02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHıiL CUMHLRIVfcl 22 Şubat 1965 Protokol! Eskiler : Nikâhta keramet vardır. derlerdi. Teni kabinenin yönünü gösteren partiler arası protokolu oknrken bu sözü hatırladım. Madde madde, satır satır, Atatürk ilkeleri, aşırı akımlar, tarafsız idare, çalısma hayatı, toprak reformu, ordn ve gençlik, dıs politika... Hani insan birisini daba 8nce bir yerde görmüştür de, çıkaramaz : Sizi bir yerden gözüm ısınyor ama... Partiler arası protokoldaki fikirleri gözfimüz bir yerden ısınror ama, veni koalisvon partilerinin muhalefetinden değil herhalde... Bir yanlıslık yapmıvayım diye gazete ve dergi koleksiyonlartna el attım. Liderlerin, muavinlerinin, sözcülerin söylediklerine, tutumlanna bir daba baktım. Protokoldaki maddelere benKr hiçbir yanları yok. Peki bu protokol nasıl düzenlenmiş? Acaba iktidarda keratnet mi var? Yoksa, bundan önce imzalanmış partiler arası protokollar giM lâfta kalsın diye mi düzenlenmiş? Denebilir ki : Gençliğin ve ileri çevrelerin tepkisi karşısında bir «Çankaya Kabinesi. ne eidilmek zorunda kalındı. Ve iktidarı düşürmekte birleşen, ancak ondan ötesinde ne yapacaklanBI bilemiyen partiier bu çizgide birleşmek zorunda kaldılar. Ve koalisvon partileri, muhalefette iken ileri sürdükleri düşüncelerin tersine bir protokola imza atarak iktidara geçmek yolunu nygun gördiiler. Peki... Ya seçmenler? Ya parti örgütleri?.. Onlara da el altmdan haber : Siz söylediklerimize bakmayın! Hele bir iktidara geçelim, ondan ötesi kolay! Zaten seçimlerin eli kulağında! Bu kabine yannki iktidarımıza bir köprü olacaktır .. Türkiyede siyasi partiler futbol takımları gibi tutulduklarına göre, bizimki sizinki hesabı çofu zaman yanlış çıkmıyor. Birbirine zıt fikirleri birbiri ardından savunan politikacılann bile itibardan düsmedikleri hayretle göriîlüyor. öyleyse partiler arası protokola sasmamak gerek. Bundan daha önce de buna benzer protokolları imzaladıklarını hatırlamak, bn protokola verilecek değerin ölçüsünü iyi tesbit etmeye yarıyacaktır. Şu haldc keramet, bizim Osmanlılık geleneğimizdedir. Fikrin değil, koltuğun peşinde yürüyenlerin altına imza atmıyacakları kâğıt yok. Koltuğa geçenlerin yamacında sebeplenmek üstüne knrulmuş bir siyaset ortamında ise bu davranışa kredi açmıyaeak politikacı yok. Teni kabinenin daba ilk günlerinden böyle konuşmak acelecilik sayılabilir. Ama dikkat edilirse kabine hakkında degil, siyasi partiler hakkında konuşuyoruz. Kabine içinde ve başında güven telkin edici isimler yok değildir, güvensizlik telkin eden isimler de yok değildir. O bir baska kesimidir işin... Hükümet programının açıklanmasını ve daba sonra elle tutulur divalar karşısında hükiimetn alacağı tavrı beklemek gerekir. karşısında hükümetin alacağı tavrı beklemek gerekir. Fakat protokolun ortaya çıkardığı açık gerçek şudur : tsmet Pasa hükümctine karsı iç ve dış politikada alabildiğine muhalefete geçen dört siyasi partinin tsmet Paşa hükümetinin siyasetini özetliyen bir protokola imza atmaları, fikir mücadelesinde değil koltuk mücadelesinde olduklarını gösterir. Olur ma!.. Sovyetlerle yakınlaşma politikasında Halk Partiiinin karşısına : Nereye gıdıyoruz? diye çıkanlar Halk Partisinin politikafinı benimsemis görünüp, altına basıyorlar imzayı... Şimdi kalkıp da : Nereye gidıyoruz? diye sorsanız, cevap : Koltuklar.i! Havdı aslanlar. hayırlı ve bereketli olsun! Protokol altındaki imzanm VP mıihriinüzü hiç olmazsa bu sefer unutmayın. Ve son tecriibelorle ortaya cıkan bir seyi daha hiç unutmayın ki : Mühiir kimde ise Süleyman odur. ama Süleyman kimde ise mühür onda dcŞildir. Sehir S Geçen yıl içinde Belediye Hastanelerinde 10.128 kişi ameliyat edilmiştir. Her yıl ameliyat edilen hasta oranı yüzde 12 bir artış kaydetmektedir. Aynı süre içinde 48.081 hasta yatınlarak, 364.476 hasta da ayakta tedavi edilmiştir. Ayrıca 66.321 kişinin röntgeni çekilmiş tir. TIIIIIIIIIIMIIIMMIIIIIIIIIIM İ Sosyal Konular | DÜSUNCELER ııııiıııııııııııııııııııııııııııııııııuıııııııııııııııııııııiiimıııııııııııııımıııınıııııııııııımımıiiiuıııııEnıı Kızılay Akyardım üzerine bir teklif Yazan: Oğuz Kâzım ATOK Insanlığın temeli, yardım duy Düşkünler Yurdu, Okutma Dergusuna ve bundan dogma dav nekleri, Saçır, Dilsiz ve Korler ranışlara dayanır. îardımlaşma Derneği, Fakir Hastalar Sardım nın yarattığı bir dayanışma var Derneçi, Felçli ve Sakatlara î a r dir ki, erdemliçin, mutlulugıın, dım Derneçi, Koy Okullanna banşm da özlediçi bir ortamdır. iardım Derneçi, Kımsesız O? bu. Madde ve mâna alanında ba rencilere Tardım Derneği gibi san elde edenlerin olanakların bir takım yardım kurumları gör dan en yakınlarını, en uzakları mekteyiz. Biz. bu konu üzerindeki dünı düşünmeleri kadar bu dünya da daha üstün bir iyilik var nıısüncemizi bir teklif özünde be • dır? Insancıl, güven, menfaat ne lirteceğiz: denlerine de dayansa yakınların, Az şelışmış bir memleket ol çevrelerin, ulus toplulııklarının duğumuza göre bizde her çesit kenetleşmesi, yardımdan ba«ka vardımın değeri büyüktür. Kızıhangi davranısla pervinlenebi • layın amacı, çorevi ve şümulü lir? Bugün blokların savunma dısında kalmıs para ve aynıyat güçlerı de baska özde bir yar • yardımına muhtaç alabildiğine genis bir alan uzanmaktadır. Oy dımlaşmadan başka nedir?.. Konusu ve sekli ne olursa ol • sa buralar için yapılan yardım sun, herbangi bir çıkıs nnktasın lar, çok dağınık ve yetersiz kaldan hedefe doğru ilerliyeıı bir maktadır. Bu çok ve çeşitli olan yardım orhareketin basarısı, bunu sürdü • ren insanların birbirlerine ye çanlarının bir resıtıî kuruluş ve rinde ve zamanında yapacakları kadro içinde toplanmasını ve budayanışmalı bir vardımın etkisi nun en ücra yerlere değin işleme ne bağlıdır. Yardımın en önemli dallarının uzanmasını birçok baolanı, kuşkn yok ki. ekonomik a kımdan gerekli ve faydalı bulmak landa yapılanıdır. Kültürcl. sos tayız. Başka bir deyişle, salt fakiryal varlığın canlanması bile bu liğe. sefalete, işsiziiğe, düşkünlünunla sıkı ilgilidir. özellikle az ğe. kısacası ekonomik durumu, fi gelişmiş memleketlerin politiU zik gücü ço'küntüye uğramış kimçabasında o memleket balkının selere, ailelere. çâresiz kalmıs top kendi kendini yardımlamasının, luluklara yapılacak yardımın bir desteklemesinin değeri büyük • düzcne konmasinı. bunun için de tür; o memleketin yarınını mut yeni bir organın kurulmasını önlıyacak didinmelerin de basında görmekteyiz. gelen bir konudur. Teklifimiz itibar gördüğü takAz gelismis bir memlekette dirde, Türkiyede yardım eylemini yardım bilinci denen kavramııı böylece iki büyük organda birleş ilkin onun devletinde uyanması, tirmiş oluruz. Birisi, (Türkiye Kıo devletin ortaya örnekler koy • zılay Derneğitnde. diğeri alacağı ada ması gerektir. Yeterince ve nite d l m göre, örneğin (Türkiye Akyarlikli is yerlerinl muhtaç. fakir DemegDnde. Bağışlar. hayır • hasanat dedisrlyerlerde açması, ya da açtırması, küçük esnafı, sanayii destek miz dinsel öğütlere dayanan davlemesi, küçük işletmelerin gücü ramşlar. zekâtlar, yardım için işll dikimevleri. atölyeler, bu nü toparlıyarak fabrikaları var • yen dımlatması. yararlı teşebbüslere erekle kurulmus ve kurulacak hüuyçun krediler açtırtması, sendi tün teşebbüsler bu derneğin gelir kaları tutması, bütün yardım kaynağı olurlar. İncelcmeler, değerlendirmeler dernek ve yurtlarını kanadı altına alması, sosyal mesken ereğini soncası gercekten muhtaç kimsele «Iumlu yollardan yürütmesi gi ri, yerleri bulmanın târifsiz faydabi eylemler bu aradadır. Aslııı lan vardır. Kenarda, kösede sefada bugün düsünülen Türkiye re Iftiıı an pençesinde kıvraııırken formları da topluma yardımın durumunu, acısını kimsove belli et resmiyet çerçevesinde yapılmak miycıı diişmüş ailelere, haysiyetle istenmesinden başka bir şey deri incitilmeden yardım yolunu bııl maktaki dnyarlığı ancak bu dernek ğildir. Gene devlet varlığı içinde mütalâa edilmesi çereken (Türkiye Kızılay Derneği) bizde yardımın en verimli ve güvenilir örneğini vermektedir. Kızılhaçla işbirliği halinde insancıl yardımın kıvanç lı bir çalışmasını göstermekte dir. Bu dernek, barıs zamanında bütün felâketlerin yardımcısı olduğu gibi, savaş zamanında ates altında bu yardımın daha sıcak işlemesi için hazırlanır. Bizde Kızılay Derneği dısında yardım için kurulmus daha birçok dernekler vardır. Kadınlar Yardım Birliji, Çocuk Esirgeme Kurumu, Tayyare Cemiyeti, gösterebilir; durumları düzeldikçe ödeme koşullarına bağlamak tribi. Kuşku yok ki. bu Akyardım Uer neği, yalnız carcsiz kalmışlara pa ra. yiyecek maddeleri, iistbaş yardımı yapmak gibi dar çerccvede «,a lışacak değildir; aynı zamanda az bir yardımla kendisini sıkıntılı durumundan sıyıracaklara da yöncle cek. iş yerlerine yoksulları. sakatları, yaşlıları, muhtaç kalmıs kadınları bir oran içinde yerleştirerek sefalet tablosunu silecek tedbirler üstünde de duracaktır. Bu dernek, belirttiğimiz özde ve biçimde isabetli yardım örnekleri verdikçe halkın güveninl perçinliyecektir. lllllllllMIMIIIllllllllllinil TÜRKİYEDE İNSAN GÜCÜ KALKINMA sında hastalık ve benzer sebeplerle uzak kalma devresini kısa!tan, bu devre zarfında gelir kaybmı önliyen ve nihayet üıtiyarlık ve maluliyet halinde asgarî geçımi temin etmek suretiyle çalışanlara güven!ık sağlıyan sosyal sigortalar memleketimizde sadece îş Kanunu çerçevesinde tatbik edildiği için çok mahdut bir çalışanlar kitlesini içine almaktadır. Nitekim 1960 yılında Türkiyede sosyal sigortaya tâbi ışçi sayısı sa dece 620.909 idi ve o yıl içinde sağlanan tazminat ve yardımlar 228.085.000 liraya yükselmişti. Buna göre bu yılda işçi başına 366 liralık bir sosyal güvenlik sağlamıştır ki, buna işçinin ailesinin de ortak olduğunu düşünürsek rakamın gerçek ifadesinin çok daha düşük olduğunu anlamakla her halde güçlük çekmeyiz. Çalışanların verimini arttıran joıkarıda saydığımız âmiller yanında mesken şartları da önemlı bir yer işgal etmektedır. Türkiyede bılhassa çalışan kitlelerin mesken şartları hakkında henüz rakamla ifade şekli sağlanmamış olmasına rağmen mesken şartlarımn diğer şartlardan daha kötü olduğunu söylemekle hata etmiyoz sanırım. eticeye varabilmek için insan gücüne vasıf kazandıran, verimini arttıran yukarıda saydığımız âmiller yanında üretım mekanizmasına katılanlann sayısın da ele almak gerekecektir. Türkıyede faal nüfus 1950 de 10.725.000 olarak hesaplanmıştır. Bu rakam 1960 da 13.550.000 e yükselmiştir. Buna göre yıllık faal nüfus artışı 2,33 tür. Fakat bu faal nüfusun insan gücü olarak, yani ekonomık ve sosyal değerini arttırabilmek için, tasarruf kaynaklanmızı arttırmak ve böylece yatırım oranını yükseltmek yanında yukarıda belirttiğimiz hususlara da gereği ka dar önem vermek zorundayız. kisiameliyatoldu V£ IKTISADI nsan gücü kaynaklan bol olan Türkiyede iktisadl ve sosyal kalkınma hızmı arttırabilmek için her şeyden önce nüfusumuzun gitgide artan bir çoğunluğunu üretim mekanizmasına dahil etmek gerek mektedir. Gerçekte nüfusun insan Beylik tabancasiyle adam gücü olarak değeri üretim yapyaralıyan bekçibaşı mak gücü ile ölçülmektedir. Bu mahkum oldu gücü kazanmak için de başta eBeylik tabancasiyle Hüseyin Er ğitim olmak üzere, sağlık, mesken ve sosyal güvenlik sağlama imkânsöz admdaki bir şahsı yaralıyan Kemal Acar adlı bekçibaşı, yapı lanmızı arttırmak zorundayız. Nüfusumuzun insan gücü olarak lan durusması sonunda 21 yıl ağır değerini arttırmak aynı zamanda hapse mahkum edilmiştir. 3. Ağır gerçekleştirilen yatırımlann veriCeza Mahkemesinde yargılanan bekçinin, bilâhare bu cezası, olay mini yükseltmek mânasına da gelmektedir. Diğer taraftan, gunüdaki bazı hafifletici sebepler dikmüzün şartları içinde. genellikle kate ahnarak 7 yıl 1 ay 10 gün hapdış memleketlerden ithal ettiğimiz se indirilmistir. yatınm araçlan eğitim derecesi yüksek, sağlık ve hattâ moral duHasköyde istimlâkler rumu üstün insanlara göre imal | yapılacak edilmektedir. Bu sebeple nüfusu! Ka=ımpaşa Hasköy yolunun dar muzu daha büyük oranda eğitmek, ve devamlı şekilde kazalara sebedaha üstün sağlık ve yaşama şart larma ve hattâ sosyal güvenliğe j biyet veren kesimleri genişletilmek kavuşturmakla, sadece kıt olan tedir. Hasköy Ortaokulu civarındasermayemizin yerine insan gücüki iki binanın istimlâk işlemi ta; mamlanmıştır. Yıkımdan sonra ka nü kullanmak imkânını elde etmekle kalmayıp, uygarlığın getirzanılacak saha yola kalbedilecekdiği yeni isihsal metodlannı ve tir. araçlarmı da kullanmak fırsatmı Öte yandan Beyoğlu Belediye kaçırmamış olacağımızı unutmaŞube Müdürlüğü tamirat ekipleri mak gerekir. Halıcıoğlu ile Kasımpaşa arasındaİnsan gücüne bağlı bu kalkınma ki yolun tamirine devam etmektedirler. Yolun Halıcıoğlu Kasım modeli karşısında acaba Türkiyede bugün durum nedir? İlk olarak paşa kısmı tamir edilmiş ve trafieğitimle bağlıyacak, sonra sırasiyŞe açılmıştır. le sağlık, ve sosyal güvenlik konuYeniköy Bcykoz arasında larmı ele alacağız. ürkiyede 1960/61 öğretim yılınaraba vapuru işletilecek da ilkokul çağmda olan (7 • 12 Yeniköy ile Beykoz arasında arayaş arası) nüfus 4.530.387 dir ba vapuru çahştırılması kararlaçve bu nüfusun ancak 2.866.501 i otınlmış ve yakında hattın işletmekula devam etmektedir. Böylece ye açılacağı açıklanmıstır. ilk öğretim çağmda olan 1000 nüll Turizm Komitesi Daimi Büro fusun sadece 632 sinin okula gittiği anlaşılmaktadır. Fakat gelir I «unda yapılan haftahk toplantıda seviyesi itibariyle bize uyan membu konu görüsulmüs ve olumlu leketlerdeki rakama nazaran yükkarşılanmıştır sek gibi görülen bu adet bizi seBu arada Sirkeci gümrüğünün vindirmemelidir. Zira 1951 52 ile kaldırılması ve gümrük muayene1955 56 öğretim yılları arasmda lerinin yine trenlerde yapılmasının ilkokullara yazılanlann ancak °ı teminı için ügili Bakanlıîa müra 58 »o 68 i dinloma almaya muvaf caat edilmesi karara baçlanmıstır. fak olabilmiştir. Bu demektir ki vasati olarak • » Kadrolann teskili ve yerleş fire verilmektedir.30 oranında bir Bunun zekâ ye tirilmesi semineri açılıyor tersizliği gibi pek önemsiz bir sebebi yanında gelirle ilgili iki öİstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakülte?i «Kültür Hürriyeti Kon nemli sebebi vardır. Düşük gelirll gresi Teşkilâtı» tarafından düzen aileler için okula giden çocuğun gelir, okula lenen «Kadrolann teşkili ve yer aileye kaybettirdiği leştirilmesi» konusundaki sefn'njr, l^KJtnıeyip de bir işte calıştltı takf"aîrde''>elde" edeeegT geî'r artı obugün başlıyacaktır. Ed«*>teat> Fakültesf T»r<rfe5«rr*r t 1 Kurukı odasında saat 15 te açılacak olan seminere, «Kültür Hürriyeti Teşkilâtının ünlü yöneticilerinden» Amerikalı Prof. Manroe Berger. ttalyan Prof. Marie Rossi, = ithal edilecektir. = Cenevre Üniversitesi Prof. Simon Jergi, Italyan, Iran ve Fransız di s Dış pıyasadan 50,000 adet Ter §j H ğer profesörler ve uzmanlar katıl ş mometre ithal «"dilecektir. U Mümessilliği olan firmaların g maktadırlar. İ Yazan ı Doç. Dr. Haydar KAZGAN | kula gidebilmesi .çm gerekli masraflara eşit bulunmaktadır Bundan çıkan neticeye göre, insan gücü yetiştirmenin ilk kademesi olan ilkokulların kendilerinden bek lenen fonksiyonu başarabilmeleri ihtiyaca göre okul açılması yanın da gelir dağıtımı ve artışı meselesini halletmek gerekmektedir. rtaokul ve üselerde (teknik ve mesleki öğretim dahil) durum hiç de tatmın edici değiidir. Nitekim aynı 1960/61 öğretim yılında orta ögretime devam eden çocuklarm sayısı 475.123 oldu ğu halde 12 • 18 yaş arasındaki nüfusumuz 3.663.918 dir. Bu demektir ki 12 18 yaş arasındaki her 1000 nüfusun sadece 130 u bu yılda orta ögretime devam ediyor durumdadır. Fakat bu öğretim kademesinde de diploma alanlann nisbeti 1952 61 yılları arasında • 50 yi geçmemektedir. Diğer ta ı raftan üretim mekanizmasına süratle ve istenilen nıtelikte insan gücü yetişitrmekle görevli bulunan orta dereceli teknik ve mesleki öğretim okullanna devam eden öğrenci sayısı 121.308 dir. Bu okullara gidebilecek çağdaki nüfus sayısı 3.663.918 olduğuna göre 1961 yılında Türkiyede 12 18 yaş arasındaki gençlerin binde sadece :(3 ü teknik okullara gitmektedir dıyebiliriz. Bu rakam bizde henüz teknik ve meslekî öğretimin mâm ve gayesinın de anlaşılmadığmı da göstermektedir. Oysa ki, yüksek eğitim imkânlarının çok dar olduğu memleketimizde eğitim yo luyla insan gücü yetiştirme poütikasmın büyük ağırlığıru yüksek öğretim müesseselerine öğrenci hazırlamaktan başka hiç bir asli görevi olmıyan genel orta öğretim yerine orta dereceli teknik ve meslekî eğitimin teşkil etmesi ge rekir. Bugünkü haliyle genel orta eğitim insan gücü kaynağının büyük oranda israfını hazırlıyan bir mekanizmadan başka bir şey değildir. O N T AĞAOĞLU Sosyolizm ve İklidar Fransa'nın Sosyalist Başbakanlanndan P. Ramadier'nin yurtta yankı uyandıran kitabı. Demokratik düzen içinde sosyalizmin meseleleri Türkçesi: Hayrettin ERKMEN Ankara Cad. 37/7 (Vilâyet Karşısı) İstanbul Kültür Kitaplan Dizisinden TERMOMETRL g 22 03 69 numarah telefjna ş Resimli Bilgi • Bugun 61. sayısı çıktı. Otomobil taksimetrelerinin kontrolü için tanınan süre bu ayın soCumhuriyet 2159 nunda bitecektir. 1 marta kadar taksimetrelerini kontrol ettirmiyen otomobil sahipleri ile şoförler hakkında ceza islemi uygulanacaktır. 6621 sayılı ölçüler Kanununa göre taksimetreler 2 yılda bir kontrola tâbi tutulmaktadır. Taksimetrelerin kontrolü ay i müracaatian. Reklâmcıhk sonunda bitiyor 1 7002134 % Bu iddiamızı orta eğitimi tamamlıyanlann meslek veren yüksek okul ve üniversitelerdeki başarı derecesini ele almakla tamamlıyabiliriz. 196061 öğretim yılında memleketimizde mevcut üniversite ve yüksek okullardan mezun olanların sayısı 6.025 dir. Türkiyede vasati olarak yüksek öğrenim süresinöl' ^yıl olduğunu kabul ederek yatJHgtr/Hz bir hesaba göre bu süre içir.de diploma almaya muvaffak olanlar bu okul lara yazılanlann ancak "a 38 dir. Normal süre dışında diploma alan lan da hesaab katsak bu oran % 50 belki çıkar. Kısacası diyebiliriz ki, bugün Türkiyede eğitime yapılan yatınm ve harcamalara kıyasla eğitim sistemimizin insan gücü sağlama kudretl çok zayıf kalmaktadır. Oysa ki, iktisadl ve sosyal kalkmma şartlarına göre Türkiyede geniş ölçüde eğitime dayanmak zorundadır. Cumhujiyet 2160 KULAKTAN KULAGA GİDEN YOL N Dr. KEMAL CAĞLAR 5 Idraı Vulları ve Irnasül Hastalıkları (Viütphassısı Cîaldtdsaray No 12 UğuT Apt Saai IIMZ \ T ve 1318 Tel • ŞUBAT 22 ŞEVVAL 20 a; e İlâncıhk: 4729, 2143 ' üfusun insan gücü olarak değerlendirilmesi için gerekli olan sağlık durumuna gelince; 19G0 da Türkiyede 2.824 kişiye bir doktor ve 606 kişiye bir hastane yatağı düşmekte idi. Yine 1960 da fert başına düşen günlük kalori miktan 2600 civanndadır. Çocuk ölüm nisbeti ise 1955 de binde 21 iken 1960 da binde 41 e yükselmiş tir. Çahşanların üretim mekanizma 9 q 15.28 a 1 . s V. •J =O X « (A • Eski sayıları azalmakta olduğundan eksiklerinizi süratle tamamlayınız. İSTEME YERI : Batej Bayililc Te;kilitı Cağaloğlu • l»t»nbul. 6.44 12.27 17.52119.23 5.02 E. J12.53 6.37 9.38 12.00 1.31 ,11.12 KÖY ÖGRETMENİ İMAMI MUHTARI Türkçe Okuma yazma bilmeyeni Öğrenmeye teşvik ediniz İyi Ahlâk Derneği Tesisi yaptırılacaktır Müracaat Telefon: 22 46 22 CUM H U KIV KT'ID rerrtkası : GALVANO TELEFONLARINDAN GECER TOPTAM SHT1S YtB T U r k J t e l e f O T L Tlcrıt n Smyf Llmüed Slrkı» GıltUuny. YMİ Cam OARFİIM Han Nt 40 BıyoğluisUniul Reklâmcüık 631/2133 Bateş Reklâm 27/2156 i • Reklâmcüık 693/2162 66 r Cumhuriyet'e BOZKIRDAKI ÇEKIRDEK 208 Yazan : KEMAL TAHIR 210 mektuplar hıııııriii \iiıı\liirı hakkında bir liiiıııııı ıılnmırııııııı/ıııı leklifi bir çok esprilere sebep olan yumurta, en önemli bir besin maddesidir. Fakat, kontrolsuz şekilde satıldığı için baaen hem sağlığa zararlı oluyor, henı de biz tüketici vatandaşlar aldatıhyoruz. Bir kerre özel âletlerle kontroldan geçirümiyen yumurtaların satışı piyasada yasaklanmalıdır. Her seyini ayarlamış batı memieketlerinde olduğu gibi, ynmurtalar, «Büyük, Orta, Küçük Boy» olmak üzere gruplandınlarak, büyüklerine göre üç ayrı fiyatta sattırdmalıdır. Halbuki, Ankara gibi büyük şehirlerimizde, günlük de olmasa yumurtalara o günün tarihi basılarak günlük diye eski yumurtalar, günlük fiyatına satılmakta; yumurtalarda gruplama yapılmadığından, bazen bir yumurtanın yansı veya üçte biri büyüklüğündeki, küçücük yumurtalar da, büyüV yumurta flyatma satılmakta, ve vatandas. aldatılmaktadır. Belediyelerimiz, sağlığa zararlı yumurfalan satıştan menetmeli ve bnnları üç boy üzerinden, üç ayn fiyat ile sattırmalıdır. Bunun için, Belediyelerin Türk Standartları Enstitüsü ile işbirliği yapmalan da Iâzım /e mümkündiir. Kristof Kolomb'un, dünya ynvarlaklığını yumnrta ile arkadaşlarına ispata çalıştığı gibi.. Belediyelerimiz de kudretlerini, yumurta satışlarını bir düzene koyarak göstermelidirler. Rezan Akkaya, Kennedy Caddesi, 59/6 ANKARA ' • j Bozkırdaki Çekirdek BnrkırdakJ Çekirdek 209 Bozkırdaki Çekirdek {Bizi Kongo'ya imrendirmesinler! Vasat btr gSmleğm 4 dolftr, ayakkabının 78 dolâr olduğu Kon Ko'da an yüksek isçl ücreti 1215 dolârdır. (19 ocak 1S65 tarlhll Cum huriyet Gazetesl sahlfe i.) Vasat bir gömleğin 50 lira, ayak kabınm 80100 lira oldufn Türkl yede otuz senellk bir memurun tsçiyi bıraktık aylık maaşı lklbin liradır. Afrtka kıtasının ortasında Iptidai Kongo'da memur değil işçl bir ayhk vasati kazancı ile M llâ yüz gömlek ve 45 llâ 50 çift ayak kabı olabilmektedir. Medenl ve demokrat Türkiyemlzde ise baremtn blrincl derecesine çıkabllmls talihll bir yüksek memur, bn pa ra İle 40 gömlek ve aneak 20 çift ayakkabı olabilmektedir. 1015 se nelik ıremurlara gelince bnnlann aldığı maaşlan herkes bildlğine göre bn esas üzerinden karsılastınrsak ortaya öyle rakamlar çıkar kl gülmek mi, ağlamak mı lâ zım kestiremiyoruz. Devlet Personel Kanununn yıIan hikâyeslne döndüren llgililer ellerini biraz çabuk tntarak tktisaden bunalmış yan aç htç olmazsa Kongo'ya imrenmekten knr tarsınalr. Son gücümüzle bn ka nun çıkana kadar dayanma gücü muzu kaybetmemeye çalısıyoruz. İsira TC adresi mahfm ba f* memur. İki olay arasında, körpe insanı acımadan kullanmak bakımından korkunç benzerliğe dehşetle şaştı. Elyordamiyle cıgara çıkardı. Kibrit ararken düçünüyördu: «Paçavralar giyinmiş çocuklarm karşısına kolonyal şapkamla nasıl çıkabildim hiç utanmadan... Ne demişlerdir bu maskaralığa?.. Kızdılar mı? Alay mı ettiler? Daha beteri, hiç mi umursamadılar adamdan savmazcasına...» Al yak! tîrkek sese döndü. Nuri Çevik'in uzattığı kibrit kutusuna şaşırarak baktı: L'yumuyor muydun sen? Hay AUah razı olsun! Neden? Bak ne düşünüyordum biraz önce... Alman çocuklariyle öğrenciler arasında apansız bulduğu benzerliği anlattı: Yanıldım öyle ya? Çocukları ölüme yollamakla yararb bir işde çahştırmak arasında hiç bir benzerlik olamaz, değil mi? Vallaha, bu çalıştırma işi benim biraz midemi bulandırmaya başladı Cemalcim! Çahştırmak da, her şey gibi sipsivri alınırsa çok su götürür! Bir memlekette, herkes belli bir amaca yönelip belli bir tempoyla çalışmaya girtni; değilse, iş bölümünde yalnız bir kolun bedava çahştırılması nasıl yararb sayılır? Ukuyacakları okulları. bütün Türkiyede, bütün öğrenciler ketıdıleri yapnıakta iseler, diyeceğim yok!.. Hattâ, bazı öğrencilere okul yaptınp bütçeye konulan parayı yapılan okula karsı gene bunlara harcamak. tam doğnı değildir ama, gene de bir şeydir? Neden tam doğru değil? Çünkü öğrenci burada yerli değil, geçicl... Bn sebeple bütçede ayrılan para, buraya harcansa bile, arkadan gelip çalışmadan okuyacaklara bakar»k hakkı yenilmiş, emeği ödenmemiş olur. Kaldı ki bizde bütçeden vurmak. biricik iş adamlığı, hattâ biricik vatanseverlık sayıldığına göre, çocukları burada en ağır işlerde çahştırmak bunun karşılığı olması gereken parayı madrabazlara çarptırmak en faydalı, en doğru işde çalıştırmayı bile çok korkunç bir dolandıncıhk haline getirmez mi? Doğru yahu!.. Nuri de cıgara yaktı. Boğazın derinlerinde çakallar uluyordu. Bir gecekuşu geçti gemici fenerinin san ışığından, bir şey yitirmiş gibi telâşlı, üşümüş gibi ürpere ürpere, kör gibi sarsak . Uykum kaçtı apansız... Neden bilir misin? «Şu Cemal» dedim, «çocukları bugün öyle yırtık pırtık kirli paslı görünce . Neler duydu acaba, şair olarak?...* Anladın mı? Ne düşündün değil, neler duydun? Sen gelmeden az önce ben de onn düşünüyordum! Bir şeyin farkına vardım da utancımdan yerin dibine geçtim! Nedir? Nasıl çıktun kolonyal şapkamla karşılarına? «Köylü bizim efendimiz» sözü köylUnün gerçek durumunu görmezden gehnemize yaramı? şimdiye kadar demek... Evet! Doğuda, s8z her zsman aksiyonun yerini tutmuştur. Gerçekçi olamanıak mıdır buf Batı ölçülerine vurursak evet... Bizim ölçülerimizle?.. Bilmem! Bizim ölçülerimizde, gerçekçi olmamak bile değil... Bambaşka bir şey galiba... Korkarak söylüyorum, bizimkisi bu dünyada olamamak... Bu dünyada olamamak... Doğru!... Ne duy, dum. o bir örnek paçavralardan meydana gelmiş gİTİmleri karşısında... Kelimeleri aradığı İçin duraklıya durakhya konuşuyordu: Yadırgamadım, inanır nusın? Kendiml onlann yerine koymsyı akıl etmediğimden olmah .. Onlar, paçavralariyle kendi unsurlan içindeymiş gibi geldi değil mi sana? Ayımn postunu, kuşun tüylerini, yılanın derisini taşıdığı olaganlıkta... Evet, öyle bir şey... Buna yakın... Neler duyduğunu değil, bu uyarmadan sonra olsaydı, neler duyabileceğini gerçek bir merakla aramaya başlamıştı. Hep öyle, kendisini içinden doğana bırakmış gibi duraklıyarak konuştu: Bikıyoruz da görmüyor muyuz? Görüyoruz da, duymuyor muyuz? Bu ne müthiş yabancılaşmadır! Paçavralar bağlanmif Yatır parmaklıkları gibiydiler! Onların altında bile demir, odun gibi tanıdık şeyler vardır. Bu paçavralann içinde... Şimdi daba iyi anlıyorum, tanıdık hiç bir şey yoktu sanki . Ne deri, ne et, ne kemik Nasıl anlaşabileceğiz peki? Hep mi sürecek bu koparılmışhk . Nereden aklıma geldi kolonyal ?apka?... Alçaklık bu, utanmazlık düpedfiz... /ildırma . Bereket senin gibi düşünmezler! Sömürgeden, sömürgeciden haberleri yoktur çunkü... İmrenmişlerdir bile şapkana... Yalnız füne? için yapüdığını bilmediklerinden, bir de ağırmış gibi göründüğünden kış için özlemiflerdlr. Paçavralarla giyinmek de, bereket bizim anladığımız açıdan onursuzluk vermez onlara... Vermez mi? Vermemesi Imk&nsa... tstemezler ml yeni giymeyi? Tırtığr olmasın? tsterler ama, her günkü kılıklan da, en 8nemli savunma »raçlandır .. Yüz yülarca, tarlanın biricik ekonomı"; sistem sayıldığı bir memlekette imanla parayı, saklamaya ahşmışlardır. Bu sebepten köyde sfalann kılığı bile hizmetkârlann glvimlnden pek de başka türlü olmaz. Meydan nöbetçisi Ökkes Yifit kalknuş, dolaşnıaya başlamıştı. (Arkan rmr) |
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear