Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA İKİ : CUMHURİYET 21 Ocak 1971 «Bir yıl sonrasını dtişünüyorsan tohuın ek, Ağaç dik, on yıl sonrası ise tasarladığın, Ama yüz yıl sonrası ıse düşündüğün, halkı eğit. Bir kez tirün verir ekersen tohum. Bir kez ağaç dıkersen on kez ürün verlr, Yüz kez olur bu ürtln efitirsen halkı. Balık verırsen bir kez doyrrursun halkı, öğretırsen balık tutmasını hep doyar kamı.» ukandaki dizeleri, KnanTro »dh esM bir Çin ozanı yazmış. KuanTzu, bn sözleri I.Ö. bin yıllannda söylemiş. Yüzyılları, bin yıllan aşıp çelmls bu sözler, nice çaglar aşarak, nice sınırkarı geçerek... Halk için yıpılmıs her iyi davranışın, halkm yararına yöneltilmiş her sözön, böylesine sonsuz bir anlamı vardır. Bu sözlerin, günümuzde de değerinden hiç bir şey yitinnedigi gSrülüyor. Sözlerin bu eskimezliği, hajkın gerçeklerini yansıtma gücfinden geliyor. Gündelik çözüm yollarır.a bel bağlamıyor KuanTzu, sorunlara, temelinden bir çözüm getirmeyi amaçlıyor, yüz yıl sonralanm düşunfiyor. Halkının önü« ne bir kaç «bahk» atıp, «Haydi. yiyin de doyun:» diyen yöneticilerin. politikacılann aldatmacalarına kanmıyor. Halkı bilinçlendirmeyi, ona kendi emeğiyle «doyma» olanağının kazandırıhnasım istiyor. Çünkn insan, eme» ğini kattığı bir i?in anlamını daha. tyi kavrar, o işe daha yürekten saym duy«r. Bu yör.den, Ku»nTzn"nun, «halkı eğitme» konusundaki düşüncelerinden, «balkı bilinçlendirme» anlamını çıkarmak jrerekir. Yurdumuz insanının temel çelişkisi de, eRİtimden yeterince yararVar.amama gerçeğinde düfümlenmektedir. HALKI EĞİTMEK Adnan BİNYAZAR atarak yenilerini kazandırmayı amaçlar egitim. Ünlü düşünür Bertrand Russell, eğitimin üç amacı üzerinde özellikle durur. Her üç ajnaç da hem ayrı ayrı, hem de topluca, insaıu çeşitli yönlerden biçimlendirmektedirler: «Bunlarm ilkine göre eğıtımın tek amacı, yetışme olanakları sağlamak ve engelleyici etkileri ortadan kaldırmaktır. îkinci kızrama göre eğitimin amacı, bıreye kültür vermek ve onun yeteneklerinl mfimkün olan en geniş 01çüde geliştirmektir. Üçüncüsü, eğitimin birey yönünden değıl, toplum yönünden ele ahnması gerektiğini, görevlnin yararlı yurttaşlar yetiştirmek oldugunu ileri sürer.» (Eğitim ve Toplum Düzeni, s. 20) Uygun bir eğitim düzeni seçmenin, bu üç amaçtan gerekli oranlarda yararlanmaya baelı olduğu sonucuna vanyor Bertrand Russell. ticilerin ve o gflnün politikacılannm tepkisiyle karşılanmıştiT. Çünkn Sokrates'in egitiminde toplumsal eleştiri söz konusudur. Bu, yüzyıllarca böyle süriip gitmiştir. Denebilir ki düşünce savaşı, eğitimi halka iletmek isteyenlerle, bunun karşısına çıkanlar arasmda olmustur. Çağımızda da sürüp gitmektedir bn savaş. Avnca bu savaş, geçmiş çağlann eğitime verdiği anlam nedeniyle, günümüzde daha da yoğunlaşmıştır. Sözgelimi, «Ortaçağlarda eğitim deyince papazlann eğitimi anlaşüırdı. Rönesanstan son zamanlara dek eğitim. kibarlann eğitimi demekti.» Halk, Incil'deki kurallan öğrenerek almyazısma katlanmayı öğrenecekti. Almyazısına inanan insanlar, çıkarcüann oyunlannı göremiyecektir doğal olarak. ukanda eğiY timin bir değindiklerimizin dışında, topazınlığm tekelinde olması, w • Eğitimi sömürme örüldüğü gibi, ister bireye, lster toplnma yönelik olsun, eğitimin, tüm insanı kapsayan bir yanı vardır. Ne var M, hemen her çağda, egemen güçlerin baskısı altmda, çıkarcı sınıfın bir sömürü aracı olma yolunda geliştirilmiştir efitim. Sözgelimi, bugün geniş topluluklan ilgilendiren Kelile ve Dimne'yi Beydaba, ileride yönetimi ele alacak olan prensleri yetiştirmek amacıyla yazmıştır. O çağlarda. okulların yaygın olmayışı bir yana, eğitimin toplumla ilgili oluşu da düşfinülemezdi. Toplum, «efendi» ye hizmet etme yolunda koşullanmıştı. Geniş halk topluluklannm, böylesine eğitici bir yapıttan yararlanmaları yüzyıllar, hattâ binyülar sonra gerçeklesmiştir. Eski Yunanda. Sokrates'in, efitiminl, geniş alanlar» yaymak Istemesi, egemen yöne sa eğitim, toplumlann tarlhsel evrlml lçlnde gelişımıni, bir aşamadan yeni bir aşamaya geçmesini sağlayıcı, ileriye götürücü bir göreve de sahiptir. Geniş balk kitlelerinin uyanması, hak ve sorunlanna sahip çıkması, bunlan savunması, elde etmesi, bu amaçla örgütlenmesi konusunda eğıtime büyük görev düşmektedır.» Eğitim, «halk eğitimi» kapsamı içinde ele alınırsa, bunun amacı şöylece saptanabilir: «Halk eğitimi, halkın sorunlarını çozmesine, çıkarlarını korumasına, sorunlann temelinde yatan gerçek çelişkileri görmesine, bilinçlenmesıne yardımcı olmak zorundadır. Toplumun, insanlığın tarihsel çizgisi üzerinde ilerlemesi ancak güçsüz halk kitlelerinin bu alandaJd bilinçlenmesine bağlıdırj» Bu amaç gerçekleştirilirse toplum, bilinçlenmiş olacaktır. Bilinçli bir toplum, sömürüldüğünün farkına varacaktır. Ülkesinde, üretim araçlanndan gereğince yararlanmadığun anlıyacaktır. Yurdumuzun, yüzde sekseni okuma yazma bilmiyen insanı. Cumhurbaşkanından ImamHatip okulu istiyeceğine; kendini çağdaş oygarlık düzeyine ulaştıracak, çağdaş bilimi, tekniği. sanatı öğreten okullar isteyecektir. Urününü, dolayısiyle emeğitü değerlendiren kooperatinerin kurulmasını gerçekleştirecektir. Yurdunun «gerçek efendisi» olduğunun bilincine varacaktır. MIT sorunu? i • CtA, bütün dünyada ve Türkiye'dc pek meşhurdnr. CİA'yı Türk aydınları da artık pek ıyi tanıyorlar, Birleşik Devietler içinde bir devlet olduğunu biliyorlar. Ispatlanmıştır ki, mazlom ülkelerde emperyalizmin Beşinci Kol'n çibi çalışır CÎA.. Salgınlar ve iç savaslar çıkarır, çerekti^inde kargaşa yaratır, einayet i?ler, gerici darbeler hazırlar. Nice Batı kaynaklı yayında; yer, tarih ve olay fösterilerek CİA'nın marifetleri anlatılmıstır. Amerikan siıli örgütünün maskesini düsüren, liberal Batı aydınlarıdır. E|er bir aydın, gerçekten liberal ise, açık rejime ve insan haklanna aykırı her soy davramşın karşısına çıkar. Batı demokrasilerine bütün dünyada saygı kazandıran bir etken, liberal avdınların fikir ve vicdan özçürlü^ü. ve insan hakları konusundaki tavizsiz ve geleneksel davranıslarıdır. Bizdeki • sözde liberal aydmlar. bn tipin yozlasmıs mukallitleridir. • Amerika'da CİA'nın içyüzünü ortaya koyan aydmlar, Türkiye'nin önüne çok önemli bir sorun getirdiler. Çünkü Birleşik Devietler. askerî yardım kurulları, tekelleri, kumpanjaları ve eizli örçütlerivle vatanımıza postu sermisti. Amerikan Dısisleri Bakanhgında Türkiye ve Tunanistan Masası. CÎA'ja baîlıydı. Yetkili açızlardan ö«renilen bn gerçek, «ashington'un Türkiye ili«ikilerini CİA kanallarından gecirerek sekillendirdigi haberini biate verivordu. Bizim MtT'in (Millî îstihbarat Teskilâtı) de CİA ile isbirliti içinde bulunduîn çoktan beri söylenen seydi. Bnçün Türkiye'de ivedilikle önümüze çıkan somnun adı MÎT'tir. Ne var ki, bu konuyla ilgilenmek sanıldıgı kadar kolay aegildir. îsin içinde bulunanlar bile MlT'in nereden baslavıp nerede bitti|ini bilmezler. MtT'in kendi içinde de çesitli egilimler vardır. Biz vaktivle bn örgütü elestirmis ve birtakım mektuplar almıştık. Bn mektuplar da deniyordu ki : Bn konnyn kapat ! Sen bn Teskilâtm ne demek oldufıınn bilmezsin ! Sonra basına gelecekleri hesap edemezsin .. Hiç knsknsnz böyle şeylerin bir önemi yoktur. Böyle «nektnplann yeri de çöp sepetidir. Ne var ki, bn kontrolsuz örgüt, bueün çesitli devlet makamlarında oturan sorumlu kisilerin düsüncelerini hamur gibi yoguracak olanaklara sahiptir. Telefonlan dinlemekte. mektupları açmakta, ClA ile avnı yörüngede çalısrnakta, 27 Mavı« Anavasasıvla çeliskili bir faaliyet içinde bulunmaktadır. Bazan Demirel'in desieçi olmayı, devletin güvenliîini «saŞlamaktan daha yukanda tntmaktadır. Anayasamı7in sosvalizme açık olduju artık Anavasa Mahkemesi karariyle kesinlesti^i halde. MİT'ten bazı aianlar devlet kurnmlarında konferanslar vererek, solcn yazar ve devrimciler aleyhinde beyin vıkama amacıyla propaganda yapmaya yeltenmektedirler. Bn hafta çıkan «Devrim» dergisinden gazeteci Mithat Perin'in bir MİT mensubn oldnfunn öSreniyoruz. Babıâlinin t»nınmıs gazetecilerinden Bay Mithat Perin'in MtT'e yazdığı bir mektnp Devrim dergisinde acıklanmıstır. Simdi ögTenivornz ki, uzun vıllar MtT'e calısan bn eazeteci, 27 Mayıs Devrimiyle Yassıada'va vollanmıs. ama cıktıktan sonra tekrar MtT ile ilişkilere girmistir. Bu iliskiler, basm meslegi adına ne şekilde yorumlanacaktır? Şimdiye kadar ortaya çıkan sndnr : MtT, devletin eüvenlitini degil, DP AP cephesinde daha çok DemireFe dönük sermaveci iktidarın güvenligini saflamava çalısmaktadır. Bn arada ilerici yazaTİann, devrimcilerin ve yolsnzlukları ortaya çıkarmak isteyen devlet memvrlsrımn aleyhine bir tutum içindedir. Herhalde durnro kesenkes aydınlanmaya mnhtaçtır. Parlamentonnn görevi bn gibi hallerde jeniş bir snstırmayı öngörmektir. MtT'in devletin ffivenli(ini saglıyacak çahşmslarda gizli faaliyet Röstermesi tabiidir. Ancak bn gizlilik başka «ey, MtT'in CtA ve sermaye çevreleTİ He iliskilerinin ortaya çıkanlması b»şka şeydir. E|er bnknk devleti tsek, hiçbir örtrflt, temel insan haklanna ve Anayasa'ya aykırı bir faaliyetin içine çiremez. Girdigi anda. devletin temelini bizzat kendi faalivetiyle sarsmıs olur. Türkiye'nin namuslu avdınları bn konn üstüne eğilmek zornndadırlar. Açık rejim götterisi altıntfa gizli faaliyetie ve CtA a»etotlsnyla iktidara hizmet etmek isteyen kisilerin MtT içinde banndırılması, blzzat^MtT'in itibanna ve millî güvenligimiıe bü. yük darbe olıcağından, meselenin bir an Snce ele alınmasını istiyoruı. Eğitimin anlamı aygın anlamiyle eğitim «bir kimseyi duyguca, davranışça, görguce istenilene yani gudülen ereğe göre biçimlendirmek işi» dir. Daha genel bir anlamda, eğitimle, bazı alıskanhklar, davranış biçimleri ve bir dünya görüsü kazanınz. Kimi davTanıslan söküp lumsal Uetişimin kurulmasını da engellemiştir. Halkla aydın arasındaki kopukluğun nedeni de hundan ileri gelir. Aydın, halk anlayışında, başka bir gezegenin insanı gibi görülmiiştür. Aydın ise, ya aşağüamıs halkı, ona «Sen adam olama^şın!» demiş, ya da «Sen ne güzel bulursun, gezsen Anadoluyu» anlayışiyle yarattıği edebiyatı, ona yaklasma sanmıştır. Bu da ana çelişkilerden biridir. Çıkar yol, halkın gerçeğine yönelmektir. Bu iletişim kurulmadığı için halk, sömüruldüğünün farkma varamamıştır. Bu farkına varamama olgusu, çıkarcıların da işine gelmiştir. «Halk Eğitimine Giriş» adlı yapıtmda, Doç. Dr. Cevat Geray, bu soruna nesnel bir değerlendirmeyle eğilmekte, halkın eğitilmesi konnsunda ilginç önerilerde bulunmaktadır: «Toplumda tiretim güçlerini elinde tutan egemen sınınar, statükonun değişmemesi için eğitimi bir araç olarak kullanmaktadırlar. Oy Sonuç alkı eğitmek için i?, eHarttırmaktır. Bununyapılacak çıkartemel ya ğitimi gerçekleştirerek okuryazaT sayısııu için de yol, köy enstitülerini yeniden açmak, y« da bu «model» den yararlanarak. halkı bilinçlendirecek, ona devrim ilkelerini benimsetecek yeni okullar kurmak. En azından okuryazar insanlar, içinde yaşadıklan çevTeyi, çağdaş dünyayı, yurdunun gerçeklerici tanıyabilecektir. Kimlerin kendi yararlarına çalıştıklarını bilecek, yöneticileri daha nesnel ölçülerden geçirerek seçecektir. Yöneticinin konuştuğu dil onun dili, atan yüreği onun yüreği, düşünen kafası onun kafası olacaktır. KuanTzu'nun deyimiyle, «balık veren» le, «balık tutmasını öğreten» i birbirinden ayırabilecektir. Gerçek bilinçlenme bu değil midir? İİNDEN UNE Bir gün siz de sürüneceksiniz! Mütarcke yıllarını hatırlayanlar, o zamanki memurların faal •e ?avri faal olarak ikiye a>nldığını, maaslann tnuntazam çıkmadığını, bir süre memurlara intiıamsız fasılalarla yanmşar maas verildiğini bileceklerdir. O zaman bakkaldan, kasaptan veresiye yemeğe mecbur olan bu gibi vatandaslara: Tine de şükredin Abdülhamit han zamanında maaslann üç ay çıkmadığı olurdu, diye teselli verenler de bulunurdu. Mizah gazeteleri hep devlete güvendikleri için aç kalan memurların hikâycsiyle dolardı. Aradan tam yanm yüz yıl geçti, dönd'ük, dolastık, tekrar mütareke devirlerindeki hale düştük!.. Hazinede para bnlunmaz, maasların • 170i verilir, belediye maas dağıtamaz, müteahhid istihkalanı alamaz. Etneklilere gelince, bunların zaten yasaması lüzumsuz olduğundan (!) yem borusuyle yetinmeleri gereklidir. Bu sebepten dolayı eldeki mevcut kanun işletilmeyecek, onları haklanndan mahrum etmek için emeklilik nisbetlerini değiştirmek üzere yeni kanun hazırlanacaktır. Onun için şimdiden emekli maaşlannın Mart'tan sonra artacaçını »öyleyebîlirler, çünkü Sdaıuakla agız aşınmaz. Demirel ekolü miiletin gözlerinin içine baka baka onu avutmanm ueulünü çok iyi bilir. O zamana kadar kanun çıkmazsa ne olacak? Bu meclisten kanun Eeçirmenin kolay kolay raümkün olmadığını AP iktidan bilmez mi? Sayın milletvekilleri, kih seçim bölgelerine (fiderek birbirlerinin gözlerini oyacaklar, kuyularmı kazacaklar, kih Ankara'ya gelen seçmenlerin önüne düsüp, genel miîdürler Snünde boyun kıracaklar, vakit bulurlarsa Meclis'e de gidecekler. Ondan snnra da emeklilerin maaş oranlannı düşüren kanunu çıkaracaklar. Yani 1969'da seçim arifesi vtrdiklerini 1971'de geri alacaklar .. Üzülmevin sahan emekliler, ve sıkı durun ölmeyin, yaz gelip yonca bitecek, Hem neden yeni kanun? neden nisbetleri hıdlrme? thtiyarlık cağına gelmiş, devlet hizmetinde yorulmuş vatandaşın Ihtivacı sayın bakan beyefendinin ihtiyacından daha mı az? Görüyor musunuz vatandaşlar? Su hükümet, şu iktidar. rnantıksi7hğı adaletsizliği, yersiz tutumu, muhtaç ve kuvvetsiz zannettiği insanlara önem vermemesiyle işleri dunıp dururken nasıl da karıştırıyor? Bir iktidar yeni bir düzeni getirirken bagarısız olabilir, fakat o iktidar ne kadar kötfi olmalıdır ki. nıevcut düzeni durup dururken berbat ve perişan etsin!.. Ama diveceksiniz ki, bu hükümetin bası mühendistir ve bu mühendis Türkiyede bir zamanlar kendilerinden olduğu için kendisiyle iftihar eden bütün teknik personeli yine hiç \üzum yokken karçısına almıştır. Onun öz evlâdı olmak gereken mühendisi. teknikeri ondan illâllah dediğine göre, devletin üvey evlâtlan olan emeklilere daha çok uzun laman acı çekmek gerekecektir .. Demirel zannediyor Vd, emekliler yaşlı olduklan için dizleri tutmaz ve eyleme geçmezler. GSrüyor musunuz? bu eylem denilen şey kolera gibi nasıl salgın hale geldi? Ihtivarlara bile AP sayesinde kaz adımı arttıracak. Kimse farkında değil Hem emeklilerin hakkmı aylardan beri kanuna rağmen yiyen. yüriirlükteki kanunu işletmemek sorumlulnğunu yüklenen sayın Maliye erkânı. sayın bakan. sayın milletvekilleri sizler de bir gün emekli olmayacak mısınız? Yarınınızı bu günden düşünmezseniz sonra siz de sürünürsünüz. . Sürünürsünüz ama yüzünüze kimse bakmaz; emekliler, bugün kendilerini süründiirenlerin isimleri hizasına bir işaret koymaktadırlar. ava Kuvretleri Vakfı ve Türk Donanma Cemiyeti» başlıklı yazıyı okudum. Tabiî Senatör sayın Haydar Tunçkanat'm yazısı üzerine Türk Donanma Cemiyeti ile ilgili durumu ortaya koymaya çahşacağım. 11 Mayıs 1965 günü Türk Donanma Cemiyeti kurulduğu zaman, bu cemiyetin bütün yurda yayüıp yayüamıyacağı hakkında zihinlerde belki bazı tereddütler vardı. Fakat o laylar göstermiştir ki, Tütk Donanma Cemiyeti, kamu oyunda büyük bir heyecan ve tasviple karşılandı. Bujjün bütün yurt sathrna yayılmış 365 şubesiyle cemiyet, Türk Donanmasınm buffünkünden daha fazla güç kazanmasına yardımcı olmak tan ibaret amacmın tahakkuk edebilmesi uğrunda çaba sarfetmektedir. Türk Donanma Cemiyeti mılletimiz ile, onun deniz kuvvetlerini sevk ve idare sorumluluğunu yüklenmiş olan deniz kuvvetleri komutanlığı veya daha genel bir deyimle devlet arasında bir bağlantı teşkıl etmektedir. Bundan öturü cemiyet, bir taraftan Türk Deniz kuvvetlerıni bugünkünden dah^ fazla güçlendirmek için bütün ımkânlarını kullanmakta olan devletimize bu alanda yardımcı olrr.ayı kendisine vazıfe hedefi alırken. diŞer yandan da milletimizi derıiz ve denizcilik sorun ları üzerinde eğitmeyi de bir gorev olarak yukler.miş bulunmaktadır. XX. Yüzyılda birbıri ardır.a gırdığimiz üç savaşda, denizcili H Hava Kuvvetleri Vakfı ve Türk donanma cemiyeti ği ve deniz sorunlarını icabı gibi anlayâmamış olmamızı, 2.5 milyon Türk evlâdının kanıyla ödedik. Bugün yaşayabilmemiz için muhtaç olduğumuz ithalâtın yüzde doksan sekizi deniz yollarından yapılmaktadır. Bu toplamın yüzde 50'sinden fazlası da yabancı bayraklarla yapılıyor. Yalnız bu nokta, Türk'ün denizci olrnasım gerektirecek yeter kuvvette bir sebeptir. Yurd savunmasına gelince, bunun icaplannı dışa bağlamanın ve millî savunma kuvvetlerini, dahil olunan bir kollektif siyasî manzumenin gerektirdiği şekilde tensik etmenin, zamanı geldiğinde ne derecelerde acı ve millî haysiyet için de derecelerde küçültucü olduğunu goreli uzun zaman geçmedi. Karasivle, deniziyle, havasiyle tüm millî savunma kuvvetlerinin, teskil ve ter.sıki, evvelâ mülî ftrateiinin gerçeklerine davanır. Bu gerçeklere dayanmayan kuv vetlerle, ne yurd1 savunması başarılır ve ne de mılli şeref ve haysiyetin üstünlüğü sağlanabılir. mektedir. Ama bu kampanyayı yurd dışıntfan besleyenler, kendi silâhlı kuvvetlerinin mevcudunu azaltarak savunma bütçelerini kısmayı düşünen devletler değil, yurd dışında yaşamakta olan yurddaşlarımızdır. Boyle bir kampanyanın yabancı dev letler taratından beslenebileceğini düşünmek, konuyu ters kavramaktan daha ileri bir anlam taşır. Türk Donanma Cemiyeti hiç bir zaman devletin yapamayacağını yapmak iddiasında değildir ve olmamıştır da. Cemiyet devletimizin bu alandaki gayretlerine milletimizin de katkıda bulunmasmı sağlama çabasında ve devletin yardımcısıdır. Yoksa elbette yurd savunma^ı ve savunma kuvvetlermin temin ve tedariki sorumluluğu devlete aıttir. SİLÂH ve VASITALARIN MADDt DEGERLERt: tkınci Cıhan Harbı e=nasında ve harbı takıp eden yıllarda teknolojide kaydedilen büyük ilerlemeler neticesinde bugün, silâh ve vasıtaların değerleri gerçekten astronomik rakkamlar ifade edilir bir hale geldi. Konvansiyonpl silâhlar artık tamamiyle ortadan kalkmıştır. Bu sılâhlara ve va^ıtalara katiyen rağbet edilemez ve bunlarla iş gorülemez. 100150 tonluk, modern silâhlı bir hücumbotu fılotillası, karşısında konvansivonel bir muhrip filotıllası çok müskil duruma düşecektir. Dıîrum boy'e olduğu halde bitisık komsumuz Yunanıstan, dahıl bulunduğu NATO manzumesinin ıcaplarından öteye, denizde silâhlanmağa başlamıştır. Yunanistan'da organize olmuş bİT d'or.anma cemiyeti yoktur Ama kilise adamlarının önderlıkleri ile Yunan zenginleri ve Yunan halkı, Yunan donanmasını güçlendirmek için keselerinin ağzını açmıs bulunmaktadırlar. Bızim 20 Haziran 1970 tarihinde ınanıhr bir kaynaktan tesbit ettiğımize göre. bu kampanya esnasında ve pek ki*a bir sürede 42 498 0TP drahmi, yani vaklaşık olarak 1.400 000 dolar toplamaga mu. vaffak olmuşlardır. Ve kampanyaları da devam etmektedir Bu kampanvava zengin Yunanlılar buvük Slçücte para yatırarak katılmaktadırlar. Buna karşılık Türkiyemizde. bu konuda milletimize rehberlik edecek organi?e olrrıı? bir rı^iürıma Cemivptinin varlıgı milletinoiz için hakikî bir talihtir. Şimdi dusünelım, siîâh ve va>=ıtaların değerlerındekı büyük artış yalnr/ Türkiye ve Türkler için midir'.' Yunanlılar avni çeyi hissetmıyorlar mı?.. Acaba herhangi bir Yunanlı, bağış volları ile denı? kuvvetlerinin güçlendirilmesine imkân olmadiBını kamu oyuna ılân edebıhr mı ve bu yold'a gay ret sarfedenleri kamu oyuna jurnal edebılir mi?.. SONUÇ arihden alınacak Snemli derslerimiz vardır. Deniz sorunlarını gereği gibi anlamamış olanların büyük ihmal leri sonucunda çok acılar çektik. Bugün, işlenmiş olan tarih hatalarının tekerrürüne mani olmak için devletçe ve milletçe el ele çalışılmaktadır. Tekrar etmekte faide vardır ki. Türk Donanma Cemiyetinin fonksıyonu dev letin gavretlerine yardımcı olmak, milleti deniz sorunları üzerind'e uvarmak. millete denizcilik suurunu j'erlestirmek ve onu köklestirmektir. Türk Donanma Cemiyeti yanlış yolda de§i\dir, do£ru yolda yürümektedir ve yürüyecektir. Kemal ÜLERGtN Türk Donanma Cemiveti îstanbul îl Baskanı T ÇAGRI Bütün öğretim Üye ve Yardsmcılarına Milll Etitim BakanLğınm haznladığı, «ÜNİVERStTELER ARASI ORTAK ÎLKELER KANUNU» ve «TÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARINDA ÇALIŞMA GÜVENİ \"E ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKINDA KANUN» tasanlannın eleştırümesi ve bunlara karşı yapılacak somut eylem biçimlerinin saptanması için Ü.N.AS. İstanbul Şubesi tarafından bir FORUM düzenlenmiştir. Bütün öğretim üye ve yardımcılanntn bu önemli forumda hazır bulunmaları rica olunur. YER: İstanbul Hukuk Fakültesi 8 numaralı anfL ZAMAN: 22 Ocak 1971. SAAT: 12.00 Üniversite Asistanlan Sendikası (Ü.N.A.S.) tstanbul Şubesi Cumhuriyet 622 ATATÜRK FİLOTİLLÂSI ayın Tunçkanat'm yazısında Turk Donanma Cemivetmın deniz kuvvetlerimiz için açmış olduğu ATATÜRK filotıllası kampanvasını küçümseyen bir edâ vardı. Bu kampanya başan ile yurumektedir. Yurd dışından da beslen O Ğ UM Annem eczacı GÜNGÖR GÜHER lle babam eczacı ÎSMET GUHER'in akraba ve dostlarının arasına S katılmakla mutluyum. TONYUKUK 3/1/1971 Hacettepe Curnhurivet 611 Uyuşlurucu Madde Satınalınacak Aşağıda cins ve miktan yazılı maddeler satın almacaktır. Uyuşturucu tnaddenin adı: Codeine pure Codeine Phosphate Ethylmorphıne Chlorhydrate (Dionine) Morphine Chlorhydrate Cocaine Chlorhydrate mamul uyuşturucu Miktan: 2000 Kg. 2000 » 1200 » 10 » 5 » MEVLİT Ailemizin deferli KAMIL ERDEN (Hacı Baba) vefatımn 40 ıncı gününe tesadüf eden 23/1/1911 Cumartesı günü yatsı namazırn müteakip Eskışehır Çarşı Camiinde Hacı Hafız İbrahim Çanakkalelı, Hafız Azız Bahriyeli. Haîız Feyzi Mısır ve Duahan Adem Erım tarafından Mevliti Şerif oVnınacaktır. Bütün dost, akraba ve merhumu sevenlerin teşrifini rıca ederız. Ogullan: Naci, İrfan, Orhan, Adnan Erden Gelinleri ve Torunları Sonuç: 371/618 büyüğü, sevgıli Hacı babamız. FURSAN ÜRÜNLERİ SANAYİİ VE TİCARET Şartnameler Ankara'da Genel Müdürlük Muhaberat Müdürlüğünden İzmir'de Bölge Müdürlüğünden ve İstanbul'da Afyon İşleri Şube Müdürlüğünden bedelsız olarak temin edilir. Tekliflerin en geç 1 Mart 1971 günü akşamına kadar Genel Müdürlük Muhaberat Müdürİüğüne makbuz mukabili teslim edilmiş olması şarttır. Ofısimiz 2490 sayıh kanuna tâbi değıldir. Umum Miidür Aranıyor İzraıt Sapanca bolgesmde, §eker pancarı melasından Asid Sitrik üretecek tesıslerimız için aşağıdaki vasıflarda bir Umum Müdür aranmaktadır. 1 Umum Müdürün, Maküıe veya Kimya Yüksek Mühendisi olması tercih edilmektedir, 2 Kımya sanayii dalmda fabrika kurmada montajında işletmede tecrübe sahibi olması lüzumludur. ve 3 Umum Müdürün tercihan tngilizce veya Almanca lisanlanndan en az birine bilhahkın vakıf olması aranmaktadır. TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜK (Basm: 10471/617) NİMBÜS ÜNİVERSİTE Bu mtihanlarına Hazırlama Kursları DKVRELER kuratarda İsteklüerin: Yakın zamanlarda çekilmiş bir adet fotoğraflan ve biografilerini ihtiva eden mektuplan ile en geç 15 Şubat 1971 tarihine kadar Şirket Merkezme müracaatlan rica olunur. Müracaatlar gizli tutulacaktır. ADRES: FtRSAN FERMENTASYON ÜRÜNLERt SANAYtî YE TÎCARET A.Ş. Gümüşsuyu Cad. 89^71 Taksim. fSTANBUL Cumhuriyet 610 Remmcüık: 160/61Î