27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 mış evleri ile de ünlüdür. Eğer bir düğüne denk gelmediyseniz taş evleri görmek bile başlı başına bir bahtiyarlıktır. Çomakdağlılara sorarsanız o taşlar daha oğlan çocuk doğduğunda kesilmeye başlar ve ta ki çocuk askere gidene kadar sürer. Çocuk askere gittiğinde, o güne dek kesilen bin 200 ile bin 400 kadar taş blok, çocuk askerden dönene kadar güzel bir eve dönüştürülür. Ev ki, hem ne ev? Kapıları, elmalıkları, dolapları oymalarla süslü, pencere kapakları mavinin en mavisi, sarının en sarısı, yeşilin en sarısı, kırmızının en kırmızı ile boyalı cıvıl cıvıl evlerdir onlar. Köy kadınların giysileri de en az evleri kadar rengarenktir. Çomakdağ kadınları topdonlarında, entarilerinde vişne rengini, acı yeşili, boncuk mavisini, çingene pembesini, başlarındaki has ipek çemperileriyle, çemperilerin üzerine bağladıkları inadına sert renkli yazmaları öylesine güzel bir şekilde uyuştururlar ki, benim diyen modacıların ağzı açık kalır. Ayrıca kadınların başlarındaki çemperilerin arasına, erkeklerin şapkalarının MUĞLA / MİLAS kenarlarına veya kulaklarına iliştirdikleri taze çiçekleri ile Çomakdağ insanı da kendine özgüdür. Konaklama Şimdi bu kadar anlattıktan sonra Milas’a gitmek şart oldu ama nerede kalacağız, diye sorarsanız hiç dert etmeyin. Kalacak yer sorunu çok eskilerde kaldı. Bir zamanlar gerçekten böyle bir sorun yaşanmış. Çünkü yörenin iklimi yumuşak, suları bol, toprakları bereketli, ekonomisi canlı, insanları hoşgörülü olunca elbette geleni gideni de çok oluyor. O zaman da ister istemez ortaya önemli boyutta bir barınma sorun çıkıyor Bakın bu konuda antik çağ yazarlarından Athenaeus ne anlatıyor; “Günün birinde Mylasa’ya yolu düşen bir gezgin kentteki hanlarda kalacak bir oda bulamaz. O da yakınlardaki bir tapınağa giderek çulunu bir köşeye serer ve yatmaya hazırlanır. Tam bu sırada tapınağın bekçisi gelir ve “Burası tanrıların mekanıdır. Senin gibi ölümlüler burada kalamaz” diye uyarır. Bunun üzerine gezgin tapınağın adını ve hangi tanrı adına yapıldığını sorar. Bekçi “Zenopaseidon” der. Gezgine, Karialıların Zeus ve Poseidon’u tek bir tanrı kimliğinde birleştirerek “Zenoposeidon” adını verdiklerini anlatır. Bunun üzerine gezgin de “Anlaşıldı! Bu memlekette tanrılar bile tapınakları ikişer ikişer paylaştıklarına göre ölümlülerin kendilerine kalacak yer bulamamaları çok doğal bir şey!’diye yanıtlar. Artık Milas’ta tapınakları bile birlikte kullanan tanrılar yok. Onlar çok eskilerde kalmışlar. Şimdi gönül rahatlığıyla kalabileceğiniz oteller var. Eğer bu çağrımıza kulak verir de kalırsanız, Güllük Körfezi’ne sadece 24 kilometre, Gökova Körfezi’nin gök mavisi sularına sadece 45 kilometre uzakta olduğunuzu ve buralara her yarım saatta bir dolmuş olduğunu da unutmayın. Dünya harikası Bafa Gölü ise sadece 3O kilometre ötenizde. İzmir’den her yarım saatte bir otobüs var . İstanbul veya Ankara’dan ise her akşam çeşitli firmaların otobüsleri kalkıyor. Unutmayın; Milas’ın sırtını dayadığı Sodra Dağı‘nın arka yüzündeki MilasBodrum Havalimanı ise Milas’a sadece 14 kilometre Yani siz gelecek olursanız seçenek çok. Hayır, biz illaki Bodrum’u yeğleriz, diyorsanız, o zaman mutlaka bir gününüzü Milas’a ayırın. Yörenin en büyük pazarının kurulduğu Salı günleri, Bodrum’dan otobüsler dolusu gelen turistlere takılın ve siz de bir Milas kaçamağı yapın. Ne olacak, şunun şurası Milas Bodrum arası sadece 45 kilometre. Bodrum’un “deniz, kum, güneş ve gece yaşamı“nın arasında bir de rengarenk Milas kültürünü katın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle