Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAHIFE tKt 26 Ekim 1965 CUMHTJRIYET r i NİÇİN BUGÜN DE6İİ ? ürkiye'de tuTİzm günün birinde olacak ve «oldu» dadiyeceğiz. Biz buna şahsen gittikçe daha fazla inanıyoruz. Gerl baktığımızda kat edilen mesafeyi görüyoruz, çok değil, fazla biç değil belki; fakat birseyler var. Ama asıl zihnimizi kurcalıyan sual şu: «niçin bugün değil de, bir gün?> Bu işi yarınlara bırakmadan da halletmek mümkün... Galiba Türkiye'nin problemi de bagün şu: bir kalkınma hamlesi var, araa yavaş yol alan bir gelişme. Tnrizm konusuna dönelim hemen; aynı yavaş tempoyu burada da görüyoruz. Oysa turizm konusunun çok hızlı bir tempoyla istenilen hedefe ulaşacağı kamsmdayız. Önce bugünkü yavaş teraponun nedenlerini evvelâ siir'atIe sıralamağa çahşalım bu arada da nasıl olabileceği hakkındaki görüşlerirnizi açıklayalım. O Bugün turizm ticaretinden herkes anlıyor görünüyor. Dolayısıyle de her kafadan bir ses çıkıyor. Kanşanı. konuşanı çok. Oysa mes'ele basit. Asıl uzmanlardan ve pratik kafalı kimselerden en fazla beşkişilik bir turizm komitcsi kurulur, komite siyasi, bolgesel baskılardan tam nıânasıyla masun tutarak yüzde yiiz yctki ile techiz ediür. Bir sıirii manasız ve neticeye gotürmeyen kurullar, kurumlar, ve komitelerin çalışmalarına son verilir. I :::: Fethi PiRlNCCiOĞLU ann diyordu Saym Nadir Nadi, 10 Ekim'den bir gün önce. Ve ekliyordu: «Seçira kampanyasmın son günüdür bugün. Haftalardan beri vagonlar dolusu nutuk dinliyen vatandaş, bu akşam ortalık karanrken özlediği rahata kavuşacak, basım elleri arasına alarak vicdanı ile başbaşa bir süre düşünecektir.» «Saym Yazar' bunları yazıyordu. Fakat klşi de bu cümlelerl okuıken «Acaba?..» demekten kendisini alamamaktaydı. Muhakkak ki bu şüphenin içimizde uyanmasınrn birçok nedenleri vardı. Sayın Yazar da belirtiyor bu SÜphesini: «Partilere ve partizanIara sözümüz yok, onlar tutumlarını çoktan kararlastırmışlardır» diyor, ve işte burada bizi yok edebilecek pek önemli bir noktaya de ğiniyordu. Şöyle ki: Belkl de dünyanın hiçbir yerinde bu derece koyu bir particilik bataklığma süniklenen bir ulus daha görülmemiştir. İşte bu bataklığa sürüklenen ulusumuz ki gerçeklerl görmekte, hangi partinin memleketimiz icin daha hayırlı olabileceğinl objektif bir açıdan düşünmekte zorluk çekmekte, hatta bunu dügünmeyi bile lüzumsuzluk addetmektedir». Bizim asıl söylemek istediğimiz bunlar değil, ancak bir noktayı değinmek istiyoruz. Şöyle ki: Bütün bunların tek sonımlusu, parti liderve büyüklerinden başkası değildir. Parti lider ye yöneticilerinden tek dileğimiz Y diğt bu particiliffin aydm kişDere yaraşır, seviyeli bir gekil almasını Istiyoruz. Bunu da başarabilecek gene parti lider ve ileri gelenleridir. Tek dileğimiz budur. Salim KOÇAK Öğrenci Kabine kurulurken... Biz bu satırları yazdığımız zaman kabine üyeleri belli değlldi. Siz bn satırlan okuduğunuz zaman üyelerin adlan açıklanmış olacak. Daha baştan söyliyelim ki, Bakanlık koltuklannın şu vey» bu klşi arasında paylaşılmasının bizim için bir önemi yoktur. Kabinenin nasıl kurulacağını merak etmek için bir sebep göremiyoruı. Günlerden beri politika kulisinde papatya falına bakar gibi : Ahmet mi, Mehmet mi? Hasan mı, Hüseyin mi?.. diye süren sayıklamalar, Türki\e hesabma defil Bakanlıkta gözü olanlar hesabına bir anlam ifade eder. Çünkü bugün kabineyı kuran Başbakan bellidir. Partinin yönü bellidir. Abdülhak Hârait gibi : Sen nereden gelip, nerede durmuşsun? Azimetin ne tarafa? diye sormaya hiç lüzum yok. Adalet Partisi, kapitalizmin en koyu koşullanm, az gelismiş Wr filkede yörutmek isteyen parti olarak iktidara adaylığını koydu. Ve seçimleri kazandı. Şimdi kendi yapısının icaplannı yerine getirmek yolundadır. Bakanlık koltnklanna otnranlar, Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin .. ve kim olnrlarsa olsunlar, bn yönde hizmet kabnl etmek zorundadırlar. Çevrelerinin etkisinden kopuşmu» olarak ve kendilerini koltnğa oturtanlann dışında bir davranışUn oUKoalisyon hükumetlerinin alacalı manzarası A.P. kablneslnde görülmiyecektir. Bilmek gerekir ki, siyasi partiler içinde en bağdasmıs yapıya Adalet Partisi sahiptir. Halk Partisi içinde sağdan gola açılan yelpazeye bngünkü iktidar partisinde raslanamaz. Şo halde AJ". kendi yapısının icabı ne ise, o yolda yüriimek zornndadır. Ve yürütücüleri de bu hizmeti kovalamak zomndadır. Adalet Partisi dışındaki bazı çevreleri tatmin etmek için kabineye birkaç yadırganacak isirn alınsa bile bu tedbir göx boyamak amacıyladır. Bu birkaç ismin paravanası. eerçekleri hiçbir zaman deeistirmiyecektir. Kurulacak hükumeti bu ölçüler dışında deferlendirenler büyük yanılmalara diişmüs olnrlar. Düşüncelerimizin bn noktasmda, ortaya bir başka lorn çıkmıktadır : Adalet Partisi mademki böylesine sartlanmış bir partidlr ve kendi sartlannın dışına çıkamıyacaktır, sn halde knracagı kabine Anavasa ile çelismeye düsecek davranışlara yönelmiyecek midir? Üstünde düsünülmesi gereken endişe verici bir sorndnr bu. Endişe verici olnşn, A.P.'nin çojunluk partisi olarak Iktidan tek basına kurmasınBan dognyor. Simdiye kadar bngünkfl iktidar partisinin davranışlan mnhalefette kalmıstı. Muhalefette kalmak demek, sözde kalmak demektir. Ama iktidara geçmek demek, gözden yürürlfiğe geçmek demektir. öyleyse Adalet PaHisi hükOmetinin Bnflnde blr tek yo! açıhyor : Bn yol, 27 Mayıs Anayasasının yoludur .. Ve bn yolu tnttnğn zsman A.P., muhalefetteki tutumiyle çelismeye düsecektir. A.P. 1950'de iktidara gelen Demirkıratın mirasçısı sıfatiyle hfikfimetini knrnyor: ama karşısında bir sosyalist partisi mnhalefeti var. Küçük de olsa bir sosyalist çrupun Meclis içinde yer tntması, 1950'nin şartlanndan çok değisik dummlarda balnndu£umnzn ortaya koyar. C.H.P.'nin ortanın solana kayması da iktidar partisini 1950'lerden farklı ve mnhtevah bir mnhalefet karsısmda bırakmaktadır. tste Adalet Partisi hükumeti böylece soldan sağa doğrn açılan bir Mecliste o Meclisin en safc kanadı olarak çalısmak zornndadır. Tapacafı her hata saS kanadın kefesine yüklenecektir. Üstelik Adalet Partisi, parlâmento içinde yerleşen bn sagdan sola velpazeyi muhafaza etmek ve sürdürmek sorumn altındadır. Muhalefet partisi iken ve seçim kamoanyasında tsçi Partisine karsı yönelttigi hücumlar, Türkiye tsçi Partisinin Meclis içindeki varIıçıyla. sıfıra inmistir. Ve ne gariptir ki, bn durumda Adalet Partisinin varlığı ve meşruiyeti, tsçi Partisinin varlıçına baglıdır. Bu bakımdan A.P. iktldarının üzerinde titizlikle duracagı ve kornyacagı bir knrnm olmaktadır lşçi Partisi .. A.P.'nin Anayasaya bağlılığimn bir önemli aiçüsu bndnr. Türkiyede ya sosyalist partileri de olacak, ve kapitalist partileri de olacak. Ya ikisi de olmıyacak. îşte 27 Mayıs 1960'tan beri Türkiyede olan defişiklik büdur. Ve iste 10 Ekim 1965'in 14 Mayıs 1950'den farkı bndnr. Ama Adalet Partisi minarenin kılıh içinde birtakım ard davranışlar düşünebilir ve kuracafı iktidarla bn tedbirleri alttan alta yürütmek istiyebilir. Henüz hükfimet ortaya çıkraadan duydnğnmuz birtakım olaylan simdiden bu köseye çıkarmak Istemiyoruz. Pek yakında bütün bunlar ele alınacaktır. Hele sornmln bfîkumet güven oyu alsın ve Bakanlar koltuklanna kurulsunlar... Bu arada koltuğ3 oturan cümle politikacımızi tebrik ederken onlara Montaigne'nin sn sözünü de hatırlatınz : Ne kadar yüksek koltuğa oturursanız oturun, kaba etlerlnizin üstune oturduğunuzu unutmayın I T Ne lüzum var? Q Memleketin dört bucağını «tnristik» yaptık. Topraklarımızın her parcası turizme müsaitmiş gibi gösterilmeğe çalışılıyor. Bu toprakların her köşesi .turistik» olabilir; ancak bugün için üç, belkl de iki merkez bizi kolayca doyurur, 1. İstanbul, 2. İzmir ve hinterlandı. Üçüncü merkez tabiatiyle Antalya. Bugün hemen kolayca ve sür'atle düzenlenebilecek bölge tstanbul'dur. 1966 sezonu için bile kitle turiznıine açabileccğimiz bu çok zengin merkez dururken başka yerlere uzanmağa ne lüzum var? Şoyle bir etrafa bakınıp: Romanya sadece 10 kilometre uzunluğunda Karadeniz'de Mamaia denilen şeritj satıyor. Keza Bulgaristan bütün enerjisini Karadeniz sahiline teksif ediyor. Biz bu gehirde kimsenin veremediğini bir anda verebiliriz, hem de az bir gayretle.. d Buçün Turizme bir ticaret, bir hizmet olarak değilde, lanıtma politikaınıza. misaflrperverliğimizin büyüklüğüne, şanımıza lâyık olacak yardımcı bir vazife gibi bakmaktayız. Turizm bir «ticarettir». Endüstri olma vasfı daha sonra gelir. Bu bakımdan önce ticarî düşünüp iyi bir tüccar gibi hareketi, en yüksek mevkiî işgal eden Turizm Bakanındaıı, turizm işinde çalışaıı odacıya kadar telkinlc kabul ettirnıeliyiz. Memur davranış ve zihniyetiyle bu işi yüriitmck mümkün değil. Kısacası turiznıin her hareketinden para kazanmak bu ticaıetin cıı kuvvetli vasfı olmalıdır. Turizmin bir ticaret olduğu mefhumu kredi müesseselerince kabul edilmeli, bankacılık operasyonlan içine alınmalıdır. O Çaba. yatırım mevcut, fakat neticesiz ve yaıılış şekilde yapılıyor. Plânda öngörülen fakat gerçekleştirilmiyen hususlar bir türlü ele alınamıyor. Tesisler yapılıyor, fakat nasıl doldurulacağı evvelden veva zamanında düşünülmüyor. Gerek devlet gerek özel teşebbüs her sene on milyonlan bulan yatırımlar yapıyor. Devlet kredileri bölük pörcük ve her müracaatcıyı memnun etraek araasıyla yapıldığindan, örtaya bir surü küçük yapıIar çıkmakta ve verimsiz yatırımlar yüzanden yatırıraı yapan da zarar etmekfe. Büyük şehir basta istanbul istenilen hacim ve vasıfta tesise kavuşamamakta. Tanıtma ve müştcrinin nasıl sağlanacağı düşünülmeden, yan tesisler nazara alınmadaıı ortaya çıkan tesis, tabiatiyle kendini zarar içinde bulmakta, bir sene sonra ise vasıflarinı bakımsızlıktan kaybetmektedir. İlk beş yıllık plânda öngörülen «ıslahoteller» (bakım) fikri ele aIınmalı, Sirkeci ve Tepebaşı gibi semtlerde bulunan tesisler onarılmalıdır. şilik «charter» tabir edilen kirnlik özel uçaklarla gelen gnıblan kabul edcbilecek tek otele sahip değiliz. Büyük, pahalı oteller İse bu tip «ucuz turistleıi» kabulden çekiniyorlar. Kitle turizm hareketlerini benimseme mccburiyetinde olduğumuzdan yeni tesislerimîzin hacmini en aşağı bir büyük nçak kapasitesinde 90 ilâ 100 kişilik tutmahyız ve eski tesislerl de buna göre ayarlamalıyız. Bu tesislerde rantabilite hesaplannı hacira esasına ve isgal müddet ve yüzdesinbı yüksekliğine göre yaptnak gerekecektir. 0 Grup temin edecek teşkilâta sahip değiliz. Turizmin satıcıları olan seyahat acenteleri bu konuda yeterli bir çalışma gösteıememekte. gerekenl yapmaktan uzak görünmekte, ancak tesadüfen doğan işleri tutmağa çalışmakta, işin üzerine gilmektense işin doğrudan doğruya ayaklarına gelmesini beklemektedirler. Sayısı bakkal dükkânları kadar çok olmağa yüz tutan seyahat acentelerinin Avrupa ve Amerika acenteleri seviyesinde bir çalışma yapmalan gerekiyor. Dış dünya ile temaslannı sıklaştırma mecburiyetinl anlamalan lâzım. Verdikleri tekliflerde hassas ve sabit davranmalan şarttır. tlgili resmî dairelerle daha sıkı bir işbirliği lüzumuna inanmalıdırlar. Turizm tanıtma çalışmalannda Bakanhğa yardımcı olmalıdırlar. Bu arada hemen söyliyelirn ki sanayiciler ve tüccarlara tanman kolaylıklar bu acentelere de sağlannıalıdır. Gençlik Sorunu nemli bir yurt sorunudur gençlik. Düşünürlerimiz çoğu keas bu soruna gereğince eğilmezler. Neden bu çekingenlik. Gerçeklerin korkunçluğundan mı yoksa •orunttn önemsizliğinden ml? Soron önemli. O halde eğilmenil lâznn fîkirlerinizle, bizlerin üzerine sayın düşünürlerimiz. Gerçek iyi değil. Bir düşünürün vazifesl de iyi olmamanın sebeplerini arastınp ortaya çıkarmak değil midir?. 11.10.1965 tarihli Cumhuriyet'de Sayın Doç Dr. Özcan Kökneli hak kımızdaki yazısından dolayı candan kutlulanz. Ve düşünürlerimizden bunun devamını umuyoruz. Pedagojiye Saygı de Köknel'in, gençliğin bilhassa sağlık ve moral durumlanmızla ilgısi olan sigaraya da yer vermelerini çok istecdik» demektedir. O • ••• •••a ••*• Turist dövizine prim © Türkiye'mizde farkuıda olmadığmıız bir husus da fiallarımızın yüksekliğidir. Genel olarak, turizm endüstrisinl geliştirmek imkanma kavuşmus olan tspanya, Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya gibi memleketlerin fiatlannda en az yüzde kırk aleyhde bir farklı durumumuz mevcuttur. Buna döviz kurlarının Avrupa veya Amerika'nın serbest piyasalannda carl rayiçleriyle resmî kur farklarını eklediğitnizde. durumun daha da aleyhimize tecelli etmekte olduğunu görüyoruz. Hemen grup fiatı vermeğe alışamadığımızdan ve Avrupa turistik merkezlerinin çok düşük fiatlanyla rekabet edemediğimizden turizmde gelişme imkâm ve hızımız azalmaktadır. Bu bakımdan fiatlarımızı en az Romanya ve Bulgaristan fiatlan seviyesine indirnıe zaruretini ve gereğini kabnl etmeliyiz. Runun için de yapılacak tek şey döviz kurlarında turiste veya grupla gelecek turiste bir prim tanımak olmalıdır. Bloke paralardan turist gruplarınm istifadesi maalescf bugünkü tebliğ içersinde mümkün olamamaktadır. Bu hususta 1966 mevsimi için kesin olarak müspet bir karar vermek lâzımdır. Her türlü iddiaya rağmen Türkiye turist için pahalı memlekettir. Bu pahalılığın en büyük sebebi dc. ecnebî parasma hakikî değerini vermek istemeyişimizdir. 500 lirayı dışarıdan getirme serbestliğine sahip turist, Türkiye ye gelip parasını resmî kaynakiarda bozdurduğunda şasınp kalmaktadır. Çünkü burada parasma en azmdan •• 20 eksik değer verilmekte olduğunu / görüyor. Kanaatimizce Türkiye'de turizmin gelişmesi, devlet hazinesinin daha fazla döviz toplamasını temin edecek ilk ve son karar ve icraat turist dövizi ihdası veya ecnebî paraya en az • • 20 prim tanıması olacaktır. Bu hususa bir formül bulunmadıkça, karaborsanın önümi almak güç, turizmin tlcaretini yapanlardan da dürüst çalşmalarını istemek ve beklcmek beyhude bir haksızlıktır. Yugoslavya bu işi son zamanlarda halletti. Yunanistanda karaborsa diye birşey kalmadı. Romanya, Bulgaristan turiste prim taıııdı. Biz ne zaman yapacağız? Komisyonlar kurup Para Fonundan izin, mütalâa alalım diye bekliyecek miyiz? 1%6'ya yenl hükümetin getireceği en büyük yenilik bu olmalıdır. O Bugün Türk Hava Yollan isletmesi dünyanın en iyi ij yapabilecek potansiyeline sahip olduğu halde gerek kırtasiyecilik, gerek elde yeterli uçak bulunamaması yüzünden sadece bocalamaktadır. Deniz yollan, yalnız bir iki cemiyetin turistik seferleri dışmda yeni sahalara ve işlere girişmekten kaçmmakta birçok gemisi ya battal yatmakta veya zararma çalıştırılmaktadır. Devlet Demiryollarının kara yollan rekabeti karşısmda sadece «Türkiye'de demiryolu var. üzerinde vagonlar da işler» siyaseti ile turizmden istifade için yenilik düşünmemesi, muazzam zararlannı kapatacak yollara girişmeği tasarlamamasi çok acıdır. iîi İj: >«•• Başta Parti liderlerinin sözlerinl bir eleştiriden geçirecek olursak, bu sözlerin en karakteristik tarafının. daima hakh, haksız karşı partilere ithamda bulurima, onlan ezmeye, yok etmeye çalışma olduğunu göriirüz. işte bizim .particiliğimiz bundan ibaret. Evet, bizim particiliğimiz bundan ibaret. Hem particiyiz, hem de ger çek particiiığin kilometrelerce ötesindeyiz. , Hâlbuki bir lider veya parti ileri gelenleri halkın karşısında, kür suye çıktıkları vakit, görevlerinin karşı partılerin hatalarını istismar etmek demek olmadığmı bilmelerini, kürsude söyliyeceklerinin ancak parti program ve tüzüğünü, olduğu gibi, samimiyetle karşısındakilere duyurmak, Uân etmek olduğunu idrak etmiş kişiler olarak görmek isterdik Fakat, ne acıdır ki bu hayâlimizin bir ham hayâl olduğunu ilk günlerde alayıvermek te hiç güçlük çekmedik. Seçim sırasında kürsuye çıkan hatip karşı partileri yermekten, onlan yıpratmaya çalışmaktan, kendi tüzük ve programlarından bahsetmeye vakit bulamamaktaydılar. Liderler arasında meydana gelen senben, bizsiz çekişmeleri halkımıza da kolayca aşılanmakta ve işte durumun gerçek acılan burada belirlenmekteydi. Bütün parti liderlerinin bundan evvel yapmadılar hiç olmazsa bundan sonra, bu huylarmdan vazgeçmelerini, ulusumuzun bıkıp usandığı, fakat hastası haline gel Gençlik, bü;.ük bunalımlar Içinde kıvranmaktadır. Fakültelerin kontenjanları uzun yıllardır hemen hemen ajni kalmıştır. Her sen« Üniversitelere giremiyen binlerin üstüne binler kaülmıştır. Ulusumuzun dunımu fecidir. Nüfuzumuzun ezici bir çoğunluğu okuma yazma bilmez. Koyu bir cehalet içindedirler. Dolayısıyla istenilen reformlar bir türlü yapılamaz. Diğer yanda okumak isteyen milyonlarca genç koşullar müsaade etmediğinden okuyamamaktadırlar. Öğ retaıen olmak için imtihanlara giren binlerce gençten ancak 7080 kadan kabul edılmekte geri kalanlar yeniden ışığın eşiğinden karanlığm kucağına gönderilmektedir. Bütün bunlann yanısıra ruhî yapısı önemlidir gencin. Çoğu taşralıdır. Ve çoğu fakirdir. Köyden indim şehire şaşırı verdim birdenbire der genç. Memleketindeki koşullara hiç uymayan bir ortamda yapayalnız bırakıLmıştır. Çok zayıf yetiştirilmiştir. Zira cahildir çevresi. Kendi kendini yetiştirememiştir. Cinsel bilgisi berbatdır. Velhasıl iyi niyetinden başka hiç bir şeyi yoktur. Bütün bunlann sonucu da kendini küçük görme kompleksine ve uç sınırı da her konuda başansızlığa gider. Genç gereği gibi besleneraez. Parası yoktur. Genç sıcak bir odada yatamaz paran yoktur. Genç eğlenemez. Parası yoktur. Ve genç okuduğu fakülteyi bitirir. Ama öyle bitirir. Kişisel başan beklemek ondan haksızlıktır. Gençlikten yüksek başan bekliyenler, haksızIık ediyorsunuz gibimize geliyor. Ekin ki biçebilesiniz. ürkiyenin Içinde bulunduğu güç koşullar altında çozüm bekliyen bir çok sorunlan vardır. Bunlann içinde en önemli olanı hiç jüphe yok ki, eğitim sorunudur. Son günlerde okullann açılmasıyla yeniden kanamaya baş lıyan bu yaraya derman anyan ve çeşitli dallarda söz sahıbi olan bilim adamlanmızın yazdıklannı ö teden beri gazetelerde izliyoruz. Bunlann bir kısmı tembellik üzerine fokralar yazmakta, öğrencilerin yeteneksiz olduklarından ve tembelliği üdnd bir tabiat haline getirdiklerinden söz açmakta ve bunlann en zecrî yollardan tasfiye edilmeleri lüzumuna değinmekte diğer bir kısmı ise, eğitim sistemimizdeki bozukluğu öğrencilerimizin bozukluğu şeklinde anlamamak gerektiğini savunmaktadırlar. Fakat asıl önemli olanı; yaraya iyi gelecek merhemin ne olduğu söylenmemektedir. T Ne var ki bu duruma, özellikle söz sahibi olması gereken pedagoglanmız seyirci olarak kalıyor, umut verici çırpınısta bulunmuyorlar. Ancak arada bir, değerli gazetenizde gerçek eğitimcilerimizin yazılanna rastlıyorsak da eğitim sorununun önemi karsısmda bütün bunlar, kule yangınında mum alevi gibi kalmaktadır. Biz, değerll eğitimcilerimizden Türkiyenin yarmına ışık tutacak çok daha fazla şeyler bekliyoruz. HI er sorun gibi. eğitim sorunu da bilimin gösterdiği yolda içtenlikle yttrüyerek halledebiliriz; yoksa bir takım spekülâsyonlara girişraekle değil. Türkiyede pedagojiye verüen değer ve gösterilen ilgi, «hiç» denecek kadar azdır. Fakat bu dururn, eğitimcilerimizin cesaretini kırmamalı, bilâkis büyük hamleler yapmalannın nedeni olmaîıdır. Ulusların belirli bir kültür düzeyine ulaşmalannda önemli rol oynıyan bu sosyal bilim dahna gösterilen ilgiyi arttıracak çabalara girişmeli, pedagoji de ülkemizde kendini saydıran bir bilim dab durumuna getirilmelidir. !••• • *• • •• «•• *•• • •• •••• :::: • ••• • ••• • ••• »«•a Kitle turizmi Q Turizmdc bir «treııd» değişikliğini henüz kabul etmiş değiliz. Şöyleki: Eskiden tek tek yapılan sejahatler şimdi toplu, grup halinde ve çok ucuza yapılmaktadır. Eskinin zengin turistindcn sağlanan para şimdi ancak hacımden, turist adedınin fazlalığından kazanılmaktadır. Bugünün turisli orta lıalli, veya onun altında, hesabmı iyi bilen, para sacmayan sınıflardan geliyor. Gruplar halinde seyahat edenler ise, mükcmmel bir «organizasyon» istiyor; basit fakat temiz ve ucuz konaklama tesisi arıyor: ucuz ama iyi yemek ve eğlence talep ediyor. Zengin turist fikrinden derhal vazgeçip kitle turizmi üzerinde hassasiyetle duralım. «Hacimden kazanmak için, fiatlan oııa göre indirmek», prensibini benimseyelim. Dünya grup fiatlarına kendimizi uydurmak yolunda hazırlık yapalım. Aksine. «200.000 turist geldi bu yıl, altın yılımız oldu 1965" lâflarıyla kendimizi kandırmıyahm. Turist sa>ısı artık milyonlarla ifade edildiğinde meraleket ekonomilerine faydalı oluyor. 0 Hacim buyüdükçe işlerin. bilhassa konaklaır.a kısmında güçlükler ortaya çıkıyor ki, Türkiye' de en büyuk eksikliğimiz de budur. Hâlen 90 ki ünutmıyalnn ki, bu ülkenin bir doktora, bir mühendise, bir öğretmene ihtiyacı olduğu kadar ve belki de hepsinden daha fazla, seviyeli eğitimcilere ihtiyacı vardır. Bu sebeple değerli eğitimcilerimizden sık sık ve devamlı olarak anketler ve isUtistikler yaparak kaMürscl ENGİN mu oyunu ve ilgilileri uyancı ve Öğrenci aydınlatıci nitelikte çabalaı gös% Aynı konuya temas eden Em. VeL Alb. Nail Uçar, Doç. Dr. Öz termelerini gönülden diliyoruz. can Köknel'in, yazüarını okuduğuErtan URUNGA nu belirtmekte ve «Bu incelemeHukuk Fakültesi Öğrencisi • ••••••• •••••••••••••••••••••• ••••••••••••••••••••••••••! ^ «••d Harekete geçmeli © Eğlence ve alış veriş dünyamız gerçekten clle tutulur bir gelişme devrinde. Fakat bu başı boş manzara ve teşkilâtsız gelişme, gelişen sahayı ilerde statik bir duruma sokabilir. Turizm cndüstrisinden en fazla gelir bu iki koldan temin edilir ki. bunu da ön plânda ele almak gerekir. imdi diyonız ki, Türkiye'nin hakikaten aksl asla kabnl edilmiyecek turizm potansiyeli. yarınlara tehir edilmeden bugün derhal harekete geçirilebilir ve kalkınma hızmdaki bocalama sür* atle önlenebilir. Bu bakımdan hızlı tempoyu temin için yeni hükümetten seri kararlar ve icraat beklemek haktımızdır. Hedef 1966 Turizm mevsimi olmalıdır. ••••••••••••••**•! !••• • •• !*•• !*•• • •• [«•• YENİ GAZETE NADI Yakın taritıimize ışık tutan eser Dünya gazetelerinin yerini tutan gazete... 5 PERDE ARALIGINDAN 1 »#•• TEŞEKKÜR Kıymetli varlığımız, buyuk insan ebediyete intikali dolayısıyle, yakın alâkalarını esirgemiyen, telgraf çekmek, telefon etmek, çelenk gondermek ve bizzat cenazesine i^tirak etmek suretiyle acımızı paylaşan, Türk Silâhlı Kuv\etleriııin bütün kademelerin deki silâh arkadaşlarma, AP., C.K.MJ». ve M.P. Başkan ve Meclis Grupları ile Senatör ve teşkilâtlarına, Kurucu Meclis arkadaşlarma. Sayın istanbul Vallsl %e Belediye Heisine, Sayın tst. Merkez Komutanı ve mensuplarına, kadirşinas Turk basınına, Emnıyet mensuplarına, Belediye Hukuk işleri mensuplarına. yakın dostlarına, arkadaşlarına %e akra* balarına, tedavisi sırasında her türlü yakın alâka ve ihtimamı kendisinden esirgemiyen Haydarpaşa As. Hastahanesi kıymetli Başheklmlne, Doktorlarına ve personelme, ayrı ayrı teşekkure büyük acımız mânl olduğundan gazetenizin tavassu*unu rıca edertz. ALDOĞAN ve OZANSÜ AILELF.Rt General ALDOĞAN'ın YENİ GAZETE BUGÜN İSTANBUL LJ TURK KULTÜRÜ 36. «ziYiı sarısı» Üçüncü Yıhn sonu olan 208 sayfalık bu sayıdaki baslıca yazılar: Deniz Kuvvetleri Günü müııasebetiyle tcati edilen tçlgıafiar. H. D. YILDIZ. 427. yıldönümii münasebetijle Prevcze Zaferi Barbaros"un ağzından Preveze Zaferi, Prof. N. AKDER. Ziya Gökalp'e göre Dil inkılâbı ve otesi Prof. Dr. Z. F. FINDIKOĞLU, Ziya Gokalpta Sosyaliznı telâkkisi, Prof. İ. H. BALTACIOĞLU Ziya Gökalp'ı ııa^ıl tanıyonını. A. E. YALMAN. Ziya Gökalp: Eşsiz İdealist, Prof. Dr. A. CAFEROĞLU Gökalp Türkçülüğiiniin vonımlanması. Dr. Z. SOMAR, Ziya Gökalpm İdealizmi ve Mehmet Izzet, A. İNAN. Gökalp ve Türk Folkloru,, . A. BATTAL TAYMAS. Ziya Gökalp'ta Milliyetçilik. Dr. M. CUNBUR, Ziya Gökalp ve Kadın. Doç. Dr. F. K. TİMURTAŞ. Ziya Gökalp'ın Dil üzerine Düşünceleri, M. N. HACI EMİNOĞLU, «Tarihî Maddeciliğe Reddiye., Prof. Dr. O. ASLANAPA. Eski Türk Çini Fırınları. İ. BİNARK, Türk Kitapçılık Tarihinde Cilt Sanatı, A. BATTAL rAMAS. Yusui Akçura. Haberler, BibliyogTafya, Bize Gelenler. Aynca III. Yıl İçin: Içuıdekiler ve Mufassal İndeks. Sayısı 1. Lira, Yülığı 12. Lira. Istem» Adresi: Türk Kültürünü Araştırma Ensütüsü, P. K. 14, Çankay» Ankara veya Kavakbdere Caddesi 16 Ankara. Bajbayilik: B A T E Ş . Heris 2383 12986 YAŞINDA Yeni Gazete, bugün iki yaşına basmaktadır. Seçme yazılar, makale ve yorumlarla batılı ânlamında ağırbaşh bir gazetenin Türkiye'de yaşıyamıyacağı iddiasırun yersiz olduğunu,Türkokurları, Yeni Gazete'yi okuyup yaşatmakla ispat etmişlerdir. Türk okurlarının bu alâkasına lâyık. olmak hevesiyle Yeni Gazete bundan böyle haftada altı defa yerine Cumartesi günleri de intişar ederek haftahkneşriyatını 7 gün olarak eksiksiz tamamlıyacaktır. Cumhuriyrt 12801 VEFAT Hasibe ve Ethem ile Ernine ve Hasan Saz'm çok sevgili torunları. Nihal ve Hayri Saz'ın biricik varlıkları, 19 Hayıt İlkokulu 196465 yılı mezunu AYŞE SAZ tutulduğu amansız hajtalıkUn kurtulamıyarak 25.10.1965 günü Allahın rahmetine Kavujmuşrur. Cenazesl 26.10.1965 günü ögle namazını taklben Şişli Camilnden kaldırılarak Zinclrllkuyu A«rl mezarlığında ebedl İ5tlrahatg*hın« tevdi edüecektlr. Mevl» rahm«t Cumhuıij«t 13M0 Hayatta muvaffak olmuş kimseler YENİ GAZETEbkur.