01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Suşehri Belediye Başkanı uyarıyor: Su sorunu çözülmezse cinayetler sürer! ANKA Ajansından MÜŞERREF HEKİMOĞLU Tokat ilinde yaptığı geziden ilginç izlenimlerini okurlarımıza sunuyor •Beledıyenin balkonunda bir Bakan konuşuyor, kapıda görününce karşı dağlarda yanküar yapar. alkışlar durdu bırden. Sesıne kulak veriyor kalabalık. Solukları kesılmiş gıbi, bu ınce yapıh, ağırbaşlı, sesi biraz düğümlü adamı gozlerıyle kucaklar gibi dinliyorlar. Sevgıli hemşehrilerim, diyor, bıraz duraklıyor, besbelli çok heyecanlı, sesı kısılıyor, sonra bu çox doğal heyecanı aşarak devam ediyor. Şu anda çok mutluyum, hepınizi ayrı ayn kucaklamak geliyor içünden, burada doğdum, aranızda yetiştim .. Sade, içten bir konuşma bu. Kalabalık sessiz ve vakur dinliyor balkondaki Bakanı, gozleri parlıyor, gülümsüyorlar. tçlerinden biri bu konuşan!.. Kalabahğı geride bıraktırn, Taşköprü yolunu tuttum. Bir yokuşu tım»anıyorum. Ortada incecik bir dere akıyor, yanda yüce ağaçlar, yanımda Zahit Barış. CHP gençlik kolundan bir delikanlı. îsmail Ağabey babamın arkadaşı, diyor. Çocukluğumda beni çok kovalardı. elma çalardık bahçelerinden. Elma ağaçlarmın yeşilliğinde uzanan koskoca bir bahçeye girdik. Alabildiğıne bir j'onca tarlası. Vaktiyle üzüm kütüklerı varmıı yoncaların düzlıigunde. Yynda su akıyor, ağaçtan bir yalak, evm çocukları burada yıkanırdı besbelli. Bu bahçede oynarlardı. Evm onunde genç bir kadın. Bir şey mi aradınız? Ben gazeteciyim, Birler'ın evıni görmek istedım Genç kadının gozleri parladı, ellerını şalvarında gezdirdi. Buynın bir kahve ıçın.. Siz Birler'in akrabasısmız belki de.. Emıne Bırler'ım. Ağabeylerımden biridir o. Ben de yeni geldım Ankara'dan. Bıraz bahçeyle uğrasıyorıjm. Şıpşirin bir bağ evi burası. Ama Devlet Bakanı aşağıda, kasabadakı evde doğmuş, bu ev 1960'larda yapılmış aslında, eski bağevi büyuk depremde yıkılmış... Su... Su... Su... Dışişleri Bakanı Turan Güneş, bağırıyordu: "Yahu biraz susun kardeşim! Dinlesenize canım!,, Yağmur ATSIZ (FRANKFURT'tan bildiriyor) «Polis çainrın» «Kestn sesınizı1» «Kaatıllerden hesap sonılmalıdır!» «Konsolosluklar, işçilere baskı yapıyorlar!» «Turkıyeli.. Hayır, Türk!..» Işte, Dışişleri Bakanı Turan Güneş'in hıç niyeti yokken götürüldüğü «Almanya'daki Türk Işçi Dernekleri Federasyonu» yühk kongresmde en çok işittiği sözler bunlardı... Dışişleri Bakanı Günes'in bu kongrede işi neydi?. Güneş, dün Türkiye'nin Avrupa Topluluğuna uyeliği konusıında jrörüşmeler yapmak tizere Lüksenburg'a geçmeden bnce birkaç TURAN GÜNEŞ HİÇ NİYETİ YOKKEN GÖTÜRÜLÖÜĞÜ FRANKFURT'TAKİ BİR KONGREDE CANINI ZOR KURTARD1 saat için Frankfurt'a Intace Frankfurt Başkonsoiosu Cavit Tarakçı, kendi hiyamesinde bulunan Federasyonun çalışmalannı gostermek üzere bakanı kongre ye getirdi. Fakat, evdeki hesap çarşıya uymsjciı ve hangı akla hızmeten buraya getirildiğini bir türlü doğru siürüst anlayamayan Turan Günss de zaman zaman avazı çık tığ: kadar bağırarak iözlerini dmletmeye uğraştı. Olaylann patlak vermesine sebep «Türk» veya «Türkiyeli» sozcüicJıeriydi. Bir konuşmacı, FederasTonun adından Türk sözcüğünüt çıkanlarak yerine «Turkıyeli» dezaıesi gerektiğini üeri sürün OLAYLARIN PATLAK VERMESİNE YOL AÇAN EN BÜYÜK NEDEN, «TÜRK» VE •TÜRKİYELU SÖZCÜKLERİYDİ c* ortalık karmakanşık oldu. Artık her katadan bir ses çıkıyor ve taraflar gitgide tunştıklanndan kongre salonunun Kırkpmar er meydanına dönmesı lehükesi artıyordu. Dışişleri Bakanı bir süre «Susun da beni dinleyin. Yahu bıraz susun kardeşim. Dinlesenize canım» diye çırpındıktan sonra nıhayet gürültu bir ölçüde yatıştı. Güneş şöyle dedı: «Ben burada Türkiye Cumhuriyetınin Dışişleri Bakanı olarak bulunuyorum. Ve bilıyorum ta, bu Cumhurıyetin Anayasası d>n, dil, ırk farkı gözetmeksızın ülkenin tüm vatandaşlannı Türk sa yar Onun için bu tartışma yersizdir.» Siyasal baskı Fakat tartışma bu sözler üzerir»e yatıştnadı. Bundan sonra konuşmacılardan bazıları Frankıurt, Hamourg ve Essen Başkonsolosluklanr.dan kendılerine siyasal baskı yapıldığını öne sürerek, buralardaki görevlilenn cezalandırılmalanru istediler. Bu arada, bundan birkaç ay once H&mburg'ta sagcılar ıara fından öldürülen Mühendıs ^îeşet Danış olayının örtbas tdıldiği söylendi. Gürultü gitgite artar ve salon «kaatiller» yahut «polıs çağınn» çığlıklan ile inlerken Turan GUneş kongreyi terketti. Yanında yürüyen Başkonsolos Cahit Tarakçı'nın yüzU asıktı. Niyetle kısmet Yaygın bir kanıya göre niyeti, btr tür «işte îstanbul Paşa!» havası içinde ne kadar başanlı çalıştığını, işçilerle nasıl ilgilendiğini ortaya koyarak «aierin» almaktı. «Susun yahu» Bu arada önce şaşalayan, fakat sonra kendinı toparlayan Turan Güneş, bagınp çagıranlan ybtıştırmak için biıkaç söz söylemek istiyor, ancak kimse kendısıni dinlemek istemiyordu. Suşehri, Belediye salonunda kaymakam yakınıyon Su sorunu çözümlenmezse cinayetler önlenemez. Sarıca köyünün muhtan yakınıyor. bir gölet yapılmasını önerîyorlar. Yoksa Sarıca, Bostancık. Beydeğirmeni köylerinin kavgası bıtmej'ecek! Susehrinde su ^zjnden cinayet! Devlet Su İşleri Bölge Müdürü konuşuyor. Goiet yapılamaz. fızibilite raporu olumsuz. Devlel Bakanı Birler'in yüzü gergin, gozleri çıplak tepelerde, yureğinde Suşehirlilerin özlemi. teknisyenleri dinliyor büyük bir say gıyla. Tartışma uzadıkça uzuyor. sonunda karara varılıyor. Proje hemen başlayacak. Ekim sonuna kadar verilecek, BakanUğın onaymdan geçecek, plânlamaya gelecek, sözun kısası 1980 yılındaa once su sorununu çözmek olanağı yok. Elli yıl beklemiş Suşehirliler. Altı yıl daha bekhyecekler. Anu bu kez umut ve güvenle... Suşehri, bu bölgenin ambarıyrn'ş vaktiyle. Komşu illerin hububatı, sebzesi, meyvası burada yeüşirmış. Çepeçevre dağlar yemyeşılmış. ağaçları kesmışler. toprak kaymış, doğanın büyuk dramı ba$lamış ondan sonra: EROZYON. Çıplak tepelere bakarken gözlerirn kurudu. " Yanımda Devlet Suişleri, Samsun Bolge Mudürü Süreyya Bedestenlioğlu, bu bölgeyı sulamak, yesertmek için yüreğinl koymu» bir teknısyen Köylüler •Surahi Bey» kojTnuşlar adını. Sürahı Bey gelsm Suşehrinin susuzluğunu da dindirsin istemışler. Ama Sürahi Beyin olanakbıi da kuruyor bu toprak aşımı karşısında. Önce çıplik tepeler ff;aç'anacak si' projesi ondan sonra uygulanacak O güne dek doğaya karşı çıkmanın sonucuna boyun eğecek Suşehirliler. Bir hafta gezdik Tokat'da. Artova. Erbaa, Turhal, Züe, Niksar, Reşadiye ve dolaylarında yemyeşıl ovalar gördük, Erek yaylasında dağların dumanına kanştık, güzelliğe de, yeşUlığe de doyulmuyor gerçekten. Ama bu bağlar, bahçeler, tütün dizileri, New York'da blr yanşmada birincılık almış buğday tarlaları, taban fiyatı bekleyen pancar yığınları arasında yeşernuş bir yaşamı yok Tokat'ın. Türkiye'nin geri kalmış yörelerinden biri burası, kalkınmami} otuzbeg ilımiz arasmda yer alıyor. Tokat'dan Almanya'ya gidenlerin, gitmek için sıra bekliyenlerin sayısı hayli yüksek. Cünku fabrıka bacası tutmüyor hiç, ellı yılda ük kez bir sıgara fabrıkası kurulacak bu tütün üreten ilde!» Sanayide geri kalmış da tarunda ne yapmıj Tokat? Hiç'.. Elli yılda biricik yenilik pancar. Tarım türünü de hiç değiştirraemiş. Oysa tarunda bir değişiMik yapılabilır. tarıma dönuk bir sanayilesmeye gidilir, hayvancılık geliştirilirdi. Tarlalardan domates fışkırıyor, dallarda kırmızı kırmızj gülen elmalar, turunçgillerden başka her meyva var, diye dvünüyorlar, soğukhava deposu hâlâ açılmamıs!... Tokat'ın yeşilliği Tokatlınm yaşamını yeşertememis bu nedenlerle. Derdimi okşuyor BİR TOPRAK KAVGASININ ÖYKÜSÜ... • Büyükçavuşlu köyünden kiminle konuşsaruz, size, Gümüşoğlu ailesinin kendilerini yıllarca köle gibi çalıstırdıklaruu soyleyecektar Köylüler$ hazine topraklarını gaspeden aileye karşı direniyorlar Şükran KETENCt ailesinin kötü insanlar olduklannı, kendilerini yıllarca köle gibi çalıştırdıklarını, adarn dövdüklerıni, (beş kuruş) için adam vurduklarını», ardatacaklardır. Yıne koyiülerın anlattıklanna göre, kasabada, şehirde güçlü akrabalan olan Gümüşoğlu aOesi, sahipsiz buldukları Küçükçavuşlu Çıftliğine, güçlü akrabalannın yardımı ile el koymuşlar, sahte tapu düzenleyerek yerleşmişler. Daha doğrusu kendüeri yaşanülarını şehirde sürdürerek, kendileri adına köylüleri çalıştınnışlsr. Oncekı yıllar Gümüşoğlu ailesi köylüler üişkisinde, köylüler hep yenik düşüyor, sonuçta boşuna çalıştıklan ile kalıyorlarmış. Yülar geçtikçe ise buralarda, ekip biçtikleri toprak!arda, Gümüşoğlu ailesinin değil, kendi haklannın oldugunu anlamaya başlamışlar. Bütün bir yıl ekip biçtirdikten sonra, yıne de kendisıni alacaklı, onları borçlu göstermeyi başaran Gümüşoğlu ailesi karşı direnmeyı öğrenmişler. Bir köy, köylüler taraiından ışlenen genış bir toprai ve bu topragın saiupleri; Hanne raı? Orman işletmesi mi Köylüler mi? Yoksa ...ailesi mi? Yanıtını bulmaya çalışan, yıllarca uzayan rnahkemeler.. Köylıilerle ..ailesi arasında sürüp giden kaıüı kavgalar.. Acaba bu tür toprak Iravgalanna konu olmamış kaç köyümüz var?.. Büyükçavuşlu, Çerkezköy yolu üaerinde, SUivri'ye bagU, ancak Silivri'den oldukça uzak bir köy. Orman koyü grubunda görülüyor, ancak çevresı ormanaan çok paiiiıfciar, ya da bodur ağaçüklar, zaman zaman da çıplak topraklarla çevrüı. Açılan tarlalar, eski orman topraklan Uzerındo kuruldugundan, oldukça venmsız. 2500 nüfuslu ve 313 haneli köyun beslenebilmesi için ekilen topraklar, alan olarak birçok koyie kıyaslanamıyacak kadar ?6 niş ve dağınık. Sadece yakacak gereksinmelerini karşüayabılecek olçüde orman gelirleri var. Geçımlenni topragı ekerek sagıamak zorundalar. Topragı ekerek geçınmei zorunluluğu, toprağm versimsız olması sonucunda bir başka zorunluluğa itmiş Büyükçaviışlu köyü sakinlerinı. Köyün nüfusu bugunkü sayıya ulaşmadan yıllar önce, kendi anlattıklanna göre (2O3M0) yıl öncelerden, Küçükçavuşlu koyü denilen yerleri tkip bıçmeye başlamışlar. O «unanlar Küçükçavuşlu köyü denilen yerlerde de evlerin oldugu ve oralarda doğduğunu söyleyenler de var. Herkesin anlattığı ve bildiği ortak konu ise, yıllarca ektiklerı o topraklar için Gümüşoglu ailesine icar (kira) vermek zorunda kaldıklan ve Gümüşoğlu ailesinin bu topraklan saiıiplendiği. Frankfurter Allgemeine nin askeri yardıma ilişkin yorumu: 'Türkiye "Tü NATO'dan ayrılabilir,, (DIŞ HABERLER SERVtSt) Federal Almanya'nm liberal .Frankfurter Allgemeine» gazetesınde, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün Amerikan askeri yardımının kesilmesi konusunda yap tığı açıklamalarla ilgili bir yorum yer almıştır. Yorumu aynen sunuyoruz' •Turk Devlet Baskanı, Washing ton'daki büyük ittifak ortağuıa Amerikan askerî yardımının bir süre için kesilmesi konusunda ih tiyatlı bir uyarıda bulunmus.tur. Türkiye, Amerikan askeri yardımını, iki taraflı bir alış verişin bir bölümü olarak nitelemektedir. Batı savunma sisteminin güneydoğu kanadmın direği olduğu görüşündedir. Onlar, stratejik konumlarını ve askeri birliklerini ittifakın emrine verirken, Amerikahlar da atom güçlerinin yanı sı ra, mali katkıda bulunmaktadırlar. Ve iki taraf da yerine getirdikleri bu yükümlülüklerden yarar sağlamaktadırlar. Bir akşam Şehır lokantasında Mehmet Ali ustanın Tokat kebabım yıyoruz? Tokat kebabıru ayrıca yazmak isterım, Türk mutfağının ovünç veren bir turü gerçekten, Tokat bağlanna yaraşır bir kebab. Birden Kanbur Emmi girdi içerı. tlhan Uslu tanıttı, Tokat'ın en renkli kişilerinden biri Kambur Emmi. Önce senatör Zihni Betil'ia yanına gıttı. Sataşmalar. küfürler, hikâyelerle masada başka bir rüzgâr esti. Kanbuıund3 güzel bir diinya var bu emminin. Bir kiifrediyor, bir ağlıyor. Ama gözlerini parlatan yaşlar bunlar. Bir aralık yanıma oturdu. Kadeh tokuşturduk, çok güzel içıyor Kanbur Emmi. Ben geldim altmı? beş yaşıma. Artık bir şey beklemiyorum bu dünyadan. Ama Türkiye bugünleri gördü çok şükür. Daha da görecek. Durmadan anlatıyor, Inönü, Ecevit, Kıbrıs, iç politika, dış politika, tsmail Hakkı Bırler, Tokat, elli yıl. Kanburunu okşamak geliyor içimden. Neler konuşuyorsun Kanbur Emmi? Müşerrel ablaya neler anlatıyorsun? Sesi hâlâ kulağımda. Derdimi okşuyor, dedi. Tokat dolaylannda iki btn kilometrelik yolculufun en «uzel s8zu bu. Köy fcavşaklarmda davul nırnalar r Bır.ukçavuşlu koyu aslında bir Oıman koyü Fakat zamanında yakılıp vıkıldığı için etrafta ne orman ne de Orman geliri kalmış. ürmandan açılmış topraklar yeterince verimlı olmadığı için kiyîüler geçinebilmek ıciı» çok gents bu alanı ekip bıçnıek zorunda kalmıslar... Ankara'dan beş araba çıktık yola. Başbakanlık. Milll Eğitim, Imar ve Iskân, Cnr.^n Enerji ve Tabil Kaynaklar Bakanlıklarından teknisyenler, İller Bankasından temsılciler, Plânlama Musteşarlığından uzmanlar. Tokat'a varmea Karayollan, Devlet Su tşleri Bölge Müdürleri, VaU ve Tokafm kamu görevlüeri de katıldı, konvoy iy;ce büyüdü. Bir yol kavsağında «Pancar nzkımtı hükümet umudumuz», «Pancar elli» diye dövızler tasıvor koy çocuklan Sevgilı hemşehnlerım. divor Devlet Bakanı Bırler, pancar taban fiyatlan saptanacak ama ben sıze hoş görunmek için ellı kurus olacak der«em yalan olur. uzmanlar. ekonomıstler mcellyor, hükümetinız bu incelemelere göre hesaplavarak. sı?e u>gun gelen fiyatı saptayacak. Sızin hukümetiniz, sızın devletınız bu. Ama şimdiden bir soz beklemeyin benden Harareth alkışlar yukyeliyor. Halk doğruları özlemış. aldatmacadan bıkmış, zamları bıle alklşlattı Bırler!.. Biliyorum yağ sıkıntısı var. Sömüru dü^enıni sona erdiremedık henuz. Fabrikalar zam ıstıvor. stok vapanlar var Ama yağ . ithal ediyoruz, sıkıntı çekmeveceksınız. Yalnız liyatlar bıraz y'ükselecek Yine alkışlar. Blrıne sordum: Zamları da mı alkışlıyorsunuzî Doğru konusuyor. Aldatmacanın sona ermesinl alklşlıyorura. Sen hangı partidensin? Seçımlerde Kâzım Ulusoy'un partısine oy verdlm. Şimdi Ecevitçiyım. Neden Ecevitçı oldun. Kıbns olaylanndan oturü mu? Kıbrıs'ta başımız dikleşti ama arkadaşı çok beğenlyorum. Arkadaş kırk mılvon için çalışıyor. Artova yatıb okulunu gezerken Topraklara el koyuyorlar Ve köylüler elbirligi ederek, 1968 yıünda, Gümüşoğlu sılesi aleyhine, (menni müdahale) dâ\âsı açmışlar. Yine aralarında aldıkları bir kararla, Giimüşcğlu ailesıne icar vermeden topraklan ekip biçmeye başlamışlar. Taraflar arasında yıüardan beri süren düsmanlık köylülerin bu karan ile iyıce şiddetlenmiş. Köylülenn Ueri sürduMerine göre Gümüşoğlu ailesinm sıiâlılı adamlan, onlan ekip biçtikleri yerlerden çıkarmaya çalışmış't&r. Karşüıkh açılan dâvâlar, Kaymakamlığın, jandarmanın müdahalesi birbirini izlemiş. Araya başka köylülerin köylüleri d« kanştınlmış. Ancak onlar yine de dırenmişler. Her gün görulen ka^galar, adam dövme olaylan, bir sonraki yıl, köylünün daha da bılinç Kcy muhtan Turan Tanık, Büyükçavuşlu köyü saklnlerinden Hüseyin Bilir ve Sami Düşkün ile biriikte, ağaçlar arasında kalan boşluklardaki bütün ekip biçtikleri toprakları gösteriyorlar... U ve yaygın çalışması üe etkisini ka.ybetmeye başlamış. köylulere tapulan ile vcrümesini istemişlerdir. Çiftlik yok olmuş Ve sonuçta Büyükçavuşlu koyUnden 313 hane, Küçükçavuşlu çifüiğı admı taşıyan topraklarda, ağaçlann bulunmadıgı ekılebıleces ne kadar toprak varsa, verimlı ve verimli olmıyanlannı eşit bir biçimde, aralannda paylaşarak ekip biçmeye başlamışiar. Şbndi artık yıkılan KUçükçaTUŞIU çiftliğinin yerinde dümfBız, parçalara aynlmış tarlalar var. Su kenarlarında, otlak yerlerde Büyükçavuşlu köyü köylüiennin hayvanlan otluyor. Bu arada kanun yönünden de boş durmayan köylüler, ı9® yıluKİa hazine aleyhine açtıklan dâvâ ile, zilliyetlennde oıduğunu Jsri sürdükleri bu topraklann Gümüşoğullarına gelince Küçükçavuşlu çiftlığı, ya da koyü olayına GümUşogullan ailesmin gözü ile bakınca olaylar çok değişik bir görünüm kazanıyor.. Gümüşoğlu ailesinm elinde 1842 hektarlık alanı kapsayan bir tapu var. Avukatlann savunmala rında belirttiklerine göre, Panayot Coni adındakı bir şahsa ait olan çiftlik, aile tarafından 1933 >ılında Mrainnım» ve 1943 yılında da 32.500 lira karşılıgmda, 1. dereceden ipotekli olarak satm alınmış. O günden bu yana da çıftlik aile tarafından isletümiş, ekilip biçilmış. Şimdi ise tapusu kendilerine ait olan topraklann köylüler tarafından fiilen işgal edilmesi gibi kanunsuz bir olay söz kozrusu. Hazine ve Orman İşletmesi Ancak fıilen. (if • " 1 " " ; '" ile Büyükçavuşlu köyü arasmda göriilen kavga, hukuka dönüşün ce, Hazine ve Orman tşletmesini ilgüendiren, uzun davalar halini alıyor. Çünkü bugünkü değe rinin 10 milyonun çok üzerinde oldugu belirtilen topraklar, 1943 yıhnda çıkarılan Orman Kanunu ile orman alanı icine alınmış. Gümüşoğlu ailesi. özel orman özelliği olan alanlarla ilglli itiraz süreleri içinde, topraklann orman alanı nda çıkanlması konusunda ıptal ve geri verilme davası açmamış. Sonuçta 1954 yı lında söz konusu topraklar Orman Işletmesinin mklı olarak tapu kayıtlanna Reçirilmiş. Bakahm zaman BUyükçavuşlu köyündeki toprak kavgasım. nasıl ve kimın lehıne çözümleyecek? Acı geçmiş BUyükçavuşlu köyunden kiminle konuşsanız, sıze, «Gümü{Oğlu Artovada yenı bir okui yapısım gezerken kafama takıian «>• ru Tokat yolculuğu boyunca cevaplanamadı .. Artova'da yapılan okul yatıh olacak, yörenın köylerinden çocuklar gelecek... Baskı mı? Biraz önce Sulusarayı, Çamlıbel'i gördük Çocukların nasıl bir Türkiye bu görüşte oldugu i yasamdan, nasıl evlerden geleceğıni saptadıktan sonra bu yeni yapı çok lüks geldi bana Mıman yöresel çızgilen hıç goze almamı» çin, Amerıka'nın askeri yardıma anlaşılan. tekrar baslamak için one surdüğü Bu okulda, kalorıferli ocfalarda, genış merdıvenlerde, koskoca koşulları kabul etmeyecektir. Ankara, Amerikan askerf yardraunın spor salonunda o çocuklar ne yepacaklar, yeni" bir yaşamla nasıl Türk birliklerinin Kıbnstan çekü j bağdaşacaklar, tatillerde evlerine gidince ne hlssedecekler. diye düsündüm uzun uzun. Yatılı bir köy okulunu daha sıcak çizgilermesi gibi bir önşarta bağlı olma de diliyor insan... sım, kendi işlerine yapılan bir baskı olarak kabul etmektedir. Köy çocuklarım yöreye yabancılaştıracak çızgıleri yadırgıyor. Türkler gururludur. lzledikleri po Sonra neden bir atölye yok acaba? Neden tarıma dönük teknik eğitim düşünülmüyor bu çatı altında? litikanın ise, her zaman mantıki oldugu söylenemez. Türkiye'de Bir şeyi daha yadırgadım Tokat'ta. Kiml köylerde öğretmenbüyük kararlann almdığı dönem ler köyde kalmıyor, kente gelivor akşamiarı, oğretmen köyün bir lerde zaman zaman, 19'un yüzyılın parçası değil mi? Bu kopukluk neden? romantık ulusal kavramlan, ön Erbaa'da TÖBDER merkezine gittim, öğretmenlerle konuştum plâna ahnmıslardır. Bu demektir biraz. ki. Türkiye de NATO'dan aynlaBeni çok etkıleyen hikâyelerl en çok öğretmenlerden dınledim bilir. bu yolculukta. Almus'ta bir tarih öğretmenınin anlattıklan çok ilginçü Tarih Amerika hükümeti öğretmeni rastgele okuma olanağı bulmuş bir Almusiu. Türkiye1nın ilk barajlarından bırinin çevresmde yaşanan dramı çok güzel Amerikan Kongre'sinin Türki yansıttı bana: ye'ye yapılan askerî yardımlar ko Koylu tarlalannın paraslnı almış, bir güzel yemlş, ilk yıl tarnusunda aldığı kararlann, Ameri laları su basmadığı için basma geleni anlamamış pek Sonra su kan Hükümetini hoşnut etmediği kaphyor köyü de, tarlalan da, paralar da suyunu çekiyor Hiçbir açıktır. Ne var ki, «Yunan Lobby» öğut dinlemiyorlar, vişne fidanlarını tersıne dıkıp büyümesın! önsi Washington'da çok etkilidir. lüyorlar. Tutucuiuğu havada kokluyorsun Almus'ta Vişneler çıTürk'lerin Ada'da ilerlemeleri, çek açıyor sonra. meyva venyor, şimdi vişne bayramını kutluyorNixon döneminin ertesindeki Was lar araa bütün olanaklannı vitirdikten sonra... hington'da tepkiyle karşılanmışErbaalı ögretmen Süreyya Tok'un sesı de hâlâ kulağımda tur. Öte yandan Atina'nın büyük Devlet Bakanı Birler de geldı TÖBDER merkezine, öğretmenlen bir değişimin içinde oldugunu da selâmladı. unutmamak gerekir. Yunanistan, Sizi dinliyorum, dedi NATO'dan çekilmek için acele Süreyya Tok dikiıdı karşısına etmemektedir. Hattâ belki de se Biz, dedı Anayasal eğitim istiyoruz Okul yapılannı müteçimlerden sonra Atina'nm sessiz ahhitlerden almalı, devlete bağlı kuruluşlar yapmalı okullan. îlice, stratejik bakımdan 180 derece mizde tanma dönük teknik öğretime de oncelık verümell. lik bir dönüş yapması beklenmek Yeşilin tozunu siler gibi... tedir. Ulusal prestij söz konusu ol duğunda duygusal kararlar alTokatta hayvancılığı, sebzeciliği, konservecilıği dğreten bir makta Türkiye'den hiç de aşağı okul bile kurulmamış yıllarca. kalmamakla biriikte, Atina buPancar yeni tür bir tanm olarak Tokathların yaşamın» glrgün durumun özel bir muhasebe miş ama Turhal'daki Şeker Fabrikasına ürününü rahatca taşıyasini yapmaya hazırdır. mıyor ekicıler. Diğer taraftan, Türkiye de NATozdan, çamurdan geçilmıyor birçok köv volunda Uamlarda tüTO'dan aynldığı taktirde zayıfla tün dizileri toz içinde, dallarda elmalar toz içinde, tarlada kızayacaktır. Rusya'nm varlığı, Anka ran domatesler toz içinde Meyva bahçelenvle çepçevre Tokat'ın ra'nın bazı politik eylemlerinin soğuk hava deposu yeni vapılıyor damlarda tozlanmıs tütünlerin gölgeleyecek güçtedir. Koşullar, doğru dürust deposu yok. «Atlantik'in arabulucusu«nu yar Tarlada, bahçede işl biten köylünün kışı avlak eeçıyor, Almandıma çağırmaktadır. Ve Kissinya'ya gitmek için sıra bekliyor Sözün kı«ası Tokatlınm yaşamı da ger, çok yakınlardadır.» tozlanmıs gibi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear