01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET 6 Kasım 1974 alnız okullarda değil, oku] dışından da kişihğimizin oluşmasına katkıtfa bulunanlar az mı? Klmilerine neler oğrettikleri için, kimüenr.e nasıl olmamızı gösterdikleH için, kimilerine de nasıl olmamak gerek, örnek s»ğladıkları için gönul borcu duyarız. Ne demişler: «Çocuklar, eleştiriciden çok, öroek davranıs beklerler» Büyükler de böyle. Kalıcı, yararlı olan katkı da böyle olur sanırım. Bu gibi öğreticiler arasında adı sanı büyük olanlar da var, kalabalıklar içinde eriyip gidenler de. Kımisı en büyük okullardan çıkmış; kimisi okula bile gitmemiş, ama verdiği örnek bir okul değerinde. Y Kimi Hak Hak, Der Kimi de. Seha L. MERAY dolaşıyor. Sustuk. Heplmizin önünde defter, elde kalem, söyleyeceklerini kaçırmamak için hazır bekliyoruz. cNedir o defter, kalem?» diye sordu hocamız. «Anladım: Ben söyleyeceğim, siz de, değerli mi değil mi söylediklerim, düşünmeden deftere geçireceksiniz. Sonra da, sınavlarda, o benim dediklerimi yine bana yazacaksınız. Olmaz böyle şey! Önce rtinleyin bakalım; yazmağa, saklamağa değer bir şey bulursanız, yalnız onu yazın.» Bıraktık kalemlerj elden. Sonra bir soru attı ortaya: «Osmanlı Imparatorluğu nasıl kuruldu?» Bir canlandı o «zehir sınıf» Eller kalktı havaya Sırayla, hepimiz, belleklerimizde yer etmiş Iise bilgisini aktardık hocamıza. Ses çıkarmadan dinledi ne dediysek Biz övgü beklerken, kısaca, «Basma kalıp şeyler bu anlattlklannız» dedi. Sonra da, sanırım Belleteni görüp görmediğimizi. filân dergıyi, falan kitapları okuyup okumadığımızı sordu. Havaya kalkan el olmadı sınıfta. Şöyle konuştu rahmetli Köprülü: «Ne sanıyorsunuz kendinizi, liseyi bitirtfiniz diye? Liseler soba borusuna benzer: Bir ucundan girer, ötekinden çıkarsınız Bu geçiş sırasında da, her iki anlamında. bıraz kurumlanırsınız. Sonra silkelersıniz bilgi kurumlannı; öteki kurıım kalır özerinizde! Gözünüzü dört açın da, fırsat geçmişken elinize. yüksek öğrenimde bir şeyler edinmeye bakın. Unutmayın: Develer de Hacca gider ama, yalnız, devenin üstündeki adam hacı olur!» recekmiş. Dekanı gördüm, karar olumlu çıkar mı, öğrenmek istiyordum: «Başka türlü çıkamaz, muadelet vermişsin, Hukuku bitirmiş sayılırsın» dedi. Hukuk Fakültesinden bir başka profesör de bu görüşe katıldı. Sonra... sonra, karar olumsuz çıktı: «Muadelet» vermiş olsalar da, Siyasalı bltirmışler Hukuk Fakültesi doktora programına alınamazlar! (Bu durum, birkaç yıl geçince değişti.) Dekana gittim yeniden. «Evet» dedi, «karar böyle; hem de oybirliğiyle alındı.» Karara bîr diyeeegim olmadıŞını. ama «oybirliği' söıünü anlayamadığımı söyledim: Dekan da, o profesör de olumlu görüşte değiller miydi? Biraz utangaç bir gülümseme ile yatıştırmak istedi beni: tŞimdi de öyle düşünüycrum ama, içeride başka türlü oldu işte. Sen gençsin, anlamazsın böyle şeyleri.» Gerçekten aniayamamıştım bu çelişkili tutumu. Kırılmıştım da: Bütün kapılar kapanmış görünüyordu önümde Belki bu kırıklığın da etkisiyle, açıkça söyledim ne düşündüğümü Dekana: «Size teşekkür etmek isterim: Bana bir şey öğrettiniz Hocalardan iki sey öğrenilir: Nasıl olmalı, nasıl olmamalı. Siz bana, «nasıl olmamalı»vı, en somut, çok kişisel biçimde ögrettiniz. Ne zamar» olur bilemem, ben de öğretim üyesi olacagım: uğraşacağım olmak için. Olunca da, hep siz geleceksiniz gözlerimin önüne: Nasıl olmamayı dü<ünürken!» Heyecanlandı Dekan. Yerinrien kalktı: «Oğlıım, bak, insan hayatta . » gibilerden bir şeyler kekeledi. Ben çıktım odasından. Yıllar sonra okudum Kâtip Çelebi'nin sayın Orhan $aik Gökyay'ın büyük emeklerle hazırlacfıgı Mizanüi Hakk Fi Ihtiyar'il Ahakk adlı yapıtmı. Şöyle diyor Kâtip Çelebi: «Eğer sufinin «Hak, Hak. dedigi iki yüzlülük ise, kurbağanın gönül anlığı ile «vak, vak» demesi daha iyidir.» 4 Tebeşirin tanımı Ortaokulda Türkçe öğretmenimiz rahmetll Recai Cin îdl. Yetiştirdiği yüzlerce öğrenci yanında, Türk dillne iki ciltlik Kavramlar Dizirvi adlı yapıtıyle de büyük hizmet etti son yıllarında (Türk Dil Kururou yayını, Ankara, 1971). O çağlarda «romantlk» duygularla doluyduk. «Çamlıca'dan bakar, Hallç'te batan güne*in rengârenk oyunlarını seyrederdi» yazın zevkimiz. Bir gün, öğretmenimiz «Kâğıt çıkarın» dedi. O zamanki deyimiyle bir «Tahrir» sınavj yapacakmış. Biz, «ruhumuzun derinliklerinde» en lç çeken sözcükleri araştırırken, konuyu veriverdi: cTebeşiri tanımlayınız!» Hepimız tfurakaldık. «Şaka mı yoksa? Böyle konu olur muydu?» bakışları dolaştı aramızda. Oynadığı oyuna için için gülen bir «derj verme. sevirvci yansımıştı öğretmenimizin gözlerıne. cKonu, bu işte; hadi, başlayın». Bir türlü başlayamlyorduk, Incilerimizi «döktürmeğe». Bir süre seçti. Öğretmenimiz, «Tamam» dedi, «Neler yazdığınızı sırayla okuyun bakayım». Xe guç şeymış tebesirı tanımlamak! Ne güç seymis ince, ak, uzunca, yazmağa yarayan ya dı yaramayan ötekj şeylerden ayırt etmek tebesiri! Yazdıklanmızı dinledikten sonra, güldü öğretmenimiz: «Palavra kolay» dedi: «zor olan, boş lâf etmeden anlatabilmek. Neyi anlattığına bakacaksın; bakmak da yeterli değil, göreceksin neyi anlatmak istedlğini; düşüneceksin. Snnra da, herkesin kolayca anlayabileceği biçimde anlatacaksın. Düzenli düşünmek ister bu iş; anlam çıkacak söz etmeği öğrenmek gerek. Bunu beceremezsen, susacaksm; başka yol yok!» Bugün de aklımdan çıkmaz ögretmenimlzin söyledikleri. Kimi politikacılara bakıyorum da, şövle demekten kendimi alamıyorum doğrusu: «An, orJar da rahmetli öğretmenimizin derslerinı izlemiş olsalardı! Onlara da tebeşiri tanımlatsaydı öğretmenimiz!» müyle Enstitü Genel Müdürlerinden biri olan Eeckscher'in omuzlannda. Ben de, fakültece, ona yardımcı atanmıştım. Seminer başladı. İlk gün sonunda, Hecksoher bana, «Bugünün raporunu yarına sen hazırla» dedi. Akşam düşünmeğe başladım: O güne kadar hiç bir seminer rapora hazırlamamıştım; hele uluslararası bir toplantıya ilk katılışımdı. Bir şeyler yazdım o gece, aklımm erdigince. Ertesi sabah sötürdüm Heckscher'e. Odada başkaları dp vardı. Baktı ilk sayfaya, öteki sayfalara göz attı: «Çok güzel olmuş» dedi; «tzin verirsen ben yazdırayım sekreterimize.» Sekreter kız da Birleşmiş Milletlerden gelmis. Benim yazdıklanm elinde satarlara bakaraK, sayfaları çevirerek yazdırdı raporu. Sonunda, «Tesekktir ederim» dedi bana; «Büyük bir yük aldın üzerimden». Yırttı benim yaalıklanmı, çöp sepetine attı. Durakaldırn ben: Yazdırdıklanndan bir satın bile benim değildi! Ama, nasıl rapor yazüır, almıştım dersimi. O akşam, toplantıdan çıkarken, «Ha, bugünkü raporu da sen yaz, olur mu?» dedi; ne söyleyeceğimi beklemeden uzaklaştı. O gece, o ilk rapordan aldıgım dersle. bir taslak hazırladım. Ertesi sabah Heckscher'i gördüm. Makinede bir şeyler vazmaktaydı. «Tamam mı senin rapor? Benim biraz işim var; sen sekretere yazdınver» dedi; bekmadı bile yazdıklarıma; bizi yalnM blrakıp, odadan çıktı. Bu dersi de unutamam. NATO'nun Tutaısızlığı 7 ve 8 kasım günlerinde Roma'da yapılacak önemli bir NATO toplantısı, Washington'un baskısıyla ertelenmlstir. Erteleme nedeni, Portekiz Hükümetinde Komünist Partisiniıı bulunmasıdır. Ajansların verdiklerl haberlere baialırsa, Lizbon'da faşist dikta rejimi yıkılıp tüm partilerin katıldığı bir ulusal koalisyon kurulduktan sonra: ABD Dışisleri Bakanı Dr. Kissinger kuskulannı şöylece dile getirmisti: NATO'nun çlıli sırlan artık itttfakm inandıneı olmayan bir üvesiyle paylaşılmamalı. Olav NATO'nun yapısındaki çeliskiyi, natta tutarsızlığı yansıtması bakımından çarpıcıdır. Bilindifi gfbi NATO, «Hür Dünya»yı bir saldından korumak için kurulmuştur. «tHür Dünya»nın bir öteki adı da «Batı Dünyasudır. Demokrasi