01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET ".».•t , 13 Kasım 1974 U^, KA0AK. «F&ZAMAMKİ ABDULCA TURHAN SELÇUK DAĞLAR KRALI Yazan: Edmond About 119 iMasa, yigit blr sadelik içind»^rii. Taadırd» JTV"1ITIİ? hir koy »1011*11 hâlâ tütuyordu. Usru kaymak tutmuş sut tahta bir kaptı IUmılnruftu. Yesil biberler tl» siyah zeytinler, ko>ifleri pek acetnıc* yontulmvış tahta tabaklsr ıçımieydi. Koca bir tulum, pek kötü yapıl mış bak C bir kupamn yamrodByrlı. Keçi peyrari hâlâf. sarılmış oldugu bezin İ7İerini taşıyordu. İ = 3h açıcı bes aitı maaul, salata yerini <t tutuvordu Kral, dağdaki lofra t»kımım da sermtstL B>nnlar tahtadan rorS'Uİmuş kaşıklar dı. Bir de 1 tks olarak be; paKmajtımızdan olu ?an çatallar «nızı ekleyın buaay MisafırperverIlği. kutsal f.^inu unutup, blı« et sunacak kadar ilen sotu*memisl*rdi. Ama, altm sarısı, Al mıros tutunıı benua için yemtküıerint tn nt fis ıkramdl doğrusu. Kralın subaylaniMİaB biri biıe hizmet etjnek ve istekieıimiai dinlemekle jöre^ltrnJıril rmşii. Bu parmaîıada altıa yuzukfe yakalınan hılekâr Korfulıı. idı. îngilizce bıUyordu. Ekmcği elı^Le ioparıyor. Bu» herşeyl eüyle verıyor du. Bayası Siıcons hiç alçakyanmı vtrmeden, adama sacular sanıyorciu: Baîim, efcruiiniı gerçekten bizien Jstsaen. tidyeyı bdeyecegimizi mi »anıyorî ? ödetyece&inİBden emin bayan. Detnek ki, Jn^ılız ulusunu tantmıyor. Çok' lyi t«nır «iendim. tnfilizlvri ben d« tanırım. Korfu'dS çok srçkin îı«Ulrl»r« llijkılertm eldu: Yargı^Iarla. Tebrik oderim. Yalnu söyleyîn o Stavros'a ^abırU ol<un. Çunkü biırfen istediği yuı bia frsnlc ikiye>>i alabilmek içirv çok bekler. Bana 15 Mayıs gunü saat 12*ye kadar bekleyeceğini bildirmem için emir verdl efendim. Pekl ys.otzatnana kadar bu parayı ödemeısek? O zaman. çok üzülerck boynunuzu kes raek zorunda kalacak, Sevgili kızınızın da. MaryAnn ağıına gdtürduğü ekroeği elın deo düşurdu Bana biraz şarap verln üiitfen dedl. Haydut MaryAnn'a dolu bir kupa çarap uzattı. Zavalh kız, bir yudum aflır almaz dehfet içinde çığlıkc attı. Şarabın zcfhirli oldufunu üanmıştı. Kupayı tlinden alıp «onuna kadar ıçtım. Merak etmeyin dedim, bu .reçinadır. Ne reçinası? Şarabı tulumd'a muhaiaza edebiltnek için, içine reçina koyarlar. Tadını biraz bozar ama, sirkeieçmesini de önier. Korkmadan Içebl hrsinız. Bu sözlere rağmen MarvAnn ile anneıi su getirttiler. Haydut hemen kaynağa kojup suyu getirirken, bir yandan da kadınları sakinleştîriyordu: Merak etmeyin hanımlar, Kral gizler kadar pahalı kişıleri zehirlemaz. Sonra bana dön*rek ekleü: Sıze gelince bay doktor: Kral inceleme lerinizi tamamlavıp fidyeyi ödem«k Jçin 30 pun süreniz oldujunu bildirmcmi istedi. Hanımlar gibi Mc« de yatmanıı için ger«kll elanlan ıa{ layacagım. Teşekkür «dtrim dtcfl, Bayan Simonı bunu bir hafta tonra düşünürüz. O zamana kadar kurtarılmamlş olursak yeniden konuşuruz. Kim kurtaracak ılzir îngiltera. îngiltere çok uzaktır bayan. O zaman jandarmalar kurtanr. Sızın için öyl» olmısını dilerim. Bu ara da bir isteğinıj var mı? T önce bir yatak odası Jstıyorum. Bizim buralarda ahır dedigimtz mafir»lar var. Sanırım orada pek rahat etmezslniz. Kıjın kovunları koyduklanndan, lçi pij kokar, A?agıdaki çobarılard«n iki ç»dır aldınnm. Bu raya kurarız. Jandarmalar (elena kadar burda kalırsınız. Bir fam dö şambr istarim. Ne istertıniz efendim? Oda hizmetlerimi görecek kadın. Utediğiniz bu olsun. Şimdi ariamlarımıı ovaya inerler ve yoldan geçen ilk köylü kadınmı çevirip buraya getirirler... Tabii jandarmalar müsaad* ederlerse. Sonra elbise, çamajır, havlu, «abun, blr ayna, tarak v« esans gerekli. Bütun bunlar az ;eyler deftil. Bunun için Atina'ya kadar gitmemiz gerekecek. Ama emin olun elimizdan geleni yaparız. Bana guvenin, ama ıandarmalara fazla güvenmenizi salık vermem. Tanrı btee acııın diy» mınldandı MaryAnn. Kyrie Eleison, diye bir »es yankılandı. Bu iyl kapli ihtiyardı. Bizi ziyarete gelmişti. Nefe^ini idare ctmek için yürürken şarkı s6y luyordu. Oeldi, yanımıza oturdu ve bir kutu bal uzattı. Buyrun yiyin. Anlarım tiz* yemek ÜZBrine tatlı sunuyorlar. Rahip efendinin elini sıktım. Bayan Simons ve kızı yuzlerini buruşturarak bajlanmçevirdiler. Adamı hâlâ haydutların suçortağı olarak görmekta diraniyorlardı. Ovsa. yoksul adam o kadar da kurnaz değildi. Onun bilrfiği sadeca, şarkı söylemek, küçük hayvancıklanna bakmak. mahiülü fatıp, manastınn parasını kasaya yerleştirmek, dua etmek ve herkesla barış içinde yasamaktı. Zekâsı sınırhydı. bilgıçi kıt degil. hiç yoktu, bıünci ise iyj ayarlan mış bir makint gibi hareket etmesinden baska bir şey sağlamıyordu kendine. Sanırım iyiyi kötüden ayıramıyordu ve namuslu bir adamı, bir hırsızdan ayırabilmek içln de büvük çaba harraması gerekiyordu. Onun bilgeütl |ünde dort kez yemek yemek ve iki şarap kjıdehl araııntfa iki su arasındaki balık gibi sakin dur maktı, Behrtmek gerekir ki, kendi düzeninin en iyi rahiplerinden biriydi. Getirdiği hediyeye övgüler yağdırdım. Keçi «H, koyun etine ne kadar benzerse, bu yarı yabani bal da sizin Pransa'da yedlklerinize o kadar benziyordu. Yemeği yerken bir ay için de onbejbin frankı bulmam ya da ölmem gerektijini ilk kez unuttum. (Deramı var) PORTEKlZİN BAHÇELERİ ÎSPANYOLLAR 35 MİLYON GEZGİNCI'Yİ AĞIRLAMAK ÎÇÎN SEFERBER OLMUŞLAR KORKU SENÎ ÜCMAZ BİR KUŞ GIBİ TAŞIYORUM YÜREĞt\n3E ÖLÜM DEGtL YAŞAM KORKUSU BU n. fi. mektir bu! Milyonlarca tabagın nrıilyonlarca çarfafın milyonlarca çorabın yıkanması demektir bu .. Boj koylerde, ağa; lar d a çurumeye yüz tutmuş meyvalar goruyoruz. Toplayacak adam yok. Evlerin kapılan kılitli. Onbeş yırmi kilomet rede bir, bir araea rastladlk mı, dost gormuşe dönüyoruz. Korkunç bir yel esiyor. Tozlar havalanıyor. Kertenkeleler kaçışıyor. Arasıra tarlaların ortasına dlkilmiş çok buyuk bildirişler görüyoruz.. Hangi şarabı ve hangi konyağı ıçmemız gerektiğinı de boylece öğrenmlş oluyoruz.. lyi bir fotoğrafçı olmadığıma üzgünüm doğrusu. O yalnızlığın resmini çekmek lsterdim. Gözleri kör evler, öylecene bakı yorlar bize. Yıkık dökük köyler, «anırsiruz ki, Ispanya lç «avaşı biteli daha bir ay anca olmuş. Orada burada irili ufaklı kiliseler. Papazlar da mı kıyılara gittiler?... Elimden geldigince hızlı sürüyo rum arabayı, bir an önce tüketme liyım bu yoları. Bıkkmlık mı, değıl. Daha doğrusu yalnızca o değil. Bir iç ezikliği. Madrid'e iki yüz elli bir kilometre kala, büyukçe bir yere geldik. Koca kent sanki bırakılmış gibi. kimsecikler yok. Bir kahve arıyorum. Buldum sonunda. Tezgâhın başında aıkın tıdan patlayan bir adaml», hiç ko nuşmadan oturan üç kişi vardı içerde. Kahva ile konyak »öylüyorum. Hiç acelesi olmayan bir adam. Hoş benim de yok. Bekliyorum. Kahvenin onüne çıktım. Fotoğrafını çekmek için adam arıyorum. Yok1.. Kimsecikler yok ortahkta. Falanjıstler gelirken kaçmışlar bir daha ddnmemişler gibi... • Yeniden. koyulduk yola. Monreal Del Campo'ya altı, Teruel'a altmısbır kilometre vmr. Bütün umuduraın. Alcolea del Pınar'da. Köşe başından eli silâhlı dört atlı hiç şaşmayacağım. Nevzat ÜSTÜN bir savaş haberine hiç hszır değilim. Bir tuhaf oluyorum. tlk aklıma gelen şey, gerı donmek, Türkiye'ye dönmek oluyor. Masama döndüğum zaman çevremde ne kahvehane kaldı, ne do Madrid. Kahvede bir Kıbrıs başljdı buyümeye. İnceden usuldan degıl, gUrültülU patııtnı bir Kıbrıs Durmadan silâhlann konuştuğu bır Kıbrıs Insan Oeynının yapısı gerçekten tuhaf. Çok degil. on daiika önce; benım ıçın onemli olan »ey ler başka şeylerdı. ünlar ovlesıne önemliydüer ki. yerlenne ba» ka bir şev koyamazdım. Çozümltmem gerekıyordu onları. Simdi bütün önemlerini de yanlarında slıp götürduler Illt akJıma gelen Kıbrıs olayı Kıbnsta kalır mı, oldu. Yunan cuntası daha büjiik bır delilija gotürur rnü 15leri demek oldu. Uluslararası cıkar bırlıklerl çok onceden oyunlarını nazjrlıvor lar. Yunamstan'la Turkıye aras.ndakı sorunlar kolay lcolav bi* tıp tukenerege nıç benzemıyor. Kıbns bu sürtüsmenjn şu jün lerde en belırgm örnegidır Na var ki, ne ılki ne de sonuncusudur. Yunanıstanda ya.«ayan Türfc lerin mutlu olduklannı kimseler soyleyemez. Yunanıstanda ılencl güçler ne kadar çok olursa olsun. Yunatı toplumu uluslararas» çıkar birliklerı ile çok yakmdan İHşkiler kurmuştur. Bundan kurtulabilmesının olanaklan bugünkü koşullar içinde yok denecek kadar azdır. Kıbrıs bu buyük halkanın bır parçası olmaktan öteye gıdemez. Yolumuza devam etmeye karar aldık. ispanya Iç Sava$ı'nın sım gesi olan Madrid'ten bemen ayniıyoruz Portekiz sınırı dort beş yüz kilometre ötede. Gezımızın değişen tek yanı, bundan »on ra Kıbrıs olayının ver yer ftne çıkması olacak. Yer yer bu olayın dış ülkelerdeki vankılarına degıneceğız. tlk MS, yolumuzun Ustündeki Talevera kentınde geldi. Bu ünlü çanak çömlak kentınde garıon (Devanu Sa, 7'de) Çeviren: Ali Sirmen lçi bo» bir petek İspanya vardık. Tozdan dumandan ortalık gorünmüyordu. Yol kavşağında bir benzin durağı. Ardmda da kü çücük bir köy, Kendimi yüzyıllann öncesi lspnyasında sandım. Mo tel'in kapısını iterek açtım. Sarkık bıyıklı, kısa boylu şisman bir adam tek başına oturuyordu. Bir oda istedim, birçok odalar göster di. Birini seçtim. Pencereden ba kındım bir yel değlrmeni görilnü yordu köyün yanmda. İşlemeyen, Don Kişotsuz bir değirmen... Bu yel böyle eserse öteki kanatlan da çok sürmez kırılır... tü süslerle kaplı kapısıyla Belediye müzesinin kapısı ve Ispanyol sanatınm bütün zenginliklerini ta şıyan Prado müzesi... Kenti şöyle bir dolasıyoruz. Eskl Madrid denilen bölüm daha bir cana yakın, daha bir içten. Bütün kentlerde bdyledir bu. Eski Stockholm daha bir çekici görünür insana. ta rihe ve geleceğe bakmak çağından daha çok ılgilendıriyor ınsanlan neden"=e La Puerta del Sol'da bir kahveye girdik. Yüksek ta vanlı, eski Tokatlıyan'a benzeyen çok büyük bir kahve. Yaşlı garsonlar, titrek elleriyle kahvele rl 'Bethiyorlar. Kahvenin yanında su da getiriyorlar. Otuzlardan kal ma bir telefon duvarda duruyor. Elçilığimize telefon ediyorum. Karstma çıkana adımı »öylüyorum. Telâjlı bir •hoşgeldiniz.in hemen ardmdan eklıyor: Bu aabah «a»t dörtt» ordula rımız Kıbrıs'a çıktı. Savaj devam ediyor 1 Her fey itm hazınm belki, ama Kıyılar dolu. Barcelona'run içı çeşitli ınsan turlerının muzesi gıbı. Buyuk anıtlar susluyor Katalonya'nm başkentini. Daha fazla durmak olmaz buralarda. Gıtmeli artık Onsekiz temmuz sabahı kuşluk vaktı, Taragona üzerinden Madrid'e doğru yola koyuluyoruz. Yollar kalabahk. Ama çok sürmuyor yolların kalabalık oluşu. Ku zeybatı'ya doğru yöneliyoruz. Çok değil, yüz kilometre sonra baflryor yalnıziık. Ben böylesıııe yalnızlığı bızım doğu illerimızde bıle görmedim. Bıçakla kesilir gıbi kesıldı her şey. Kım secikler yok ortahkta. Geçtığimiz koylerde bir adam gorebilmek, gergedan gormekten daha zor dersem bilmem bana inanır mısınız?. Haritada ilk ko nak olarak «Alcolea Del Pınar»ı seçtik. İki nedeni vardı bunun, bıri adı hoşumuza gltü, yeşillikler içinde bir yermiş gıbi geldi bize. tkincisi de Madrid'e oldukça yakındı. Donemeçli dağ yoUanrvdan gidiyoruz. Madrid'e iki yol var zaten. Nerede mı bunca insan? Hepti de kıyılarda. Hizmet sunma yansındalar. Otuzbeş milyonu geçmesi beklenen get. gıncilerı ağırlamaya kojmuşlar. En azından otuz beş milyon bavul tasınacak demekür bu. En azından altmı? milyona yakın ayakkabı boyanacak rfe Madrid Savaş '" Saat on sularmda girdik Madrid'e. Onca sessizlikten, onca yal nızlıktan sonra, alabildiğlne bir gürültü. Büyük kentin o ahîılmış uğultusu... înanır mısınız sevdim o gürültüyü. Plaza Mayor (Madrid'in an ünlü alanı) da durduk. Madrid büyük bir kentin bütün özelliklerini tafiyor. Krallık sarayı, olağanüs MALKOCOĞLU yazan veçızen:Ayhan BAŞOĞLU Ye Work.uınc? b'ır BANYA LUKA'NIN TOPLARI DŞİ BOND Turizm ekonomisi İspanya, gezginciler» btl bağUmış bir ülke. Ulusal gelir'in btijKikca bir bolümü oradan geliyor. Bu uğurda büyük yatırunlara girışmis. Kıyılar otellerle lokantalarla eğlence yerleri ile dolu. Yoksul İspanya'nın bir çeşit ekmek para sı bu. Günün birinde, g«zgincil«r gelmezlerse, ya gelmezlerse!... Üretim alanından çekilip alınmış ve hizmet bölümüne akUrıl^ mış yuz bınlerce, milyonlarca insan ne yapar?.. O kocaman oteller ne işe yarar?... Kıyıları doldura» lokantalarda kimler yemek yer?., Otomobülsrın camlanm silerek ya şayan binlerce çocuk ne yapar?» ispanya durur. Kesinlikl* durur İspanya. Bu durgunluk, bu duruş bafka durmalara da benzemez. İki «li boğründe kalır koca İspanya'nın. Gezgincilerin bıraktıldannı küçümseyemeyiz. Ama bu işe bel bağlamak, bir toplumun geleceğın, de bu işten jardun ummak sağlam bir ış değıl. Almanya'nm İspanya'ya herhangi bir isteğini ka bul ettirmesi için, ordular göndermesi gerekmez. Alman yurttaş lannın iki yıl üç yıl üst üste İspanya kıyılarına gitmelerini önlemesi yeter de artar bile. İspanya Almanya'ya, İspanya îs veç'e doğrudan doeruya bağunlıdır. • Coğrafya açısından baküdığında İspanya yüzde yuz bir Avrupa. Devletidir. Ne var ki, büinen anlamı ile İspanyollar Avrupalı değıldirler. Ne müzikleri i]e, ne mi marileri ile, ne de yaşam biçim» leri ile. Her yerde, Toledo (Tuleytulaidan Zaragoza ya kadar her yerde. müslümanhğın Arapların et kisini bulmak olanaklann içinde, Araplar onbeşinci yuzyıl'ın sonla rında iyiden ıj'iye sıyasal etkılerj ni yitirince, Osmanlı Imparator. luğu oradakı Arapların bir çoğunu gemilerle Kemal Reisın yd nettiğı gemıierle alıp getırmisler. Bunları Adsna ve tskrnderun dolaj'larına jerlestirmışler. • Alcolea del Puıar'a akşam listü TİFFANY JONES GARTH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear