22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 Haziran 1950 CUMHURtYET Sırta merbut DUNYADA I\ELER OLUYOR? bebek torbaları ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııımıııııııımııııı Âmerikanm i!k haritası mezada çıkarıldı Nakleden: M. Kenaii Kan basılraış olduğu hususu hâlâ kat'î bir surette cevablandırılamıyan bir ilmî munakaşa mevzuudur. Haritayı müzayedeye çıkartan sahıbı Avusturya Isviçre hududundaki küçuk Liechtenstein Pren? liğinin bugünkü hükümdarı PrenS Franz Joseph II. dır. Bu eşsız ve kı\ tnetü harita, dünyanın en buyuk, en kıymetli ve en şohretli eski harita koleksiyonunun son parçasıdır. Bu şohretli kolek&iyon, pek çogu eşsiz olan 14.000 parçadan muteşekkildi. Avusturya ordusunda mareşalhğa yükseldıkten sonra askcrî faaliyetten çekilmiş olan Viyaııah Franz Ritter von Ilauslab (17981883), ömrünün geri kalan kısmını ilmî araşatırmalara ve bu kol°ksivonu toplomnSa sarfetmi^ti. Von Haulab oldükten sonra haritalar el yazıları ve dığer nadıı parçnlardan müteşekkil koleksiyonu bir kül halinde o zamanki L'chtenstoın Prrnsi Johann II tarafından satm alınmış ve koleksiyon geçen seneye kadar ailenin tnah olarak kalmıştır. Geçen sene Lichtcnsteın Prcnsi eş5iz Amerika haritası müstesna olmak üzere bütün koleksiyonu eski harita ve kitablar üzerinde iş yapan Newi'ork'u Hans Kraus isminde bir ant'kacıya satmıştır. Ameıikanın ilk haritasına vaktile bir meraklı 50,000 dclar vermiş fakat Lichtenstcın Prensi bu fıatı reddetmişti. Bu bakınıdan NewYork'ta yapılan müzayedede arttırmanın 50,000 dolardan başlaması çart koşulmuştur. Prens aynca haritayı satmak icin arttırmpmn. 50 000 doların bir hayli üzerinde gizli tutulan bir asgariye ulaşmasını bu fiat verilmediği takdirde satıştan vazgeçeceğini de bildırmiştir. Muzayede geçen haita içinde yapılmış olmakla beraber, bittabi çok daha mühim dünya haberleri arasında, satış neticesi hakkmda henuz bir malumat alabilmiş değiliz Bu eşsiz haritaya Prensin istediğ' «asgarî» fiat verildi mi? Arttırmalar ne kadar yükseldi? Harita satıldı mı? Satıldı ise kim aldı? Kaça aldı? Her halde bugünlerde gelecek küçük bir telgraf haberi kafalarımızda çengellenen bu sualler. de cevablandıracaktır. Amerikada sırtta torbalarla bebek taşımak usulü gün geçtıkçe revaç bulmaktadır. Evlerinde çocuklarına bakacak dadılan veya hizmetçileri bulunmıyan aile kadınlarile her hangi bir işte çalışanlann, küçük çocuklanm yanlarında taşıyabilmeleri için portatif ve aynı 1 1 zamanda sıhhî torbal?' icad edi miştir. Resimde görülen, bunlarm n modern ve sıhhi şekli olup Amerikada Papsose stıli nakliye torn namile şöhret kazanmıstır. Doktorlar bu torbaların çocuklar için faydh olduğunda ittifak etmektedırler. Torba, bebeğin sırt tarafma gelen plâstik bir arkalık vasıtasile çok hafif bir ağacdan yapılmış sehpaya asılmakta, sehpa da »«4 19* 1922 1924 1926 1928 1950 S95Z 1954 (936 1938 »940 IS42 1944 1946 Ö4fl 1950 Son 36 sene zarfında eteklerin düçar olduğu moda dalgası. Radın modaları, kimlerin kafasından ve elinden çıkıyor? Kadmlar erkeklerin hiç bir dediğini dinlemezler sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Çünkü, kadınlarm moda tarafından ve^'en em'e ne kadar harfi harfine riayet ettiklerini ve ne büjrük bir itaat gösterdiklerini hetnniz bilirsiniz. Halbuki moda kadmlarla o kadar sıkı sıkıya alâkalı olmasına rağmen bir erkek işidir. Denebilir ki, kadma dedicini zorla yaptınıbilmek için erkek, moda perdesinin arkasına saklanmıştır ve tabir caizse, onunla istediği gibi ojTiamaktadır. Hakikaten, A^rupa ve Amerikamn en meşhur moda ressamlan erkeklerdir. Eskiden kadm modasmın 11 merkezi Paristi. Erkek mo'la ' da eger öyle bir sey varsa Londradan çıkardı. Harb esnasmda Avrupanın yerini, bir çok şeyde olduğu gibi, bunda da Amerika aldı ve kadın modasının merkezi olmak şerefi Paristen Hollyvood'a geçti. NewYork'ta onunla rekabet etmeye kalktıy^a da Hollywood bilhassa beyaz perdedeki daimî ve göz kamaştıneı reklâm'.arile üstünlüğü muhafaza etti. Fakat asırlardanberi kadm zarafetinin merkezi halinde olan Paris, harbden sonra, hemen hemen ilk iş olarak V sahadaki e?ki şöhretiw ni ka7anmRya baktı. Purula muvaffak da oldu. Bugün Paris yeniden ilk safa çıkmış ve rakiblerini henüz Ceçmemişse de Hollywood ve NewYork'la boy ölcüşmeye başlnmıştır. Bu rekabet devresi 1946 da başlamış ve ilk defa olarak Paris moda ressamlan uzun etek modasını ortaya çıkanruşlardır. Bacaklannı diz knpaklarına kadar açmaktan rahat adım atmak imkânmı bulmak dolavısile pek memnun olduğu görülen kadmlar, Pari=in bu emrine derhal uymuşlar ve eteklerini uzatmaya başlanjişlardır. Bu modanm tuttuğunu gören NewYork ve Hollywood model ressamlan da aynı yolu takibi tercih etmişler. Fakat bu sefer Par's etekleri biraz daha uzatarak gene rr' oru k " ~ ' • Bu suretle, 1943 de et'irr yere 27 santim kalıncıya kadar alçalmıştır. Lâkin, kadınlar neden bıkmaz ki bundan hıkmasınlar. Bu hakıkati ve kadınlann artık uzun etekten bıkmaya başladıklarını ilk keşfeden Amerika oldu ve NewYork moc^T kaynaklan derhal, etekleri gene kısaltmaya koyuldular. Böyleee. 1950 modasında etekler yerden 3840 santime kadar yükseldi. mışlardı. M. Dior, bu filmde artiste giydireceği yeni biçim elbiselerle, eserlerine büyük bir reklâm yapacağmı dıişünüyordu. Marlene Dietrich bu teklifi bir ş.artla kabul etmişti: Beğenmediği clbıseler üzerinde bazı değişikliker yapmağa hakkı olacaktı. M Dior bunu kabul etti. Fakat sonunda öyle oldu ki, Dietrich moda yaratıcısının modellerini esash şekilde değiştirmeğe, hattâ bir çok elbiselerini baştanbaşa kendiâ çizmeğe başladı. Tabiî, her ikisinin fikri üzerind» de stüdyo müdürünün hükmü vardı. O da Marlene Dietrich'in yaptığı değişiklikîeri, çizdiği modelleri ötekininkine tercih edince... mesele kalmadı. Aslen Alman olan Marlene Dietrıch otedenberi Fransız zevkina gore giyinmekle meşhurdur. Amerikada bile fazla Amerikanlaşamamış, Fransız üslubunu muhafaza etmişti. Yahıız, FTansızların pe« sevdikleri ve iilhassa garden partilerde giyilecek elbiselere idea] renk olarak aldık'.m pembeyi peb sevmez. Buna mukabil, onun en çok sevdiği renkler beyaz, siyah lâciverd ve crümüsidir. Ameriknam Geçen hafta, NewYork'ta koleksiyon meraklılarım bir hayli alâkadar eden mühim bir müzayeth; yapıldı. Parke Bernet Galerisinde yapılan bu satışta, dünyada ilk defa olarak «Yenidünya» nın mevcudıyetini kabul ve yerini tesbit eden ve bu yeni kıtaya (1) «Amerıka» ismini veren harita açık arttırmaya kondu. Bir coğrafyacı sıfatile «Yenidünya» nın mevcudiyetini ilk kabul eden Alman haritacısı Martın Waldseemüller'dir 25 nisan 1507 taribındc gerek kürei mucesseme, gereksc kürei musattaha harıtalannın nasıl yapıldığı hakkmda izahat verici mahiyette bir kitab yayınlanuş olan Waldseemüller aynı zamanda, pek kısa bir müddet içinde bir çok haritalar da neşredeceğini ilân etmıştir. Diğer taraftan Amerigo Vespucci'nin dört seyahatinin fazlr.sıle tesıri altında kalan Alman coğrafyacısı YemJaryaya «Amerika ısmı verılmelidir; zira bu kıtayı Americus keşfetmiştir.» iddiasıru da ilk defa olarak ortaya atmış, vs hepımizin bildığı gibi, o gün bugün butün dunya Amerıkanın hakikî kâşifi Colombus'u unutan bu iddiavı benimsemiştir. Amerıkanın bu ilk haritası 24x33 haritası ebadında oyma tahta «klişe» den alınmıştır. Aslında 12 kürevi kısımdan müteşekkil olmak üzere hazırlanan bu haritanm sonradan daha kalın mukavvaya yapıştırılarak bir mücessem küre haline getırılecek şekilde tasarlanmış olması muhtemel görülmektedir. Amerikamn «isim babası» sayılan bu haritanın Lorraıne'de \Valdseemüller'in yaşadığı St. Dic şehrinde mi yoksa Strasbourg'da mı kayışlar vasıtasile arkaya tak/.. ıktadır. Bu torbalan ilk defa kullanan Boston'lu iki anne, ev kadını icin bundan daha faydalı bir jey olamıyacağını söylemişlerdir. Bir taksi devrildi Şofor Hılıni Erkıpln idaresindeki bir taksi, dun sabahın erken saatlerinde. hızla tstlnyeden geçerken, bir vırajda devrılmiştir. Taksınin İçinde bulunan sahıbi Hakkı Bilge ıle kızı Maclde Pılge muhtelif yerlennden yaralanarak Baltalimanı hastanesıne kaldınlmışlardır. Marlene Dietrich yeni filminde kendisinin yarattığı elbiselerle Christian *~' >r'dur. Haıbden sonra Parise moda sahasmdaki e«H şöhretini kazandırmakta büyük bir rol oynıyan M. Dior t u muvaffakiyetini eeski defterleri kanştırma» ya borcludur. Malumdur ki tarih gibi moda da tekerrürden ibarettir. Çok görül=n şeyden göz bıkar, yenisini arar. O zaman ressamlar mevcuda bir iki yenilik ilâvesile taze bir çeşni yaratmağa çahşırlar. Fakat, <jyl« bir an gelir ki, mevcud modellerin yenilik ilâve edilecek hiç bir tarafı kalmaz. kuzuncu asrm tablolarmdan çıkıp, bazı hatlannı »Briliğe uydurarak, arzı endam etmişler ve kadınlaı tarafından takdirle karşılanmışlard"ır. *** Son zamanlarda M. Dior Amerika üzerinde Avrupanın moda yaratıcılık üstünlüğünü temin edebilmek için, yeni bir çareye başvurmuş, kendİEİn3 yardımcı olarak meşhur sinema yıldızı Marlene Dietrich'i almıştır. Fakat, temsil sanatında csahne CRİmak» dıye bir tabir vardır Marlene Dietrich bu kabıliyetini şimdi moda sahasında da gösfermiş tir. Ikinci derecede bir artist. meş hur bir yıldızla beraber sahneye çıktığı zaman onu golgede bırakr da bütün gözleri kendi üzerine çekerse buna «sahne çalmak» denir İşte, Dietrich Dior işbirliği böy le bir netice vermi$tir: Artist, moda ressarrum gölgede bırakmıç, kendi kabiliyetinin daha üstün eserler yaratabileceğini göstermişür. M. Dior'la Marlene Dietrich bu işbirliğini artistin çevireceği «Sahne Korkusu» isimli film için yapI rum. Çok zekidırler, sade sözden değil bakıştan bile anlarlar. Fakat, bütün uysallıklarına rağmen, cinsiyetlerini bir an için bile unutmamak lâzımdır. Bir terbiyecinin hususî manevi bir kudrete, adeta hipnotizma kabiliyetine sahib olması icab eder Bir vapur kazasından doğan ilıtilâf anlaşnın ile halledildi Tıırk bandıralt Kalkavan Vapurcu luk Şırketıne aid Rıza vapuru 14 ay cvvpl Hanyada b r vapurla çarpışmış ve Israıl devletıne aid olan bu vapur batmıştı. Kazadan sonra, Israil devletının duçar olduğu za**arın tedıyesıni teının etnıek uzere, Kalkavan fırması, 16 b.n lıralık bir banka teminat mektubu vern^ek mecburiyetinde kalmıştı. Ancak I^raıl devieti mahkemeye muracaıt etnuyerek işı sullıan hnlletmeğe ça'ışmış vc Turkycdeki =efırı Eiia Sason'un dclâletıle ihtılâf Kalkavan fırma^ının memnuniyetınl mucıb olacak bir şekılde Kallcdllmıştir. tsrail mümesfılleri Kalkavan firmasile bu husustaîti anÎ^Sinayı Imzalamıçlardır. Yüksek Sağhk Şurası çalışmalarına son verdi Ankara, 31 (a.a.) 29 mayıs 930 tarıhınde gündemindeki konulan incelemeğe başlamış olan Yüksek Sağlık Şurası bugün de Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Nihad Reşad Belgerin başkanhğmda toplanmış ve 1950 yılı ba^mdan şimdiye kadar yurdumuzda görülen bulaşıcı ve sosyal hastalıklar durumunu inceliyerek bu hususta alınmış olan tedbirleri yerinde bulmuş ve Şura azası tarafından yapılan muhtelif teklifleri tetkık ve karara bağlıyarak çahşmalarına son Vermıştir. Paris civarında makineli tüfekli haydudlar Paris. 31 (a.a.) (Afp): Bu sabah Paris civannda Cour Neuv mahallesinde yanlarında hafif makinelitüfekler bulunan haydudlar bir fabrıkanın tahsildarının yollarını kesmişler ve 2 milyon çalarak otomobille kaçmıslardır. Yeni Keşmir hükumeti Karaşi, 31 (A.P.) Keşmir hükumeti dün yeniden kuruhnuş ve eski bir Bakan olan Albay Ali Ahmed Şah, istifa etmiş bulunan Serdar Muhammed İb/ahimin yerine Başkanlığa gelmiştir. O zaman, mevsimden mevsim». senpden seneve kısmen değişen modellerin beş, on yılda bir gelen umumî değisme devresi başlar.' İşte, M. Dior 1946 da bu devrenin geldiğini ilk keşfeden adamdır Kadın elbise'.erinde esaslı bir değişiklik yapmanm lüzumuna kani olunca. be} sene, on sene evveline değil, bir asır geriye gitmeyi dügünmüş ve tarih kitablarınm küflü Sabıkalı bir hırsız yakalandı yapraklan arasmdan, gözlere seŞehrın muhteuf semtlerınde 25 kadar rinlik verecek bir hava getirmişev so>an 15 yaşında Aram Ayvazyan tir. adında sabıkalı bir hırsız yakalan Bugün Fransız moda «yaratıc.Omzu düşük, etekleri uzun, beli mıştır. Aram, Adlıyeye verılerek soren başta gelen sima, dar, kalçası geniş elbiseler on dofusunu muteakıb tevkif edılmiştir. ları» ar Marlene Dietrich'in yaratfağı bir başka elbise Mağdur olan işçiler Tophanede oturan tsmail Karabbcek adında bir okuyucumuzdan aldığimız mektubda, kendisinin amele çavuşu sıfatile Sular Idaresinin Kemerburgazın Penıadat köyii mıntakasında yapmakta olduğu su kanalı işinde vazife aldığı ve bu işe 60 kadar amele götürdüğü, fakat müteahhidle arada çıkan bir ihtilâf yüzünden üç gün sonra geri döndürüldükleri tafsilâtile yazılmakta ve şöyle devam edihnektedir: D a r i s (Hususî) İstanbulluların | pek iyi tanıdığı Avrupanın en bü (1) Dünyanın kaç kıtadan m yük seyyar sirki şimdi Paristedir. tesekkil olduğu meselesi Avrupalı 350 kişilik kadro, 1000 den fazla ve Amerikalı cografyacılar arasm muhtelif hayvan seksen vagonla da hâlâ halledilemiyen bir müna bir çok .otomobilden ibaret olan kaşa mevzuu olarak uzayıp gıdi müessese bu sene yüzüncü senei yor. Amerikahlar dünyayı yedi devriyesini kutlamıştıj. 1909 dan kıtaya bolüyorljr: 1 Asya, 2 • beri bütün Avrupa mem'.eketlerini, A\Tupa, 3 Afrika, 4 Şimalî Türkiyeyi, Balkanlar'ı, Şimalî AfriAmerika, 5 Cenubî Amerika ka ile Mısırı dolşan «Sirk Armar» 6 Avustralya, 7 Antarüka (cenub kutbu etrafmda saha). Av üç erkek kaıdeş tarafından idare rupalılar ise Antarükayı kıta ka edilmektedir. Üç saat devam eden urun probul etmiyorlar, şimal ve cenub Amerikayı da tek kıta halinde bir gramda en gözde ve muazzam nuleştirmek suretile kıtalar ade<!ıni mara Hındli hayvan terbiyecisi es>idenberi, beşten ibaret telâkki Damoo'nun kaplan, kobra, iki paredıyorlar. Son zamanlarda. iki A lak siyah panter, beyaz üzerine merikanın tek kıta halinde birleş kahve rengi benekli Himalay pantirılmesmden alman Amerikalılar terleri, Borneo jangarlarmdan miida mislüe mukabele mahiyetinde, rekkeb on bir vah;i hayvanla yapAsva ile Avrupayı tek kıta farze tığı gösteri serisidir. d c e k bu kıtaya Eurasia ismin Zeki gözlerinin vahşi parıltısı ve vp'tnek hususunda yeniden ısrarl beyaz bıyıklı korkunc ağızlarıru faalıyetlere gecmışlerdir. açıp homurdanmaları olmasa, insanm n&s, büyük birer kedi zannedeceği bu hayvanlar Damoo'nun bir sözile ayağa kalkıyor, muhtelif yükseklikteki iskemlelere çıkıyor, oturuyor, yatıyor, atlıyor ve ip üzerinde yürüyorlar. Görünüşteki uysallıklarma rağmen, heyecandan seyircilerin boğaü duğumleniyor, gözleri açılıyor, gayrıihtiyarî koltuklarına tutunnyorlar. Avuclarım kızarıncaya kadar lkışladıŞım Hındli terbiyeci ile konuştum. Beni. bir vagondan ibaret olan evinde kabul etti. Güzel bir İngiliz eşi var; öyle candan alâka ve misafirperverlik gösterdıler ki ayrümak adeta zor geidi. Damoo, karakteristik bir Hindli, parlak siyah gözlü, koyu bronz tenli, çok sevimli ve zeki bir adam. Kendisine bu mesleğe ne vakit ve nasıl başladığını sordum. Arıa dili gibi ko j nuştuğu ingilizce ile cevab verdi: Küçüktenberi hayvanlara kar f büyük bir sevgim vardı. On yaşımda iken,' Hindistanda üç sirk sahıbi olan amcam fcana hayvan terbiyesi hakkında ilk dersi verdi; bir daha da onlardan ayrılmadım. Otuz beş senedir vahşi hayvanlan terbiye ederek, sirklerde çalışıyorum. Çok seyahat ettiniz mi? Evet, .yirmi beş senedir dünIstanbul Fransız Aıkeoloji Enstitüsü müdürü ve College de yayı dolaşıyorum diyebilirim. HinFrance profesörlerinden Albert distanın bütün şehirlerini. Çini, Gabriel'e Ankara Ünıversitesi ta Malay adaları. Saisun'u gezdim: rafından «Fahrî Profesör> pâyesi Avrupada, İkin^i Cihan HarHrıden nin tevcih edildiğini yazmıştık. evvel, Belçika, Almanya, İtalya, Yukarıdaki resimde Profesör bir İngiltereye gittim. Şimdi, on sene Amerikadan gelıyokonferans verirken görühnektedir. oturduğum 1 1 • p A R S M E KT U B LA RI Dünyanın en meşhur vahşi hayvan mürebbisile bir mülâkat Yazan: Nilufer Paran .1. c f Prcf. A. Gabriel'in kor'cransı Damoo «Küçük Kızım» adındaki panteri ile nım. Amar sirki ıls iki ay öncej Vahşi hayvanlan terbiye edeanlaştık; bu, Pariste ilk go.tenm hilmek için, herşeyden evvel onlan dir. çok sevmek, yakından tanımak ve Hayvanlan nasıl terbiye edi sabırlı olmak lâzımdır. Vabşi olyorsunuz? duklarından, yalruz jiddet kullarularak bir netice elde edilecegini zannetmek tamamile yanhştır; bu takdirde hayvanda mukavemet ve mukabele arzusu uyanacaktır. Biz insanlar bile, baskı karşısında is Hayır, mutlaka icab etmez ama, hayvan; terbiyecisinin daima kendisine üstün olduğunu, icabında « Bu hal karşısında Kemergalib geleceğini hissetmelidir. Hayvanlan kendıniz mi bü burgaz nahiye müdürlüğüne şıkâyette bulunduksa da evvelâ seçım ütüyorsunuz? dolayısile meşguliyetüıi, sonra da Kendi hayvanlarımdan do Çahşma Bakanlığına müracaatimızi ğarsa tabiî elımin altında buyüileri surerek şikâyetimizi nazarı mesi, onu daima kontrol altında dikkate almadı ve evvelki arkadaşulundurup kolay terbiye etmemi lanmızuı duçar olduklan sefaleta sağlar ama ormanda doğup büyüaüldık ve bin müşkülâtla Istanbu'a mesi daha iyidir. Bir ilâ bir buçuk yaşında bana gelirse iyi terbiye e gelerek Çalışma Bakanlığı Istanbul dilebilır. Başka bir kimse tarafın Çahşma müdürlüğüne resmen şıdan yetiştirilen hayvanı terbiye et kâyette bulunmuş isek de 5648 samek, bazı kötü ahşkanlıklardan, yı ile 22 mayıs 950 tarihinde venlen cevabda, yapılan tahkikal f a lUylanndan vazgeçirmek büsbütun matlubatırmzın mahallî jandarma ordur. erleri huzurunda tedıye edildığin Aralannda tercih ettiğiniz vaı den bahisle mahkemeye müracpıt mı? etmekliğimiz lüzumu tebliğ edıld. Şimdi on bir panter «çocuBugün yiyecek tedafikinden âcız ğum» var, hepsini çok severim, fa bulunan zavallı amele nasıl bir kuv kat aralannda bana en yakın olan vet ve kudretle mahkemeye baş«Küçük Kızım» admdaki panter vurur, senelerce Îüzumlu masra'a dir. O gayet uysal ve sevimlidir, katlanır ve ne suretle uğraşarak onunla zevkle kucaklaşırız.» hakkını istirdad edebılır? Bu gibi adaletsiz, haksız muamelelere ma Hiç kaza atlattmız mı? < Evet. Otuz beş senelik mes Uız kalan amelenin mahkemeve lek hayatımda biri fil, biri aslan müracaatleri esası kabul edı'nı.ş ve diğeri bir kaplanla oteıak üzere olsaydı Çahşma BakanLğma ve buüç mühim kaza geçirdim. Her se na bağlı işçi büıolanna neden lüfermde de kabahat benimdi. Hay zum vardı? Yapılan tabkıkatın iki vanlarla dost olunca insana emni jandarmanın tesir aitında verdıkyet geliyor, cesur oluyor, bundan leri ifadeye istinad ettırıldiği aşıdolayı da ih'iyatlı davranmıyor. kârdır. Odemenin usuien tanzimi Halbuki bizi hayvanlardan ayıran lâzım gelen bir bordroya veyr^ui vasıf aklımızın biraz fazla oluşu amele tarafından alınacak tasdikii değil midir? Öyle ise insan daha bir makbuza dayanılarak vanıîması iyi düşünmeli ve dikkatli olmalıdır kanun usul ve teamiıl iktız;'ndan kı bir kazaya sebebiyet vermesin.» olduğu mevdanda ıken Çal'.sma Ba Hayatınızın her gün tehlıkeue kanlığı Istanbul bölae mudurli'â'iohnası sizi ürpertmiyor mu? dıje nün vaki şıkâyetimizi hihakkın ınsorduğum vakit Damoo kahkaha ce1'"nfPT"Si ve iki jandsrmanın ıfa ile güldü; kimbüir aynı suali kaç desire ehemmiyet vererek bizlen defa işitmişti, sonra gulumsiyerek ' mağdur bırakmsına F.'ât'>Hfirlann devam etti: ı nazarı dikkatini celbetmenizı rica « Zaten, yaşamak: Her an ha ederiz.» yatımızı tehlıkeye atmak demek Köpekler gene çoğaldı değil midir? Yoldan geçerken, hatSokaklarda hele bazı semtlerde tâ odanızda otururken de kâza vuku bulabilir, hepuniz aynı Tanrının meselâ Cıhangir, Fındıklı, Kabataş sırtlarmda eski zamanlarda olduğu kuluyuz.» Artık soracak bir şey kalmamıştı, gibi sahıbsiz köpekler gene çoğalyan ihtiyacını duymuyor muyuz? Ben onlan kendi öz evlâdlarım gi fakat beni bir türlü bırakmak ıs mıştır. Geceleri havlama ve uluma bi sever ve tathlıkla, iyilikle mua temiyorlsrdı. Ellerinden âdeta güç lardan rahat uyuyamıyan bu semt halkı Belediyenin, nazan dikkatini mele ederim. Yalnız îüzumlu vaka kurtuldum. larda cezalandınp, sert âavranıyo Nilüler Paran celbetmektedirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear