Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 Ocafc lî»35 CTTl\fHTTRÎYFT TAZSN : YAKl'F (SahtekSr Lawrence') adlı eserin müellifi Richard Aldington, Kudüsün Allenby ordulan tarafından işgalinde Lawrence'in hiç bir yardımı olmadığmı belirttikten sonra şu noktalara işaret etmiştir: «3 sene devam eden hazırlıktan ve 3 ay süren bir savaştan sonra Allenby kuvvetleri ilerlemiş ve 8 aralık 1917 de, gayet ağır kayıblar pahasına Kudüsü işgal edebilmiîti.» Allenby bir kae jrun sonra merasimle şehre girdigir.de yanınHa. ilistirdiği bir •Oniformayı gırtına çekmiş oian Lawrenee de bulunuyordu. İngiliz muharriri, Lawrence'in ne münasebetle bu girişe iştirak ettirildiğini anhyamamaktadır. Bununla beraber, ben glttiğimde Daha rTvel de l^aret edildigi gibi, Saad Kabineti İngilter* ile İran Osmanlı lmaratorlutuna dahil toparasındaki petrol dıvumı, her iki raklar SykesPicot andlaşmssı ile tarafa memnun «decck bir fekilde, paylaşılmıstı. Bu arad» Rusyaya da halle çalışıyordu. Blrkaç zamar İstanbulun bırakıldıgı belirtilmişti. sonra, genc Şahinfah, Truman'm Lawrence, Suriyenin bu andlaşma bir nezaket davetinden faydalanaUe Fransaya terkedümiş olmasma rak uzmı bir Amerika teyahatine her zaman kızmıştır. Bu sebeble, çıkmış ve or» umuml efkinnı onu. Kudüs wgal edtldikten sonra kendi memleketilc alâkalandırmak bu tehirde Allenby ile Fransız koiçin bütün bu diyan, tath diller miseri Picot arasında cereyan eden dökerek, baştan basa dolasmıjtı. (1) kavgalar hakkında verdigi maluDaha sonralan Erk&nı Harbiye mat n» derecey» kadar dogrudur Reiai General Razmîrİ iktidara suaU aorulmuşturgecmiş ve İlk i» olarak Rusya ile tngilizler, bolşevtik i«y»nı flzebir ekonomik anlaşma imzalamağa muvaffak olmuştu Fakat, bütün bu rine bu andla^manm kendiliginderı gayretler, karşı tarafların anlayıs feshedildigini söy'.emişlerdir. Hattâ sızlıklan, isteksizükleri veya kötü derler ki Lord Lloyd. Çar İkinci nivetleri yüzünden hcp boja git Nikola'nın katlini haber ahnca «Esasen Rusyanm İsfanbula verleşmi.şti. mesine hiç bir zam?n müsaade etBunun üzerinedir ki, Tahran hal mivecektik.» demiş! kında başta bulunanlara karşı bir İngiliz muharriri Aidington'a gökavnaşmadır ahp yürüdü. Burada re. Osmanlı imparatorluSunun «mivazifeye başlayışımın ilk haftala rası» etrafmda îngiliz Fransız rındaki seçim mucadelelerir.de za Vppışmasmın mesulü de Lawrenceten türlü türlü jekiilerini gördü dir. ğüm sokak nümayişleri. âdetâ bir #** sar'a nöbeti gibi ayda birkaç kere Laı>rencp 2ri arn''kta Akabe'ye tekrarlamr oldu. Nümayişçiler, evvelâ İngiltere Büyük Elçiliğinin dönmüstü. «Sî'htekâr» Allenby"nin ö.ünde bağırıp çağırıştıktan sonra Faysala emirlerini getirmisti. İleri kuvA'etlerini Meclise doğru yol ahyor ve orada hareket Allenby'nin «Filânı istemeyiz. Filân gelsin!» Amman hizasına «ötürmüştü. 20.000 gibi lâflar haykırarak daeılıyordu. kisi tahmin ettiği Türk kuvvetleri Bu istenmiyenlerder. biri dostumuz kanadına ve eerisine düsüyordu. Bu sebeble Allenbv. Favsal ordusunıın Lut denizinde Tafilleh'e ka(1) Şah'ın bu seyahati münase | dar çıkmalarını istemistii Lloyd be*ile Amerikanm Tahran Büyük 1 G<K>rce. Ailenbv'nin süratle Ssm ve EIçisi bana öemişti ki: «Bizde. her j Halcbe kadar yürümesini taleb etyabancı ve uzak millet şibi İran • misti. Fakat Trıeiliz kumandanı selılarm da ne biçim insanlar oldu I risinde bu Türk kuvveti varken pnnu kimse bilmez. Şahinşah gibi yerinden kpırdamak nivetinde depcnc, yakışıklı ve bahusus sporcu | ğildi. Medinedeki Türk kuvveti h^ İ>"iİ!n!n oraya pitmesinde bu d?vanıyordu ve Fahri Paşa Allenbî'ımdön pek büyük bir propagan by'nin geri hatlarını kesebilirdi. da kıymeti buluyorum » Ve betıim: İki ocak 1918 de cereyan eden «Ya1n:z o kadar mı?» diye sorm?m (Sevid el Ha??a) çarpışmasmin İÇü''ine: «D'ha ne istersiniz?» ce yüzü nedir? Bu çarpısmada ufak vabını vermişti. H=lbuki o sıraW bir Türk kuvvveti Serif N»sır idads İran hplkı bütün ks'kınıp to resindeki Arab kuvvetleri tarafınp=TİanTj3 ümidmi bu seyahate bağ dan ms>el'jb edilmiş. komutanlan lr>Tiış bulunuyordu. Hsmid Fahri Bey de şehid edilmiş S^ad Han'dı. O nazik ve tir. La\vrence bu çarpışmayı «mu Asker! kudretce zayıf ve ekonomik durumu perişan bu talihsiz mıllet, bereket versin ki. ba^ büyük ve dirayetli devlet adamlarına mâi'.k bulunmakt jdır. Buniar Avrupa'daki mesleK'laşUrıle boy ölçüsebilecek bir yülcsekliktedirler Çoğunun ince bir zekâsı genış bir dünya görüşü ve Şaık ile Garb irfanının kaynaşmasından hâ>ıl olma esaslı bir kültürü vardır Buna rağmen, Tahran'a vanşımda hü kumet ve idare raekanızm=sını ve nıemleketin dahili işlerhıi baş dön dttrticü, göz karartıc bir karga1 şa k ıcıpde bulmuştum. Hemen itıraf edeyim ki, bunu/. sebabi şuydu Üç büyük devlet, ourada, sinsi bir nüfuz ve menfaît rekacetine girişmiş bulunuyordu. Rusya A/sıbaycanda kurduğu Tude Teşk:lâtı höcıelerile; İngi.tere Abadan ds sömürüp durduğu petroî ki'yularile; henüz sahneye «t'.'an Amerika ise anlayışsız ve anlaşılmaz politikasile bu meml»ketı can evırıden sarsıp hırpslamakta !diler. Bu suretle, denilebil'r ki, dıin : y*da ilk dcfa olarak komün zmle kapitalizm burayı, her iki taraf aksi bir istikametten yürüyerekbir (chasse gardeeavlanma yen) haline sokmuşlardı. İmdi, bu maddl kudretlere karşı dirayet ve zekâ gibi manevî kuvvetlerin ne hük mü olabilirdi? İranlı devlet »damları istedikleri kadar mantıki de1:11er sayıp döke dursunlar; is'edikleri kadar haktan hakikatten bahsetsinler, dinliyen kim? anlayan kim? Rusy», Iran'daki iç durumun gittikçt karışmasından; Amerika, yapacağı para yardımlarının kendisine ne gibi bir menfaat temin edeceğinden; İngiltere ise, (İngiliz İran petrol kumpan yası) nm kâr ve temettülerini gittikçe daha ziyad* arttırmaktan başka bir jey düşünmüyor. A ı u , burası Yakmşark'm hatta belki de dünyanın Cihan «ulhü bakımıncisn en sancıh, en tehlikeli bir noktası imis, ona kim ehemmiyct verir? jBirçok ağırhastalıkiarda ilâc diye KomÜRİzm ile kapitalizn, İranı bir «avlanma yeri» haline sokmuşlardı ( ba! kullanılmasına baslandI KADKI RAKAOSMA.NOOLll 87 adam, İngilizlerle (GasseGulşayan) rıami altında yeni bir petrol anlaşması projesi hazırladığı için memlekette, büyük bir çoğunluğun düşmanlığını iizerine çekmişti. Saad, bu çeşid sokak kaynaşmalarına karşı koyacak bir mizaç ve kudret sahibi değildi. Esasen kcr.disi orta halli bir aileden olmsk itibarile İran dirijanlarınm üdeliğini teşkil eden yüksek tabakanm da rağbet ve itimadını kazanamamıstı. Bundan başka, aslı Azerf olduğundan biraz da yabancı telâkki ediliyordu O da zater. cmuzlannda taşıdığı ağır yiikten hayli yorulmuş ve usanmıştı. İlk fırsatta bir Elçilik vazifesile dışarıya gitmeyi düşünüvordu Nitekim. tam o sırada İranın Ankara Büyük Elçiliği postu bosalınca Sa'd'm sevİTicin? pavan oimadı idi. Zira, şençliğinde Maslahatgüzar olarak bulunduğu memleketimiz her yerden ziyade gözünde tütüyordu(Arkası var) fflDIPLOMAT ^^•lllllllllllilltlllfllltllillllllllllllllllltllllltlllltlllllf llf ••«llllttllIIMItlIlllllltllllllltlItillllltllIIttlf lltlllllftJlllltltIIJIIIIIIUIIIlllllltttlltitlJiaitlltlllf ^ milflMlttltllIltllKIII»! lllllIMllilllllllllllll llllllMllflElf rtlf tTTp I1(1 | Mt | (I i[ M || I | liI ft 1 | ttTrTMVIII | lt)9IM1fnl | IIICfStaa4aH tmitritr;MlIltllltil1IJltlilllllilll»J I Rusyada mide ve barsak çıbanlarını bal ile tedavi ediyorlar, Avrupa kalb ve sinir hastalıklarında ^aldan meded umuyorlar Gazli bezi bals bat'raraV yaranın temizlenmesi akıl kândır. Çünkü onda cıbanlan bile yumuşatan merhemlik vasfı vardır. Lâkin seker hastalannm balla tedar vi edildisnni ilk defa du\ uyonız Ohio'da (Amerika) bir doktor 250 şeker hastasını bal kürü ile şifaya kavusturduğtmu haber veriyor. Diğer taraftan Rusyadan gelen bir haber. mide ve barsak cıbanlarının günde yarım kilo bal yemek suretile muavyen bir süre icinde yok edildiğini söylüyor. Gene bbbî bir dergiye göre ağırdan gecen salsınlarla mücadelede bal kullanıldıgı zikrediliyor. Bütün bunlardan anlasılan fudur: Tıb son «enelerde bal iistüne çok düşmüştür. Ondan eok şey ummaktadır. Fakat arastırma^nn sonu Henüz gelmemistir. Öyle görünîyor ki en modern Ilâclar arasında bal hususf bir mevki alacaktır. Hastalanan insan organizmajı onunla şifa bulmak imkJnma bucünkünden daha Reniş ölçüde ka\Tisacaktır. Münih kliniklerinden birinde balın kuvvetlendirici tesirleri bilhassa kalb üzerindt görülmüstür. Hayvanlar üzerinde yapılan tecrübelerin bunu isbst eder mahiyette gelişt;ği bildirilmek*pdir. Baldaki şifa ik=iri hakkında vcrilen malumata bakılırsa sadece çiçeklerden alınması dolayısile bir usıreye münhasır değiîdir. Bu, ayru zamanda arının karnında mevcud bir madde ile h'isule sp'en bir bir'esik ma^'ilıi^ür. Bu »rada protîsör Koch. (maruf bir kalb mütphaeı='<;ı) ilr Far doktorları 5: '' 1 SAHTE LAWRENCE Dcriiyen: SAMİH Bedava kazanılan madalyanm hikâyesi Balın şifalı tesirleri, çoktandır bilinmekle bçraber muayyen hastalıkların tedavisind" kullanılması yeni zamanın icadlarındandır. Muvaffakıyet elde edildikten sonra çeşidli ilâclara çev•üpn bal son büyük basarısını i = boğaza »Ürülmek suretile difteri hastalan^da göstermiştir. Burada bssilleri yok etme hassasına malik o!du6u. kna zamanda şifayı iade ettiği mii=pK™de edilmistir. Bunun cibi riiîer belli hastal'k'ar, muhtevasında bal buıun=>n ilâclarla tedavi edÜTiektedir. O hplde bal yalnız tatlı bir nimet ^cğil. aynı zamanda e.«ki YunanSAMİ ' = danbpri sifa kuvveti inkâr edilemiven güze! bir ilâcdır. Vaktile ondan yapılan nv""h»mler yaralara süriüürdü. OksürüŞe karşı ba!ın çaresaz olduSunu bepimiz biliriz. Bugün bir çok evlerde öksii'ük ilâcı olarak bal» müracaat »dUdiği mal^'ndur. Balsız öksü'ii'< şurubu yok denecek kadar azdır. Lâboratuvarlarda ciddî arsştırmaların mevzuu yapılan bal uzun zaman kendisinde mevcucl'veti bilindiği halde kesfedilemiyen şifalı maddelprin esrarını daha son zamanlara kadar çözüm?üz bırakmıstır. «Bal gibi adam» dan «bal gibi doktor» a geçmek için hayli zamana ihtiyaç hs=ı! olmuştur. Simdi «bal gibi doktor» tâbirinden yalnız iyi doktor değ;l. balı türlü imkân'ara cevir.çn. balda bir eok illetlerin karsılayı^'vm bulan doktoru anlıyonız. Hattâ «bal doktorlardan») birisinin cerahatli yaralara bile tentürdiyot yerine bal <;iirHiiöiinîi ös r o n ivo edici hassası sabit kslıvor. Bugün her eczanHe. Valb ve kan akımı rahatsıziıklsnna karşı kullanılmak üzere intravenrs enİekslyonlar halinde bal Preparatlan bulundurulmaktadır. Karaciğer hastalıklannı, hiisusen sarılık vak'alannı, halls balm istimali için doktorlara Srleta ftrrst r^rvor. Profesör Koch. bahn d'?«>T bir sırrını da çözmeğe muva'f?k olmuştur.. Vücude şeker a'mavı tahdid eden bir vak'ada bal zsrarsızdır. İstenildiŞi kadar alırabilir. Çünkü baldaki tatlı unsur. şekerkamışı veya pancafdan istihrac edilen ş<)c<erden farklı ve ^ana derhal kanşmak hassasına maliktir. öte taraftan balîa teda\i saha^ında diğer bir kesiften bahsediliyor. Buna göre bal bakterileri önleyld bir takım raaddelpri ihtiva etmektedir. «İnhlblne» denilen madde bunlardan biridir. Fakat onun da menjei ve neden dolayı teairll olduğu bllinmlyor. Ö\'le mikroblar tesbit edllmiştir ki balda hayat sahası bulamamışlardır. Bunun manan, ban mikroplara karjı balm BldürOcülük vasfıdır. Avrupa fabrikalarında baldan yapılan ilâçlar makoloji ordinaryüsü Dr. Neumann'ın bala dair etüdleri bu maddenin ocholin» namında bir cevheri ihtiva ettiğini açıklamıştır. «Cholin», onlann tecrübelerine göre «Parasempatik sinir sistemi» adı verilen sinirler üzerinde münebbih rol oynuyor ve kalb adHİPİerini canlandırıp harekete getiriyor. Aynı gekilde diğer organlaruı adalelerini de tenbih ve takviye ediyor. Bir kaç sene evvelisine kadar bilinmiyen bu cevherin mevcudiyeti teşekkül sebebini yani hanpi âmiller tahtı tesirinde husule geldiğini gene bilinmsrlikte bırakıyor. Fakat onun kalbi takvive Sonra bu nimet hakkında bfldlğimlz noktalar ile hayli etraflıdır. İçinde madenf mürekkebat, çeşidll asidler vardır. Bakrr ve demir ce\'herleri kansızlığt karşı koyar. Sinirllllk, mide ve barsakların infektiös rahatsızlıklannda, ağız bo?luğu. fırtlak ve hançerenin bozukluk gösterdiği hallerde düzeltici tesirler yapar. T. A. azzam bir zaferi» olarak göstprmiş. bir rapor eöndermiş ve bunun üzerine de askeıî mada'va i!e taltif edilmistir. Halbuki, İnsiliz muharriri Aldington'un da işaret ettiği gibi Lawrence. daha sonraları, bahis mevzuu raporu «şisirdiğini». o sırada Chavayı yaratmak) için bunun elzern olduğunu itiraf etmiştir! (SahtekSr Lawrence') adlı es»rin müellifif, arkert madalyanm. sahibi tarafından doğru olmarlıjh kabul edilen bir rapora istinaden verilmiç olduğunu istihz» ile kaydetmektedir ve daha sonralan bu carnısma yerinde cereyan eden hâdiselere temasla çöyle demektedir: tResm! îngiliz kaynsklanrda kumandan La\vrence Tafileh'den yani Seyil el Hassa'dan ayrılmış oldufundan bu kesimde daha sonraları yapılan savaşlar hakkında fazla malfimat yoktur denilmektedir.» Bu kayıdlan lstihza iV Vav^^..n Pichard Aldinfrton şunlan ilâve ediyor: t«Tafileh'de peler olmu=tıı? Said orada kalmıştı İki Türk kolu taarruz etmisler ve Slidi ma*lîlb ederek bu mevkll geri »lmnlardı.» Uçan şemsiyeler! Gerogetown, 8 (aa.) Venezuella ile İngiliz Güyanı hududundan gelen haberlere göre, uçan daireleıden sonra ş'mdi uçan şemp eler görülmüştür. Bu bölcede müsahede edilen uç; n şemsiyeler. şahidlerin anlattıklarına eöre, bir uçak kadar hızlı gitmektedir. Bir kaç ay evvel G*org»town'» gelen racirler, Trinidat Ozerinde uçan d'ireler (örüldüğünü söylemişlerdir. c DÜNYA HÂDİSELERİ ü gazeteleri gayet az nüsha basmışlardır DiSer taraftan Belçika yollannda otomobillrre, kamyonlara ve otnbüslere rastlanamaz olmustur. Bisikletlerle motosikletler ise saHandıklan yerlerdem çıkmamıştır! Holandada şiddetli sofuklardan. su kanallan donmuşrur. Karakış şiddetle o kadar b?k!enmedik bir şekilde bastırmi^rir ki çiftçiler gereken tedbirleri alsmamışlar ve bu vüzden iki milyon floren zarar kaydedilmiştir. Hemen hemen bütün Avrupa memleketlerinde belediyeler halkm ^u boruları etrafında <rmuhafaza» tedbirleri almalannı istemişlerdir. Daha şimdiden bir çok şehirlerde bu borularm donup patladığı ve susuzluğun da başgösterdiği bildirilmektedir. Avusturyada su borulannı tamir işinde hususî surette tertib edilen ekiplerin çahşüklan öğrenilmiştir. Fransız gazeteleri, eok muhlm Işi olmıyanlann motörlü vasıtalarla yollara dökülmemelerini tavsiye ermektedirler Kazalar tehlikeli şekilde artmıştır. Diğer taraftan Paris belediyesi yaymladığı bir tamimde, herkesin e\Tnin veya dükkânımn önündeki kan kaldırmakla mükellef bulunduğunu, bu şekilde hareket etmiyecek olanlann da şiddetle cezalandınlacaklannı ilân etmiştir. Hattâ, don mevcud ise. dükkân veya evlerinin önüne kum veya kül serpmeleri de söyElbette, güzelim, satü, sattı! Nafile yere yüzün kızarmasm... Tıkır ü kır altıncıklar sayıp, seni notex huzurunda satın aldım. Şatom, arazim. ineklerim. kümes hayvanlarun nasıl benim mahmsa, sen de benim malımsm. Burada kimin hükmü geçtiğini, bu aksamdan tezi yok ispat etmek niyetindeyim... Soyun ve yatfğa gir!... Bu beklenmedik lisan, on sekiz yaşında genc bir gelini elbette hayal sukutuna uğratırdı. Annem, göz yaşlarını zaptederek emre itaat etmişti. Stanislas'ın sabit bakışlan karşıtında müthiş surçtte sıkılıyordu. Beriki de. karyolanın ayak ucunda, kollarını göğsü üzerinde kavuşturmuş, kımıldamadan duruyor, gel:n hanımın soyunuşunu, kö tü niyetli bir müşahid sıfatile temaşa ediyordu. Annem. Champmes nil ailesinin armaiile işlemeli yorganm altına girdikten sonra, Stanislas şu sözleri söyledi: Beatrice, marki bir yolunu bulup. anlaşmamazı üzeı inden benden altı aylık faiz tırtıkladı... Farkına vardım ama iş işten geç mişti. Bundsn dolayı seni cezalandırmak için, bu gece huzurumdan mahrum edeceğim. Daireme çekilyorum. Kapını kilidliyeceğim, seni mahkum ettiğim yalnızlıktan mesul alık babanı düşünmekle vakit gecirirsin. Allah rahatlık versin. güzelim. Stanislas, burnunun ucunu • bet lenmlstrr. Bu tedbtrlerf alnuyanlar, «halkm emniyeti» ni tehlikeye düşürmekle itham edilebileceklerdir. Simdiki halde soğuk rekoru İsveçtedir. Hede şehrinde sühunet derecesi sıfırın altında 35 e kadar inmiştir. İsveç gazeteleri. Sibiryada eeçen hafta sühunet derecesinin sıfırın altında 60 a düştüğünü hatırlaTmakta ve İsveçlilerin gene «mesud» insanlar olduklarmı yazmaktadırlar. Hâmi S. Pertevniyal Lisesinde Yejilay günü **• Lawreınce Akabeye yenlden döndüğünde «ilkbahar Arab tasrruzu» nu hazırlamak için yeniden altın istemişti Ona. her biri onar kiloluk 30 kese altın gönderilmisti. Lawrence, geri dönm;i<! bu1"ian Saide parayı teslim etmi=ti. Fakat. kabile seyhleri Saidi kandirmışlar. parayı aralpnnda "muharibVrp da*ıtacağız» dive taksim ftmislerdi. Lawrence. kendisine te"=lim edilfn 30.000 altın sterlinin havaya ııçtlıŞimu anlayınca Kahireye Hnnmüs. en yakın sefi buKmsn HoCarth'a artık bıktısını. deve sırtındq 1S00 k'l^mptrp katotmis bulundueunu, rahat bir iş istediğini söylemişti! İnsiliz muharriri CMekke prensi1! nin nasıl olurj da böyle şeyler sö'l'vebildiâini soruyor. Fakat kısa zaman icinde L»wrence fikrini değiştirmiş, bu defa da askerî komutanlarrian 700 deve malzeme istemis, bu temin edildiği takdirde Favsal ve kuv%'etlerinin Türklerin elinden Maanı alacaklarım kaydetmişti. İneiliz muharriri A'^i>~?ton «Maan'ı hiç bir zaman TıVklerin elinden alamadılar. Ancak Allenby baskısı altında evlıM ayında Tüıkler oradan çekildiler» demektedir. Lawrencce. 3 haftabk bir gaybubetten sonra 15 msrt 1918 de Akabeye döndüğünde listediği pibi kulİKnaKileceği» 300 OOn ..Hın sterlinük bir kredive sahibdi ve bir müddet sonra da 700 deve malzeme yola çıkarılmıştı. Aynı zamanda Meteorolojistler, 1955yılmın fırnınalar yılı olacağını bildirîyorlar, Avrupada bastıran çok şiddetli kış buna delil diye gösteriliyor da kalmıs. metrolar yolcu alamaz olmuştur! 1947 1948 kışı da aynı »ekilde bastırmış ve gene TnTÜiz şebirleri eafil avlanmışb. Fakat nedense, İnailiz eazetelprinin de h^HrrHkleri sibi, tneiltpre karakışm İnciHz ada larına da u§ravaKilecp5ine bir türlü inanmamaktadjr. Acı derslere rağmen gene bu görüşü muhafaza pfmektedir. Neden? Londra basını bunu ltfrsf etmekte f?kat «Neden» i cevablandıramamaktadır. Bir çok Avruna memleketlerinde, karakış bastırdığı zaman yollan açmak. temizlemek. otomobillerin kızak yapmalarını önlemek için malzeme mevcuddur. İngilterede ise buna rastlanamaz. İlk defa olarak bundan bir kaç gün evvel. kar yoîları tamamile kaplayınca bazı belediyeler. yollara kum serpmeyi ve «küreklerle» temizlik işine girişmeyi kabul etmişlerdir! *** Karakış bastırdıgı zaman, yollan acmak ve kazalsrı önlemek için gerekli bütün tedbirleri almağa hazır bir vaziyette bekleven Avrupa memleketlerinde dahi bu defa tam manasile bir hercümere müsahede edilmiştirFransada, Belçikada, Norveçte, İsveç'te Holandada iki gün mektublar. telgraflar tevzi edilememiştir. Bilhassa Belçikada havat o kadar durmuştur ki, Brükselin akşam manki fotoğraflara bakmak kâfi idi. On sekiz ysşında idi. İncecik beli, muntazam çizgili yüzü, dalgalı uzun kumral saçları, tombul omuzlarının üstünde zarif boynu icler: gülen, aydınhk, safiyet dolu iri gözleri ile. annem, nikâh şahidi albay Bardon de Saint Gland'm dediği gibi, gerçekten de krallara âyık bir güzeldi. Lâfmi es:rgemez bir adam olan albay, nikâhtan sonra verilen düğün ziyafetinde şöyle •iemişti: Bu kadar şahane bir güzel kızı, böyle düşük çocuk kılıkh bir herifin kucağına atmak çok yazık... Fırtmah bir günde, tünelden geçerken bir vpgonda peydahlanmış bir mahluk... Annem bu lâfı işitmişti... Zavalh annemn, beyaz gelinl:ği ile, başında portakal çiçeklerinden yapılma tacile, Stanislas'm ş?tosuna nasıl heyecanlar içinde girdiğini tasavvur edebilirsiniz. Sanki mçvbahaya götürülüyordu. Hoş, bu teşbih pek de yerinde sayılmaz, çünkü annem, o geceki hayatını bana sonradan üstü örtülü kelimelerle anlatmıştı. Kadıncağız, kanunun müsaade ettiği bu ilk mahremiyet gecesinden, yarı gülünç. yarı çirkin bü intıba edinmisü. Koca. karısının yanma yaklaşmış. müstehzî bir gülüşle: Beatrice, demişti, bsban olacak ihtiyar pinti, seni bana sattı Bir tank, bir otomobili ezdi Muenster, (Batı Almsnya) 8 (a.a) Polis makamla r ından öğrenildiğine göre. dün bir İngiliz tankı, bir otomobilin üzerinden geçmiş. otomobil teneke bir levka haline gelmi?, şoför ölmüştür. La\vrence albaylığa da (!) yükselmişti. İngiliz muharriri (haşmetli Lawrence) devrinin bu tarihte başladığını, sahtekâruı 6 ilâ 25 yaş aralarında delikanlılardan mürekkeb bir muhafız alayı kurduğunu, bunun kötü huyları ile de alâkalı buAmerikalt profesörün bu kehalunduğunu anlatmıştır. O günlerde, bilhassa Arabistan sahillerinde netini. bütün Avrupayı birden kap İngiliz altını akıyordu. Bir Fransız lavan karakış teyid ediyor mu? İngiliz sigortacılan son derece subayı, kibrit satm alan bir Arabın bir altın verdiğini ve (üstü kalsın) endişelidirler. Bunlara. 1954 yıhndediğini anlatmıştır. Lawrence de daki fırtınalar tam 1 milyar Türk altın içinde yüzüyordu. 50 İngiliz lirasma mal olmuştur. Bazı sieorta altinı kıymetinde bir türban taşı sirketleri. 1955 yılında da şiddetli dığı görülmüştür. Türban tamamile fırtınalar devam ettiji takdirde ıfaltmla islenmişti. İngiliz muharriri lâs edeceklerini açık bir surette bu altını Lavvrence'in nereden bul belirtmişlerdirduğunu sormaktadır Kendisi haKarakış bilhassa İniıiterede Wrbralarmda maaşını dekor (!) için den bastırmıştır. Londra gazeteleri. sarfettiğini anlatır. Fakat İneiliz her sene oldueu gibi bu defa da muharriri İngiliz subaylarma altın İngiliz şehirlprinin gafil avlandıkdeği! kâğıd sterlin verildi diyor! \ larını, bu sebeble de münakalâtm GELECEK AZI: LawTence, İnsi ve posta. telefon muhabereîerinin liz ordusıınu müşkül duruma dü kesildieini vazmıs'ardır. Londrada otobüsler işleyememiş. halk yollarşürdü mü? 1955 bir (Fırtınalar vıiO mı olacaktır? Amerikalı bir metpornlojist. Profesör Smiley'e eöre EVET! Bu Amerikalı mütphassıs fırtınalar hakkında hazırladığı istatistiklere dayanarak bu açıklamayı yapmıştır. Profesörün kaydettigine <•"re. her dört veya beş senede ^ (Fırtına devresi) baslamaktadıı 1955 de bu devre içindedir. Bunun sebebleri nedir? Profesöre göre bu suali kat'l br şekildp cevablandırmak mümkün de&ildir. Fakat muhtemelen fırbnalann zaman zaman siddetlenmesinde ve uzun zaman devam etme>!İnde. ısık huzmelerinin arz etraftndaki atmosfer tabakası üzerindeki tesiri rol oynamaktadır. Pertevnly»l Llsesl Yeşllay kolu, dün saat 15 te Aksaraydakl Türkocağı »alonunda bir «Yeşilay Günü» yapmıştır. Olcul meıuubları, öğrenciler ve kalabahk blr halk kütlesinin hazır bulundugu toplantıya İstiklâl Marıı Ue batlanmıl ve okul Müdürü Esad İnetaj blr açif konu#ma»ı yapmntır. Pertevniyal LlsMiıün İlk Yejüaycut vt Yefllayın tarlhçed mevzuuncia Aydogan Eyinçln konu$masını mUteakıb. Yeşllay Gecllk $u*>esl bajkanı Güner Mutlu blr hltsbede bulunmuştur. Günjör Tekinoktayın okudufu şllrden sonra, Edebiyat öjretmenl Salfthaddin Savcı ve Oktay Köktuna İle dijer öğrenciler alkolun mııhtelll cephelerden zararmı belirtmiçler, okulun müzlk kolundakl öğrenciler baglam* İle oyun havalan çalmıslardır. Sular tdaresi tarafından son blr hafta içinde 94 yeni aboneye EU verilmrye bajlanmıs, buna muk'bil borclarınt öderr.e<nltlerinden dolayı 726 abonenin »uyu k Sular İdare» 726 abonenin suyunu kesti «CUMHURİYET») in Tefrikası: 1 Bir Bekânn Yazan: MAURİCE DEKOBRA I KONTESİN GÜNAHI Ben bir piçim. Hatlâ, doğum evlerinde sığıntılık eden veledi zinalardan biri olm'itıa kıl ka'mışKendı hes bıma. hiç utanmadan itiıaf ediyorum, ben. as'l bir aile kızı olan bir kadınla. onun gibi asil aile çocuğu olmıyan, yegâne a^Pİet unvanı askerlik ciizdanındsn. biricik arpıası birinci sınıf silâhendazl ra rrahsus minyatür av borusıından ibaıet bir erkeğin gizli aş'ları sonunda dünyaya gelmişimIzah edey m: Chazerolles ailesine mensub olan annem, bir marki kızı imiş, evienince kor.tes olmuş; bir oduncunun oğlu olan asıl babam da, zaruret vüzünden av bekçisi olan bir adammış. Bu sebeble, az kalsın, ücra bir klinikte, sessiz sadasız, kordelâiarla süslü §eker kutuları olınadsn, annemin kocasının abone olduğu Gaulois gazetesinin cemiyet hayatı sütununda adım geçmeden dünyaya gelecekmişim. Hoş, kocasını aldattığı için, sevgili anneciğimi hiç bir zaman kabahatli bulmuş değilim. Kocası çirkin, dazlak, mütehakkim, tahammül edilmez, üstelik de iktidarsız bir adam olduğu için. kadmcağız böyle yapmakta yerden göke kader hakh imiş. Asıl babama gelince o, aksine. kocssı tarafından ihmal edilen bir kadının, yüzü kızarmaksızın sevdalantbileceği atlet yapalı bir erkek güzeli imiş. Dipdiri gövdesile, sert adalelerile, kıvırcık, kumral saçlaıile, metin tavrı ve par lak gözlerile, Skandinavya ormanlarmda okla avcılık eden o gözü pek (Viking) leri Fnoırıyormuş. 1883 senesinde, on sekiz yaşında iken kocaya varan annem Kontef de Champmesnil, mesud olmamış. Zavalh anneciğim! Ailenin en bü SE VGİLİLERİ0»» mat?h bir hediye sunmuşlardı Ge nim hoşuma gitmiyor, demistü ÇirUnlik b : r kız. her halde daha baş kin... Kulakları berber tasma benka türlü bir erkek tahayyül ede ziyor, elleri de nemli nemli! Babası marki de Chazerolles, kıbili'. di. Kont de Champmesnil, sıskacık, zmı azarlamıştı. Senin ayîrmda genc kızlar, sırtı kambur bir adamdı. Konuşurken insanm yüzüne hiç bakmşzdı. yakışıklı berber çıraklarile evleneKırk iki yaşında olduğu halde, daz mezler. Stanislas ahım şahım bir lak başmda bir tek kumral tel şey değü. âmenna, fakat zengin akalmıştı. Yüzü kirli esmer, bı dam. Dört yüz elli hektar toprağı. yıkları yoluk, kulakları kepçe gibi namlı şarabhrı, on ikinci asırdan idi. Üstelik acayib bir illeti vardı. kalma şatosu var. Bir kadını mesud Uzunca bir cümleyi bitirirken. siv etmek için bunlar yeter de artar Çeviren: HAMDI VAROĞLU ri burnunun ucunu iki parmağı a bile... Elleri nemli imiş... Onları da ! talk eker. kurutursun. yük kızı o invş, kendisinden kü •asına alır, b r iki defa sıkardı. Bu merakından bir türlü vazgeçeBu izdivacın sebebleri çok sonçük iki kızkardeşi daha varmış. radan öğrendiğime göre menfaaBiri, o tarihte on yaşında olan A memisti. Annem. ne kadar: İpotekler. mandine, öteki de sekizini süren Stanislas. burnundan elini çek! te dayanan şeylermiş. Clotüde. Marki de Chazerolles'ün Derse de o, omuz silker, her hektarlarla arazi, paracıklar gibi... kızlarını, civarda beğenenler pek seferinde. bu hareketini makul gös Marki de Chazerolles, sırnaşık bir alfcaklınm hesabını kapatmak için, çokmuş, çünkü üçü de güzelmiş terecek bir ?ebeb bulurdu: Cöted'Or'da oturan kız anneleıi, Söylediğim söze drha fazla kızını satmıştı. Kont de Champmes bu üç kızın babasından bahseder tumturak katmak için yapıyorum! nil, insanı çileden çıkartan bir hayasızlıkla: lerken, gıpta ile şöyle derlermiş: deröi. Marki, demisti. bana BeatHakikatte ise, nikâhlandığı gün, Bu adam üç kızına da kolayca âyin yapan papazın karşısında. u rîce'i verin, borclarınızı size bakoca bulacak. Kızlar şipşirin şeyler. İstedikleri gibi erkeğe düşe sulen (evet) demeden evvel, bur ğıslıyayım... Marki bu tcklifi kabul etmiş. kınunun ucunu beş altı defa sıkmışbilecekler. 1883 te, Amandine'le Clotilde, tı. Fakat o tarihte. ssil aile kızları, zını. güle oynıys ona nikâhlamıştı... tâbir caizse. henüz evlenme paza analarile babalarının emirlerini mü Bütün borclarını sildirmek pahakalkışmazlardı. Beatri sına! ıına çıkmamışlardı. Evvelâ bir ko nakaşaya Nikâhta hazır bulunan civarın ca bulup ablalarını başgöz etmek ce'in anssile babası, kızlarının, Stalâzımdı. Anssile babası onu.Stanis nislas de Chapmesnil'le evlenmesi köy asilzadeleri, garnizon subaylas de Champmesnil'le, civardaki ne karar vrermişjerdi. Kontun bol ları, büyük bağ sahibleri, hep birşatosunda inine çekilmiş bir ayı iradı, kızlarının tasasız bir hayat den, gelinin, bu dazlak kaflı daAnnemin mada göre çok fazla güzel oldugibi münzevi yasıyan bu sıska he sürmesini sağlıyacaktı. çekingen itirazları hiç bir fayda ğunu söylediler. Beatrice de Charifle. bu köv beyzadesile. bu fakzerolles'ün bir güzellik kraliçes: rüddemli tekne kazıntısile evlen vermemişti. Bfbası markiye: Ama, babacığım, Stanislas be olduğunu tasdik etmek için, o zameğe zoılamışlar, büyük kızlarına alü defa sıkrruî, kapıyı vurup çıkmış, şatonun dehlizinde gözden kay bolmuştu. *** Annem, beş sene, Champmr'snil şatosunda, biçare bir hayat geç rdi. Karısmın saadetinden ziyade bağ kütüklerinin durumu ile, mahsullerile, dav?rlarile ve baltalık ağaclarile meşgul olan Stanislas'la aralannda nash bir mahremiyet mevcud bulunabileceğinı tahm'n edersiniz. Kadın, onu alâkad;r etmiyordu. Maddî zevkin ne olduğunu bilmiyordu, belki hi? bir zaman bunu duymamıştı bile. Yal mz, erbabımn karşısma güzelliğinin bütün ihtisamile cıkan yirmi üç yaşında çok güzel bir kadma sahib bulunm:k ve bu karhnla dost larınm karşısma cıkmak, onun gururunu tatmin ediyordu. Hasis bir adam olan. iyi cins şarab dolu fıçılarını mahzeninde biriktiren. adamlsrına ücret verirken homurd^nan, hpr seydsn tasarruf etmeğe bakan Stanislas, karısmı, ona lâyık şek lde süslemek bahis mevzuu olduğu zaman kesenin ağzını açıyordu. Karısı, roplarile, mücevherlerile, dantslleri ve kürklerile, öteki şato sahiblerinin karılarını kıskandırdığı zaman, Sta nislas, gururundan kabına sığamımıyordu. Annemin, bu bakundan hiç bir şikâyeti yoktu. (Arkası var)