17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı [email protected] 28 HOLLANDA KÜÇÜK ELÇİLER İlyushin 86’nın merdivenlerinden ağır ağır inen yolcular. Tatillerini, belki de yılın en güzel günlerini geride bırakmanın, Türkiye sahillerinin onlara sunduğu keyifli günleri geride bırakmanın hüznü yüzlerinde okunur gibiydi. Kısa adı “İl 86” olan ve Avrupa Birliği semalarında, yüksek gürültü yarattığı için, uçuş izni alamayan ama bizde verilen, geniş gövdeli Rus uçağından 350 kişi ile birlikte Moskova’ya indik. Daha az gürültüyü mü yoksa daha fazla turisti mi tercih edersiniz? Her alanda olduğu gibi karnı tok olanlar, oyunun kuralını belirliyor, yani aslında tercih hakkımız olduğunu sanmakla birlikte olmadığının da bilincindeyiz. O nedenle gürültülü de gelse gürültüsüz de gelse turistlere ihtiyacımız var, ülkenin paraya ihtiyacı var, kulaklarımızı biraz tıkayıveririz olur biter... Rusya Federasyonu Gazeteciler Cemiyeti’nin davetlisi olarak gittiğimiz Moskova’da havaalanında bizi uzun boylu, saçları beyazlamış German karşıladı, “Hoşgeldiniz Yoldaşlar” diyerek. Türkçe karşılanmaktan hemen gururumuz okşandı tabii ki. Demek ki ne kadar önemliymiş insanların kendi dilinde karşılanması. Cemiyet Başkanı bizi akşam yemeğine davet etmişti, haydi doğrudan oraya. 2009 yılında Rusya Federasyonu Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde Antalya’da düzenlenecek UNESCO ve FİJET destekli üç bin kişilik “Uluslararası Basın Forumu”nun yapılması ile ilgili görüşmeler için bekleniyorduk. Başkan Bogdanov, bize yönetim kurulunu tanıttı. Bizi karşılayan German, Türkmen’di, Genel Sekreter Ashot Ermeniydi, bir başka isim Azeri, Başkanın kendisi Rus, derken bizim heyet de kendini tanıttı. Türkiye Gazeteciler Federasyonu’ndan, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nden, Altın Portakal Film Festivali yöneticilerinden ve turizmcilerden oluşan bir heyettik. Ruslar’da adettendir, masada herkese güzel sözler söylemesi için masanın “Reis”i sırayla söz verir ve kadeh kaldırılır. Bunlar çok duygulu sözlerdir, konuşma sırası gelen, genelde insanların veya ülkelerin güzel yanlarını anlatır, sizi yücelterek o kadar güzel yanınızın olduğunu duymak ne hoş bir duygudur bir bilseniz, adeta bulutlar üzerinde hissedersiniz kendinizi, bir taraftan da Türkiye’nin “Küçük Elçileri” gibi, çünkü karşınızdakiler sizin kimliğinizde ve kişiliğinizde Türkiye’yi görürler. Yurtdışında yaşayan, çalışan veya yurtdışına seyahat eden tüm vatandaşlar aslında birer Küçük Elçidir, Büyükelçilerimiz Devletimizi, Küçük Elçiler Türk insanını temsil ederler. Turizmcilerin hepsi birer Küçük Elçidir, ülkemizi ve insanımızı tanıtmakla görevlidirler. Ne yazık ki, yurtdışında çalışanlarımız gittikçe bu “Küçük Elçi” görevlerinden istifa eder gibi bir yaklaşım içindeler, ya buna zorlanıyorlar ya da kendi ülkelerine olan inançları ve umutları yavaş yavaş tükeniyor. Hangisi ağır basıyor bilemiyorum. Örneğin son dört yılda Almanya’da 139 bin 375 Türk vatandaşı, Alman vatandaşlığına geçmiş. Türkler olarak toplam Alman vatandaşlığına geçen yabancılar içindeki oranımız yüzde 28,91 yani Alman vatandaşlığına geçen her üç kişiden biri bizden. Ne acıdır ki turizm gözüyle bakıldığında, artık bu insanlarımız, annelerini babalarını veya çocuklarını ziyarete geldiklerinde “Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçiler” sınıfında sayılacaklar… Olumlu yanını da görmeden geçmeyelim: Ülkemize giriş yapan Almanların sayısı her yıl daha da “artmış“ olacak…! de, üç parça cam birbirine kaynaştırılarak bütünlük oluşturulmuş cama sahip dünyanın en büyük “panoramik cam” özelliğini taşıyan akvaryum ise sizi Pasifik’in derinliklerine götürecek. 2 yüz 40 ton suyun bulunduğu bu akvaryumdaki su, normal sudaki elementler ayrıştırılarak okyanus suyu yaratılmış. Akvaryumun karşısına geçtiğinizde kendinizi tehlikeden uzak hayal dünyanızı yaratabilirsiniz. Burgers Ocean’da bulunan küçüklü büyüklü tüm akvaryumların suyu sekiz milyon litre. Son bölüm. 1968’de açılan Burgers Safari’de 250 metre uzunluğunda üstü kapalı tahta köprüden yürümeye başlıyoruz. Böylece, ziyaretçiler güneşten, yağmurdan etkilenmiyorlar. Köprünün bir tarafında Burgers Desert’da olduğu gibi hissetmeyecek şekilde ön kısmı camla kaplanmış, arkasında üstü açık doğal alanlarında çitalar, aslanlar ve kurt lar var.. Hem korkusuzca izleyebiliyorsunuz hem de istediğiniz gibi onlara yiyecek veremiyorsunuz. Zebralar, antiloplar, gergedanlar ise köprünün diğer tarafından baktığınızda üstü açık doğal alanda rahatlıkla izleyebilirsiniz. Burgers Zoo’yu gezerken acıkırsanız, Burgers Bush Afrika dekorları içinde “Bush Restoranda” da Afrika yemekleri, “Burgers Desert”da “Desert Restoranda”da Meksika yemekleri yeme şansına sahipsiniz. Ayrıca Burgers Zoo’nun girişçıkış alanında çocuklar için park ve farklı yiyecekler bulacağınız büfe ve restoranlar da bulunuyor. Burgers Zoo’nun hedefi ise dünyanın doğal güzelliklerini doğa tutkunlarının ayağına getirmeye devam etmek… Bugers Zoo (www.burgerszoo.nl, giriş ücretleri; yetişkin 17.50, 49 yaş 15.50, 65 yaş üstü 16.50 euro. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle