Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 Eylül 2017 Çarşamba Akademi 11 >>değerlendiren bir program yazdı; yani bugün çok yaygın olarak kullanılan interpreter (yorumlayıcı) uygulamasının ilk örneğini. lChurch ve Turıng’in manifestosu Bu iki matematikçi ortaya “Church Turing Tezi”ni çıkardı. Bu bir teorem değil, bir manifesto idi. İddiaları Lambda Calculus ve Turing Machine’in “hesaplanabilir” kavramını tarif ettiğidir. Church ve Turing, ortada henüz bir bilgisayar yokken, felsefi bir sorunu çözmek için hem bilgisayarın kendisini hem de programlama dilini geliştirdiler. Yıl 1937. Savaş yüzünden bilgisayarın gelişmesine ara verildi, fakat savaşın ihtiyaçlarına öncelik verilerek bilgisayarın yaratılmasında kullanılacak teknolojinin geliştirilmesi için önemli adımlar atıldı. ABD’de topçuluk (ve atom bombası) hesaplarını yapmak için Harvard Mark 1 isimli büyük elektromekanik bir hesap makinesi yapıldı. İngiltere’de şifre kırma işleri yapmak üzere Turing’in de yer aldığı çok gizli bir projede Colossus gibi bir dizi özel elektronik hızlı hesap makinesi yapıldı. 2. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra matematikçiler hem ABD’de hem İngiltere’de elektronik bilgisayar yapmak için kolları sıvadı. 1945 yılında Turing, ilk elektronik bilgisayarın inşası için ayrıntılı bir belge hazırladı. ABD’de matematikçi John von Neumann da benzer bir öneri sundu. Turing ve von Neumann’ın önerdiği makineler Turing’in Evrensel Makinesi’ne benziyordu. Bu evrensel (programlanabilirlik) niteliği, bilgisayarların hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmasında en önemli faktördür; aynı zamanda Entscheidungsproblem’in çözümünün gerektirdiği bir niteliktir. İngiltere’de işler hızlı ilerledi. Manchester Üniversitesi’nde Turing’in yer aldığı bir çalışmada önce dünyanın ilk programlanabilir elektronik bilgisayarı “Baby”, ardından “Mark 1” yapılarak çalıştırıldı. Cambridge Üniversitesi Matematik Laboratuvarı’nda von Neumann’ın çalışmasından ilham alan EDSAC Baby Haziran 1948’de ilk programını yürüttü. Mayıs ve Haziran 1949’da hem Mark 1 hem EDSAC çalışmaya başladı. Mark 1, Ferranti şirketi tarafından üretilen dünyadaki ilk ticari elektronik bilgisayar oldu. ABD’de işler daha yavaş ilerleyecek ve pratik, teoriye engel olacaktı. 1946’da Eniac isimli, Turing Makinesi’ne benzeyen, ama Turing’in evrensel niteliğini taşımayan bir elektronik makine çalışmaya başladı. Bu makineyi geliştirenler arasında yer alan Eckert ve Mauch Alan Turing (19121954) İngiliz bilgisayar bilimci, matematikçi, mantıkçı, felsefeci. Yaygın olarak teorik bilgisayar biliminin ve yapay zekânın kurucu babası olarak bilinir. ley gerçek bilgisayar için adım atmaya hazırdılar. Ancak para ve politika engel oldu. Fikir mülkiyeti sorunları Eckert ve Mauchley’nin Pennsilvanya Üniversitesi’nden ayrılmasını tetikledi. Kurdukları şirketin “komünist mühendis” çalıştırmakla suçlanması da bardağı taşıran son damla oldu. Hükümetten aldıkları ihaleleri kaybettiler. Ürettikleri Univac 1 isimli bilgisayar İngiltere’dekilerden çok daha sonra, 1951’de çalışmaya başladı. Parasal ve politik engellerden görece daha özgür olan İngiltere’deki matematikçiler daha hızlı hareket edebildiler. Toplumsal ve ticari ilişkiler bilgisayarın gelişmesine engel olmaya devam etti. Örneğin hem von Neumann hem de Turing’in öngördüğü makineler onlu sistemle değil daha az devre gerektiren ikili sistemle çalışmasına rağmen, özellikle ABD’de 1950’lerde üretilen makinelerin neredeyse hepsi onlu sistem ya da onlu ve ikili sistem arasında bir uzlaşmayla çalıştılar. Bugüne kadar uzanan süreç te onlu sistem aritmetiği desteklenmeye devam ediyor. Bilgisayarınızdaki çip, “x86 mimarisi”ne sahipse (çoğu öyledir), çip içinde hâlâ onlu sistemi destekleyen komutlar vardır. Ancak ABD’deki UC Berkeley Üniversitesi’nde icat edilen RISC mimarisiyle çalışan, ama İngiltere’de tasarlanan cep telefonunda bulunan ARM çipine gelindiğinde onlu sistemin yarattığı yükten kurtulduk. lBilgisayarın evrensel niteliği ve sorunsalı Evrensel bir makine olduğu için ay nı bilgisayar çipi çamaşır makinesinde, cep telefonunda, motorlu herhangi bir araçta, dizüstü bilgisayarda bulunabilir. Uygulamalar arasında fark eden tek şey çalıştırılan programdır. Program ilginç bir metadır. Yazıldıktan sonra programın yeniden üretilmesinin maliyeti neredeyse sıfırdır. İster bir kopya olsun isterse milyarlarca; fark etmez. Bu, kapitalizmin doğasına aykırı bir durum. Prog ram kopyalarının üretilmesine bakarsak bu süreçte “sermayenin organik bileşimi” sonsuz olur, çünkü değişken sermaye (emek) sıfırdır. Bu tekelleşmeye ve ilginç rekabet şekillerine yol açıyor. Örneğin dünyada fiilen iki önemli işletim sistemi var: Linux/Unix ailesi (Linux ve macOS) ve Microsoft Windows. Neredeyse tüm bilgisayarlar bu iki işletim sisteminden birini kullanıyor. Windows tekeli, Marx’ın öngördüğü gibi tekel sahibi için süper kâr kaynağı oldu. Bill Gates dünyanın en zengin adamı. Microsoft ile rekabet etmek isteyen sermayeler, Microsoft’un tarifiyle “komünist”, kolektif bir çalışmayla geliştirilen Linux’vari çözümleri kullanmak zorunda kaldı. Kapitalizm ve yazılım arasındaki gerilim devam ediyor. “Yazılım sorunu” fenomeni bir türlü çözülemiyor. Yazılım projelerinin en az yüzde 50’si başarısızlıkla sonuçlanıyor. İnanılmaz olan bu rakamı herkes kabul ediyor. Kapitalizmin dayattığı hiyerarşik iş ilişkileri iyi yazılım üretemiyor. Tekellerin ürettiği işletim sistemi, ilişkisel veri tabanı, Office uygulamaları gibi büyük yazılımlarla ancak işbirliği içinde geliştirilen özgür yazılımlar rekabet edebiliyor. Ve özgür yazılım dünyasının daha az hiyerarşik geliştirme modeli daha verimli oluyor. Şirketler bu düz geliştirme teknolojilerini yakalamaya çalışıyor. Örneğin Linux’un eşgüdümlü geliştirilmesi için sadece 12 sene önce Linux başyazarı Linus Torvalds tarafından yaratılan kod paylaşımı ve kontrol yazılımı “Git” bugün dünyadaki geliştiricilerin yüzde 70’i tarafından kullanılıyor. Microsoft da tüm işleri için Git kullanıyor. Hiçbir şirket böyle bir başarıya imza atamadı. l Sonuç Bilgisayarı ve yarattığı olasılıkları iş dünyası değil; bilimle, felsefeyle uğraşanlar icat etti. Bilgisayarın gelişmesindeki ilk adımlar bu gerçeği açığa çıkarır. Bu evrensel, yüklenen program ile değişen makinenin yaygınlaşmasıyla büyük önem kazanan yazılımlarda başka bir sorun ortaya çıkıyor. Kapitalizmin dayattığı hiyerarşik iş ilişkileri yazılımın gelişmesine engel oluyor. Temel bilimden çıkan bu evrensel makinenin getirdiği imkânları tam anlamıyla insanlığın yararına kullanabilmek için kârı değil, insanların ihtiyaçlarını ön plana çıkaran bir toplum gerekiyor. n 1 Aksiyom, matematiksel bir sistemde bir varsayım. Örneğin Öklid’in “paralel çizgiler birleşmez” aksiyomu. Bunun doğru olup olmadığı matematikçileri ilgilendirmiyor. Örneğin Rus matematikçi Lobaçevski’nin geliştirdiği geometride bu aksiyom yok ve paralel çizgiler birleşebilir. Einstein’ın genel rölativite teorisinde kullanılan geometri bu.