24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Akademi 27 Eylül 2017 Çarşamba Akademik özgürlük ve üniversitenin kritik görevi Judith Butler Akademik özgürlük üniversite fikri için niçin esastır?1 Bu soruyu yanıtlamak için önce akademik özgürlüğün ne olduğunu soralım. Akademik özgürlük hem bir hak hem de sorumluluktur. Fakülte üyelerinin hükümetten ya da diğer harici otoritelerden müdahale görmeden araştırmalarını, düşünme biçimlerini sürdürmelerini sağlar. Fakülte üyelerine müfredatın hazırlanmasında ve üniversitenin yönetilmesinde katılım hakkı tanır. Fakülte üyeleri kendilerini araştırmalarını yürüten bireyler olarak görebilir fakat aynı zamanda yönetime katılmakla, devletin ya da diğer harici kurumların resmi görüşleriyle uyumlu olmadığı hallerde bile üniversitenin eleştirel düşünceyi koruma ve destekleme görevini içeren yükseköğrenim hizmetlerini güvence altına alan kurumsal ilişkileri güçlendirmek ve yönetmekle yükümlüdürler. Düşünce özgürlüğü ya da ifade özgürlüğü mutlaka akademik özgürlükle ilişkilidir fakat bunlar tam olarak aynı değildir. Sokaktaki ya da kamusal hayattaki birisi, ifade etme hakkı bulunan bir fikri destekleyerek ifade özgürlüğünden yararlanabilir. Ancak akademik özgürlük çerçevesinde çalışanlar halihazırda bir kurum içinde yer alırlar ve bu yüzden belirli bir yükümlülükleri bulunur. Bu kurumlar akademik düşünce ve yürüttükleri araştırma için koşulları sağlar fakat bu kurumlar içinde araştırma ve ifade özgürlüğünden yararlanmak isteyenlerce yeniden üretilmeli ve korunmalıdır. Diğer bir deyişle, akademik özgürlük akademik bir kurum içinde özgür araştırma hakkını ama bununla birlikte araştırma özgürlüğünün müdahaleden ve sansürden muaf olarak hayata geçirilebildiği ve geçirildiği bir yer olarak kurumu lkoruma yükümlülüğünü ifade eder. Devletlerin yükümlülüğü Aslına bakılırsa, devletlerin, bizzat devletin kendisine dair eleştirel bakış açılarını da içerebilecek bir araştırma özgürlüğünü güvence altına alma yükümlülüğü vardır. Ayrıca kamuya yükseköğrenim sağlama yükümlülüğü bulunur. Bir dizi uluslararası ilke kararı devletin yükseköğrenime ilişkin bu ikili yükümlülüğünü desteklemektedir: Yükseköğrenim sağlanmalıdır ve akademik özgürlük temelinde sunulmalıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin (1948) 26. maddesinde ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin (1966) 13. maddesinde tüm devletlerin yükseköğrenim sunma yükümlülüğü olduğu açıkça belirtilmiştir.2 Yükseköğrenim yalnızca her devletin sağlaması gereken bir kamu hizmeti değildir; akademik özgürlük ilkelerine dayanan bir yükseköğrenim aynı zamanda bilgili bir kamuoyu, müşterek kaygılara dair meseleleri anlayabilen ve değerlendirebilen ve dünyanın vukuflu bir kavrayışına dayanan yargılar oluşturabilen bir kamuoyu için gereklidir. Dahası, akademik özgürlüğe dayanan yükseköğrenim statükonun, hükümet politikalarının yerindeliğini sorgulayan entelektüel konumları da içermek üzere özgür ve eleştirel düşünce imkânını ve hatta yeni siyasal oluşumların imkânını geliştirir. Akademi için “eleştirel” bir konum akademik özgürlük temelinde savunulur. Sosyal hayatın bakış açısına göre bu eleştirel konum muhalefet olarak görülebilir. Dolayısıyla, akademide izlenen bakış açıları gereği gibi korunmalı ve akademik özgürlük ilkelerince desteklenmelidir; sosyal hayatta siyasal muhalefet oluşturan bakış açıları gereği gibi korunmalı ve demokrasilerde ifade özgürlüğü olarak desteklenmelidir. lYerindeliği sorgulama hakkı Belirli bir hükümet biçimine sahip bir toplumda yaşıyorsak ve bu hükümet biçiminin adil olup olmadığını sormaya başlarsak, aslında Plato’nun diyaloglarındaki yöntemi izliyor oluruz. Bu devlet tarafından destekleniyor olsak da belki yurttaşız ya da üniversite devlet tarafından finanse ediliyor aynı zamanda icraatlarının adaletsiz olduğu ortaya çıktığında belirli bir hükümet biçiminin yerindeliğini sorgulama konumuna sahibiz. Elbette, adaletten ne kastettiğimiz üzerinde düşünmeliyiz ve iddialarımızı destekleyecek kanıtlar bulmalıyız; fakat bu kavramsal ve kanıtsal işe girişiyor ve mevcut hükümetin adaletsiz olduğu tezine ulaşıyorsak, akademik özgürlüğümüzü kullanıyoruz ve eğer kamusal alanda tezimizi tartışmak için daha geniş bir kamu alanına adım atıyorsak, serbest konuşma özgürlüğü hakkımızın bir ifadesi olarak muhalefet ediyoruz. Her iki durumda da sadece yükseköğrenim ve demokrasi için değil, aynı zamanda beşeri özgürlüğün ta kendisi için esas olan düşünce ve ifade özgürlüğümüzü kullanıyoruz. Gerçekten de özgürlük aynı zamanda dolaşım ve toplanma özgürlüğünü, incinme ya da ölme korkusu olmadan yaşama özgürlüğünü de içeren diğer türden özgürlükleri de ima etse de düşünce ve ifade özgürlüğü olmadan hiçbir beşeri özgürlük olmaz. Akademide aynı zamanda toplumun ve bizzat toplum ile devlet ilişkisinin alternatif biçimlerini hayal etme, düşüncemizi zorlayan tarihsel gerçeklere karşılık yeni adalet tanımları geliştirme özgürlüğümüz var. Tarihi bir krize ilişkin olarak düşünce biçimleri geliştirdiğimizde, düşüncemiz varsayımları sorgulamasıyla, iktidar biçimlerinin izini sürmesiyle fakat aynı zamanda dönüşüm imkânlarını hayal etmesiyle eleştirel olur. Toplumun dönüşümünü hayal etme özgürlüğü akademik özgürlüğün bir parçasıdır. Ve devlet ile farklı idari iktidar biçimleri bu özgürlüğü korumak ve desteklemek zorundadır. l UNESCO ilkeleri “Dünyanın üniversiteleri” başlığıyla 1950’de Nice’te toplanan UNESCO konferansında, bilginin kendi için peşine düşülmesi gerektiği ilkesi ortaya kondu ve bunun “hakikat arayışının bizi götüreceği yere kadar takip edilmesi” gerektiği benimsendi. Aynı UNESCO konferansında üniversite hayatını yöneten iki başka ilke daha açık bir biçimde ifade edildi: “Farklı fikirlere ?KİMDİR Judith Butler, California Üniversitesi, Berkeley’de çalışıyor. Karşılaştırmalı edebiyat ve eleştirel düşünce dersleri veriyor. Feminist kuram, insan hakları siyaseti, akademik özgürlük, edebiyat kuramı ve toplum ve siyaset felsefesi üzerine yazıyor. Bela Bedenler (2014), Savaş Tertipleri (2015), İktidarın Psişik Yaşamı (2015), Cinsiyet Belası (2016), Kırılgan Hayat (2016), Mülksüzleşme (2017) Türkçeye çevrilmiş kitapları arasındadır. New York Anayasal Haklar Merkezi Yönetim Kurulu üyesi. hoşgörü” ve “siyasi müdahaleden muafiyet”. Kendi fikirlerinden “farklılaşan” fikirleri hoş görmesi gereken devlet ve üniversite yönetimidir. Bu üniversitelerin kendilerininkiyle çatışan ya da kendi resmi görüşlerinin meşruiyetini sorgulayan konumlara etkin bir şekilde destek sağlaması gerektiği anlamına gelir. Dahası yöneticiler, fakülte ve öğrenciler fakülteye üye istihdam ederken, istihdama son verirken, müfredatı geliştirir ve onaylarken, araştırma konularını belirlerken ve araştırma yaparken siyasal müdahaleden muaf olmalıdır. Devlet hangi tezin yazılıp yazılamayacağına karar vermek üzere üniversiteye özgü alana giremez. Devlet devleti eleştirebilecek konulardaki tezleri yöneten fakülte üyelerinin görevlerine son veremez. Yönetim devleti eleştiren görüşler beyan eden ya da devletin onaylamadığı alanlarda araştırma yürüten fakülte üyelerinin görevlerine son verilmesine yönelik devletten gelen taleplere boyun eğmemelidir. Eğer yönetimler devlet müdahalesine boyun eğerse hem akademik özgürlüğün hem de üniversitenin temel yükümlülüklerinin altını >>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle