Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MİZAH Biraz seyahatname biraz Bodrum günlüğü Leman’da Betül Yılmaz’ın çizdiği Tekle Duble Arası adındaki köşede maceracı, hayattan hep küçük dersler çıkarırken güldüren Burçin’in hikâyeleri var. Leman dergisinde yer alan Tekle Duble Arası’nı Betül Yılmaz geçen yılın haziran ayından beri çiziyor. Ara ara köşesinin altına notlar da yazarak okurlarına ayrıca sesleniyor. Bodrum’da yaşayan genç bir kadının günlük hayatından enstantaneler, hikâyeler anlatan Betül Yılmaz’a Tekle Duble Arası’nı, çizmekle arasındaki bağı ve kadınların karikatür dünyasındaki yerini sorduk. BODRUM’A SIĞINAN RESSAM Tekle Duble Arası’ndaki karakter İstanbul’dan kaçmış, şimdilik Bodrum’a sığınmış bir genç kadın. İşsiz bir ressam. İsmi Burçin. Hikâyesi yakın arkadaşları Mert ve Murat’la yaptıkları bir yolculukla başlıyor. YOGA YAPIYOR AMA SOSİS YİYOR İki kedi ile beraber yaşıyor. Biraz tembel olduğu için resimlerini satamıyor ve geçimini daha çok baba desteğiyle sağlıyor. Bu yüzden çoğu hikâyede geçimle ilgili sıkıntıları var. Toplum baskısına direnmek için kendince yöntemler 4 Sinem Dönmez @sinemdönmez geliştiren Burçin, her sabah yoga yapan ama çok da sağlıklı takılmayan bir tip (Mesela bir hikayede hem kedilerine hem de kendine sosis alıyor). Hayatı sorgulayan, kendisiyle yüzleşmekten çekinmeyen bir karakter. Kötü biri olmadığı kesin ama bir iyilik meleği de sayılmaz. Bunu çok istese de önyargıları ve savunma mekanizmaları buna tam olarak izin vermez ama Burçin bununla mücadele içinde. Bu yüzden iyi biri de denebilir. OTOSTOP ÇEKEREK BAŞLAYAN SERÜVEN Hikâye yolculukla başladı, ardından yolculuk arkadaşlarından biri İstanbul’a döndü. Daha sonrasında Burçin ve Mert’in hikâyeleri daha bir ön plana çıktı. Çoğunlukla otostop yapan bu iki karakter bu sayede birtakım insanlarla tanıştılar ve olaylar gelişti, gelişmeye de devam ediyor. Aslında hep bir seyahatname çizmek istedim. Çok gezebilen biri olmadığım için de bunu yapmak mümkün olmuyordu ama çıktığım bir kısa yolculuk bana tekrar ilham verdi ve sonra sında Tekle Duble Arası’na da bu niyetle başladım. Yine bir seyahatname olmadı, hikâye yerleşik düzende ilerliyor ama belki bir anda yolculuk hikayeleri başlayabilir. Umudum bu yönde, ilerleyen günlerde hep beraber göreceğiz. KÖŞENİN ADINDA DENGE VAR Köşenin adının Tekle Duble Arası olmasının nedeni benim rakıyı öyle sevmem! Şaka bir yana, biraz ortada olmakla ilgili. Ne fazla, ne yetersiz. Denge iyidir diye düşünüyorum. ÇİZMEK YAŞAMI ÇÖZMEME YARDIM EDİYOR Çizmeye küçük yaşlarda başladım ama dergilere amatör olarak iş götürmem 2005 baharına denk geliyor. Hatta tam tarih bile veririm, 23 Nisan 2005. Buradan da anlaşılacağı gibi derdim bir şeyleri kayıt altına almak ve bu sayede hayatla ilgili çözümlemeler yapmak. Önceleri ufak ufak kağıtlara, daha sonra da ajandalara tüm sıradan, travmatik, üzücü, neşeli, duygulu, duyarsız, ne varsa olup Betül Yılmaz, Leman ve Bayan Yanı’ndan önce Harakiri ve Fermuar’da çiziyordu. Uykusuz ve Kemik dergilerinde de amatör olarak çizimleri yer aldı. Daha öncesinde ise bir yandan hâlâ devam ettirdiği bir heykel ve illüstrasyon kariyeri var. biten her şeyi kaydetmeye çalışıyorum. Babamın büyük bir ajanda koleksiyonu var ve sağ olsun, yanına gittiğimde benimle paylaşır hep. Bunu çizerek yapınca her şey iyice netleşiyor. Bu da bana hayatta nasıl kalınacağını, nasıl koşulacağını, nasıl yürüneceğini, ne zaman durulacağını öğretiyor. Çizmek kısaca yaşamı çözmeme yardım ediyor. KARİKATÜR DÜNYASINDA DA KADINLAR HOR GÖRÜLDÜ Kadınerkek ayrımı, tüm dünyada yaşanan bir ırk savaşı gibi. Birçok konuda olduğu gibi karikatür dünyasında da kadın hep hor görüldü, görülmeye de devam ediyor. “Kadın çabuk sıkılır, iki gün sonra çocuk yapar, işten vazgeçer” önyargısı var. Sanki erkekler çocukları olunca işi gücü bırakıyor. Bu demek ki sen çocuk sahibi oldun, bundan sonra hayatta başka bir derdin olmayacak. Çünkü erkek dünyasında ikinci sınıf vatandaş olarak yaşıyoruz biz kadınlar. Bunu sadece erkekler değil bazı kadınlar da böyle kabulleniyor ki bu daha acı bence. Bana göre cinsiyetten önce yeterlilik konuşulmalı. Her cinsin baskını ve çekingeni var. Kaldı ki hepsinin istedikleri şeyi deneyimleme hakkı var. Kadın yazar çizerler hep vardı, hep olacak. Yeter ki biz bakış açımızı artık değiştirelim. Bir insan, bir şeyler üretirken ne diyor, ona bakalım. 3 MAYIS 2015