Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA DORT Kim olduğu bilinmeyen adam kestirip atıyor: Yo evei ya hayır 1943, görünüşte öbur günlerden farklı degüdi. Biriki günlük işı bitirdikten sonra büroyu erken terketmiş, evin yolunu tutmuştum. Arabayı sürerken gün sona ermed"en hayatımı değiştirecek önemde bir olayla karşılaşacağımdan tamamen habersizdim. Erken yatmayı koymustum kafama. Biraz okuduktan sonra lambayı söndürerek uykuya daldım. Telefon çaldıgmda mışıl mışıl uyuyordum. Birinci Sekreterin kansı Frau Jenke tdi. Çabuk konuşuyordu. Tedirgindi: Derhal bize gelir misiniı? Kocaın siıinle gorüşmek istiyor. Ona yatakta olduğumu, benl ne için aratfığını sorarken Frau Jenke birdenbire söziimu kesti: Çok acele. Lâtfen hemen gelin ! Ben aeeleyle giyinirken ka. nm da uyanmışü. Herhalde gene ipe sapa gelmez bir iş içın çağnlıyordum. Saat gecenin onbuçuguydu. Birkaç dakıka sonra, Türklerin. roimarîsi ve birkaç binadan müteşekkil olması nedeniyle Alman Köyü diye adlandırdıkları Büyükelçiliğin onundeydim. Türk kapıcı uykulu gözlerle büyük demir kapîyı aralaJı. Az sonra Jenke'lerin zilini çalıyordum. Kapıyı bizzat FTau Jerske açmıştı. Beni uyandırdığı içın özür diledi ilkin". Kocam yattı. An» yann sabah erkenden görmek istiyor siri.. Sonra salonun kapısım işaret ederek : Gırip görfinfislü bir adam var Içerde. Blze satmak istediği bir seyler varmış elinde. Lutfen konnsnn onnnla. öfcrenîn mesele nedir.. Giderken kapıyı çekmeyi nnntmayın. Hiırnctçilerin hepsi oyuyor.. dedıkten sonra ortahktan kayboloTu ISA bir süre önce ajanslar tkinci Dünya Savaşının ünlii casnsn Çiçero'nun, Münih te öldügünü haber verdller. m üncü Reich'in taaber alma. servislerinin «Arnsvut» adını taktıkları Çiçero akıl durdurncu bir serüvenden sonra, sessizce çekildigi köşesinde beş parasız veda etmisti dünyaya. Son isi gece bekçiliği idi. Asıl adt Elyeza Bazna olan Çiçero, 1943 yıllanndan itibaren m . Reichin gizli servislerine 400 den faıla sîzü belre satraıştı. Gizli belgeler arasınrta savasın kaderini etkileyeeek degerde olanlamevcnttu. Ancak Amerikan gizli servisleri, Almanlann gizli haberlesmelerinden Çiçero'nun kimliğini tesbit etmişler ve bu bilgiyi vakit geçirmeksiıin lngiliz servislerine iletmişlerdi. în K gilit Büyilkeiçisinin oda hiımetçisi Çiçero'nnn haber kaynağı bn andan itibaren bıçak gibi kesilmişti. ö i e yanda Çiçero'nun Nazilerden aldı| ı 15 milyon Türk lirası (o zamanki de|eriyle) tatanndaki îngiliz liralan ise tamamen sahteydi. «Ankara Casusu» böylece, harikulâde bir yükselişten sonra yeniden basladığı yere dönmüştü. Hakkında yazılan kitaplar, ünlii Ingiliz aktörö James Mason'nn basrolünü oynadığı filim Çiçero'nnn alınyazısını defistiremedi. Asağıda sunulan yan dizisi, ulaslararası easuslann cirit attıklan 19431er Ankara'sının esrarlı atmosferi içinde Çiçero serUveninin en canalıcı bSlümlerini Nazilerin Tnrk baskentindeki gizli ajanlanndan C. C. Moyzisch'in tanıklığından yararlanarak hikâye etmektedir. dirgin bır sesle. Jenke'nin kendisini görmemi istediğini söyledim ona. Şimdi lambanın tşığında yüzünü iyıce seçebiliyordum. Rahatlamıs görünuyordu. EUismde oimalıydı. Sık simsiyah saçları arkaya doğru taranmıştı. Genis bir alnı vardı. Kovu gözieri yüzümden kapıya gidip geliyordu. Çenesi sert hathydı. Şekilsiz bir burnu vardı. Sevimli bir insan d'enemezdi. Daha sonra onu iyice tanıdıgımda makiyaisız bir soytanya benzetecektim. Kısaca düsündüklerini belli etmeyen bir yüze sahipti adam. «Kim olabiİlr?» diye geçiriyordum içimden. Herhalde diplomat olamazdı. Bir koltuğa yerleşerek, ona da oturması için işaret ettim. Oralı olmadı. Ayaklarınm ucuna basarak kapıya yönelö*i ve hızla açarak etrafı dinledi bir süre. Sonra yavasça kapadı. Belirli bir biçimde rahatlamıstı. O anda gerçekten esrarlı bir insan izlenimi verlyordu. Daha sonra kötü Fransızcasıyla konuşmaya basladı: Sizin için. isterseniz Almanya için bir teklifim var. Ama konnvu açmadan önee teklifi kabul etseniz de etmeseniz de bnndan kimseye söz Ftmiveceiinize dair söz verin. Tabiî sefiniz bariç. Bn konuda en küçük bir ihmal ikimizin hayatını da tehlikeye sokar. Iki elim kanda olsa intikamımı alırım. Holde yalnız başırna kalmıştım. Salona girdim. Perdeler sıkıca çekilmışti. Geniş ve rahat koltuklarla bezenmiş koca salonu sadece ıki masa lambası aydınlatıyordu K ARŞIDAKİ koltukların birinde oturuyordu adam. Yüzünü göremiyordum. Uyuyor gibıydi. Ama uyuduğu yoktu. Ayağa kalktı ve bana Fransızca: Kimsiniı? diye sordu. Te • Guip hir adamdı... Çok telâşh Te heyecanlı görünüyordu... Buna mukabil istediğl para korkunçtu... Fakat elindeki belgelerin büyük deşer taşıdığını. savaşın kaderini değriştirecek kadar önemli olduğnnn söylüyordumuazzamdı. Bır sigara ikram ettim. Memnuniyetle kabul etti. Birkaç nefes çekti aeeleyle. Sonra birdenbire sigarayı yere atarak yeniden kapıya yöneldı. Kimsecikler yoktu. Sonra gelıp onümde dikildı: Kim olduğumu bilmek istersiniz değil mi? Adımın Snemi yok. Aynca işle de ilgili değil. Belki ne iş yaptıgımı söylerim size. Ama size üç gün muhlet veriyomm. Şefinizi görmeniz gerek. Şfipbesiz onun da Berlin'le temasa geçmesi lâzım gelecek. 30 Ekim saat 15'te büronnza telefon edecejim ve benim için bir mektap var raı diye soracafım. Adım Pierre ola. cak. Cevabınız hayır olnrsa bir. birimizi artık hiçbir zaman görmeyecegiz. Evet derseniz bu tekUriml kabnl ettifiniz anlanuna geleeek. Bn dnmmda sizl aynı zünün gecesi saat lt'da kaldıktan sonra benden butün zİTaret edecegim. Görüsme bnısıklan sondürmemı ıstedı. Derada olmayacak. Randevn için dıklerını yaptım. Gerı döndubir baska yer seçeceîiı. O zağümde adam yakalarını kaldırman size tngiliz gizli belgeleri. mıs, şapkasını gözlerine kadar nin fototraflanm havi ikl bomdırmış, ziîiri karanlığa suzülbin tevdi edeccüm. Siz de bamek üzere bazırdı. na banknot olarak yirtni bin ingiliz lirası vereceksiniz. Sizin Kapının esığinde beklıyorriskiniz yirmi bin İngiliz lirası. dum onu. Çıkarken birdenbire Benim riskim ise hayatım.. tlk kolumu tutarak. ıslık gibi bır teslimaUan memnun kalırsanız sesle kulağıma fısıldadı : bnnu başkaları da izleyecek. Kim olduğumu merak ediSonra teslim edeceğinı her boyorsnnuz deftil mi? Söyleyeyim. bin için on bes bin tngiliz liBen tngiliz Büyokelçisinin özel rası alacagım. Tamara raı? usagıyım . Ve tepkimi beklemeksizin kaArfamın tekUflerinin ciddi olranlıkta kayboldu. duğuna lyıce inanmıştım Ama istedıği para yine de korkunçtu. Sonunda 30 Ekim saat 15'te YARIN . büroma telefon etmesi hususunda anlaştık. Teklifin kabul Von Papen ve Ribbenedilmesı halinde ise Büyükelçiliğin bahçesinde alet edevat trop kabul ediyor hangarında buluşacaktık. Detaylar üzerinde mutabık IIIIIIHII •••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••III konuveresim:AYHANBAŞQĞLU FAKtR BAYKURT 130 Zakey kapının agzına geldi, nsulca durup baktı Uluguşa. Tırpanı eline almıs, onu, çocnkların çapıttan yaptıgı gelin gibi havaya kaldırmış. hem seviyor, hem soruyordu: «Deiil mi tırpışım, defil mi, defil mi?» Dayanamayıp içeri daldı Zakey: «Heya Ulugns nine heya, valla heya!» dedi. Basını Dürünün salladıgı gibl salladı. Dişini. dudaklannı, dUini DürüBÜn çösterdiği cösterdi. «Heya. thugus nine!» dedi. '' ' ' ' " " ' • ^d? sJhp^itldi. «Emm* bmt «bfaj» «tesıl dotturacam. nasıl batlavacak?» diye tasalanmaLloguş döniip baktı, Zakev gelmiş: «Bak ya başladı. «tSne iplikle diksem ırözüm keser Zakeyim, töbe! bak Dürücüsüm, bak yapılral acap? Bir ip bnlnp baglasam çok mn çirkin dı geldi! Sa tırpısın gözelliğine bak! Kimin var durur? Cirkin bir «ev Istemem! f akışmaz tırpıböyle tırpısı, suna bak!» dedi. Kolunu Zakevin şıma! Duru kızima vakısmaz. Nerde sinci o kaomruna attı, Zakeyi öptfl. «Zakeeey! Kız Zara yere ıridesi inneler inlikler aeap?» key!..» dedi sonra. «Git işine kız Zakey! Hadi sen isine git kmm Zakey! Ben de, kendi işlerim Hemen kalktı. itnelige eitti. Bir ISne çekti. var, onlara sahap olayım. hadi kızım Zakeyim!» Torbadan iplik çıkardı. bir sövQm cekti. Ucunu dedi. ıslattı. t*nevi tnttn fön ısitina. Denedi rpliii. Zakey: «Bir işim yok benim!» diye direndi. Denedi denrdi. «Geeireneeo nftrasınm! Bayâ da «Yok deme, yok deme! Vardır isin! Hep Beçiririm! Kör ol«am erine eeçiririm! Neye sekız kısmının isi olmaz mı a benim Zakeyim? çiremrvecekmisim?» de^f. Rıkm nsanmadan deÇah çırpı dasıtırlar. sn doldnrturlar. Bak dünedi. Geçirdi sonunda. Hemen aldj tırpanını. iftün oluvor, kız evine git, git bir işin sahabı ol. neyle iplikle dikti poçonnn nçlarını. Tırpı<ın Benim de işim var .» başını topnı .eibi yaptı. «Ne stfzel oldn! Ne sfislü oldu! Baksanıza ayol! BSvle bir tırpıs Kör«Bir işin varsa berabar yapalım, benim isint dünüz mü bueBnece? Kövlerde. şeherlerde ?öryok!» dünüz mü? Kızılcada, Ankarada. Atinede. Ama. «Kız Zakeeey! ls var halk içinde, ts var rikada ^ördünSz mü? Var mı bövle tırpısı varhulk içinde kız! Benim bir işim var, yek basısılların?» Dudaklanna «ötüröp öptü. «Ne tözd ma gSrecem, anlamıyor mnsnn kız? Kız gözet oldun. ne tavdalı oldan?» âedi 5ptfi. Rıraktı Zakev! Kız çi] cöiüslü karabakkal kuşu!..» sonra. Aynalı sandıfrn icini veniden aradı taBir burkuldu Zakey. Solar eibi oldu yüzn: radı. Bir bohca btılup aldı. Çıkarıp kovdu orta«Eyi madem, «idevim...» dedi asulca. va: «Veririm! Vermeye veririm! Dürü kızıma «Git ya, hemen git!» dedi Ulueus. oanlanm feda olrun! Emme isini bitirdikten Çıkıp gitti Zakey. Ağlavacak *ibi oldn. N e . sonra bıragır da eiderse kime kalacak o Topak reye gidecek? Kız evine. Dörünün yanına mı, Sovulcanın konafında? Vermeve veririm. emme yoksa kendi evlerine mi? Karar veremedi bir bnrası düsöndürüyor .» Mor bir bohçaydı. Sıran. Durakladı. Sonra ikl avaiını birden yere malarla islenmisti. Eskl. çok <ski bir moda özevnrdu: «Evimize gider ağlarım a|lanm ben de!» reydi. «Canım feda olsun Düriîme! Alırsa badedi. «Saklıyor benden . kapanır ağlanm ..» sım ırözüm tistSne. alsm eötürsün berabannda. Ulugus, evinin bir tek ziynetini, aynalı san. Emme almaz da kalırsa. gine başım tozüm ü%. dı|ını açtı. fcinden bir bohça çıkardı. Bir pes<üne! Ne yapalım? Çınlçılbak yoilayıverecek kir çıkardı. Bir poçu çıkardı. Poçuyn aldı. güdefcilim ya! Ulntus ninesinin eönlünden heçbfr tnttu. Güllerini çiçekierinl kokladı. tncecik, sev kopmamıs mı sansinlar? ölmemisim daha! • bir poçnydu. Morlan, pembeleri vardı. ı k ••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••••«••«•••••••••••••••I fArkam var) Dururdu sandı|ının dibinde. TS kızlıfından kal. maydı. Sevdadan nçtuğu pünlerin uzak bir anısı alarak ara sıra çıkarır koklardı. Bakardı. Simdi de baktı. kokladı. Kokladı nzun uzun. Kocası l'lueus takınmıstı bir zaman. Kokladı. Onun bir tfirlO kaybolmayan kokularını Içine çekti. Sonra birden ivediye bindirdi işi. Ikive, dörde, sekize katladı poçuvu. «Tırpısımın el dntacak verini çılbacık komak olur rau? Olmaz hfpÇirn?» dedi. ^ldfc tırfy nı.ı>*E]( tpta"^r»k iTOntsMmaya bnsladı »oçoy». Sardı sar Gok önemli 6 DtŞl BOND TİFFANY JONES ÖZLERÎNİN boş olmadhgım anlatmak için elini boğazına eoturmü;, sıkar gibi yapmı$ti. Boylece. $aka«ı «lroadıgı' nı belirtmek istiyordu. Söx verivoT musunnz? Tabiî.. Söı veriyomm. Sır naklamasını bilmeyen birinin burada ne işi olabilir? Bu arada saatime baktığımı farketmisti. Niçin burada bnlnndufnmn öğrenince bütün zamanınızı bana hasretmek isteyeceksiniı. Teklifim hükümetiniz için son derece önemlidir. Ben Tereddüt ediyordu. Va Fransızcası yetmiyor, ya da tepkimi ölçmek için numara yapıyor olmalıydı. . Son dereee fizli baıı belseler verebillrim siıe.. Son derece gizli ve önemli belgeler. Derin bir nefe» aldıktan «onra : Bunlar dotrnea tngiltere BüyükelçUi^inden geliyor. Ne derainiz? Siıi ilgilendirir degi! mi? Şaskınlıftımı gızlemek jçin müthis çaba harcıyordum. Ama ilk düşündügüm sey, kolay para kazanma peşinde koşan küçük çapta bir sahtekârla karşı karsıva bulunduğum idi. Buna ragmen yine de dikkatli Olmalıydım Sanki (füsünceleriml Veşfetmisti. Devam etti : Çok para kazanraak istiyornm bn isten. tsim. anlıyorsvnuz. çok tehtikeli. Takavı ele verirsem efer kelle gider.. • J * I S E 18 LtNİ yine bogazına götürmuştü. Ama bu kez hedef ben degıldim. Bu tür isler fcin fonnnnı olrnalı. Yani Elciliğin fonn olmalı diyorom. Hükümetiniz buInr parayı. Tirmi bin lira istivornm. Tirmi bin tngiliı lirası.. Ama bn çılrmlık! dive haykırıyorum Böyle bir sey asla söt konusn olatnaz. Burada dcdieiniı kadar paramız vok. Hele Inriliz lirası olarak hiç vok. BSvle bir fiyat önermeniz için belçeleriniz büvük önem tasımalı. \ma her serdcn önce el'nizdeki beljeleri SÖrmc'ivim. Vamnııda TOI? Henüz aklımı kacırmadım. Yıllarca bneün irin hazırlandım. tsin bütün detavlanni inceledim. Simdi hnrekete secme zamanı geldi. Size sartlarımı sovleyecegim. Kabu] pdivorsani7 ne âlâ. Etmivorsanız öne dogru eeıierek « İ eliD y nın isaret psrmagı ; e pencere vönünu eösterivordu: EtmİTorsanız. o tarafa Ciderim Belki oniar ileilenirler E GARTH AYLÂK MUSA t'saret parmagı Sovvet Büyükelçiliftini gosterıyordu. Uzun bir sesMzlilîten sonra ıslık çalar gibi su kelimeler döküidü ağzından * tngilizlerden nefret ederim. Yavas vavas O ANDA neler düşündüğümu ayrıntılarıyla hatırlamıyorum Ama yavaş yavaş arfamın pahtekâr olmadığına aklım vatmıstı Fanatiğin biri oimalıydı. Ama ıstedıği para Maigret on dakika kadar sorgu yargıcvna uğrayıp elde edilen sonuçları bildirdi kendisine. Saat öğleyi biraz geçtiği için de, omuzlarmı kaldırmıs, evine geldi. Maıgret'nin omuzlannı kaldır ması keyüsiz olduğunun içaretiydi. Gazeteyi okumuî olan kansı: Vosges alanı olayıyla sen mi uğıaşıyorsun diye sordu. Ben uğrasıyorum. Ve Maigret gayet özel bir biçimde oturdu ve gayet özel bir biçimde baktı Madam Maigret'ye. Bakışlarında hem aşurı bir sefkat, hem de azıcık bir endişa vardı. Hep Madam Martin'in huzünlü gözlerini, siyah elbiselerini, ince yüzünü görüyordu. Ve gözlerinden fışkıran gözyaşları, içindeki gizli bir ateş« değmış gibi kayboluyor, biraz sonra tekrar hskınyordu. Madam Couchet'nin fcürklerl vardı Madam Martin'ln yoktu. Couchet Fransa bisiklet turuna katılanlarm yiyecek içeceklerini düzenliyordu ve ilk kansı aynı şapkayı üç yü giymek zorunda kalıyordu. Vo çocuk.. Ve PigaUe Oteli'nde gece masası üstundeki eter 5işesi. Ve Celine, sokağa ancak devam h dostu olmadığı zaman, bir sure icin inen. Ve Nine Canı sıkık bir halin var. Yüzün iyi değil. Nezle oluyorsun galiba. Doğruydu bu. Maigret'nin genzi yanıyordu, basında bir ağırlık vardı. Getirdiğin bu şemsiye de ne? Felâket bir sey bu. Madam Martin'in semsiyesi. Ciklet renkli pardösü ve siyah Maigret kapıcı dairesinln kapisını çaldığı zaman Madam Bourcier"yi, kapıcı kadını, Dufayel mağazasmın bir tahsildanna olup bitenleri anlatırken buldu. Adamın mavi üniforması üstünde, beline takılmıs küçük bir hokka vardı. Şimdiye kadar hiç blr olayın olmadığı bir evde. ffişşst... Komiser geldl. Kadının çok uzaktan Madam Martinie akrabaymış gibi bir havası vardu Şu anlamdaki her ikisi de yası ve cinsiyeti olmayan kadınlardandı. Ve ikisi d» mutsuzdular yahut öyle sanıyorlardı kendüerini, Sadece kapıcı fcadında daha çok bir tevekkul vardı; kaderine karşı yan hay\'ansı bir tevekkül. ipek elbiseyle pazar günü Champs Elysâes'de dolaşan Martin çifti. Bir şey değil. Saat kacta dönerim bilmiyorum. Burüar anlatüamıyan izlenimlerdır; binada anormal bir şey olduğu seziüyordu. daha cephesınden seziliyordu. lncili cenaze çelenkleri dükkânda bır hareket mı varcTı? Herhalde kiracüar ortaklaşa bir çelenk göndermek için anlasmışlardı aralannda. Salonu cümle kapısınm öteki yönüne açılan kadın berberinin bakıslan endişeli miydi? Genellikle o gun evin havası sağlıkb değfldl. Ve saat dört oldu|u, akşam olmaya başladığı için de cümle kapısındaki küçük Cülünç lâmba yanmışh. Karşıda parkm bekçisi parmakhklan kapaüyordu. SaintMarc'lann valesi, birinci katta. ağır ağır, hesapb tcitapb perdeleri çekiyordu. J0J0.. Llli.. Durmayın yolun Ustünde.. İyi akşaralar K o tniser bey.. Bu sabah bekledım sizl... Ne hikâyeler... Bütün kiracılan dolaşıp çelengo kablacaklann listesini düzenlomeye çabştım Ne zamanmı? cenaze törem, malum mu? Şey bu arada, Madam de Saint Maro . Biliyorsunuz.. Bır şey söylemeseniz feendisine. Mösyö de Salnt • Maro bu sabah geldl o durumda hevecanlanmasından korkuyor. Avlu mavtmsı bir havayla do> luyordu. Her iki lâmbadan da, hem cümlc kapısindakmden, hem duvara yapışık olandan, uzun san çizgiler uzasıyordu. Maigret: Madam Martin'ln dairesl nerde. <iıye sordu. tkinci katta sahanlıktan dönünce soldaki üçüncü kapı. Komiser pencereyi büiyordu. Işık vardı pencerede ama perdenin üstüne hiç bir eöige vurmuyordu. (Arkaa rar) •