02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O gün Bursa'nın kendi mahallesi dahil çeşitli semtlerinde mola verdik, çay içtik. Kulübe gitik maç izledik. Ali (Mendillioğlu) ile birlikte Ekan'ın kocaman dünyasını dinledik. Onun hayalleri, Romanlara vasiyeti olsun. biz o düğüne gidemedik efkan, oRada göçtü gitti Akşama düğün vardı, suratlar sallanmasındı. Düğüne çağırdı herkesi. Bizim son feribotu yakalamak için, dönme kararımızı da üzüntüyle karşıladı. Hani söz vermiştik; düğüne kalınmaz mıydı yahu? Hem zaten bunu saymıyordu. Tez vakite, yine ziyaret edilsin; iş güç hesabına değil, gezmeye eğlenmeye tekrar gidilsindi, e mi? Bak, mutlaka bekliyordu... Akşamki düğünün haberini okumuşsunuzdur belki. Biz oradan ayrıldıktan birkaç saat sonra, abuk subuk bir tartışmadan dolayı, düğün alanı tarandı o gece ve daha kimbilir neler yapacak, halkının, gençlerinin hayatını ne şekilde değiştirecek olan Ekan Özçimen, olayda hayatını kaybeden üç kişiden biri oldu. 32 yıllık ömrüne, bebek oğluna, kurduğu takımın başarılarına doyamadan göçtü bu dünyadan. İnsanın aklı hafsalası almıyor; beyni, yüreği kaldırmıyor. Ekan Özçimen’in defnedilişinden ardından Ali Mendillioğlu’yla konuşuyoruz. Cenazede her kesimden insanın toplandığı büyük bir kalabalık olduğunu, şehir dışından Romanların da geldiğini, şu geçtiğimiz birkaç günde, üzerinde Ekan’ın isminin olduğu yeni formalar yaptırıldığını, çocukların playof maçına o formalarla çıkacağını, yeni yönetim oluşturulmaya çalışıldığını anlatıyor. Ekan’ın hatırası adına, yola daha da güçlü devam edileceği umuluyor. Bu yazıya nasıl bir nokta konulur? Bir GS ve KSK taratarı olarak, tutuğum takımların üçe çıktığını söylesem, Ekan oradan duyar mı? Gönlümden geçenin tribün tezahüratıyla ifadesi, totemden sayılır mı?: Olacak, olacak, Romanspor olacak... Olacak, olacak, şampiyon olacak... O kadar şaşırdık ki, kafaya da koyduk, faizle, tefeciden para arıyoruz. Çocukların hepsinin moraller bozuk, ümitler bitmiş tükenmiş... Dedim durun ya, bana birkaç saat müsaade edin. Çıktım direkt valiye. Üç saaten fazla valiyle görüşmeyi bekledim; randevusuz gitmişim çünkü. O kadar saat bekledikten sonra, girdim, oturmadım bile, iki dakikada derdimi anlatıp gideceğim... Dedim böyle böyle, şu saate kadar yatırmazsak, bizi müsabakalara almayacaklar. Vali sağolsun, tamam dedi; Allah için iki dakkada işimi çözdü. Yanımdan telefon eti, biz parayı yatıracağız, siz evrakların hepsini imzalayın diye. Ben dönüp iş çözüldü dediğimde nasıl sevindi çocuklar, görmenizi isterdim.” Roman çocuğu okuyoR ama çingene diye iş yok Uludağ yolundaki çay bahçesinin yamacına sereserpe yayılmış Bursa’yı işaret ederken gözleri parlıyordu: “Şurayı tümden verseniz bana, çocukların o mutluluğunu paylaştığım anki duyguları yaşayamam belki.” Amatör Kulüpler Birliği de bu namağlup performansından sonra onları takdirle izlemeye başlamış; gururla beyan ediyordu: “Tüm Bursa aslına bakarsan şaşkınlıkla izliyor bu olayı. Dokuz ay önce takım kuracaksın, 20 yıl önce kurulmuş kulüplere kök söktüreceksin... Bu başarı değil de ne? Demek ki nedir; çingenelere imkan sunulması gerek... Bizde şu anda 20’ye yakın üniversite bitirmiş Roman çocuğu var dernek kurulduğundan beri okumuş olan. Ama o çocuklar çingene diye iş bulamıyorlar. Bizim esas problemimiz eğitim değil, ırkçılık. Aaa bunlar kapı gıcırtısında çok güzel oynar! Aaa, çok güzel müzik yaparlar, bak Hüsnü Şenlendirici nasıl çalıyor! Hepimiz Hüsnü’yüz sanki; çok kolay yetişiyor ya Hüsnüler bu ülkede!.. Bu gözle baktıkları zaman da hiçbir şey değişmiyor yani. Son zamanlarda bizi cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarına falan davet ediyorlar ya hani, benim oralara girişim komedi: Sanki ünlü bir yıldız kırmızı halıdan geçiyor. Herkes benle tokalaşıyor. Niye? Kameralar var çünkü. Resepsiyonda 7 HAZİRAN 2015 büyük ilgi falan... Bize farklı gözle bakmamaları gerek, insan gözüyle bakmaları gerekiyor.” düşün diyoRdu, düşün 550'den biRi Roman olacak 2011 seçimlerinde AKP’den aday adayıydı. Geçtiğimiz aylarda, desteğini CHP’ye verdiğini açıklamış, AKP’den aldığı iki maaşı, elinin tersiyle itmişti. CHP’nin İzmir 1. Bölge’den milletvekili adayı Özcan Purçu’nun meclise girmesinden duyduğu heyecanı tarite zorlanıyordu. İlk kez olacak bu, diyordu, tarihte ilk kez.... Orada herkes var, diyordu; bir tek Romanlar yok ve hiç olmadı. Şimdi o 550 kişiden biri de Roman olacak; düşün: “Romanların var olması için siyaset yapması gerekiyor. Çünkü var olamadan yok olacağımız bir ortam var Türkiye’de. Sizin gibi normal bir mücadele yürütemem ben, çünkü o güce sahip değiliz. Yeni yeni örgütlenme aşamasındayız. Özümüzde çok birlik beraberlik içindeyiz, toplu Roman mahallelerinde yaşarız, ayrı yaşayamayız biz ama iş hak arayışına gelince yok... Bu bizim hakkımızdır demeyi bilmiyor Romanlar. Rica ediyoruz hep. Verir misiniz, yapar mısınız; rica minnet hep... Hakkımız neyse söke söke almamız lazım. Çünkü politikacılar Romanları kandırıyorlar. Sekiz yıldır 13 aile var çadırda. Çadır ya, bildiğiniz çadır!.. Anneler çocuklarını fare yiyecek diye korkuyor. Atı çadırın dibinde bağlı; tezek kokusu içerde. Ezilenlerin de ezdiği tek millet, çingenelerdir dünyada. Kürtler eziliyor diye iddia edilir, doğrudur da; onlar bile bizi eziyor. Bu derece... Mesela bazıları ‘Ben Roman mahallesinin kenarında oturmuştum’ der. Kimisi, çıkar ‘Ben Romanlarla aynı apartmanda yaşıyorum’ der, mütevazı ya!.. Birisi çıkar, yok ‘Biz Romanlarla camiye beraber gidiyoruz’ ilan... Bilmeyerek yapıyorlar bunu. Nasıl, bu ülkeye yerleştirilmiş bir sistemse, söylediğinin ne anlama geldiğinin farkında bile değil, iyi bir şey söylemiş olmak için söylüyor bunları. Onu sana söylerken o, senin gönlünü yapmaya uğraştığını zannediyor.” Bu muhabbeten sonra, çay bahçesinden kalkıp, Bursa’nın 600 yıllık dev çınarının civarındaki el işi pazarını dolanıp, mahallenin ordaki Çalgıcı Mektebi’nin önünde çay içip, Ekan’ın maça gelecek insanları organize edişini izleyip, Roman mahallelerini dolaştıktan sonra, misairin elini katiyen cebine atırmayan Ekan’ın ısmarladığı köteleri yiyip, belediye binasının önündeki taratar konvoyuyla buluşarak maça doğru yollandık. Yol ve maç boyunca, bir davul, üç zurna, bir de darbukadan oluşan tribün orkestrası hiç susmadı. Gelsin Bir Tanem Söyle Canım, gitsin Kimbilir... Tribün bir içim su. Yan tarataki rakip takım seyircisi bile maçtan ziyade, Romanspor’un tribününü izledi durdu. Önümdeki sırada çocuğun biri ağzını bozacak gibi mi oldu, yanındaki dirsekle dürtüp, beni işaret edip susturdu: “Hanımlar da var, lütfen...” Gel gör ki maçın sonu, arzulandığı şekilde gelmedi. İlk yarı yenilen iki golü, ikinci yarı penaltıdan atılan bir gol telai etmeyince, 21 mağlup olan Roman Spor, şampiyonluk hevesini playof’da alınması gereken altı puana bıraktı. Çıkışımız buruktu. Ekan, bir yandan kural hatası yapan hakemle ilgili işlemler konusunda görüşmeler yapıp, bir yandan oyuncu ve seyirci çocukları morallerini bozmamaları için avutu durdu. Cenazeye her kesimden katılım Efkan Özçimen 31 Mayıs Pazar gecesi Bursa merkez Yıldırım ilçesinin Hacivat mahallesinde düzenlenen Roman sokak düğününün meydancısı, yani oynama sırasını organize eden kişisiydi. Sahneye çağrılmadıkları için öfkeli bir grupla yaşanan tartışma, sonunda düğünün silahlı baskına uğramasına yol açtı. Üç kişinin öldüğü olayda, düğün alanında 100 boş kovan bulundu. Özçimen’in cenazesi hayli kalabalıktı, Roman milletvekili adayı Özcan Purçu da onu son yolculuğuna uğurlayanlar arasındaydı. 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle