22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 9 Şubat 1974 TAZELEİ)/, A0PÜICAN0AZ YAMA'MJN M İ OTü&TU... TUKjU** ÇiLİCUK Toz Duman Içinde TALİP APAYDIN • 138 Bllmryorum Yafla, çelmediler mi? Obnedüer. Ne haber' Bücügin gibi. Biaı anyorlarmı*. YakalanırMk işimiz bitik. Öyle he. Biraz sonra Çopur Hamdi de geldl. Geç kaldım diye çabuk yürümüştü, soluk soluga idi. Çatıya çıkınca oturdu kaldı. Bilâl'i görmedin mi? Yok. Gelmedl mi? GelmedL Keşke uğrayıp geMrseydin. Gelir şimdi. Köyde bize yer kalmamıs. Yakalarlarsa on kere öldürürler, bir değil. Molla Mahmut tedlrgindi. îkide bir eğilip baiıyordu. Sagı solu dinliyordu. Hay ulen be. nerda kaldı bu? Gelmeyacek mi yoksa? Gelir camm. akiı varsa gelir. Bir sey değil, yakalanırsa bizl de ete verlr. Vermez yavu, verlr mi? Yeminliyiz? Söyletirler. Kim bilir neler yaparlar. Tüü, gldip alsam mı acaba? Yok, dedi Haceli. Gelecek olsa kendisi gelir. Bir zaman beklediler. Gece llerlemiîti. Bıraz uyuyalım barl, mahvolduk. Gözterim akacak nerdeyse. Siz yatm, dedi. Ben nöbet bekleyim. Molla Mahmut deliğin önüne dikildi. Sabırsızlanıyordu. Ağzını açıp soluk bırakıyordu ikide bir. Yan Bilâl gelmedi. îlk horozlar ötüyordu. Kaikın srkidesler, dedi Mahmut. Burtâ* duramayız. Bılâl gelmedi. Ne edelim gelmedıyse? Gelmesin T«J. •m. Itendi büeceği iş. Öyle degil. Yakalarlarsa burayı ögrenirler. Kaikın! Baska yere gideceğiz. Nereye? Toplaıun hele, çabuk! Sabah oluyor. Hamdi'yle Kâzım zor uyandılar. Gözleri açılmtk, isiemiyordu. Içlerine kum dolmuştu «anki. Ralkın çabuk, bir şeyinM unutinayıa. Arkamfl&n gelın. El .»crdamı Ue flseklikterini kuşandılar. Torbalanm taktılar. Silâhlannı aldılar. Teker teker »tiadılar aşagı. En aon Haceli inecekü, •yagı tfîtiye takıldı: Testlyi alayun mı? Yok. kalsın. Zatl az Mr IU var lçinde. Arka arkaya düştüler, topeye yukan ytlrttmeye basladılar. Nereye gideceğiı? 5u arkadan dolanıp baglara taelim, nanl? BaÇlprın arasında saklanabilir miyiz? Köye pek uzak olmasın diyorum. Geceleyin gene geleceğiz. Pir gören olursa? Kfm görecek? Köylü dısarı çıkamıyor. Doğru dedin, yürüyün! Tepenin arkasından dolandılar. Ayak lzlerl bcl'i o'ırasın diye kır yeılerden gntiler. KarabayırJan dönüp bir sel yanntısun koğuşturarak bag deresine indiler. Gün ağarmağa başlamıştı. Eağlar bir ıssızdı. Koyu veşillikleria içine daldılar. Dikkat edin, aynı yere basın. Fazls ix olmasın. Herkc önündekinin izine basıyordu. Adam boyunu oşan giır omcalann ıçine girdiler. Pısarak, tJJIerek biraz daha yürüdüler. îftnr.am, oturun. Nasü bura? îvi. Kimin bağı burası? îbrahim beyın bağı. Çevıeye bakmdılar. Tıream, kimse göreraez. Hem bir uyku çekeriz ?urada. lyi oldu... AsmaJ&nn altına uzandılaı. Toprak bahann bellcrjnişti, yumuşaktı. Çopur Hamdi'yle Kâzım h"i';en uyudular. Haceli nöbete durda Başını iklae bir usulca kaldınp sağa sola bakıyordu. Moîla Mahmut başını torbaya daya. dı, gözltrirıi yumdu, fakat uyuyamadı. Yeşil yaprakların srasında üzümler gök koruktu. Birine btkıp ekşı tadım dUşündü, ağzına sular doldu. Yutkundu. Yüzit iyice incelmişti. Kara sakahannın altında avurtlan çöktiktü. Hay Allah... diy» söylendi Ne yaptı bu Bilâı? însanlar hiç göründüğü gibi degil. Insanlan tanımak çok zor. Böyie yapacagını bilseydik aramıza almazdık, A$ır gitti, o gitti... îbrahim bev kayıp, ZUhtü yoK. Çoğalahm derken azalaık. Dört kişi kaldık. Koca köyden dört ki*i. Vatanı kurtarmak için dört kişi. Kazasız belisız gidebilsek. Gitsek de oroluya katılıverse».. Gün ışıyordu. 34 ' Yur.ar karergâhından iki mangalık bir kuvvet Tncım kjjyüne dogru yürüdü. Bajlann. da gene aynı genç subay rardı. Elindekı kâgıda baltrak hesaplar yaptı. Çabuk yürüyün, dedi. G«ç kaldık, açın pergeHer!' Dun kumsndandan iyl bir nlgıt yemiştl. «Bu çeteyi senden istiyorum. Gün ışımadan kcyü bM. Gece gitme, bilmediğin yere gece gidilmcz. Bu civarda saklaruyor^rsa mutlaka bir ipucu bul. Kafanı çalıştır, beceriksizligi bırak!» (DEVAMI VAR) BlR «BALIKÇI» VARDI Şimdi dünyamız adı konmamış olan Üçüncü Dünya Savaşı içindebulunuyor Balıkçmın Sokrates EflatunAristoteles üçlüsüne neden içerledigi çesitli yazı ve konuşmaların dan açıkça anlasılır. 1972 ekimimn ortalannda bir gün söyleşır ken söz dönüp dolanıp bu olçüye gelmiştı. Balıkçının gözleri parladı, gümbur gümbür konuşmaya başl&dı^ «Bu adamlar sağ olsa da karsuna çıksalar, insanlığı bın yıl yerinde saydırmalarının besabmı sorardım. Eflâtunculuk yalnız Hırıstiyanhğı değil, tasavvuf adı altında Islâmlığı da etkilemiş. Bence tasavvuf sözü Teosofist' ten geliyor. Bu da «Tannyı sever» demek. Be adamlar, size Tannyı sevmeyin diyen yok. Ama, bunu can'ı bedenden ayırarak yapmak çart mı? Sokrates insan, «canı bederunden ayrılınca erdeme ulaşır» diyor. Bunun Islâmlıktaki «Mutlu kablelmevt» yani, «Ölmeden Önce öl» sözüyle ne ayncalıgı rar. Sokrates'in bu sözüne bakarsak, onun üstün bir bilge oldugu savunulabilir mi? Hem sonra, Sokrates Atina'da çıkanlmış olan genel af dolayı siyle vatana hainlik suçundan yar gılanamadıgı içindir ki, Tanrılara hakaret suçundan yargılandı. Tanrılara hakaret denen de ruh dolayısiyle insanın ölümsüzlüğünü savunmasıydı. Yani, İslâmdaki, «Fenafülah mertebesi!» Yok sa olürken bile; « Kriton, Sağlık Tannsı Asklepios'a horoz adamıştım. Unutma!» diyen bir adam, mevcut tanrıları yok sayıp tek Tanrı fıkrini ortaya atmış olabilir mı? Asıl tanrılara hakaret eden Anadolulu (Kilizmanlı) Anaksagoras* tır. Zavallı Anaksagoras, (Ay ve guneş tann degil, madde kütlesidir) dediği ıçm idam edilecekti de araya Penkles'in gırmesıyle kurtuldu. Onu. dbnerse asılmak kaydiyle Atina'dan sürdüler.» yatrosunu kurmustu. Macbeth'i oynuyorlardı. Akşam üstü eve dogru gıderken sanatçılar yanıma yaklasıp, «Efendim Macbeth'i oynuyoruz. Buyrun tiyatroya» dedıler. «Yahu ben şimdi yorgunum, filemi aldım eve gıdiyorum. Hem ben Macbeth'i eskiden beri bılirim. Benim için yeni bir yani yok. İngiltere'de bu piyesi, herkes bildiği halde, sadece Shakskespeare usulü konuşmayı yani dıksıyonu dınlemek için gıder. Ben de bu yaşıma kadar gittım. Bunu bol bol dınledim» dedimse de dinletemedim. Hayır demeye alişmamışız bir kere, hep evet derız iyi ki erkek doğmuşuz. Gittik oturduk ve başladık piyesı seyretmeye. Bir süre sonra ben uyuyup kalmışım. Birdenbire Macbeth oyunculanndan birisi «Merhaba!» dedi. Bu bagırma Şadan GÖKOVALI HALİKARNAS BALIKÇISI, EZRA ERHAT VE ŞADAN GÖKOVALI tLE... Uzerine ben uyanmışım. Bir «Merhaba!» da ben patlatüm. Bu sefer de Macbeth unuttu oyunu. Piyes adamakıllı piyese benzedi tahrnin edersiniz.» Balıkçımız düz beyaz kâğıt üstünde düzgün yazı yazamazdu Sayfanın sol üst başından başlayan satırlan gittikçe asagıya doğ ru sarkar, sağ alt köşeye kadar inerdi. Sonradan aklına gelen şey leri de küçük kâğıtlara yazar say fanın kıyılanna yapıştırırdı. Birgün «Üstadım dedim. Çizgisiz kâğıda yazmakta güçlük çekiyorsunuz. Çizgili kâğıt alsak da ona yazsanız.» «Olmaz!» diye haykırdı «Ben fizgürlUgU severim». Doğrusu çizgili kâğıtla özgürlü gün ilgisini anhyamamıştım. Ben şaşkm şaskın bakarken o bemen şunları söyledi: « Ne o yahu, raydaki lokomotif gibi baskalannın çizdigi çızgi Uzerine başırru koymaya mecbur muyum? Duz kâgıt uzerine diledigim gibi yazıyorum.» Balıkçı, Prosper Merimee'nin Karmen'ini Türkçeye çevirirken esmer îspanyol kızının tütün imalâthanesine saçlanna mimoza (Acassia Cyanophilla) demetleri takarak girdiğini okuyunca hemen aklına şu gelir: «Neden benim Bodrumlu esmer kızlanm da saçlanna mimoza de> metleri takmasmlar!» Düşünür, Bodrum'da, mimoza yetıştirmeye karar verir ve Paris'ten tohumlannı getirtir. Bodrum sokaklanna, şuraya burays diktiği mimozalar bir süre sonra bol çıçek vermeye başlarlar. Bir gün Balıkçı bakar kı geçen bir düğun alayında Bodrumlu esmer kızlar saçlanna mimozalar takmışlardır. Çok keyiflenir Balıkçı, mutlu ohır. «Mımozayı onlar için yetiştirmiştim» diye hay Çizgili kâğıt ve özgürlük Mimoza ve Bodrum kınr. YARIN: Muğla'daki Atatürk Anıtı'nm Mermerleri DİSİ BOND MALKOÇOĞLU yazan veçizenrAyhah BAŞOĞLU 5ÜPHELÎ ZAFER Sözle davranış bir olraalı Halikarnas Balıkçısmm yazmayıp da anlattıklarından bıri daha «Ukalâ dümbelegi filozoflardan biri konuşma yapıyormu*. Bir ara şöyle demiş: Yaşamakla ölmek arasında bir fark yoktur! Bunu uzun uzun savunurken, bir arslan çıkagelmiş. Arslanın, kendı konuştuğu kürsüye yaklaştıgmı gören fılozof, korkuyla kaçmış ve yakındaki bir ağaca tırmanmış. Onu bu durumda gören dinleyicıler bağ'rmışlar: Hani be üstat, ölümle yaşacıak ar»e,tnda fark yoktu?.. Bunun üzerıne filozof, «O, ko nuşmada öyledir. Gerçekte ise boyledir» demiş. Balıkçı bu hikiyeyi «nlattıktan sonra ekledi: «Demek istiyorum kı, msanın sözüyle dav ranışı birbirini tutmalı. Tutmaz sa ışte böyle alaya alırlar.» 1971'lerde Halikarnas Balıkçısmdan dinlediklerimden bıri de şuydu: «Ben, 19. yüzyüda doğdum. 20. yüzyıla başladığımız zaman 1314 yaşindaydına. Bu yüzyıluı Türkiye için önemli olan tüm olaylannı yaşadım. Balkan Savaşı, Bırinci Dünya Savaşı, Kur tuluş Savaşı, Cumhuriyet, îkinci Dünya Savaşı vb.. Birinci Dünya Savaşı müstem leke elde etme ihtiyacından doğ du. tkinci Dünya Savaşı da aynı amaçtan doğdu. Savaşçı dev let ve yöneticiler amaçlarına ulaştılar belki, ama, bu kez de müstemleke olan ülkelerin, «Müstemleke olmamak» savaslan çıktı ortaya. Bu nedenle ne binnci savaş bitti, ne de ikinci sı... Şimdi dünyamız adı kon mamış olan Üçüncü Dünya Savaşı ıçinde bulunuyor.» TİFFANY JONES ı£!2 SEK SOCl'S'l'M g t?ÜZEL P 3KI KI I' S r DVfiA. GARTH hCMacan Bitmeyen savaş Pendik Belediyesi Başkanlığından 1 Belediyemizde mevcut rnuhteltf hurda pik ve demlr ile malzemeler kapalı zarf usulü ile ayn, ayn vey» birlikte satılacaktır. 2 Muhammen bedelleri 131^50,00 llr» olup geçid teminatı 7.817^0 liradır. 3 îhaleleri 1.3.1974 Cuma günü saat 15.00 de Pendik Belediyesinde Encümen hıaoırunda yapılacaktır. 4 Taliplerin 2490 sayılı kanuna göre hazırlayacaklan teklll mektuplannı ihaleden bir saat evveline kadar makbuz karşılığı Belediye Başkanlığma vertlmesi şarttır, 5 Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. 6 Daha fazla malümat almak ve sartnamesi tle hurdalan görmek isteyenlerin Belediyemize müracaatlan ılân olunur. (Basın: 10922) 1123 Hacettepe Üniversitesi Dishekimliği Fakültesi Dekanlığından Pededonti Ortodontt Billm Dallanna 20/2/1974 Çarjamba günü saat 10.00'da yapılacak sınavla aıistan alınacıktır. Sınava katılraak isteyenlerin ilgili Fakülte SekreterliJinden alarak dolduracaklan müracaat formlanyla aynı yere başvurmaları gerekmektedir. Duyurulur. (Basın: 11055) 1122 Tiyatroda IVIerhaba 17 nısan 1972'de Izmirde düzenlenen «Balıkçıya Merhaba» gecesinde herkesı kırıp geçiren su öykücügü anlattı: «20 yıl kadar önce tzmir'de rahmetli Avni Dilligil, Sehir Ti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear