Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Radyo'da birses: "Mehter geliyor, Günlerden 20 Temmuı, Cumar tesi . Saat sabahın 5.1517(11... Silâh sesleriyie uyananlar &ra Knda küçük fcınTr) Sezgl de var dı... « Gene basladılar!» dedl, üri yaşuı diliyle... 15 Temmuz 1974tekl darbeyle duymuştu ilk sllâh seslerini... 20 Temmuz'un arefesinde susan bu sesleri, aynı günün saba hında yeniden duymaya başlamıştı, aradakı farkı bilmeden... O'nun lçin silâh gesi, silâh se •iydi... îlk silâh seslerinta, Kıbns Rum Yönetlmi Başkanı Makarlos'la Yunan subaylan arasınGski yetki savaşı, bu savasın sor.rasında da Kıbns'm Yunanlılarca işgali; 20 Temmuz sabahmda duyduğu silâh seslerininse, «Kıbns'takı Bans Harekâtı» lçin olduğunu nereden bilebilirtii?... 15 Temmuana 20 Temmus sabehlannda işitilen süâh seslerl arasmda ayırım yspabilecek kiBıler o kadar sayılıydı ki, defll Sezgı'cik, olgun kişiler bile bilemezdi bunu! Ama şoför gibi, daha birçok ktsı, bu olağanüstü aununun altın daki gerçek nedeni bilmiyordu... Bu bılinmezliği, saat 17.00'de (yerel saatle 05.00'de) olağan bır yayına girer gibi, yayına başlıya rak «önemli bir duyuru» yayım lıyan ve Temmuz sabahının sus kunluğunu olağan yayın saatinden önce bırakan Türkiye Radyoian çözümliyecek; «Kıbns'ta, Birleşmış Milletlerle îngiliz ve Amerikan personelinın gereksinme ve güvenlik hızmetleri için, yalnız Leymosun ve Larnaka limanlannm açık bırakıldıgı» sözleriyle, müaahal°ye geçil diği görüş ve ızlenimlerıni güçlendirecekti Kıbrıs'ta Yunan Darbesinden Türk Banş Harekâtma duğu için, Rum uçaksavar ve gambotlarına atej açmalanna neden bu oldu... Ve bombardıman Bunu. Gırne'nın batı ucunda. uçaksavar ateşiyle karşılaşan jetlerin, bu bölgedeki Rum Ulusal Muhafız Gücü kamplannı bombalamaları izledi. Sabahtan akşama ve hava kararanadek süren bir hava akını ve bombardımandı bu... ların uzağında, avm sftzlerl rarladı: « Hoş geldın yavrum! On gonlünde, teker teker kucak teker teker öptu alınlarında « Onlan loıcakladığımı, larından optügümü canlandıı ça gozlerimde, hıçkıra taç ağlıyordum» dıye bitirdı söz ni... Su altı timleri... Beşparmak dağlarında bir çoban... Beşparmak aağıannın kuzey yamaçlannda sürüsünü otlatan bir çoban, «dallan arasmda sığuıdjğı bir harup» (keçı boynuzu) ağacından görkemlj görünüşu, hem korku, hem sevinç ıçın de izlerken, Türk jetlerinın, pike yapıp Rum mevzılerinden ken dilerine otomatık silâhla ateş açan Yunan askerlerını taradıgını, Rum gambotlannı kovaladık lannı, bunlardan bırinı batırdık lannı heyecanla gördü... Bu sıralarda, Turk Deniz cü'nün sualtı timleri de boş muyor; kıyıdakı Rum fcomî bırlıklerini temızlıyordu. ne'ye, «amfibık» denılen «Çı ma Harekâtı» başlamıştır. Açıklamalar Kıbns Cumhurbaşkan Yardım cısı ve Türk Yönetimi Başkanı Rauf Denktaş'ın saat 05.10'da Bayrak Radyosu, Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit'in de saat 9.00'da (yerel saatle 05.15'de) Türkiye Radyolanndan yayımla nan ozel mesaj ve açıklamalan, güçlenen görüş ve ızlenimlenn gerçekleşmesi demekti. Çıkarma dubaları İlk ınış Turk Hava Gücü pBraşütçu bırligince gerçekl rılırken. Girne'nın beş ınil, I man Süt Bahçesinin 1 mil k; batısmda, Türk Kuvvetlerinu karma dubaları uzanmıştı G kıyılarma... Turk savas gemileri, tay birkaç mü ötede, demir at lar; Girne kıyılanndaki çıkaı yı gözlüyorlardı. Çıkarma dubalanmn ucuns len a^kprler. denıze atlıyo: arkalannda ağır çantalan, elle kavradıkları sılâhlan yul da, başlannın üstünde, kıyıyı kıyorlardı. Kıbns uiprağma yak basanları, dağ yönünde ıl yenlerı. otekıler izlempkteydi tzzet Rıza YALIN Ve çıkarma haberi •Türk Silâhl» Kuvvetlerl, her olasılığı göz önüne alarak Kıbns Banş Harelsâtı'nı başlatmış; çok sayıda Türk Birliği'nı, esen likle ulaştırarak. Kıbns'ta, savaş degil, banş, kardeşlik ve öz gürlük için görevlendirmiştı.» Uykusuz bir temmuz gecesirjı yorgunluğunu. Türk bir'klerinın cbarış, kardaşlik ve özgiir'uK. getırmek için dalga dalg/i Kıbrıs'a doğru aktığı» gerçeğiyle unutanlar, artık gelişmelerin, «ateş açümacukça ateş etmiyecek» Türk Silâhıı Kuvvetleri'nin gün ağarırken başlattıkları hareketin pesindeydiler .. Bunlar arasında ben de vardım... Uçaklar dalga dalga... «Banş harekâtından haberdar bir Türk mücahit komutanı, 20 Temmuz Cumartesi sabaha karşı, bir zamanlar bahçesinde ttalyan rakkaselerinin raksettiği St. Hillarion Kalesinin mazgallanna oturmuş, yıüardan beri gözlediği Akdeniz'e dikmişti gözlerini... 1963'de de aynı yere oturmuş, hep Türk gemilerini beklemisti gözleri dolu dolu... Türk gemilerinin ufukta gözükmemesinden ötürü olacak bir türlü dolu dolu olan gözleri boşalamamıştı, içine bir bir acı oturmuştu... Ama bu kez...» Başbakan Bülent Ecevit'in tutarlı davranışlarından, hsysıyetli dif politika uygulamakukı bajarısından aldığım» löylüyordu... Türk mdirme uçakları, dalga dalga geliyor; üzerinden geçerek Beşpamıak'uı güney sırtlanna paraşütçüleri bırakıyorlardı Süriısünü güvene almak ıçın Beşparmak'm ku/ey sırtlarından güney sırtlaruıa aktardı çabuk çabuk .. Havada bırer nokta gibi görunen bır takun cisimler, hız la düşerken, önce şemsıye gibi açılıyor; yere yaklaştıkça büvılyerek dağlık bölgede, hakı renk li ıpek kumaşlarıyla. atlamış büyük birer balon gibi, çalUU sııilan kapliyorlardı. Uykusuz bir ya» gecesi «Türk Banş Harekâtı.nın baf ledığmın Kıbns yönünden öğreniîmesi, saat 04.45'te oldu... Uykusuz bır Temmuz gecesi peçırip sabahı radyo ıstasyonlanm araştırmakla bulanlar, Orta Dalga 1095 Kilohertz 274 met reden, « Mehter geliyor!» denildiğini ve mehter marslan ç«iın/<ıgı m ışittiler. Saat 04.45'ti. . Ve Kıbns Ttlrlc Mücahldl"nln Sesi Bayrak Radyosu'nun sö» ko nusu dalga uzunluğundan vayına başlamasına bir buçuk saatten çok bir süre vardı. Mücahitler görev başında Bu gelışmeler onırken, m hıtler de. saat 6.00'nın doln na 5 dakika kala, Lefkoşe Kumsal ve Köşklüçıftlı* 1 bolgelennden, guneye îngiliz ' Alanındaki Banş Gücü mevzi ne yaklaşıyor; düşmana k daha güvenli yerlere yerleşı lardı... Yenl konumlannJan, Gör semalannı görebilen bir f mücahit, « O anı, kafamızın en kin yerine çaktık!» diyorlarc Ihtiyar çoban koşuyor... Paraşütle inenlerin çoğaldığını, paraşütlerden kurtulur kurtulmaz yön aradıklannı gören ihtiyar çoban, koşar adımlarla, sağ elindeki beyaz mendili sallıyarak onlardan birine yaklaştı...Yülann sertleştırdıği yüzündeki yumuşak gülüşle: «Ben Tiirküm!» dedı, «saatlerdır sizi izliyorum, şurada! Ne iyi ettiniz de geldinlz. Yurdu muza mutluluk getirdinlz.» Bir mücahit komutanı Türk müdahalesinin başlıyacağını bir gun önceden bıleu bir mücahit komutanı, oir zumanlar bahçesinde ttalyan rakKBSSlerinin raksettiği St. Hilarıon Kalesi'nin mazgallaruıdan birm» oturmuş; yıllardanberi gözlediği Akdeniz'e dikmişti gözlerraı . Bir büyük an! « Bize geleceği cildir Türk askerlennin, bizıen, geı ten geleceklerine ınandıran u fılolan, Gönyeb vonünae f paraşütçü bırlııtlennı indirı; lardı. Bu büyük an. unutul: lir mı?» Unutulmıyacak olay, LeO Üzerinde uçan taşıma uçakı; nm başkent çevresindeto T bölgelerine, ilk dakıkalard; bin olarak oranlanan parast atmalarıydı... Müdahale mi? Kıbns'takl Yunan darbe hareketındenberi Türkiye'nin müüahalesine olasuık verenler, bu yayının olağanüstü bir anlam taşıdıgı noktasında birlesiyorlar: gorüş ve düşunceıerini doğrulayıcı bilgıler ıçüı. radyoiannın düğmelerinı, bu kez de Türkiye Radyolanna cev*riyortar <Jı... Ve gözleri dolu dolu... 19€3'te de aynı yere oturmus; hep Türk gemilerini beklemi^ti gözleri dolu dolu . Türk uçaklannın uyarı uçuşlarının sonrasmda, geleceği bildirilen fürk gemilerinin ufukta gözükmemesır.den dolan gözleri bir türlü boşabnatrus; içine bir acı oturmuştu.» «19 temmuz'u 20 temmuz a bağlıyan gecenin sabahı da, silâhı kucağında, 11 yıl geride k^lan ve bir türlü unutulmayan aynı özlemle oturmuştu kaJe taslarına... Göz eriminde Toros Das'.srı vardı . Kuş bakışı izlediji Girne limanında yatlar, Girne Kalesinin önünde Rum Yönatiminm torpıdobotları görünüyordu.. Hoşgeldin yavrum... Sonra karşılık beklemeden sanldı buğday yanığı renkli paraşütçünün boynuna, gözyaşlannı akıtarak terli asker elbisesi uzerine... «Hoşgeldin yarum.» «Hos geldın.» O kadar, başka blrşey dıyeme di. Hıçkırıklar arasında boğuluyordu. Buğday yanığı renkli paraşütçü komando, nasırlaşmıa elleri yakalıyarak öptü: «Sagolasuı baba» dedl. Yayın için erkendi ama... Türkiye Radyoian, henUs yayı na girmemişti. Temmuz sabahı tıın suskunlugu içindeydi... Bu sırada lngıliz marka küçük bir tasıtın, Radyo Kıdemli Tek nık Operatörü'nün evi önünde hjzla fren yaptığı, şoförün direksiyon başından fırlıyarak ka pı »llnl çalmıya basladığı görül dü . Yayın için hareket etmlye, vmkit daha erkendi... TÜRK MÜCAHtTLER GÖZLERt DOLÜ DOLU KAÇ KEZ UFUKTA TÜRK GEMÎLERÎNÎ BEKLEMİŞLERDt. . AMA BU KEZ, 20 TEMMUZ CUMARrESt SABAHI, ADAYA BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK GETÎRECEKLERtN UFUKTA BELÎRDİĞÎNÎ GÖZYAŞLARIYLA GÖRMÜŞLERDt... Ateşe ateşle cevap Banş Gücü Kanalıyıa Türk simine gelen haberler. «Türl ateş etmezlerse Hum Muh Gücü'nün de ates etmıyecı yonündeydi. «Kıbrıs'taki Ye Savaşı»nda namlusunu Baf 1 pısı Rum Polis Merkezı ne viren T34 tipi tatık ıse B: Harekâü'nuı başlamasmm l rinden bir saat feçmeden ı çekilmiştir... Bisikletli ve silâhlı Rum Rum futbol alanında toplanı; İlk durumu usa vuruyorla Bu, Lefkoşe Rum kesımınic yennde, özellikle «darbecileı katında önemle durulan bir rundu... Uçak filolan göründü Bir de sabahın 05.00'i ya dolmuş, ya dolmamıştı, Türk uçak filolan gorünmüştü Beşparmak dağlarının üzerinde.. Kıbrıs'ın kuzey daglarının ustü, ueckların üzerindeki bayraklarla sanki ala kesmisti. Gözlerini oğujturuyor... «Işte bu duygu, özle.n ve 1nançla dolu olduğu gecenin 6abahında, tan atarken, 19 temmuz sabahı saat 10.00'da üslerinden •yrüdudan bildirilen Türk Deniz Kuvvetleri Çıkarma Birliklerı'nı önce göz eriminde, sonra Girne açıklannda bir hayalgemi gibi göriiyor; gözlerini oğuyor, bir daha oğuyor; gözlerinin izlediklerine kendisini inandırmağa çalıfivordu Bu kez gelirler herhalde... Sisler altındaki Torodara bakarken, « Bu kez gelirler herhalde!» diyordu. «Karaoğlan, bizi öksüz komaz; özlemimizi daha nice >ıllar içimizde bu^kmaz1» diyordu.» «Yayın başlasm!» emri Sevinç gözyaşlan Işte o an, 11 yıl önce ı a yaşlarla dolan ve bosalmayan gözleri, 11 yıl sonra sevinçle bosalmıştı... Gözlerinden inci dizisi gibi yaslar akıyordu. Silâhını havaya atarak koştuğu arkadaşlarının yanaklarından da aynı sevinç göz vaşları vuvarlanıvordu • Şoför, soluk soluğa, «Komutanlığın, hemen yayına girilmesl yönünden haber Uettiğini» «öylüyor; « Hemen hareket etmell, h* Çünkü Karaoğlan var... men1» diyordu .. 20 Temmuz sabahııun • olağan tçindekileri anlatırken bana, bu us*u»luğüne ikinoi kanıttı bu . Inançtaki gücünü. «KaraoeİTn'ın Sonra gelifmeleri, hep birlikte izledüer, St HUarion Kalesi'yle Girne kıyüannı gören dağlar üzerinden .. Türk savaş gemileri, Gime'nin doğusuyla batısı arasındakl tularda, açıkta dizilmişler; toplırını, Girnc'nin üzarine çevirmişlerdi... Her yer sessizdi. Yalnız kuzey dağlan üzerinde uçan Türk savaş uçaklannın sesleri duyuluyordu. personel, gereç ve silâh bırakıyorlardı. Sivil hava trafiğine de kapatılan gokyüzü, tümüyle Jetlerimizindi. Kıbns, çok alçaktan uçan bu uçakların olağanüstü fürültüsünün egemenliğınHeydi *rbk... Bir baba oğul gibi... Uıun bir aynlüc aonucu, söylenscelc çok sözleri olan, fakat dillcriB tutulan tabmetul fibıy diler... Kurtulduğu paraşütü geride bırakan asker, ihtiyar çobana «Allahısmarladık» demedi. O anlamda el salladı; arkasına aldıgı özel ve savaş gereçleriyle ereğine doğru yitU gitU... Artık Kıbns'taydı... îhtiyar çoban, daha yüzlercesinl, binlercesini izledi bu inışlerin, yitip gidışlerin. Tümünü de aynı heyecanla kutsadı: otı Uçaksavar topları Uçak seslerinden başka seslerin duyulması, Yunan ve Rum askerlerinin, Türk Hava Gücü uçaklarına, gerek denizden, gerekse karadan uçaksavar ateşi açmalarıyla başladı... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar'm bütün güçlere buyruğu, «zorunlu olmadıkça ates acmamaları» yönünde ol Türk taşuna uçakları Onlan »ayısız filolar halindeki Türk taşıma uçakları izliyor; Beş parmak dağlarının sırtlarına, Girne ile Lefko^e arasındaki bölgeye, doğudan ve batıdan olmak üzere. YARIN: Köprü başlaı tutuluyor 'Makarios'un en büyük hatası, Yunaı subaylarına göz yumması oldu,, (DIŞ HABERLER SERVİSI) Kıbns'ta darbeye çiden yolda çok seyin sözii edıldi. Makarios'un Atina'daki faşist cunta tarAİ'ıcdan devrilmesinde <;ok çeşitli etkenler üzerinde duruldu. Bu arada, Kıbrıslı Rumların sağda ve solda nasıl örgfitlendiğl konusuna da değinmek gerekirdi. Nitekim bu konuyu d^ Econo mist derglsl özel bir cl.ınde ele aldı. Londra'da vayınlanan derginln bu araştırmasınm geniş oir özetinl sunnyonız. Sözü en çok edilen Rum örgütlennin başında kuşkusuz EOKAB gelmektedir. En çok bilinen örgüt olmasuıa rağmen, istihbarat örgütlermin gücü hakkında en az bılgiye sahip olduklan örgütlerden bıridir EOKAB. Kısa bır süre öncesine kadar, Ocak aymda Grivas'm ölümünden sonra, genel kanı EOKAB' nin eski gücünii yitirdiği merkeândeydi. Aynı düşüncede bulunan Makarlos bile, kendini çok emin görmüs ve etrafına da benzer fıkir1 ler aşılamaya çslışmıştır. Ocak tan bu yana geçen sürede Makarios bu inancını hiçbir zaman yi tirmemiştir. ha da kızdırmıs olacaktır. Çekişmelerin ötesınde bill bir gerçek, Makarios'un darb kadar butün Kıbrısh Rum g« lalan arasında önemli bır rol nadığı ve onlan bir arada tu gudur. 4 Makarios'un önemi Kıbrısın bağımsız ve huki ran kalmasuıda da başrolü o> yan yine Makanos'dur. O ça bir ülkenin Uçüncü Dünyada Commonwealth'de önemle almasının başka açıklaması y tur. 1960larda oynamak iste< oyunun boyutlan elbette ba ldi. Ancak 1964'de Adanın ulus arası bir sorun haline dönüşır onun ihtiraslannı engellemiş Çünkü kendi ülkesinde her j beliren bır düzensızlikten sor başka ülkelere önerilerde bul ması bıraz tuhaf kaçmaktaydj Son yıllarda Avrupa, Asya Afrika'da çıktığı gezılerde 1 Kıbns Rumlan için yardım fc miştir. Birleşmiş Milletlere ] seferinde Kıbns'da bunalım ol ğunu belirtmiştir GENERAL GRtVAS «$AKLOVAF.l BİR YÜRUYÜŞ VE MARKSVARİ BİR BIYIKLA KENDİSİNİ K^BRISLI RUM'A TANRININ BİR İNAYETİ OLARAK KABUL ETTİRMEK ISTEMÎSTÎ...» ni şimdl daha mutlu hissedecek Kasında ve yönetınunde belirli bır değişim vardır. Çok fazla deti. Öte yandan, Grivas'ın kendini netime gerek kalmadan hüküme^ yaşayan bır efsane olarak halk te belirli hedeflere • kişilere birkitlelerine mâl etmek istemesi biri arkasına dalgalar halinde hüayrı bır gerçektır. Grıras, yaşa cumda bulunmuşlardır. mı boyunca durmadan bunun Geride kalan birkaç ay İçinde için uğraşmıştır. EOKA, tarihinde görühnemış dıŞarlovarı bir yürüyüş ve siplın anlayışıyla çalısmıştır. MaMarksvari bir bıyıkla kendisini karios'un o zamanlar yakındığı «Tanrınm bir inayetı» olarak ka S:bi, belki elli ile yetmlş dolayınbul ettirmek ıstemıştir halka. da para ile tutulmuş gerilla dağLimasol'daki kabrinin bir tür larda karargâh kurmuşlardır. hac yeri haline getirüişine bakıYeraltı örgütlenmesi lırça Grivas ilk anda amacma uFakat asıl çoğunluk, dağlardan laşmış gözükmektedir. köylere değin uzanan geniş bir Doğaldır kl, bu onun salt ken alanda örgütlenmlştlr. Bu tip bir dine özgil klşiliğine bağlanamaz. yeraltı örgütünde önemU olan geGrivas bir misyon yüklenmişür. rillalann sayısı dsğdldir. BaşpisKıbns'ı Yunanistan'a bağlamak kopos bunlann bir kısmına, belonun başlıca ülküsüydü. kl kcndlsi yardım etmiştir. Ama önamli olan teçhizat ve cephedeENOSİS ve dins«l ki ycğıtnlııktur. Makarios'un kanısı Çin gezisi Son gezısıni Çın'e yapmışti] Bunun nedeni 1971 yılında E yetlere yaptıgı gezıyı dengelen tir. Darbeden önce gıtmeyi p] ladığı yer Avrupa ıdi. Bunun denı de, Atma Cuntasuu B£ ülkelere şikâyet etmek olsa rekti. Makarios polıtıkasmm 1 ka ilginç yönü de, tngiltere olan ilişkileriydi. 1950'lerdeki manlık on yıl sonra dostluğa nüşmüştür. NEW YORK TİMES'ÎN YORUıMU: YUNANL1 SUBAYLAR KIBRIS'TAN ÇEKİLMELl f CJenevre'dekl îngilla Turk • Yunan görüşmeleri, bir banj umudu yaratmıştır, ama Kıbns'taki poUtik ve «tnik sorunlann çözümlenmesi muhakkak kl, za mana ihttyaç gösteren bir islem dir. Glafkos Klerides, poliUk çösUmün sadece Kıbns'taki Rum ve Türk toplumlan arasındaki görüşmelerle mumkun olacağıd Böylemiştir. Ama altı yıldır top lumlararası göruşmelerda Rum'lan temsil eden Klerides gayet tfi blllr ki, Kıbns sorununa fti» di saflam bir ç5züm bulmak için Cenevre'de toplanan Uç mfeenin arabuluculuğu şarttır. Aynca, Kıbnstaki silâhlı bir likler birbirinden aynlıp, tutsak lar değiştirilinceye ve adada du rumun normale dönmesi için gerekli güvenlik tedbirleri alırunca ya kadar, ikı toplumun tek T görüşmelere başlaması düşünüle mez. Bu da Cenevre Konferansinm görevıdlr. Makarios'a karsı darbe düzen leyen Yunanlı subaylar adadaa geri çekümedlkçe, ya da butüar Atina'daki yenl stvü hukümet ta rafmdan gönderilecek subaylarla değıştirilmedıkçe Kıbns'ta gü venin sağlanması beklenemez. Ote yandan Klerides, «Makarios'un şımdi Kıbns a dönmesinın zamanjiz olacağmı» söylerken, şüphesiz bu gerçeklen iüşünüyordu. Klerides, aynca t ı b n s halkınin bir kaç ay içinde serbest seçımlere gideceğini ve Makanos'un bu seçimlere katılabileceğini b«lirtmıştir. Makarıos Ise, New Yorkta r«rdiği bir demeçto, Kıbns'a bir kaç hafta İçinde dönmeyi umut ettığini söylemiştır. Böylece görüldüğü gibi, Makarios üe Klerides arasmda bir uyuşmazlık vardır. Bu uyuşmazlığm sadece Makarios'un adaya donüş tarıhi konusunda mı olduğu. yoksa daha derinlere mi indıği henüz bılinmemektedir. Her hal ve durumda bu sorun, ancak Kıbns Rum'lannm kendi aralaruıda çözümleyebilecekleri bır sorundur, ve dış güçlerin bu soruna müdahale etmekten tittelıkle kaçmmalan gerekir. Tbe New îork H M Tanüıp yanılmadığı konusunda ük tereddüte düştügü an, temmuz ortalandır. KerSi istihbarat kaynaklan lie edindigi bilgiler EX)KAB'nin tamamen Yunan eubaylannın denetimm» girdi£lnl göstermektedir. Ancak Başpiskopos garip bir biçimde eski inancını sürdürmek eğilimindedır. Kendisine karşı yapılacak herhangi bir harekette «ii'^manlannın üstesinden geleceğtne inancı hâlâ tamdır. Yunanh subaylar ve EOKA B Makarios'un en büyül hatası Fakat onun en büyük dlplo tik hatası kl, o zamanlar şir ki gibi değerlendirmeye ola yoktu 1960'larda Kıbns'da gt yapan Yunan subaylanna yummasıdır. O tarihte bunlann arası Ioannidis admda önemsiz yüıbaşı vardır. O önemsiz yÜ2 şı simdiki cuntanm en güçlü damı Tuğgeneral Ioannidis'dir Makarios'tın dcvrilmesi için cum emri veren de muhtemı odur. (Devamı 7. sayfa motifler Eğer Grivas ya«asaydı... Geride bıraktığı kişilere kalan miras, Enosıs'in aynca dinsel motıflerle de işlenmesidir. Ileri sürulen başka bir fikir, çellşkıli olmakla birlikte çok taraftar bulmaktadır. Eğer Grivas olsaydı, Makarios kendl Gözlpmcilere göre, Grıvas'ın » • lümünden sonra EOKA'nın politi Grivas'ın ölümünden sonra Makarios onlara yardım ettikçe, kendi kuyusu biraz daha kazılmıstır. Hele kendisiyle görüsen bir yabar.cı muhabire EOKA' <lan küçümseyici dille söz edişl. onun besledlgl düşmaniannı da Makarios, kendi kuyusunu kazdı