ilkelerine bağlı «Cyjrar Batı»vı örgütleyen NATO'nun başlangıcında şu ilke yer almaktadır: «Bn antlasmaya taraf olan devletler nlostanntn demokrasi ilkeleriyle. tdşi özgürlükleri ve hukulnm egemeoIljH üzerine kurulu bulanau hürrivetlerini. ortak miraslannı ve ııygarlıklannı korumaya karar vererek, bu sözlesme fizeıinde anJaşmışlardır.» Batı demokrasileri safdan sola siyasal örgütlenme öagürlüklerini kapsayan düzenlerdir. Burjuva ve proletarya sınıflan; ortak yaşama ve serbest seçimlerle iktidan paylasma kurallarına uyarak Parlamento çatısı altında buluşurlar. konuşurlar. yasalar çıkanrlar. Çok partili sistem dediğimiz şey budur. Yoksa salt sosyalist partilerden, ya da salt kapitaüst partilerden olusan bir siyasal düzen. çok partili sayılamaz. Antitez'ine siyasal ozgürlük tanımayan bir dOzen. Batı demokrasisi degildir. NATO, görünüşe b*talırsa Batı demokrasilerinl korumak için kurulmuştur. Ama bu örgüt 1949'dan 1974'te dek tam çeyrek yüzyıl, faşizmin en siyahı sayılan Portekiz'i saygın ve eüvenilir bir üve olarak sinesinde banndırmıştır. Angola, Mozambik, GineBlssau'da yürekler acısı bir sömürgeciligi uysulayan Uzbon yönetiml, Portekiz topraklannda da faşist diktantn «ulmünO esemen kılmış; peçen yıla dek bu düzen GÜreeelmisti. NATO'nun «sayfin fiye«i PorteMs»in eski diktatHrti Salazar ve Salazar"m güvenilir mirasçısı Caetano, Afrika'nm mazlum halklanna karşı sömürpp savasmı da insp.fsızea sürdürüvorlardı. Ne il»inçtir ki NATO'nun büyük patronu Amerika, bu savaşlara göz yummuş, hatta el altından desteklemiştir. 1964 yılında Ismet Inönü Hüleümeti Kıbns'ta katliâma uğrayan Türkleri kurtarmak için Ada'ya çıkarma yapmaya girisince, o zamanki ABD Başkanı Johnson bir mektup yazarak: NATO a m s ç l ı n İçin size vrrdlümfz siUb ve askeri araç jereçleri, Kıbns çıkarması için kallanmanıza mflsaade edemiyecetimizi bildiririz... demişti. Acaba aynı ABD, böylesine slddetH bir ültlmatomla Portekiz'in sömürge savaslarını engellemeye yönelmls miydi? Washington, gerçek demokratik düşünce ve çagdas üygarlık gereğiyle Porteklı sömürgeciligine karşı ç ı k s a y dı. 1974'te bir askert darbeyle son bulan Liıbon faşizmi, çok önceleri yıkılırdı. Washington. hem askerî hem siyasî açıdan Portekl* fssizmlnl desteklemiştir. Afrlka'nın mazlum halklanna karşı Lizbon'un yürüttüğü haksız ve ınsafsız ssvaçlar, NATO desteğinde ve semslyesinde sürdürülmü?tflr. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ulusal Kurtuluş Savasıyla kumlmus Cumhuriyeti, işte bu NATO örgütü içinrfe dolaylı yoldan Portekiz'e yardım etmişür. Ama her faşizmin bir sonu vardır. Faşist yönetlmlerin nefesi, bir yandan mazlum halklann uyanışıyla daralır, bir yandan ülkedeki halkçl güçlerin başkaldırmasıyla bogulur. Portekiz aynı süreci yaşamış, bir askeri darbeyle yıkılan Lizbon faşizmi yerina bütün siyasl partilerden olusan bir demokratik hükün.et kurulmuştur İşte bu demokratik hükümet ABD'nce NATO ittifakının İnandıneı bir üyesl sayılmıyor. Demek ki Salazar ya da Caetano faşizmi lnandmcıydı ama; demokratik Portekiz rejimi NATO açısından inandıneı değildir 7 8 kasım Roma'dakl toplantı bunun için ertelenmlstir? Acaba hangl güne dek ertelenecektir NATO toplantıları? Portekiz'de yeniden faşizmin kurulmasını mı bekliyecekler «Hür Dünya» üyeleri? «Madalya için mi?» Yazın Marmaris dolaylanndaydık. Bir arkadaşla dolasıyorduk ormanlarda. Yolun yanında dinlenıyor, bir şeyler yiyorduk. tM kişi belirdl yolda; gpldiler. selâmlastık. Biri Rençce, biri yaslı. Arkadaşunla tanısıyorlarmıs. Çömeldiler agacm gölgesine. fîüzel bir yüzü vardı yaşlı olanın. Düzgün bir Türkçe konuşuyordu ögrenim görmüşcesine. Bir sigara sarmağa başladı. Temiz giyinmişti. Dikkaüe bakınca, caketinde yamalar da görülüyordu. Hal hatır sonıldu. Sonra bir rmadalya» konusu ortaya atıldı. Arkadaşım, «Ne oldu Ali Dayı. senin madalya ile maaş lsln?» diye sordu. Bir kızdı Ali Dayı: «Ne olacak? Çıkmış o kâgıt. onaylanmış, olmuş artık senin ışin, dediler». Gül dü. «Elli yıl sonra bana tstiklâl Madalyasl vereceklcrmis; maaş da baglanıyormuş». Kızdı yeniderı: «Bi: O isleri madalya almak için ml yaptıktı. söylesene?» Durdu, bir nefes çektl siparasından: «Madalyayı da. maaşı da tstemem, dedim. Almayacağım». Bana döndü: «Bey, yarım vufltayla gün geçirirdik Kurtuluş Savaşında. İnsan açlığa dayanabiliyor ama, İUe susuzlukl Dayanamıyor susuzluga». Biraz datıa konusuldu. «Hoşça kalın» deyip aynldılar yanımızdan, uzaklastılar ormanda. Arkadaşım övgüler yagdırdı Ali Dayı*ya. Seksen yasını çoktan aşmış Ali Dayı. Ondokuz yasında Birinci Dunya Savaşına, her cephede katılmış. Ardından Kurtuluş Şavaşı. başından sonuna dek. Kahramanhklar göstermis savasta. Sonra. bir şe" beklememış. bir şey de almamış yaptıklarının karsılığı olarak. Varlıklı da degilmiş. Ama gönlü. varlıklı kaç kişinin göğsünü doldurup tasar! Gerçekten sonu yok figrenmenin. «Hak, Hak» mı diyor içtenlikle, yoksa «vak, vak» mı diye ses çıkanyor, sormamız gereken kişiler, her gün, her alanda karşımıza çıkmıyor mu? «Senin aklın ermez...» Siyasal Bilgiler bitince, asistan olmak istiyordum okulumda O zamanlar, doktora yapma olanağı yalnız Hukuk Fakültesinde vardı. O yıl yeni başlayacaktı doktora programı. Siyasal Bilgileri bitirenlerin avukat olabilmeleri için Hukuk Fakültesinde «muadelet» sınavı vermeleri gerekirdi. Bu sınavları verdim • Amaeım, avukatlık ieğü, Hukuk'taki doktora programına yazılabümek. Sınav sırasında, Hukuk Pakültesi Dekanı, saygıdeğer yashca bir profesör. benim Hukuk'a asistan girmemi önerdl. Ben <fe Siyasal'a asistan girme isteğimi belirttim: «Hem. ben Hukuku bitirmiş sayılabilir miyim?» diye sordum. «Elbette» dedi; «işte muadelet Sınavlannı da veriyorsun ya. Hukuku da bltirmiş sayıhrsın.» Böyle de olsa, caymatfığımı söyledim karanmdan. Hukuk Fakültesine doktora öğrendsi olmak için başvurdum. Profesörler Kurulu karar ve «Develer de gider ama...» Yüksek öğrenime geçtim. Siyasal Bilgiler Okulu ögrencisiydim. «Zehir gibi» bir sınıfımız vardı: öğrervcilerin çoğu, lisede ciftihara geçmiş». Prof. Fuat Köprülü de hocalarımız arasında. (Sonraları. siyasal ortamın dalgaları içinde. tamyamaz olduğumuz bir politikaaya dönüştüğünü görmek mutsuzlugunu da duyduk rah^ıetü rtncamızın.) tlk der«fnde. merakla bekledik, ününü 11trde duyduğumuz Köprülü hocayı. Beklerken Rürültü de yapıyorduk. Gelmis, görmemişiz. Sürüp gidiyor yüksek sesle konuşmalar, öğrenci takılmaları. «Bitti mi?» diye bir ses duyduk. Baktık: üfak tefek bir arfam sıraların önünde İsveçlinin Dersi Yılter geçti aradan. Asistan, sonra da doçent oldum Siyasal Bilgiler'de. O sıralarda, Fakültemizin işbirligiyle. Türkiye ve Ortadoğu Amme Idaresi Enstitüsü kurulmaktaydı. Birlesmiş Milletler teknik vardımından yabancı uzmanlar da geliyor Enstitümüze. Bunlar arasında, tsveç'ten Prof. Gunnar Heckscher de var. (Sonralan Ulkesisdc milletvekili, bir partinin başı oldu; sanınm şimdi de bir büyük üzakdoğu ülkesinde îsveç Büyükelçisidir). tstanbul'da, kamu yönetiml konusunda, Birlesmis Milletlerle işbirliği içinde, uluslararası bir seminer düzenleniyordu. DUzenleme yükil tü 0 ZAMAN ÇEKİP GİDELİM! OKTAY AKBAL Evet Hayır Sosyal Güvenlik Kurumları ve Gecikme D emokrasiyı benimsemis hukuk devletlerinde bıreylere tanınan hak v e olanaklarua eşit ölçüde olmasına büyük önem verilir. Aslında bir toplum da yasayan bireylertn birbirinden farklı hak ve olanaklara ka vuşturulması toplum içinde tedirginliğin artmasına ve srJnimda devlete egemen siyasal güciin gittikçe erimesine neden olur. Bunun içindir ki, insan hak ve özgürlügüne, sosyal adalete ve eşitliğe yer verilir hukuk devlet lerinin Anayasalannda. Bızim Anayasamız da, Türkiye Cumhu riyetinin, insan haklarına ve temel ilkelere dayanan rnilli demokratık, layik ve sosyal bir hu kuk devleti oldugunu herkesin hiç bir ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit bulunduğunu belirti verir hemencecik. Sosyal hukuk devleti ise adaleti saglayan devlettir. asaları bılmemek, kijiyi kurtaramaz o yasaların elinden. Ben lıilmıyorum o isı vapmanm yasalarca IUÇ sayıldıîıoı, diyepıezsiniz. Bunca yasa var toplumda.bireyin yaşamasuu düzene sokan... Hepsini bilmek zorundasınız. Olacak |ey değil elbet. Hukuk profesörleri, en güçlü avukatlar bile bilmezler tüm yasaların macidelerini. Bilseydik, hepsini ezberleseydik ya$amamız bir karabasan olurdu. Adım atamazsınız, pencereden bakamazsınız, konu;amaz.sınız, yazı yazamazsmız!... Geçen akşam Istanbul Belediye Bajkanı Ahmet Isvan'la Mehmet Barlas'm karsılıklı konuşmasmı izledim TV'de. Biliyorsunuz çok efendi bir kişi Sayın İsvan. Olgun, görgülü, sanatsever bir kişi. Eceviı onu Kolejde tanımıs. sevmiş. İktidara gelince de Istanbuia Belediye Baskanı adayı olarak ö'nermis.. İlk kez bir CHP'ü halkın oyuyla Belediye Başkanı oldu Istanbul'da. Halkın gerçek temsilcisi... Sayın tsvan, Istanbulluiarın yüzbinlercesinin oyunu a'aıak geldi görevine. Bu, önemli bir $eydir. Isvan göreve başladı. Ama hemen başladı yakınmaya: yürürlükteki yasalar. Belediye'ye karşıdır, eskimiştir, Belediye'nin hiç bir yetkisi yoktur, karşımızdaki dernekler, sendikalar, hattâ kişiler güçlenmiştir, yasaların açık yerlerini bilirler, ona göre iş yapariar. bizse yasalara bağlıyız, bu yüzden bir şey yapamayız, Belediye'ye güç veren yasalar gereklidir, önce yasaları değiştirmeli, sonra bizden iş beklemeli... O günlerde bu sütunda yazmıştım «Niye bu karamsarhk?« diye. Taksilerde saati açtıramazmış, şunu yapaınazmış, bunu yapamazmış! Yasaların elini kolunu bağladığı bir yönetici, bîr yönetim! Öyleyse niye Belediye'ler var, niye Belediye seçîmleri yapılıyor, niye bunca kişi üye, başkan seçiliyor? Gereksiz bir örgütse Belediyeler, kaldırmalı ortadan! Bı rakm her işi Vali yürütsün, Içişleri Bakanhğı halletsin kentlerin tüm sorunlannı Ama bakıyoruz başka kentlerin Belediye Başkanları bu kadar yakınmıyorlar yasalardan. Örneğin Ankara Belediye Başkar.ı Dalokay epey iş başarıyor. Yollar açıyor, meydanlar yapıyor, taksilere, dolmuşlara karışıyor, fiyatları indiriyor, ne bileyim bir şeyler yapmak istiyor, yapıyor da. Yasalar aynı oysa!... Bay Dalokay, Bay İsvan'dan daha mı az saygılı yasalara? Yürürlükteki ya»aları kullanmak da bir beceıidir. Nasıl karşınızdaki kötü niyet1! kişiler, dernekler, bilmem neler o yasaların kaypak yerlerinden yararlanıyorlar, siz de aynı yasaların BeJediyelere olanak tanıyan yerlerini bulup çıkann, üstüne üstüne gidin böylelerinin... Bu neye benzer bilir misiniz? Şuna: Her sabah, ya da her akîam oturup bir yazı yazmak zorunda olan köşe yazarınm «ştınu ele alsam, Ceza Yasası çıkar karşıma, bunu ele alsam Güvenlik Mahkemeleri yakama yapısır, falancayı yazmaya kalksam Sıkıyönetim gözaltına ahr, bilmem hangi konuja değinsem hükümete hakaretten adalete giderim, daha başka bir şeyi işlemeye kalkışsam kijilerle eğlenmekten bilmem kaçıncı maddeyi karşıma dikerler, bu yasalar varken yazı yazmamak en iyisi» demesine!... Eiılerin, yani her gün yazı yazan, güncel konularm üzerinde kafa yoran. düşünen, okurlannı da düşünmeye çağıran köşe yazarlarının da karşısında o kadar çok yasa maddesi var ki! Hiç bir şey yazmasam başım hiç mi hiç derde girmez, kimseyi kızdırmam, kimseyi karşıma almam. deyip bu sütunu boş bırakmak en iyisi! O zaman da demezler mi o yazara «sen bu işten vazgeç, cekil köşene otur, bu alanı da başkalarına bırak» diye... Yazı masamda. kitaplığımın e!le uzanılacak yerlerinde hiç bir yasa yoktur. Ne Basm Yasaa, ne Ceza Yasası, ne üygarlık Yasası, ne de daha başkaları! Ne işim var yasa kitaplarıyle? Hukukçu bile olsam başa çıkamam o yasaların binbir anlama gelen, türlü türlü yorumlanan maddeleriyle! Bir mantık, bir sağdu>i] vardır yasaların da üstünde... Insana. irtsanlara saygı vardır, beliıli yazma. konuşma koşulları vardır. Ona uyarsın, ona bağlanırsm. yazarsın yazabildiğin kadar. Her yazı acaba tüm yasalara uygun mu aykırı mı diye kontrol etmek, ne yazarın ne de gazetelerin yazı müdürlerinin altından kalkacakları bir iş!. Sayın îsvan haklı olmasma haklı... Belediye'nin eli kolu bağlıdır bir sürü çağdısı, eski, yanlış yasayla... Ne yapalım öyleyse? Bir kıyıda hiç bir iş yapmadan oturalun mı? Bu koşullarda da Eelediye Başkanına, belediye örgütlerine yapacak iş yok mu? Gerçekten yoksa, yani Bay İsvan .hiç bir şey yapılmaz, hiç değüse yasalara saygılı bir insan olarak ben yapamam. derse, o zaman görevinden ayrılır, gider tarım mühendisi olarak işinin başma döner. Hem Başkan kalacaksın, hem de 'ben bu koşullarda hiç bir iş yapamam> diyeceksin, bu olur iş değil. Dediğim gibi, bir yazarm 'bu yasalar varken, yazı yazılmaz. deyip her gün sütununu beyaz bırakmasına benzer bu... Y Anayasamızin bu kesin yargısına karşm çeşitli yasalarla sos yal güvenliğe kavuşmuş vatandaşlar arasında sosyal adalet eşit ölçüde gerçekleşebılmiş mi dir? Buna olumiu yanıt vermek zor olacaktır. Bugüne degin Ana yasamızın bu kesin buyruklannın gerçekleştirilmemesı sorum lulugu hiç kuşkusuz geçmiş ikti darlanndır. Çalışma koşullarıyla ve öbür yönlerıyle birbirine karşıt ve değişik kitlelerin sosyal güvenliğini kendi olanalilan çerçevesinde güvence altına alan kurumlann birleştırılmesi ilk bakışta ulaşılması olanak dışı bir erek gibi görünür Bugünü ve geleceğiyle sosyal güvenlik koşullan riimü ile değişik çeşit li kurum üyelerini eşit koşullar la emekli yapmak, verilen hak lardan geri dönmenin olanak dı şı bulunması nedeniyle gerçekten güç bir sorun gibi görünür. Özellikle daha başka kosullarla çalışan devlet görevlileriyle eşit olanaklar altında birleşmeyi büyük bir kitle, hem de örgütlenmiş bir kitle istemıyor görünmektedir. Kanımızca bugüne degiıı geçmiş ülkelerin, kalkuıma planımızda yer verildiği halde bu işi sıkı olarak ellerine almayışlannın nedeni, bu kuvvetli örgüt leri karşılarma almak istemeyiş leri olmuştur. Son CHP • MSP koalisyonu programmda SSK ile BağKur'un birleşmesine yer verilmişse de koalisyonun çozülmesiyle bu girişim de sonuçlana mmıştır. Başlıca Ayncalıklar Birleştirilmesi zor gibi göriilen çeşitli kurumlardaki ayrıcalıklar nelerdir? Sorunu çözünıleyebilmemiz için bu ayncalıklan ansımakta yarar görmekteyiz. Bunlann en önemlilerini şöyîece özetliyebiliriz. 1 Memurun primi (keseneği) görev süresince ücretiyle birlikte doğru orantılı olarak devamlı artmaktadır. Memurun ücretinde ve kesenefindeki artışta kararlılık vardır. Sigortalının ücreti ve primi ise her an değîşen iş olanakları nedeniyle yükselip alçalmaktadır. Bağ • Kur sigortalısı ise mali olanakları ve yaşına göre diledjği basamağı seçebilmekte, dilerse çalıştığı sürece primini değıştirmeyebilmektedir. 2 Prim ödeme süreleri fark lıdır. Devlet görevlisı genellikle 30 yıllık çahşması sonucurv da emekli olabilmektedir. Sıgortaiı ışçı için yasa, en az 25 yıldan ben sıgortalı bulunması koşulunu koymuştur. Ama emekli olabilmek İçin bu süre içinde 5000 gün prim ödemiş ol larm çıkmasına yurdunu wven ve sosyal adaletten yana olan hiç bir birey karşı olamaz. Herkesin yasa önündeki eşitliği prensibini kabul etmiş bir devlet olarak »os yal adaleti en kısa sürede gerM .^.çek!eştirınek ve bunu düş olmak tân kurtarmak zorundayız.'.SÖSMiO»*< RSvenlik kuruluşlannoiisfcu agır yükün altından kalkacak de MIHI ı i! ııuiiitııiHnnıtniRMmHHiınnıiTimıi rnTTniTimNinrmın M ınnmMirfmHiı rmffnHtmıırrııirıımiMntmTmtmTiımıııtHTi rnç ğerli uzmanlanmızuı oldugunu bi hyoruz. Devletin bu Dirleştinne Prof. Dr. KENAN TUNÇOMAG Aıta. FEVZt ŞAHLANAN j BagKur G. Müdürlugü Sigortalılar işini ivedüikle ele alması gerekDairesi Eski Başkanı hdir. Birleşmenin özlenen duzey de gerçekleştigüü görmek, bu ülkede sosyal adaletin ve eşitlik ta yine yüksek maasla yaslüık mayı da yeterli saymıştır. Bağ Bu klupta 23 kanun, 18 tüzük ve 0 yönetmeük yer almışprensibinin srerçekleştijhni göT ayhğı almak olanaklaştı. 25 yılda Kur sigortalısında ise emeklilik tır. Ayrıca bu kanun ve tüzüklerin, önemli olan maddemek isteyen her vurtsever gibi 40 bin lira civarında para ödeyen için 15 yıl (ileriyaştakiler 5 yıl) lerinin altlannda Anayasa Mahkemesi kararlan, maddeyi bızi de mutlu kılacaktır. Bu en sigortalı 4045 vaşında net 3465 sigortalı olmak yeterlidir. degiştiren kanun metinlen, kanunun kendi içinde ilgili dilegimizdir. lira aylıkla emeklilik olanağını 3 Yaştaki farklılık: 20 yamaddeleri, başka kanunlann ilgili maddeleri, llglli tüzük buldu, böylece 25 yılda Kuruma Sinda göreve başlayan bir meve yönetznelik maddeleri, Çalışma Bakanlıgı Genelgeleri ödediği parayı bir yılda tekrar mur 50 yaşında T.C. Emekli San ve asgart ücreti tesbit kararlan gösterilmiştir Böylece kialabilir duruma geldi. Anayasa dığından dilerse emekli olabiltap yürürlükteki Türk İş Mevzuatını tam ve doğru meMahkemesi borçlanmaya olanak mektedir. Sigortalı için gerçi saglayan 1186 sayıü Yasayı 1973 tinleriyle biraraya toplamış ve içerdeki açıklamalarla birEskişehirli Hacı Hasan ve yasa 55 yaşı (kadın ıs1" 50) koyyılında iptal etti ama, o zamana likte, güvenilir bir iş hukuku kaynağı meydana getirEmine Kazanoglu"nun oğlu, muştur Ancak 1.4.1975 günündeğin «atı alan Usküdar'ı geçU » mlştir. 491 Sahife • 35, TL. Selvinaz'uı biricik eşi, Musden sonra pek çok sigortalı 40 Buna karşılık sirket ortaklarım rafa ve Mahmut'un ağabey42 yaşında emekli olabilecektir. Isteme Adresi: SERMET MATBAASI, Şeref efendi 8ok. veya bağımsız calışan bir doktoleri, merhum Aysel ve DuBağ • Kurlular ise 6ü ya^ını bek No: 28, Cagaloğlu ISTANBUL • Tel: 22 47 38 27 «1 94 ru ölünceye dek prim ödemek zo ıan'ın sevgili babaları, Emilemek zorundadır. 3 runda bıraktı bir başka yasa. ne Inci, Ali Alpar'ın kıy(Cumhuriyet 8685) § 4 Bağ • Kur sıgortalılarıBöylece işini ömrü boyu bırakmetli dedeleri, nın sağlık sorunu Tanrıya kalması olanağı olmayan birçok mıştır BağKur sigortalısı vaşlılık ayÇemberlitas K a Orta Okula 5 Sigortalının (veya iştirak lıgı alma olanağından yoksun kal emekli Öfretmenlerinden çinin) ölümü halinde hizmet dı. 18 yaşında ticaretı. veya esnal süresinin kısalığı yönünden (üç lığa başlayan öir BağKur'luyu ALt KAZANOĞLU 42 yıl prim odemekle vükümlü yıl sigortalı olması şartı) en 5 kasım 1974 günü vefat etkılan yasa, sigortalıyı Ustelik yaıyi olanak Bağ • Kurluların miştir. Cenazesi 6 kasım sa dışı yollara da iterek en az ailelerine tanınmıştır. prim ödeme süresi olan 15 yıl 1974 günü ikindi namazuıı 6 Emekli olanlardan en bü prim ödendıkten sonra prim öde müteakip Şişli Gamiinden yük aylık gelir memura, en meme yollannı arama düşüncekaldınlacaktır. Kardeşlerine düşüfü de Bag Kur sigortalısini ortaya attı. Çelişik ve adalet ve dostlarına duyurulur. sına verılmektedir. Bunun bajsiz yasalar içinde umutsuzluğa 19741975 ögTenim yılında, Kurumumuzca verüecek lıca nedeni tavan ücretin her EŞt ve OGLÜ düşen vafandaşlar. kendilerinden kurumda değişik olmasıdır Geıyi olanaklara kavuşmuş bulunel olarak Emekli Sandığında nanlarla eşit koşullar altında eCumhuriyet 8697 tavan ücret 8.(.K»U, iiranın üsmekli olma yollannı aradılar. tüne çıkabılirken, SSK'da en İçin müracaatlar 29 kasım 1974 cuma günü saat 17.30'a k»Böylece sosyal adaleti ve eşitlik yüksek ücret 4.950, ; Bağ dar kabul edilecektir. prensibini kendileri eerçekleştirKur'da ise 4.500. lirada sınırKredi isteme dilekçesi ve Durum Beyannamelert öğrerrek istediler lanmıştır. tlı müesseselerinden temin edilecektir. 7 îşçiler geniş özgürlüğe; Müracaatlann nereye ve nasıl yapılacagı ögretim MüSONUÇ sendika kurma olanağına ve esseselerine gönderilen açıklayıcı yazada belirtilmistir. Çelişik yasaıarla yurtdaşlara çe grev hakkına kavuşmuştur. Me şitli ve adaletsiz olanaklar sagla(Basın: 241538669) murun bu olanağı yasalarla kayan bu kurumlann birleştirilmepanmıştır sinde ilk bakışta var gibi görülen ••••••••••••••••••••••RRI'IU^üHIIIHIIM 8 Kredi: Slgortalıya konut, ve insanı ürküten zorluklar, yeni Bağ Kurlulara konut veya top lebilinecek ve yenitoıesj gereken 84. Kasırrı sayısı çıktı. Bülu işyeri, esnaf ve sanatkârlara zorluklardır. Yasalarla kazanıltün bayüerde bulunur. ise isletme ve tesis kredileri vemış haklara dokunulması olanak rilirken memurlara bu olanak dışı bulunduğuna, geçıci madde7/8/974 gün ve 17938 sayıh Cumhuriyet gazetesinde (Batanınmamıştır. Onlar sadece ler uzun süre vürürlükte kalmak 2 «ın A. 11159) • 1251 numara ile ve başlığı (Duyuru) olarak çok az olarak borç para alabilzorunda olduğuna göre bundan • neşredilen ılânın dördüncü sırasında (Yeni) adındaki şahmektedirler. böyle aynı ülkenın vatandaşları(Basın 24700) 8668 • sın soyadının (Acıter) olduğu tavzihen llân olunur. 9 Ikramiye: Belli koşullarna eşit olanaklar sajlavan vasada memurlara ikramiye verilirken Bağ Kur sigortalısının ikramiye alması söz konusu değildir. SSK sigortalısının aldığı «kıdem tazminatı» ise (son işverinde çalıştığı süre için tazminat alması nedeniyie) devede kulaktır. 10 506 sayılı yasanın geçici 20. maddesiyle oluşan bankalar, sigorta ve reafürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odalan, borsalar ve bunlann teşEksiksız bir kütüphanenia kü ettiklen birlik sandıkları gö bütün oianaklarını revlilerıne ise dığer kurum siMeydan Larousse gortahJarından (iştirakçilerinBüyük Lugat ve Ansiklopedi ile den) çok geniş olanaklar sağlanmıştır. evinize getirin. ÇELİŞİK YASALARLA YURTTAŞLARA ÇELtŞÎK VE ADALETStZ DAVRANMIŞ OLAN SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI, SÜRATLE BİRLEŞTİRİLMELÎ, BÖYLECE ADALET SAĞLANMALL aAFHHl? HO 3 î^i Teoman PEKİNDAĞ AÇIKLAMJLLI TÜRK tŞ MEVZÜfiTI I VEFAT Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünden Yüksek Öğrenim Kredisi BİLÎM VE TEKNIK'in TBT1K " TAVZÎH ILANI OniMoltte tüm bir Meydan Larousse: 12 ciltte 12.000 savfa. 500.000 madde. 2.000'i renkli 52.000 resim, ;tma ve harita. İ L N TCDD. Eskişehir Lokomotif ve Motor Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden Müessesemize yeteri kadar. 1 ) İngilizce veya Fransızca bilen Makina, Elektrik ve Işletme Mühendisleri, tktisatçılar, 2 ) İngilizce veya Fransızca bilen Iise veya muadili okul mezunu memurlar alınacaktır. Isteklilerin diğer şartları öğrenmek üzere 15.11.1974 Cuma günü saat 16.30'a kadar Müessesemize müracaatları duyurulur. <Basın: 24667) 8672 Ters Yasalar Kurumlar arası ayrıcalıklar sa dece yukarıda sıraladıklarımız değildir. 228 ve 1214 sayılı yasalarla çeşitli kurumlarda Keçmiş hizmetlerın birleştirilmesi olana ğı saglanınca sosyal adaletin bir ölçüde gerçeklestinıuıgı sanıldı. Oysa sigortalı (iştirakçi) kendisıne en elverışlı kurum hangisiy se emekliliğı sırasında hızmetini buraya aktararak <ısa süre orün ödemekle yüksek ayükla emekü olma olanağına kavuştu. Borçlanma islemi ile de S.S.K.'dan çok az prim ödemekle genç yas Meydan Larousse, çağımızın \ra^2eçilme7 bilgi kaynağıdır. Bütün büyük kitapçılarda... MeydanLarousse Meydan Gnzetecilik ve .Noşriynt Ltcl. Şti. Sultanmektebi Sok. 23 25, Cagaloğlu İstanbul Tel.: 27 93 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear