Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHTJRÎYET 25 Haziran 1974 konomisl gelişmemiş veya henüz gelismeMe olan ülkelerin üzerinde önemle durmalan ge reken konu; mutlu toplumlar yaratmamn tek çaresi olan bilginin âdil bir şekilde dağıtılması ve öğrenme hakkınm bütün insarüara tüm bir eşitlikle tanınmasıdır. Bu nedenledir ki, modern Anayasalar, halkın öğrenim ve eğitim gereksinimini, devletin başta gelen ödevlerinden biri saymakta, parasal olanaklardan yoksun yetenekli öğrencılprm. en yükse* ögrenim derecelerine kadar cıkmalannı, böyleoe ögretim adaletini, sağlamak amacı ile gençlere bütün vardımları yapmakla Devleti görevlendirmektedir. 1961 tarihli Anayasamızm 50. maddesi; «Devletin. maddl imkânlardan yoksun başanli b'Şreneilerin. en yüksek öğrenim derecelerine kadar çıkmalannı saflamafc amaciyle burslar ve başka yollarla gerekli yardımlar yapacağını» acık ve anlamlı bir ifade ile belirtmekte ve bu ödevi şu güzel gerekçeyle pekiştirmektedir: «Bu maddede yalnız 1924 Anayasasının 87. madd^sinde ifadesini bulan ilköğretim mecburiyeti değil, genel olarak. Devletin her alanda eğitimi saglama vazifesi de en kesin bir formülle vazedilmiş bulunmaktadır. 3 üncü fıkrada kabiliyetli çocuklara saglanan öğretim imkfinı, yalnız sosyal adaletin icabı olmakla kalmaz: ayni zamanda kabiliyetli pek rok memleket evlâtlannın torıhım havatı icin biiviik bir değer olarak kazanılmasını da sağiar. Yüksek tahsil yaparak Devlete üstün hizmetler görmenin bir imtiyaz haline eeldigi cemiyetîerde tereddüdün başgöstertnesi. kaçınılmaz bir sonuç olacaktır. Bu sebeple modern Anayassdara uygun olarak maddenin son fıkrasında kendisine yer verilen bu hüküm. esasen burslar. yatılı mektepler pibi yolları tanıvan cemivetimizde. daha sistemli ve ciddi bir surette öğretim adaletini sağlamaya hi?met edecektir.» Bu giin yurdumuzda Yüksek Öğrenim çagındaki sencliğin ekonomik dummu pek de iç açıcı bir manzara göstermempkt»dir Ailesinin parasal rahatlığı içinde. her ihtiyac. sa*Ianmıs olarak yüksek öğrenimini yanmakte olan mutlu bir azınlık hariç, yüksek ögrenim gençliğini. şöyle bir ekonomik yapıda toplamak mümkündür. Bannma, giyinme. yeme, içme, kitap, kültür gereksinmeleri Devletçe sağlanmakta olan yatılı öğrenciler. Babasının veya bir aile yakınının işyerinde çalışarak öğrenimini sürdüren serbest meslek erbabı, esnaf, sanatkâr çocuklan. Devlet veya diğer özel, tüzel kisi veya kunıluşlardan değişik miktarlarda burs. veya kredl sağlamış gurbetçi öğrenciler. Bir işyerinde memur veya işçf statüsü 11« çalışmak suretiyle, devam zorunluluğu olmayan, yüksek eğitim müesseselerinde veya gece okullarında okuyan öğrenciler, îşçi memur baba veya yakın akrabanın mütevazı. genellikle kısır bütçesi içine sığınarak, synı ».encereden öğrenimini tamamlamaya çalışanlar, Sosyal yardım hizmeti gören gönüllü kuruiuşların, burs ödentisi tarifine dahi girmeyecek E llşmis uygar Ulkelerde kolayca müjahede etmek mümkündür. Öneriler Gençliğin Sosyal Güvenliği Selâhattin TURLA SSK. Gn. Md. Müsaviri onur kıncı şekil ve mlktarlanla parasal ve aynt yardımları ile yüksek öğrenimini tamamlamaya çırpman öpvenciler. Bu genel tasnif başlıklannda genç gruplann ortak ekonomik ve sosyal sıkıntıları açıkça görüldüğü cihetle, sorunlan grupsal açıdan değil, genel açıdan ele almak suretiyle incelemekte yarar vardır. gortalarda yardımlar mutlak marematilt bir !»*• zaprime dayalı değildir. Örneğin, İsviçre, Finıandıya, Ingutere Hollanda gibi ulkelerde yüksek öğremm oğrencılen; çok cüz'i bir ölçüde prim Katkısında bulunarak veya devletin finansmanı altında ou iosyaj Sigorta kuruluşlanndan faydalanmaktadırlar Oysa, bizün 506 sayılı üosyal bıgcrtalar Kanunumuzun 3 maddesi, öğrenci ılt osul ıciaresı arasındaki ilişkimn «Hizmet Bağıt>» dıj.nda bulunduğu görüşü ile, staj yapan öğrencileri dahi kapsam dışma çık2rmaktadır. 1974 programmda «Orta ve Yüksek Teknık Öğretim, pratik sanat okulları öğrencilerinin iş kazaları ve meslek hastalıkıarı sıgortalanndan yararlanmaları için gerekli hazırıikıar Miill Eğitim ve Çalışma Bakanlığınca ışbiniğı halinde tamamlanaraktır ıfadesi, bu yönden kanımızca yeterli değildir. • Çeşitli kaynaklardan oluşan burs, kredı veya para mal her türlü öğrenci vardımlarıı dağıruklıktan kurtarılarak eşu Ko.;ul.ar ve öıçüler içinde. tek merkezden ve Kesin prensipJer altında yönetümelidir. 9 Burs veya kredi 6'dentilenmn eeUşen ekonomik koşullara ve tüketim eşvası tivat endekslerine süratle uyacak ve kovalayacak oir sistemle yükseltilmesi sağlanmalıdır. (ütorr.atik ayarlama). • Kamu ve özel sektöre aıt bütün spor tesıs ve araçlanndan yüksek öğrsmm gencliği öncelikle yararlandırılmalıdjr. • Kamu ve özel sektöre aır dinlenme uamp tesislerinden. parasal olanaklan yeterli olmayan yüksek öğrenim gençlerinin. Kapasıteye oranla belirli bir ölçüde. p«rasız vararlandınlmalan için, distribütör görevini vapacak bir merc kurulmalıdır. • Vurt. aile, ulus. ınsan doğa sevgıslm bıleyecek ve her konudakı düşünce ve eörüsleri serbestçe tartışacak öğrenci toplantılanrun. okullarda. uygarca bir disiplin ve bilgili şefkatlı anlanşlı bir nezaret alMnda s.ir sık v^P'ıması sağlanmalıdır. • Ciddi ve sade eçlence ışyenerınin, haltanın belli günlerinde \iiksek jğrenim gençliğı için ucuz matineler yapması koşulu. Beledivelerce zorunlu hale getirilmeli, geıektığinde mahallî emniyet teşkilâtınca. bu matine saatltrinin şefkat ve anlayışla korunması âa saglanmalıdır Öte yandan son vıllarda sık sık ortaya çikan sanat festivallerinde vrüksek öğrenim gençliftine görev ve eğlence olanağı varatıunalıdır • Gençlerin problemlerine gençlîk açısından eğilerek veterli rehberiik ve takipçilik tonksiyonu yaratabilmek ve vasal reform çaiişmalannda enerjilerinden vararlanabılmek için. gençlere Konten.jan Senatörlüğü tanınması, çok cömert bir önerı gibi düsünülmsmeiidır. • Yüksek öğrenim gençliği Sosyal Sigortaların bütün kollarına. devletin Drime katkısı yolu ile. ahnmalıdır. • Halen faaliyeîte bulunan ve yasa ile kurulu OYAK, SÜMERBANK v.s. ile faaliyetlerı mutasavver MEYAK ve tYAK git,ı tüketim eşj'ası satıs yerlerinden veya Gima Migros gibl büyük ticari kuruluşlann pazarıanndan ındirimli tarife ile yüksek öğrenim genclerınin de yararlandırılmalan saglanmalıdır. • Kimseye yük olmaksızın çalışma arzusu içindeki gençlerin kazanç sağlama ve yüksek öğrenim ideallerini birlikte eötürerek insanfrücL) açısından onurlannın incinmemesim temin için 1374 Plan Programınm 445. (2) maddesınde belirtilen, Yüksek ögrenimde. yurt kalkıntnasmdi önemli dallarda. olanağı olan her kurnluşta gece öğrenimi yapılması süratle gerçeKİeştirilmelidir. Eğitimden, egitilmiş insanmdan korkmayan ve gelecegin tek güvencesi yüksek öğrenim gençliğine gözü gibi bakan ülkeler. bugün dünyanın yazgısıru ellerinde tutmakta oldugu unuti'jmamalıdır. Köpekler ve Sahipleri ilişkilci, çağımızm önemli bir sorunu. karmaşık bir sanatıdır. İster işadamı olun. ister siyası parti başkanı. ister kamu vöneticisi. halkia ilişkilerinızi ustaca düzenlemek /onındasınız Dünvanın her vanında vı*ın!ann sesi sittikçe dnha cok duyııluyor; sıyasette olsun, ticarette olsun. kitlelele 'ıkir ve haber alışverisini iyi kuramıyan eirişimri basan volunda tıknefes kalıyor. Türkiye'de bu eerçek gtin eeçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Haltâ bu alanda bir dergri vayım hayatına atıldı: Halkla İliskiler dergisi. Kadrosumı rieğerli gazeteci arkadaşlanmızm ve dostlanmızın oluşiurduğu bu derginin son sayısmda okuduğum bir Ö3'kü çok hoşurna gitti, köşeme aktarayım istedim. Bir zamar. önce Amerikada evcil hayvanlara besin maddeleri yapu bvytil' bir şirket, piyasaya yeni süreceği köpek mamasını tanıtmr.r için Sikaso bölapsindeki gazetecilere bir basın toDİantisı düzpnlpmiş ve zpnein bir zivafpt masasmda açmış toplantıyı... Hazırlanars görkemli masanın başında şirketin vönetır kunılu baskanı otunıvor. vanında bir köpek bulunuyormuş. Yeni mama bir îrfimüş tabak içinde getirilip şeret misafiri köpeğe sunulmuş. bütün başlar dikkatle o yöne dönmüş. Köpek yemeği göriince yekinmiş, şöyle bir koklamış ve beğenmemiş olacak ki burun kıvırmış. Mahcup bîskan köpeğin ilgisini yemeğe çekmek için bir iki Eirişimde bıılunmuş: Gel kuçu kuçu, bak ne güzel şey... Hişt bobi! hadi evladım.. Ama nafile. Büvük ışadam: «azetecilere dönüp: Hayvanı aç bırakmsdık. herhalde karnı tok oldu£tınden vemiyor. dive açıklamada bulunmuş. Sonra çevresine «ukıntılı sıkıntılı bakarak eümüs tabaktaki mamavı ka«ıklamaya baslamıs. bir namlede hıtirmiş. Bu davranış müthiş bir etki yapmış gazeteciler üstünde... • Bu jerçek öyküyü okuduktan sonra düşündüm: Olay gazeteciler üzerinde acaba nasıl bir etki yarattı? Gazetcciler: Mama o kadar güzeldl ki, şirket müdürfl bile yedi.. diye vorum vapabilirler. Veya: Aşağılık herif! maluıın reklâmını yapmak için köpeğin mamasını bile yemeye razı oldu; bu adamdan herşey beklenir.. diye ters bir sonuç da çıkarabilirler. Aynı durumu başka olaylarda düşünelim: Avcı ava çıkıyor. Yanında halis bir zağar. Adam uçara atıyor. kaçara atıyor; bir kaç kez tutturuyor; ama köpek tınmıyor hiç Sahibi: Aport.. diye bağırdıkça miskin miskin sallanıyor. Avcî koşup kendi isini kendi görebilir mi? Ya da adam yolda hasmtnı gördü, üstüne saldı kurt köpeğini... Ama ha%van tekmeyi yeyince kuyruğunu apış arasına kıstırarak geri dflndü. Köpeğin sahibi ne vapacak? Kendisi hasmına sahp paçasını kapmalı mı? Baldınnı dişlemeli mi? Köpek beslerr.ek kişiye bir sorum yükler. Köpeğe bakacaksın, besleveceksin, yetiştireceksin, alıştıracaksın. sonrada zamanı gelince, köpek, sahibinin isteklerini yerine getirecek... Bu sahibiyle köpek arasında çok eskl bir anlaşmadır. Ama bazı köpek sahipleri bu anlaşmayı bir yana ıtip, köpeklerinin vapamadıklannı kendileri vapmak isterlerse, köpeğin yiyemedîğini vemeye kalkarlarsa. köpeğin diş geçiremediğine diş geçirmeye çalışırlarsa ne olur? Bana sorarsanız. iyl olmaz; eski anlasma bozulur. Hele politikada bu kurala çok dikkat edilmesı gerekir. Siyaset alanında köpeklerine vaptıramadıklarını kendileri yapmaya kalkan köpek sahipleri işleri büsbütün bozarlar. Aman dikkat!... H Burs, Kredi Ayrıcalıkları Devlet kesimi, özel veya kamu ekonomi kuruluşlan kesimi, yahut da özel sektör olmak üzere çeşitli kaynaklardan sağlanmakta olan bıırs veya öğrenim kredisi ödentilerinin, gerek miktar, gerekse mecburî hizmer vükümıüluğü vonünren büyük ayrıcahklar gösterdiği bir gerçektir. öte yandan, öğrencinin zorunlu tüketim eşyası fiyatlarınm her gün sür'atle geliştigi de dikkate alınırsa, burs, kredi ödentilerinın b.igün, vettfrîizsembolik rakamlar haline geldiği aşikârdır. Bu acıklı manzarayı. çok sayıda yüksek öğrenim gencinin barındığı illerimizin öğrenci lokantalarında; yurtlannda veva kanr.n erirıde gör mek mümkündür. Protein, fosfor, vitamin v.s. beslenme unsurlannın çay tabağma dönüşen porsiyonlarda yetersiz ve gelişigüzel sağlanması bu gençleri yorgun, bezgin, ilgisiz, hırçm hale getirmektedir. Sosyal yardım hizmeti sağlayan gönüllü kuruluşların, şekil yönünden onur kırıcı yardımlarına (aş ocaklan v.s. gibi) genelliklfc ilgi gösterilmem^kte veya daha önemlisi, bu yardımlar, gerçekten ihtiyacı olan kişilere ulaşamamalctadır. Bu konu, Üçüncü Beş Yılhk Devlet Plânımırm 1974 Programında şöylece belirtilmiştir: «Yönetmeliklerle belirtilen koşullar içinde öğrencilere verilen öğrenim kredisi, veriliş biçimi, miktan, geri ödenmesi, bursların dağılımı konulannda önemli darboğazlar bulunmaktadır. Öğrencilerin bannma, kredi, burs v.s. ihtiyaçlarının karşılanması ve günümüzün koşullanna uygun yönde geHstirilmesi, Kurumun yapısı ve işleyiş biçiminin düzenlenmesine baglıdır.» Sosyal Rüvenlik ihtiyacı: Anayasamızın 48. maddesi «Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir» ilkesini vazettiğine göre: yüksek öğrenim gençliğini; Hastalık, Malullük, çeşitli kazalar, emeklilik yönünden güvence altına alabilecek Sosyal Sigorta nimetlerinden bu günedek yararlandırmamak önemli bir noksanlıktır. Sosyal Si Boş Zamanların Değerlendirilmesi Atamızın, Cumiıunyet, Ptr.anet ett.ği s;en<; liğin her yönü ile bu kutsal ödeve lay.k v e hazırlıklı olarak yetiştirilmesi: uygar dünya kosullan ölçüsünde, sadece öğretim müessesesınin vereceği klâsik bilgilerle başanlamıyacaKiır. 1974 programında bu konu bçıkça d.le eetirilmişti: «Mediko Sosyal merkezlerinın %üksek öğrenim gençlerinin beden ve ruh sağlıgı sorunlarına, kültürel ve boş zamanları değerlendirme, beslenme. v.s. konularındaki ihtiyaçianna karşılık verecek ve tam gün öğ*enci hizmetinde olacak biçimde örgütlenmeleri Y. Ö. K.'ca öncelikle ele ahnacaktır..» Bu tedbir gerektiği ölçüde ciddiyetle ele ahndığı takdinie; bugün için sadece ekonomik olanaklan yeterli olan mutlu öğrencılerin yararlanabildikleri kültür gereksinmeıennden, tüm yüksek öğrenim gençliğinin de yararlanaırılması sağlanabilecektir. Gelişen dünya koşullan açısından, ger.çliğe aynı zamanda deşarj olma olanağını sağlıyacak olan bu tedbirler yeterince alındığı takdirde böylece huzurlu bir sokak ortamı da kendiliğinden oluşacaktır. ÇünkU kültürlü birey.e.in mevdana setırdiğı toplumlarda sokak hırçınlıklarınm rasyonel müzakerelere ve barışa dön'iştüğünü ckonomisı ge BAYARCILIK DEMİREI.CİLİK Dr. Deniz SAVUN «Sosyal adaleti» arayacakmış. Bunu, «karma ekonomi düBeyinde» (yolu ile demek istiyor) gerçekleştirecekmiş. tki koşulu daha varmış: «Parlamenter demokrasl esaslanna sadakat» «mılll bütunlüğü koruma azmi » Bunu belirten; sermaye tekelcisi • siyasal iktidaı merkezleştiricisi kudret oligarşicisi • demokratik denetim karşıcısı devleti klşileştirici • kamu refahını, bu kişinin etrafındakilere dağıtan zümre yararcısı bir politikanın ı'esld D.P.) şampiyonlarından biri... Bir 27 mayıs gelmiş. onları siyasal olgunun (fenomena' nın) dışına koymuştur. Çünkü, Osmanlı ıslahatçılarından, süzüle süzüle gelen ve Atatürk Devrimcileri ile «halklaşma» temeli üzerinde, gerçeğini yakalama şansına kavuşmuş olan «Demokratik çağda$laşma» sürecini yozlaştırmışlardı. Aradan yıllar geçti. 1961 Anayasası, bu demokratik çağdaslaşmanm, yeni gereksinmeler içinde beliren yeni ilkelerini, yeni kurumlarını getirdi. Cumhuriyetin 50. yılı algılandı. 1973 seçimleri; Türkiye'de, her türden yozlaştırmalara, hattâ hıyanetlere karşın, kendi iç gelişmesinl sürdüren bir sosyal uyanışın varlığını ve gücünü kanıtladı. Türk seçmeni, tüm olumsuzluklar içinde bile (bir 12 Mart sonrası ateşten gömleği 1 içinde bile" kendisinin «özgürlük ve halkçı hükümeti»ni aramasını öğrendiğini gösterdi. Ve işte bu oluşum, finans • kapitale dayalı eskl oligarşicileri, yeniden çileden çıkardı. Eskiden beri, Gümüşpala'dan, Bilgiç'ten, Demirel'den, Bozbeyli'den 27 Mayıs'ın öcünü almalannı bekleyip dururlardı. Ama onlar, bunu başaramamışlardı. Olsun. Şimdi artık, kendileri de «sahne» dediler. Bunlara, kendi mercekleri içinde bir Feyzioğlu'nu, «hattâ bir Türkeş'i de katabilirlerse. bu öcü, kendi elleri ile alabilirlerdi. Ayrıca gidiş iyi değildi: ÖzgürlükçU ve halklaşmacı «yeni uyamş» zümre tekelciliği, finans • kapital egemenliği po;:t:kas;na «dur» demekte idi. Öyle ise, bu uyanışın beli tezelden kırılmalı idi. Siyasal alanda tasfiye edilmeli idi: Özgürlüğün ve halkın hükümetini arayan bu yeni uyanışın karşısi"H sağcı ve ulusçu olduğu ileri sürülen bir yeni cephe çıkararak... Vakıa. eski «Vatan cephesi» tutmamıştı. Bunur ana nedenlerinden birisi, bu cjphenin, öğrenci vs zind^ Kuvvellekarsdına sokulamıması idi. feimdi, elde, Türkeş'in Asyall ieğsnere dayal: koırandD tr.il ;:etç:sı gençliği vardı. Bu kaoıdan, ga.içliit »tkilenebihrd:. Aynca, gene elde, Feyzioğlu'nun soyutlanmış Atatürk saptırnvjr. igı vardı. Komsndo milliyetcüiii ile bu Atatürk sspfcrmacıhğından üretilmiş egemen «güçnler milliyetçiliği birleştirilirse, ve bir de «sol»dan, «komünizmne varan bir alerjiye sıçranabüirse, bu yol ile de, zinde kuvvetler, etki örtüsü altına almabilirdi. 12 Marttan alınacak strateji deneyimlerinden de yararlanarak, özgürlükçü ve halklaşmacı uyanışım olayı üzerine bir sünger çekilebilirdi. Bir başka deyimle: enini • boyunu fazla ölcmeğe üşenen aydm ve yüzeyden kültürlü fcesim, «karma ekonomi» ve «parlamenter demokrast» avuntulan ile uyutulabilirdi. Gençlik ve zinde kuvvetler kesimi, bir soyut «ulusçuluk» ve «ulusal bütaniük» türküs" ile dovurulabilirdi kendi politiko • sosyal katkısmın zorunluluğunu ve önemini gün geçtikçe daha bilinçle kavramaya başlarmş olan «çalışma» kesimi de, «Yerinde otur; sana da sosya. adalet var» türküsü ile büyülenebilirdi. Daha olmazsa «Fazla ileri gitme, komünistsin» korkutması ile ürkütülerek koşullandırılabilirdi. Böylece elde edilecek ağırlık ve oylum (hacim') ile, halklaş macı ve özgürleşmeci akım, antlanabüirdi (tasfiye edilebilirdi.) Bunun için .ie. Ecevit hükümeti çökertilmelidir her şeyden önce... Arkasından da, büyük bur.juvalaşmacılığın, onunla içiçe olacak olan büyük feodalleşmeciliğin iktidarı, zor, kolay kurulur. Uzunca bir süredir, bunun perde arkası pazarlıkları sürdürülüyordu. Şimdi, ilk kez, pazarhğın.eski DP kanadından resml bir ses geldi. Kanadın eski bakanlanndan birisi, sağcı • sözüm ona • ulusçu işbiıliği yolu ile Ecevit'in özgürlü.";e. halklaşmaya dönük hükümeti karşısında kurulacak cephenin niteliklerini belirtti. Bu şimdiye kadar bir başanya vanlamayışm da resmen bildirimidir. Şimdi, veniden düşünelim: TJyanan toplum katlannın umudu olan tcevit'i düşürüp. yerine ayrıcalıklı egemen katların zümresel oligarşik iktidanna getinne girişirm. aslında tehlikeli bir girişimdir. Ama, bunu kuramıyorlar işte... Gensoru oylamasmda da gördük bunu. (Büyük oldu • bitti'Ierin olanaklan yardım etmezse, kurarı.azlar da...) Çünkü bu cephenin mimarlık ilkelerini, kendileri de, pek bilinçlı olarak bilemiyorlar. Dolayısı ile, liderlikte de anlasamıyorlar. Liderlik sonmunu halledecek siyasal düşünceden ve siyasal sindirimden de voksunlar! Dünyada. bu gibi cephelerin nas'l kuruldugunu pek bilmezler. O yüzden de. hâlâ. liderlik üzerinde cekişip duruyorlar Oysa ki, hepsı de, aynı sosyo ekonomik olgunun ürünüdürler. Kökenlerirıde «bir» dirler. Genel amaçta «bir» dirler. Ama bu noktavı ele alıp ışleyemiyorlar. İşliyemiyeceklerdir de .. TJ ki. onları yaratan sosyo • ekonomik olgunun dış kökeninden kesin bir emperatif (buyruklama) gelinceye kadar... cBir dış kökenü emperatif!) ükümet, yabancı sermaye politıkasmı saptamak amacı ile uzmanlar ve bilim adamlarının fikirlerinı almaktadır. Bu; hükümetin, ilk önce Ortakpazar konusunda baş\urduğu, bir ahşılmamış, ama son derece olumlu bir yoldur. Ancak konunun seçıliş sırası bakımmdan bazı eleştirilerimiz olacalttır. Sajin Başbakan, bu hükümetin belli ilkeler içinde, eski hükümetlerden çok bu konuya ilgi göstereceğini beyan etmektedir. Biz de kategorik şekilde yabancı sermayeye karşı çıkanlardan değiliz. Kendi öz «yönlenmelerimızı» saptırmadan, ekonomimize bir çıkmaz sokak açmadan gelecek yabancı sermaye, iç kaynak kullanımmda tekel yaratmayan bir yabancı sermaye gelsin. Sadece kaynak açığımızın kapatılmasına yarar böyle yatırimlar. Ama Türkiyenin bugün ivedi sorunları bu değildir. Bunların ivedi olanları şöyle sıralanabilır: (\) Birıken döviz rezervlerimizin kullanılması, (T> Kredi mekanizmasının yeni taban fiyatları ve ücret politikaları dinamiği içinde yeniden düzenlenmesı. YABANCI SERMAYE ve HÜKÜMET HI HÜKÜMET, HER ŞEYDEN ÖNCE MERKEZ BANKASINDA BİRİKEN DÖVİZLERÎ HIZLA KULLANMA YOLUNDA GENİŞ, FAKAT SÜRATLİ DANIŞMAYA GİRİŞÎP UYGULAMAYA BAŞLAMALI î Arslan Başer KAFAOĞLU görüşlerimizi okuyuculanmıza sunmakla yetineceğiz. Yabancı sermaye konusunda hükümet programı, dıkkatli olun mazsa gözden kaçabılen önemlı ilkeler getirmekteydi. Bu ilkeler; 1 Yeni bir teknoloji getirmesi, 2 Yeni yatırım alanlarına gitmesi, 3 Ekonomik kararlara etkili olmaması ve, 4 Monopol yaratmaması. noktalannda toplanabilir. Biz burada en önemli ilke olarak 3. ilkeyı yani. ekonomik kararlara etkili olmaması ilkesini ön plana alacağız. Çünkü bize kalırsa yabancı sermaye için bızım gibi ulkelerde ileri sürülebilecek en önemli sakınca, ekonominin gidışi ve etkili olması, bu gıdişi doğru yollardan saptırmasıdır. Doğru yollardan saptırılan bir ekonomi de, öyle açık stratejik hatalara düşer ki, küçük kü;ük kazançlarla bu kayıplar kapatılamaz. Tipkı bir savasta bir komutanın savaşı asıl stratejik alanda kaybettiği gibi, ekonomik savaş da asıl stratejik kararlar verdiğimız anda kazanılmış ya da kaybedilmiş, kaderi belli olmuş kavgalardır Bu kavgalar böylece kaybedildi miydi, t^ktik kısa süreli başarılar bize pek birşey sağlamaz. Nedense, yabancı sermayenın en büyük karşıtı olanlar bile, bu konuda sadece «getirdiği ve götürdügü, karşılaştırmasını yaparak, eleştirileri bu noktalara yöneltmişlerdır. Oysa ne getırse, ne de götürse, yabancı sermaye ekonomıyı yolundan saptırıyorsa, tüketim hastalığı aşılıyor, ya da yeni hastalık virüslerı yaratıyorsa, sermaye ve teknoloji açlığını artırıyorsa, yeni yeni ekonomik sapmalara yol açıp, sektör dengelerini bozuyorsa, zararlıdır. Bu ned'enle yabancı sermaye konusu, kalkınma yolumuzda ekonomik karar alma yeteneğimizi azaltmamalıdır. Bu azaltma varsa, bu yanlıs yollara gitme varsa, ünlü bir tiyatro yapıtındaki ünlü bir deyimi kullanmakta yarar vardır: «lstemem eksik olsun». Böyle olunca yabancı sermayervin ne yönlerde saptırma yaptlrabilecegini bir daha gözden geçirmeliyiz. Biriken Dövizler Kullanılmalı îvedi olmayan. ama uzun sürede önem kazanmış problemler ise teknolojide yeni atıhmlara girmek, Ortakpazar anlaşmasını daha ulusal ölçüler içmde düzenlemek, enerji politikasında atıhmlarda bulunmak, besin politikamızı hayvansal ürünlere doğru yöneltecek bir ekim planlaması içine girmek şeklinde özetlenebilir. Özellikle 2 mılyar doları aşan dövizler Merkez Bankası'nda yatmakta ve hükümet olsun, Merkez Bankası ilgilileri olsun bu konuda esaslı bir çare ve çözüm yoluna girmemektedir. Bu kadar önemli konular arasından, hükümetin yabancı sermaye konusunda ön planda yer değilse bile, ilk aşamalarda zaman ayirmasını yadırgadık. Bize kalırsa hükümet ner şeyden önce Merkez Bankasında birıken dövizleri hızla kullanma yolunda, geniş fakat hızlı bir danışmaya girişip. uygulamalara başlamalıdır. Bu sayfada yazdık çok kez. Ama yinelemekte yarar vardır, tarıhsel bir firsat kaçınlmaktadır. hattâ bir ucundan kaçırılmış tır bile. Yabancı sermaye toplantısında biz de bulunduk. Kendi görüşlerimizi açıkladık. Birkaç yaziyla daha aynntılı şekilde buraya alacağız konuştuklarımızı. Doğal olarak bu konuşmalar hükümetin tasarrufunda bir bilgi deposudur. Açıklamak da Sayın Başbakan'm bilecekleri bir şeydir. Biz yalnız, kamuya malolmuş hükümet bildirimleri ve kendi Teknoloji Bilindiği gibi, ya da bu sayfada sık sık okuyuculanmıza anlatmaya çahştığımız gibi, hızlı nüfus artışı içinde bulunan ve gelişen bir ülkede en kıt olan şeyler: Kent toprağı, Sermaye ve Teknolojidir. Kent toprağı konusunun, yabancı sermaye ile pek büyük bir iliçkisi olacağını sanmıyoruz. O halde »ermaye ve teknoloji konuları üzerinde dura cağız llk önce. Yabancı sermaye o şekilde gelmelidir ki, bu iki kıtlığı azdırarak, karar verme serbestliğimiz aşınmasın. önemi dolayısıyle, incelemeye trknoloji açısından başlamak isteriz. Teknoloji brze göre gelişmekte olan ulkelerde en önemli kıt ve kritik faktördür. ünlü bir Alman yazarı, Bir insan her jeyini kaybedebilir, çok önemli değil. Yeter ki ürnidini kaybetmesin» der. Bunun gibi bir ülke. savaştan yaamış yıkılmı? çıkabi lir, yeterli iş gücü, yeterli sermaye, yeterli hammaddeye sahip olmayabilir. Bunların hepsi hakkından gelinebilecek güçlüklerdir. Yeter ki o ülkede bir belirli teknolojik birikim bulun sun. Geçmişte bir belirli teknolojiyi gcliştirip yarattığı için ve sırf bu sayede kalkınma yolundaki bütün eksiklikleri yenmiş bir Almanya ve bir Japonya, bu savımızm en belirli kamtıdır. Ama sermayesi de. belirli hammaddesi de. iş gücü de bulunan nice ülkeler var bu teknolojik yetersizlik dolayısiyle hamle yapamamışlardır. O halde teknolojik gerüiği, bu en belirli problemin çözümünü zorlaştıracak her adım bizim gibi ülkelerin zararınadır. İşte eerek ülkemizde ve gerekse yabancı sermaye konusunu inceleyen her yazarda konuyu incelerken düsülen hata buradadır. Soyut mantık ile şöy le bir uslamaya gidiliyor: Madem ki teknoloji kıttır, o halde ileri teknoloji getiren yabancı sermaye yararlıdır. Soyut mantık çok sağlam bir uslama ve düşünme tabanı sağlar kişiye. Ama eğer teknolojinin bir ülkeye dışardan yabancı ser maye yoluyle gelmesi olanağı var sa yukarıdaki uslama gerçeği yan sıtır. Bu olanak yok ise, gerçek yansıtılmış olmaz. /T Okuyucu Mektupları "Zeynep evine dön, hasta annen seni bekliyor,, Zeynep, yavrumuz. Annen ve baban olarax sana sesleniyoLutfen sesimize kulak ver. Evımıze dönmeru istiyuruz Seni çok özledik. Yokluğunda, senin sikâyetçi olauğun seni mutsuz eden olaylan çok düşündük. Bütün isteklerini sabUi ediyoruz. Eve dönersen oütün tstedi; ^ ğin şartlara uyaoağız. Ne olur bızi daha fazla tıerakta bırakma. Annen "ıasta. «enden bır haber Dekliyor. Eve dönmek Jirdenbire sana çok güç zeliyorsa. hic olmazsa, yerini sartlannı. sağR a d y 0 y v e b a s m a r a c ü l 6 ij yyl e lık durumunu Diiairen bir mek lETTnin bilet ücretlerini vüktup yaz. Bızi celetonla da araselttiğini öğreniyoruz. Istanmana razı>ız. Yeter kı sendea. bul'daki vüksek öğrenim gençsağlığından bir haber alalım liğinin durumuna birlikte göz Zeynep. vavrumuz. Gençsin, atalım. birçok şeyi oizden tyı düşünebilirsin. Ama bır anne ve Yurtlar düzensizdir. Bir böbabanın çocuğu ıçin neıer duylümünde öğrenciler basln alduğunu, neler •apabılecegim tmdadır. bilemezsin. Anne babanın çoOKUllardaki lokantalar yetercuklanna karşı duyduğu sevsizdir. giyi bir ÇOCUK oniara karşı duöğrencilere ev verilmer, yamaz. Sen bızsis mutlu olabigenellikle. Verilirse de kira ollirsin, ama oız ancak senınle dukça yüksektir. Çalışmak dumutlu olabilıriz Çağırımıza rumunda kalan öğrencilerin iş luüen kulak ver ve bize dön. bulma olasılığı zayıftir. Annen ve Baban Kısacası Istanbul'daki öğrencilerin maddi durumu, beslenme durumu ve bannmalari (olanaklan kısıtlı olanlar için) bir sorundur. Sayın gazetenizin 25 mayıs öğrencilerin, düzensiz düzen1974 tarihli nüshasındaki «Vaden paylannc düşenler, gıttikpur saati 5 dakika öne alınçe çoğalmaktadır. malı» başlığı altında yayımlaIstanbul'daki öğrencinin tanan yazı, Bankarnız ilgilUerince şınım ücretinin artması. Türkıincelentü: Yazıda konu edilen ye'de, geleceğin temeli olan bu seferin saat 8.00'den 8.05'e almkitleye değer verilmeyisinin yeması umuml arzu üzerine olni bir halkasıdır. muştur. Geminin iskeleden tam Sayın yöneticıler, birgün bu vaktinde hareket ettirilmesi kitle tarafından yönetilmek duhususunda ilgililere gereken tarumunda kaldığınızda saygınlimat verilmiştir. Saygılanmızlığınız olup olmayacağmı, şimla. diden düşünmeye başlayabilirDenizçilik Bankası T.A.O. sinız. Saygılanmla. Genel Müdürlüğü Mustafa TALÇIN rum. Öğrencilere Zam! Koruma Yolu Teknoloji, ne yapalım ki, yabancı sermaye ile getirilmiyor. Çünkü teknoloji her büyük kamu ve özel üretim biriminin şubelerinde değil. beyninin bulun duğu «Merkezlerde» oluşturulur. Teknoloji durağan (statik) bir bilgi birikimi değil. yaratılan ve sürekli oluşan dinamik bir bilgi hazinesidir. Yabancı sermayenin merkezi. gelişen ülkede değil fakat gelen yabancı sermayenin merkezindedir. Bu nedenle yabancı sermaye teknoloji getirmez, bir belli teknolojiyi elinde bulundurup o ülkeyi muhtaç eder. Bu niteliğiyle, yabancı sermayenin yüksek teknoloji, ileri teknoloji getirdiği hallerde istenir olması, ekonomide yönlenmeyi etkilememe ilkesi ile çatışmaktadır. Bize kalırsa. yabancı sermayenin bizim teknolojik düzeyimizin çok üstünde, bizim ulaş ma olanağımız bulunmayan alanla ra gelmesinde de yarar yoktur. Teknolojik düzeyimizin biraz üstündeki alanlara gelebilir. Ancak bu yolla ekonomide serbest karar alma yeteneğimiz korunabilir. Bir Cevap ETİBANK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Hekim Ahnacaktır Merkez ve Taşrada kurulu Srgütlerimizde tam gün çahştırılmak üzere, 657 Sayılı Kanunun değişık 48. ve 68. maddelerinde belirtilen sartları haiz Dahiliye, Hariciye, Nisaiye, Çocuk Hastalıkları Uzmanlan ile Pratisyen Hekimler alınacaktır. 1 Asgari 7 yıl Devlet Kesiminde çalısanlara birinci veya ikinci, Devlet kesiminde en az 5 yıl hizmet edenlere üçüncü veya dördüncü derece kadro aylığı, bu süre hizmeti olmayanlara kazanılmıs aylıkları verilecektir. (Yasama organı üyeliğinde. Kanunla kurulan fonlarda ve muvazzaf askerlikte geçen süreler 5 v« 7 yılhk «ürenin hesabında dikkate ahnacaktır.) 2 Isteklilerden göreve atananlara ayrıc» 800, TL. îş Güçlüğü ve 800, TL. TeminintJeki Güçlük lamlan ödenecektir. (Ankara Merkezinde görev alanlara yalnız 800, TL. İş Güçlüğü zammı ödenir.) 3 Sosyalizasyon bölgesindeki kuruluşlarımıza atanacak hekimlere aylıklarından ve anılan zamlardan ayrı olarak 1500, TL. mahrumiyet yeri tarminatı verilecektir. 4 Taşrada kurulu örgütlerimize atanacak hekimlerden evli olanlara mefrus bir lojman, bekâr olanlar» kalabilecekleri bir yer tahsis edilecektir. Isteklilerin Genel Müdürlügümüz Personel Müdürlüğüne veya aşağıda belirtilen kurulujlarımıza kısa hal tercümelerini kapsayan dilekçe ile veya sahsen müracaatları ılân olunur. 1) Etibank Genel Müdürlüğü (Ankara) 2) Alüminyum Teçjçlen Grup Ba?kanlıği (Seydişehir) 3) Murgul Bakır İşletmesi Müessesesi (Göktaş Artvin) 4) Şarkkromlan Işletmesı Müessesesi (Alacakaya • Maden) 5) Üçköprü Maden Işletmesi Müessese«i (G3cek Fethiye) 6) Keçiborlu Kükürt tsletmefi Müessesesl (Kecıborlu) 7) Enıet Kolemanit tşletmesi Müe?*ese?l (Emet) 8) Antalya Elektrometallurjı Sanavü tşletmesi Müesse?esı (Antalva) H) Keban Sımlı Kur,un t^letmeil (Kehan) 11) Konya Civa tsletmssı (Sarayönü Kony») 11) Eiâzı» Fe.rokrom Te=is Müriürlüğü (Klâ/ıg) 12) Halıköy Maden Işletmesi Müessesesı (ödemis) (Bssm 173S9) SM3 VEFAT Merhum Mustafa Nedim Bey ve Mahmure Hanımın tazı. merhum Fuat Hulüsi Demirelli'nin eşi. merııum Bülent ve Selım Demirelli ile, Güzin Tunç'un annesı Nıhat lanç ve Saliha Demıreliinin kayınvaldesi merhum Oğıız T^ınç ile Ümıan Tunç, Nevhiz ve Yılmaz Tunç'un vıneannesi, Nedim Demirelli'nin babaannesi, merhum Zehıa trbov Safa Camcıgil Ataevcim ile Sadiye, Sadi ve Orhan Camcıgil'in ablalan, Çiğdem, Yalım ve Yaman Tunç'un nınelen, SALAHATI NİSVANDAN VEFAT Süreyya Paşa torunu. Cemil bey ve Devriye hanımın oğlu, Faika kçaoğlunun eşi. oğlu. Faika Akçaoğlunun eşi, nun babsları. Berrin ve düıcan'ın kavmpederleri, Şebnem, Özlem ve Selin'in biricik dedeleri Em. Emniyet Md. lerinden öğretmen HtCRAN ile avukat ŞUAYIP TAHİR TAŞPINAR evlendiler. 23 haziran pazar Atçs KAYA Hatice Selma Demirelli HANIMEFENDİ Hakkın rahmet ine kavuşmuştur. Cenazesi 25.6.1974 Salı günü (BUGÜM öğle namazından sonra Şişli Camiinden alınarak ZıncırliKujiı üakı aile kabristanına tevdi sdilecektir. Allah rahmet eylesin. A t L E S t o^U 5147) M. SEDAT AKÇAOĞLU 24 Haziran 1974 Pazartesı günü vefat etmıştır. Cenazesi 25 Hazıran 1174 Salı ' b u g ü n ) öğle namazını mütaakip Kandılli Camiinden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin. AİLESt