Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 21 Şubat 1974 iL(ri... tv£T, İBcjf... i i i OJMAM LAfc ! uHAF i ı M t l 2u iffArtBüL UK0j4AtıfrıM v,fc MEZİyftttK SAHıP TEK E2KEK YARALISIN ERDAL ÖZ • 6 ö Z ET: «SİYASİ» TUTTJKLU OLARAK GETtRİLDlĞÎ KOGUŞTA KALABALIĞIN ORTASINDA YALNIZ VE ŞAŞKINDIR. KOGUŞTA AYAKTA DURMAKTA, TABANLARI SIZLAMAKTADIR. ÇÜNKÜ YARAUDIR. İŞKENCEDEN YENÎ KALKMIŞTIR. BÎR GÜN EVİNİ BASMIŞLAR, EŞYALARINI, KİTAPLARINI ALTÜST ETTİKTEN SONRA BURAYA GETİRMİŞLERDİR. KOGUŞTA İRİYARI BİR ADAMLA ARKADAŞ OLUR. YOZGATLIDIR ADAM. ADI DA BÜTÜN ÖTEKİ MAHKÛMLARIN OLDUĞU GİBt NURİ. YOZGATLI KENDÎ SERÜVENİNİ ANLATIR. ASKERE GlDERKEN SARHOŞ OLARAK DÖNDÜGÜ OTELDE BAŞINA BtR İŞ GELMÎŞ, BİR HIRSIZLIK ÜSTÜNE YIKILMIŞTIR. BU YÜZDEN DÖRT GÜN POLÎSTE DAYAK YEMİŞ, BİR HAFTA YERİNDEN KALKAMAMIŞTIR. AYAKLARI YERE BASINCA ASIL HIRSIZLlGl YAPAN MARMARİSLİYl ARAMAYA GÎRİŞMİŞ BU YÜZDEN ASKER KAÇAÛI OLARAK TUTUKLANIP HAPSE ATILMIŞTIR. HAPİSTEN ÇIKINCA MARMARİSLİYl ARAMAYA DEVAM EDECEK. BULUNCA DA ÖLDÜRECEKTİR. YOZGATLI NURİ NASIL SUÇSUZ OLARAK HAPİSTEYSE, KENDİ TUTUKLANIŞININ DA NEDENİNİ, NİÇİNİNİ BİR TÜRLÜ ÇÖZEMEMEKTEDİR. ŞEHRİN ORTASINDAN GEÇEN CEZAEVİ ARABASI İÇİNDE BİR BAŞKA TUTUKLUYA KELEPÇELENMİŞ OLARAK OTURURKEN HEP BUNU DÜŞÜNÜR. BİLEK BİLEGE KELEPÇELt OLDUGU BU GENÇ TUTUKLU KİMDİR? KARŞIDA OTURAN BİRİ GENÇ, BİRÎ DAHA YAŞLI OLAN KİMDİR, NİÇİN TUTUKLANMIŞLARDIR? ONUN GEÇTİG1 ÎŞKENCE ODALARINDAN GEÇMİŞLER MİDİR ONLAR DA? KARŞILlGl YOKTUR BU SORULARIN. ÇÜNKÜ ARABAYA BİNDİRİLDİKLERİNDE KONUŞMALARI YASAKLANMIŞTIR. CEZAEVİ ARABASI, ŞİMDİ BİR ALACA KARANLIK İÇİNDE, ŞEHRİ GERİDE BIRAKARAK HIZLA ŞEHİR DIŞINA DOGRU İLERLEMEKTEDİR. İSPANYA IÇ SAVAŞI Hapishanelere atılanların sayısı yüzbinleri aşıyordu... adrit'in milliyetçilerin kontro lüne geçtiği gün kenti terkeden bazı komünist liderler, Sovyet gizli polisi yetküüeri ve ileri gelen diğer bazı cumhuriyetçiler Cartagena lımanından Oran'a doğru hareket ederek ülkeden kaçtılar. Madrit'te cumhuriyetçi hükümete karşı ayaklanma yı ba;latan Albay Cassado radyo dan konujarak halka sükunct tav siye etti. 31 Mart'ta milliyetçiler artık Ispanya'nm tümünü kontrol altma almı; bulunuyorlardı. Hafif bir grip geçirmekte olan General Franco'ya bu haber verildiği zaman, soğukkanlılıkla <Güzel> diye cevap verdi. «Hepinız» teşekkür ederim.» Komünist liderler Ispanya'dan 3tsçark*n. tfımS Sonra' mto*acf«1eyi rfürdürecek bir yeraltı örgütü kur mayı ihmâl etmemişlerdi. Anarşistler ise tam bir çöküntü halinde milliyetçilere teslim oldular. Liderlerini kaybetmişlerdi ve üç yıl süren iç savaş bütün guçlerini yoketmişti. Juan Negrin Hükümeti yurt dışına kaçmajı başarmıştı. Sonuna kadar millıyetçilerle bir barış anlaşması imzalamayı hayal etmiş olan Albay Cassado ise, yanında eşi ve yakın. ları olduğu halde Marsilya'ya kaç tı. Büyük devletler. Sovyetler Bir. liği hariç, milliyetçilerin Ispanya'sını arka arkaya tanıdılar. 19 Mayıs'ta Madrit'te büyük bir geçit töreni düzenlendi. Milliyetçılerle birlikte savaşmış olan İtalyan gönüllü birliklerine geçit törenin. de şeref yeri verilmişti. Alman Kondor Lejyonu 22 Mayıs'ta Leon'da düzenlenen bir törenle veda ederek Ispanya'dan ayrıldı. Birkaç gün sonra da, Fransa'ya sığınmıj 50 bin kadar cumhuriyetçi asker ve mülteci tekrar yurtlarma dönmeğe karar vererek Fran sa'dan aj'nldılar. Milliyetçilerin adaletine sığınmaktan başka yapacak şeyleri kalmamıştı bunların. Derleyen: Şevki Adalı N Arabanm yavaşladığını öne doğru kaymandan anlıyorsun. Duracak gibi oluyor, durmuyor. Sarsılarak belli ki bir toprak ham yola sapıyor. Gözlerin bağlı oiarak götürüldUgün yola benziyor. Bir yokuşu çıkıyorsunuz. Motor ninnileniyor. Yokuşun bir yerlerinde vites değiştiriliyor. Araba bütün gücünü, çekişini tüketmiş gibi; iniltilerle sürüklenlyor. Artık geliyor musunuz? Umulmadık bir yerde, yokuşun ortasında, hızh bir dönü^ie bir diizlüğe sapıp firen y&pıyor araba. ^ıleğıne çoken . acryle öne savrulup yapışarak flunıyorsunuz. önde bir kapı açılıp kapanıyor. T)ışarıaa ayak sesleri, konuşmalar. Geri geri gıdip bir yere yanaşmaya çalışıyor araba. Duruyor. Motor susuyor arabayı sarsarak. Geldiniz. Biri, arkadaki ortası delikli Kapıyı açıyor. Kalkıp başını eğerek kapıya vaklaşıyorsun. Gözlerin bağlıyken de böyleydi arabadan inışin. llk binen sen olmuştun, ilk çıkan da sen olacaksın. Aşağıya, toprakıığa atlayacakken ka sılıp kalıyorsun. «Atla.» Kolay değil. Bir şeyler yapmalısın. «Atlasana len.» Oysa gözlerin bağlıyken arabadan indirenIer daha incelikli davranmışlardı. Hiç olmazsa arabadan indirirken. Birden oturuveriyorsun, sarkıtıveriyorsun ayaklarını aşağıya, kendinı salıveriyorsun Yine de kemiklerinde buluyorsun toprağın katılığını. Kendîni aşağı bırakırken, arkandakine bağlı olan kolunu geride tutup havaya kaldırıyorsun, sana bağlı sarışın sivilceli de yanıbaşına atlıyor. Görevliler gülüyorlar. önde ikiniz, arkamzda öbür İKi Jcfşı, bir duvar dibinde yürütülüyorsunuz. Uzunca, donuk, taş bir yapı. köçeyi döner dönmez karşmıza çıkıveriyor. Iki ucunda, filmlerde görduklenne benzer yüksek gözetleme kuleleri; sanki biiyücek birer Rüvercınlik. Önündeki bahçe kat kat aikenlı lel orgülerle kapatılmış. Tel örgülerin arasmdaki ıki ayrı kapıdan geçirilip bahçeye sokuluyorsunuz. Yine kaba çakıllar atılmış bir topraklıktasın. O büyük acıların yeni bir başlangıcı ulabilir mi? Böyle iri çakıllarla başlamıştı ner şey. Ams yok, sanraıyorsun. Tutuklanmamak, buralara gelmemek de vardı, ama tutuklanmak, bir yerde kurtuluş oldu senin için. lyidir. Hem buradaki çakıllar biraz daJıa ince. Yürüjorsunuz. Bir kapıdan içeri sokulacaksmız. Kapının yakınmda bir an durduruyorlar. Orada, üç ta? basamağı çıkmışken dönüp gerilere bakıyorsun: Alabildiğine esmer bir bozkır akşamı onündeki ovaya yayılmış. Incecik bir akşam yeli kekik kokulanyle yüklü. Güneşsin ardında yok olduğu yaşlı ciağlar mor görünüyor. Bir tepeden, bunca yılını geçirdiğin koca Kentı ilk kez bu kadar yaygın görüyorsun O kadar bıktığın, kaçıp kurtulmak istediğin koca kent, o anda sana dünyanın en erişilmez en yaşanılası yeri gibi geliyor. Işıklanyle kıpır kıpır uzanıp gidiyor tepeler arasmda. Ne kadar uzak sana. Ne kadar dışındasın. Işıkların oir bir yakıldığı evlerde, perdelerin bile dana çekılip örtülmemiş olduğu düşüncesı, uzak bir nıutluluk gibi sanveriyor seni. Bir kapıyı açmak bir odaya girmek, bir ışığı yakmak, bir pencerevi kapatmak, bir perdeyı çekmek geliyor içinden. B E Ş Yatağındasın Yozgatlı Nuri'nın verdiğı sıgara paketı j'astığının altında. İçınde hüzünlü, kekik kokularıyle yüklü esmer bozkır akşamı. Bir ınsan boyu ötendeki tavanda sızan yağmur sularının çizdiği haritada gözlerinle gezinlyorsun. Ampulün dibinde aydınlık kıpırtıların tavandaki lekelerle kaynaştığı yerde bir kaoın kalçası bu tünleniyor; belinden yukarısı karanlığa kanşmış. Kasıklanndan yukanlara doğru vuran bir sağılmayla benildeyıp dönüyorsun. Bakıyorsun, koğuşta kimse seninle Ugill değil. kim se sana bakrnıyor. Elini yavaşça nevresımın içerilerine sokuyorsun. Sıcacık. önlerunesı güç bir merakla, bir elıni kalçaların üzerinı saran sıyrılmış saydam gecelığin ıçierme doğru yürütüyorsun. Elinin altındakı ıliK dirilık, avucunun kavrayıp sardığı katıhkla kaynaşıp bir. den bir sızıyle bırlikte, daha başınday».en nabız gibi atmaya başlıyor. KarniEdaki bulaşık sıcak ıslaklarla soluk soluğa yığılıp Kalıyorsun. İgdiş etmeye çalışan, senl bunurua korkutan iğrenç yüzler beliriyoı «ıklı tekelerde. Ter içindesin. Tependeki bir başka lekede Karayollarmın yol yapan, asfalt ezen silindirlertoe oenzeyen hantal, silme demirden, ağır bir şey kıpırdıS'or yerinde; geliyor, büyüyor büyüvor, kocaman olup gürültülerle üzerinden geçiyorken altında kalmamak. ezilmemek içın kendini atıyorsun, kurtulmaya çalışıyorsun. başını yastı gın berisindeki ranza demirlerine güriiHüyle çarpıyorsun. Bir zonklamayla kendine geliyorsun. Soluk soluğa, bafinın acısından vazgeçip, bir gören olup olmadığını anlamak için çevrene bakınıyorsun. îleride koguş nöbeti tutan kısa boylu birinin uyku dolu yumulmuş gözlerle sana bakznakta olduğunu, «aldırma» der gibi belli belirsiz gülümsediğmi görüyor, utanıyoraun. Kızarmış bir gülücUkle karşıiık vermeye çalışıyorsun. Doğrulup bir sigara yakıyorsuo. Nöbet tularh tatlı yüzlü biri; üd katlı yatakların, dövmele* süsili kollann, gogüslenn arasında ağır aoımra'rlâ' dolaşıyor horla'maya başlayan birini dürtüyor, susturuyor. Yataklar uyku dolu ama kıpır kıpır. Benlldeyip dönenler, uykusunun arasında sövenler, söylenenler. Dövmelerle süslü t>ir sürü kol, göğüs, yastıklara gömiilmüş tıraşlı boz ka falar. Üzerinden nevresimini bir tekmede savurmuş kalın, çıplak bir bacak. Yine uzanıyorsun yerine, nevresimı Doğasına kadar çekiyorsun, kollann dışarıda. Dumanını tependeki ampule doğru hızla üflüyor«un. Ak bir durnan bulutu ampule saldınyor, sanlıyor, bir süre yumaklaşıp kalıyor, seyrellp inceliyor, eriyor. yok oluyor. Başını aemire vurduğun yer ince ince katılaşıp zonkluyor Tavanda, ampulün sagında, kim bilir kırrun ne zaman niçin çaktığı, sonra da yine kim bilir kimin niçin çekip çıkardığı, kesinlikle paslı, kesinlikle eğri bir çivinin yerınae boşalan. küçük, oyuk bir sıva döküğünde, bir deniz yaratığı, kendini hızla bütünleyip büyüyor, kıpırdıyor; gözlerini dikmiş koyu koyu sana bakıyor, seni Jcolluyor, çjnlçıplak dipdiri gözleri ürkütüyor, Ürpertiyor. Gözlerirrt kaçırıyorsun. Yatafın topaklan sırtında ağnlar yapıyor. Ayaklann çukurlar tepeler arasında dolaşıyor durmadan, düz serinlıkler arıyor. Beline batan bir çıkıntıdan kurtulmak ıçın vatağın içinde aşağıya yukanya, sağa soıa kayıp yeni yerler anyorsun, yuvalanmaya çalışıyorsun, ama boşuna; bu dağların, tepelerın, büyüklü küçüklü çukurların engebeıedıği bu ovasız. düzlüksüz yerde sabahı edeceksin Sabahleyin belki biraz daha düzeltilebilır yatak diye düşünüyorsun. Sabah o kadar uzak kı O kadar uzak mı sabah gerçekten? Ne demişti Yozgatlı: «llk gece uyunmaz,» demişti Uyuyamayacaksın anlaşılan. Sen uyuyamayacaksm ama o Yozgatlı Nurı de oır gun çıkacak, bulacak o Marmarisliyi. Gerçekten öldürecek mi, yapacak mı bunu? Pekı sonra? Sonra ne olacak? «Sonrası Allah kerim. Belki Suriye'ye geçerim.> Dönüyorsun yatağında Gecenin saat kaçını bulabıldin acaba? Saatin de yok. Koğuş nöbetçisi başucundan geçiyor. Ayağındaki köpükten tokyoların yerde sürUnen kaba, fos sesi, yanındaki yatağm ötesinde duruyor, eğilip altta yatan birini uyandınyor. Uyandırılan söylenerek kalkıyor, bir süre ayak ta uyuyor, sonra yürüyor, yatakların arasında şiş gözlerle amaçjsız dolaşmaya başlıyor. Başladığı nöbetin daha pek başlarır.da Uyanma. mış gibi. Gözlerı bomboş. Bakınıyot Tahta sıraya çöktüğünü görüyorsun. Bir sigara dumanı yükseliyor oturduğu yeraen. Yastığın içindeki katı topaklar basına ağnlar saphyor. Bir demir kapınm gürultüyle açılıp kapanışı yattığm yerde sıçratıyor seni. Ses tabanlarında yankılanıyor ilk, bir sancı gelip geçiyor kemiklerinden. Bir zarnanlar grıye boyanrnış ama zaman. la eskimis, klrlenmiş çubuk demırlerden örülme bir duvar, koğuşun bir başından öbüı başına uzanıyor. Yerden başlayıp tavana kadar yükselen bu demir parmaklıklı duvarın ötesinde, bir buçuk adım jçenişliğınde uzun bir koridor. Koridorda yürüyen şişko boaur gardiyanı tanıyorsun. Akşam Uzeri seni koğuşa getiren, kıdemliye teslım eden gardivan. Koridorun üstündeki küçük pencerelerden binnin camını elindeki sopayla dürtüp aç:yor. Ptncerenin tek kanadından demir örgülerin arasmdan süzülüp içeri sokulan serin bir gece, yüzünii, koîunu, yaralı dirseğini yalayıp ilrerirıden sürünerek geçiyor. Dirseğin sızlıyoı serınlikten. Uyumadığını görsün istemiyorsun gardiyanla göz göze gelmekten kaçınıyorsun. Avaklarını sürüyerek geçip gidiyor parmaklıkların ötesinden. Demir kapının yeniden açılıp kapandığını duyuyorsun. Bir kanadı açılan mce demirlerle örülmüş karanlık pencerenın onünde, koridorda sarkan çıplak ampul, giren esintıde halıf hafıt sallanıyor. (DEVAM1 VAR» da hayatlarını kaybetmişlerdi. Bu tün bu büyük serüvenden güçlü çıkan tek kışı Franco idi. Bazılarına gore Cumhuriyetçıle rin kendi aralanndaki mücadeleleri. bazılarına göre de Almanlar la Italyanların yaptıkları yardımlar, Franco'nun zaferinde en önemli rolü oynamıştır. Franco'nun hasımları, sonunda ulaştığı başa rıyı küçültmek için ortaya başka faktörler de atmışlardır. Bunlar hiç bir şeyi değiştirmiyecektır. Stalin'in oynadığı olumsuz rolün de Cumhuriyetçilerin yenıl gisinde bir etken olduğu iddia edılmiştir. Anarşistler ise, iç sava şın başlangıcmda halk kitleleri silâhlandırılıp bir proleter devri Cumhurıyetçilerin en değerli generall Miaja, Ingiliz lsçi Partisl temsilclsl Attlee ile goruşüyor. Miaja sonuna kadar Cumhuriyete sadık kalmıs ve Madrıd savunmasıyle une kavujmuştu. Halk arasında Madrid Kahramanı ismıyle anıbyordu. mi başlatılsaydı, savaşın kazanıla bileceğini ileri sürüp durmuslardır. Bütün bunlar sonucu değişti remiyecek tartışmalardır. İç savaş hakkındaki en doğru yargıyı veren ve en unutulmaz konuşmayı yapan ise, bütün zaaf ve beceriksizliklerine rağmen Don Manuel Azana olmuştu. Yurttaşlarma şöyle seslenmişti savaşın . ı.! " sonunda: «Özgürlük meşalesi başka kuşakların ellerine geçtiği za man nefret, kin ve hoşgörüsüzlük duyguları gene benliklerini kaplı yacak olursa, Ispanyollar, verdiğimiz kayıpları, idealleri uğruna hayatlarını verenleri ve yıkılmış vatanlarını düşünsünler ve bundan gerekli dersi çıkarsınlar. Hayatlarının en verimli çağmda, ken dilerince en asil idealler ugruna hayatlarını kaybedıp anavatan topraklarına düşenler, şirndi ber türlü kin ve nefretten uzak ebedl uykularını uyuyor ve kendilerinden yıldızlar kadar uzak olan bizlere şu mesajı gönderiyorlar: Barış, hoşgörü ve merhamet.» BtTTİ DİSJ BOND ,. v.AtU TİFFANY JONES Sürgünde kavga Cumhuriyetçi liderler arasında ise, sığındıkları yabaneı ülkelerde kıran kırana bir mücadele sürüp gidiyordu. Juan Negrin, savaş boyunca hükümet başkanı ola rak izlediği politikanın savunmasını yaptıktan sonra, beraberinde kaçırdığı hazineyi Meksika'ya gön derdi. Amacı bununla sürgündeki cumhuriyetçi hükümetin faaliyet lerini finanse etmekti. Mülteci liderler uzun tartışmalardan sonra, 'Juan Negrin'in sürgündeki hükümetin de başında kalmasını kararlastırdılar. Ispanya iç savaşı, taraüarın kın ve hırsı yüzünden, aon derece kanlı geçmişti. Buna rağmen savaş boyunca verilen kayıplar. kor kulduğu kadar yüksek değıid, Altı yüz bin kişi hayatlarını kaybetmişlerdi iç savaşta. Bunların 100 bini çeşitli suçlamalarla idam edilenlerdi. 220 bin kişinin kötü beslenme şartları ve hastalıklar yüzünden öldüğü bilinmektedir artık. Cephede çarpışırken hayal. larını kaybedenlerin sayısı da 320 bin kadardı. Savaş sırasında 150 kilise tamamen. 4850 kilise ise kıs men tahrib edilmişti. 183 kasaba ve kent İse savaş sırasında haritadan silindiler. Oturulamıyacak hale gelen evlerin sayısı 250 bini aşıyordu. Bir bu kadarı da ağır îekilde tahribata uğramışü. Milllyetçîler zaferi kazandıktan sonra mahkemeler kurarak suçlu. ları yargılamağa başladılar. 1339 yılına kadar 100 bin cumhuriyetçinin, çeşitli suçlardan yargılanıp idam edildikleri tahmin edilmektedir. Hapishanelere atılanların sa yısı ise yüz binleri aşıyordu. İç savaş tspanya tarihinde bir dönemi kapadı. İç savaştan önceki 50 yılhk dönemde ülkenin kaderinde rol oynamış olanların hemen hepsi ya ölmüşler, ya da öldürülmüşlerdi. Bunların pek az bir kısmı kaçmayı başarabildiler. İç savaşı kazanan milliyetçi cepheyi oluşturan siyasi gruplar da, savaş sırasında erijip gittiler. Kralcılar, falanjistler ve hatta kilise ağır kayıplara uğramışlardı. Milliyetçi ordunun isim yapmış ünlü generalleri ise savas sırasın GARTH VEFATLAR İÇİN Kıytnetlı hocalar ve duahanlardan müteşekkıl cenaze merastm ekiblmıı bir telefonla emrtnlıdedir (jtıete ttânı ve umura muamelât lçln ayn ücret •lınmaz Cenaze Ijlerlni lsletmemlz demhte eder Acı KÜnierlnizi paylaşınz. TOFAŞ îirk OttmeM Fttrikt* A.Ş. 24 ayar Cumhurlyet Resat Hamit Azlz Napolyon 13 »y»r ALTIN 485 480 70 00 64.00 470.620 480 475. «25 485470 490 7100 ELEMAN ARIYOR Bursa'daki tabrikamızda istihdam edıhnek Uz*re It^lvanct bılen bay ve bayan elemanlar aranmaktsdır. llgilenenlerın aşağıdaki adresimize müracaatları rica olunur. «soo 21 Şubat Muharrem 28 1389 6ubat 8 Hleri 1394 Güne» 6.46 12 57 Ögle 12.28 tklndl 15.27 Inuak Akgam Yatsı 17.50 19.21 T AKVİM Rum! İslâm Cenaze İşlert NU'l t Bütün muameleler isietmey» aıt olmak ütere yun ıçı ve yurt dışı, yurt dışından yurda cenaze nakll yapılır. Günün bet saatlnde emrtnudedır (Çiçek R^klâm. 198 1433) TEL: 47 20 06 5.09 TOFAŞ Tiirk Otomobil Fabrikası A.Ş. Personel Müdürlüğü BURSA Tel: 20750 (7 Hat, . . . . . . „. i. .. OIŞ IABIBI Orhar TÜZÜN saat »JJO ıy Samatv» Cart N < TKL 21 75 M ? (CunJıuriyet: .440) (Man Ajans: 341 1432)