25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 Kasım 1962 CUMHURİYET BEŞ Deliliğe karşı, güzellik şoku Kendi usulüyie Amerika'da akıl hastası yüzlerce kadını iyileştiren aktör, "güzel olmakhastayı yaşa * maya bağlar, sakinleştirir,, diyor ve yaptığı tecrübeleri anlatıyor «Bır beyin hastalığı yüzün üstünden tedavi edileraez ama, yüzü düzeltmekle beyin rahatsızlıgı ortadan ka'dırıîabilir.» Bu inanılmaz, akıl ermez iddia, Scw York'un meşhur 5. caddesindeki mükelleî bir apartımanda gazetecilere açık'andı. Metodu jaratanın haklı olarak, bir ilim adamı oiduğunu düşüneceksiniz. oysa değil, Bir sanatçı bu. Ünlü Fransız tiyatro adamı «Jean Cocteau». Jcan Cocteau, şımdi Amerika'da büyük bir ilgi kazanan buluşunu «Psikanalizm çalışmaiarı ıle dünyanm sayılı makyaj sanatlarından birini, • Revion» u, bırleştirerek yarattıgı»nı söylüyor. tşe makyaj kanştığına bakarak hastaların kadın olduklannı tahmin edebilirsmiz. büyük psikiyatrların yardım) ile gerçekleştirebüdim. Bir yıldır, Amerikarnn «Mental Heallıp Association Akıl sağlı£. Müessesesı» ile beraber çalışı yorum. Bu çalışmalarımla akıl hastakkları tedavisindf gerçek bir yeni umudun varlr ğını ispat etmış bulunuyorum.» «Hastalarıruzla tek tek mı yoksa bir kaçı ile birden mı ugraşıyorsunuz?.» Yine bir çoğumuzun zihninden geçebilecek, bu soruya Jean Coktcau'nun verdiği «•vap ilgi çekici. Fransız tiyatro adamı Jean Cocteau, akıl hastalığını tedavi için yeni bir metod buldu I Modern dünya, bn, akl» baysle , gelmtz şeyler oluvor. Sona d» gelmiyor bunlann. Artık otomobüler datnlarda park yapacaklar diyince de hiç ssamsvımz. Avrupa ve Araerika'da arabalann parkı meselesi günden çüıif önem kazanıyor biliyorsunuz. Çünki araba sayısı arttıkça arlıyor. Bu yüıden garaj ve p»rk konusu üstüne her şün yeni yeni düsüııcfler ortaya atılıvor. ı Son bulus çok rabat. çok da senıIpatik: Otomobil parkları yerde dei ğil, büyük binalann damlarında I yapılacak. Arabalar oraya özel bır i merdiven iertibatı ile çıkacaklar. Bundan bir sür e önce, İngiltere| de çok garıp bir yarışma ortaya jatılmıst:: Butün dünyada bir saj atte yakılan kibrıt sayısını hesap| lamak. İnanılmaz bir şey Rİbi yoi rünen bu y?rışmayı, Sprinsfieldli ! Fred Welsen adında bıri kazar.dı ve 1 . O dolarlık mükâfatı aluı. 0C O ** Makine, makine, yine makiııe... tnsanın yerıni şittikçe makine alıyor. Şimdi nüsseldorf şehrinin parkı bir makinenın elinde yeni mcvsime hazırlanıyor. Bundan bö.vle dc hep böyle olacak. Kimbilir kaç bah(i\aııın yerini tutan bu makine üstüuden dnldurulan toprafı birer birer saksıiara yerleştirivor. BiiI tün bahcıvanlardan daha iyi, daha çabuk yaprnakla da kalmıyor, kılı | kırk yarar ?ibi ölrüyii şaşmiyor. Tabiî alınan randıman inanılmıyacak kadar büyük. Makinebahçıvan saatte lam 1200 saksı doldurnyor ve çiçek ekiyor. I •* j Afrikanın göbeğinde açılan bir lâboratuarda uyku hastalığının mikrobu aranıyor. «Çeçe» adı veriı len bir sineğin tasıdığı bu hastaj hktan her yıl 20.000 Afrikalı ölJ mekteriir. Belki bir düşünen bulnnur Bnhranın böyfesi İyi dayanııor Çorbadaki tuzuıtıuz P. Ustinov'un fırşaian Celâriıw»Wflb*ı Kurumıyan huy J~atırlarsınız, iki üç bafta evvel birçok vali^ * n yerleri dtfiştirilmiş, yeni tayinlcri yap iştıi Bunlar şimdi birer ikişcr yem vaziIfierinin başına geçijorlarmış. Bir arkadaşımız bu valilerin «sessiz sadasız» çörevlerine başladıklarına dikkat etmiş. Bir vali, yeni gittiği yerdc ne yapar? Odasını gösterirler, oturur. İleri gelen iMnnrtırı, daire müdürlerini l'ilân çağırıp taaışır. Viiâyctin mcselelcri etrafında maJumat «linir ve bütün bunlar da. elbetle «sessiz sadasıı» »l«r. Xe japmalıydı acaba? Misafirjmiz Iran Şahının karşılaıımasında oldofu gtbi havaya Zl pâre top mu atmalıydı? Istasyona, vrva, iskeleye diıi dizi merasim kıyafetli asker mi sıralaraalıvdı? •Günün öııemini belirten» uulnklar mı çekmeliydi? Vilâyet makaıuının önüııde kurbanlar mı kesmeliydi? Kesraigeçitlcr tertipleyip, havai fi^ekler mi natlatmalıydı? O zaman, ona vali deıımez, Cunıhurivet Bayramı denir. AU... BU kötü alışkanlığıımz. Bir hu»«k mcıııuruıı, bir yerden bir başka ycrr, herkes gibi, eliııi kolmıu sailaya sallaya gitmesini yadırgıvoruz. tllâ, fevkalâde tarafmdan, bir şeyler olsun istiyoruz. $f ','• >iî KURUMIYÜN HUY II il•!• Bu vaziyette, ravallı trafik ne yapsın? bunca adamla başa çıkmak kolay mı? Ağır aksak, yine bu kadar «lsnn, işlediğine şükretmefi. Çorbadaki tuzutuuz salıalarında yokOtrki ilimPenisilin gibipek icat tarafımız usulü tur. Yani, meselâ. yrpyeni bir tadavi ile, yahnt, yedi derde devâ bir I ** IMahvoIan giizelliği yeniden canlandırınak «Mctodumu hana şu düşunce ilham etti, diye anlatıyor Jean Cocteau, kadınlar ruh halleri, aşağılık duygulan ile kendi kendilerine işkence etmek yüzunden güzelliklerini mahvedıyorlardı. Öyle ise bu noktadan hareket ederek tersini yapamsz mıydım ben? Yani mahvoları güze.likleri yeniden canlandırarak, sarsılmış olan akıl muvazenesizliklerini düzeîtemez mi idim acaba?. Düşüncemi tecrübe sahasına koyunca haklı olduğumu gördüm. istedigime erişmiştim • Gazeteciler bunun üstüne kendisine, hepimizin aklından ecçebilecek bir şeyi soruyorlar: «llk pratik denernemi N«» Yorkun Manhattan Statehastahanesinde 30 kadm üstünde birden .•aptım. Geniş bır odada bir masanin gerisindp oturmuş benı bekliyorlardı. Yüzleri kızarmış. gerilmiş, yüzüme anlarnsız, sâbit, meczup gözlerle bakıyorlardı. Elli yaşlannda Dir kadın yüzünü durmadan bir canavar gibi kffıştınyordu. Önlerinde oturdum. çocuklarla konuşur gibi tatlılıkla konuşmaya baş ladım. Fransada aktördüm, halkın dikkatinı çekme sanatını bilirira. Sözlerimi izlediklerini gördükçe cesaret geldi bana. Sonunda salona çok güzel givinmiş bir manken getirdım. Bu güzel, ince kadm kendisine bakan zavalhîardan bambaşka bir dünyadan gelmişe benziyordu. 30 kadm üzeriııde yapılan ilk tecrübe Belki bir düşünen bulunur kaçak inşaatı ve rüşvet yedirilmesini SehirdedegiştirmcjeBelediyemiz, ImarBaıta göre , önlemek iyin, Nizamnamesini karar vermiş. her usulsüz, veya, kaçak yapıdan, metrcküp b«şıııa, 2 bin lira ceza alınacakmış. Pek anlıyamadım. .^letreküp başma 2 bin lira alınıp bina bırakılacaksa, maksat elde edilmez. Y»k, bem iki bin (kimbilir, kaç kere iki bin! Metreküp dediçıniz ııc kaciarcık şeydir ki) lira alıııacak, hem de bina yıktınlacaksa, o zaman da, do;rusu. biraı zâlintaoe kaçar. Oldum olasıya, şchir içinde, hattâ b«uan göbeğinde, bu kaçak bina i.şıne akıl erdircmedim. Bir bina, en azından, iki üç ayda kendini, o da şöyle böyle, gösterir. E bu kadar uıun laman zarfında, bir Allahın kulu memur çıkıp d«v «burası ııenin ncsidir?» diye sormaj mı? Bana kalırsa. yalnız IstanbuUa dejil, bütün büyük şehirlerde, her mcmura. yani Beledivedeıi, vilâyetten polis memnriına, traiik memuruna, haitâ posta memuruna kadar hepsine, her rastgeldikleri inşaata girip «rohsat sorma» salâhiyeti vermelidir. Bu, nihaytt, iki dakikalık bir istır. Yani, vazife halinde olmasa dahi. zaman kaybeUilmiş sayılmaı. Sonra, bu suretle, Belediyeniıı pek hazin bir itirafı olan «riişvet yedirme» de, lanııederim. ortarian kalkar. Çünkü bu kadar çok yetUiliyi rösvet yoliyle doynrmak. binanın, astarını yüzünden pahalıva mal cder. "î> •P *p ilâeia dünvayı kcndinıize hayran bırakantayız. Fakat hırs«zlık ve sarkıntılık ilimlerinde, eğer bir istatistik tutulsa, elhak^ yecrüzünde birinci S«liriı. Pslisçe «şipşakçılık, kapkaççılık, röntgoncilik» vesaire diye adlandırrian meslek yeniliklertmizİR sayısa, galifca, ytrnuyi g«Çti. Sayanlajın Tanrı yardımcısı olsun. Çünkü arkası gelmiyor. Şimdi Ankarada yeni bir sarkıntılık nsolü almış. .vürümüş. Bıınan da aduıa «tıp, tıp, cılık» demişler. GazeteJcrdeki haberlerde tafsîlât yok. Onun için şimdilik tatbik edemiyecejiz. Ama. büdi rildiŞine çöre, Ankaraıla, bilhassa liseli gençler, keııdi yaşlanntfaki kızlsrı IHI «tıp öp, cıUk» deııilcn cıı yeni sistemle sıkıştırıyorUrmış. O kadar ki, Başkent Emniyet Müdürlüğü, şikâyeileri önlemek için, geçen gün yüzden fazta memurunu sivil çiydjrerek, en kalabalık cadde olan, Atatnrk Bolvanoa scrpmiş. Takalanan olmadığına göre, demek ki, bu yeni osul çabucak benimsenmiş ve marvalfakıyetlc tatbik olunnyor. Hiç yoktan yine iyi? N'apabm, insaniyete, bizim de, bu yönden olson, bir hizmetimia dokunsnn bari. P. Ustinov'un firçalan Altanın bir öğrendlm. DünÇetln Albayın Âşkı)yausutdaa|elmi?. Giimrük yaca tanınmış tiyatro yazarı Feter TJstinov (Ueri faaure Alul hastakğı tedavisi balısindeki iddia ve çalıs,maları ile Amerikada geniş ilgi toplayan .Tena Cocteau ile izîiyorlardı ki... îşimi bitirip de aynayı ellerine tutuştur duğum vakit gözlerinde pınldayan saadeti görmeli idiniz Her hafta ziyaret ediyorum bu otuz hastayı. Artık kendilerine bakmayı bir gün bile ihmal etmiyorlar. Hiç bir uyarıcıya reaksiyon göstermiyen o müthiş durgunluktan sonra, nihayet ilgi denen şey doğmuştu. Coctcau'nun ele aldığı vakalar Jean Cocteaunun cevabı çok t nteresan'. «Ağır vakalardan, iyileşemeı sayılan hastalardan bahsediyorum. Benım ele aldığım hasta'.ar artık elektroşok'un bile bir reaksiyon gösteremediğı vakalardı. Metodum tamamiyle benimdir, ona ılk inanan da ben oldum Daha yıllarca önce, Avrupada iken, güzelliğin kadının akıl riengesi üzerindeki etkilerini incelemeye başlamıştım. Ama teorimi ve metodumu ancek pek yakınlarda. burada, Türk f i l m i n d e «yıldız» tehlikesi Artık sırası geldi, kartları açalım: Türk sinemasının gelişmesi, belirli bır sanat seviyesine erijmesi amacıyle, başta sinema yazar ve eleştiricilerinin yıllar yılı dillerimizde tüy bitercesine beürttiğımız, hattâ herkesin kendisine göre farklı açılar ve çeşitli yönlerden çekiştirdiğimiz yerli ıilimlerimizin sık sık riüştüğü çıkmazlardan birini de bugün kısaca ve açıkça konuşraanrn zamanı geldi... Zamanı geldi ne derr.ek? Şu demek: Zamanı gelir, Türk ıilmi prodüktörlerin bazı küçüfc hesaplarına kurban olur. Bu konuşulur, tartışıhr, yazılır, pek bir çey elde edilmez! Zaman olur, Türk fıirai bir takım olumsuz senaryoîarm elinde ro tasını şaşınr. Bazı raüspet tepkiler doğru yolu gösterrneye çahşırsa da tam yola girilemez. Zamarf olur, Türk filmi, değiî ne yapacağını bilmiyen, hattâ şimdiye kadar yaptıgı iyi filinıleri bile unutan rejisörierin ihanefine uğrar. Buna da susuimaz, ama ne çıkar! Bu arada Türk filmini iler'emekten alıkoyan bir çok engelleyici faktörlerie de savaşmak zorunda kalınır. Buniara bir de Tekniğe dayanan yetersulikler eklenır... Şimdi de bu mevsim gösterilmekte olan Türk filimleriyle, çok belirli bir şekilde sinema çevremizi sarmış olan bır tehlikeyi açıklamak zamanı geldi: Türk filmi çimdi de «Yıldızlar Vedettes» ve ozellikle • Yıldızlar Düosu» istilâsı altındadır! Birbiri arkasmdan sualanan afişler ve ilânlarla, büyük büyük reklâmlarla, aşağı yukarı yurdun belli başlı iüerinı kaplıyan ve en aşağı 20 sinemada birden gösterilen sözüm ona • büyük filımler», dikkat ederseniz hep aynı bir kaç adı geçmiyen« yıldızlarımız» ın sırtına bındirilerek, pardon «tekel» ine verılerek, bu elemanlaıla «iş fiimi çişe hasılstı> piyasasma sürülmüş Dulunuyor. Sınemayı yakırjdan izliyorsamz, muhakkak dikkat etmişsinizdir şu klişe lâflaıla yapılan ilânlara sık ?ık rastlanmaktadır. «Türk filimciliğinin en büyük zaferi>, «Türk sinemasının ideal çifti», «en büyük, en romantik aşk filmi. en sevılen arti^tler v.s.» Bütün bunlardan cerçek sanat yoluyla Türk sineması ne kazanır, söyler misiniz? ' ^ss5aç^ss£5©aaasas©s£5S^^ Geçen hafta içinde, Finlândiya tedbir olarak kabul ediyordu. FinCumhurbaşkanı Urho Kekkonen, lândiyaya öyle ağır külfetler yük• Bu kız, dedirn o zavailıJara. Fransa hükümetinin resmi misa ledi ki. yerine getiriîmesi imkânsizs bir peri masalı prensesı firi olarak De Gaulle'ü ziyaret sız görünüyordu Kremlin. bu imgibi görünüyor, oysa sizin lıeetti. Bu münasebetle L'Aurore ga kânsızlığın bir askeri işgale vesile pinızin içinde de bir prenses zetesinin yayınladığı bir makaleyi, olacağını ümit ediyordu. Bu işgal, var. Masaldaki uyuyan prenses gerek Finlândiya Cumhurbaşkanı nihayet, bır Halk Cumhunyeti kugibi, uysnmak için bir muclnın dikkate değer bır portresini rulmasını mümkün k.labilecektir. Dört buçuk milyon Finlândiyalı, ze bekliyor. O mucizeyi slı içine alması. gerek bugünkü Finyapabilirsiniz. Yalnız, bana lândiyanın, Sovyet Rusya ile olan beş sene içinde, Sovyet Rusyaya, yardım edin, dedıklerimi yasiyasi münasebetleri bakımından bir müyar dolar malzeme bedeli zornnda bulunııyordu. p:r, olacak bu.» ilgı uyandırıcı tafsilâtı ihtiva et ödemek mesi itibariyle alâkaya değer bul Harb meydanlannda 85.000 insan Yüzlerinden o düşmanca ifaeyaletinden duğumuz için, ana hatlarıyle aşa kaybeden ve Kareli de sılinmiçti. Yüzünü kırıştıgelme 500.000 göçmeni barındırmak ğıya nakledıyoruz: ran kadın bile durmus ben) dinliyordu. Onlara birer birer Saçsız, pembe renkli ve pınltıh zorunda kalan bu millet hürriyemakyaj yaptım. Dikkatlerinl bir baş. Maviliği, gbzlüğün miyop \ tinin bedeii olan bu parayı ödemek kaybetmemek için de boyuna camları arkasında daha parlak gö için, ölesiye çahşmaya başladı. Kakonuçuyor, konuşuyordum. Bel züken sönük gözler. Yarîşa atıl reli eyaletini Sovyet Rusya ilhak ki de buna lüzum bile yoktu. mak için ayaklarına kayakları ge etmişti. Bu beş yüz bin nüfus; FinHer hareketeimi öyle bir ilgi çirmeye daima âmâde iri yarı bır sporcu vücudu. Hareketleri hesap idi Tasavvur tâ&t tcî, t m p e ş sine lı, tedbirli, kurnaz ve kendinden zarfında, Rusyaya mesel» 34MO0 emin bır insan. Işte Urho Kekko vagon te'Iim et'.ik. Bu vagonların nen'in d:ş görünüşü bu. Altmış iki boyu Jlelsinki'den Cezayire kadar yaşmda, hukuk doktoru, Ziraatçi olan mesafeyi kaplayabilir. Ayrıca, Parti Başkanı. altı yıldanberi de otuz bir kilometre mesafe kaplaFinlândiya Cumhurreisi. yacak uzunlukta da jerai kafilesi Yüksek atlama şampiyonu, genç veıdik. Stalin, Finlândiyayı dize getirliğinde üçiü atlama rekoru kırmıs İ Akın akın, yığın yığın olan Urho Kekkonen, aynı zaman meye muvaffak olamayınca komü: hasta da büyük bir kayakçıdır. Siya?et nizmi Finlândiyalılara hiyle yoluy: «N*ew York Metropolitan» te de bir slalam üstadıdır. Çünkü la yüklemek istedi. 1948 senesinde, jhastahanesir.de her çeşit hasta Finlândiyayı idare etmek için en Helsinki'de «Prağ darbesi» ni de:ile uğraştım, akın akın, yığın gellere çarpmadan ilerlemek. dar nedı. Shalinde geiiyorlardı. Hepsi de kapılardan süzülmeyi bilmek, vüKomünistler. dört senedenberi. jisterik krizler içinde idiler. cut hareketlerinde ustaca davran tarafsız bir Ziraatçi Partisi lideri İAğlayıp sız'.ıyorlar; gülmekten rnak lâzımdır. Bu işde tek haketn. olan Passikivi'nin kurduğu hüküIkırılıyorlar, ya da vahşiler giKruçef'tir. Moskovadaki kontrol metin üyeleri idiler. Içişleri Baka•bi dövüşüyorlardı. Fakat biraz kulesinden, komşu memlekette bü nı onlardandı. Sovyet Komünist Şsabırla her zaman için muvaftün olup bitenleri, hiç bir şeyi göz Partisi önderlerinden Kurinen'in :fak oluyordum. Şimdiye kadar den kaçırmadan göz altında bu damadı eski komünistlerden, hâlen [•güzelleşmek» düşüncesme karlundurur Merkez Komitesi Sekreteri buluîşı koyan kadına rastlamadım. Diyebilirsirjiz ki, bu durum Kekkonen'in, bugünlerde, Mos nan Leimo Yrjo idi. j Güzel olmak hastayı yaşa1948 senesinde, bir gece. Leino sadece bizim filim piyasamızda kovada Kruçef ile bir gorüşme imaya bağiıyor, sakinleştiriyor. mı vardır? Hayır. Bu çeşit rekyapmış olduğu düşünülürse, Gene Yr;o, bir Moskova seyehati dönüjmesut ediyor âdeta. Hasta güîâm ve ilânlarla gösterilen iş ral De Gaulle'le yapacağı konuş şü, Finlândiya Ordu Başkomutanı[zelleştikçe hayat ve aile ıçınfilimleri dünya sinemas:nın yajdeki değerlerine kavusturacak maların da aielâde bir protokol m bürosuna çağırdı. Benzi sapsarı rıdan fazlasm; kaplamaktadır {yola giriyorlar. ziyaretinden ilerı bir sev o'.acağı idi, durgundu. içmi kemiren bir derdi olduğu belli idi. Ancak bütün ulkelerde sinema \ «Güzellik Şoku> nun hiç bir tahmin edilebilir. sanatını ön plânda tutan yöne General, dedi, ben komünis•tehlıkesi de yok. En umutsuz O sebeple, bu adamı ve komüticiler, yazarlar ve eleştiricijgörünen vakalarda bile ışık nizm pençesinden kurtulmaya mu tim ama aynı zamanda Finlândiya ler, filirnlerinın sanat seviyesı [yaratıyor. Bugün Amerikada vaffak olan, Sovyet Rusyanın tek yurttaşıyım Memleketimizi bir feiçin bilgilerinı ve kalemlerini Avrupalı komşusu olan bu raemle lâket tehdit ediyor. Hürriyetimiz• yaptığım tçcrübeleri, günün olumsuz reklâmlara ve sadece keti sizlere tanıtmakta fsyd» pbr den olacağız. Bır kaç saat sonra bijbinde başka memleketlerde de piyasa filimlerine karşı mücadük. Bir yazarımız, bu maksatla zim parti iktidarı alacak. Her şey îtekrarlıyacak, bir çofc zavallı deleye sürmü.şjerdir. ha^ırdır. Bunu önlemek için az bir Finlândiyayı ziyaret etmi^tir. • kadını kurtaracağım.» zamanınız var. Kendi hesabıma, Bu noktaya gelince, Türk filAurare cazetesinin HeUınki'ye Finlândiyanın bağımsızlığım tercih minin sanat yolunda gelişmesi gönderdiği yazarı, Finlândiyada ettim, Başkana istifamı vereceğim. için, bir yazar sorumluiuğuna hayat hakkındaki intıbalarını sıraHer şey bir gecede, Bakanlık göre, her çeşit filmin eleştirilladıktan sonra, Sovyet Rusya ile B U L M A C A mesinde tutumumuzun şimdiye bu memleket arasındaki Fİyasi binalarının koyu sessizliği içinde halledildi. Komünist Bakanlar iskadar ve şımdiden sonra kısa1 2 3 4 5 6 7 8 9 münasebetleri şöyle anlatıyor: tifaya davet edildi. İçişleri Bakanca şu olducunu da belirtmek «As'.l mak?ad:m, çağdaş tarihin lıgının ve polisin yüksek memurgerekiyor: Çevnlen ve çevrileen büyuk sırlarmdan birini deş Jarı kendilerine Lâponya'da teklif cck olan bütün Türk filimlerimekti. Kendisiyle görüştügüm mes edi'.en vazıfeleri reddettikleri için nin iîle de sanat filmi olmasılekdaşa şu suali sordum: kısmen Bakanlık emrir.e almdılar, nı istemek, sadece hissî ve tek Rusya ile sınır komşusu olan kısmen emekliye ayrıldılar. Ertesi taraflı bir görüş olarak. genış ve Komünist pençesinden kurtulan sabah radyc ve basın, hükümetteseyircı kütlesmi ve büyük okutek Avrupa memleketinin, önce ki değişikliği haber veriyordu. yucu kütlesini nazara alma1940 ta, sonra 1944 te onun tarafınrr.ak demektir. Örneğin, nasıl Passikivi yine Basbakan olarak dan zahmetle yenilen memleket Hollyuood'un veya Cine Citkalm:şt:. Kekkonen Başbakan Yaroluşunu nasıl izah ediyorsunuz? ta'nın bir çok büyük mizandımcısıydı Kabinedeki komünistFinlândiyalı gazeteci bana şu ce lerden hiç biri kalmamıştı. O tasenli. ünlü artistjerle çevriien, vabı verdi: çok para dokülen ış filimleri rihtenberi, hiç bir kabinede yer Dediğiniz doğrudur. Moskova. almadılar. içiıı her ne kadar kendi anlaSOLDAKf SAĞA: Finlândıyanın mutlak tarafsızlığıyış ve görüşüme uj"masalar «Prağ darbesi» ni akim bıraktı1 Marmara bölgemizde turistik nın, Kekkoken gibi realist bir in rar. adam partiden çıkarıldı, hattâ bileşayet kategorisinde bir kasaba olarak kullar.llan küçük san tarafmdan tatbikı, kuzey batı zor karşısında, (drâm, polisiye, müzîkal v.s.) karısını boşadı. fesüval merkezinin halkından 2 hudutlannı garantiye yet.er olduiyi bir filim ve kaliteli bir çaKunsinen. partisine ihanet eden bir İşi günü melânet yapmak olan kim ğunu kabul Ptmiştir. Fakat bu mulışma olmuş ise, biz böyle bir .=e. gayo ve İdeal. 3 Basarı elde cizeye benzer anlaşmaya varınca kimseyi damat olarak istemiyordu. filmin de başHrısını belirtmek Leimo Yrjo hâlâ Helsinki'de yaetmiş durumda. 4 Duvar tlânı, bir j zorur.dayız Bunun gibi, örnejsı derecesj. 5 Yabani ormaniar) ya kadar Finlândiyayı ilhak teşeb ! şamaktadır. Fakat siyasetten uzak. büslerı az olmadı. Önce 1940 se silik bir hayat geçiriyor. Ama o ğin geçenlerde gösterilen Türk filminin kahramanı. 6 tÇok >"üz ; filmi «Gençlık Hülyalan» gibi verme yüzsüz olur böyle bırakma ı nesindeki Kızılordu saldırışı var. tarihtenberi. Finlândiyahlar. memaşagı nun memnun gülümsiyerek şöyle iş füimlerini de, başanlı kamearsız oluru derler, blr çeşit ağzin ya ' Soğıık derecesinin sıfırdan rısı. 7 Boğazımızda hasıl olursa ! otuzu bulduğu o müthiş kış devre diyorlar: rası ve yönetimi yönünden de öksürtür. insanlan kafatası bakımın | sir.de, Finlândiya kuvvetleri kahortanın üstünde bir yerli filim Bjzim komünistler havuca ben dan kısımltvra ayıran. 8 Seciye ı ramanca karsı koydu. Çürük bir olarak iyi yanlariyle alkışlazerîer. Dışlart kırmızı, fakat içleri ve karakter, tersl jılstırapî) dir. 9 , mütarekeden sonra 1942 ile 1944 mak, eksikleriyle de vermek beyazdır. ÖkFüz. arası savaş tekrar başladı. Bu sezorundayız. Filim kendi sanat Sovyet Rusya, Finlândiyanın tafer, çaresiz, Almanlarla müttefik rafsızlıgı i'.e yetinmeye rr.ecbur anlayışnnıza uymasa bile!. YUK\RIDAN AŞAĞIYA: tik. Almar.lar. kıtalarımız tarafın oldu. Bu tarafsızhk öyle sıkı bir I Istanbulda Taksim ile HarblAncak, bugün söylemek istegeri çekilmeye zorlanınca göz hapsindedir ki, burada en koye arasındaki ctobüs duraklanndan dan digimiz şudur: Son günlerde biri (mürekkep kelime). 2 Bir er memleketin kuzey kısmını baştan yu komünist aleyhtarı olan Sosyal peşısıra sinema afişlerini kaplıkek adı. çok çsbuk ve parlak yanan. başa harap ettiler Almanlarla mü Demokratlar geçen sene Kekkonen yan büyük Türk filimleri ve bir ağaç cinsi. 3 Esklden hem mü nasebetin kesilmesi Moskovada yabüyük yild:zlanmızı (.') görrt'kkep hokkası hem de kalem msh pılan mütarekenin zorla yüklediği hükümefini fehdit eder gibi oldukdükçe diyoruz ki: Dünya sinefazası olarak kullamhrdı, insan ken bir netice idi. Sovyet işgali, yani ları sırada Kruçef mudahale etmiş yaratmıştır ma sanatının yöneticileri ve dipinlnkine değer verip başkalannm komünist rejimmin yerleşmesi bu ve öyie bir gerginlik ki, çabucak düzenlenen seçimler öncüîeri artık «yıldız starvekıni patlıcan sanmamalıdır. 4 «Çok sayede bertaraf edildi. Ziraatçi Parti liderinin durumunu alt kıp.mda» mânısına iki kelime. dettes» sistemıni çoktan seride 5 Dansetml veya îoofk atma Fakat Stalin, bunu, ileride çıka kuvvetlendirmiş ve onu, dört sene bırakmışlardır. Işte bir Truf, , , . «. , . , hareketi. 6 cak bir fırsata kadar muvakkat bir için yeniden seçtirmiştir. faut, bir Antonioni, bir GodSöz (eski d!ldari ve Elia Kazan Sinema de), bir sıfat tamn en haşarıh örnekleri gü kısı. 7 «Çanümüzde ve gelecekte basarı l^tırdıgı f.»brilarını ün salmış artıstlere de 'casında vap:!an 2İ1, olıımlu senaryo yönetici ve fşya çok rieçilv. ileri tekniğe borçludurlar. mânasına iki k" Ciddî bir Türk fırması mümessillik işleri için Fransızca ve f \,me. H SaBiz ise Türk sinemasının geAlmanca bilen Bayan SekreterDaktilo aramaktadır. Hâl tercü t vaşta dü^ınpnın lişmesini, tersine gıdişten mi meleri ve istediklcri iicreti bildiren el yazüı bır mektupla Pos \ DıînltO hn?m«canıp ^rka •nrflflanbekliyoruz?. h»llp<1llmis »cklt na yapılan. 9 ta Kutusu BEYOGLU 341 e müracaat. Selmi AN'DAK llk tecrübemin bu olumlu sonucu üstüne bana daha çetin vakalar vermeye başladılar. On yedi yasında bir kızı ha'.ırlıyorum. Ağır bir şizofreni geçiriyordu. Bir buçuk yıl tedavi ediimiş, her çareye baş vurulmuş. kurtarılamamıştı. Elektro şok biîe kâr etmemiştı. Hiç konuşmuyordu kız. 3 i n yanına yaklaşır yaklaşmaz elleri ile yüzünü kapıyofr, gizlenmeye çahşıyordu. Haykırıyor, bağırıyor. ar.lasılmaz hayvana benzer sesîer çıkarıyordu. Zaten kendi de ir.sandan çok hayvana benziyordu. Dikkatini çekmek çok güç oldu, ama sonunda becerdim. «Güzellik Şoku» adını ver„ diğim tedavi sistemim ona da jşyaradı. Bugün bu kızcağız taijoiiye yakın konuşuyor, kendisi [ile eni konu ilgili. Her hafta Jkendisini görmeye gitmemi • bekliyor. Hem ne için biliyor [musunuz?. Güzellik üstüne bin :tir jey sormak için... Yüzlerden düşmanca ifadelcr silinmişti Fînfandîya'nın durumu ve Sovyet Rusya 17 yasında bir kız Buhranm bövlesi Canavarı var ya... Jlani, saııdalına alSalacak bir anııctşte onunçocuğu denizde bofadığı. ile üç rak öldurdüydü. asılması ;ünü yak laşıyor. Yalnız ortaya mühim hir mcscle çıktı: CelIât yok. Savcıİık, harıl harıl, canavarı asacak adaın arıyor. Gcrçi, Ali isimlı bir eski cellât varnııs ama, o da sabıkslı. Sövle ki, ceçeıı sene birini asacak olmuşlar, bu Ali, sehpanuı öııünp «fazla şaraplı» olarak n:clmtş ve blr türlü ilmiği adaIH'" boynuna geeircmcmiş. OOUn için kcndikine pek şüvenilmiyor Başkası da yok. Gördünüz mü işi şimdi? Memlekette her cesit buhran akla sclirdi de, cellât buhranı pek gclmezdi doğruıı. Kime astıracağız Salacak Canavarını? Siz gulüyorsunuz ama, bu işi, önemle ele alnıak lâzım. Kurs mu açılacak. mcktcp mi, her nc ise biran evvcl ise çirişip, usta cellât yeliştirmeııin bir yolunu bulmalı. Zira, hu cinayet curnatasında, cellâtsız kalmak, vatan sathında, çok acı sonuçlar verebilir. yaklamasında adamın çantasında 1 tane diş fırçası gftrülmüş, «bir tauesi yeter, üst tarafını rıkaramazsınız» demişler. Tajar da, haklı olarak, sinirlenmiş, pıUyı pırtjyı toplayıp, sfluniş gitmis. Olur rnu böyle şey? demeyin. Türkiyemizde olmaz olmaz. Her tnbaflık mümkündür. Bn yazırun tam burasında, lâvaboya sidip, kendi diş fırçalarımı saydım. Tesadüf bu ya, bardağın içinde, tam 7 taae fırfa var. Talnıı bunlar, Çetin'in dediği gibi, her biri haftanın bir mnayyen eünündc knllanılmak için dejil. Onon saylediği şekild* kullanılatı, haıı fnsilizlerce, pipodur. Bir de, nstnra ile traş olanlar arastnda, ba us«lii tatbik edenler vardır. Tani adam 7 nstara alır, ayrı ayrı günlerde knllanır, sonra toptan biler. Otş fırçası bambaşka. Kalını var, ineesi var. sıkısı var, seyreği var, yumnşaŞı var, sertl var. Değiştire değiştire kullanmak, baaı dişler için (benimkiler gibi) bir zarurettir. Zavallı Ustinov, bunları memnrlara nasıl anlatsın? Anlatsa bile, o zaman da, «bir dişçidcn rapor isteriı» derler. Gider, alır, gelir, bu sefer dc «tam teşekküllü sıhbi heyet rapam lâıım» derler de adamın yakasını yine bırakmazlar. Bırakmazlar, dosllar, bırakmazlar. Biı, yaka denen şeyi, yapışılmak için icat olunrauş zanncdiyoruz. Celâl'in mektubu k sevimli ve sevilen Şahin bulunan bir sevgiPdestumuz, şimdi nzaktasanatkâr Celalyazmıs. lisine, Fransızca olarak şu mektubu İyi dayanıyor Tstanbııl (raıi<;ini kimler tıkryor? * Evvelâ el arabaları. at arabaları ve seyyar esnaf vasıtalan ceııiyordu. Sonra iş değişti. Kamyonlır dendi. Kamyonlarla naklivat «[eceleri vapılsın dendi. Derkeıı «dolnıus» lar alila seldi. Olnr olma7 yerlerde durup. müşteri indirip müşteri bindiriyorlar, he'e para bozuyorlar da, trafik ondan tıkanıyor dendi. Bütün yukandakilere ilâve olarak yayalar da unutulmadı. Sokak ortalarında curmalar, her istediti yerde bir taraftan öteye geçmcler yüzünden trafik aksıyor dendi. Şimdi sıra, biızat. trafik mcmurlarınd». Meşer. gidişgelişiıı sıkısık olduğu zamanlarda, vasıtalan durdurup şoförlcrle ceıa münaksşası yapmak suretiyle, onlar da trafifin tıkanmasıııda, kendi paylarına düşcn rolü oynuyorlarmıs. Yani, kısacası, hepimu elrlc vermişiz. var kuvvetimizle Istanbul trafifini bütön biiliin tıkama£a çalışıvoruz. Bu sempatik mektubn aşağıya barfi harfine avnen alıyor ve mümkün olan sadakatle, cümle ciimle tercüme ediyorum; J'aie pris votre letlre. (Mektuburuzu aldım) jr suis tres contant l çok memnunum) Parole döner. (Vallahi). Qnade tu partir je snis ici bcaucoup seule. (Sen gitmek zaman ben burada çok yalnız). Çaro tci bayram. (Şekerim burada bayram) bccaupe iskandal. (Çok rezalet). Quand Ramazan fini. Bayram. (Ramazan bitti ..aman. Bayram) Premiere jnurs Zeki Müren ne pas travaille (ılk günler Zeki Müren çalışmak yok) Tu le client faset l sen müşteriler kızgın) Apres Patron Zeki Müren Polis. (Sonra Patron Zeki Müren Polis) Maintenant Gazino Seul Muzaffer et moi travaüler, (Şimdi gazino yalnız Muzaffer ve ben çalışmak). Tu le journal ecrire Zeki Müren ne travailler (Sen gazeteler yazmak Zeki Müren çahşmamak) Polis. Conprendes. (Polis. Anlıyorsun). Je siıis cbaque jour Mıma apertemant. Ta partir. (Ben hergün annem apartıman. Sen gitmek.) iki gönül bir olunca «amanlık sevran olur demişler. Aynı şekilde, iki gönül bir olduktan sonra, mektup, ha doiru yazılm'.'j ha yanlış, ne ehemmij'eti var? Tekrar buluşmaları temennileriyle. Çalınan örümcek Batı Almanya motosiklet ve ' bisiklet motörü 870910 ve »40640 Proıorma fatura için ır.üra \ caat. Ankara. Şehit Tğm. Kal< mnc Cad. 42/D Bayan Sekreter Aranıyor < İlâncılık: 7753 15223 J Reklâmcılık 4609/15191 SA T I L I K Dahilt kiE nı. cok eskiden kull&nılan blr para çeçidl. 3 damperli Bedîord kamyon D.7 Rus malı Dozcr TEL: W 13 32 İlâncılık 76fi715218~ Londıa 31 ekını Tekmıl Londra, gidecek, örücıccym rıevını Ia;»in ! dür. akşamdanberi, örümceK oyunu ettirecekti. Boyuna posuna bakaı oynuyor. Herkes bu oyuna gülü ve bunun, mygale denilen bir troyor, ama acı acı. pik örünıceği oiduğunu tahmin eAkşam yemeği saalinde, habsr diyordu. | lerin okunması sona yaklaşırk^n. Örümcek, bir erkek eli ayası i radyo ve televizyon spikerlerine büyüklüğündediı. Tahmin edıkii• şöyle bir not getirildi: ğine göre sokiuğu insanı öiciüreı • Bir koleksiyoncuya ait oltn çok ve kii? yutan tropik örümceklpıin. büyük bir örümcek, dün öğleden dendir. Fakat Derek Foxwell bu. sonra bu koleksiyoncunun çanta nu bürriyor, içinde. kutuda kapalı j sındar. çalınmıştır. Örümcek ze duıan orümceğin bulunduğu çanj hirlidir. Bir insanı ısırması son de tası kolunda, Londrada dolajıp ! rece tehlikelidir. Örümcek bir plâs duruyordu. tik kutu içindedir. Çalınan çantaPazartesi EÜnü, saat 14 tp. Fnxnın bulunabilmesini saglay^ıcak \vell, Fleet Street cıvarımhı. gaher türlü malumatın en kısa za zetccilerin devam ett!£*i bn küçük manda ve en yakın polis ksıako lokantaya gıtti lçerİF.i kalaba'ıktı luna bildirilmesi rica olur.ur.» KcnaİFİ:ıe. üç k'şınin yemek yediBu ilânda söz konusu edılen ko ği bır nıasada yer gosterdiler Foxleksiyoncu, Leicester'de oturan 19 well, çantasını oturduğu pikenin ys.şında Derek Fox\ve)l isimli bir ker.srına bıraktı. gençtir. Tabii llimler tahsil ctmekYemeğini yiyip bitirdiktrn sonte, boş zamanlarında, Tabii Tarih ra. parasını verıp lokantadan çıMüzcsinde asistan olarak çalışmak kacağı zaman, çanta, ıçınfi<l;ı ötadır. Heıkcs gibi onun da oır ıne rümerkie heralıcr, ortarian ksyrakı vardır. Böcek ve örümcek boımuştu. Pol ; se haber vrıdı, Fakoleksij'onu yapmak ' kat iş iştcn ceçtikten sunra. bu Pazar günü Derek FO.NV.TH. I."T arada, tüylü zchirli örüm(»k hiidraya gelmişti. Pazartesi öğleden tün Londra halkı için bir kabus sonra Londra Hayvanat bahçesine haline gelmiştir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear