17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURTYET 5 Mart 1973 ürk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'nda değişiklik yapılmasım öngoren blr kanun tasarısı, 14 şubat 1973 gunü «dört tfakika içinde» ve üzerinde görüşülmeksizin, Millet Meclisinde kabul edüerek Curahuriyet Senatosuna gönderilraiştir. Bu değişikliğin kapsadığı Mühendis ve Mimar Odaları örgütlerinin sayısı 16'dır. Bunlara bir de, bu meslek teşekküllerinin «Odalar Birliği.ni eklemeliyiz. Bütün bu meslek ve ihtisas örgütleri içinde, 50 bin kadar mühendis ve mimar yeralır. Bunlar, Türkiye'nin, Teknik Teknoloji ve inşa alanlannda, yıllar yılı hazırlanabilen beyin gücütfür. Teknik ihtisas kadrosudur. Ve memleket, zaten bu kadronun yüzde onunu, Avrupa, Arherika ve Afrika ülkelerine kaptırmıştır. Şimdi ise bir göç seferberliği, ister istemez bu beyin gücünü sarmak istidadmdadır. Çünkü bu güç, olan bitenlerden tedirgindir, kırgındır, küskündür... Acele Değişiklik T Olaylar ve göriişler ÜZMANLARI KÜSTÜRMEK Şevket Süreyya AYDEMİR kadrosunda ümitsizlikler, kırgınlıklar, küskünlükler ve belki de yeni göç arzuları yaratan kanun değişikliğini de, yeni çelişkiler yaratan bu yanlış davramşlardan biri olarak saymak, yanhş olmasa gerektir. Nitekim Türkiye Mühendis ve Mimar Odalan Birliği, daha şimdiden bu değişikliğe karşı çıkmıştır. Anayasaya dahi aykırı saydığı bu tutum ve davranışı, kongrelerinin karan ile, bütün parlamenterler nezdinde, yazı ile yermistir. Memleketin hukuk çevrelerinden de. daha şimdiden tasvipsizlik sesleri yükselmeye başlamıştır. Evet, kanun yaptnak, parlamentonun, elbetteki hakkıdır. Hatta ancak dört dakika içinde ve üzerinde hiç konuşulmadan da kanun çıkarılabilir. Ama hukuk okullarının daha ilk sınıflarından başlayarak okutulan ve kanunlarda aranılan tutarhkları belirten kesin ölçüler de vardır. Eğer herhangi bir kanun, bu tutarlıklar bakımından zaaflar taşıyorsa, o kanun ergeç, mutlaka aksaklıklannı verir. Yani parlamentolann kanun çıkarma yetkileri de, önce kanun kavramının çerçevelerl, sonra o*a, ülkenin kanunlar düzeni. mesela Anayasa Mahkemesinin bu gibl hallerde uygulayabileceği ölçülerle mukayyettir. *** ner Hekimler Birligi, Türk Ecracılar Birlifl. Ziraat Odalan Birligidir. Hiç şfiphe yok ki, Demekler Kannnunun 75/3. maddesiyle yurdumnzdaki bütün meslek karulnşlan, diğer der» neklerle birlikte amaçlan dolmltnsnnda çstışamaz hale çetirilmis, özgürlükleri kısıtlanmıştır. Ama bu maddede «kamu knrnmn nitelifindeki meslek knrnluşlan» nedense yer almamıştır. öyle anlasılıyor ki simdi bu boşlnk, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Kannnu ile doldurulmak istenmistir. Bir taraftan, daha çok düıen ve daha çok disiplin fetirilmek iatenirken, di&er taraftan asıl korunması gereken meslek disiplini ortadan kaldınlmakta, ortaçagların Lonca sisteminden daha basıbozvk bir düzene çidilrnektedir. Anarsiden sikâyetçl olan Türk toplnmnnnn en rüclfi bir kurnlusn, meslekî bir anarşinin içine sürüklerunektedirj» Baro Başkanmm dayanaklan güçlü görünmektedir. özellikle Anayasa dayanağı, açık va ilgl çekicidlr. Fakat son lamanlarda, bütün bu tür meslek teşkilâtlanmalanna karsı duyıılan ve adeta hınçlı diyebileceğimiz ruh hall, aslmda hepsl de kanuna uvgun, hepsi de kanunlara saygılı binlerce ve binlerce bilgi, fikir ve ihtisas adamını, hakikaten tedirgin etmektedir. Bu cümleden olarak. «Türklye ÖSretmenler Sendikası»m dagıtan kanun degişikliği, bu saflarda yeralan en aı 200 bin öŞretmeni, elbette H sevindirmemistlr. Onun yerine ve yine kanunlar içinde kurulan «Türkiye ögretmenler Birligi» ise, daha teşkilâtını tamamlamadan baskılar altina alınmısttr. Ama gerçek de sudur ki, bugtn milli bir iş. fikir, disiplin, heyecan ve ruh birliginden, elbette ki bahsedilemez. Bir takım beyanlara. davranıslara bakılırsa, Türkiye'de sanki Millî Egitim Bakani bir yanöTa, yüzbinleree 66retmen de baska blr yanda gibi görünmektedir. Bövle bir manzara hiçbir ramsn, hiçbir mfiif yapıda pSrülmemiştir. Şu halde, yurdun bütün k5se bueaklanna dağıtılmış ve' günlük gazetelerde her gün, kendilerine'karşı saldın, hakaret, hatta ölüm haberlerı çıkan ve herbiri her an kendıslnı bıı tehlike altında hisseden bu kadjonun, bu cefa ve. küfkünlüğünün, hiçbir soTumîusu yok mudur? Bir ülkede. «Jevlet ve ıdare edebiyatına «Öğretmen kıyımı» gibi vüz kızartıcı bir sözün yerleşebilmesinden, daha hazin bir şey olur mu? .. Haf tanili vapötu Dünya Dönüyor, Dönüyor. TEKNOLOJİDEKİ H1ZA HAYRANUK DUYANLAK VE ALK1Ş TUTANLAR; tNSAN VE TOPLUM YASANT1SIN1 DEĞİŞTtRMEKTE H1Z ÎSTEDİNİZ Mİ. CİN ÇARPM1Ş GİBÎ OLUYORLAR. TEKNOLOJİK GELİŞMEDE 40 YIL, 30 YIL ÖNCESİ ANTtK BİR ÇAĞ GtBİ GÖRÜNÜRKEN, İNSANLAR. DÜSÜNCESİ CAĞIH GERİStNDE KALMIS POLÎTÎKACILARIN YÖNETtMÎNDE GÜYA MODERN DEMOKRATİK HAYAT1 YAŞIYORLAR. Sakıncalar Görillüyor kl, küskünler, kırgınlar saflanna, simdi ülkenin önde gelen beyin ve ihtisas gücünü de itiyoruz Onların ki, eidişattan, zaten binbir şikâyetj vardır. Ve küstürülen kadrolar, yalnız bunlardan da ibaret değildir. Pek iyl ama, bütün bunlar niçinî... Kaldı ki bu gibi yanlış tetfbirlerin her biri, binbir zarar doğurmaktadır. örneğin yalnız Mühendis Mimar Odalan için ele alınan kanun değisikliginin doğuracağı sakıncalardan bir kısrrj söyle sıralanıyor: Kamu kesiminde çalısan teknik elemanlann odalara kaydı vasaklandıgmdan, 16 Teknik Meslek Odası'nın hemen hepsi kapanacaktır. Bilimsel ve teknik yönden ülke çıkarlannı savunacak hiçbir kurulus kalmamıs olaeaktır. Ülke*e g5rülen teknik hlzmetler üzerinde hiçbir mesleki denetim sürdürülemeyecek, hizmetlerin ehfl elleree yapılıp vapılmadıSı denetlenemeyecektir. Mühendis ve mimarlann haklanm koruyan hîcbir örgüt kalmayacaktır. Yabancı elemanlann Türkive'de çalısmalan konusunda Odalarca sürdürülen denetim tamamen kalkacaktır. Teknik hizmetlerin yabancılara gördürülmesi, Türk teknik elemanlannın haklannın ise hiçbir sekilde korunmaması sonuciı mühendis ve mimarlann yurt dısına göçü daha &a hızianacaktır. BaJKur Kanununun uygulanması büyük ölçüde aksavacaktır. Oysa bu Birlik, hem Anayasanın 122. maddesi. hetn özel kanunlan nyannca ve su maksatlarla kurulmuslardı: «Ammenin ve memleketin menfaatleri, mes letht inkisafı. meslek mensnpiannın hak ve ertthiTetfrrl bakrmınıtan Ifiramiv cSrdnM bfltün tesebhüs ve faalivPİlerde bnlnnmak.» «Meslek ve menfaatleri ile alâkalı islerde Tesmî makamlarta ishirlifi vnrtarak gerekii vardımlarda ve tekliflerde bnlonmak. meslfkle alükaiı tüm mevrnatı. normian. fennî sartmv meieri Ineelfmek ve bnniar hakkında düsüneeleri alâkalılars hildirmek.» Acaba ?imdi hanei rüzgâr esti ki, bu vaılfeler ve amaçlar, artik lüzumsuz Bu küskünlüğe hak verdlren ve hergün bir başka türlüsü lle karşılaşllan muamelelerl?, şevk ve cesaret kırıcı nice uygulamalan bir tarafa bıraksak bile, yalnız son kanun değişikliği tasarısının, Anayasa ve insan hakları bakımından yarattığı saşkınhk. bu ihtisas gücünü, hakikaten saşırtıcıdir. Bunu blraz açıklayalım. Ama önce, bağımsız bir yazar olarak bizi endiselendiren bir gidişat görünüşüne, aynca değinmeliyiz: Türkiye, hic şüphe yok ki, hızlı bir ruh ve sosyal vapı deŞisikligi içindedir. Bu gelişmenin: olumlu, olumsuz, hatta bazi alaniarda, hastalık denilebilecek taraflan vardır. Olumlu eelişmeler, bütün vatan sathını ve bütün miHet yapısını kapsamamaktadır. Bunlara, her vesile ile bu sütunlarda değin.mekteyiz. Şu kadarmı tekrarlamallyız kl, gerek devlet planlarınm heo*ef ve görüşlerinde, gerek yerlesmede, şehirleşmede ve köylerin boşaltılmasında, gerekse, mantık yollanndan saptırıIID, şimdi bilinçli ve te«;kilâtlı bir demaeoiinin, millî idealler seklinde bayraklancfmldığl sanayileşme alanında, kısacası, millî egitimde, toprak reformu tasansmdaki yeni soysuzlaştırmalarla, devletin mall siyasetinde çarklar, her gün tfaha belirgin bir şiddetle birbirlerine çarpmaktadtrlar. Bu şu demektir Jrf, milletimizin sosyal yapısına hercün. yeni yeni çeliskiler, sanki görünmez bir elin itisleri ile, durmadan yerleştirilmektedir. Birbirlne çarpan öyle çarklar, öyle sosval çelişkiler ki, yarm bunların bedelini, elbette H milletimizin bu sosyal yapısı ödeyecektir... Şimdi; garip blr acelecilikle Millet Meellsinden Reçiriien ve ülkenin nice yıllarda yetistirebfldiği 50.000 Hşilik bir teknik İhtisas SADUN TANJU Siz DOX uçsğını bflir misiniz? 7 Ekim 1929'da, yani bundan 44 yıl önce, Yunus Nadi Bey DOX adı verilen ve •Fenain bir harikası» sayılan deniz uçagı ile Konstans Gölü üzerinde bir tecrübe uçuşu yapmış ve Cumhuriyet okurlanna bu heyecan verici gezinin resimli bir röportannı sunmuştu. Hava yolculuğunda bir aşama idi DOX ve 6070 kişiyi 190 kilometre süratle hiç yere inmeden 1500 küdmetre uzakbğa taşıyabiliyordu. Ben 1929'da 5 6 yaşlarında bir çocııktum. Yunus Nadi Bey ise, gazetecilikte tecrübesi ve hizmeti ona haklı bir şöhret sağhyacak kadar coğalmıs. Cumhuriyet'i çıkarah 5 yıl olmuş bir basyazardı. Her yeniliğe. çağdaş olan her başanya alkıs tutan heyecanli yaratalısı. ona. henüz tecrübe uçuşlan yapılan bir uçaâa güvenle binmeğe itiyordu. Konstans GölO sahilinde, Fridrikshafen'de bulunuş.unun asıl nedeni İse, hava yolculugonun en büyük rüyası, Graf Zeppel^ı balonu Ue yapılacak geziye katılmaktı. Anayasa Karşısında Gerek Mühendis ve Mimar Odaları Birllginin açıklamalanna, gerek hukuk alemimlzin tepkilerine göre, bu değişiklik tasansı, Anayasaya aykın sayılmaktadır. Meselâ Izmir Baro Başkanı tskender Özturanh'mn senatörlere hitaben yayımladıgı açık mektupta, aşağıdaki nedenlerle bu tasarınm, Senatodan çevrilmesi lstenmektedir: «Anayasammn 122. maddesi «kamn knmmn nitelifindeki» meslek kurnlnslanndan söı etmektedir. Bu knrntaşlar ise Barolar ve TBrkiye Barolar Birii{1, Türk Mühendis ve Mlmar Odalan, Türk Tabipler BirliH, Türk Veteri Antik Bir Çağ Gibi ' 25 YIL SONRA SABAHATTlN ALİ OKTAY AKBAL Evet Hayır Sendikacılığımızın Egitim Çıkmazı anayileşme çabası İçinde olan ülkelerde işçi hareket leri ve buna bağlı olaralc sendikacıhk Ülkenin sosyo • ekonomik yapısının oluşmasında önemli bir faktördür. Türk sendikacılık hareketinin biçimsel olarak başlatıldığı 1947 yılından ve özellikle sendikalann bazı temel hak ve yetkilerle donatıldığı 1963 yılmdan bu yana sendikalarımızın ekonomik düzen içindeki yerleri ve sorunlan konusunda yeterü çalışmalar yapılmamış ve bu yolda ciddi ve olum lu hiç bir adıra atılmamıştır. S SENDİKACILIĞIMIZDA ULUSAL ÇI KARLARA UYGUN EGİTİM LEŞTİRİLMELİ. BUNUN BANCILARLA YOKTUR DÜZENİ YA' 'rmi bcş yıl Reçmış.. 1 Nisan 1947'den bu yana... Sabahattin AU o gün öimtt'tü. Yapıtlan yeni baskılar yapıyor, okurlannca araıuyır. yeni bir gözle inceleniyor öyktlleri. T.'fmek ölmemiş büsb'Jtttn, demek yaşıyor, demek bir yazar SOP soluğunu vennekle vitip gitmiyor aramızdan... Kırk ikl yıl yaşayabildi Sabahattin Ali. Yaşasa bugün altmış yedi yaşırda olacakm^. Neler yitirdik ölümü ile. edebiyatımıza kasardıracağı nice güzeı övlrüler, romanlar!.. Y MUTLAKA ELE ALINMALI VE İLKEİÇİN İŞ BİRLİĞÎNE GEREK îkı dergi bu sayılanncts Sabahattin Ali'ye geniş yer ayırdııar Yansıma ve Yeni A. Bir değerbilirlik... Sanata, yazara orun belirtisi. Öteki dergilerde bir şey yok. Niye yok? Bir kuşkular sijinmeü mi daha? Türk edebiyatına büyük »>mek vermiş, öyküculükte gerçekçilik çizgisini bir yerden bir yere uiiştırmış bir ya?rn ölümünden yirtni beş yıl sonra anmaktan niye korkuiur, ıcye çekinilir? Bir yazann tüm yapıtlan clüroünden çeyrek vii2yıl sonra da gereği gibi incelenmeyecek mi, tarutılmayacak mı, yeni kuşaklara öğretilmeyecei mi' B«>km Varlık YDyır!ı»rında «Bütün Eserleri» çoktan tükendi. Simdi Bilgi Y&Tinevi güzel bir dizide topluyor Sabah?t'i. Ali'nin tüm örkü'.erini, romanlarını. Hem kalıcı, hem gııncpl bir defsr Sat&hattin Ali. ömer Seyfettin gibi, Sait Faik gibi.. Öykülerinin çr,gu kalıcılık niteliğine ermiş. Kim ne derse, ne yaparsa yapsın kalacak. Okunacak, sevüecek. Yem yeni bask'lar yapacak. kitaplan. Bunu önleyecek güç yok yerj'izm.de. Yeni A'rın Mart »hyısında Asım Bezirci, tSabahattin Ali'nin hikâyelerinde yapı>yı incelemiş. Bezirci'nin Sababnttin Ali ü?.enr.fc hazırladıgı bir geniş incelemenin bir böliimü: <S. Ali'nin hıkâyeleriniD penellikle klâsik denecek bir yapısı vardır: Her .ıikâye bır konuyu işler, konu bir olaya dayanır olay bir verde geçer. bir sürece göre olusur, süreç «giriç gelişme düğümlenme çözülme» sırasını izler» diye başlamış, «Degirme/ı», «Kağnı», »Sss», tYeni Dünya». «Sırça Köşk» adlı öykü kitaplannı teker teker incelemiş. Yan tutmayan bir araştıncımn bakışıyla, gözleyici gerçekçilıkten eleştirici ger. çekçiüğe dönü?ünü açıklamış. Bezirci'nin bu ütpnç çalışmasını yakuıda. kitap halinde okuruz herhalde... Yeni A'nin bu sayısının bir başka özelligi de Sabahattin Ali'nin bugüne dek bilinmeyen iki uzun şiirini ortaya çıkartmasıdır: Terkibi bend risalesi ve Mesnevi... 1I29'ÖB, Alıiıanya'da öğrenim görürken yazmış bunlan. Belli Ki, şaka olsun diye yazmış. O zamanki yakın dostlannın adlarmı geçirmiş bu divan edebiyatı türünde yazdığı şiirlerde: Nihal Atsız, Nahit hanım, Ekrem Reşit, Banguoğlu, Orhan Saik, Mustala Eeyyit vb. Bu çiirleri H. N. Okay bulmuş çıkarmıs ortaya. flgiyle okunuyor. Bir zamanlar yakın dost olanıarın bir sure sonra nasıl can alan birer düşman oluşlanm da acıyla hatırlıyor insan... Ben Sabahattin Ali'yi ilgiyle Izlemiş bir okurum. ömer Seyfettin öykücülüğunden Sabahattin Ali öykücülügüne geıpş bir olaydı bizlm kuşak için. «Kağnı», «Ayran», «Uyku», «Asfalt Yol» vb. öykülerinin keskin çizgileri. sert vuruculuğu ilk gençlik yülanmda beni çok etkllemişti. Ortaokul sıralanndayken S. Ali etkisinde öykuler yazdığımı natırıanm. Bir tckinl bile yayımlamadım, iyi de ettim. Yaşanmadan. duvulmadan sözüm ona «gerçekçi» öykülerdi onlar tyi ki yımp atmıçım zamanında. Sonra Sait Faik'l keşfettim. Onun dünyasını daha yakın buldum kendime. Çok yeni, çok degisık, çok zengin. Sabahattin Ali bilinenlere yeni bir açıdan vaklaşıyordu, ama Sait Faik el değmemiş, bambaşka duyarlıklar getiriyordu. Sabahattin Ali etkisinden Sait Faik'e kaymak doğaldi benim için... Sabahattin Ali'yi yeniden okudum bir süre önce. Baktım hiç eskimemiş, sapasağlam, yıllar önceki gibi güçlü, etkili, yeni. S9zü uzatmadan, kötü anlamıyle aedebiyat yapmadan» anlatıyor anlatacağını. Bu açıdan da örnek almmaya değer. BugUnUn durmaksızın sözü uzatan, sayfalar dolduran, gereksiz olaylan büytiten. şişlren kimi öykücülerinin Sabahattin Ali'nin yoğun öykücülüğunden alacaklan çok dersler var. Sabahattin Ali yirml beş yıl önce öldü. ölmedi, hayır, 81dürüldü. Karanlık bir cinayetti bu. Bir gün her şey aynntılanyle yazılacak. Sabahattin Ali'ye nasıl, niçin kıyıldığı edebiyat tarihlerimizde acı bir yaprak, kara bir sayia olacak. Yalnız büyük bir öykücü degi'.di dürüst bir aydın, bir yurtseverdi. Bunlar da yerli yerine konacak bir gün. Karanlıklar ergeç dağılır, apaydınhk bir ortamda Sabahattin Ali'nin dürust yurtseverliği de anlaşılır. «Yeni A»da Sabahattm Ali'nin «Ne Zor Şeymiş» adlı kısa bir yazısı var. Okusak mı birlikte? «Namuslu obııak, ne zor şeymiş meğer» diye başüyor. «Bugünün iUbarlı kisileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. tç ve dış bankalara para yatırmak, han apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak, bu milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için bir şey istemedik. Yalnız ve yalnız bu yurdun bütün vükünü omuzlannda taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak volları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer. Nerdeyse yoldan geçerken mide usaklan arkamızdan bağıracaklar: "Görüyor musun şu haini! îlle de namuslu kalmak istiyor ve âhengimizi bozuyor". Çalmadan çırpmadan, bize ekmepimizi verenleri aç, bızi giydirenleri donsuz bırakmadan vaşamak istemek bu kadar çüç, bu kadar mlhnetîi hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı?» Okuyun «Yeni A»nın mart sayisını Sabahattin Ali'nin anı«ı nı duyacak. Sonra açın bir kitabını dalıp gidin öykülerinin dün yasında.. Dürüst bir yazar, gerçekçi bir yazar, güçlü bir yazar nasıl olur anlayın.. Edebiyat dünyamızda blr Sabahattin Ali'nin varlığım duyarak, sevincini, övüncünü yaşayarak.. Av. Engin ÜNSAL Türkts İle AID arasında yürürlükte bulunan egitim anlaşması na karşı o zamanlar sürdürülen eleştlriler sonucu bu anlasma blr kaç yıl sona erdirilmiş ve o günden bu yana Türktş hiç bir kök 11 egitim çabasına girmemiştir. * Türk işçilerinin ve sendikacılannın yabancılar tarafından eğitilmesinin sakmcalan ve bunun ardındaki gerçek amaçlar bir zamanlar hayli üzerinde durulan bir konu idi. tşçi eftitıminde özlenen biçim, işçilerin ülkenin so runlannı, ülkenin sendikacılık ge lişimiıd bilen kişiler tarafından eğitilmesidir. Oysa ki, bu yol ülke sendikacılığımızda denenmemiş bir voldur. dürühnekte olan seminerin adı «Iktlsadl AraşUrmalar Semineri» dir. Geçen Kasım ayından bu ya na sUrdurülmekte olan semlnerde sadece Amerikah «üzmanlar» ders vermekte ve seminere katjlan herkese Amerikalılar tara» fmdan günde 15 dolar ödenmektedir. Seminerin ilginç yam Amerlkalı uzmanların ısrarla TUrk sendikacılanna benimsetmek istediic leri konulandır. Bunlarm tçinda en önemli olanı Türk sendikacılığının örnek olarak alınması salık verilen «Filipin Modeli»dir. Semlnere katılanl&ra tekrar tekrar önerilen, «Sızi sadece kendiniz ilgüendirir, kendi çıkaruıızı koruyun baska hiçbir şeyle ilgilenmeyin. Filipinli isçiler böyle vap tıklan için bugür. refah İçinde yasamaktadırlam görüşü FHipin modeli seiıdikacılığı ve seminerde hocalık yapnn Amerikalı uzmanlarm amacını anlatmaya yeter sanıyoruz. Ülkemizde işçilerin güçlenmesi, sendikalann gelişmesi ve top hım içinde kendilerini kabul ettirebilmeleri için Türktş'in yabancılarla işbirliJH yapmasına hiç Eeek yoktur. Türkiyenin gerçek lerini bilmeyen, ülkenin sosyoekonomik koşullannı tanımayan EğıtiiTBn pelişmekte otea bix ülkenin lşçlleri, için öpemi apktıç. İşçi böyle toplumlafda genel ohlrak ülkenin temel sorunlannı, sendikacılığın böyle bir yapı için de görevlertnl bilme, anlama va görm^ olanaklanndan yoksundur. Egitim noksanlıgı giderek böyle ülkelerde işçilerin smıfsal bilince varma süredril kesin olarak uzatır. İşçi bir yerde kendi kişisel çıkarınm tüm işçilerin çıkarlan ile ayni olduğu gerçeğini rahatlıkla kavrayamaz. tsçi bir yerde ayni zorluklar içinde yaşantılarını sürdüren kişilerin, ay ni amaçlar uğruna mücadele ve ren kişilerin birlik ve beraberlik içinde olmasınm sonunda ortaya koyacagı gücün önemini ve büvüklüğünü rahathkla büemez. Oysa işçilerin bir ülke kalkmmasmm üretken güçlerl olması nedeniyle ve o UlkedeM gelişmelerin kendilerini doğrudan doğruya etkileyecegi gerçegi ortadav ken işçilere içlnde bulunduklan topîulugun bilinctni verecek egi timin kesin olarak zorunlulugu ortadadır. TUrk sendikacılığı ve sendika yBneticileri bugüne degin bu sorumluluğa efrilmekten açık olarak kaçînmışlardır. Türk sendikacılıgındaki bu bos lugu çok ivi tesbit eden yabancı Ulkeler sendikacılıfımızın bu ek sikliğirden vararlanarak uzun yıllar ülkemîz sendikacüıgının efitim soranunu kendi tekellerinde tutmuslardır. Konu ile ilk ve ciddl olarak Amerikan Devlet Bakanlıgı ilgilenmiş ve bu BakanlıSa baglı olarak kurulmuş bulunan AID firgütü kendi adamlan ile Türk sendika yöneticilerini eğitmiştir. ve TUrk işçisine yabana olanlann TUrk işçisine ve sendlkacısı na vereceğl hiç bir şey olamaz. Böyle blr davranış İşçi hareketimizi gerlletir, yozlaştınr. Türkîş'in yaklaşmakta olanGe T'\ Kurulunda işçilerimizta eğitl rr' konusu önemle ele alınmalı ve Türktş yöneUdlerl bu konudaki, tehlikeli ilişkılerinden ve yabanalarla işblrligi özleminden mutlaka vazgeçirilmelidir. TUrk sendikacılığınm egitim düzenl yeniden ve mutlaka ele Alınmalı, ulusal çıkarlanmıza uygun düsen bir egitim programı sendikacılığımızın temel flkesi olarak saptanmalıdır. Sendika yöneticilerimiz eğittm konusrndaki görevlerini sendikay işçiye tamtmanrn dar açısından görmemelidirler. Ülkenin İçinde bulunduğu sosyopolltik gelişmeler işçiye çok daha genlş kapsam h bir eğitir uygulanmasını kılmaktadır. îşçiye sadece sendika yı, sendika temsilcisini, aidat mekanizmasmı, sigortadan doğan haklannı anlatan bir egitim ça iısma^ı ilerici bir egitim anlayısı olamaz. tşçilerimize ekonomik kavrarnlan, politib ortamı. bu or tamı etkileven eüçleri, topraksız lı*m ve issizliSin nedenlerinl, ya bancı şirketleri. Ortakpazar, fiyat hareketlerini, Ülkemizde neden Işçilerden yana yasalann •Parlamentodan kolavlıkla cıkmadıgını, demokrasinin uygulanmasında or'ava cıkan dar boŞazlann n«denlerini ve bunlarm çösr'm yollarını anlatmak, açıklamak zorandayız. Türk işçisine hem bir sendika üyesi ve hem de yırrttas olarak olaylan daha iyi anlamasına, siyasal tercihlerini daha dofnı vap masına vardımcı olmak zorundayi7. Türk sendikacılığınm, toplum tçindeki gerçek verlnl alması, odderek demokrasinin yörüngpsine oturması, buna bağb olacaktır. 44 yü öncesi bize bugün antüc bir çağ gibî g5rünüyot. Hafta içinde arsjvde bir resim ararken elime geçen dosya, beni, Yunus Nadi Beyin röportajını merakla okumağa yoneltti. 19Î9 Ekiroinin 16. günü salrya rastlıyormus. Bakın, Yunus Nadi Bey. 1929 teknoloıisinin bu en son hava gemisiyle çıktı&ı ilk yolruhığun harpket izlenimlerini nasıl veriyor: •Nihayet diidük caldı. merdiven cekildi ve gemi harekete peldi. Halatlar rÖTiildiî ve 150 kisi taraftndan çekilerek geml dısanya doğro sörüklendi. Yerden 1 5 2 metre yüksekte dnrnsumnzu geminm altında sarkan ağrrlık torbalan dengelijordo. Kulaklarmmda çmlayan sert blr kumanda sesl hareket zamanmm »eldiSini «rösterdi. YerdekJ adamlar ellertadeH halatlan bıraktılaT. Halatlar «rBrünmeyen eller tarafmdan reminln icine çekiiirken biz de ynkselmeğe başlamıstık. 2 daklka sonra 39» metreyl bnlduk. Motorlar çalıstı Ve K dereceinc blr a<n fle ( I metreye kadar yükseUp. Münih yöM O nün^e flerlemeie basladıV^ Dünyanın o tarihteH en büvük hava gemisf bu •Grat Zepoelin.Hir. Saatte 100 110 kilometTe sürat yapabnmekte, 10 bin kilometre uzaklıea gidebilmektedir. 15 ton yük taşıyahilmpkte: 30 mürettebsttan baska 7 0 8 0 yoleu da alabflmektedir Yunus Nadi Beyin bu «Harika» fle yaptıSı geri, Münih Sofya. Bükreş, Breslav ve tekrar Münih üzerinden tam 49 saat sürüyor. , Bugün Concorde yolcu uçaŞı fle bu kadar sürede düny» 2.5 kez dolasılabilir ve sadece 44 yıl önce inssnlara bu 49 saatlik yolcuiuk «olgm blr hızın küçülttüğü dünya» duygusunu vermiştlr. Politikacı Değişmez 19201er, 301ar, çagın nız aldıŞı yrilarclır. Bize oituTlarda ay'a gidilemez diye okuturlardı. Biraz hızh koştuk mu T modeli Fordlarla yanşırdık. Havalarda l«0 200 kilometre hıx akıl almaz b'r serüven gıbi okunur, konusulurdu Bueun Atlantiği 2 2,5 saatte asacak volcu nçaklan. sesten hızlı eidiyorlar. 44 yıl önce, Graf Zepoelin avnı yolu 60 saatte zor alırdı. Zaman, 1900lerin başından beri yuvarlandıkça çagın BÜcünü Sylesine basdöndürücü bir hızla büvıitüyor Jd, olup biteni ksvrsvBbilrlıeic her kişinin harcı degildîr. Bu büyük hız içinde a&r piden bir şey var! Polrtikacının ça?das İn«an1 • aniîirrıa'Vetenegi! Bneünıin insanlannı ve toDİumlarmı yönetmege kalkanlann hâlâ'fSOIHer. "19Tmar dfl»unce yapısnıdan kooamavışı, teknoloiik devrime ters düşen bir karsı eylemdir. Ne güzel olurdu Atlantigi 330 yolcusuyla 7 saatte aşan Boeing747'yi demode bulup Concorde proiesine egflen ve ticarl hava taşıyıcılı.Şında saatte* 3000 ' kilnmetrevi bile eerçekleştirme eücu/ıe sahip dlan teknblojinin atılım ve yenilflc heyecanı politikaeılarda da bulunsaydıl Ulusal ve İlerici Kanat Yolucular • Pakat haynr! însanofiu uygarlıga kanat takıp uçunırken kendi kanatlarmı yolmalı ve uçmayı' hep bir özlem olarak içinde tasımalıdır. Politikacı denilen bu kanat yotucular. hızı sadece Concorde projesinde. ay yolculuğunda, el emegini silip süpüren otomarik makinede kabul ederler ve toplum biraz^ çırpmdı mı, kslan tüylerini kanat gibi kullanıp ileriye dogru atılmak istedi ml. kıyamet kopuyormuş gibi ortalığı karmakansık hale eetirirler. Size, haydi btn bakalm desem. Yunus Nadi Beyin 1929'da rolculuk ettifi DOX deniz uçağına ya da Graf Zeppelin balomma. biner misiniz? Elbette hayır.. Ama 19001er kafasma hayır derneyl bümiyorsunus. Filipin Modeli öğrendigimlze göre ülkemizde ki sendikalann büyük bir çoğun lugunu temsil eden TUrkîş işçi eğitimi konusunda yabancı ülkelerle yeniden tehlikeli ilişkiler kurmaya başlamıştır. Türkts'in br seferki ortagı Amerikan İşçi Sendikalan Konfederasyonu olan AFLCIO'dur. Kamuoyuna aksetmeven bu işbirligine göre Türkîs'e bağlı sendikalardan saflanan önemli bir ETUTJ yönetici ve uzman 1972 vılmın Kasın aymdan beH AFLCIO'nun Ortadogu isleri ilp sorumlu bfilümfl olan APFLI yetkilileri tarafmdan eğitilmektedir. 1973 yılının Mart ayına kadar sürecek olan ve bir bölümü Ankara'da vapılan ve ikinci bölü mü halen Istanbul'da Türkt? Bi rinci Bölge Temsilcilistnde sür İLÂN Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Baskarilığından Akademimizîn asagıda gSsterilen Bölüm. Kürsü ve Atölyelerl için docentlik ve asktanlık sinavlan açılacaktır. DOÇENTLÎK SINAVÎ ACILACAK KÜBSÜLER 1 Yüksek Mimarlık Bölümü: Bina Bilgisi Kürsüsü, Sehirenik Kürsüsü. Yapı Malzemeleri Kürsüsü, Rölöve ve Restorasyon Kürsüsü. 2 Yüksek Resim Bölümü: REStM ATÖLTESt. Docentlfk smavma eirmek lsteyeıı adavlann Sl. Mart 1973 Cumartesi pünü sast 13.00'e kadar. hançî bilim ve sanat kolundan ve hangi yabanei ^îlden «inava pirmelc istedikierînl bildiren blrer dilekçe fle ügiH BölSm Baskanlıklarma basvurmalan ve dllekçelerine »sa&daki belgelert eMemeler! gereklidlr. a) Smavma gireeeŞî bilim ve sanat dalı fle ngfl! yflksek 81renim diplomast, yeterlik veya doktora yapmıs olma şarflannı tardı&n» gösteren belgelerin asillan veya noterlikten onanmış 6rnekleri. b) Görev alacaSı dalda sanat veya bilim deger! taşıyan etüd. proje veva eserlerini eösteren belgeler ve bu eserlerin listesi. c> Doçentlik tezinln basılmıs, teVsh edîlmlş veys yazı maWnası İle yazümış ve her biri »vn zarflara konulmus ve kapahlmıs altı nüshası ve ayni sekîlde kaoaiı zarflara konulmus ve kapatılmıs bir savfavı eecmeven Szetleri AStSTANT.IK SINAVI *C1LACAK KÜRSÜ: 1 Yüksek Mîmarlılr Bölümü: Yüksek Matematîk Tasan Geometrl Kürsusu. î Yüksek Dekoratif Sanatlar BSlumü: îç Mîmarlık KürsüsO. Muracaatçılann: •) 857 Sayılı Devlet Memurlan Kanunn nymrmea Devlet Wzmetine eirmede aranılan sartlan haiz olmalan. b> Görev almak Istediklerl sanat vey» bilim kolu fl* üglH yüksek 55renîm dloloması almıs olmalan, c) Fransıza. lngilizce, Almanca dillerlnden birln!, çaltşaeaSi dalda Rerekll ineeleme ve araştırmalan yapabileeek derecede bilmeleri, d) 30 yasmı geçmemlş olmalan gereklidlr. llgililerin lstenilen «artlan taşıdıklannı gSsterea belgelerle blrlikte, hangi dalda ve hangi dilde sınava girmek istediklerlnl açıklayan bir dilekçe fle 17. Mart 1973 Cumartesl günü saat 13.00'a kadar Baskanlığunıza mürcaatlan, aynea sınav gün ve kofuüannı ilgili bölümden öğrenrnelerl duyurulur. ( B ı r a : 11877) 1385 MEVLİD Aziz varlığımız; SAADET BAKIRCI'nın ebediyete intikalinin kırkmcı günü olan, 8 Mart 1973 Perşembe, öğle namazmdan sonra Teşvikiye Camii Şerifinde Kur'anı Kerim ve Mevlidi Nebevi okunacaktır. Arzu eden akraba, dost ve yakınlarımızla din kardeşlerimizin hımırlan Merhume'nin ruhunu şad, bizleri de rninnettar edecektir. Eşi : Enver Bakırcı Oğlu : Snnday Bakırcı Kızı : Günay Kızılay (Moran: 501) 1383 1 Genel Müdürlügümüzce; ' ' . • 107 kalem muhtelif bobina] maizemesi. satın alınacaktır. 2 Bu işe ait sartname; ' a) KARABÜKTE: Genel Müdürlüğümüz'Malzeme tkmal Müdürlüffünden. b) ISTANBUL'DA: Taksim. Lamartin Cad. Doğu Palas No 7 deH MümessilüSimizden, c) ANKARA'DA Yenişehjr. Karanfü Sok. No. 30/7'deki lrtibat Büromuzdan. bedelsiz olarak temftı edilebilir . 3 tsteklilerin sartnamemiz esaslan dahillnde hamrlnvaraklan kapali b»klif mekrurjlsnnı mııvakkar t«m1naManvİp biriiktp en eec 27 Mart 1P73 Salı eünfl saat 14*J0'a kaHar Genel MüdürlüŞümü? Haberleşme ve Arslv MUdurlüştinde bulundurmalan şarttır. 4 Postada vaki eecfkmeler ile telsnafla vâpılan teklifler dikkate almmıvaeafctır. • .• Genel Mflriürlüeümüz Arttırma Ekslltme ve thale Kanununa taW dpgildir. Türkiye Demir ve Çelik Işletmeleri Genel Müdürlüğünden • • " KARABVK » (Basın 11887) 1387 Sosyal Sigortalar Rurumıı Istanbul Hastanesi Bashekimliğinden 1 Hastanemiz ile Evüp Hastanesinin' bir vınık thtivacı olan maddeler aşaÇıda gSsterilen" tarihlerde kapalı' zarl usulü lle Ihale edilecek olup. bun!ara ait şartnameler Komtsyonumurdan üçretsiz temin edilebilir 2 tstekliİPrin tekltflenni thaleden btr saat Bnce KncamustafBTJasa'da bulunan Komisvormmnza vermelpn veva rjosta ne erjndermelert lâzımdır. Postadakl r^cikmeler itabui edilmez. 3 Kurumumuz Hastaneler) 2490 »ayılı Kanuna tâbı degildir. tstanbul Hastanesi 1400 tor fuplofl 5 II. tstanbul Hastanes) 70 ton motortn 12.3 1973 saat 15^0 tstanbul ve Eyüp Hastanelerl 38 kalem ktıru gıda ve temlzlik maddelerl 20J.1973 saat 15.30 (Basır. liaiU) 1386 Ozgurİnsan SANAYİltSMEMİŞ Yüksel ve Hamza Oğua Tülin'in doğumunu akraba ve dostlanna müjdelerler. 25J2J.973 Konya TOHUMi/ TÜKETİM (Heriş 372) 1400 İBSBf 1 " 13 MAItT'MNn MAKt'A VtCUMHUUAŞKANUdt •••»••••••••••••••••• Dr. UHMMl »3 Süreyya Atamal Mesleki tetkiklerde bulunmak Uzere bu sabah Almanya"ya gitmiştir. (Cumhuriye:t 1392) ••••»••••••»•••»••••<
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear