22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAHIFB DORT CUMHURJYET 30 Kasun 1964 Beyrut sebze pazarında küfesini atan hamal "Türküm!,, diye eîini göğsüne vuruyordu BNANA Pasaport yoksa, türkce de yokl.. bulundukları ve Tıirkiyedeki hâdiseleri lâyıkıyla takip edemedikleri için hiç bir endişe duymadan alabildığme parti mücadelesi yapıyorlardı. Hattâ, bundan bir müddet dnc« büyuk gruplar kavga döğüş biribirlerine gtrmışler, netıcede iki ölü vererek siyasî münakaşalarını tamamlamışlardı' . RÖPORTAJ: YILMAZ ÇETlNER "IVasılsınız? 1 900 delege konuştu, dinlendi ve alkışlandı. îşt» kısaca AP kongresinin özeti. Kongrede Bilgiç'cilerle Demireltaraftarlan çarpıştı. Arıburun'eular ekalliyetteydi. Bu yüzden de herhangi bir delegeye: « Nasılsın?» diye sorduğum Eaman genellikle ya: • BUdigin gibi..» veya: . Demir gibl...» cevabı alınıyordu. Bunun açıkçası şuydu: Bilgiç taraftarıyım, Demirel taraftarıyım. Cumhuriyet foto mnhabiri Selçuk Aybatar, yukardaki resmi bize şu resim altiyle verdi: [OLAY: Ayı oynatmak yasaksa. OLAY KAHRAMANLARI: Karmen (köpek), Kovboy (sahibi). OLAY YERt: Beyazıt'ın ne olacafı bilinmiyen meydanı.] İSTIKBALI GÖRÜYORLAR Son olaylarla ilgili olarak bir gazete «liderler ne düşünüyor» başlığı altında parti yöneticilerine makaleler yazdınyordu. CHPden de bu görev Genel Sekreter Kemâl Satır'a verilmişti. Kemâl Satır'ın makalesinin yayınlandığı gun CHP lıderi Inönü Genel Sekreterme: Bak, Kemâl dedi. tstikbâli şimdiden gonnüşler.» eyrut sebze ve meyve pazarının en kalabalık yerı çocuklarla toplantımız yüzunden adetâ felce uğramıştı. Arap sergıcilerin hışımlı tavırlarından ve bizlere bakarak soylenmelerinden kufür ettıklerini anlamak hiç de guç değildi. Nitekim bir müddet sonra bu sergıcıler kufürlerının para etmediğini, etrafımı alan çocukların gittikçe çoğahp müşterılerine manı olduğunu gorunce sopayı kaptıkları gibi onları çil yavrusu gibi dağıtmaktan başka çare bulamadılar.. Ama ne mümkün!.. tlk hamleden korkup kaçan çocuklar, birazda sergicilere çıkıştığımı gorunce derhal yine etrafımda toplanmaya ve fotoğraf çekmern için poz vermeye başladılar.. Konuşmalarımızı duyan dîgerleri de küfelerini bir kenara atıp yanıma gehyor, ellerıni göğüslerine vurup: • Ben de Turkum amca, ben de Türküm!.. diye bağmyorlardı... B 2000 senelik mücadele! Sonradan, yıne Beyrut'ta öğrendığım bir rivayeti bu arada kaydetmek isterım. Mardinde C. H.P. D P mucadelesinin esası tâ 2000 sene öncesıne dayamyormuş . O zamandanberi karşılıkll iki kampa avrılan Mardınden. bır tarafı OSMANKİLER. dığer tarafı MAHMUTKİLER teskıl edermış!. Osmankiler (DP.l, bugün yerini (A.P.) almış... Mahmutkiler Halk Partililer imış.. Raman civarında Demokratlara Dekşeri, Halk çılara Hüverkı denılırmış. Bir turlü düzelmedığine hayıflandığımız partilerarası mücadelelerin bdyle tâ 2000 sene öncesine dayandığını duyunca. huzura kavuşmak için bir o kadar daha beklemek lâzım geldiğini düşünmemek kabıl değil' . Acı ve sert Beyrut kahvesi Galiba. Beyrut pazarına îstanbuldan bir Türk geldiğı haberı çok çabuk yayıldı ki aradan yarım saat geçmeden uzun boylu, zayıf yüzlü bir genç yanımıza yak laştı. Çocuklarla konuşmalarıma bir müddet kulak kabarttıktan sonra, onlara dağılmalannı işaret ederek, iyice sokuldu ve: «Hoş gelmişsin bey» dedi. «Ben Mardinli Remzi Angör.» •Hoş bulduk» diye cevap verdim. Ve sonra onunla beraber civardaki hamal kahvehanelennden birine doğru yürüduk.. Acı ve sert lezzetli Beyrut kahvesini sapsız fincanlardan yudumlarken, Mardınli Remzi önce bır müddet beni tarttı, kim olduğumu, ne Utediğimi anlamaya çalıştı.. Gizli vazifelerim bulunmadığını sadece gazeteci olduğumu öğrenince, içi rahathyarak derdini dökmeye başladı. • Kosura bakma bey» dedi. •Artık hayatta tecrubeli olduk. Oyle dost sahnelerle karşılaşıyor, sonra öyle kazıklar yiyornzki biraz tedbirli bulunmaktan başka çaremiz yok! llkokul sıralarında olmaları gereken bu küçükler. sıkıştırınca, «Gazeteci ağabey, çok sıkıştınyorsun!» diyebiliyorlardı maya çalışacağım... korktular. Bunun sebebini bulmaya çahşıyorum. Genç Mardinli güldü. Sakın aluuna beyim, diye beni teselli etmek istedi. «Almma çünku bu çocuklar ve Lübnandaki 30 bine yakın Türk işçisinin biiyiık bir kısmı pasaportsuzdur!! Sadece benim \e askerliğimi yapmış pek az kimsenin resmi evrakı tanıamdır. Geri kalanlann nüfus kâğıdı bile yoktur!. Işte şımdi çocukların korkmalarmın sebebi anlaşıhyordu. Ama, bu kadar buyuk organızasyon nasıl kurulur? ve nasıl olur da iki devletin gozleri onünde koskoca bir kütle bir taraftan öbür tarafa elini kolunu sallayarak gider ve üstelik çahşırdı.. Kaldı ki, arada bir üçuncu devlet daha vardı. Suriye.. Denizden de olsa, karadan da BeyTUta gelınse Suriyeyi aşmak lâzımdı. Genç Mardinliye merakla sordum: Peki ha>di bizim huduttan bir kolayı bulunup çıkıldı... Yine bir kolayı bulunup, Suriyeye geçildi ve Beyruta gelindi. Resmî makamlar gozleri önündeki 30 bin kişilik pasaportsuz bir topluluğa acaba nasıl ve niçln ses çıkarmıjorlar?!» Remzi bu sualıme güldü once cevap vermedı. Fakat sonra dayanamadi. • Gazeteci ağabey» dedi. «Bu işi fazla kurcalıyorsun ama, su bir kaç gun icimizde yaşarsan sebebini öğrenirsin herhalde!. Hem canım, onlar memnun, biz memnunuz ötesine boş ver yahu!..» Pasaport almadan üç sınır asmışlar ve Beyrut pazarına dokülmüşlerdi . «Ekmeğini taştan çıkarmak» sözü onlar için söylenmişti sanki. Her büyük kongre gibi AP kongresinde de «ineiler» dökülüp aaçıldı: Işte bunlardan bir kaçı: Ordunun eski bir çavuşu, bugön it AP'nin bir muhtarı olan kendisini tanıtan bir delege şöyle konuştu: • Almanyadaki işçllerimize hıristiyanlık aşısı yapılıyormuş, malum ya... Beyaz baldır tnsanı çabuk kandırır. Bu sebeble Almanyaya işçi sevkiyatuıı durduraIım.» TEŞBtHTE HATÂ Delegelerden biri hayli sinirliydi. Ne Bilgiç'i ne de Demirel'i tutuyordu. Arıburun taraftarlan i•e azmlıktaydı. Birden bire kür•üye çıktı ve: • Salon daha iyi aydınlatıl«nalıydı» dedi ve devam ettı: « Figüran ve artistler daha iyi görünürdü.» Kongre Başkanı Asal guldu ve •evap verdi: « Teşbihte hatâ olmaun!.» KISJL. KISACIK... NevtrYorkta Bırleşmi» Milletlerde bir Amerikalı ile bir Ru» diplomatı viski için, sohbet ediyorlardı. Rus diplomat sorar: « Amerikada bir işçi ne kazanır?» « Ayda takriben 200 dolar • « Ev kirası ve yiyeceği Sçin ne verir.?» c Takriben 130 dolar.. « Kalan paıayı ne yapar?» • Bilmem. Bizde demokrasi vardır. Parasını nasıl barcarsa harcar. Pekiyy. sizde bir işçi ne kazanır.» Takriben 400 ruble.» « Üıtiyaçlan için ne sarfeder?» «Takriben 600 ruble.. « Pekiy 200 rubleyi nereden bulur?» « Bu ona ait bir meseledir. Biz de demokrasi var.» BÜRASI TURKIYE Trafık Muduru Şukru Balcı, dolmuşla Cağaloğlundan Karakoye gidıyordu. Şofor bir ara cebınden tabakasını çıkarttı ve bir sıgara yaktı. Trafik Müdürü : < Şoför bey» dedi. «Yanılmıyorsam dolmnş ve otobüs gibi nmumi yerlerde sigara içilmesini Belediye yasaklamıştı, kalktı mı bu nizamname yoksa?»» Dolmuş şoforu, Trafık Mudurunun yüzune mustehzi mustehzı baktı ve : « Burası Türkiye!» dedi. Pasaportsuz 30 bin işçi çalışıyor Remziye hak vermemek mümkün değildi. Zaten bunun aksi nasıl ispal edılebılırdi kı? Ben merakımı yenemiyerek: Anlayamadığım nokta dedinı. Az önce Türkce konuşan çocuklar benimde Türk olduğumu anlayınca neden dillerini değiştirip Arapça konuşmaya başladılar \e korktular. Bunun sebebini bul konu ve resim: NE YAPTIN KAEAKIZ. ? ÇOCU ĞU ÖLDÛ I A R 1 N '. • • • • • • ••••• madığı ve buradakilerin pasaport dinler senelerdir devam eden bır ............ suz geldikleri düşünulürse, sessiz ahşkanhkla bir kısmı Demokrat : tşçilerlmizin kazandıklan . Partiyi tutuyor, ona karşı olanlar sedasız Lübnanda para kazanan para nasıl ziyan oluyor? da C.HJ». yi destekliyorlardı. Ted Mardinlilerin ne mahir insanlar Bunlan söyliyen esmer yüzlü, olduklan böylece ortaya çıkıyor birler Kanunu tehlikesinden uzak genç Mardinli; Türkce ile Kürtdu. Sadece Mardinliler. Çünkü çeyi ana dili olarak biliyordu. duyduğuma ve gördüğüme göre; Şimdi ise, Arapçayı ögrenmişti.. binlerce Türk isçisi arasında SiKım ne derse desin? llkokul meirtli veya Diyarbakırlı bulmak zunu olmasına rağmen 3 dil bı mümkün değildi.. Mardinliler Lüb len talıhli insanlardan biri sayınana ailece gelip yerleşiyorlar. hrdı o>. Sonra biribirlerini tutarak, işleriAskeriığini Kore'de 10. değiştirni kazançlannı devam ettiriyorme Tugayında yapmış, Mardine lardı.. döndükten sonrada orada kazandığı parayı kâfi görmiyerek, kıs Arap işçileri ortalığı metini Beyrutta aramaya çıkmışkanştınyor tı. Anası, babası ve kardeşleri vardı memlekeünde... Ve onlar Lübnan resmi makamlan da Remziden yardım bekliyorlar, Rem Türk işçilerinden çok memnunzinın eline bakıyorlardı. Mardindurlar. Çünkü hırsızlıklan yoktu. Bır zamanlar, acaiphği AmenkaBu dedikleri çeşit adam bir zadeki ufak tarlayı bırakıp LübnaCinayet işlemiyorlar ve asıl yerli hlara has zannederdık. En büyük manlar bizde yetışırdı. Hâlâ da a» na çahşmaya gelen bu genç on halkı rahatsız etmiyorlardı.. ce çok sıkmtı çekmiş, Zahlede Meselâ, Suriyede büyük işsizlik zengın nasıl Amerikada yetişirse, çok yetişıyor. Ama onlar bilim abir müddet kaçak olarak çalışvardı ve oradaki işçilerde paranın bunlarm en yukseği nasıl Ameri , damı değıl, ıüm adamıydı. Siparıj. aca uzerine mış, sonra Beyrutta bir buz bol olduğu Beyruta akm etmek kada yapıhrsa, Amerıkalılar, bütün ' ni işler, yetiştirilmezler, cevherlerikırarlar. kendileri yetişirlerdi. fabrikasında if bulmuatn.. Ama. 'b^vesmdeydiler. Ama, Lübnan po iplıktef^erekor onun durumuna herkes gıpta ile jlisi onlara aman vermiyordu.. bakıyordu. Çünldl; dîfeerleflne'"'g5 "" Çünkü, Suriyeli ve bilhassa Fire, işi hafif, aldığı ücret ise ga lıstinh Araplar, bulundukları yeryet ıyiydi. 25 kişinin ustabaşısı de mutlaka hâdıse çıkarıyorlar sayılıyordu ve günde 25 Lübnan sık sık tekerrür eden nümayiflerlirası, yani 100 Türk lirası alıyorde, ihtılâl te««bbuslerinde karışdu.. Bu kazanca nisbeten, Beytuıcı rol oynuyorlardı. Halbuki Turkler kendilerine verilen işi rutta hayat pahalıydı ama, bizimyaptıkları. başkalarının meseleleri kiler işin kolayını bulmuşlar, uile meşgul olmadıkları için Lübcuz yaşayıp, memleketlerine pananda çok seviliyorlardı.. ra gdnderebilmek için lüzumlu tezgâhı kurmuşlardı. Fasulya, pilâv ve hoşaftan iba Lübnanda CHP. DP. ret karavana heryerde imdada ye mücadelesi var!.. Ben kendi hesabıma hâlâ bilimin dünyayı gerıde bırakırlardı. tişiyordu!.. Halbuki dunya şirazesınden çıka ilimden başka bir şey olduğu fıkBaşkalarının ışlerıyle meşgul olBirbirlerini tutan mamaları, kendı hallerinde çalış lı beri bu rekor Amerikalıların e rindeyım de . •k malarıyla, dedım.. Evet, Beyrut lınden alınmıştır. Biz bile bazı bir Mardinliler Türkçenın bazı özellikleri var. taki Mardinli işçilerin kendi içle takım branşlarda, boyumuzdan bü«Bizunkiler» dedim.. Evet Lübrinde öyle mühim meseleleri var yük rekorlar kırıyoruz. Hattâ bi Pek ince hesaplar sonunda ortaya nan resmi makamlarınrn da teyit dı ki, bunlarla uğraşmaktan dışa zim rekorlarımızın bir büyük özel çıkmış şeyleri hepsini yazsam bu ettığine gdre; Beyrut ve cıvarınrıya bakacak halleri yoktu za liği vardır, onlara hiç kimsenim el sütuna sığdıramam. Onun için, geçen sene Dallas'da bir kurşunla uzatmasına imkân yok. da «bizimkiler» in miktan 30 bini ten'.. buluyordu. Avrupaya senelerdır Bır defa; hâlâ Halk Partisi Rekorun ne olduğunu bümiyen, hayatına son verilen büyük insan, binbır teşkilât kurarak gönderdiDemokrat Parti mücadelesi hü daha doğrusu, henüz oğrenecek va Amerika Cumhurbaşkanı Kennedy ğimiz işçilerin henüz 100 bini aşkum sürüyordu aralarında.. Mar kit bulamıyan bır jimnastik hoca hakkmda kullanılan bir tâbire dosınm, rek«r kınldığını duyar duy kunarak bu inceliklerden bir örmaz «eyvah, şimdi ne yapacağız!» nek vermek istiyorum. Kennedy'nin ölüm yıldönümü mü diye saçını başını yolması gibi, bizim kırdığımız rekorlar da tamir nasebetiyle yayınlanan bir yazıda «u tâbir gözüme ilişti: Rahmetli kabul etmez cinsindendir. Meselâ şu haberı, gelın beraber Kennedy. okuyalım. Allahla kul arasına girilmiyeceBır Ankara haberı bu, şoyle bir ğini hep biliriz. Ama Islâm dinini şey: «Türkiyede ilk defa olarak, bı kabul etmemiş kimseler öldüğü zalım adamı yetıştirilmesıne başlan man da onlar hakkmda rahmetli tâbiri kullanılmadığını yine hepimimıştır.» Haberin alt tarafı, bir Araştırma zin bilmemiz icap eder. Müteveffa Kurumu tarafından yetiştirilecek tâbirı bu sebeple icat edümiştır. Softalıkla, yobazlıkla yakmdan, bilim adamlarmın, memlekette buyük bir boşluğu doldurmuş olacak uzaktan zerre kadar munasebetim olmadığını herkes bilir. Ama dünlarını söylüyor. Belki haberin yazılış şeklindeki yada olduğu gibi, ahrette de bir acaıplikten ileri geliyor, ama, bu teşrifat mevcut olduğunu kabul ethaberi okur okumaz gözdnüne ge melıyız. SOLDAN SAGA: len ilk manzara bir tarla oluyor. 1 Bır insanın en buyuk çalışOlen bir Muslüman hakkmda ma orneği olarak ortaya koyduğu. «Türkiyede ilk defa olarak fi rahmetli, merhum, nur içinde yat2 «Yaptığı hızmeti çok iyi başalânca bitkinin yerlisi yetiştirilecek sm gibi tâbirler kullanıldığı halde. ran durumdakı kişı» anlamına ıkı tir> gibi bir şey. İsa, yahut Musa dininden kimseler soz. 3 Herkesın dunyadakı kısBilim adamı denilen seçkin insan, hakkmda, müteveffa, toprağı bol metını uyguhyan şans derecesı, esbir nevi patlıcan yahut helvacı ka olsun gibi deyimler kullanırız. kı bır tarıhî olayın kahramanı Osbağı değildir ki, yetiştirmeğe teşeb Bu ötekı dünya protokol tâbirlemanlı şehzadesı. 4 Tersı kışlalarbüs eder etmez, tohumunu bul, rini biribirine karıştırdığımız takda sık sık çalınıp söylenır, arapça müsait toprağını bul, ek, bir mev dirde kıyamet kopar demek istemi«buraya gel!» mânasma. bır emır. sim sonra topla topla sat.. yorum. 5 Facıa ve tıyatro dramı. 6 Doğrusu, bu ısmarlama tertibi Hıristiyana merhum, Müslümana Bır sıfat takısı, bir yeni şairin e»bilim adamlarmın nasıl yetiştirile müteveffa demekten ne çıkar? Hiç kı bır şairin guzel bir eserine ben ceğini pek merak ediyorum. tabii. Ama kendı dilimizın, kendı zer olarak şiır vücude getirmesi Bu işin belki de bizim bilmedi geleneğimizin cahili derler, sonra ısı (eski terim). 7 Bir insana ğimiz bir usulü vardır. , bıze' sonradan takılan ısım, bir hayvan. 8 «Kahtesı dusuk cınsten uzerine oturulacak yastık veya sedir sekhndekı sey» mânasına ıkı soz. 9 Çevrıhnce «gösterış ve şatafattan uzak» mânasına gelir. YUKARIDAN ASAGlYA: 1 Kadınların giydıği luks kürk 30 Kasım 1925 tarihli Cumhuriyet'ten lerın yapılmasına yarıyan hayvan. 2 «Üzerınden atlayıp geçer» anlamına bir çekim, kendısinde kalmış bır seyi sahıbine geri verme hareketi 3 Rahmetli «Abdülhak Şınası» nın sovadı, çevrilince «duz ve kalkık» duruBirkaç günden beri devam eden lodos fırtınası kısa bir fası 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ma gırer 4 ladan sonra dün şiddetini tekrar artırmış ve olanca hızıyla devam Tersı, bazı süs etmiştir. eşyasının uze rıne kaplananSaatte 1800 metre hızla esen rüzgâr karada ve denizde bü lardandır, çok yük tahribat yapmıştır. Adalar, Kadıköy, Haydarpaşa ve diğer kazanç sağlamasahillerle münakalât durmuş ve vapurlar işleyememiştir. ya ve çok hasis Limanda bulunan gemiler de b â a kazalara seböbivet verdavrapmaya çamiştir. Bu arada gümrük rıhtımında bulunan tüccar ejyası da ba gosterme ha zarar görmüştür. HOnko ı,ıı'n i. ıı.ı reketi. 5 Çok Fırtınanın limandak' lahnhai taalledllmls ıckl) zaman <sivri> İstiklâl mahkemesinde bir idam kararı kelımesının önune gelir, ınsani özmahdut sayıdaki bir topluluk ellerınde bayrak olduğu halde Sivasta bazı irtica hareketlerine yeltenenler Ankara istiklâl gurluğünden alıkoyup dört duvar hükümet binası önüne gdmişler ve «şapka istemeyız» diye bağıMahkemesince mahkum edılmişlerdir. Taşhan'ın duvarlarına hüarasına tıkma hareketi. 6 Bır ku rarak nümayiş yapmak istemişlerdir. Zabıtanın müdahalesi ile kümete söven beyannameler asan İmamzade Necati idam cezasma maşın «boy» unun aksı tarafı, gütopluluk dağümış ve hâdiseye ön ayak olanlardan kırk kişi tevkif çarptınlmış, arkadaşlan da onbeşer sene küreğe mahkum edilneş doğmak üzere ik^n ağaran yer. edilmişlerdir. 7 Rahmetli şair Ekrem Beyin mişlerdir. İdam cezası derhal infaz olunmuştur. soyadı (iki sriz). 8 Gerçek duVekiller Heyeti dün gece toplanarak bu mesele>'i göruşmüşMaraşta bir irtica vakası rum (felsefe terımıl 9 Bir loru Dün Maraşta bir irtica hâdisesi olmuştur. Camide toplanan edatının çojul »ekli, nota. Üç lisan bilen Mardinli işçi CEÜSI GUZEV. ilk defa Yazan: Hamdi VAROGLU ASTRA AMPULLERİ 4O Dfinkü fırnna limanda tahribata sebep oidu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear