14 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAtUFE İKt CUMHtJRtYEl o Şubat 1»65 ıııı=ııııııııııi!iııııııi!MHiıiHiııııııuııınınnıııııınııııınnunnııiıiıııiınınııımntMinııııııııııııııı=ııı> Masal değil, gerçek Ramazan Bayramı da bitti. Ramazan her yıl daha sertleşen bir rüzgâr gibi esmeğe başladıgından, bayram günleri, Anadolunnn bazı köşelerinde hoşgörürlüğün dönüşü gibi karşılanıyor. Insan niyeti başına vurraus sokaklarda dolaşraakla daha çok Mfislfiman olmaz. Her an iftar topu gibi patlıyacak kadar sinirleri gergin olanlar oruç tutsalar da ne çıkar! Onıç mideyle değil, kafayla idrak edilecek olduğnndan, bo idraki gösteremiyenlerin mide vurgularına uğrayarak bir ay yaşamaları Islâmlıkla ilgili bir durum değildir. Çesitli yerlerden aldığımız mektuplar bir aylık Ramazanm nasıl geçtiğini pek iyi gösteriyor. • Şurada sokakta sigara içenin dövfilmesi, burada içki içene sövülmesi, vaktiyle gerçekleşmeye başlamış bir hoşgörünfin kaybolup gittiğini gösteriyor. Bir okuyucum da din üzre siyaset yapan bir gazeteden kestiği yazıyı göndermiş. Bakın nasıl başlıyor ilk satırlar : Yıl 1935. C.H.P. idaresinın en sorumsuz günlerindeyiz. Türk milletimn mukadderatı bir olıgarşinin elinde. Mıllî Mucadeleyi yapan ruh aforoz edılmış. Din düşmanlığı almış yurumüş. Evler ansızın polis ve jandarmalar tarafından basıhyor. Kım •rar, kim sorar! Allahuekber diyenler, Allahm admı ağzına alanlar doğru zindanları boyluyorlar. 1935, Atatürk'fin başımızda oldugu yıl. Türkiye'deki bütün camiler halka açık, bütün minarelerden bes vakit Tanrı adına balka çağrı çıkarılmakta. Araa hazretin yazdığına bakıhrsa. <A1lahın adını ağzına alanlar zındanlan boyluyor» larmıs. Elbette böyle yazılara gülüp geçmek gerekir. Ancak Türkiyedeki on binlerce Kur'an ve Hafız kursnnda neler olup bittiğini gözden kaçırmamak sartı ile . Çünkü basın özgürlüğü kanunlara bağhdır ve istiyen kanun çerçevesinde istediğini yazar. Fakat eğitim devlete bağhdır. Ve istiyen istedifi gibi eğitim yapamaz. Biz hiçbir zaman Türkiyenin Yirmiııci Yüzyılın üçüncü çeyreğinde Seriat devleti esaslarına döneceğine inanmayız. Inandığımız, yobaz eeitiminde yetisen çocuklarımızın kafalarının gittikçe yozlastığıdır. tnsanlarımızın kafası yozlastıkça Türkiye ileri hamlelere girecek insan malzemesinden yoksun kalacaktır. Istanbul yakasındaki bir doktor tanıdığunız o civann pek ünlfî bir Kur'an ve Hafız kursu hocasını geçenlerde muayene ediyormuş. Muayenehane bir kiliseye pek yakın oldnğnndan çan sesleri odanın içindeymişçesine çalınca şikâyet kapısı açılmıs. Ancak pek sayın Kur'an ve Hafız kursu hocası, dnvardaki çalar saati de isaret ederek : Kiliseye ne hacet efendim, burası da bir kilise . demesin mi!.. Doktor tanıdığımızın sinirleri bozulmus ve hazretle girişmis ciddi faslından tartısmava . Bu bir tekil olavdır, üstünde dnrmağa gelmez .. de denebilir. Fakat tekil olavların on binlerce Kur'an ve Hafız knrsnnda çoğnllastığını düsüniirsek üstünde durmağa gelir mi, gelmez mi anlasılır. Biz bu kösede Imam ve Hatip Okullarında yflrütülen eğitimi ele alıp pırıl pırıl vatan çocuklarını ne kadar yanlış yollara sürüklediğimizi ispatlamıstık. O eğitimin o düzeni sfirmektedir. Kur'an ve Hafız kursları ise büsbütün başka bir âlem! 1965 yılında calar saati küfür sayan yobazın, Knr'an ve Hafız kursunun basına eeçip yüzlerce öğrenci yetistirdiği Atatürk Türkiyesinde yasıvoru?. Ünlü Harun Reşid, Kırsl Bfiyük Charles'a bir çalar saat armafan etmisti. Bn olayı tarihler yazarlar. Büyük Charles'ın müsaviri Echingard o saati şövle anlatıyor : Saat her <;aat ba^ında çalıyordu. Kaçı çalacaksa o kadar bakır biiya. saatın altındaki bakırdan çanağın içine düşerdi. Yine her saat baMnda, saatin on iki kapısından biri açılırdı. Öğleyin on iki kapı birden açılır ve her kapıdan bir şövalye çıkarak kapılan kapardı Bu saatte. biz Fransızların asla görmediğimiz daha nire nıce «a=ılacak şeyler vardı.. Harun Resid bir masal zamanı Halifesi gibi anılır. O masaldan bueiine bir çizei çeksek, çalar saati 1965 te küfür sayan Knr'an ve Hafi7 kuriiı hocosı daha da masallasmakta degil midir?' *na ne jazık ki masal değil, gerçek bu . Yasadığımız bir gerçck .. | D Ü Ş Ü N C E L E R | ıııı=ıııııııııııııııııııııııııııııııııi!iııımııııııııııııııııııımııiMiıııımıııııııııııımıııııııııımıi!iıımıı|ıııı MUZİKAL KOMEDi Belediye Başkanı Hâşim İşcan, ilgili Bakanlarla temaslarda bulunarak Belediyeye yardım sağlamak için Ankaraya gitmiştir. 419 milyon 422 bin 494 lira uzerinden bağlanan Belediye bütçesinin realize edilebilmesi için hükümetten yardım ahnması gerekmektedir. Belediye bütçesinin müzakeresine önümüzdeki salı günü başlanacak ve hazırlanan tasarı, gerekli mazba tanm hazuianması için Bütçe Encümenine havale edilecektir. Işcan Beledıyeye para bulmak için Ankaraya gitti Plân, yatırımlar ve iktisatçılar r ÜÜNGECE »M^«MMW Yazan: 1963 1967 devresini kapsıyan birinci beş yıl Iık plânlamayı iktisatçılar hazırladı. Plân parlâmento ve o zamandan beri iş mize çok kısa müddetler için gebaşında bulunan muhtelif lıukü lip giden bu uzmanlardan fazla metlerin desteğini kazandı. Bü bir şey beklemeğe imkân yoktur. yük halk kitleleri plâna bir nevj eden plânımız iyi bir plân dekurtarıcı olarak sarıldı. İktisadî ğildir? Nereleri aksamaktaçıkmazlarımızdan kurtulmanın, ik dır? tisadi geriliğin giderilmesinin tek Plân hazırlayan iktisatçılar ba yolu olarak plânın uygulanması sit iktisat ders kitaplannın t"siri icab ettiği bütün memleket halkı altında fazla kalmışa benzer. Plâ na telkin edilmeğe başlandı. Bu nın ve yıllık programlann her saarada plâna inanmıyanlar ve plânı hifesinde bol yatırım yapılır ise tenkid edenler de mevcuttu. Serkalkınma olacağı havası mevcutbest teşebbüsü daha fazla destektur. Kalkınmanın en ehemmiyetli ler gibi görünen A.P. taraftarları âmili olarak yatınmlar göriilmekbelki muhalefet yapmak, belki de tedir. Bu esastan hareket edilinplân ile serbest teşebbüs arasında ce kalkınma için çok, daha çok aşılmaz mesafeler hulunduğu inan yatınm yapmaktan baska bir yol cından hareket ederek plânı tenyoktur. Yol, baraj, fabrika yapıkid etmekten geri durmuyordu. hnca memleket de kalkınır. İktisadî kalkınma ve gcli^mePlân bu havada olunca. Hükümiz için bir plâna ihtiyaç bulun met de plân ve ikt satçılarımıza duğu hususunda hiç tereddüdüm inanınca bol bol yatırım yapmak yoktur. Plân ve serbest teşebbüyolunu tutmuştur. Mademki çok sün bağdaşamıyacağı düşüncesine yatırım yapılınca iktisadi kalkınkatılmam. Bilâkis plânla serbest ma gerçekleşecek o halde her çateşebbüsü teşvik etmek mümkünreye bas vurup yatırımlan arttıdür. Fakat mevcut plânımızın son ralım düşüncesi bütün devlet faderecede acemice hazırlandığı, bir aliyetinin temelini teşkil etmiştir. çok boşlukları bulunduğu, gayct Devlet. vergileri arttırıp yatırım kötü uygulandığı kanısındayım. yapmak istemiştir, dış yardım a lânın bazı hazırlık toplantılalıp yatırım yapmak istemiştir, parına kattlmıs olduğura cihetra basıp yatırım yapmak istemişle zaten fazla bir şey bekle tir, iç ve dış kaynaklardan borçmiyordum. Fakat plânı okuyunlanıp yatırım yapmak istemiştir ca tahminimden de zayıf bir ve ve yapmıştır da. Öyle ya madem sika bulmuştum. Plânın boşlukla ki iktisadi kalkınma yatınma bağ rını ve noksanlarını yıllık prog lıdır. Yatırımlan her çareye baş ramlarm bir dereceye kadar te vurup arttırmak faydalıdır. lâfi edeceğini iimid etmiştim. Ne çare ki, iktisat bu kadar ba 1963, 1964 ve 1965 programlannı okuyunca bu ümidlerin boşa çık sit değildir. İktisatçılarımız devlet adamlarımızı yamltmıştır. tığinı gördürn. • ktisadî kalkınma için yatırım Bu arada (.lânı tenkid edenler I yapılması lâzım geldiği husude çoktu. Fakat tenkidlerin çoğu, sunda iktisattan bir az anlaplân yerine plâv sloganını pek de aşmıyacak mahiyette buluntı yan hiç kimse şüphe edemez. Yalnız şu var ki, fazla yatırım yapayordu. Veya bazı kimseler plânlı lım derken iktisadî gelişmemizi kalkınma olmaz deyip îşin içindurdurmak veya yavaşlatmak teh den çıkıp gidiyordu. Plân fikrine inanan bir kimse olarak bu dere likesi bulunduğunu da gözden kacede yıkıcı, kırıcı bir tavır takın çırmamak icab eder. İşte iktisatmak istemem. Hatta mevcut plâ çılarımızın bu husus gözünden kaçmışa benziyor. nın hiç yoktan daha ivi olduğunu da savunabilirim. Son yıllarda Türkiye bütün imkânlarını zorlayarak takatinden Bizim plânın iki çeşit hazırlayıyüksek meblâğlara varan yatırım cısı ve tatb'kçisi %'ardır. Birinci grup yerli iktisatçılarımızdır. Bun lara girmiştir. Yatırım yapmayıp da imkânlarımızı cari istihlâkiların yeterli olup olmadığı Plânmiz için mi kullansaydık? Bunu lama Dairesi kurulduğu günden demek istemiyornm. Üzerinde beri basında dahi münakaşa kodurmak istediğim nokta Türkiye' nusu olmuştur. tkinci grup ise nin fazla yatırım çabası içinde liyabancı uzmanlardır. Türkiye'ye kiditesini kaybetmi? olmasıdır. has problemleri ve Türkiye ekoNe buldu isek sabit sermaye yanomisinin şartlannı bilmeyen ve diğer işleri arasında memleketi tırımlarına yatırınca millî ekono Prof. Dr. Zeyyat Hatiboğlu N ı Beykozdan ailesi ile beraber bayram tebriğinden dönen 6 yaşındaki ı Doğan Topçuoğlu. dün vapurla YeI niköye giderken denize düşmüştür. 6 j yaşındaki çocuk yüzıne bilmediği halde kurtulmak için 10 dakikadan fazla bir süre denızle mücadele etmiştir. Doğan, civardan geçen bir mo torun mürettebatı tarafından kurtarılmış, Baltalimanı hastanesine yaürılmıştır. Olay sırasında çocuğun annesi ve akrabaları fenalık geçirmişlerdir. Denize düşen çocuğu motorcular kurtardı Zeytinburnu Yeşiltepe Mahallesi 56 sokak 160 sayılı gecekonduda otu ran 1.5 yaşındaki Sündüz Aydm, uyurken gazocağından etekleri tutuşa rak yanmış ve ölmüştür. Su ve gaz almak için sokağa çıkan Sündüz'ün annesi 2 yaşındaki Yüksel Aydm 0 eve döndüğü zaman çocuğunu ölü olarak bulmuştur. Genç kadın feci olayı görünce bayılmıştır. Mahallî polis, ihmal yüzünden vukua gelen ve ölümle sonuçlanan kaza ile ilgili olarak çocuğun annesi hakkında koğuşturma açmıştır. 1.5 yaşmda bir çocuk yanarak öldü P mimızde bir likidıte noksanı ile karsı karşıya gel mıs olu\oruz. Plânı birincı sahıfesınden son *a hifesine, 1963, 1964 ve 1965 programlarını birinci sahifesinden son sahifesine kadar okuyalım, likidite meselesinden tek kelime ile bahsolunmaz. Plânda neler yoktur. neler! Sanki eknnominin likiditesi kalkınma bakunından hiç bir tnâna ifade etmezmiş gibi bunun ismi bile edilmez. konomimizin likiditesini en basit şekliyle şöylece ifade edebiliriz: Bir memleket halkınııı elinde ileriki sün ve aylarda her hangi bir şekilde kullanabileceği kaynaklara likid kıymetler denilir. Meselâ döviz rezervlerimizi istediğimiz şekilde kullanabiliriz. Bunlar ile istediğimiz mal ve kıymetleri satın alabiliriz. Buna mukabil meselâ bir dokuma fabrikasını ancak bir şekilde kullanabiliriz. Burada valnız kumaş istihsal olunabilir. Şu halde döviz rezervleri likid kıymetler buna mukabil kumaş fabrikası likid olmayan kaynaklar arasında mütalâa edilir. Başka bir misal: Memlekette bu yıl vadesiz mevduat bir milvar lira artar buna mukabil bu mevduata dayanılarak verilen krediler ile sabit tesisler (Binalar, makineler) inşa edilir ise milli ekonominin likiditesi azalır. E BİR SEY OLDU V E F A T COK KOMIK YOLDA GİDERKEN tiyatırosxı 17 şubat 1965 çarşamba suareden itibaren Biletler 9 şubat salı günü sabahı satışa çıkanlacaktır. I 1 i Trafik Kazalannı Önleme Cemiyeti, bir komisyona kazaların sebep leri üzerinde inceleme yaptırmıştır. Komisyon. kazaların yarıdan fazlası nın dikkatsizlik ve trafik kaidelerini bilmemezlikten, yüzde 2 sinin 0 de taşıtların normal şekilde bakıma tâbi tutulmamasından ileri geidiğini tesbit etmiştir. Bu hususlar, resimle nerek bir broşürde toplanmıştır. Broşür resmi ve özel dairelerle nkullara dağıtlmıaya başlanmıştır ? Göztepe Beylikbağı tren yolunun Haydarpasaya giden kesiminde ikiye bölünmüş bir kadın cesedi dün akşam, Göztepe istasyon şefi Kemal j Sol tarafından görülmüştür. Polisin ] yaptığı tahkikat sonunda Rüküş Tunca adındaki kadıntn 71 yaşmda ve aslen Çorlulu, olduğu, Istanbulda mi , safir olarak kaldığı anlasılmıştır. j Yaşlı kadının bir tren kazasına kur ban gittiği tesbit olunmuştur. Olaya sebebiyet veren 214 sayılı katarın makinisti Servet Tüfekçi hakkında Kadıköy Savcıhğı koğuşturma açmış tır. 71 yaşındaki Rüküşün cesedi mor ga kaldırılmıştır. Şehirdeki vasıtalann beşte biri bakıma muhtaç İşte plânın ışığı altında devletin yatırımlan hesapsızca arttırması neticesinde ekonominin likiditesini son derecede azaltmıştır. Acaba millî ekonominin likiditesindeki azalmamn ne gibi mahzurları vardır? En büyük üç mahzur, faiz hadlerinin yükselmesi, kredi kaynaklarının kuruması ve işletme sermayesi bulmaktaki zorluktur. Bu bakımdan iktisatçılarımız ve plâncılarımız fazla yatırım yapalım derken ekonominin likiditesini gözden uzak tutmak suretiyle millî ekonomimizi bir çıkmaza sokmuşlardır. Gerek devlet adamlarımız. gerek halkımız plâncılarımıza ve ik tisatçılarımıza olan itimadını kaybetseler haklıdırlar! DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİNDEN : Muhterem müteberrilerimizden, Manisalı Ali Efendl ve Fatma Hanımın çocuklan, Beşiktaşta İntibah mağazası sahibi, Kunduracı Kmirgânlı AHMET HÂMD! MİRGÜN 4 şubat 1965 te Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazeleri 6 şubat 1965 bugünkü cumartesi günü ikindi namazından sonra Şişli Camii Şerifinden alınarak Zincirlikuyu kabristanına defnedilec«ktiı. İlâncılık: 4983/1552 Denizcilik Bankası T.A.O. dan: 229 adet BEYAZ KAUÇUKLU GAMSELE (Hususî tahlisiye tipi). Almacaktır. En son teklif verme müddeti 15/2/1965 dir. Nümunesi Malzeme Müdürlüğümüzde görülebilir. . (Basın 1457/1525) i! İ Yaşlı bir kadın tr^ı kazasma kurban gitti TVRK HAVA YOUARI TÜRK HAVA YOLLARI'na UÇUCU HOSTES ALINACAKTIR ACI KAYIP Merhum Hafız Mustafa ve merhume Hayriye Kurtaran'ın mahdumlan; Hacı Aliş'in damadı; Yaşar Kurtaran'ın eşi; Salih Kurtaran, Burhan Tunçtürk, Saime Su'nun ağabeyleri, Necati ve Gürkan Kurtaran'ın, Mine Bora'nın sevgili babaları; Şükran Kurtaran, Oya Kurtaran, ve Meriç Bora'nın kayınpederleri; Bilge Kurtaran ve Sibel Bora'nın dedeleri. Kazlıçeşme Fabrikatörlerinden AHMET GAIİP KURTARAN Karın bastırma^ı ile beraber kok komürü almak için müracaat edenlerın sayısı birdenbire fazlaCumhuriyet 1551 laşmıstır Şimdije kadar 1 ü bın aile ya0 rım^ar tondan serbest komürü, OLUM 104 bin kişi de beyannameli kok Müverrih merhum Efdalettin Tekiner ve merhum Emine Tekiner'in komurunü almıstır. Komur Tevzi oğulları, Betül Tekiner'in eşi, Ahmet Tekiner ve Seyma Tekiner'in Müessesesı, halkın depolarda fazbabaları Zehra Somel ve Adviye Aytaç'ın ağabeyleri, Muhip Somel la beklememeM için m^mnr <=avıve merhum Rauf Aytaç'ın kaymbiraderi, Nafia ve Rauf Somel'in, Ni=ını artfırmıstımet Aytaç'ın dayılan, Rifat Atamer, Süha Atamer, Baykurt Atamer'in enişteleri ŞUBAT 6 ŞEVVAL 4 Çocuk Hastalıkları Mütehassısı 3 şubat 1965 günü amansız bir hastalıktan kurtulamıyarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 4 şubat 1965 günü öğle namazını mütaakıp Bakırköy Çarşı Camiinden alınarak Merkezefendi Aile Kabristanına defnedilmiştir. Mevlâ Rahmet Eyleye. AİLESİ Belediye Şube Müdürlukleri yol bakım ekipleri araç ve personelle takviye edilmistir. Ekipler. yağış sebebi ile bozuian yolların bakımına başlamıstır. Bu arada trafik hakımmdan tehlikeli olan Halıcıoğlu • Haskoy yolunun parke olarak insa edilmesi ele alınmıstır Yol bakım ekipleri takviye edildi Kamer Dursuuuaıu'nun kıynr.etu eşi. Irmak Uçar ve Hayri Dursunoğlunun çok sevgili babaları, Dr. Ismail Uçar'm kayınpederi, Alı, Derya, Berin'in dedelen, Rabıa Üstundağ'ın damadı. tüccardan merhum Ahmet Hamdı Ergin, merhum Mustafa Kâzım Ergin, Hafız Mehmet Dursunoğlu, Mehmet Nâzım Dursunoğlu, Hacı Hasan Fazlı Sofuoğlu ve Tayyıp Dursunoğlu'nun kardeşleri, İ7mır Mütaahhit Tüccarlarından VEFAT kısa bir hastahğı mütaakıp. Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 6 Şubat 1965 Cumartesi günü. öğle namazını mütaakıp, Izmır Guzelyalı Camiinden kaldırılarak ebedi istırahatgâhına tevdı eiılecektir. 'ahpıpt PV>' AlLESt (Cumhuriyet 1545) YUSUF DURSUNOĞLU İsteklilerin, 1 En az orta okulu bitirmiş olmaları, 2 İngilizce bilmeleri (konuşabilecek kadar). 3 Bekâr olmaları. 4 1824 yaşlan arasında bulunmaları, 5 Güzel ve mütenasip olmaları gerekmektedir. Istekli genç kızlarımızın 15 şubat 1965 günü 13.30 da, bir fotoğraf ve yukarıdaki nitelikleri haiz olduklarını bildiren belgeleri ile birlikte Gümüşsuyu Caddesi No. 96 da Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğünde vapılacak seçime katılmaları rica olunur. Kömiir alanlar fazlalaştı 1964 KALKINMA İSTİKRAZ TAHVİLLERİ SATIŞÂ ÇIKÂRILMIŞTIR. 1 Şubat 1965 tarıhınden ıtıbaren satışa çıkarılmış olan Oo6 faızh, her turlu vergı ve resimden muaf ve istenıldiği zaman paray'a tahvıl edılebilecek ve Devlet ihalelerinde teminat olarak kabul olunacak 1964 Kalkınma Istikrazı Tahvillerini bütün Bankaların sube ve ajanslarında bulabileceksiniz. MALİYE BAKANLIGI (Basın 1208 A. 685/1522) CU M H l) K t V KT'in fefrikası : (Basın 1669'1515) Cumhuriyet'e mektuplar Dr. FAZIL HALDUN TEKİNER 4 şubat 1965 perşembe günü sabaha karşı vefat etmiştir. Cenazesi 6 aubat 1965 cumartesi günü Hacı Bavram Camiinden öğle namazını mütaakıp kaldınlacaktır. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. V. 1 7 04 12.28 15.13 17.32 19 0 j 51 Yeşiiköy Hava Alanında dünyanın en modern itfaiye teşküâtından biri var... Yeşilkoy hava meydanı itfaiye teşkılâtı kadrosundaki sayısız kurslardan geçmiş özel eğitim ve tatbikatlara tabi tutulmuş personel ve bu branşta dünyanın en teknik yangın söndürme araç ve gereçlerine sahip bulunan hava limanı itfaiyesi Avrupanın en büyük hava limanlannın itfaiye teşkilâtlarıyla boy ölçüşebilecek durumdadır, bu husus bizim iddiamız olmayıp, muhtelif zamanlarda Yeşiiköy hava limanını ziyaret eden ÎCAO uzmanları ve ecnebi itfaiye otoritelerinin kanaatleridir. Bundan 3 ay evvel hava alanımızda düşerek yanan Ingiliz uçağının içinde bulunan 90 küsür yolcu ve mürettebat kaliiiye itfaiye personelimizin modern cihazlarla j'apmış olduğu müdahale sayesinde kurtarılmış ve o tarihte bu olay bütün matbuat tarafından sitayişkâr yazılarla belirtilmişti.Bu hususta gönderilen takdir yazıları dosyalarunızda en kıymetli hazine olarak sak lanmaktadır. Geçenlerde bu şikâyeti yazan Sayın Halim Örsanm yine yazılarmda temas buyurdukları ve ash ile alâkası bulunmayan mevzuları burada açıklamak isterdik fakat çok uzun tutacağmdan muhterem Cumhuriyet gazetesine bu külfeümizi tahmil etmeyip Halim Örsan beyin müsait bir zamanmda meydanımızda bizlen ziyaret ettikleri vakit kendilerine gerekli bilgiyi verebileceğimizi vazife telakki ederiz. Yeşiiköy hava limanı İtfaiye Personeli adına tşletme Müdürü: Mekki Bazmanoğhı BOZKIRDAKI ÇEKIRDEK 160 Yazan: KEMAL TAHIR 162 Bozkırdaki Çekirdek Bo»kırdaki Çekirdek 161 Bozkırdaki Çekirdek Merhaba Beyim! Xüz verme bsnlara. . Rezildir bu kopuklar . Çocuklara çıkıstı: Tenbihlenmedi mi size!. Kesis Düzüne çıkmak yok, denilmedi mi?. Neden?. Bi» memnnnnz: Faydaları dokundn. Taş buldular. Olmaz Beyim! Yüz verırsen rezillik bırakmaz çıkarır bunlar, bas edemezsin!. Müdür Halim Akın, Korucuyu adam hesabeıa koymadıgını anlatan bir sesle sordu: Tussuz yağ, süt. voğurt, yumurta bulabilir miyiz Şirinde?. Durali korucu Hüseyinc soz bırakmadı: • Çoktnr müdür bey, istediğin kadar... Hüseyin tavuk kısalar gibi ayağını yere vurdn: Höst!. Sana mı «oruldu alçak?. Savuş dedim, sapak geliyor! Biz bilmeyiz beyim. Zeynel Ağa bilir!. Çeltik ekermis sizin Şirin, lâzım olursa pirinç bulur muyu7? Zeynel Ağa Bırak Zeynel Agayı .. Kaçadır?. Zeynel Ağa bilir beyim .. «Bir şey soran olursa bilir bilmez karışmayın» dedi Zeynel Ağa. Durali çerilevip kendisini güvene aldıktan sonra bağırdı: Pirinç de var Müdür Bey... Tuzsuz tareyağ var. Gömüs ineği kaymağımız da var! Snltan ablaya diyeyim de alsın gelsin mi? Host rezil!. Korucu Hüsevin. verden tas alacakmıs gibi dönele>ince Durali koşarak kayaların arkasma geçiverdi. Korucu Hüseyin. bu fırsatı kaçırmadı. Kovslı yormus gibi yaparak savuştu. Müdür arkasından bir zaman bakıp basını salladı. Çocuklara döndü: Hadi aslanlar!. Getirin bir yandan çadırları Her üçgenin yanına bir çadır konulacak .. Kazıkları mazıklan düsürmeyin sakın taşırken . öğrenciler patekaya doğru yürüdüler. On iki kisiden ancak bes tanesi hızlanmıstı. Gerisi, göz göre ayak sürüyor. pismanlıkta, Yıldızla ökkese çoktan çoktan katıldıkları anlaşılıyordu. Güneş iyice dikilmis, inadına kızgınlasmıstı. ökkes, domuzuna susadığını birden farkederek dudaklarını yalayıp yutkundu: Yanmısım ben arkadaş .. Su var mı ola, aşagıda?. Bilmem .. inince, Petek kızdan iste bakalım .. Fırsatını da bnlnrsan, «vazgeçin bu oyundan kahpeler . Sizin niyetiniı bizi öldürmek mi?» deyiver. Benim Peteğe kalsa, gelicilerden değildi ya, fnkaranın seytanı, senin domnz Hanım .. tmansız olur ama, bu kadar mı olur? Kuzuvmus Hanım Kuzu... Kuzuya kurban olayım... Bildiğimiz katır bu .. YokuşUn yuvarlanır gibi inen Bekire benzer zebnn çocngu sevretti bir zaman: Evet, fuara olduğundan, Bekire bu esdüdU yakışır. Zebun oldnğnndan, üstesinden gelemez köy islerinin . Böyle zorlatacak ister istemez! Anası karının ağlamasına ne demeli?. Çiftli|i çubngu, Arap atlarını bıraktı da mı sen böyle yolunmaktasın be karı? ögretmenligl hak ederse, bir iki okntnr bebeleri... tt besler, avakusa gider... Bekire benzeyen çocuk tekerlenlp kıçnstü kavmaya bsşlayınca Yıldız giildü. ökkes buna gerçekten kızdi: Bir de güler... Hiç ntanır mı hey Allah? Nolmnş oğinm?. Ne vsr ntanacak Allahım» şükür?. Hep senin yüzünden değil mi, bn çektiklerimiz?. Bir de lâf arası, «Adamoğln bes düşünüp bir isleyecek» dersin. Bunca söyledim, «Bu kuzu kabilesi, delidir, bunlarla oyun olmaz» dedim, «Bunları iyilikle yola yatırırsan yatırırsın» dedim. Yok, biz öyle dememisiz, «Kızın önüne çık, bilefine yapış, sürü» demişiz . Güç yetireydin, neyse neydi. Yüzüne gözüne bulastırdın ki, büsbütün .. «Ağasına söyler» diye korktuk bir zaman, eşkiya Eğri Ahmet gibi silâblara büründük. Içini çekti:Vara söyleyeydi keşkeme . söyleyeydi de kozumuzu köyümüzde bölüsüp Kesiş Düzlerinin gurbetine düsmeyeydik böyiece .. Söyleyeymis . Kolay mı söylemek? Sen neden sakladın, taşçılığını. duvar drdüğünü Müdür Beyden?. Niyazi Çavuşun bana sıkı öçüdü var arkadaş. . Gurbet yerin bir de askerliğin yasası: Dnrum vaziyeti öğrenmeden, bildiklerini ortaya dökmek yok... Ne denilmiştir? «Ne yüksek ol asıl, ne alçak ol basıl» denilmiştir. Seni işe sürerler ki ezmecesine... Hele şnna!. Adam Niyazi Çavuşa nynp... Kendisi nalbandı dükkânda görmemişken askerde, «Nalbandım» diye ortaya çıkıp çavnşlngn takmış ya koluna?. Takmış ama nasıl takmıs? Zenaati Sğrenene kadar yediği köteği napalım? Katır tepmis ki, az kalmıs karnı yırtılıp gebere. . Biz bn ögüdü neden tnttnk? «Basından eeçmis, bilir» diye tuttuk. Hay akılsız ökkes! Peki Murat Ağam senin duvarcılığını, tasçılığını, elinin kesere, destereye yattığını Miidiire demez mi?. {Arksm vsr) ne alınması çok iyi olacak. 2 13/1/1965 çarşamba günü öğrencUerimizi üraloğlu tiyatro sunda oynanmakta olan Polyan n» piyesine götürdük. İ.E.T.T den iki otobüs kiraladık. Otobii se 1330 da bindik. 17.30 da o bizi tekrar okula getirdi otobüs ler. Beher saati 30 liradan yedi buçuk saat için 225 lira vereceğimiz yerde 375 lira istendi bizden. Saatini 50 liradan ssyıyorlarmış. Buna sebep de okulun öze) oluşu. Bunda zengin aile ço cukları okuvormuş. Saati 50 lira olarak onun için hesaplanmış Hesabımızı ödedik. Ancak işin garabetine de şaştık. Dost İlkokulu Müdüru Sıtkı Dost ı Ohuma ihtiyacs Birçuk mahrumıyet içinde 70 kadar çavuş, onbası ve er lerimizle birlikte Irak ve Suriye bududumuzun muha fazası ve kaçakçılıfın men ve takibi ile görevli bulunmaktayız. Burada daha ziyade oku mak ihtiyacını hissetmekte yiz. Bu sebeple bir kitaptık açmak ve eratımızın istifadesine sunmak istivorum. Bu nnn için de okurlannızın kı tap, mecmna, dergi ve gazete bagıslannı beklemekteyiz. Bağışların asağıda yazılı adresime gönderilmesini arz ve rica ederiz. A dreı : Selâmettin Altnok J. Astsb. Basçvs. 119. Syy. J. A. 1. Tb. 2. Bl. Yankale Tk. Komutanı MARDtN StLOPİ 1 2 | i ' I . | | ( 1 İstanbul Radyosunun bir de çocuk bölümü vardır. Bu bölüm çocuklara hitap eden şarkı ve piyesleri, kendi elâmanlariyle tertiplediği gibi daha evvel ran devu alarak gelen okullaraaki öğ rencilerden istifade suretiyle. yapmaktadır. Haftanın çarşamba günlerl te le alınan bu programlar, aşağı yukarı bir yıl öncesine kadar pa zar günleri saat 10 10,30 arasında yayınlanırdı. Esasen en uy Bir ilkokul şikâyetleri var... gua saat de buydu. Veliler, çocuklar, öğretmenler bu saatte evleriydeydiler. Bn program cumartesi günleri saat 16 ya alımnca dinleme imkânları azaldı. Hele bu saatte bir de mecburi maç olursa o vakit bu haftatd program yayınlanmaz bile.. Yannm büyüğü olacak çocuklarımıza kendi seslerini. eserlerini, onlar için vapılacak temsilleri dinletmemek mi istiyoruz, nedir? Bu yayınların eskl saati
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear