22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 11 Temmuz 1974 ABDULCANBAZ TURHAM 8ELÇUK ABPİİUAMÖU, WFİF Bj* KAFA TDFUM ^ONÜND'LEVİI^f, SoNAFtiAMM İ İ Î f c i N/0LE OTUWTU.. Bü î R HAMAL NAS*L AdL 47 LİLER FÜRUZAN 16 DUştindUm de doğru söyiüyorfun Selâhattincigim. Onlann partüen bile Şemsettm Günaltay zamanında imamhatip okullanna yeniden can verdiler de nasıl yaptılarsa, bız bi le Halk Partili olduğumuz halde bu okulları Demokratlar açtı sandık. Oysa İsmet P&şa'run.. Neyse, derdı babası, benimki bir ta&an. tlk öğretim müfettişi olmak... Yok yok, gör bak, bunu gerçekleştireceğiz. Su tü* konuşmalann dağınıklığına alışıktı Emine. Anlamadıgı kavramlarla geceler boyu tartıştıkları olurdu annesiyle babasının. Çoğu da onun açısından kırık kopuk şeylerdi. Bazı aksamlan öbürlerınden ayıran konular değıl de konuşulurken annesiyle babasının arasında çaktığını sandıgı akundı. Kubilay tombul çocuk yanaklanıun giderek kızarmasiyle uyuklamaya başlardı. Seçıl ders kitaplanndan sıyırdıgı bakışlanyla annesiyle bab&sını onlann görmedigı bir anda dikkatle süzerdi. Bu gözlerde annesine yönelik bir öfke varmış gibi gelirdi Emine'ye. Hadi, derdi annesl. Geç oldu. herkes yataga. Ben, derdi Seçil, çözümleri yapamadım daha. Baban sana yardım etsin. Kabası ablasının b&şına gelir, mınl mınl anlatmaya başlardı. Annelerinin kesinlikle kar sı çıktığı «Kendileri öğrenmelidirler. Senden benden bekleyerek sınıf geçmelerı yanlıştır. Hep yanlannda olrnayacağız. Giıven falan ya bu kadan da fazla, razı degilim» demelerı o anlaşılmaz gecelerde soylenmemis sayılır, annesiyle babası bitirilmesi gereken derslere yar dımcı olu^enrlerdı. Emine yardım istemezdi. Bbylesine çarçabuk yalanlanan erdemlerin hiç olmazsa onun yüzünden savunulması gerektigine ınanırdı. Had: tamam, derdi annesi ellerüü çırparak. Kuöilay*ı ilk doğtim yaprmş bir genç ananın bebeğını tutuşundaki özenle, ürküntüyle kucaklar, yatak odalanna yönelırdi. Kapıyı açsana Emine, derdi. : m;ne kalkar, annesine sürünmemeye gayret göstererek kapıyı açardı. Yerine dönüp yenıden ders çalışmaya oturunca annesi kaşlarını alnında alabıldigine kaldırır, öğrencilerınl aıarlamadan önceki küçültücü anlamda dolardı yüzü: Emine sen de. Sözler bitmeden Emine defterlerini toplamay» başlardı. Masada ablasının saçlannı kalemla çekeleyip babasının soylediklerini ilgisizlıkle dinledığini apaçık görüverirdı. tçten ıçe fokurdayan ağır bir sıvının kabanp taîtığını sanarak toparlanmasını bir çırpıda bitirirdi. İyi geceler, der. Yatağına girmeden önce de odanın karanhğında dururdu. Gecenin içinden kopan bir tren sesi ondaki koyu mavilerle. güneş sarılanyle bezeli yere gitme isteğini yenilerdi. Bu yerin adı Istanbul'du. Çocuklara özgü düşlerinden çıkarıp gerçeklestirmişti orayı. Çocukların bildiklerinin, gördükleri nın sınırlarını taze verimlılıkleriyle zorlayan o doVuz on ya» düşlerinin gece trenleriydi bunlar. Erzurum evlerinin damlannda, istasyonun sa ğındakı gürültüsü dışarlara tasan lisede, ağırbaı lı solgu ı taşralı gençlerın okuduğu öğretmen okulunda, güzelim medreseler, türbeler, kervansaray kahnüs. duvarların yalnızlığında büyüyen kentin kar aklığında asker karavanalarımn dökü len arttklarında, yeniden beliren buz dikitlenyle, buz sarkıtlarmın tanışlığı ışütısı içinde kurulan bir Istanbul'du bu. Bir çocuğun yabancıhğını, korkularını güçlü düşlerini geliştirebileceği bır eşsiz kentti Erzurum. Üstelik gece trenleri vardı karlı dağlara doğru arasız gecip gıden.. Ablası içeri girdığinde o uyumus, gibi yapardı. Bizünkilerin aralan iyi ha.. Ablasının sesine tammadığı bir renk vururdu o evecen gecelerde. Demek ki Seçil de bir şeyler seziyordu ya neydi sezdiği. Emin yanıtlamazdı: Yatağın soğuğuna alıştıkça ayaklarını yavajçacık uzatmaya baslardı. Bir süre sonra annesiyle babasının odasından geldiğini sandığı mırıltıları hem duymak ister. hem yorganı kulaklanna çakerdi. Tutulamayıp salınan seslerde hiç açıklayıcı feyler yoktu. Bildik sözlere çekilebilecek gibi de vurgulanamazlardı. Emine koyverdiği vücudunu sıkıca toparlayıverirdi. Yalnızlık, aldatılmışlık olduğunu sonraları tanımladığı çevreyi evreni yitirme duygusuna düşerdi. Hişştt.. Uyudun mu Emine, diye soran »blasını yanıltmamak için zorla dayanır, çözülmezdi. Uyudun mu Emine hisıt. sana loruyorum, diye diretirdi Seçil. Emine kollarını göğsüne bastırır, kirpiklerinin titreyişini durdurmay» çahçırdı. Suskusunu neyle daha abartabileceğini arastırırdı. Sabah kahvaltı masasında kimsenin yfizüna bakmadan çabuk çabuk çayını yudumlardı. Buna da ne oluyor böyle, derdi annesi Babası çenesinden tutup kaldırırdl yüzünü: Emınecik ne oluyor sana hasta muın? Iıh, derdi Emme: Konuşuısa ağla dolanırdı bağrında. Kime benıiyor bu luz Selahattin? Annesi birden arkadaş oluverirdi kocasıyl». Şakacı, rahat, hoşgörülüydü davranısları. Anneannesine. Adı babaannesi ya kendi anneannesi. A., yapma. Annem aksidir ya bunun kadar da değıl. Eh bu daha çocuk.. Yerindt akıüenmeyi öğrenir büyüyünce. Kadın ve erkeğin yıpranmış düşmanlığa yönel miş ili;kilerinin silâh bırakunı sayılabilecek o gunlerde. tanıştıkları yılların karşılıklı sunulan ki;iliklerinin canlanmaxını yadırgıyla izlerdi Emine. Yalanm. yapmacığın hangisi olduğunu araştırırdı. Kubilay gülmeğe başlardı. Erkek kardeşinin ona aptalca gelen bu gülüşlerine dayanamadığı bir sabah masanın altmdan bir tekme savurmuştu. Kubilay ağlayarak Emine Ablasının dizine vurduğunu söyleyince: Niye? Sen deli misin kızım. Durduğun yerde niye? (ARKAS1 VAR) 5 BATFDA DEMOKRATlK SOL Doç: Dr: Ahmet Taner KIŞLAU ÎSKANDÎNAV ÜLKELERÎNDE SOSYALİSTLER, REFORMLAR YOLUYLA KAPITALÎST DÜZENİN SİVRİLIKLERÎNÎ TÖRPÜLEDILER • «İsveç, Norveç ve Danimarka'da sanayiin mesindeki gecikme, sosyalist hareketin gelişmesini güçleştirmiştir. Her üç ülkede de sosyalist partiler iktidara ulaşınca ihtilâlcilikten tamamen uzaklaşmışlar, öteki partilerle işbirliği yapmak ' rorunda kaldıklanndan gittikçe ılımlı b»le gel1 ' mislerdir.» haline geldıklerlni söylemek mUmkün. Güçlü bir Komünist Partisınin bulundugu ve bu nedenle işçi sınıfının destegınden sosyalist partilerin yoksun kaldığı ülkelerde. söz konusu ortaya kayış eğilimi daha da güçlüdür. Eger bugün Fransa'da sol partiler ortak bir program üzerinde anlaşabilmis ve bir «Halk Cephesi» oluçturabilmişlerse. bu daha çok Komünist Partisi'ndeki değişiklikle olanak kazanmıştır. Bu degişiklik Moskova'ya olan bağımlılığın azalması ve çoğulcu demokrasinin kurumlarmın kabulüyle ılgilidir. Batılı sosyalistlerin. «BugUnün toplumunaa gerçek iktidar kapitalistin degil. teknik adamların elindedır» diyerek, marksist analizm onemli bir bölümunü ar tık geçerli saymadıklan da bir olgudur. Ama bu ortak noktaların dışında, bırbirlerinden oldukça kesin çizgüerle ayrılan üç ana egilim görüyoruz: 1 Birinci grupta olanlar. aslında kapitalıst düzene karşı de ğillerdir. Düzeni değiştirmeden, biraz olsun emekçilenn yaranna çalışır hale getirmek istemektedirler. Sınıf çatışması düşüncesi ortadan kaikmamakla beraber çok yumuşamış, ılımlı olmuştur. 2 îkinci grupta olanlar gerçek bir karma düzen savunanlardır. Bazı alanlarda devletleştirmeye gidilmesini, sosyalizmle kapitalızmm denge halinde olduğu bir düzenin kurulması için bazı temel reformların yapılmasmı Jsterler. 3 Üçüncü grup düzenin tamamen degiştirilmesini savunanlardır. Yani devrimcilerdır. Fakat devrım şıddet yolu ıle ve kısa zamanda degil, uzun sure içinde reformlarla, özgürlüklerin özüne dokunmadan gerçekleşerektir. Marksızme bir noktada karşı çıkar, sosyalist bir düzene geçiş için «emekçı dıktatbrlüğü» nün sart olmadığını söylerler. Çok partili sistemlerde bu üç eğilimden birisinin herhangi bir partiye egemen olduğu söylenebilir. Ama Ingiltere'deki gibt iki partili sistemlerde her üç eğılime de aynı parti içinde rastlamak olanağı vardır. Bu, parti içindeki sürekli bir mücadeleyi kaçınılmar kılar. rım sağlayarak, siyasal lktidann sureklı bir alternatifi olmalan sonucunu doğurmuştur; öte yandan da, kapitalıst sistemi daha tahammül edilebilir bir hale getırerek, sürebilmesıne olanak ver mıştir. Ne var kı, gerçek bir sos yal adalet sağlanamamakta, Ucret li tabakalann yaşam düzeyleri yükselmekle birlıkte, sınıflar ara sındakı gelir farkhlıkları artmaktadır. Geri kalmış ülkelerin dış sömü ru olanakları bulunmadığı, daha da öte bızzat kendileri somürü konusu olduklan için, Batıdakine benzer bir yol izlemeleri düşunülemez. Zaten bu gibi ülkelerde egemen sınıflar, kendılenne karşı siyasal örgütlerin iktidara demokratik yoldan ulaşmalarına genellikle izin vermemektedırler. Yunanistan'da da görüldü ğü gibi. genel oy mekanızması kendi aleyhlenne işlemeğe başlayınca, kendılerını iktidarda tu tacak başka bir mekanizmaya da yalı yeni bır rejim kurmaktadırlar. Allende örneği Türkiye'de olduğu gibi, Şıli'de de, demokratik gelenegın goreli eskiliği ve özel bazı koşullar, egemen sınıflara tepkıyı temsıl eden bir hükümetin kurulmasına olanak vermiştir. Allende ıktıdan, Batı orneği bır tavızli kapıtalızmın kendisi için söz konusu olamayacagmı herhalde biliyordu. Ekonomik gucün kısa surede el değıştirmesi için devletleştirme hareketlerine girişti. Kısa bır sürede silinip gitmeyi gönül rızası ile kabul edemiyecek olan egemen güçler, sol ortaklığın iktidardan yakın bir gelecekte uzaklaştırılmasının örgür seçımlerden beklenilemiyeceğini anlayınca panığe kapıldılar. Sosyoekonomik yapı, içten ve dıştan çabaların etkisiyle tam bir «anarşi» içıne duştü. Sonuç bilinmektedir. Bat» ve biz Türkiye'de ilk kez, egemen sınıflann (yani ekonomık gücün) temsHcisi durumunda bulunmayan bir hükümet iş başına geldi. Bu hükümet, kapitalıst kalkınma yönteminin girdiği çıkmazlara bir tepki olarak oluşmuştur. Kapitalizme tepki olarak doğan Batılı siyasal Iktidarlann, kapitalıst sıstemı temelden değiştirmeye yönelmediklerini goriıyoruz Amaç, kapitalizmin toplutnda yarattığı sivriliklerı torpülemek, sistemden emekçiler ve tüm ezilenler yararına tavizler koparabilmek olmaktadır. Bu gibi ülkelerde iç sömüril, dıs sömürünün yanında oldukça küçük kalıyor. Dolayısıyla egemen sınıfların, ıç sömürünün azalması pahasına bazı tavizler vermeleri olanağı vardır. Bu tavizler bir yandan sol iktidarların genis halk tabakalannın yaçantısında dıizeltmeler yapmala I 1 •••••••••••••• •••••••• Hesap Uzman Muavinliği Giriş Sınavı MALÎYE BAKANLIGI HESAP UZMANLAR1 KURÜLUNA » 6 ETUCL 1974 TARİHLKRİ ARASINDA ANKARA VE ISTANBL'L'DA ÎAPILACAK SINAVLA 11 Temmuz C. Ahır 21 Ruml 1390 Hlcri GümOs Ögrle Iklndl Akşsrn H&zlr&D 18 1394 S 36 8.54 13 19 4.37 17.19 8J6 20 42 12 00 22 41 1.59 3 24 6.41 TAK VI M Tatsı tauak Hesap Uzman Muavini Alınacaktır Giriç Sınavlarına Katılabilmek tçin : 1 Devlet Memurlan Kanununun 48. maddesınde vazılı mtehklere sahıp olmak, 2 1/1/1974 tarihinde 35 yasını doldurmamıs buiun3 Sıyasal Bılgıler, tktısat, Hukuk, lsletme Fakültelerı Ue Ortadoğu Teknlk Ünıversıtesl îdari Ilimler Fakultesını, Iktısadi ve Ticari tlımler Fakülte, Akademl ve Yüksek ükullarını veya bunlara esitliğı Mılii Egıtirc BaKanhgınca kabul olunan Yabancı Fakülte. Akademi ve Yüksek Okullardan bırinı bitirmt» olmak gerekir Sınavlara gıns şartlarını ve smav konulannı g8steren oroşur yukarıfla sözu edılen oğretım Kurumianndan ve Hesap Üzmaniarı Kurulu Başkanlı»! lle Ankara lstanbul ve Izmır Grup Başkanlıklanndan sağlanabılır. Uteyenler:n adreslenne gönderillr. tsteklilenn en geç 15/8/1974 günü aksamına kadar Malive Bakanlıgi Hesap txmanlan Knrnln Baskanlıgına belgeleri lle birlikte yazıh olarak basvıırmalan serekir Basm: 17501 A. 10680 55811 ALT IN Cumhurlyet Reşat Hımlt Azız 24 Napolyon aynr 22 avar 450 660. 490. 440 500 66 00 60 50 455. 670. 500. 450. 510. 66 50 61.00 İLÂN IST. 13TNCÜ tCRA MEMURLTiGUNDAN Satışına karar verilen 90,000 TL. kıymetindekı baskı makinalarmın 18/7 974 günü saat 12,15 12,45 arası: Çemberlitaş Evkaf Sokak Kalem Iş Hanı No: 7/3 de açık arttırma suretiyle satılacaktır. O günkü teklif, kıymetin »n 75 şini bulamazsa ikinci arttırması 19/7/974 günü aynı yer ve saatde yapılacaktır. 200 kuruşluk posta pulu gönderildiğinde, bildirilen adrese şartname sureti gönderilir. tstekli müşterilerin mahallinde memura müracaatlan ilan olunur. 9/7'974 (Basın: 5635) 5596 Kısaca göz gezdirdığimiz Uç Iskandinav ülkesinde de kendilerinı sosyalist olarak ilân eden partiler, iktidarda büyük rol oynadıkları halde, tarafsız bir bakışla bir «Iskandinav sosyalizmi» nden sozetmek olanağı yoktur. Fakat bu ülkeıerde sa£ bir kapıtalizm olduğu da söylenemez. Isveç. Norvei, Danimarka rejimlerınin dayandığı iktisadi düzen oyleyse nedir?. «Refah de\leti» veya «sosyal devlet» diye nıtejendırebileceSırruz uçüncii bir yol. tktıdarda çok uzun süre kalabilen sosyalistler, bırçok reformlar yapmıçlar. kapıtalıst ciüzenın sivriiıklerinı torpuleraışler, onlann muhalif'eri ise bu yapılanlan bozmayı hiçbir zaman düşünmedikleri için «toplumsal adalet» ıle «özgurlük» kavramlarını aym rejım ıçınde gerçekleştirmek olanağı doğmuştur. Toplumdaki «egemen» ve «ezllen» sınıflar bir anlamda ortadan kalkmış, her smıfın hakkını koruyabildiğı, ulusal gelirin oldukça âdil dağılımı sonucu herkesın insanca yasayabıldigı bir duzen doğmuştur. Sınıflar arasındakı büyük maddi ve manevi farkların ortadan kalkması, «sınıf düşmanlığı»na da büyük ölçüde son vermiştir. Sosyalist iktidar ile tutucu muhalefet arasında ana sorunlarda gorüs bırliği olması ve siyasal yaşamm büyük kararlıhk kazanması da bundandır. Her üç ülkede de sanayiin gelişmesindeki gecikme, sosyalist hareketin gelişmesini zorlastırmıştır. Her üç ülkede de sosyalist partiler iktidara ulaşınca ihtilâlcilikten tamamen uzaklaşmış lar, başka partilerle işbirliği zorunda kaldıklanndan gitgide üımlılaşmışlardır. Gerçi bugün Iskandinav ülkelerinde gercek anlamı ile bir sosyalızm yoktur; Ama birçok ülkenın gıpta ettiği «refah devletı» ancak sosyalistlerin iktidara gelişleri ve orada uzun süre kalişları sayesinde elde edılrr'stir. Rejimler ve güç dengesi Tarihsel hataların tekrarlanmaması için, siyasal rejimlerin sosyolojik temellerinin iyice bilinmesinde yarar vardır. Her rejım, ulkedeki toplumsal güçlerle siyasal iktidar arasındaki belirli bir dengeye dayanır. Rejimin sürekliliği, en güçlülerin iktidarda olmasıyla olanaklıdır. Denge değişip, iktidardakilerden daha büyük bir toplumsal guç ort8ya çıkarsa, yenl dengeye u^ gıın bir bıçımde iktidar el d«ğistirebilmelidir kl, rejtm devam edebilsin. Eğer bu yol Okanmışsa, o rejim yıkılmay» mahkumdur. Iktidann özgür seçimlerle b» lirlenmesı ılkesi, en büyulı toplumsal gücün en çok oyu toplayacağı varsayımına dayanır. Ya» nı toplumsal gücün belirlenra»sinde ölçü, topladığı oy oranı olmaktadır. Toplumsal evrim, güç dengesıni bır sureç içind» ağır ağır değiştirdiği için, siddet yolunun meşrulaşmaması, bu yolun tıkanmamasına bağlıdır. Bu ku<amsal çerceveden hv reketle ?unu söyleyebiliriz: Her toplumsal güç. re.1im içinde gücîl oranında etkili olabümelidir ki. rejim ıstikrarh ve toplumsal barış da sureklı olabilsin. BUtün toplumsal patlamalar, rejimlerin değisen gtlç dengesın» kendilennı uydurmakta zorluk çekmelerındendir. Demek kl, mevcut ekonomilt iktidara bir tepki olarak doğan siyasal iktidarlar, egemen sınıf• ların gücünü gözönüne almak zorundadırlar. Bu konudak! yanlış değerlendirmelerı ve acelecilikleri sadece kendileri değıl, onlarla beraber rejım de öder. Üstelik tarihsel bir fırsat birkaç kuşağın ızdırabı pahasına kötU kullanılmış olur. Örnekler, ekonomik lktidann temsilcisı olmayan siyasal ıktidarların fazla yaşayamadıklannı gostermektedir. Ekonomik ıktidarı ele geçirmeye yönelmezlerse oy gücüyle, ekonomik iktidarı çok hızlı bır biçimde ele geçirmeyi denediklerinde de sılâh zoruyla son bulmaktadırlar. Öyleyse Türkiye, eline geçen tarihsel fırsatı değerlendirmek ıçin, tarihsel bir sentez yapmalc durumundadır: Ekonomik lktidann, toplumsal hiçbir gücün umutsuzluk içinde paniğe kapılmasına sebep olmadan el degistirmpsınde zorunluk vardır. Bu demokratik sentezde, hem toplumsal güç dengesi harekete geçirilen bir süreç içinde defismeli. sosyoekonomik yaşam bir kaos ortamına düşmemeli ve şiddet yolu açılmamalı; hem de kalkınma sağlanarak geniş kütleler (orta sınıf dahil) hosnut sdilmeUdlr. IARIN: Yeni bir model mi? TİFFANY JONES DİSİ BOND A SuhiOA ÛEME.K. S'Z. B Î Z / N \ AWLA)3İKJ ŞKA OÛN. CET/gÛ/BlEP. SANI>OBSÜNUZ HAYlB, BAVVN OS B)Z BÜTÛM BUMUACIM • SONUÇ Bugünün Batı Avnıpa'smda, komünıst partiler dışmda kalan sosyalistlerin genellikle emperyahzme karşı çıkmaktan çok komünizme cephe aldıklannı, yavaş ya yavaş birer «orta sınıf» partisi •«••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• •»•••••»••••••••••••••••••••••••••••"••. | T. C. Ş ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR | BAKANLIGI Devlet Su Işleri Genel Müdürlüğünden 24.6.1974 gün 14925 No. lu Resml Gazetede yayırüanan il&n mevzuu 7429T41 No. lu ön gerilim Teli ihalesine ait Teknik Şartnamede değişıklik yapılması zorunlugu hasıl olmu«tur. 7429T41 No. lu şartnameyi alan teklif «ahipleri anılan değışıkliği havi ilâveyi Ankara'da DSİ Makina ve îkmal Daıresı Başkanlığı, Yücetepe Mahallesi Maltepe R7 adresinden. Istanbul'da DSİ 14 Bölge Müdurluğü Fıruzağa Süngu Sokak 3, 5; 7 Tophane adresinden temin edebilirler. DUYURU tstanbul Ticaret Sicilinm 15737 '6613 sayıda kayıdh Gramofon Limited Şirketi 1.7.1974 tarihinde tasfiyeye girmiş bulunmaktadır. Alacaklı bulunanların Şirketin Yeşılköy, Halkah caddesi 85 No. da bulunan merkezine cumartesı günü hariç sabah saat 10'dan akşam saat 16.30'a kadar muracaat etmeleri ve ellerinde bulunan belgeleri de ibraz etmeleri lüzumu Türk Ticaret Kanununun 552 nci madde delaletıle 445 incl maddcsi mucıbince ılAn olunur. aiZi/v«BJ>tji«: IÖISITJN DA aax. VE SEN SEVGıLlM l (Basm: 18176) 5582 ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Cumhuriyet 5603
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear