BANKASINDAN İLANDIR T.C Ziraat Bankcsı Yaniköy/İstanbul şubs binasında yapılacuk tadılât ve onarım işlerı, kapalı zort usulü ile ıhaie edilecektir. Birinci kesıf beoelı 273.130. (Yalnız ikjyüzyetmişüçbinyuzotuz) liradır (Bayındıriık Bakaniığı 1978 ijirım fiatı üel ırıole tarıhi 10 mayıs 1979 perşenıbe günü saat 14,30 dadır. Iştırok etmek isteyenler proje. keşpf özeti, şartname ve sözıeşme orneğinı T.C. Ziraat Bankası Yeniköy/lstanbul şubemızde görülebilirler. Bankamjz Artırma ve Eksıltme Kanununo tabi değiidir. İhaleyi yopıp. yapmamakta serbesttir. Tekiiflerin ve gecicl temlnatın (14.675.) lironın ihaie günunden bir gün evvel saat 16. va kadar T.C. Ziraat Bonkası Yeniköy/lstanbul şubesine gönderılmesi gerekiidir. Postadaki çecikmeler nazarı itibare alınmayacaktır. Basm 14268 3724 Havana'da gazetsel takımının gittiği bir klüp var. O ünlü ve büyük ana caddeye, Ram pa'ya cıkan ara yoüardan birin de gazetecilerin yemek yedikleri, sohbet ettikleri, tortıştıklan bir klüp. Kitaplığı ile. barı ile geniç bir balkon ve bahçesiyle aynı zomando iyi bir dinlenme yeri. Gazetecilerin bu klübOnde Ikl kez Kübalı me&:ekdaşlaria sohbet ettik. ikisinde da ilginc konular cıktı ortaya. Bir gsce yemekten sonra ce şitlı konular gündeme gelmış tartışılıyordu. İndra Gandi 0 ta rihte tutuklanmıştı. Onunla ilgiü düşünceler ileri sürülüyor du. Te'evizyonda da hoberler bitmiş bir edebiyat programı başlamıştı. Sesi kısık olmakia birlikte televizyon ccıktı. Birden herke8in «periodista Turquia», Türk gazetecisinden söz ettiği ortaya cıktı. Gözler bizim grup tan yana döndü. Ne oluyor diye sormaya vakit kalmadan, an ¥uzyıl ve CACIMIZIN TEOIfiOINÜKURI KARSISIND* BİR SANATÇIKIN VORUMUftl. TAAII$MAIAR| fderi: K Un' Ister&c adresi: " i ; ÇAGpAŞ YAVINLARI CagaJbglu, Türköciğ, cad. N«: 3941 1İSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear