23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 ANTARTİKA Dünyanın buzul kıtası Özge Ersu irkaç ay önce, Avustralya B ve Yeni Zelanda’ya yaptığım transpasifik gezisinde, Christchurch International Antartic Centre içinde gördüğüm bir pano, beni derin düşüncelere ve umutsuzluğa itmişti. 1990’da havaalanının yanında açılan ve benzerleri arasında en büyüklerinden biri olan bu merkez, Yeni Zelanda, Amerika Birleşik Devletleri ve İtalya’nın Antartika araştırma programlarının başladığı yerdi. Panoda, diğer ülkelerin yanında, Türkiye’nin Antartika kıtasında hiçbir hak iddia etmediği yazılmıştı. Antartika (Antartica) ismi, Yunanca’da ?ntarktiké, yani Arktika’nın Karşısı (AntiArctic) anlamına geliyor. Üzerinde bitki yetişmeyen tek kıtadaki 29 milyon kilometreküp buz (tüm dünyadaki buzların yüzde 90’ı) tatlı su kaynaklarının ise yaklaşık yüzde 65’ini oluşturuyor. Bu ağırlık, kıtayı yer kabuğuna doğru bastırıyor. Eğer Antartika buzları erirse, su seviyesinin 6065 metre yükseleceği hesaplanıyor. En az iki milyon yıldır, havada nem olmadığından, dünyanın en kuru vadilerine yağmur yağmıyor. NASA’nın marsa göndereceği Viking sondalarının test alanı da dünyanın en soğuk köşesinde yaz aylarında ortalama 20 derece olan sıcaklık, fırtınalı kış gecelerinde 75 dereceye kadar düşüyor. Dünya üzerindeki en düşük sıcaklık da, Doğu Antartika’da Rusya’ya ait Vostok İstasyonu’nda, 21 Temmuz 1987’de 89.6 derece ile ölçülüyor. Bazı balık türlerinde hemoglobin yok ve çoğu donmamak için antifriz sistemleri geliştirmişler. Fok kolonileri, martılar, penguenler ve ve balinalar kıtanın ev sahipleri. Soğukkanlı hiçbir sürüngen ve rüzgarda savrulacağından dolayı, tek bir uçan böcek bile yok. Sırrı hala çözülemeyen Piri Reis’in haritalarını ve 1700’lerin sonlarına doğru bölgeye gelen balina ve fok avcılarını bir kenara koyarsak, kıta ilk olarak 1820 yıllarında Rus gezginler tarafından bulunuyor. Güney Okyanusu tarafından çepeçevre sarılmış bu kıtada, son derece sert iklimi ile hiç bir doğal zenginlik bulunmadığı düşünüldüğünden, 1900’lere kadar kimsenin ilgisini çekmiyor. Edwin Peary’nin kanıtları kabul edilmediğinden, kuzey kutbunun da fatihi sayılan Norveçli Road Amundsen, 14 Aralık 1911’de, beş kişilik ekibi ve 16 köpek ile, uzun ve çok zor bir yolculuk sonrası güney kutbuna (90 derece güney, derece batı) varıyor. İzleyen yıllarda, doğal kaynakların hızla tükenmesi ve teknik gelişmelerin daha ayrıntılı incelemeler yapmaya olanak tanıması, tüm dünyanın dikkatini el değmemiş son topraklara çeviriyor. Elbette, önce kıtaya çok yakın olan ülkeler, belirli bölgelerde 1940 ile 1950’ler arasında egemenlik iddialarını ortaya koyuyorlar. Meridyenlerinin uzantılarını, kıtayı adeta bir pasta gibi bölümlemek için kullanıyorlar. İstedikleri topraklar birçok ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle