Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 Temmuz CU1MHHRÎYET Bundan on üç yıl evvel. Lozan konfcransına askcrî bir zaferle giden Türk dehası, diln Montrö konferansından siyast bir saferle çıktı. Düne kadar istiklâline, hukukan sahib olan Türk Devleti bu sabahtanberi hakimlyetine filen de kavuşmuştur. irmi bir yıl evvel bir bahar güOsmanlı İmparatorluğunun cih> ve nüydü. Sayısız mefahirle dolu kansıı vücudünde, hiçbir kuvvete ve Türk tarihini terennüm için yahiçbir iradeye istinad etmiyen korkak ratılmış ve dudak gibi zarif ve beyaz mısbir »iyasetin miizmin ve müteaffin bir ralannı hiç durmadan Akdenize ve daha çıban gibi yaşattığı Boğazlar meselesienginlere gönderen Çanakkale Boğazı Çanakkale şatri ni, şimdi temiz kanlı Cumhuriyetin gürbirden heyecanlandı, ezelî terennümünü Mehmed Akif biiı bllnyesi bilgiye, azim ve iradeye, bırakıp susar gibi oldu. Çünkü lekesiz ııurlu ve şuurlu bir kuvvete dayanan göğsüne yabancı bir ağırlığm çullandığısiyasl bir ihtimam ile kökünden ko • nı hissetmişti, biraz sonra bu ağırlık alevparıp attı. Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada efi? den bir mahmuz oldu, onun serin sularına Artık Boğazlar meselesi eski Türk En ketif ordaların yükleniyor dördti besi, lâv kızgınlığı getirdi. tarihinde bir haile olmaktan çıkmış, Tepeden yol balarak geçmek için Marmaraya Çanakkale buna dayanamazdı ve dayeni Türk tarihine bir Atatürk destanı Kaç donanmayla tartlmış ufacık bir karaya. yanamadı. Uzun asırlardanberi tarihini olarak girmiştir. haykırdığı Türkü imdadına çağırdı ve bu Mondrosu Mudanyaya, Sevri Lozana davetten 18: Mart: 1915 hailesi doğdu. öteden saikalar parçalıyor afakı; bağlıyan uzun, çetin ve mihnetli yol Boğaz, alevden mahmuz kullanan ve Beriden zelzeleler kaldırtyor âmakt; üstünde bu destanın binbir sahifesini kendi serin sularını lavlaştıran yabancı Bomba simşekleri beyninden inip her »îperin; okuyacak olan müstakbel TUrk nesilleağırlığm Türk gücü önünde eridiğini görSönayor göğsünün üstünde o aslan neferin. ri, 1919 mayısının bir sabahmda Sam • müş ve sevinmişti. sun kıyılarından doğan Büyük TUrk Yerin altında cehennem gibi bitılerce lâğam, Fakat yirmi beş gün sonra o zarif duGüneşinin aydınlattığı o yolda Türk çoAtılan her lâğamın yaktığn Yüzlerce adam. Hâdise günü Hassa alayt Kralın önünde geçid resmi yaparken dak gene acı acı burkuldu. Bu sefer suctiğunun neler yapmış ve ne imkânsızölüm indirmede gökler, ölii püskürmede yer} lannda değil, bağnnda bir sızı duyuyorîngiltere Kralı » T lıkları mümkün kılmış olduğunu vecd O ne müthiş tîpidir: Savrulur enkazı beşer.. du ve yabancı bir pençenin o bağıra ya^ ve hayranhk içinde okudukça büyük ta Eekizinci Edvarda s Kafa, göz, gb'vde, bacak, kol, çene, parmah, el, ayak, pıştığmı seziyordu. Artık Boğaz gerideki bir suikasd yapıldı rihine daha sıcak bir alâka ile sarılacak, Boşanır sırtlara, vâdilere, tağnak tağnak. sırtlarile, derelerile, bayırlarile, tepelerile, ğını Ajans haberi ilâhî Kurtarıcının yaratıp yaşattığı vatstanbula ve Türk ülkesinin kalbine doğSaçtyor zırha bürünmüş te o namerd eller, yazmıştık. tan topraklarına daha temiz bir sevgi olarak ru gıden yollarile hassas bir göz olmuşYıldırım yaylımı tufanlar, alevden teller. ile bağlanacak, her satırı en asil ecdad Son posta ile gelen tu, bağnna uzanan pençeyle onu söküp gazeteleri Veriyor yangtnt, durmuş ta açık sinelere, kanı ile yazılmış ve her cildi en derin Avrupa atacak merd elın mücadelesini, mübareze» vatan aşkıyla bağlanmış olan bu Ata bu mesele hakkında Sürü halinde gezerken taymz tayyare. aini, musaraasını seyrediyordu. türk destanında millî dinin bütün iba şu tafsilâtı veriyor Top tüfekten daha stk, gülle yağan mermtler... Pençe, kızıl ateşe dönmüş demirdendi, lar: det dualarını bulup okuyacaktır. Kahraman orduyu teyret ki bu tehdide giiler! ona yapışan el çelikti. Pençeyi, çeşid çeTemmuzun on alBilip anlamak lâzımdır ki Anafarta Ne çelik tabyalar ister, ne siner hagmından; $id dil konyşan renk renk insanlar, irili tıncı perşembe güzaferi tstanbulu, Montrö zaferi de Altnır kal'a tnt göğsündeki kat kat iman? ufaklı toplar, düzinelerle tayyareler temTürklüğün uzak yakın bütün mukadde nü, Ingilterede her sil ediyordu, onu kırmak azmile harekete sene yapılması mu ratını kurtarmışttr. Yaralanmtş temîz alnından, uzanmtş yattyor, geçen çelik el bir tek yürekte, bir tek bitad olan hassa alaVe kurtaran hep Odur. Bir hilâl uğruna, Yarab, ne güneşler battyor! lekte ve bir dâhi başta temessül etmiş buHer yerde ve her işte, her hamlede yına yeni alâmet Ey, ba topraklar için toprağa düşmüş, asker! lunuyordu O pençe işgal ordusuydu, o t e v d i i merasimi Ve her ilerleyişte O, daima O, hep ve Deha Atatürktü. Gökten ecdad inerek opse o pâk cdnt değer. Hyde Parkta ya bütün O... Çelik demiri ilk hamlede yendi ve yeSana dar gelmiyecek makberi kimler kazstn? Ve Türk ba büyük hakihate inanıp pılmıştı. Hyde Park ni bir tarih yaratmak için dünyaya gelen bu nadir görülen aGömelim gel teni tarihe,i> detem, sığmazsın. bağlandıkça ; Atatürk, yüzbinlik düşman ordusunu Ve Türk bu tonmez nurdan aydtn törende hazır bu Hercü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab... Boğazm bir bayırına mıhladı. Bu ordu lanıp durdukça; lunmak için fevc Seni ancak ebediyetler eder istiab. Ve Türkün millî dini Onu bir kâbe fevc gelen binlerce artık, ipe çekilmiş bir ölüm mahkumu gi«Bu, taşındır.» diyerek Kâbeyi diksem başına; ve bir mihrab olarak tanıdıkça; biydi. Orada yalnız teşhir için duruyorinsanla dolmuştu. Ruhumun vahyini duysam da geçirtem taşına; Şüphe edilmesin ki Türk o vakit Kraliçe ve bütün du. On ay sonra bu maslub, o darağacmSonra gök kubbeyi alsam da, rida namile, evinde Efendi, yurdunda aahib, vatadan çürümüş bir cesed gibi düştü, kayboPrensler kendilerine nında hâkim bir büyük millet; Kanayan lâhdine çektem bütün ecramile; lup gitti ve o gün Boğaz sevincinden, h Suikasd müteşebbisi yakalandıktan sonra Ve Türkiye Cumhuriyeti dostluğa mahsus tribünde bu Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, aramhr, düşmanlığından korkulur, lunuyorlardı. Merasim intizam içmde cere kasdin sebebi henüz bilinmemekle bera vancından dalga dalga köpürdü, HalâsYedi kandilli sareyyayı uzattam oradan; kâr Atatürkün mubarek adını şen şen ensozüne güvenilir, izinden gidilir bir yan etti. Kral nutuk söyledi, 101 pare top ber siyasî olması ihtimali vardır. Sen ba avizenin altmda, bürünmüş kantna, ginlere haykırmaya koyuldu. devlet olarak yaşıyacaktır. İşte Ata atıldı ve Kral, geldığı gibi gene at üstünde Hâdiseye şahid olanlardan bir zat Uzantrken, gece mehtabı getirsem yanına, * * * türk, canından bin kat fazla sevdiği avdet etmek üzere yola koyuldu. Mera gördüklerini şöyle anlatıyor: Türbedarm gibi ta fecre kadar beklettem; milletine ve memleketine dün bunu simi sonuna kadar seyrettikten ve resmi Çanakkale sulan dün gece de ayni «e* Tam Kraî hassa aFayının Tjaşmda armağan etti. Gündüzün fecrile avizeni lebriz ettem; geçidi de gördükten sonra dağılmağa ha ilerlediği sırada, dazlak başlı, gözlüklü, vincle, ayni kıvancla dalga dalga kabarMilleti Ona, Tüllenen mağrıbt, akfamları sarsam yarana.,% zırlanan halk o esnada birdenbire kanş ufaktefek bir adam beni bir tarafa itti, dı. Çünkü Atatürk, yirmi bir yıl evvelce O, milletine kutlu olsun. Gene birşey yapabildim diyemem hatırana. tı. Kalabalık içinden fırlıyan bir adam önümde duranları kollarile yararak ileri yendiği bir âlemi bir kere daha mağlub I. Müatak MAYAKON zabıta kordonunu yarmış, Kralın üstüne ledi ve birdenbire, elinde tutuğu rövol etmiş, o müstesna zaferin bir eşini bu sefer atılmışu. Elınde tuttuğu beze sanlı bir veri Krala doğru çevirdi. siyasî sahada kazanarak Çanakkaleye rövolverle Krala ateş etmeğe hazırlam Yakalamak için kolumu uzattım, fakat sevinmek, kıvanc duymak hakkını verPiyasaya 24 ton limon geldi yordu. Fakat bir poljs memuru, yıldırım çok uzaktaydı, yetişemedim. O esnada mişti. Son günlerde şehrimizde limon buh süratile mütecavizi yakaladı, bir kadın da O günle bugün birbirinin aynidir ve bir süvari polisin beygiri Kralın hizasmda ranı yüz göstermiş ve limonun tanesi 7,5 adamın koluna asıldı, bu suretle rövolver bulunuyor, Kralın görünmesine mâni o Çanakkale bütün tarihinde yalnız bu iki kuruşa kadar çıkmıştı. ttalya ile ticaret yere düşmüş ve Kral muhakkak bir ölümluyordu. Herif hafifçe sağ döndü ve rö günün şerefile iftihar edebilir. anlasmasmm mer'iyetten kalkmasından den kurtulmuştu. M. TURHAN TAN volverini havava kaldırarak Krala hücum bir gün evvel bir ithalâtçı zecrî tedbirler Kral, sahneyi görmüş bir saniye durak etti. Bunu takib eden sahne o kadar Afyon satışları iyi bir varken Italyaya ısmarladığı 24 ton li lamışu. Yere inmek ister gibi göründük süratle cereyan etti ki, adamın rövolveri monu gümrükten geçirmeğe muvaffak ol ten sonra bu fikrinden vazgeçti ve hiçbir vaziyette elinden mi attığı, yoksa silâhının polisler muştur. şey söylemeden atını sürdü, saraya doğru tarafmdan mı almdığı anlaşılamadı. Bu sene, müstahsilden afyonlan topYakında haricden piyasamıza mühim yoluna devam etti. Gerçi vak'a çok süratle cereyan etmi} lamak üzere, Ziraat Bankasile Uyuştumiktarda limon geleceği anlaşılmakta Hâdise o kadar »üratle cereyan etmiş tir. Lâkin, bana kalırsa, Kralı öldürmeği rucu Maddeler Inhisan arasında yapıldır. ti ki, rövolverli adamm yanında bulunan hakikaten tasmim etmiş olan bir kimse, masına çalışılan anlaşma birkaç güne Terazi buhranı var ve onun hareketini gözlerile görenler bile silâh atacak zamanı mutlaka bulurdu.» kadar tamamlanmış olacaktır. Bundan Son zamanlarda ölçü ve ayar müfet atılan kurşunun hayvana isabet edip et tngiliz Kralı Fransaya gidiyor sonra toplama işine başlanacak ve müstişlerinin piyasadaki bozuk tartı aletlerini mediğini anlıyamamışlardır. tahsilden alınan afyonlara mukabil avans Londra 20 (Hususî) Kral SekiUşak (Hususî) Spor hareketleri yağmur başladı ve saha çamura bu * sıkı bir şekilde takib etmeleri bu neviden Iddia edildıgine göre, polis memurları zinci Edvard önümüzdeki cumartesi gü verilecektir. Afyonlann hakikî fiati ise miz gün geçtikçe bıraz daha fazlala; landı. olan terazi ve baskülleri ortadan kaldır mütecavizi karakola götürmek üzere parbütün mal înhisar depolanna ahndıktan maktadır. Geçen haftaki Kütahya kar Buna rağmen devam eden maçın bi miştır. Bundan dolayı şimdi de bir tera km kapısmdan çıktıklan esnada» yabancı nü Enchantresse yatile Ingiltereden Fransanın Calais limanına, oradan da hususî sonra verilecektir. Nitekim înhisar geşılaşmalarmdan sonra bu hafta da Af rinci devresini Kocatepeliler 2 0 galib zi buhranı başlamı?tır. Bu buhranı şid bir şahıs, memurlarm üstüne hÜcum etmiş çen sene de böyle yapmıştı. trenle cenubî Fransaya gidecektir. yOnun Kocatepe takımı gelerek cumar bitirmeğe muvaffak oldular. tkinci devdetlendiren sebeb ellerinde terazi bulun ve suikasdciyi kurtarmak istemiştir. Pplis Afyonlanmızın Avrupa satışlan da tesi ve pazar günleri iki maç yaptı. îlk rede hakimiyeti ele alan Gencler Bir Iran Şahının telgrafı duranlarm ihtikSra saparak fiatlan yüzde memurları düdük çâlarak yardım istemegündengüne iyilesmektedir. Aksayışark maç Turan İdman Yurdile yapıldı. Mi liği iki sayı yapmağa muvaffak oldu ve Tahran 20 (A.A.) Rıza Şah Peh satışları da çok iyi bir vaziyettedir. Dün, safirlerimiz bu maçı 3 0 kaybettiler. maç bu suretle 2 2 beraberlikle netice 25 30 yükseltmeleridir. Bunun için ge mecbur olmuslardır. Mütecavizin hüviyeti henüz meçhul levi, Ingiliz Kralına suikasdden kurtul büyük bir şark memleketinden înhisara Ertesi gün Kocatepeye şampiyonumuz lendi. Yukarıki resim Uşak şampiyonu Bakkallar Cemiyeti alâkadar makamlaGencler Birliği çıktı. Maça başlanma Gencler Birliği takımmı bir arada gos ra müracaatle buna çare bulunmasını is dür. Kendisi fakir kıyafetli, soluk beniz muş olmasından dolayı tebnk telgrafı 250 bin liradan daha fazla döviz temin sile hava birden karararak müthiş bir termektedir. temistir. Ii, darmadağın saclı bir adamdır. Sui •çekmistir. edecek büyük bir sipariş verilmiştir. BOĞAZ HARBİ Montrö zaferi Ingiliz Kralına suikasd teşebbüsü nasıl oldu? Hâdise o kadar sür'atle cereyan etmişti ki tabanca çeken herifin ateş etmeğe hakikaten vakit bulup bulamadığı bile anlaşılamamıştır O gün ve bugün Usakta hararetli futbol maçları lardan lâkırdı açıldı mı, saatlerca çene kartsınm hulyalı ve melul hali karşısında çalar, münakaşalara girişirdi. Hele av onu eğlendirmek lüzumunu hisseder ve menkıbeleri, bütün avcılar gibi onun da Saniha ile lokantanın kuytu bir köşesin dinlemekten ve daha ziyade de anlat * de, öteki müşterilerden Uzak bir masaya maktan bıkmadığı maceralardı. Bazan uturur, biraz ewel rakı içerken dinlediği ava da giderlerdi. Bu havalide kaplan tuhaf hikâyeleri ona anlatırdı. Bunlann denilen pars avcılığı onun en sevdiği şey arasında mutlaka mülâzim Ercümendin di. Süha, bir gün, inine girmek cesare lokantacı Ali Dayıya yaptığı bir lâtifenin "Cumhuriyet,, in tefrlkaSı i 13 Abidin Daver DAV'ER tinde bulunan bir köy delikanlısını par hikâyesi de bulunurdu. • Ne yazık ki mülâzim Ercümend kocasının yeni evlîler gibi daima kendi * çalıyan iri bîr parsı bir kurşunda yere Saniha, kocasının tatlı tatlı anlatttığı cien hoşlanmiyorsun. Benim çok hoşuma sile yalnız ve herkesten uzak yajamaktan sermek suretile nişancilıktaki meharetini bu erkek şakalarını daima dinler ve ba gidiyor. Şen, zeki, tuhaf bir delikanh. ts yavaş yavaş usandığmi hissetti. Buna d» ve avcılıktaki cesaretini göstermişti. Ali 2an eğlenirdi de... Fakat gene kadının tanbula dönünce bir roman yazacağım ve hiç şaşmadı. Çünkü bu boş otelde karı Dayı Afiyet eczanesinin «ahibile beraber ihce ve hassas ruhu bu hıkâyelerden derdromanımm kahramanını ona benzetece sile yapyalnız yaşamak için buraya gel • bu parsın derisini samanla doldurmuşlar leniyordu. Çünkü bu hafifmeşreblikler, ğim. Tam cesur, neş'eli, ateşli bir gene miş değildi. Vazifesi vardı. Vazifesini dı. Hayvan Sühanın oteldeki odasında, bu vahi, abes, hatta bayağı şeyler, onun zabit tipi... yapar ve hesabları teftiş ederken biraz da içeri girenlere «aldıracakmış gibi durur, sevmek ve «evilmekteu zevk duyan hulSaniha, hem kocasına itiraz etmiş ol muhitile temasa mecburdu. Ali Dayının banka müfettişinin avcılık gururunu ok yalı ve âşık tabiatine uymadıktan başka, mak hem de ruhunda şimdiden duyduğu lokantası, kısmen de kazino hizmetini go şardı. Sühayı büsbütün kendisinden uzaklaştınrnüphem ve esrarlı bir cazibeye karşı ken rürdü. Süha da, orada sigara ve nargile Süha, kazino hayatina dadandıktan yordu. Onun içindir ki Saniha, kocasını dumanları, rakı ve meze kokuları içinde dini korumak için aksini iddia etti: sonra, tıpkı mahalle kahvelerinden ayn maddeten de elinden alan bu boş şeylere buranın müdavimlerile görüşürdü. Hiç te Öyle değil! Manasız şeyler lamıyan mütekaidlere dönmüştü. Geç karşı, içinde gizli bir nefret ve hatta klsKasabada okumuş yazmış herkes ak" yapan delişmen bir gene! 7 şamlan orada toplanırdı. Istanbullu, mü vakte kadar yiyip içip gevezelik ettiği i kanclık duyuyordu. Bir gün Süha, karısina, Ercümendin Saniha, kocasının, tekrar kendisine so nevver ve sporcu bir gene olan Süha, ay çm ekseri akşamlar kansı, yemeğini oteldeki odasında yalnız yerdi. Barı akşam kendisini kazinodan kaldırarak sahile gö'kulduğunu ve kendisile başbaşa yaşa • ni zamanda da sokulgan ve babacan olmaktan zevk aldığını görüyor, ne de olsa dugu için, etrafında bir muhabbet hal * lar, zavallı Saniha ruhî yalnızhğına inzi* türdüğünü ve orada beraberce dolaştık bundan memnuniyet ve saadet duyuyor kası hasıl ediyordu. Esasen, memuriyeti mam eden hakikî yalnızlıktan bıkarak kö larını ve hasbıhal ettiklerini söyledi. Bu mülâzim, çok hoş ve zarif bir du. Sühanın, bir vicdan azabı duyduğunu de, etrafındakilere bir hürmet telkin edi pegini yanına alır ve kocasile beraber ye* *e günahmı affettirmek istediğini göste • yordu. Sühanın otomobile, futbola, gü mek yemek için otelin yanıbaşında bu delikanh, dedi» kat'iyyen senin zannettiren hali çok uzun sürmedi. Gene kadın, reşe, avcılığa büyük merakı vardı. Bun lunan kazino ve lokantaya inerdi. Süha, ğin gibi delişmen ve şımank değil; bilâ • kıs bedbaht ve kederli bir'gene... dermemeleri, zavallı delikanlıyı pek müSaniha, müstehti bir tebessümle koca* teessir, pek mahzun ediyor. Bu gönül sına baktt. Süha: yalnızlıgı, bu şefkat eksikliği, bu kadın Vallahi öyle Saniha, dedi. Bugün dostluğundan ve sevgisinden mahrumiyet ilk defa olarak bu gencle ciddî bir şe •onu harab ediyor. kilde konuştuk. Burada geçirdiği hayatBana senden de bahsetti; hem de bütan bana şikâyet etti. Onun ateşli ve yük bir hürmetle... Seni güzel, zarif, kicevval ruhu, burada yalnız talim ve ter bar, zeki buldugunu söyledi. Sonra, setin biye ile geçen günleri boş ve sönük bu gibi bir hayat arkadasile evlenmek en büluyor. O buralara, mücadeleler ve teh yük emeli olduğunu da saklamadl. «Salikelerle dolü bir hayat geçilTnek üffiidile niha Hanımefendi gibi bir kadın, kocasıgelmiş, fakat kendi kıt'asi, hududun öte na yalnız canyoldaşı olmakla kalmaz, tarafmdan gelen kaçakçılar, çeteler ve ayni zamanda derdortağı da olur. İnsan, soyguncu aşiretlerle çarpişmak imkânı böyle hassas bir kadına yüreğinin bütün bulunmıyan bir mintakada olduğu için acılarını döker, ondan teselli ve şifa bu» canı sıkıhyor, bilsen harbedemediğine, lur» dedi. kendini gösteremediğine nekadar müteesHakikaten, buradaki bekâr zabitlerin, sif... Sonra, büyük şehirîere nazaran eğmemurlann, muallimlerin hepsinin en zilcncesiz, zevksiz, cansız bir yer olan bu yade mahrumiyetini duyduklan şey zekasabanın fikir hayatı itibarile büsbütün ki, münevver, bir kadın, böyle bir kadının sifır olmasından müşteki... Hele tstan şefkati, sevgisidir. Ercümend diyor ki; buldaki dostlannın kendisini unutması, alelâde kadın, sokak kadını, zevk kadını peşinde dolaşan, onunla görüşmekten, her yer gibi burada da bulunabilir. Amdansetmekten, tiyatroya, sinemaya git ma öyle kadınlar ince hisleri tatmin et mekten, futbol seyretmekten, tenezzüh ve mez ki... îşte gene zabit, gönlünü bana gezmelerde beraber bulunmaktan zevk böyle açtı. Görüyorsun ya, Saniha, o, alan gene kız ve kadtnların şimdi bu ıs hiç te senin zannettiğin gibi hissiz ve satslz yerde iken onu hiç hatırlamamaları, hî bir adam değil. ona altı ayda bir olsun bîr kart bîîe g5n lArkast varj