Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ftaCUMHURİYET 5 Temmuz 1974 • • : \ ' \ aosn hafta bizim televizyon, «kültür» konulu bir açık oturum düzenledi. Sanıyorum, dergilerimizde, gazetelerimizde bu konunun gittikçe daha sık yer almasından esinlenilmiş oiacak. Demek ki toplumca bizim çok onem verdiğimiz bir konu bu. Kaynağı aranırsa, kültür sorununu Ziya Gökalp'a değin götürmek gerekir. Ondan önce ise böy le bir kavramın ileri sürüldüğünü, tarüşıldığını bilmiyorura. Gerçi Osmanlı tarihindeki her yeni]ik, değişme eylemi, kamsmda eskiye bağlı bir anlayış ve tepki bulmuştur, ama bu gibi olaylar tılusal bir kültür sorununu doğurmamıştır, baska biçimlerde kalmıştır. Ziya Gökalp, kültür için • hats» sözcüğünü ortaya atmış. .hars>i, «medeniyet>ten ayırırdı o. «hars. ulusaldı, «medeniyet> kı tasaldı. Bunlar, doğa bilimleri kuramları gibi denenebilecek türden kuramlar olmadığı için. kestirmeden doğru yanlış ölçüsüne vuruiamaz. Gürıünde bir gereksemeye karşıhk düşmüş, bu bakım dan da işe yaramıştır. Çünkü o dönem. uluslaşma gereğinin kendini güçle duyurduğu bir dönemdi. Işte bundan ötürüdür ki. bizde «kültür» sözcüğü ne zarrıan ortaya atılsa, arkasından bunun ulusal olması gerektiği söylenir. Ne demektir kültürün ulusal olması? Dahası kültür ne demektir? 6 KÜLTÜRÜMÜZ Melih Cevdet ANDAY ri altında kalmayan hiç bir toplum gösterilemez. Aransa taransa, ilkel toplumlar arasında, o da «endogam» ıkendi içinde evlenen) olanlarında, gelenekleriyle yoğrulmuş kapalı bir yaşam ve sağtöre düzeni bulunabilir... Ama ne onu kültür diye adlandırabiliriz, ne de o toplumları ulus sayabili riz Arapça, »iirde Srnek alınan Ftrsça, dilimlrf etkiledi ise, bunu bir «kültür empervalızmı» olarak nitslendiremeyiz: çünkü Osmanlı, tslâm ümmetinin bası, yöneticisi İdi. Eğer o yabancı diller ve kültürler, Osmanlı Türkünü etkiledıyse. bunu kaçınılmaz bır olay saymak gerekir. Gerçi bu etki dilimizi güçten riüşürdü, yazıh yazınımızı (edebiyatımızı) çoâunluğun anlayamıyacağı bir kılığa soktu, ama uluslaşma sürecine girilinceye değin bunun üzerintfe durulmaması, împaratorluğun anlamı içinde vabancı kültür diye bir sorunun bulunmadığını, buIunamıyac8ğını gösterir. tşin şaşılacak yanı şuradadır ki, buçün, Batı kavnaklı kültür ve uvgarlığa karşı durdukları anlaşılanlar «kendi kültürümüz» derken, işte o eski karma kültürü savunmaktadırlar. Bu durumda ortaya öyle bir görünüm konmaktadır ki, ulusal kültürümüz Cumhuriyet döneminde tehlikeye girmiştir sanki. Gerçek böyle midir? Biz Cumhuriyet döneminde (îeçmişimizi vatsıdık mı, yoksa ulusal nitelik ve kaynaklarımızı yeniden kazanmanın ardına mı düştük? Durumu kısaca Inceleyelim. Televizyondaki açık otummda, Cumhurtyet'in Uk dönemlerinde jseçmişimlzi yadsımakta ileri gidilmiş olduğu söylendi ve yanılmıyorsam, konuşmacılar bu konuda birlik oldular, çünkü içlerinde bu düşünceye karşı çıkan olmadı. «Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde yadsımakta ileri çidilen» şey, çöken Osmanlı düzeni ve onun tfüşmanla işbirliği yapan temsilcileriydi. Zorunlu siyasal ve toplum«al bir tepkidir bu, benzeri bütün devrimlerde fazlajı ile görülmüştür. Eger Osmanlı düzeni, bizim eski kültürümüz sayılıyorsa, evet. eski kültürümüzü yadsı Hangisi Sakıncalı? tster istemez düşünmek znrunda kahyorsunuz, yabancı kültür ve uygarlıkların tümü mü sa kıncahdır. yoksa yalnız Batı kültür ve uygarlığı mı? Çünkü Osmanlı toplumunun da Arap Fars kültür ve uygarlığının etkisi al'ında kaldığını söy lerseniz, ne yapıp edip kimileri konunun o vanını kapatıveriyorlar. Kala kala. karşınızda Batı kül tür ve uygarlığı kalıyor. Oysa Batı kültürü, Batı uygarlığı, bütün gücünü, dünyaya açılmakla kazanmıştır. Başka bir deyişle Batı, kendine yabancı kültür ve uygarlıklardan bol bol yararlanmış, esinlenmistir. Söz gelişi. Yunan tansığj (mucizesi) denilen olayın, Önasya kültürlerinden sürme olduğu bugün anlaşılmış bulunmaktadır. Ama bu etkiler, ilkçağ Yunan uygarlığının özgünlüğünü, değerini hiç de azaltmaz. Lâtin ise, düpedüz Yunan'a öykünmüştür. Bugünkü Avrupa uluslarının çoğu ise o iki yabancı kültürü. yabancı uygarlığı kendilerine isteyerek örnek almışlardır. Ama yalnız o kadar da değil, Batılı sanatçı ve düşünürler. kültürlerini (demek sanatlarını. bilimlerini, genellikle düşünüş ve duyujlarını) tazelemek. canlandirmak için Mısır'a, Arap'a, Çin'e eğilmişler, o yabancı toplumlarda esin. kaynakları aramışlardır. Ama biz bu yüzden onlara taklitçi diyemeyiz, diyemiyoruz. Nitekim Islâm uygarlığına geçen Türkler de, bu ortak yapının \erilerini benimsemekten hiç geri kalmadılar. Kutsal kitabın dili olan Köylülerimizin, işçilerimizin, kentlerde oturan halkımızın izlediği bizim televizyondaki konuşmalar da öyle oldu işte;. kültür için bir takım tanımlar vapıldıktan sonra, tartışma hemen kül türün ulusal olması, olması gerektiği konusuna dayandı oradan da. yabancı kültürlerin, özellikle Batı kültürünün düşmanhğına, bize verdikleri zarara. onlardan kurtulmanm yollarma döküldü. Şunu düşündüm, sözcük, kültür sözcüğü Türk çe değildi. o açık oturumda sıralanan kültür tanımlarının tümü Batılı düşünürlerce ortaya atıl mış tanımlardı; hadi şunu da söyliyelim, televizyon denilen aygıt da tümden Batı işi.. Ama biz orada kültürün ulusal olduğunu tanıtlamaya çabahyorduk. Olmaz mı? Olur, yapanz. ama en baj ta onun bize, sözcüğü ile, sayısız tanımları ile Batıdan geldiğim unutmayalım. Şunu demek istiyo rum, bir kavTamın, bir gerecin yabancı kaynaklı olması onun benimsenmesine engel değildir. Kimseyi darıltmak istemem, ama şöyle açık seçik anlayamadım o açık oturumda söylenenleri. Doğrusu, anlamını sezer gibi olduğum bir takım düşünler atılmıyor değildi ortaya, sözgelişi «Batıyı taklit etmeyelim» çeşidinden düşünler, ama gene de iyi anlayamıyordum. Çünkü benim bildiğimce. dünyadaki toplumlar içinde, yabancı kültür ve uygarlıklardan esinlenmeyen, onların etki Hangisi Doğru? dık. Ama televizyondaki ckültür» konusunun bununla bir ilgisi olamaz. Diyeceğim ki, biz kendi kültür kaynaklarımıza gerçekte Cumhuriyet'le eğildik. l?te şuracıkta aklıma gelen örnekleri ıayıvereyim: Türk tarihinin O?manlı tarihi ile kalamıyacağı düşüncesi Cumhuriyet döneminde savunuldu. Yanlış olarak bütün dünya uluslarını Türk sayma anlamınria alınan, demek Sİ alaya alınan Tarih tezi. bütün dünya dillerinin Türkçe olduğu anlamında yorumlanan dll tezi, bunlar gerçekte uluslaşan Türk'ün gereksediği kültür kaynaklannı araştırmak amacından doğmsdır. Anariolu topraklannın eski kültürlerini ortaya çıkarrrvak için gösterilen çaba da bunun içine girer. Folklorumuza, halk sanatlanmıza sevgl İle egümek de yine bu dönemin başanlı hamaratlıklarından biridir Divan vazınında (edebiyatında), Tanzimat vazınında, sözgelişi Yunus Emre'ye önem ve değer verildi£i sörülmemiştir. Namık Kemal bir mektubunda, sahaflar çarşısmda eline eski bir kitap geçtigini. açıp bakınca bunun Derviş Yunus'un nefesleri olrfuğunu anladığmı ve elinden bıraktıgını söyler. Yunus'u. modern bir ozan olarak ortaya çıkaran Burhan Toprak'tır. Âşıkların kimse vüzüne bakmazken, Ahmet Kutsi Tecer'in Sıvas'ta bulup ortaya çıkardıgı Âşık Veysel ve onun gibi daha birçok âsıklar, bize Cumhuriyet döneminin tanıttığı yerli degerlerdir. Türk minyatürü ü«tüne incelemeler, filmler, bu dönemde ortava çıkarılmıştır. Karagöz ve Ortaoyunu üzerine en iyi incelemeler gene bu dönemde yavımUnmıstır. Foiklorik ezjriler bu dönemde deâer kazanmıs. notaya alınmış ve çağdaş bestecilerimizin elinde venirien yaşama kavuşmuçlardır. Yerli özü en modern biçimde lşleven mü''i<çilerimiz ilk olarak bu dönemde yetismi^lerdir. Arınan, kendini bulan güzel Türkçemizle ozanlanmız, römancılanmız, oyun yazarlanmız, miıahçılanmız, bu dönemde kendilerini dünyaya tanıtmışlar, unü dünyaya yaygın armağaniar kazanmışlardır. Kısacası bu dönemde kendimizl bulmuşuzdur Bu mudur taklitçilik? Bu mudur geçmişi vadsıma? DÜZELTME: Dün bu sütunlarda yayımlanan Oktay Sönmez'in • Deniz Ticareti Limanlarımız» başlıkh yazısının 4. sütunu. 2. paragrafın ikinci satırındaki rakam yüzde «5. değil, yüzde «0.5» oiacak. Bozuk bir ajans... nadolu Ajansınrn temeli 6 nisan 1920'de Atatürk eliyle atıldı. Ajansın kuruluş gerekçesinde şu saiırlar okunur: «. Rumeli ve Anadolu'nun giriştiği ulusal ve kutsal savaş sırasında halkın en doğru iç ve dış haberlerle aydınlatılması önemle gözönünde tutulmuş ve burada en yetkili kisilerden bir özel Kurnl yönetiminde Anadoln Ajansı kurulmuştur.» Anadolu Ajansı Millî Kurtuluş Savaşı süresinde görevini şerefle yürüttü. Cumhuriyet devleti kurulduktan sonra tek partilı Türkiye'de devletin yarı resmi ajansıydı. Çok partili dönemde ise tartışma konusu olmaktan kurtulamadı Ajans yöneticileri. değişen siyasi ıktidarlara RÖ re değiştiler, değiştirildiler. Simdiki vönetim AP iktidannın izlerini taşımaktadır. 12 Mart'tan sonra Birinci Erim hükümeti, bu kuruma yeni bir biçim vermek ıstedi; ama Kabinenin AP kanadı giderek ağır oastığından girışim va rıda kaldı. Bııgünkü yapısıyla Anadolu Ajansı çağın gerisinde kalmış bir gazetecilik anlayışını sürdürmektudir ve kuruluş gerekçesiyle de bir ilişkisi kalmamıştır. Bu konudaki son örnek gazetecilik tarihine eeçecek kadar ilginç ve çarpıcıdır. Bilindiğı gibi birkaç gün önce Başbakan Bülent Ecevit Brüksel'de Yunan Başbakaruyla görüşmüştür. Bir süredtn beri çeşitli çabaterla oluşturulan bu eöriişmenin iki ülkejT aşan bir çapı vardı. Ege denizi tartışması NATO üyelerini ve çağımızın süper devletlerini de vakınaan ilgilendirmektedir. Ne var ki görüşme olumsuz bir sonuca bağlanmış, ve Bülent Ecevit bır açıklama yaparak: «Yunarüılar aramızdaki meseleleri müxakere yoluyla çözmek üzere Ueri sürdiiğümfiz ilkeleri ve mekanizmaları kabul etmediler» demıştır. Anadolu Ajansı ise Türk ulusuna tam bunun tersini duyurmuş, Ecevifin iyimserliğini dile getiren demecini yayunlamskla yetüımiştir. Bir devletin Bütçesinden beslenen yarı resmi ajansın o Devletin Hükümet Başkanınm devletin hayatı ve dış politikasıyla ilgili demecini es geçmesi, gazetecilik tarihine yazılacak bir o'.aydır. Başta Cumhuriyet olmak üzere ülkenin büyük gazeteleri Anadolu Ajansma güvenmemeyi ilke saydıklarından Brüksel'deki toplantıyı kendi olanaklarıyla ızlemişler ve Başbakanın demecini ertesi sabah Türk kamuoyuna duyurabilmişlerdir. Ama nice küçük gazete, Anadolu Ajansının kurbanı olmuştur. Bugün basının 5 büyükleri (Cumhuriyet, Günaydın, Milliyet, Hürriyet, Tercüman) önemli olayları Anadolu Ajansı dışmda izlerler. Anadolu Ajansı, dış haberleri yabancı büyük ajanslardan alır, İç haberleri de vetersiz biçimde yansıtır. Ajansın yapısı, çağımıza uygun bir gazeteciliği yürütecek düzenden uzaktır. Kanunlarla niteligi değiştirilmiş bir anonim şlrkettir Anadolu Ajansı, hisselerinin yüzde 4O'ı Hazinenindir. Malları özel bir yasayla devletin sayılmıştır. Hisse sayısı ne kadar büyük olursa olsun hissedar 10'dan fazla oy kullanamaz. Bu garip yapı, anlaşılmaz bir şirket statüsü ve çetrefil bir kuruluş içinde, ajans, yaşadığımız çağa terı düşmüştür. Şöyle ki: • • Her yıl Hazine'den 15 milyon dolaylannda para alan bu ajansın yanısıra Türk Haberler Ajansı, Haber Ajansı, Anka Ajansı gibi büyük ve yeni ajanslar kurulmuştur. Bunlar dünyanın dört bir yanındaki olaylan daha yakından izlemektedirler. Devlet, bu ajanslarla anlaşma yaparak hizmet satın almaya başlamıştır. TRT'nin de Anadolu Ajansından daha sağlıklı ve hızlı çalışan bir haber örgütü vardır. Bu durumda Anadolu Ajansının başlangıçtaki kuruluş gerekçesi dayanaksız kalmıştır. O gerekçe şudur: «... Halkın en doğru iç ve dış haberlerle aydınlatılması..» Yunan Başbakanı lle görüştükten $onra demeç veren Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının konuşmasını bile ulusa duyuramıyan bir ajans halkı nasıl aytfınlatır? Bu kurulu; gerekçesi dayanaksız kalmıştır. O gerekçe şudur: uyumlu bir düzene ve özerkliğe kavuşturulmalı, ya da devletin 1520 milyon. lirasının ehliyetsiz yöneticiler elinde çarçur edilmesinin sonu alınmalıdır. Anadolu Ajansında çalışan nice değerll meslektaşımız da köhnemiş jönetimin bozuk çarkmda tükenmektedirler. Yeni bir düzen onlara da yarar laglayacaktır A "BELKİ YAŞARIM,, OKTAY AKBAL Evet Hayır Termal Turizmi ve Ülkemiz tçin Önemi ürkiye'de turizm olayı, genellikle kıyı ve ören tunzmı üzerine kurulmuştur. Günümüz turizm planlamasında ise kıyılar ve eski eserlere paralel olarak termal kaynaklar, kayak ve dağcılık olanakları, ulusal parklar ve avcüik olanaklarının birlikte degerlendirilmesi de önem taşımaktadır. Ülkemizde de bu tür uyguıamaya başlanmıştır. Bu nedenlerle, termal kajTiaklar bakımından oldukça zengın olan ülkemizde termal tunzm olayınm da öncelikle ele alınması gerekmektedir. Termal tedavı yolu ile halk sağlığmın korunması ise, hızlı bir şehirleşme süreci ve sanayileşme çabası içinde bulunan ülkemiz için ayrıca önem taşımaktadır. I u sütun «Okuyucu Dilek ve Şikayetleri»ne aynlmış değil. Ayn bi yer var b'. tür yazılar için gazetemizde. Biliyorum. Okiîrlarım da biliyorlar bunu. Yine de her gün bir kaç mektup alıyorum yayınlamam dileğiyle. tlginçleri var, herkesin gözu önüne serilmeye degenleri var, ortak sorunları yansıtanları var, bir an önce gene! dikkate sunulması gsrekenleri var. Zamar. zaman böylelerinden parçalar ahyorum yazılarırna. Ama başa çıkar gibi değil. Her gün iki tiç mektup yayınlasam bitiremem elimdekileri. Bu da bir perçeği belirler: dertli, sorunlu insan çok. Başka bir gerçeği de ayrıca: bu dcrtlere, sorunlara çözüm yollan da sımsıkı kapalı. Bir mektup sunacağım size, ilgüilere, kamuoyuna... Hemçire öğrenimi stajı yapan bir genç kızımızın, Nurten Toker'in mektubu. îçerenköy'deki bir özel hemşire okulunda öğrenciymiş. 21.12.1972 tarihinde Haydarpaşa Göğüs Cerrahisinde staja gönderilmiş. Okul yatılıdır, bu yüzden de genç hemşire adayı satah hust&neye gelmekte, akşam okula dönmektedir. Gerisin; kendisinder dirrieyelim: «Görerden okjla dönüşte geçirdiğim bir trafik kazasmda başımm ve clnımın sol göz üstünden yaralandım. Durumu tehlikeli görep doktorlar hen en bir ameliyat yaptılar. Üç ay hastanede yaıMm. Hastar.eden çıktıktan altı ay sonra Haydarpaşa Hastbner' Sağlık Kurulu 19.3.973 günü verdiği bir raporla malzemt yetersizliğinden ameliyatın tam yapılamadığını, ikinci bir ameliyatın İngiltere'de yapılmasını gerekli gördüğünü bildirdi. Okulda Sosyal Sigortalar hesabına okuyordum. 23.3.973 tarihinde okul idaresi 113 sayı ile durumumu Sosyal Sigortalara bildirdi. Sosyal Sigortalar'dan 8 ay sonra, yazışma sonucu gelen evraklarda «yapılan mukavelede böyle bir akit yoktur, hakkınızda gereken muameleyi yapamıyoruz» diye yazdılar. Daha sonra gidip o zamanki Sosyal Sigortalar Genel Müdürü Saym Cihat Övül Beyle görüştüm, tedavimin Turkiye'de yapılmasını kabul ettirdim. 23.1.1974 tarihli emirleriyle Beyoğlu Hastanesinin 23.1.1974 tarih 622 sayılı raporuna dayanarak, 24.1.1974 tarihli 7234 sayılı yazıyle, Hacettepe Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniğine sevkedildim. O tarihten beri bu hastanede yatmaktayım. Geçirdiğim ikinci ameliyat sırasında teda\'im için gerekli ilâçlan, hastanede bulunmadığı icin dışardan almak zorundayım. Ben bir öğrenciyim, babamsa 1300 liraya çalışan bir işçidir. Bu masrafı karşüamak imkanımız yoktur. Otuz dört günden beri özel serviste bitkisel bir hayat yasamaktayım. Sürekli sırt üstü yatmak zorunda olduğumdar vücudumun çeşitli yerlerinde yara bere görülmektedir. Doktorlar bir elektrikll yatak almamı öğütlediler, bunu alacak durumda değilim. Yardımseven yurttaşlarım gerek yatak gerek ilâçların sağlanması için bana yardım elle'ini uzatırlarsa belki hayatım kurtulur. Vatana ve ulusa yararlı bir insan olmak için çalısmak olanagım bulurum. Durumumu kamuoyuna açıklamanızı diliyorum.» B KÜR VE SU ŞEHRt NİTELİĞÎNE UYGUN TATÎL KÖYLERİMİZ ÎLE BAZI KIYI KURULUŞLARIMIZIN DENİZ TERMAL KÜR MERKEZLERİ OLARAK GELİŞTÎRÎLMESÎ, BÖYLECE DE BÜTÜN YIL ÇALIŞIRLIĞI SAĞLANABİLİR. ni istihdam ve gelir kaynakları sağlamak. 4 Türkiye'de termal tedavl yöntemlerinin büimsel yönden geüşmesine, termal doktorları ve yardımcı saShk personelinm yetiştirilmesine katkıda bulunmak. Termal turizmden «ağlanacak döviz jelirleri bir yana, termal tedavi gerektiren hastallkların •ülkemizdeki iş kayıplannı nasıl etkilediğini aşağıdaki örnekten çıkarmak mümkündür: tlgili kuruluşlarca yapılan bazı araştırmalara göre, bugün yurdumuzda yaklaşık 2 milvon romatizmalı hasta vardır. Ulke nüfusunun *« 5'ini oluşturan bu hastaların yılda 30 gün çalışamadığı ve ortalama 50. TL.lık i'âç aldıgı kabul olunursa, her yıl 60 milyon is günü ve 10 milyar TL. yok oluyor demektir. Oysa Sağlık ve Sosyal Yardım BakanlıSmın kayıtlarına göre 1P69 yılı için Turkiye'de termal tedavi görüp sağlık durumu düzelenlerin ısyısı sadece 152^17' dir. İsmet ÜLKER Jeomorfolog ve Termal Planlam» Uanaaı Türkiye'nin Termal Ara TB Yabancı Kaynaklarla Karşılastınlması: Termal plânlamada; termal suların akım değerleri, kendıüğınden akışlı, kükürtlü veya radioaktif oluşları, termal kaynak deniz, termal kaynak dağ ve orman ilişkileri önem taşır. Ayrıca termal kaynağın bulunduğu yörede sağlıklı iklim özellikleri (güneşli, temiz) ile uzun kür mevsimi aranır. Ömegin; Avrupa'nın ünlü termal su şehirlerinden biri olan Baden Baden, radioaktif «Genç lik Suları» ile ün yapmıştır. Baden Baden'daki termal suların en yüksek radon değeri 60 Eman lıtre'dır. Buna karşilık Nevşehir Kozaklı termal suları 823 Eman/litre, Köyceğiz • Sulta.iye 200 Eman/litre, Erzurum Pasinle r 70 Eman'litre radioaktivit* değerine sahiptır. özellikle Avrupa ülkelerınde normal termal kür mevsimi 120 gün dolayında oynarken, Turkiye'de termal kür mevsimi 210 güne kadar (Köyceğiz gibi) çıkmaktadır. Daha da önemlı olanı ise; Almanya'da bir kürıstın günlük ortalama masraiı 120 150 D.M.. bir kür süresi için ise 2500 3000 D.M. olduğu halde, Türkiye' de örneğin, Çelik Palas için bir günlük masraf 150. TL. dolaymdadır. Bu nedenle gerek Arap ülkelerı kürcülerinı, gerekse Avrupalı kürcüleri Türkiye'ye yöneltmek mürokündür. Termal turizmin en gelişmiş olduğu Avrupa ülkelerinden daha başka örnekler vermek gerekirse, Fransa ve Almanya'da durum şöyledir: Örneğin, Fransa'da 1970 yılı için termal turizmden sağlanan toplam gelir 800.000.000 Frank'tır. Bu para aynı yıl Fransa'da sinemaya ayrılan yatırımların karşılığı olarak nitelendirilmiştir. Almanya'da ise 1971 yılında termal kür yapartlann toplam sayısı 1.879.361 kişi olarak saptanmıştır.o Bu rakarrun rc40'ını sıgortalı, ,o6O'mı ise özel kürcüler teşkil etmıştir. Almanya'nın 1971 yılı için termal turizmden sağladığı toplam gelir yaklaşık 5.100.000.000 D.M. olarak saptanmıştır. Bunun 60.000.000 D.M.1 yabancı küristlerden sağlanmıştır. Bu yabancı kürcülerin içmde (Almanya'ya termal tedaviye giden Tiirkler de vardır. lardan yarsrlanmasını önleyerek sosyaı dengesizlik yaratır. Bu olumsuz gelişmeyi önleyebılmek için, bir yandan çolt verimh işletme* olanâgı sağlayan «Termal Turizm», öteyandan tüketim gücü sımrlı olan halk kesımlerınin termal sulardan ya rarlanmasmı sağlayan «Sosyal Termal Turizm» birlikte ele alınmalıdır. Bu amaca varmak için de; turizm gelişme bolgelerı içinde, termal turizm yolu ile turizm hareketüliğini arttırmak, turizm gelişme bölgeleri dışında ise termal turizm aracılığı ile turizm hareketliliği yaratmak ve bölgeler arasında denge kurulmasını sağlamak ana ilke. ojUıraJs benimsenmeüdir. "frerrnaf^ftffızm ve sosyal termtl turt«ıwlen beklenilen yararlar ise aşağıda ozetlenmiştir. 1 Termal kaynak kullanımı yolu ile termal t u m m olayını geliştirmek ve bu yolla dış öriemeler dengesin* katkıda bulunmak. 2 Halkın. bu arada özeüikle çalışan beden ve fikir isçilerinin sağlığını koruyarak iş gücü verimini arttırmak. 3 Termal merkezlerde ye Okuyucu Mektupları Yesilköy Havaalanında yolcularım bekleyenlerle kimse ilgilenmiyor Yeşilköy Havaalammn, yabaD ellerden yurda dönenlere ait gümriik bölümUnün önünde her gün bir anababa günü yasanıyor. Küçücük bir bölüme sığmayan karsüayıcılar, günes veya yağış altında sundurmasız alanı kaplıyorlar. Dçaklar tniyor ama hangi hava yoluna ait olduğu. nereden geldigi beUı degil. Gümrük bölümünün her Kalabalıklaşmasında beklesenler kapılara yığılıyor. Kapıda sankı bekleşenlerle alay eder gibi bir yazı var, «Uçakların iniş saatini büyük binadan sorunuz» gibi bir şeyler yazıyor. îljrililere bu kadar basit gelen sorunun cevabmı almak isterseniz bir Kilometreye yakın bir yolu yürümeniz gerekiyor. ilgilenmesim ve sorunun çöOysa bekleyicıier; hangi hava yolunun. Avrupa'nın hangi zümlenmesini, sağlamasını rica ediyorum. kentine götüreceği, volculann ADI SAKLI hangi bölümün kaç numaralı kapısından geçmesi gerektiği yolunda yapılan açıklamalan büyük bir sabırla dinliyorlar. Hiç bir Ugilinin. alana inen Oliya uçaklar hakkında o büyüfc bı nada vaptlan açıklamalann, yurt dışından gelecek yakınlain^ölonınolî nnı bekleyenlerin de duymasını I• lwtsIC11111C11 sağlayacak bağlantının kurulSular İdaresi Genel Müdürmasıa. düsünmediklerinl sanıiüğü suyun metreküpüne (97) yorum. kuruşluk bir zam yaparak (173) Alana İnen uçaklar hakkında kuruştan (270) kuruşa çıkaryurt dışından gelecek yakınlamıştı. (%60 65) nisbetında rını bekleyenlerin de bügı sabu defakı zam bundan önceki hibı olmasını sağlayacak UgiUzamlara da benzemıyor. Va lerin Hava Meydanlan tşletmehaklı olarak abonelerin de şısinde mi, THY'nda mı görevli kâyet ve sızlanmalanna yol olduklannı bilmediğim tçin koaçıyor. Şunu bir gerçek olarak nu ile Ulastırma Bakanloğırun öne sürelim ki: Tek saatle çalışan, sekiz, on.onbeş dairell apartmanlarda oturan yüzlerce dar ve sabit gelırli vatandaşlann durumu düşünülmeÖğrencilere den ve üzerinde durulmadan bu 'ammm yapıldığı anlaşılıyor. Zam! Bır müddet sonra gazetelerde çıkan şikayet ve eleştıriier ÜzeRadyo ve basın aracılığlyle rine Enerji Bakanlığından bir tETT'rün bılet ücretlerini yükses yükseldi. tzınsiz suya zam selttiğiru öğreniyoruz. Istanyapan belediye başkanlanyle bul'dakı yüksek öğrenim gençşehir meclisı üyelerınin ceza liğinın durumuna birlikte göz göreceklennı, bunun hakkında atalım. da ayrıca bir genelge yayınlaYurtlar düzensizdlr. Bir bönacağı bildirümışti. Enerji BalUmünde öğrencıler baskı aikanlığının bu bildirisı üzerine. ündadır. Biz bu zammın kabule şayan ÛKuUardakı lokantalar yeterolamıyacağını düşünürken arasizdir. dan geçen bir müddet sonra da Öğrencilere ev verilmez, Enerji Bakanlığının gerekçe genellikle. Verilirse de kıra ololarak elektrığe yapılan zamnu dukça yüksektır Çalısmak duıleriye sürerek su zammını rumunda kalsn öğTencilerin iş onayladığını gördük Şımdi hak bulma olasılığı zayıftir. lı olarak soruyoruz Istanbul Kısacası Istanbul'dakl öğrenhalkı senelerden beri su sıkincilerin maddî durumu, beslentisı ve ıstırabı içinde kıvranme durumu ve bannmalari maktadır bu sıkıntı bugün de (olanakları kısıth olanlar için) devam etmektedir. Bu işe bir bir sorundur. çare bulunamazken arkasuıdan öğrencilerin, düzensiz düzenda zam yapılıyor. Hükümetimiden paylarınc düşenJer, gıttilczin dinamik ve yayıcı çalışma» çe çoğalmaktadır. larıyle. iyi niyetli v e adil düIstanbul'dakı öfrencinin taşünceleriyle her işte olduğu gişınıra ücretinın artması, Türkibj bu su zammma da bır çöve'de, geleceğin temeli olan bu züm yolu aramasını. makul bir kıtleye değer verilmeyijinin yenisbet dahilinde ve adıl bır ni bir halkasıdır. karara bağlanmasını veya zamSayın yöneticiler, birgün bu mın tahfifi cihetine gıdılmesini kitle tarafından yönetilmek duIstanbul halkınin hıssiyatına rumunda kaldığımzda saygıntercüman olarak rica ediyoruz. lığınız olup olmayacağını, şimTevfik TARCAN diden düşünmeye başlayabilirNihal Sok. 9/4 siniz. Saygılanmla. Kadıköy Mustafa ÎALÇIN Yöntemler ve plânlama süresi Araştırmalara göre, bugün Turkiye'de 1000'den fazla termal ve hidromineral kaynak vardır. Tüm bu kayrvakları birlikte ele almak ve aynı zaman süresinde degerlendirmek; bütçe, zaman ve kadro olanakları açısından mümkün degildir. Bu nedenlerle belirli kıstaslara göre seçilen öncelikli termal kaynakları «Termal Su Şehri» ve «Termal Yerleçme. tanımlarına uygun olarak eeliştirmek gereği vardır. Seçimi yapılan bu kaynaklarır» «Termal Turizm> ile «Soşval Termal Turizm»e donük Termal Su Pehirleri ve Termal Yerleşme Merkezleri olarak planlanması. mümkün olan en kısa zamanda gerçekleştirilmelidir. Termal Su Şehri Plânlama çalışmalanna 3. Beş Yıllık Plan döneminde ve ülke düzeyinde rievam edilerek, her yıl öncelikli 3 S termal kaynak ele alınarak planlama ve değerlendirme süreci ıçine sokulmalıdır. Deniz termal kürleri ve tatil köylerimiz: Bugün Avrupa ülkelerinde deniz suyu sıcaklığı 20 derecenin üzerine çıkartılarak, termal su gibi tedavide kul lanılmakta ve deniz termal mer kezleri geliştirilmektedir. Deniz termal kürlerinde; bir litresinde 35 gram tuz + mineral lhtiva eden deniz sulan en sağlıklı deniz sulan olarak yorumlanmaktadır. Yaklaşlk 8200 km. deniz kıyısına sahip olan yurdumuzda, Akdeniz binde 3436, Ege denizi binde 28 • 30 tuz + mineral değerleri ile dünyamn en sağlıklı deniz termal olanaklarına sahip bulunurlar. Bu nedenlerle kür ve su sehri tanımına uygun kurulmuş tatil köylerimiz ile bazı kıyı kesimlerimlzin deniz termal kür merkezlerl olarak geliştirilme«i, böylece de kıyı tesislerimiz ve tatil köylerimizin bütün vıl çallşır ve dah» rantabl yatınm lar haline getirilmesi mümkün dür. Yine bu konu ile ilintili olarak kış mevsimi boş kalan vasıflı turizm personelinin sürekli istihdam olanagı da böylece yaratılmış olacaktır. VEFAT Merhum Itmir Valisı lzzet Bey ve merhume Emin* Nimet Hanımın torunu, merhum Ahmet Celâlettin Kandan ile merhume Belkıs Kandan'ın büvük oğlu. merhum Seyfullah Kandan'ın yeğeni. Prof M Ali Hanrian ve Dr. Sadun Kandan'ın ağabeyleri, Saadet Kandanın çok sevgili eşı. tSTANBÜL BAROSUNUAN AVIKAT Hüseyin Izzettin KANDAN vefat etmiştir. Azlz naaşı 6 Temmuz Cumartesı S Erenköy, tstasyon, Zihnı Paça Camiınden öğle namazını müteakip Sahrai Cedit Kabristanına defnolunacaktır. Allah rahmet eyleye. Cumhuriyet 5451 Sosyal Sigortalar adına öğrenim gören bir hemşire adayt parasızlıktan, kimsenin yardım elini uzatmamasmdan günden güne ölüme gidiyor. Herkesin gözü önünde. Sosyal Sigorta c'emişiz bunun adma, nerde bu sigortanın sosyal yanı? Bir de tutup bütün ulusu sağhk sigortasına yazmak istiyoruz. Sosyal Sigorta adına öğrenim gören bir genç kız, trafik kazası sonucu hastalanıyor, ilâçlan, bakımı için gereken yardımı göremivor. Gerisini siz düşünün... Bunun bir çıkar yolu varcar. Bunu herhalde Sosyal Sigortalar yetkilileri benden daha iyi bilir. Şimdi ne yapalım? Bu genç hemşire için halktan yardım mı toplayalım? Bir elektrikli yatak, bir de gereken ilâçlardır bu hastayı belki de ölümden kurtaracak o'an şeyler... Yeni genel müdür dostumuz Atabek bir hekimdir. Sanınm bu durumu en iyi anlayacak, gerekli teşhisi ve çözüm yolunu hepimizden daha iyi o önerecektir. Nurten Toker'in ev adresini de yazıyorum: Eyüp, Şifa Yokuşu, Gülbakan Siteleri blok yeri kat 4, daire 16. Evet, nice nice dert, sorun dolu mektuplar. Kimi böylesine acı. «Yardım görürsem belki yaşanm» diyen bir genç kız... Kendini bir çıkmazda gören, ölümle karşı karşıya sanan. bir yardım elinin bulunmadığına inanan kişilere gerçeğin böyle olmadığım ispat etmek gerekir. Gerçekten uygar bir toplumda yafadığımızı yaşamaya çaiıştığımızı herkesten önce kendimize ispat etmek, inandırmak için... İlgililerin bu olaya gereken ılgiyi, yardımı göstereceklerini umarak... NOT : İlkyardim Hastanesi Baştabibi Dr. Ali Tanrıyar'aşağıdaki açıklamayı aidım. Okurlanma sunuyorum: «24/6/1974 tarihli gazetenizin 2'nci sahife, l'inci sütununda intişar eden (Hastane Dayağı) ısimli yazı tetkik edildi: Hastanemizde böyle bir olay anlatıldığı şekilde cereyan etmemiştir. Bahsedilen günün gecesı, sokakta Taksim Emniyet Başkomiserliğinin bekçileri tarafından aşırı derecede sarhoş, hüviyetini beyan edemeyecek (Hastane protokol ve polis d'efterinde ismi meçhul yazılmıstır) kadar ajite ve mütecaviz bir şahıs, Hastanemize getirilmiş ve dahiliye polikliniğinde 5384 protokol no.su ile ilk tedavisi yapılmış ve adı geçen ismi meçhül şahsı Hastanemiz nöbetçi şefliği tarafından polisin 2194 protokol no.su ile Baklrköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesine sevki yapılma muamelesi sırasında. bir vatandaşuı, hadiseyi yanlış yorumlayarak, gazeteye intikal ettırmiş olduğu anlaşılmıştır. Esasen Hastanemize müracaat eden her vatandaş, güler yüzle karşılanmakta, insanî, vicdanî ve kanuni muameie görmektedir, aksi varid değildir.» Dr. Ali Tannyar Baştabip ve Dah. Müte. dan VEFAT Vildan Erimez'in sevgili eşi, merhum Ankara Jandarma Kumandanı Zıhr.i Albayın oğlu. manastır eşraıından merhum Celâl Bev^aöe Kemal Erdeniz'in riamadı, Bab'.âü'rıin sevıien siması emektar yazar, ressam d«ğerli insan SALİH ERİMEZ uzun bir zamandanberi tedavi edilmekte olduğu Hayoarpaşa Numune Hastahanesin.de dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün (5 Temmuz Cuma) ıkindi namazını müteakip Şişli Camıinden kaldınlarak ebedi istiratgâhına defnedilecektir. Cumhuriyet 5452 Baymdırlık Bakanlığı Karayolları Genel Müdüriüğü 1. Bölge Müdürlüğünden Tuzla Tartı istasyonuna personel nakli İçin 9 kişillk bir adet taşıt kiralanması isi, 93.950,00 lira keîlf bedelle 2490 sayılı kanunun 31. maddesi gereğince kapalı zarf usulü lle eksiltmeye konmuştur, thale 26/7/1974 Cuma günü saat 15, de Bölge idare binasında ekslltme komisyonunca yapılaeaktır. Geçiei temlnat 5947.50 Ur«rfır. Bu işe ait Ihale dosyaıı Istanbul • Küçukyalı'da 1. Bölge Müdürlüğünde görülebilir. tstekliler en geç 19/7/1974 günü sftat 16.'ya kadar Bölge Müdürlüğüne dilekçe lle müracaatla kira ile Müdürlöfümüz emrinde çahşttracaklan taşıtlan Bölgs Müdürlüğünde muayene ettirerek bu İşe alt yeterlik belgesl almalan lâıımdır. Ihıleye glreeeklerin yeterlik belgelerl ile birlikte geçlcl teminat, (temlnat, banka mektubu İM ilk ilân tarihimizden sonra alınmıs ve salâhiyetli kişiieıin imzalan banka mühürü tle tasdlkll olscak) 1974 yılı Tiearet ve Sanayi Odası vetikaıı veya emaf belgest, vekâleten ihaleve gireceklerin vekîletnamelerlni. istekll bir ortakhk olduju takdirde bu belgelerine llâveten slrketin imza slrküleri vey» vekaletnatnesini ve şirketin birind ilânımızdan tonra almmıs hali faallvet bele«lerlnl hamil usulüne uygun olarık 2490 sayılı kanun (feregince hanrlavacaklan teklif mektuplarım en geç ihale lattinden bir saat 8nce Komisyon Başkanlıgtna vermelerl lSzımdır. Postadaki gecikmeler nazan ittbare alınmaz. Duyurulur. (Basm: 17520) 5439 Termal plânlamamn amacı ve genel yararlan Termal plânlamada amacımız; döviz geliri sağlayıcı termal turizmi ile halk sağlığını korumayı öngören sosyal termal turizm olayını birlikte geliştirmek olmahdir. Termal kürler genellikle turizm mevsimi ile çakıştığndan ve 21 günlük bir gecelemeyı zorunlu kıldığından çok verimli bır turizm türünü oluştururlar. Ancak, termal turizm olayı da ekonominin arz ve talep kurallan içinde işleyerek tüketim gücü yüksek olan kürist'erin eğilimlerini ön plana çıkartır. Bu durum, tüketim gücü sımrlı olan h<dk kesımierinin termal kaynalc TEŞEKKÜR : Ablam ' TÜRK DONANMA VAKFINA YAPILACAK HER TÜRLÜ BAĞIŞ ŞANL1 DONANMAMIZI GÜÇLENDİRECEKTİR, Sabiha Karasinan'ın vefatı dolajnsı ile yakın ilgi :' gösteren, akrabalarıma, dostlarıma ve komşulanma min; netlerimi bildirirün. î Saadet KARAStNAN Cumhuriyet: 5448