Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURÎYET 23 Aralık 1973 Kubilay K ubilay tam 43 yıl 5nce bugün, 23 Arslık 1930'da öldürüldü, daha doğrusu, canavarca boğazlandı ve aydmlık dolu körpe kafası, din uğruna savaştığını sanan yobazlann isyan bayrağının kargısına takılarak Menemen'de dolaştırıldı. Olaylar ve görüşler Kubilay, yedeksubayhk görevini yapan Atalürkçü bir oğretmendi. Tıpkı Abtfülhamid döneminde sÜTgüne gönderilen, tıpkı DP ve AP iktidarları döneminde kıyıma uğrayan ve yine tıpkı 12 Mart dönemınde zulüm gören, boynuna torba takılan, saldırıya uğrayan ve oradan craya sürulen kişilik sahibi aydın ve devrimci ögretmenler türünden soylu bir dğretmerv. İste suçu buydu penç Kubilay'm: Aydmlık ve ci'evrime inanmıslık. Başka bir suçu daha vardı onun: Yüreklilik. Gcizü dönmüs isyancılan dağıtmak için tek başına yürümüştü üzerlerine. Kahpe bir kurşun ve ardından pssh bir bıçak onun kısacık yaşamına son verirken orada toplanan Menemenlilerin bu faciayı pasif ve hareketsiz seyretmeçi başka bir faciavdı. Ataturk'ü o zaman en çok uzen noktalardan birı?i de bu olmuştu. tnsan, insanı iskence ile öldıirürken duruma tanık olanlar nasıl dayanabılmişlerdi bu sahneye! Kubilay o guzel başını devrimci kişiüği uâruna verdiği içın türlu nedenlerle bir avriır ara vermek zorunda kaldığım p»7ar yazılarıına bugün yeniden baflarken kisilikten soz açmak istiyorura. KİŞİLİK ÖLÜMSÜZDÜR Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU maske değil, doğrud'an doğruya «kişi» anlamında kullanılmağa başlandı. Böylece «kişi» sozcügü, insanın yalnız fizik varlıgmı değü, toplum içindeki yerini ve rolünü tanımlamakta ve hukuk yonünden inşanın hak sahipliği niteliğini de belirlemektedir. Bütün uygarlık âieminde durum böyledir Tüzesel yönden «kişi» sayılmak ve haklardan yararlanmak yeteneğine sahip olabiimek için, insan olarak doğmuş olmak bugun yeterlidir. Oysa bu kural eski çağlarda geçerli değildi. Haklardan yararlanabilmek için insan olarak doğmuş olmak yetmiyordu. Köleler «insan.» oldukları halde, hukuk açısından «kişi» sayılm:yorlardı. Her ınsanın hukuk açısından bir «kişi» ve haklara yeteneklı sayılması ancak köleliğin kaldınlmasından sonra yerleşebilen, kesin ve doğa! bir hukuk kuralı durumuna geldi. Eski hukuklarda köle, «kişi» değü, tıpkı esya ve hayvanlar gibi mülkiyete konu olan bir nesne, bir şey sayılıyor ahnıp satılabılıynrdu. Kısacası kole hak sahibi olamaz, ancak hak konusu olurdu. Uygar Avrupa devletlerinin sömürgelerindeki zenci köleliği ve bu kolelerin, tüzesel durumu da. eski çağ kölelerininkinden hemen hemen farksızdı. Köleliğin kaldırılması ve insan al;m satımınm yasaklanması, kişilik sahibi fık:r adamlarmın insanlık savaşı somında b'.n guçlükle. ancsk geçen yüzyılın sonlarına doğru Batı'da mümkün olabildi ve bu yüzyılın sonlarına yaklaştığımız rTonemde ise, resmî olarak, Suudi Arabistan'da olanak içine girdi. Resm: olarak diyorum, çünkü gerek Suudi Arabıstan'da, gerek Afrika ve Asya'nın bir çok ülkesind? kolelik, eylemlı olarak. sürup gitmektedir. Kuzey ve Güney Amerıka'daki ve Guncy Afrika'daki ırk ayınmı da, bizce koleiikten çok farklı bir şey değildir. Moral ölüm. gerçek ölümden çok daha beterdir, kişi için. Moral ölümle ınsan fizik varlığını tfeği! ama kişiliğini yitirir. Ve böylece dünyada insan için «en büyük mutluluk» olan yarlığından yoksun kalır. Çünkü insan, moral değerlere bağlı oldukça insandır. Hayvandan farkı da buradadır. însanın nasıl ki bir yaşamı ve fizik varlığı varsa, onuru, ünü. İç dünyası, kendine özgü bir düsılncesi bir yaraf.cılığı da vardır. İnsan bu nitelik ve vetenekleriyle «kişi» olabilir ancak. Bu tinsel (manevi) varlıklar onun kişiliğini oluşturur. CAGDAS YAYINLARI İlk serisinin birinci kitabi yakında çıkıyor HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU Kişiliğe Saygı Kişiliğe saygısı olmayanlar. insanlarrn öztfı yaşamını, iç dünyalanrı gözetlemek alışkanlığında bulunanlar, insan adı taşıdıklan halde, «kisi» cfeğıldirler. Çünkü kişiliklerı yoktur. Kişiliği olan insan, baskasmm kisiligine saygı gösterir. Ama bu gibüerin kendilerine, kendi öz ben.liklerine sayeıları voktur ki. başkalanna saygısı olsun. Bu gibiler, kişilik denilen yüce kavrama düşmandırlar. tşleri şüçleri, türlü yolIardan harekete geçerek k'>ilik sahibi insanları, mümkünse bozmak. dejil=e ü?mek. bu da yetmiyorsa ezmektir. Dü?ünemezler ki. viizlerce. binlerce yıl önceki dedeleri de aynı yolda yürüclükleri halde «Kişilik» decfigimiz soylu varlığı bir türlü yok edememişlerdir. Felsefî Anlamda Kişi Demek ki, bir yandan dinlerın. öbür yantfan felsefî düşüncelerin vücelttiği ve hayvandan ayırdığı «insan». gerek eski, gerek yeni uygarlıklarda hukuksal bakımdan hiç bir yerde ve hiç bir zaman felsefi ve ahlâkî anlamda «kişi» olamamış, »arihte okuduğumU2 bir sürü ilkclere ve en son geçende yıldönümü kutlanan tnsan Haklan Bildirisi'ne karşın. h*r İnsan «kiş:» sayılmamış, kısacası insanlar arasında herkesin özlediği «eşitlik» kurulamatnıştır. Goethe kişiligl «yer çocuklarının en yüksek mutluluğu» olarak niteler Haklıdır. Çünkü kişilik her şeyden ve herkester. önce ona hakkıyle sahip olanı mutlu kılar. C'unkü kişili* ürtvanla, cübbeyle. apcletle, servetle kazanılan ve satın alınan bir nesne değildir. Kısiliklerım bu saydığım araçlarla elde ettiklerıni sananlar, kendı kendilerinı aldatanlardır. O kadar gafildırlerdir ki, kimisf bu saydığım araçlar ellerirden giMıktert sonra herkesin, kendilerini sönmüş bir oyuncak balon gıbi pörsuk pörsük gördüğu zamanlarda bile kendilerini bir süre daha «kişi» sanırlar. Oysa eski Yunan sahnesinde maskesi düşmüş bir aktörden farksızdır bunlar. Yasayan ölüdür bunlar. Kahramanlık Hiç kuşkusuz Kubilay bir devrim kahramanıdır. Menemen'de yükselen anıtta gece eündüz onun kahramanlık destanı yankılanmaktadır. Bunun tersini düşünenier olabilir. Yıllar önce bu sutunlarda bir kez daha yazm.stım; iınlü Alman filozofu Hegei, «Bir usağa göre kimse kahraman değildir: bu, yeryüzunde kahraman hulıınmadığını değü, böyle düsünenin bir usak olduğunu gösterir» demişti bundan 150 yıl önce. Dünvada ruhca uşak olarak yaratılmış kimselerin eline zulüm fırsatlan veren ister sağ, İster sol, ya da orta olsun düzenler var oldukça, ruhça soylu olan kişilerin çilesi daha < ü =recektir. Sokraftan beri bu böyle olmustur. tnsan ölümlüdür ama kişilik ölümsüzdür. Tıpkı öğretmen Kubilay'm kahraman kişiüği gibi. Sagsız Solsuz Demokrası Kişilik Kışılık, Batı dillerinde e<=ki Yunanca «persona» sözcüği.nden üremiştir. Bu sözcük o çağlarda «tiyatro artistinin karakter maskesi» anJamına gelirdî. Eski Yunanda artistler sahne>e çikarken, temsü edecekleri kışıyi canlandıran bir maske takarlardı yüzlerine. Çünkü o çağın tıyatrosunda her role özgü bir maske varriı. Maskeyi takan kişi görününce, onun temsil ettiği kişilik de belli olurdu; maske anlamını lasıyan «persona» sözcüğü bugün «rol» dediğımız kavramı deyimlendirirdi. Zamanla bu sözcük Isteme adresi: Cağaloğlu: Halttevi Sok. No:~39.41 YUZBAŞI SELÂHATTİN. OKTAY AKBAL Evet Hayır 7 Günün ardından ÇAGDAŞ YAYINLARI (Cumhııriyet: 10623) Sonu Kestirilemeyen Bir Konferans Cenevre Konferans ı Araplarla tsrail, daha dogrusu Mısir, Ürdün ve Israil Kıssinper'in çabası ile Cenevre'de bir araya getirılebildiler, böylece banşa giden uzun çok uzun yoi üzerinde ilk adam attlmıştır. Bir Ingiliz gazetesı, konferansm esprisinj belirtmek için yayımladığı bir karikatürde, Mısır Dışişleri Bakanı tsmaıl Fehmi'yi Cenevre'ye, koltuğunda evrak çantası ve bir tank içinde gelmis gösteriyor. Israil Dışisleri Bakanı Abba Eban'ı da bir Phantom uçagı içinde gelmiş gıbı gösteren bir karikatür de yayımlanabilirdi. îsmail Pehmiv Oenerrü"^ ye ayak basarken verdiği demeçte, Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmasını sağlamak amaciyle, B.M. Genel Sekreterinin çağınsiyle geldiğini söylerken, konferansta Mısırın stratejisini de açığa vurmuş oluyor. Cenevre'ye delegeleri çağıranın BM. Genel Sekreteri olduğu dogrudur, fakat BJtf.'i Cenevre'ye çağıran da Amerika ile Sovyetlerdir. Mısir. konferansm B.M. murakebesinde toplanmasında direnmiş, örgüte güveni olmayan İsrail buna razı olmamış ve sonunda Kissinger böyle bir formül bulmuştur. Konferansı BJtl. yönetir gibi görünecek fakat aslında ltonferans Amerika ve Rusya tarafmdan yönetilecek. • Soyle Halil Paşa Allah aşkıra Bunda bir iş var» diye seslenir halk o^anı. Nedir c iş? Ne arar Türk orduları Baku'd'â, Azerbaycan'da? Orta Asya'ya doğru bu atılım nedir? Dayanan.az komutan yerinden kalkıp bağırır: «Bugün Baku, yarın Merv öbür gun Karakurum, ne olacak Turan var.» Yıl 1918'dir. Türk orduları dört yıl süreyle cephelerde savasmıştır. Yenmiştir yenilmiştir, ama ezilmemiştır, hâlâ direnmektedir. Ama müttefiklerimız Avrupa cephelcrinde son gunlerini yaşamaktadırlar. Osmar.h devleti de çoktü çökecek haldedir. Çanakkale savaşı hazanılmıştır, ama Arabıstan elden gitmiştir, lngilizler Anadolu'ya yaklaşmaktadır. Rus ihtılâli patlak verince Türk ordusu Kafkasya'yı ele geçirmeye başlamıştır. Enver Paşanın amcası Halil Paşa ordusuyla Turan ülküsünü gerçekleştirmek hayalindedir... Yirmi dört yaşında bir teğmen var o günlerde. Dört yıldır, yirmi yaşından beri Balkan savaşına. sonra Irak cephesindeki, Kafkasya'daki çarpısmalara katılmış. Canlı, yaşam dolu, atak, yürekli, zeki bir kişi bu. Komutanlan daha sonra onun için şu sözleri söyte'Vcceklertfir, Karabekir: «Kaba, düşüntfüğünü olduğu gibi söyleyen, vatanperver. düıü^t adam», Halil Paşa: «Aklına geleni söyleyen, h'ç bir şey onünde eğilmeyen adam», Saffet Arıkan: «Küstah. fakat cesur, temiz, vatansever, zeki», Bekir Sami Bey: «Vatanseverlikte, erkek ruhlulukta ve cesarette örnek adam». Anlaşılıyor ki Selâhattin adlı bu genç subay etkileyjci bir kişiliğe sahip'ir, gözünü budaktan sakmmaz, sözünü esirgemez, her zaman öndedir, en tehlıkeli, en önemli görevdedir... llhan Selçuk'un yazdığı «Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı»nı bilmem okudunuz mu? Okumadıysaruz bu eksikliğinizi gidermenizi ögütlerim. Kitaplar vardır okunması gereklidir. Bir yurttaş olarak okumarruz Berekir. Herşeyden önce, bilinçli bir insan olar8k... Nerden geldik, nerelerden geçtik anlamak için? Türk subayının o sona ermez serüvenini yaşamalt jçin... Türk subayr bu yurdun bekçisidir, sorumlusudur. Her zaman önde • dir. ulusunun yararınt herkesten çok kollsyandır. düşünendir. Kuşaklardan beri böyledir. Böyle gelmiştir, böyle gıdecekt:r. Başka uluslann subayına benzemez bizim subayımız. Çağının ileri düşüncelerini benimser, okur, jabancı dii öğrenir. her bakımdan kendini güçlü kılmak, yetiştirmek ister. İşte Yüzbaşı Selâhattin de böyle bir subaydır. Bir örnektir UinJerce. on binlerce Türk subayından. devrimci atılımlara jurtseverce gınşimlere kendini vermiş Türk subayından biridir. bir tekidır. «Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı» bir büyük düs'ün iflasını da gösteriyor: Turan İmparatorlugu düşü.. Nerdeyse birkaç güne dek düşmanlariyle mütareke yapmayı ka'oul edecek Osmanlı Devleti bir yandan da Gürcistan'da, Azerbaycan'da savaşmaktadır. Baku şehrini ele geçiren Türk birlikierine başkomutan Enver Paşa şu kutlama telgraiuu çeker: «Büyük Turan împaratorluğunun tengin bir konak yeri olan Baku şehrimn zaptı haberini en büvilk meserretle karşüarım. Türk ve îslâm tarihi slzin bu hizmetinizi unutm*yacaktır. Gazilerimizin gözlerinden öper, çehitlerimize fatihalar ithaf ederim». 15 Eylül 1918 de Türk askeri Baku'ya Fatih gibi girer ama bir buçuk ay sonra Osmanlı devleti Mondros mütarekesini imzalar. tbret verici bir durumdur bu. Yenilmiş, bitmiş. herseyinı düşmanlarrna teslim etmeye hazırlanan bir ülkenin başkomutanı hâlâ Turan düsleri içindedirl... Bir ay sürer Kafkas cephesindeki bu zafer sarhoşlukları... Sonra gerçek ortaya çıkar. Türk subayları bir karamsarlığın, üzgünlüğun içindedir artık. Bir arkadaşı Selahattın'e bir öneride bulunur. Ellerinde bulunan sayısı yüzden çok benzin ve petroi \agonunu satıp parasını böiüşmeyi. «Hırsızlık olur bu» der. Arkadaşı yüzüne acı acı bakar: «Belki sana hırsız derler ama çocukiarın asil olur. yanıtını verir. Toplumda kimi insanların soyluluklarmm nerelerden geldiğini açıkça gösteren bir ilgınç konuşmadır bu... Gürcüler, Selâhattin'e yüz bin lira armağan etmei isterler, almaz «Sızin verdiğiniz parayı aldığım dakikada devlet tnalını satan bir hırsız olurum» der. Yaflı Gürcü generali bu ummadağı yanıt karsısmaa şaşırır. Bu yash askerin şu sözlerini dikkatle okumahyız. .Bugün de yann da Türk ulusu böyle subayların, insanlann varlığiyle güçlüdür, güç kazanacaktır: ^Senin kadar genç bir subayın, devletin siyasetini düsünerek hareket edebilmesi ve bu kadar büyük bir parayı bu kadar asil bir fikirle reddetmesı beni çok duygulandırdı. Size battı diyorlar. Hajir, elbette ki bu kafada ve bu karakterde sen yalnız değüsin. Senin gibüerın olduğu devlet batmaz.» Okuyıın «Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı>nı Birçok şeyin çözümünü bulacaksınız. Yüzbaşı Selâhattin'ler yetiîtirmiş. bir ulusun insanı olduğunuz için gurur duyacaksınız. Acı, buruk bir gurur, ama umutlu bir gurur... GERÇEK YÖNETİCİLERİ AMERİKA İLE RUSYA FİLİSTİN SORUNU NASIL ÇÖZÜLECEK ? PETROL SAVAŞININ BAŞARISINI GERİLALARIN TUTUMU GÖLGELİYOR.. Prof. Dr. Ahmet Şükrü ESMER tan sonra Kuveytte teslim olan gerillâların olayı da en çok zararlılanndan biri olmustur. hesaplannı gizli rutmak hakkinı ileri sürerek vergi hesaplariyle ilgili vesikaları önce vermekten kaçınmış, sonra da bunlan resmi vesikalariyle halkın gözü jönüne sermişti. Fakat bantlar eksik ve silik çıktığı gibi hesap vesikaları da yaıüış çtkmıştır. Nixon Kongreye yazdığı mektupta. vergi indirimi ve ev alış verişi.^'le ilgili iki hesabın Temsil ciler Meclisi Senato Vergi Komisjonunca incelenmesini istemis ve bu yüzden vergi borcu varsa ödiyeceğini biMirmisti. Meseleye el koyan komisyon Nixon'un 1969'dan 1972'ye kadar bütün vergi işlemini ayrıntılarıns kadar ınce'.eyeceğini ilân etmiştir. Bu arada azliyle ilgili işlem de Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonunda sürdürülmektedir. Fakat Nucon'un siyasi kaderi, Kongreden ziyade kendi partisinin elindedir. *dan sonra da hesap doğru çık. mayabilir. «Kanlı Noel»in Yıldönümü 21 Aralık, Cuma günü Kıbrı^' ta Rumlann, büyük emeklere kurulan Cumhuriyeti yıkarak Enosis'i gerçeklestirmek için TUr.< lere karşı giriştikieri kanlı saldırılann 10. yıldönümü idi ve tarihe «Kanlı Noel» diye geçen bu yıldönümünde Kıbrısta törenler düzenlenmekte, şehitler anılmaktadır. Aradan geçen lü yıl içinde Enosis, belki arka planda kalmıştır. fakat Kıbrıs sorunu da çözülememiştir. Son yıllarda ÎPplumlar arasında Türkve,yu" aan temsılcilerinin de katıltfiala** rıyle görüşmeler yapıhyor, takat bunlar gelmiş. «mahallı ıdareler» konusunda çıkmaza Kirmiştir. Rumlar eskiden Enosis'ı selfdetermination (kendi kaderine sahip olmak) ilkesınin arkasına gizledıklerı gıbi, şımdı de Türkleri yaşamak hakkından yoksun bırakmak yolundaki çabalarını «uniter» devlet ilkesinin arkasına ırizlemek istiycrlar. Waldheim'in önerisiyle, geçen hafta B. M Gürenlik Konsevı, Adadakı banş gücunün süresini 15 Hazıran 1974 tarihine kadar uzatmıstır. Fakat şimdi. Rumlann kendi aralanndaki silâhlı çatışmaları engellemek için başka bir barış gücüne de ihtiyaç vardır. Çıleli ada. UZAKYOL YAHUT YAKINYOL DAMGALI VEYA YAKINYOL EHLİYETLİ Güverte Zabitleri VE UZAKYOL MAKİNA İngiltere Bunalımı „ Petrol •mbBrgosu, gelişmiş ülkelenn JRnomik yaşantısını etkilemiş, fakat İngiltere'yi sosyai bunalımın içine atmıştır. Burada bunahmı yaratan sadece petrol ambargosu değil, işçi sendikalariyle hükümet arasında bir zamandan beri ücret sorunu yuıünden sürüp giden çatışmadır. Kömür madeni ve demiryolu işçileri çalışmalarını yavaşlatmışlar ve enerji bunahmı yaratmışlar. yasantıyı felce uğratmışlardır. Edward Heath. çahşmayı haftada üç srüne indirmiş. evlerde elektrik le sadece bir odamn ısıtılmasını önermiş ve yılbeşından sonra petrolün kameye bağlanmasını emretmiştir. Saruldığına göre ışcilerin istegi. sadece ücret defil, sosyal devrim yaratmaktır. Muhal»f»t liden Kilson. hükümetin aldığı ledbirleri eleştirirken, s'rirı solcu işçılerin davranışlannı benimsemedigini de anlatmış ve secime gidilmesini istemiştir. fngiltere'nin ticaret densesi de anık veriyor. Eduard Heath. bunalımın sorumlulu|urju petrolden zıyade işçi sendikalanna ytiklemiştir. Basbakan secim konusunda son sözünü söylememiş ise de. eninde sonunda oraja sidileceğe benziyor. Vardiya Mühendisleri Alıhacaktır Gemilerimizde tstihdara edilmek üzere. elemanlar aranmaktadır. 1) Dolırun ücret verllecektlf. 2) Genis sosyaj haklardan tstıfade etme lmkftnı mevcuttur. Isteklılenn tst. Fındıklı. Meclisi Mebusan Cad. No: 95'deki Personei Müdürlügüne dilekçe ile mü racaatlan rica olunur D.B ÜKNtZ NAKLtTATl TJ..Ş. UENEL MÜUÜRLÜCü (Basın: 27648) 10610 Suriye'nin Tutumu Israıl ile barış konusunda Suriy'e 1967 Hartum anlasmasına bağh kalmış, 242 numarah Güvenlik Konseyi kararını da kabul etmemiştı. fakat Mısırm îsranyle son aylarda bu sert tutumundan ayrümıs ve Cenevre' ye gıtmeye de razı olmuştu. Son ıkî gün içinde tutumunu yıne degiştirerek konferansm «Temel sorunlardan uzaklaşarak, ikinci derecede önemli konuları ele alacak bir toplantı» olacagı gerekçesiyle Cenevre'ye gitmemeye karar vermıştir. Böylece, Cezayır zmesinde kurulmus olan birlık bozulmuş oluyor. Sedat çok uğraşmış, fakat Esad'ı kandıramamıştır. Hüseyin de Şam'a kadargirmış, fakat Suriyeliler direnmişlerdir. Aslında 31 Aralıkta yapılacak İsrail seçımlerine kadar Cenevre de görüşmeler başlayamayacaktır. Suriye'nin sonra katılması umulmaktadır. Ürdiin, Cenevre'ye temsilci yollamıştır, fakat, kimi temsil ediyor? Pilistinliler Kral Hüseyıni temsilci olarak kabul etmediklerinden temsilcisi de Filistinlilerce reddediliyor. Asil temsil ed.lmeleri gereken Filistinlilerin konferansta temsilcıleri yok. Oysa Filistın sorunu çözülmedikce, Oradoğu'nun banşa kavusamayacağuıı herkes teslim edıyor. Fılistinlılersiz, Filistın sorunu na sıl çozülür? İşte muamma! Rusya'da Toprak Reformu Lenin toprak vaadederek ya'da komünıstliğitı kurulınasında köylülerm yardımıru sağlamış iken lıderlilc. devlet clftlıklen ve kollektif çiftlikter kurarak. kbylüyü topraktan yoksun bırakmıştır. Stalin zamanmdaki kollüktifleştirme ışlemleri m;lyonlarca köylünün surgüne yollanmasına varmış, Rusya'yı açıık kırnuştır. Liderlik. köylüvü ikinci sınıf vaîandaş saymış ve karşılıklj güven kurulamamıstır. 15 Din kadar devlet çiftliği ve 30 bic kadar kollektif çiftlik var. fakat verimli degillerdir Çıftçı ailelerine kendi ıhtıyaçları içın bırakılan birer karış topraklarda Rusja'run yandan fazla sebze ve mejvası üretiliyor da calkm aç kalmaması için sık sık buğday ithal ediliyor. Kıtlıgın bir nedeni iklim koşulları ıse. bir nedeni de sıstemin bozukjuğudur. Şimdi Brejnev, toprak retormu yaparak sistemi düzelteceğinı Komünıst Partisinın Merkez Komitesi toplantısında geçen hafta söylemiş ve Pravda gazetesı bu mü.jdeyi halka verraıştır. Fakat toprak ve ürünleriylt? oynamak. Kmşçef dahil, birçok Sovyet lıderinin başını yemıştır. Tehlıkeli deneye girerken Bre.iııev, süphesiz düşünüp taşmacaklır ve on EC3ITIM CİDDl KURUMLARIIM İSİDİR Ortakpazar Zirvesi Pompidou'nun istegi üzerine Kopenhag'da toplanan 9'lar veya Avrupa Ekonomik Toplulugıı <Ortakparar> zirvesi iki gün süren görtişmelerden sonra bir bildiri yayınlayarak dagılmıştır. Bu 1972 Ekiminden beri Ortakpazar' ın ilk zirvesiydi. Bilindiği gibi 1972 Ekim îirvesinde. 1980 plına kadar siyasl birliğin gerçekleşmesine karar verilmiştir. O zamandan beri ileriye ve gerfye dogru adımiar atılmış ve belirli karar verilmemiş ise de Kopenhag zırvesi de Avrupalılık şuurunun güçlenmesine yardrm etmi'tir. Enerji konusunda zirve, Kissinger'in önerdiği «Hareket grubu» kurulması plânını benimsememiş ve sonınun incelenmesini kendi organlarına bırakmıştır. Böylece Amerika'nuı ardından yürüyeceğiru anletmıştır. Ortadofu konusunda da 6 Kasım'da Dışisleri Bakanlan tarafından Araplardan yana olan karar tekrarlanmıştır. Araplar, zırvecilerle görü?mek için Kopenhaga 4 Dışisleri Baiuuıı yollamışlardır. Zirvenin daha sık toplanmasına da karar verilmiştir. öte yandan zirveden sonra «bdlgesel yardım» konusunda Dışisleri Bakanlannın toplantısmda anlaşmaya vanlamamış ve toplantı 7 Ocak gününe bırakılmı?tır. Yardımdan yararlanacak olan îngiltere. İîalya ve trlanda, Almanya'nın vermeye razı olduğu miktan yeterli görmemişler ve bu yüzden anlaşmaya vanlamamıstır. Bu da bfrleşme yolunda bir adım ger!. FEN BILIMLERI MERKEZİ ÜNİVERSİTEYE HAZIRLHC YENİ SINIFLAR İQİN KAYITLAR DEVAM EDİYOR Çırağan. Cad. No 71 Beşiktaş, Tel:48 09 50 fAianslıir: 10615 Petro! Savaşı Arapların sürdürdükleri petrol savaşı. başta Japonya olmak üzere. gelişmiş ülkelerin ekonomileri üzerındeki etkisini gittikçe ağırlaştırmakta, sanayi üretimini azaltmakta ve işsizlik yaratmaktadır. Ortadoğu Konferansı başlar başlamaz Suudî Arabistan'ın petroi savaşına son vereceğini urnan Kissinger, Ortadogtı gezisi sırasmda Suudi Arabistan'a giderek bu konuyu Kıral Faysal ile görüşmüş ıse de. olumlu bir sonuç elde edememiştir. Kixon'ın vaatlerine inanarak. savaş açmayı bir kaç kez erteleyen Faysal, bir kez daha aldanmak istemiyor. Sa\aşın nedenini izah etmek için bir çok ülkelere heyetler yollamış, bu arada «Arap Cumhuriyetîeri Federasyonu» nu fMısır, Suriye. Libya) temsil eden bir heyet de Türkiye'ye gelmiştir. Petroi savaşı Arap dâvâsına yararlı, fakat Filistin gerillâlannın giri*tıkleri ucak kaçtrma olaylan da zararlı oluyor. Cçagı Roma'dan kaçırıp, t ı r çok ülkeleri dolaştık jnııııııııııiıııııııııiıi!iıııııııııııııııııtııııııııııııııııııııııııııııııııııııı> TESEKKUR Annemizin vefatı dolayısiyle bizzat gelerek üzüntülerimizi paylaşan, telgraf, mektup ve telefonla taziyede bulunan ve lutfetmek istedikleri çe. lenk bedellerini Türk Eğitim Vakfı'na teberru eden bütün dost ve arka. daşlarımıza, banka, müessese ve teşekküllere içtenlikle ve saygılarımız. la şukranlarımızı arzederiz. 1 = TEŞEKKÜR BERK Ailesinin anneleri, ŞEKER Ailesinin abla ve halalan hastalığı sırasında sonsuz ilgilerıni esirgemeyen Akşehirin mümtaz ve hazık doktorlarından Haiis ÇİMİLİ ve Süleyman Vehbi TURAN'a, vefatını müteakip cenaze merasimine katılan, telgraf, telefon, mektup!a ve bızzat gelmek suretiyle acımızı payla«an akraba, dost ve hemşehrilerimize şukranlarımızı sunanz. BERK ve ŞEKER Aileleri (Cumhuriyet 1Ü603) I = 5 ~ = ~ ^ = [ FATMA BERK'in ( Ş = •^ S = ~ = Nixon'ın Dramı Başkan Nixon"ın türlü yolsuzluklariyle llgıli arastırma ve aoruşturmanm ağırlığj şimdi vergi işleri çevresinde toplanmıstır. Başkan olduğu gerekçesiye Watergate skandalındaki rolünü aydınJatacak ses bantlarım vermeyip, sonra yarcıç Sirika'ya tes lım ettıği gibi. Nixon «bir Amerika n yurttaşı» olarak, kişisel ULA$,YALKIN, DAVRAN AİLELERİ (Moran: 2812 ıüC24) .•TlllIlllllllllllllllllllllllllllllllflMIIIIIIIIIIIIIIIIIIHIIIIIIIIIIIMIimUIMir?