23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S. »yfad») kurulmustur. Bu bOincin herkej tarafından gazetede çalıaanlar tarafından, okurlar tarafcndan algılandığı kanısındayırrL Bu bilinç giderek bugünkü Cumhuriyete Taracatb. Çünkü «emperyalinn . antlemperjalizm» çeliskisi içinde ulusal bilindn bir kür •üsü olan Cumhuriyet, Türk toplumu içinde çoklu siyasî sisteme geçüdikten «onra ulusal düsüncenin yeni dayanaklarını arayacaktı. Bu dayanaklar, dışa bağımlı sınıflardan değil, haHrm kendisinden, emekçi sınıfmdan gelrnek tedir. Onuu içindir ki, Cumhuriyet gazetesi fa&da* gazete olma yolunda ulusal bılıncin yanına, uyanan emekçi sınıflannın bilıncini de kataiA zorundadır. Yasamasının, varhğınuı •ebebi budur. Bu fikri 50 yülık süre içinde değeriendirdiğimiz zaman, tabil bu fikrin karpsmda da bir taknn fikirier bulacağız. îste Cumhuriyet gazetesinin bafina gelen bir taknn fikirier bulacağız. lfta Cumhuriyvt gazetMtnia felen bir takım olaylar, bu flkrin karşuıntfald fiklr sahiplerinln, zamaıuamın zora, ya da mesru gördnüm altında birtakım oyunlarm bajrurarak giristikleri eylem ler yüzündendir. Değerli konufmacı Aziz NeBin demin haklı olarak güzel bir elejtiri y«p tı. Bir yazarın kitabmın bir gazetede reklâmı nm yapılmaması, o gazete için de ve elbette o toplum için de çok ayıp bir seydir. Ne var ki gazeteler ancak ekonomık ve siyasal iktidar biçinüenmesinin kojullan içinde yajıyor lar. Nitekim, Aziz Nesin'in kitap ilânını yayımlamayan Cumhuriyet gazetesi, 1963 yılında bir yazı yayımladı. O dönemde bir gün Nadir Nadi beni çağırdı ve dedi ki: «Bu yıl Yunus Nadi Annaganı yansması «kapitalizm mi, sosyalizm mi?> tartışması üzerine olsun istiyonım.» Ben de «iyi olur» dedim. Gerçekten yansmaya gelen cevaplar yayımlanmağa baslandı, ve kimi okur kapitalizmi, kimi okur tutan yazüar yollariılar. Bu arada blr yan da ki müıtear isimU yollanmiJtır komünlzm propagandası görflldügü için gar»tenin yazı isleri müdürü tutuklandı. Yazı »ahibi Şadi Alküıç da tutuklandı. Ve o zamanın iktidannın basın kesiminde Cumhuriyet gazetesinin bir komunist gazetesi olduğu Te yıkılması gerektiği propagandası yapılmaya baslandı. Türkiye'de adına «iyi saatte olsunlar> dediğimiz adına bir takım gizli kuvvetler var. Bunlar gönderilen yazmın vaktiyle fikir suçu yüzünden mahkum olmus sayın Şadi Alkılıç'm yazısı olduğunu öğrenip, bu oyunu ve davayı tertiplemişlerdi. Demek ki bir gazetenin sadece kendi iradesi o gazetenin yayınını tayin etmiyor, »aptamıyor. îsteklerln ve lstemlerin dışında blrtakım koşullar vardır. Bu »omut koşullan hepimizin çok iyi bilmesl gerekir. Geçmlste olan çok a a olaylan heplmlı yaşadık. Ama geçmisi blr yana bıraktıfımıı laman, bugün hâlâ Türkiye'd» çıkardıklan gazetelerden d'ergilerden ötürü tutuklanan, lçerl atılan kişiler görüyoruz. Bu kisilerin arkadaşları bizim gazetenin kapııına gelmektedirler. Fakat bugün kamuoyu, onlarla gerektiği şekilde ilgilenemiyor. Babıâh basını fıkir özgürlüğü adına acı olaylan birinci sayfasının manşetlerine geçirip cNiçin fikir özgurlüğü yok Türkıye'de?» diye bar bar bağıramıyor. Bugun Türkiye'de sosyalist partisı yöneticıleri ha pi^hanelerdedir. Yazarlar, aydınlar, yazdıkları şlirler ve kltaplar yuzunden cezaevlerinde yatmaktadırlar. Turkiye'nin fıkir özgürluğü ve fikir gazeteciliği adına durumu yeryuzunün kapsamı içinde işte bu kadar acıklıdır. Bu olayın nedenleri şuradan geliyor. Daha onceki konuşmamızda dnrt sistem koyduk ortaya. Bu dort sistemin dordun cüıü bugün Türkiye'de geçerlidir. Yanı çok partıli rejim görünümü altmda gerçek demokrasiden uzak bir düzen. Devletimiz Ortakpazar, yanl Avrupa Topluluğuna glris karannın altını Imzalamıştır. Şimdi bu pazara girdiğimiz zaman ne olacak? Sermaye dolaşımı Ortakpazar ülkeleri arasınö"a serbest olacak, emek dolaşımı da Ortakpazar ulkelen arasında serbest olacak. Peki fikir dolaşımı da serbest olmayacak mı? Şimdıden yabancı sermaye Türkiye'ye gırer, Turk emeği dışan çıkar; ama emek ve sermaye trafiği serbest iken fıkir trafiğini yasaklayan bir siyasi düzen Türkiye'de geçerlidir. Bu çelışki giderilecektir elbet. Ve bu çelişki gidenlmeden de Turkiye bugünkü dünyaya çagdaş uygarlığa yakışır bir toplum manzarası alamayacaktır. Bugünkü Turkiye'nin kapitalizmmin aga babası olan ulkelerden farklı bir du rumu var. SSı geliçı bugün Amerıka'dm da gazeteler kapitalist düzenl içinde kurulmuş gazete olduklan İçin reklâmlara d»yanırlar. Bu reklâmlan veren büyük tekelcl gruplar, büyük aermaye gruplan, gazetelerin üzerinde etkilere iahiptirler. Fransa'da da öyledir, Ingiltere'de de öyledir. Türkiye'de bugün milll lanayllml» kurulabilmiş olsaydı; ulusal sanayiimU v« ulusal sanayiimizin kurumlan gazetelerimize yeteri kadar reklâmlar verebilselerdi; milli endüstrimizin denetledigl blr basınımız olsayrfı, o zaman belkl ona bir dl> yeceğimiz olmazdı. Fakat bugün Türklye'de sermaye sınıfı büyük ölçilde dışardar» etkilendiği için basın üzerindeki reklâm denetimi basını gayn milll blr yörüngeve sokmak için tesirler yapabiliyor Bugun Türk basını gayn milli bir basın olm« tehlikesiyle karşı karşıyadır. Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA Anayasadaki değişiklikler kaldırılmalıdır Kooufmalar boyunca meseleler açıklandı. •çıkJığa kavuftu ve fimdi bütün bu sosyal ve ekonomik tüm içinde acaba Türkiye'de siyasi iktidarlar karsısında basının, gazetenin, gaze. tecinin ve nihayet eninde sonunda fikir hürri yeünin durumu ne olmustur. Buna bakalım. ben, fazla aynntı vermeden fu bizim daima 1leri türdüğümüz 150 senelik bir gelişmeden hareket edeceğim, meselâ 1839'dan 1922'ye kadar Osmanlı împaratorluğunun ilgası, kaldınlması tarihine kadar, saltanatm 83 yıllık dö'nem İçinde 78 yıl devlet kontroluyla gazete çıkarma düzenlenmesi var. Ancak 5 yılı bir giderici sistem olmuş o da 2. meşrutiyet yılında 1908 1913'e kadar. Yalnız burada öteki açıklamalanma anahtar olabilecek bir meseleyi söyliyeyım. Bu Hürriyetçi veya daha sınırlamacı olan rejimler hakkında fazla aldanmamalı, çünkü istenildiği takdirde bu daha hürriyetçi düzenleme, bir takım kayıtlarla daha önleyici bir sisteme gidebilir ve daha da kötü olabilir. Eğer siz gazeteyi çıkartır da ondan sonra bırtakım kayıtlpr ve kapama yetkiairü da' hükümete siyasi iktidara verirseniz ljt» Myle blr durum ortaya çıkabillr. Şimdl biraz evvel 1908 1913 arasında da bir hürriyetçi sistem var dedim. Var mı yok mu şimdi siz karar verin. Ittihat Terakki dönemiydi bu. Onlar daha kolay bir usul bulmuslardı gazetecileri öldürüyorlardı. Onun için bu sistem içinde böyle bir durum vardı. Şimdi gelelim 1920 1974 arasındaki 54 yıllık döneme bu dönemin yaklasık olarak 40 yılı daha sert bir basın hürriyeti düzenlemedyle geçmiftir. 14 jil da daha serbest. Bu 14 yılın içinde bugünkü düzenleme de var. , Gerçı bugünkü düzenleme aslmda gayet hürriyetçi bir düzenlemedir Anayasaya bakarsanız. Çünkü Anayasa basın hürriyetlni normal kanun koyucuya bırakmi}, kendisi çeşitli maddeler ayırmıj bu hürriyete, basın hürriyetine. fikir hürriyetine ve bunlann normal kanun koyucu tarafından kısılmamasını emreünis. Fakat Anayasayı değiştirirseniz, 1971'de ve bir takım sartlar koyarsanız hürriyet kısma bakımmdan bu takdirde pek tabil olarak sizin giderici dediğimiı hürriyetçi «steminiz derhal önleyici olabilir. tlk yapılacak »ey, Anayasadaki bu degişikliklerl kaldırmaktır. Ondan sonra sunu da söyliyeyım Türkiye'de siyasi iktidarlar, tek parti, çok partili rejımde koalisyonlar, veya çok partili rejimde seçimleri kazanan bir çoğunluk partisi olarak ortaya çıknuflardır. Bu basın rejimleri üzerinde hemen hemen hiç bir etkisi olmanuı bir olaydır. Demokrat Parti iktidara geldiği zaman J950 1953'e kadar nispi diyebileceğimiz bir serbestliği verdi ama onun hemen sonrasmda, derhal gazeteler kapanmağa, birçok sınırlamaiar konmağa baslandı. Onun için bütün bir toplam istiyorsanız, söyle vermek mümkün. Yani 100 küsur yıl içinde ancak 2022 yıl kadar bir nispi hürrıyetçi rejime gelindi. Fakat 120 sene en aşağısından daha dar bir basın hürriyeti rejimi, hatta bazan doğrudan doğruya hükümdar iradesine bağlı bir sistem içinde kalındı. Onun için her ?ey den evvel sunu da belirtmekte fayda var. Bugünkü basın rejüninin önleyici yani hürriyetçi bir sistem olmadığmı kabul etmek ferekiyor. Çünkü her seyden evvel fıkir suçu. ve fikir hürriyetine indirilmij bir darbe gibi görüyorum ben bunu. Bu müessese var maalesef onun için Anayasada daha önce yapılan tadillerin kaldınlması ve bu tadillerle birlikte fikir hürriyeti kanunu yapılması, basın kanunu yapılması gibi kanunl tedbirlerin derhal ahnması lâzımdır. Dünyanın hiç bir yerinde hürriyetleri kısmak suretiyle ne bir kişi, ne de bir toplum, ne de bir devlet şeref kazanmıştır. Onun İçin ancak ve ancak açık bir rejim ki, demokratik çoğulcu rejim budur, ve böyle olmalıdır. Ancak açık bir rejim, hürriyetçi bir düzenlemeyle yüriitülebilir. Ve onun simgesi de bu açıklık ve hürriyetçilik olabilir. Bugün fikir gazeteciliği, biraz evvel konuşan arkadaşlanmm sözlerine bir katma olarak söyliyeyim, fiklr gazetecilifi de tehlikededır. Çünkü bir fikrin yayınlanabilmesi İçin üç vizeden geçmesi lâzımdır. Binnci vize siyast iktidarın düzenlediği hürriyetçi sistem, basm hürriyeti düzenlemesi, ikincisi, gazetelerin büyük işletme olarak kendl lçlerindeki aşamalar, liçüncüsU gazetelers hftklm olan ekonomik kuvvetler. BUtün bunların ancak b'irleşmesiyle ve bunlar arasında bir anlaşma olmasıyladır kl siz bir fikrl yayabilirsiniz. Bu da ne kadar zordur görilyorsunuz. Onun içindir ki herşeyden evvel basın tıpkı siyas! partiler gibi, tıpkı başka sosyal müesseseler gibi kendi lçindeld gelişmeyl saptayabilmeli, düzenleyebilmeli, ondan sonra basın dış ekonomik güçlerin baskısından ve etkisinden nasıl kurtulacaktır bunu tespit edebilmelidlr. Üçüncüsü siyasi iktidar meselesidlr. Siyasi iktidardan da istenecek çok seyler vardır. Şimdl bir meseleye geliyorum. Hangi düzeyde lster smıfsal deyin ister demeyin, fakat sınıfsal çücarların tamamen belirlendifti, kristalleştiği toplumlarda da var bu. lnsanlar ve toplumlar ve sosyal kategoriler birbirleriyle yasama durumundadırlar ve buna mecburdurlar. Türkiye'de çok büyük bir fiklr deglşmesi olmustur. Bu da 1960'tan itibaren olmustur. 1960'a kadar bunu bir tez olarak söylUvorum, tartısılablllr, ı m ı ben lnanv yorum buna 1960'a kadar lnsanlar tttlhat ve Terakki denllen blr neslin bir kusagın fikrinin teslri altmdaydılar. Onlar ne d» mişse. 304050 sene hep bunlan tekrarla< mışızdır 1960'dan sonradır kl yenl blr kusak. yeni bir fiklr ve şimdiye kadar söylenmiyen şeylerle meşgul olabiliyor ve da. ha sosyal bir temele oturtulabiliyor mes* lelerimlz. Ben blr hocayım, bunu defalarca y»ptım, tabii sayın hocamdan llham alarai yapmışımdır Bu birtakım şeylert daha ev velden sövlllvoruz. Bu bir$eyler bildigımı» den degil. fakat bizim fonksiyonumuz icabı dır bu. Hıçbir zaman. hiçbir verde ve hio bir toplumda hürrivetleri kısanlar toplum lanna yeni ve çagdas şeyler getirememislerdir. Ve eetirmemişlerdir. çünkü getir» mezlerdi. Ve tarih fikir hürriyetini tanımı yanlardan çok acı bir şekilde bahsedecektir. Belkl de arkadaşlar hiç bahsetmıyecet tir. Aziz NESIN Savaş toplumsal düzeyde verilmelidir Konumuz, Cumhuriyet gazetesi degil, o konumuzun dışında bir gazete. Örnek almak zorundaydım, herhangi bir gazeteden, bu açık oturumu düzenlemiş oldugu için çok dft'ha yakm buldum da onu aldım. Şimdi herhangi bir gazeteyi alsaydım, yakışıksız olurdu. Aynca. yani bir fikir gazetesi niteliğini taşıyan Cumhuriyette bunlar varsa öbürlerinde çok daha örnek vardır demektır. önemli olan tarihl gelişim çizgisi doğrultusunda ınsanın gelişmesıdır. Sağdan sola doğru, genden üerı doğru gitmiş bir gellslm çizglsldlr. Fakat lleriden gerlys doğru gitmek, tarihe sırt çevirmek ve insanlıgın dışına çıkmak demektir. Affedilmlyecek olanlar da bunlardır. Çünkü ancak bunlar çıkarlan için ileriden geriye doğru gıderler. Şimdi TUrk filrir g8zeteciliğinin brtün özRürlükleriyle ortaya çıkması için ne gereklidir, ne yapılması gereklıdir. Elbet bu sırurlamalann birçok nedenleri vardır.. Türkiyede fikir gazeteciliğlnln btitün özgürlük ortamıyla oluşmamasımn en bas nedeni bizi yıllardan beri emekçi sınıfının ögTetisini ve onun öğretlslnde glden lnsanlann yanıltmıs olmalandır. Türkiye'de bir sınıfın başka sınıflar üzerinde egemenlik kurması kanunca yasaktır. Bu yasak olan işler b«n yaşadığım sürece yasaktır. Bir egemen sınıf öteki sınıfları ezecek. Eğer başka türlü olabilseydi biz ulusal endüstrimızi kuramaz olabilir miydık. 40 mılyon ınsanın hâlâ yüzxle 70'i okur yazar olmaz olabilir mıydi? Hâlâ Türkiye, Cumhunyeti kurmuş olan Dünyada ulusal bağımsızlığı meydana getirmiş olan Türkıye bugün geri kalmış ve emperyahzmin etkisinde bir ülke olabilir miydi? Elbetteki bir sınıf kendl egemenllğlnl kurmus ve benden baska sınıf, ezdlğim sınıf egemen olamasın diye önüne engeller koymuştur. Bu engeller çoktur. Bunlarm başlıcaaı 141 ve142. maddelerdır. Bu madHelerln rarlıgı ve yürürlükte olması demektir ki, emekçi sınıfı iktidara geçemez. Türlü yollarla iktidara geçemez ama ben iktidardayım. Benden başkası egemen olamaz demektir. Bunun türlıi yollan denenmiştir. Ancak 141 • 142. maddeler kalkarsa, fikir gazeteciliği bütün anlamlanyla gerçekleşir derseniz. Ben tabii buna evet diyemiyeceğim. Başka nedenleri de baska gerçekleşmesi gereken koşullar da vardır. Ne yapmamız gerekir bu durumda acil olarak? Kökenimiz hangi suuftan olursa olsun egemen sınıfın çocuklan da olsak köken olarak, ama öğreti olarak, inanç olarak haklı tnsahlardan yanaysak burda kendi savaşımızl aydınca vermemız gerekir. Şimdi şu konuşmalardan aldığım sonuca göre bir küçük örnek vermek istiyorum. Son derece önemli konuşan Saym Tunaya'mn örneklerine katıldım. Sayın Tunaya 1950 1954 Demokrat Para iktidannın basına nispi özgürlük yarattıSını söyledl. 1950 • 1954 arasında b*ntm gazeteci olarak DemoKrat Partıden neler çektığimı eğer öbür aydınlar bilmiyorlarsa bte bu toplumsal acıyı aydın olarak çekmlyorsik, valnız bir halkçı, bir popUUst düşünce bir acıma duvgusu olarak değil. gerçekten kendimızde duymuvorsak bugünkü insanîann çektiği çılelert, daha öncekileri duymuyorsak, bizim başımıza. çocuğumuzun başına. yanımızdakinın başına mutlaka bunlar gelecektir. Bunun tek çaresı hepimizin derdi olduğunu kabul etmek arkadaşlarımızın da sövlediğı gibf toplumsal dılreyde bu savaşı vermek gerekir. Şevket Süreyya AYDEMİR , Baskı ve terör her şey demek değildir Bana sorulan soru biraz benım konum değıl, hocama sorulabıhrdı, o da bu 141142. maddelerı de ıhtiVb edtn ceza kanur.u bahsınde, bu ev\elce sabuı edilmedı mı. hakikaten Italyan Ceza Kanununu aldık, bu kanunda bu maddeler de vardı, fakat İtalya bu kanundan bu maddeleri çıkardı, daha sonra, biz ıse bu kanundaki bu maddeleri şıddetlendirdık, çeşıtlı tadillerle, yani büyük ılerı hamleler yaptık, ve bugun butün bu madaelerı ve Uun'arın doğrulujunu savunabilecek sanıyorum ki. içimizde hiç kimse yoktur. Hepimiz aynı düsüncedeyiz ve burJar olduğuna göre acaba blr fıkir hürriyetinden bahsedilebilir mi?. Şu kanatteyım ki, parlamenter nızam içinde çeşitlı sosyal güçler, devletm kanunlan yoluyla tezatlannı, çelişlnlerını mümkün olduğu kadar tasfiye ederek bırarada yaşamak zorunlugundadırl ,c Öv.e oıacaktır ve oraya da girilmiştir. îşte iş hukuku bır taraftan gelişiyor, işverenlerin hukuku malum BağKur ne demektir biliyorsunuz, işte esnaflar konfederasyonu vs. vs. Çünkü benim sahsi kanaatim büyük patlamalara ve yeni büyük tecrübelere bizim toplumumuzun bugünkü hızlı gelişme ıçmde tahammulü yoktur. Bınaenaleyh bu mücadeleler bu fikir araştırmalan, fikir tartışmaları, yazışmalar, kitaplar vs. ıle fıkir özgürlügunü daha sıstematık. daha guçlü müdafaa ederek toplumumuzu buraya doğru kaydırmak çok daha doğru olur. Maalesef baskı ve terör teşkilâtları memleketimizde müesseselesmiştir. Ama baskı ve terör her şey demek olsaydı, ben biraz da olaylan gormüş bır adam olarak sıze açıkça söylüyorum, Rusyada ihtılâl olmazdı. Demek ki baskı herşey demek değil, Sibiryalar o vakıt de doluydu. Son gidişlerımde sunu da görmüşümdür: Mademki Sovyet Rusvanın problemi. ya.'diTi da Cumhuriyette çıktı siyasi değıldir, Urtisadi değildir, psikolojiktir. Ve ruh, öu kendi nizamm dan önce getırdığı terör ruhundan, şüphe ruhundan bir türlü sıynlamıyor. Bir kaç gün önce Pravdanın temsilcisinın zıyaretını kabuı etmiştım ^ordum «Rusyada sınıflar var mı?» diye «Yok», dedi Ama sınıf mücadelesı ruye devam ediyor? Niçın Sıbirj'ada 750 bin insan var? ve bu hava Rusyada çalışmamn şevkıni kırıyor. Ben az çok topraktan ^n'avan adamlardan birıyim. Ortaasyada. Pakıstanda, şurda burda gezdım. Refah almış yürumüştü, ama, bu insanîann şevk ve lçten gelen blr heyecanla kendilerini işe verişi, zaafa uğramıştır. Şu halde bu parlamenter nızam altmda, bu sınıfsal yapıda sınıf ıçi çelişkileri, sosyal kanunlar, ekonomik kanunlar, iş hukuku ve her rümrenin varlığım koruyarak bir arada yaşamak imkânına götürebilecek müesseselerde devam ettirmek, zorundayız. Fikir özgürlüğünü de bunun için istiyoruz. Fikir özgürlüğü kısaca başlarken de söylediğım gibi lalettaym otr eazetv ıbaresı değildir, bir zihin ameliyesi, yani doktrinel bir şeydir ve mutlak değildir. Çünkü fikir zaman ile elbetteki değişir ve yeni fikirier kutsallaşır. Nitekim bir zaman blr nizsma dınl kriterler hakımdır. Biı zaman gelir müll kriterler hakim olur. Yahut Fransız ıhtilâlinde olduğu gibi. Sosyal krtterler olur. Bunlann yaşanması mukadder. tnsanoğlu bunlan yaşayacak. Bize düsen ya<nız bu başlamak istidadında olan slyas) ve Iktisadl oligarşi, fikire karşı olan nizam içinde büyük patlamalara gitmeden kendi volumuzu ve istikametimizi bulmaktır. Ve sanıyorum ki burada toplanan bütün aydınlann da buna katılması mümkündür Temennimiz bu olsun, o halde yaşasıa fıkır özgürlüğü diyelim. Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Fikir özgürîüğü kendi kendine var olmaz Konuşmacılar gerçekten fikir hürrıyett konusunu, fiklr gazeteciliği konusunu, çesitli açılardan açıkladılar. Aralannda değişik noktalar oldu ve olması da tabii idi. Çunkü nihayet konuşulan şey fikir, düşince özgurlüğu olunca hepsi özgurdü, ozgur olarak konuştular. Yalmz bır noktada dıkkat ettinizse hiçbir taviz vermeden bırleşme oldu. O da duşunce özgurlüğunun gereği ve luzumu. O noktada bütun konuşmacılar, hepsi birleştiler, şimdi neden bu, nereden geliyor bu durum? Biz hukukçular. amme hukuku dalmda devleti tarif ederken «Devlet; beliıli bir toprak parçası üzerinde orgütlenmiş bir halk topluluğudur» deriz. Bu örgütun adına da hukümet, bir kudret deriz. Şu halde devletin 3 ögesi var. Birisi bir toprak parçası, birisi halk millet, üçüncu^ü de bir halkın kendi arasında bir iktidar olarak örgütlenmesi, onun için sömürgeler devlet dteğil. Çünkü bağımsız blr İktidar yok. îşte düşünce özgürlüğünün kaynağı bu İktidar, bu devletin esremen ögesidir. Bu üç Sgeden egemenllk ögesi düşünce özgürlüğünun kaynağı ve hukuk devletinin kaynağıdır. Daha doğrusu duşunce özgürlüğü bu egemenlıği kullananlann keyfi davranışlarına bır tepki olarak doğmuştur. 1789 Fransız Ihtiliiınden sonra sanıldı kı fikir hurriyeti artık me'cuttur ve insanlar mutlu olacaktır. Ama bir öge unutuldu. O da ekonomi ögeMydı. O devırde hakim olan lıberal ekonomi, yahut makinenin ıcartı ve teknığın ilerlemesi sonucunda buyuk ışletmeler meydana gelince o zamana kadar kendl küçuk işletmesinde çalısanlar ve eltezgâhçılan rekabet edemez oldular. Hadı bakalım sıraya dizildıler, fabrikaların kapılarında iş aramaya. O kadar fazla iş arzı vardı ki, o zaman sermaye ıstediği şartları empoze edebiliyordu. Çalışırsan çalış, çalışmazsan çalışma. îşte sen çalışmazsan bin tanesi var. Bunu empoze ediyor Ingiltere, Fransa ve Amerika'riaki refah bu ıstıraplar pahasına doğdu. 12 • 13 yaşıncTaki çocuklar 15 • 16 saat çalıştırıldı. Ne o, bırakınız yapsınlar, bırakınız gejsinler doktrinl. Sernıayenin bu hakımiyetl karşısında o sermayeye muhtaç oian vatandasla o sermayedar arasında esıtlı'< lâfta, kâğıtta, Anayasanın ustünde, Ana\asanın yaprakları arasında kalıyordu. Sonra ne oldu? Bu oluşum netıcesınde. sıyasal ıkrtdar mali ıktısadi eaemenlığın altına gırdi. Şu balde egemen zumre aslında sıyasetciler, politikacılar değil Onlann ardındaki iktisadi varlıklar ıktisadi oreütler egemen oldu. Ve Fransız thtılâlinden onceki hurrıyet mucac?elesi. yavaş yavas sınıf mucadelesine dnnııstü t«te hürrivct mucadele=ı. fıkir mucarielesı hcn lece volunu bııldu Derken 1117 ıhtılâh Ru>va'da hi'.ivorsıınuz patlak verdı. fakat aradan 57 v ıl eeçtıâı haHp düşüpce ozeurluiSü d:ye bır kavram yeşeremedı. Dıveceksınız kı Turkıve'de düşünce nzgürlüğu ve sosyai devlet gerçekleştı mı? Anayasada evet, Anayasada var. sosval hukuk devleti ama, hiç kım«e bugün Turkive' de sosyal devlet ilkesinın tam olarak gerçekleştıâinı asla iddia edemez. Gazetelerde çıkan Vergi Adaletsizlisri kım ler ne kadar vergı verıyor. Milli Gelirın kaçta kaçını ne kadar kişi alıyor? Bu basit istatıstıkler bıle sosyal devletin gerçekleşmediğini gösteriyor. o halde düşünce özgürlüğünü kullanırkfcn biz bu sosyal doğrultuya yönelmelıyiz. Ikinci bir nokta fikir gazeteciliğinde ben şunu uzuntüyle söylemek zorundayım ki, tec rübeli ve ülkenin sosya! hayatına uzun zamandan ben tanık olmuş bir kişi olarak, her kes kendi fıkrinin ozgürlusünü ıstiyor gazetelerde. ve fikir gazeteleri biribirlerıni tutmuvor Aralannda dayanışma vok, oysa fikir öz gürlüeü denilen şey. kendi kendine var olmaz. Bunu insanlar yaratır. Bunu benimsemek gerekir O haMe nelere tanık olduk biz bır gazetenin kötü muamele görmesıne başka Kazetelenn fıkır gazetesi olduğunu ileri süren sazetelerın. sevindiğıne tanık olduk.. Bu olmaz işte. Fikir gazeteciliği çoğulcu fikir ve. ren bırbirine zıt olsa da bir gazetenin maruz kaldığı. kovusturmalardan dolayı öbür ga zete sevınmemeiıdır. Sevındiği gün o memlekette fikir eazeteciliei eelismez. Bunu aydınla rın bilmesi gerekir. Ama diyeceksiniz ki, aydınlar alet olmasın, diyecteksiniz ki sermaye sebep oluyor, şu oluyor, bu oluyor, arkasında şu zümre var, bu zümre var. da onun için. Ama aydın alet olmasın, kişi ancak şahsiyetini koruyabildikçe insandır. Fıkir istiklâlini ko ruyabildikçe insandır. O zaman yaşamanın bir anlamı olur. Türkiye niçin kalkmamıyor? Ne yazık ki, bu soruya verilen yanıtlar hep yüzeyde kaldı ve yüzeyde kaHığı için de, Türkiyemiz için çok önemli ve değerli yıllar kayboldu gitti. Ekonomik ve sosyal olaylan sosyalist açıdan değerlendirenlerle kapitalist açıdan değerlendirenler arasında, ülkenin ve halkın çikarlan doğrulrusunda bir diyalog kurulamadı. Bir ekonomik olgunun analizini kapitalist prizma ile yapan kişinin ille kapitalist olması gerekmediği gibi, aynı olguyu sosyalist prizmadan geçirerek analiz eden kişinin de ille marksist olması gerekmez. Sorun, cağımızın siyasal. sosyal ve ekonomik gidişine Köre, olaylan türlü gözlüklerle incelevip çoğulcu bir görüşe sahip olma sonınuydu. Başka ülkelerde, örneğin Ingilt^re'de yıllarca önce iktidara gelmis olan lşçi Partisi'nlı ülkede sosyalist yönde gerçekleşürmiş olduğv reformlardan bir çoğunu, daha sonra iktidarı gelen Muhafazakâr Parti, değiştirmeden alıkoymuştur. Sovyet Rusya'daki işletmelerde kapitalist ülke işletmelerindeki verünlilik v« kâr sağldma iütelorinin etkili olmağa başladığını hepinız biliyorsunuz. Demek ki, sosyaliz. min kapitalizmden ve kapitalizmin sosyalizm» den öğrenebilecegi «eyler olabiliyor. Eğer Türkiye'mizde. kalkınma yönteml huirusunda biribirinden ayn. hatta birbirinı karşıt düşünce taşıyan aydınlar arasmda aı önce sözünü ettiffim içtenlikle diyalog kunıl» bilseydi. son 2530 yılımız boş ve gereksiz ta» tışmalîirla. üzüntüler. düşmanlıklar ve acılar. la havaya uçup gitmezdi. Bu ellinei yıl toplantısını kaparken gazetenin kurucusu rahmetli Yunus Nadi'nin aziz anısı önünde saygıyla eğilir yine rahmete ka vuşmus olan sevgili arkadaşımız Dogan N»di'yi ve Cumhurivet ailesinden vitirmis oldushımıi7 bıitıin degprleri rahmetlp snar h«pinizi «av?ıvla ve sevgiyle selamlarım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear